MİLLİ ÇÖZÜM DERGİSİ’NİN GAYESİ
VE
TARİHİ HİZMETLERİ
Yakında, dünyanın yeni Medeniyet Merkezi olacak başkent ANKARA’mızda, Milli Çözüm Dergimizin bu hizmet karargâhını hazırlayan İl Başkanımız Van 100. Yıl Üniversitesi E. Öğretim Üyesi Kâzım Candan Bey’e, çok değerli ve Devlet belgeli Şairimiz Şerif Çöpürgensli Bey’e… Abdullah İsen kardeşime, İç Anadolu Bölge Başkanımız Necmettin Bişkin kardeşime… Ve tüm emek verenlere, buraya teşrif eden başta Genel Sekreterimiz Nevzat Gündüz, Marmara, İstanbul ve Doğu Anadolu Karadeniz Bölge Başkanlarımıza, çok kıymetli yazarlarımıza ve saygıdeğer konuklarımıza tebrik ve teşekkürlerimi arz ederek başlıyorum…
Ülkemizde yeni bir Kuvay-ı Milliye İttifakı’na ve yeni bir Milli Mutabakat iktidarına, acilen ve kesinlikle ihtiyaç olduğu kanaatini taşımaktayız. Bu amaçla; Milli Çözüm olarak, aslında gerekli ve önemli olduğu halde, maalesef çarpıtılan ve dışlama, zulüm yapma aracı olarak kullanılan LAİKLİK gibi evrensel kavramların… Ve ATATÜRK gibi ortak kahramanların, birleştirici ve barıştırıcı hedefler ve bilimsel gerçekler doğrultusunda yeniden yorumlanması için yola çıktık. Dostlar; her birimizin, partilerimizin, görüşlerimizin farklı olması doğaldır ve bu çeşitlilik aslında bir zenginlik kaynağıdır. Ancak PARTİ’ler birer siyasi hizmet aracıdır; ülkemizin geleceği, Milli birlik ve dirliğimiz ise AMAÇ’tır. Şu süreçte, ülkemiz ve milletimiz; ekonomik, siyasi, ahlâki ve ailevi… Her yönden büyük bir tehdit altında iken, bizlerin parti inadıyla davranmamız, bizlere çok pahalıya mal olacaktır.
Bakın, biz Milli Görüşçüyüz. Elbette bütün Milletimizin, Ülkemizin, Bölgemizin ve tüm İslam ve insanlık âleminin, barış, huzur ve refahını amaçlarız.
Bu barış ve hayırda yarış hareketinin başarısı için ilk defa Milli Çözüm’ün Hazırladığı Kitap ve Projeler şunlardır:
1- Tarihte ilk defa Cihad İlmihalini yazdık. (Cihadın anlamı, amacı… Farzları, vacipleri, sünnetleri, müfsitleri, mekruhları…) Böylece CİHAD’ın istismar aracı yapılmasının, hatta anarşiye bulaştırılmasının önünü aldık. Türkiye’de ancak fikri ve siyasi cihad yapılacağını açıkladık…
2- Adil Anayasanın temel kurallarını saptadık. Evrensel doğrulara, toplum ihtiyacımıza, inanç ve ahlâk esaslarımıza uygun bir Anayasa taslağı hazırlayıp yayınladık ve devlet kurumlarına yolladık.
3- Kur’an ve Sünnetten çıkarılan yeni Genel Prensipler (Kaide-i Külliye) çıkardık.
4- Orijinal ve çağdaş (Asrın idrakine uygun) Meal-i Kerim hazırladık. Elli yıllık gözlemlerimize göre, Dine uzak duranların çoğu, İslam’dan ve Kur’an’dan değil, Din istismarından, katı ve kötü İslam anlayışından kaçıyorlardı. Bu nedenle Kur’an’ın doğru ve doyurucu mealine ihtiyaç vardı.
5- Milli birlik ve dirlik amaçlı, Bizim Atatürk kitabını kaleme aldık.
6- İlkokul 4’ten Üniversite son sınıfına kadar, Bilimsel Din Dersleri hazırladık.
7- Bir hizmet ve gayretin ibadet sayılması için beş şey gerektiğini vurguladık:
1- Emredildiği için yani Allah’ın rızası ve insanların yararı için yapılacak,
2- Emredildiği ve Hz. Peygamberin öğrettiği şekilde yapılacak,
3- Emredildiği kadar yapılacak, miktar ve orana uyulacak,
4- Emredilen zaman ve mekânda yapılacak,
5- Önem ve öncelik sırasına göre yapılacak. (Farz, vacip, sünnet) (Bak: Nahl: 50. ayet)
8- İçtihada kıyasla içtihad yapılamayacağını; Kıyasın: Sarih ayetlere ve sahih hadislere bakılarak yapılacağını açıkladık.
9- Kur’ani kıssalardan da hükümler çıkarılacağını hatırlattık. (İşçi-işveren hukuku – Bak: Kasas: 23-28 ayetleri)
“(Kızlarından) İkisinden biri: ‘Babacığım onu ücretli olarak tut. Çünkü gerçekten ücretle tutulacakların en iyisi ise, elbette böyle güçlü kuvvetli ve güvenilir (olan) kişidir’ diye (hatırlatıverdi).”
“(Hz. Şuayb, Hz. Musa’ya) Dedi ki: ‘Doğrusu ben, sekiz yıl bana ücretli işçilik yapıp hizmet etmene karşılık olmak üzere, şu iki kızımdan birini sana nikâhlamak istiyorum; şayet on (yıl)a tamamlayacak olursan, artık o da senden (bir ikram olacaktır. Ama iyi düşün.) Ben sana zorluk çıkarmak (ve kızımı almana mecbur bırakmak) istemem; beni de inşaallah salih olanlardan (ve sözünü tutanlardan) bulacaksın.’”
Kanun ve kural koyarken önce “Kaide-i Külliye” = genel kaidelerin belirlenmesi lazımdır. İşte bu nedenle, ilk defa Milli Çözüm olarak çıkardığımız orijinal genel prensipler şunlardır:
a) Ya dünyanın tamamına hâkim olacaksınız (Fiilen değil; ekonomik, teknolojik ve stratejik olarak) veya bir köyde bile Adil Düzen’i uygulayamazsınız! Enfâl: 39 ayeti bu gerçeği vurgulamaktadır.
“(Ülkenizde ve yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya, (temel insan haklarına aykırı tüm fesat odakları kurutuluncaya ve böylece) Dinin (adalet düzeninin) hepsi Allah’ın (rızasına ve temel insan haklarına uygun) oluncaya kadar (zalim ve kâfirlerle) çarpışın (ve mücadeleyi bırakmayın). Şayet (zulüm ve fitneden) vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını Görendir (siz de onları kendi hallerine bırakın).” (Enfâl Suresi: 39)
b) Takibi ve tespiti mümkün ve münasip olmayan suçlara ceza tatbik edilemez! (Namaz kılmıyor, oruç tutmuyor diye fiili ceza uygulanamaz… Sadece; telkin, tavsiye, talim ve terbiye, tergip ve terhip yapılır. Hz. Peygamberimiz ve Hulefa-i Raşidin döneminde namaz kılmayana, oruç tutmayana ceza uygulandığına rastlanmamıştır.)
c) İslam’ın Adil Düzeni tüm insanlık için gerekli ve geçerli sayılır.
Ahireti ve cenneti isteyen, inanıp hazırlık yapacaktır. Ama bu dünyada temel insan haklarına bağlı ve saygın yaşamak ve İslam’ın Adil Düzeninden yararlanmak için İNSAN olmak kâfidir.
d) “Doğru”ları ve “yanlış”ları tespit için 6 ölçü kullanılmalıdır:
1- Aklıselim, 2- Müspet ilim, 3- Tarihi tecrübe ve birikim, 4- Vicdani kanaat ve tatmin, 5- Evrensel ortak hukuk ve ahlâk kaideleri, 6- İlahi dinin kutsal metinleri (Müslümanlar için Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler, Hristiyanlar ve Yahudiler için Kitab-ı Mukaddes, Çin ve Hint halkı için Budist ve Konfüçyüs metinleri). Bu 6 ölçünün ittifakla; güzel, gerekli ve yararlı buldukları DOĞRU… Ve yine bu 6 ölçünün ittifakla; çirkin, kötü ve zararlı buldukları ise YANLIŞ sayılır.
e) Bir Müslüman toplumun DİN’i ile DÜZEN’i uyuşmazsa, orada inanan insanlar:
1- Ya Dinin gereklerine uyacak, ama sistemle çatışacak ve birçok devlet imkânlarından mahrum kalacaktır. Örneğin; faizli kredi ile ev ve araba sahibi olamayacak, mevcut banka ve kefalet kurumu nedeniyle ticaret ve şirket kuramayacaktır.
2- Veya Düzen’e uyum sağlayacak, Dini duyarlılıkları ve vicdani ayarları laçkalaşıp bozulacak ve giderek yozlaşacaktır.
3- Ya da; bazen Dinine, bazen Düzenine uyacak, uydurma fetvalarla haramlara bulaşacak, her iki tarafı da idare ettiğini sanacak ve giderek münafıklaşacaktır.
BİZİM ATATÜRK Kitabını niye hazırladık?
Türkiye’de bir kesim, maalesef Atatürk’ü dinsizlikle ve Dini tahrip etmekle suçlayıp saldırmakta ve tağutlaştırmaktadır. Bir kesim ise, Mustafa Kemal’i, bir nevi ilahlaştırıp tabulaştırmaktadır. Bu iki kesim azgın bir nehrin iki tarafında bulunan düşman kabileler gibi, birbirine yaklaşık 90 yıldır laf ve taş atıp durmaktadır. Bu kıyıdakiler diğerlerine “Gerici, yobaz, çağdışı” diye hakaretler yağdırmakta, bu taraftakiler onlara “Din karşıtı, millet düşmanı” diye sataşmaktadır. İşte MİLLİ ÇÖZÜM ilk defa bu nehrin üzerine bir köprü kurmaya ve her iki tarafı birbirine yaklaştırıp tanımasını sağlamaya başlamıştır.
1- Toplumun her kesiminin ortak paydalar ve Milli duyarlılıklar etrafında birbirlerine yaklaştırılması amaçlanmıştır.
2- Yakın tarihimizin kasıtlı olarak saptırılan bazı konularının gerçeğine ulaşılması amaçlanmıştır.
3- Atatürk hayranı kesimlerin; ülke çıkarlarını savunan ve Büyük Türkiye sevdasını taşıyan Erbakan’a ve Milli Görüş davasına saygı duyması ve sahip çıkması gerekirken, maalesef; genellikle önyargılı tavırlar takınılması bahtsızlığının aşılması ve asgari müştereklerde uzlaşılması hedef alınmış ve çok hayırlı sonuçlara varılmıştır.
4- Necip Fazıl gibi zatların, 1938 – 17 Kasım’ında Cumhuriyet gazetesindeki Atatürk yaklaşımları örnek alınmıştır. Necip Fazıl bu tarihi tespitlerini, Seyyid Abdülhakim Arvasi’ye talebe oluşundan 5 (beş) yıl sonra yapmış, ömrü boyunca, bu düşüncelerinden caydığını ve yanıldığını gösteren bir tavrına rastlanmamıştır.
5- Erbakan Hocamızın Atatürk’le ilgili tavırlarının doğrultusunda adım atılmıştır.
6- Gelecek nesillere kin ve düşmanlık yerine Milli birlik ve dirlik şuuru bırakılması amaçlanmıştır.
7- Şeyh Said kıyamı, Musul ve Kerkük’ü elimizden almak üzere Türkiye’nin başına bela açmak isteyen yabancı güçlerin kışkırtmaları ve sonuçları üzerinde durulması… PKK ile aynı safta olmaktan sakınılması lazımdır.
8- Bilim adamı ve araştırmacı şahsiyetlerin; partisinin, tarikatının, cemaatinin ve halk kesimlerinin ne diyeceğine değil; tarihi gerçeklere ve Milli gereksinimlere göre davranması şarttır.
9- Bizim Atatürk kitabımızdaki orijinal bilgi ve belgelerin hiçbirisinin ve hiçbir kesim tarafından yalanlanmamış olması haklılığımızın kanıtıdır.
10- Milli Çözüm Ekibi; toplumdaki karşıt kesimler arasında BARIŞ KÖPRÜSÜ rolü oynamaktadır.
11- Bazı zatların; namaz kılmadığı için Atatürk’e merdud diye karşı çıkması, ama Menderes’e İslam kahramanı diye sahip çıkması bir tezattır. Oysa Mustafa Kemal’in hem Balıkesir Hutbesi hem Hacı Bayram’da Meclis açılış fotoğrafları ortadadır.
Hadis-i Kutsi:
Ben dört şeyi, şu dört şeyin içine sakladım; insanlar onları farklı yerlerde aradılar ve bulamadılar.
1- Ben rağbet, izzet ve hürriyeti; ibadet, istikamet ve cihadda sakladım. Ama insanlar onu devlet adamlarının ve güç odaklarının kapısında aradılar ve yanıldılar.
Bir padişah, marifet ve kerametini gördüğü bir dervişe: “Dile benden ne dilersen!..” deyince, derviş: “Ben sadece Sultan’dan dilenirim!” diye cevap vermiş. Padişah “İşte o sultan benim!” deyince, derviş ona sormuş:
– Sen akıl hocalarına ve bilgiç danışmanlara muhtaç mısın? Evet…
– Sen orduya ve komutanlara muhtaç mısın? Evet…
– Sen sanatkâr, esnaf ve ticaret erbabına muhtaç mısın? Evet…
– Sen halk kesimine, çiftçiye, işçiye muhtaç mısın? Evet…
“İşte ben, bunların hiçbirine muhtaç olmayan, tek ve gerçek Sultan’dan ve Rahman’dan isterim!..”
Milli Çözümcülerin marifet, cesaret ve gayretlerinin temelinde de bu zihniyet ve teslimiyet yatmaktadır.
2- Ben zenginliği; kanaatte, sehavette (cömertlikte) ve ticari tevekkül ve girişimcilikte sakladım. İnsanlar onu mal biriktirmekte aradılar. Oysa helal-haram demeden mal toplayana zengin değil stokçu denir. Asıl zengin; servet ve para yığan değil, halka iş ve ekmek kapısı açan, kazancını Hakk ve hayır yolunda harcayandır.
Hz. Peygamber Efendimiz, mübarek eşlerine sordular: “Ya Aiyşe, kestiğimiz kurbandan bize ne kaldı?”
Annemiz: “Sadece, üzerinde birkaç lokma et bulunan şu kürek kemiği!” deyince, Efendimiz: “Desene, o kısmı hariç kurbanımızın hepsi bize sayıldı!”
3- Ben sonsuz ve kusursuz rahatı, gerçek ve yüksek hayatı cennette sakladım; insanlar onu dünyada aradılar, ama bulamadılar, bulamayacaklar… Dünyada rahat yoktur. (Hadis-i şerif)
İbrahim Ethem Hz.lerine gaipten seslenildi: “Allah, ipek örtülü yumuşak döşeklerde aranır mı?”
4- Ben ilmi; ihtiyaç ve iştiyak duyarak, samimi ve sürekli bir gayret ve minnet içinde sakladım. İnsanlar onu tembellik, erteleyicilik, kuru özenti ve geçici hevesçilik içinde aradılar. Ama elbette bu halle ilme ve bilime ulaşamadılar.
İşte Milli Çözüm Üniversitesinin 25 yıl Milli Görüş ve Erbakan fakültesinde, 25 yıldır da bu olgunlaşma enstitüsünde, sabırla ve sadakatle ders gören ve emek verenlerin de, başarı diplomaları hazırdır ve zafer bayramları yakındır!..
Peki, kutlu sonuca nasıl ulaşılacaktır? Bizim; sağlam bilgilere ve Kur’ani hikmetlere dayanarak vardığımız kanaate göre, ülkemizde ve yeryüzünde ADİL DÜZEN Devrimi ve MİLLİ ÇÖZÜM dönemi, şu aşamalarla gerçekleşmiş olacaktır. (“4 H” Basamağı)
A- İlk adım: Hayret ve hayranlık uyandıran stratejik manevralarla, milli zihniyetli ekibin Türkiye’de iktidara taşınma aşamasıdır.
B- Ardından: Harika savunma teknolojileriyle süper güç sanılan odakların hizaya sokulması ve teslime mecbur bırakılması… Ama bu İran’ın yaptığı gibi göstermelik olmayacaktı… Neymiş; bir hafta öncesinden Ürdün dahil bölge ülkelerine, İsrail’e füze ve dron saldırısı yapılacağı bilgisi ulaştırılmış… ABD, AB ülkeleri ve Ürdün, füzeleri etkisiz kılmak için tedbirler almış… Ve hiçbir Siyonist’in burnu kanamamış, zalim İsrail’e arka çıktıkları için kendi yönetimlerini protesto eden ABD ve AB halklarına karşı işbirlikçi yönetimler İran tehdidi bahanesiyle haklılık kazanmış… İsrail’e nasıl saldırılır ve ortadan kaldırılırmış, tüm dünya görüp anlayacaktı!.. Hatırlayınız; Erbakan Hocamızın Refah-Yol iktidarı süresince, İsrail bir tek kurşun sıkamamış, tek bir Filistinlinin burnunu kanatamamıştır…
C- 3. Basamakta: Halklara hizmet ve Dünyaya hâkimiyet projeleri olan:
1- İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve tüm barışçı devletler ittifakı,
2- İslam Ortak Pazarı ve Küresel Kalkınma ve Refah Dayanışması,
3- Müşterek İslam Dinarı,
4- İslam Savunma Paktı ve Dünya Saldırmazlık Antlaşması,
5- İslam ve İnsanlık İlim ve Kültür Vakfı’nın kurulup yürütülmeye başlanması.
Böylece, “5 P” formülüyle kansız ve kavgasız İslam Barış ve Bereket Medeniyetinin oluşması kolaylaşacaktır.
1- Pasaport ortak, 2- Pazar ortak, 3- Para ortak, 4- Pakt ortak, 5- Plan ve Program ortak olunca, zaten İslam Ülkeleri Birliği ve Mazlum Milletler Dirliği kendiliğinden oluşacaktır.
D- Ve böylece; Hakka ve hayra dayalı, temel insan haklarına odaklı tek ve gerçek bilimsel sistem olan ADİL DÜZEN’in, bütün kurum ve kurallarıyla uygulamaya koyulması başlayacak ve başarılacaktır.
İktidarın Gizli İrtibatları ve Sinsi İsrail Hizmetkârlığı!
İran’ın 14 Nisan 2024’te 300 kadar balistik füze ve İHA ile İsrail’e yaptığı etkisiz ve göstermelik saldırının aynı gününde İncirlik Üssü’ne 2 adet ABD B-1B stratejik ve uzun mesafeli bombardıman uçağı inmesi bir tesadüf olamazdı. Ardından, bu olaydan 24 saat geçmeden, ABD ile Türkiye, İran sınırı yakınında bir askeri tatbikat başlatmıştı. Bu tatbikatın kime karşı ve ne maksatla yapıldığı açıktı ve anlaşılan aylar öncesinden planlanmıştı. Bu bilgiler, gizli saklı değil, MSB’nin resmi internet sitesinden alınmaydı. Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk bunları aktarmıştı. Üstelik aynı resmi makamlarca bir istihbarat daha paylaşılmıştı. Aynı günlerde ve Trakya’daki 54. Mekanize Piyade Tugay komutanımızla, karşı taraftaki Yunan komutan birbirlerini ziyaret ediyorlardı ve daha onlarca kez buluşacaklardı!?
Bütün bunların, Sn. Erdoğan’ın planlanan Washington ziyaretinden 2 hafta önce yapılması, anlayanlara çok şey çağrıştırmaktaydı. Bütün bunlar AKP iktidarının ve Cumhur İttifakı’nın: “Bizim için asıl tehdit Batı (ABD ve AB) değil, Doğu (yani İran’dır)” mesajı mıydı? Ve hele aslı ve amacı malum Ertuğrul Özkök’ün köksüz OdaTV’deki, “Bu istihbarat Türkiye’nin, ideolojik ve tarihi saplantıları aşarak, Batıdan ve çağdaş dünyadan taraf rasyonel ve akılcı bir dış politikaya döndüğünün fotoğrafıdır!” şeklindeki sevinç paylaşımı, Erdoğan iktidarının gerçek tarafını ve ayarını ortaya koymaktaydı.
AKP’de Çöküş Şaşkınlığı Yaşanmakta ve Kutlu Dönüşümün İlk Adımları Atılmaktaydı!
31 Mart 2024 yerel seçimlerinden önce Milli Çözüm yazarlarımızla değerlendirme sohbetlerinde;
Kur’an-ı Kerim’deki tarihi kıssalardan aldığımız ders ve hisse sayesinde ve imani bir basiretle yaptığımız tahmin ve tahlillere… Ayrıca sebep-sonuç ilişkilerine uygun hikmet ve hakikatlere ve 60 yıllık siyasi tecrübelerimize dayanarak, şunları aktarmıştık:
Biz olaylar sırasında “HÜKÜM”lerle amel edip, görev ve sorumluluklarımızın gereğini yerine getirmek, ama çıkan sonuçları “HİKMET”le değerlendirmek zorunda ve şuurundayız.
Kanaatimizce bu seçimler sonrasında;
1- İlahi İNTİKAM’la, Cumhur İttifakı büyük bir hezimete uğrayacaktır.
2- ÇÖZÜM endeksli bir Milli Mutabakat İKTİDAR’ına kapı açılacak ve bu iktidar Türkiye’mizi, gerçek bir demokrasiye, örnek bir laikliğe ve yüksek bir medeniyet dönüşümüne hazırlayacaktır.
3- Yeryüzünde beklenen büyük İNKILAP (tarihi değişim) yaşanacak ve İsrail Çıbanı deşilmiş olacaktır. İnşaallah.
Çünkü;
a) Erdoğan iktidarı, İSTANBUL, ANKARA ve İZMİR’i geri alamayacağı gibi daha birçok önemli illeri de kaybetmiş olacak…
b) Cumhur İttifakı’nın diğer tahribat ortağı MHP’de önemli düşüşler yaşanacak…
c) YRP, geçici ve göreceli bir başarı sağlayacak…
d) Enflasyon azıtacak, ekonomi tıkanacak…
e) AKP’den “Yeni Erdoğan” imajıyla pompalanan YRP’ye katılımlar başlayacak…
f) Mevcut iktidar, saltanatını kaybetme telaşıyla baskı ve zorbalıklara başvuracak…
g) Bunların üzerine Türkiye’de sosyal, ekonomik ve siyasal tufanlar kopacak…
h) Ülkenin geleceği ve güvenliği, Milletin birlik ve dirliği tehdit altına sokulunca, mecburen hukuki müdahalelerle durum kontrol altına, iktidar ise askıya alınacaktır!..
Şeklindeki görüşlerimizi paylaşmıştık. (30 Mart 2024 Gebze Milli Çözüm Karargâhındaki sohbet ve değerlendirme bantlarımızda bunlar kayıtlıdır.)
Halkımızın Sandık İnkılabı ve Hakkın İntikamı Tecelli Etmeye Başlamıştı!
AKP’nin paralı trolleri, parti üyeliklerini sonlandırdıklarını sosyal medyadan ilan etmeye başlamışlardı. Yani fareler batan gemiyi terk ediyorlardı. AKP’li Metin Külünk ise, partililerine şöyle sesleniyordu:
“Milletin ve devletin kasasından harcanan paralarla, ultra lüks arabalarla belediyeye giderken iyiydi, şimdi neden sokakta yoksunuz?”
Bu sözler, devletin malını talan ettiklerinin, tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını nasıl gasp ettiklerinin de itirafıydı. Esasen AKP’nin oylarının düşüşü ile ilgili birçok sosyolojik-ekonomik analizler yapanların kısmen haklılık payı olmakla birlikte, bizce esas konu İsrail’le 22 yıldır zaten artarak devam eden ticaretin saklanamaz boyutlara ulaşmasıydı. İlahi intikam dönemi başlamış, milletimiz de ne hikmetse, ancak aç kalınca, 22 yıllık narkozdan uyanmaya başlamışlardı.
Artık ekonomi çöküyor, aile çatırdıyordu. 2024’ün ilk 4 ayında yerel seçim hezimet uyarısına rağmen resmi kurumların ve belediyelerin lüks araç kiralama harcaması 5 misli artıyor… Evlenme oranı azalırken boşanmalar korkunç boyutlara ulaşıyordu.
Tabii akla şu sorular takılmaktaydı:
– AKP iktidarı, İsrail’le ticareti kesmiyor muydu, yoksa kesemiyor muydu?
– Epstein skandalının Türkiye ayağı niye hiç konuşulmuyordu?
– AKP (ve MHP) iktidarı, siyasi hayatlarına mal olacak kadar, nasıl bir mecburiyetin esiri olmuştu?
Taksim’de İsrail ile ticaret protestosuna polis şiddeti: 30 genç dövülerek ters kelepçeyle gözaltına alınmıştı!
AKP iktidarının işgalci İsrail ile ticari ilişkilerini kesmesini talep eden “Filistin İçin Bin Genç” grubu polis tarafından şiddet uygulanarak gözaltına alınmıştı. Polis, aralarında AGD mensubu gençlerin de olduğu 1’i çocuk 43 kişiyi ters kelepçeyle gözaltına almıştı. Bazı eylemcilere polisin tokat attığı saptanmıştı.
İstanbul İstiklal Caddesi’nde “Filistin İçin Bin Genç” adlı grup tarafından düzenlenen Filistin’e destek yürüyüşüne polisin çok sert bir şekilde müdahale etmesi şaşkınlığa yol açmıştı. İsrail’i kınama açıklamalarıyla yetinilmemesini, ticaretin de kesilmesini isteyen eylemcilerden çoğu ters kelepçe ile gözaltına alınmış ve tokat atılmıştı. Eylemci grubun sosyal medya hesabından şiddet görüntüleri paylaşılmıştı.
“Katil İsrail, işbirlikçi AKP”, “Nehirden denize özgür Filistin” ve “İsrail’e kınama yetmez, ticareti kes” sloganları atan eylemciler, kınamayla yetinilmesine tepki koymuşlardı. Bir süre sonra eylemcilerin çevresi Çevik Kuvvet tarafından kuşatılmıştı.
8 Nisan 2024 tarihli AKİT gazetesi şu manşeti atmıştı:
“İsrail’le ticaret koca bir yalan!..”
Bu manşet, kiralık yandaşlığın nasıl riyakârlığa, sahtekârlığa ve münafıklığa dönüştüğünün fotoğrafıydı. Oysa bu iktidarın Ticaret Bakanlığının 9 Nisan 2024 tarihindeki resmi internet sitesinde ve X sosyal medya hesabında “İsrail’le ihracat kısıtlaması” başlığı altında tam 54 (elli dört) kalem malzemenin artık İsrail’e gönderilmeyeceği veya bir kısmına kısıtlama getirileceği açıklanmıştı.
Bu ilan; sayılan 54 kalem malzemenin şimdiye kadar ve İsrail vahşetinin geçmiş 6 ayında İsrail’e yollandığının dolaylı itirafıydı.
Zaten daha önce Milli Çözüm Dergimizde TÜİK’in resmi internet sitesinden aldığımız verilerle; akaryakıt ürünlerinden silah ve bomba yapım malzemelerine, çeşitli gıda maddelerinden çimento, demir ve dikenli tellere kadar yüzlerce kalem malzemenin, bine yakın gemi dolusu seferlerle İsrail’e gönderildiğini yazmıştık, bunun üzerine TÜİK bunları kendi sitesinden kaldırmıştı.
AKP’li yetkililerin “Efendim, biz bu malları İsrail sınırlarında yaşayan 7 milyon Filistinli kardeşlerimize ulaştırmak için yola çıkardık, ama mecburen İsrail gümrüğünden geçeceği için, Siyonistlere gönderilmiş sanıldı!?” yalanları da tutmayınca, bu sefer yandaş ve yalaka takımı hırçınlaşıp bu gerçekleri gündeme taşıyanlara saldırmaya başlamışlardı. Bu iz’an, bu iman, bu vicdan fukaraları, 50 bin masum Müslümanı katleden, 50 bin Müslümanı sakat hale getiren ve 50 binden fazla Müslümanın da kayıp olmasının sebebi kuduz İsrail’le, şu güya dindar kahraman AKP iktidarının hâlâ Normalleşme Anlaşması’nı bile askıya almadığını nasıl açıklayacak ve aklayacaklardı? Yok eğer yalan iddialarınıza göre eğer bu malzemeler Filistinli mazlum ve mağdur insanlarımıza gidiyor idiyse, şimdi bunları kısıtlamakla onları cezalandırma vicdansızlığına nasıl kalkıştınız? Kaldı ki bu malzemeler arasında jet bombardıman uçakları ve yolcu uçaklarının benzinleri de bulunmaktadır. Bre beyinsizler, Filistinli kardeşlerimizin yolcu ve savaş uçakları mı var ki bu yalanlarla hıyanetinizi örtmeye çalışmaktasınız?!
Devletin Varlık Fonu bünyesindeki ETİ MADEN şirketinin “İsrail’e toz halinde, borik asit formunda 25 kg’lık paketlerde toplam 21 ton BOR madeni sattığı, Akkon Lines Denizcilik firmasının taşıma irsaliyesi olarak açıklanmıştı.” Şimdi, bomba yapımında ve patlayıcı kimyasal olarak kullanılan bu BOR madenini, Filistinli Müslümanlar iftarlık olarak mı kullanacaklardı?
Bu AKP iktidarına ve yandaş yazar ve yorumcularına bir çağrımız vardı:
– Hani İsrail’le asla ticaret yapmıyordunuz! Kesin bir ağızla; aylardır milletin gözünün içine baka baka, ekranlarda ve seçim meydanlarında bunu reddediyor, bizi yalan söylemekle suçluyordunuz!
Şimdi yaptığınız bu kısmi kısıtlama kararı, daha önce İsrail’e yüzlerce gemi mal taşıdığınızı itiraf niteliği mi taşıyordu?
– Hem, bu kısıtlama niçin bütün ticaret alanında yapılamıyordu? Yoksa İsrailli dostlarınız “yalnızca bu alanlarda kısıtlama yapabilirsiniz” diye size yol yöntem mi öğretiyordu?
– Ayrıca, bu kısıtlama yaptığınız ürünlerin oranları ve yüzdeleri, niçin kamuoyuna açıklanmıyordu?
– En mühimi de; bu kısıtlamayı yapmak, binlerce can yitip gittikten, Filistin’in cennet gibi bir bölgesi harabeye döndükten sonra mı aklınıza geliyordu?
Ey AKP iktidarı ve ucuz kahramanları!
– Eğer İsrail’le ticareti sıfır noktasına getiremiyorsanız!..
– İncirlik ve Kürecik üslerini kapatamıyorsanız!..
– Yani, İsrail’den korktuğunuz kadar Allah’tan korkmuyorsanız!..
O halde “Katil İsrail, işbirlikçi AKP” sloganından rahatsız olmayacaksınız!..
Önce “İsrail’le ticaret yapmıyoruz” diyeceksiniz! Bu yalanınız alenen ortaya konulunca dönüp; “Biz aslında o malları Filistin’e gönderiyoruz!” diye geveleyeceksiniz!..
Duyarlı vatandaşlarınız bu yalanları da yemeyip; “İsrail’le ticaret, Filistin’e ihanet!” diye slogan atınca da kadın-erkek, genç-yaşlı, hepsini ters kelepçe tutuklayıp darp edeceksiniz!
Siz, 7 aya yakındır, milletin gözünün içine baka baka; barutundan gıdasına, BOR’undan demirine, çimentosuna kadar İsrail’e gönderecek, yüklediğiniz gemiler Boğaz’daki köprünün altından İsrail’e yol alırken siz aynı köprünün üzerinde Filistin’e destek mitingi düzenleyeceksiniz!
Ama, gördünüz ki artık millet gözünü açtı. Aylar evvel Milli Çözüm Dergisi’nin, AGD’nin ve Saadet Partisi’nin dile getirdiği sözleri ve sloganları, şimdi on binler meydanlarda haykırıyor!
Bu arada; “Efendim biz ticareti İsrail üzerinden Filistin’le yapıyoruz” yalanına sığınıyorsunuz. Yahu milletin aklıyla dalga mı geçiyorsunuz!? Çünkü her ülkenin bir ticari kodu vardır. Siz, Türkiye koduna ticari yük yükleyip, o yükü Irak’a, Amerika’ya gönderemezsiniz. Hangi ülke kodunu girdiyseniz yükünüz o ülkeye gider. Yani siz, İsrail kodu ile Filistin’e ticari mal gönderemezsiniz, kimi kandırıyorsunuz?
Ey AKP İktidarı! Hâlâ içinizde biraz insanlık kırıntısı kaldı ise;
– 54 kalemde ticaret kısıtlaması yetmez, derhal tüm alanlarda İsrail’le ticareti kesin olarak bitirin!
– Yurdumuzun hava sahasını, İsrail’e gidecek-gelecek bütün uçaklara kapatıverin!
– Türkiye Cumhuriyeti olarak ticareti bitirmek yetmez, diğer ülkelerin gemilerinin de bizim limanlarımız üzerinden İsrail’le ticaret yapmasını engelleyin ve Siyonistlerin bütün ulaşım hatlarını kesin!
– Ülkemize yerleşmiş, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmiş, aylardır gidip Gazze’de mazlum ve mağdur kardeşlerimizi hunharca katleden bazı Yahudilerin, vatandaşlıklarına hemen son verin ve cennet yurdumuza girişlerine de yasak getirin!
– Biz biliyoruz ama, böylece sizler de, yandaş ve yalaka kesimler de, hakikat aynasına bakıp, samimiyet, cesaret ve ciddiyet ayarınızı test edin!
Şu hale bakın. Bir yandan Sn. Erdoğan Hamas Lideri İsmail Haniye’yi ağırlayıp “Arkandayız!” diye oyalıyor… Ama aynı anda E. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi: “Bizim İsrail’le ticareti kesmemiz imkânsızdır. Çünkü İsrail’le Serbest Ticaret Anlaşmamız vardır!” itirafında bulunuyor. Dostlar, bu münafıklıktan şeytan bile utanıyor!..
Filistin Davası bizim için neden bu kadar önem taşımaktaydı?
Kardeşlerim; şu anda kuduz İsrail, Gazze’yi ve tüm Filistin’i işgal ettikten sonra, Türkiye’ye dönecektir. Çünkü ülkemizin yarısı, NİL ve FIRAT arası, Siyonistlerin Arz-ı Mev’ud (Dünya hâkimiyeti için vadedilmiş kutsal bölge ve merkez ülke) kapsamındadır. Yani, HAMAS’lı kahramanlar, aynı zamanda Türkiye’mizi savunmaktadır. Bu soylu ve sabır dolu yiğit mü’minlere ve tüm Filistinli mücahitlere selam olsun!.. Hangi din ve görüşten olursa olsunlar, bu şanlı direnişe destek çıkan tüm vicdanlı insanlara selam olsun!..
YRP, ülkenin “parlayan yıldızı” mıydı, yoksa “bakıra sürülen altın yaldızı” mıydı?
14 Mayıs 2023 Genel Seçimlerinde kayıtsız-şartsız AKP iktidarına ve Sn. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına destek çıkan YRP’nin, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde talep ettikleri 2 İl Belediye Başkanlığı verilmeyince, seçime bağımsız girme kararı almaları üzerine, Sn. Erdoğan, Fatih Erbakan’a yönelik çok ağır ithamlarda bulunmuşlardı.
“İp cambazı düşük!..” “(Şahsi çıkarı için her yolu mübah sayan) Zübük!” “Gölgemizdeki fırsatçı (güdük)!” gibi hakaretvari ifadelerle sataşan Sn. Erdoğan’ın şimdi pişmanlığı yüzünden okunmaktaydı. Oysa İlahi intikam böyle alınmaktaydı. Ve ne gariptir ki, bu hakaretlerin hiçbiri yanıtlanmamıştı. Daha önce, Erbakan’dan kurtulmak için, kendisini pohpohlayıp parlatanlar; 22 yıl yararlanıp iyice yıprattıktan sonra, şimdi Fatih Erbakan’ı öne çıkarıp, yeni bir Erdoğan vakası için hazırlık yapmaktalardı. Umarız ki, YRP bu tuzağa kapılmasındı.
YRP, Milli Görüş’ün gerçek temsilcisi ve Erbakan Hoca’nın siyasi varisi olduğunu ispatlamak için şu açıklamaları yapmak zorundaydı:
1- Siyonist İsrail’le Normalleşme Anlaşması’nın ve tüm ticari irtibatların derhal kesileceğini ve kesilmesi gerektiğini her fırsatta ve en yetkili ağızlarla ortaya koymalıydı…
2- Haçlı AB’ye giriş sevdasından vazgeçilip, D-8’ler ve İslam Birliği’nin canlandırılacağını vurgulamalıydı…
3- Adil Düzen projelerinin öğrenilip, benimsenip ve özendirilip mutlaka uygulanacağını sık sık gündeme taşımalıydı…
4- Aziz Erbakan Hocamızın gizlenen vasiyetinin açıklanması için, Onun evladı olarak acilen resmi ve hukuki girişimleri başlatmalıydı…
Bunları yapamadıktan veya savsakladıktan sonra, sadece Erbakan soyadını taşımak; samimi bir Milli Görüşçü olmak için yeterli sayılmazdı ve istismarcılıktan öte bir mana taşımazdı.
Bakın, biz Milli Görüşçüyüz. Elbette bütün Milletimizin, Ülkemizin, Bölgemizin ve tüm İslam ve insanlık âleminin, barış, huzur ve refahını amaçlarız.
Bu barış ve hayırda yarış hareketinin başarısı için ilk defa Milli Çözüm’ün Hazırladığı Kitap ve Projeler şunlardır:
1- Tarihte ilk defa Cihad İlmihalini yazdık. (Cihadın anlamı, amacı… Farzları, vacipleri, sünnetleri, müfsitleri, mekruhları…) Böylece CİHAD’ın istismar aracı yapılmasının, hatta anarşiye bulaştırılmasının önünü aldık. Türkiye’de ancak fikri ve siyasi cihad yapılacağını açıkladık…
2- Adil Anayasanın temel kurallarını saptadık. Evrensel doğrulara, toplum ihtiyacımıza, inanç ve ahlâk esaslarımıza uygun bir Anayasa taslağı hazırlayıp yayınladık ve devlet kurumlarına yolladık.
3- Kur’an ve Sünnetten çıkarılan yeni Genel Prensipler (Kaide-i Külliye) çıkardık.
4- Orijinal ve çağdaş (Asrın idrakine uygun) Meal-i Kerim hazırladık. Elli yıllık gözlemlerimize göre, Dine uzak duranların çoğu, İslam’dan ve Kur’an’dan değil, Din istismarından, katı ve kötü İslam anlayışından kaçıyorlardı. Bu nedenle Kur’an’ın doğru ve doyurucu mealine ihtiyaç vardı.
5- Milli birlik ve dirlik amaçlı, Bizim Atatürk kitabını kaleme aldık.
6- İlkokul 4’ten Üniversite son sınıfına kadar, Bilimsel Din Dersleri hazırladık.
7- Bir hizmet ve gayretin ibadet sayılması için beş şey gerektiğini vurguladık:…..
Milli Çözümün yaptığı bu icraatlar çok büyük devrimlerdir. Sonuçlarını hep birlikte göreceğiz inşallah
Bu münafıklıktan şeytan bile utanıyor!..
Gazzedeki kardeşlerimiz şehit olurken insanlığın uyanışına vesile oluyorlardı. Ülkemizdeki maskelerin de bir bir düşmesine vesile oluyorlardı.
Elhamdülillah Milli Çözüm Dergimiz iktidarın İsrail’le olan münasebetlerini, ticaretlerini hem de devletin resmi kurumlarının verileri ile bir bir ortaya koymaktaydı, önce yalanladılar, KOCA BİR YALAN dediler, sonra kısıtlamaya gittik dediler, daha sonra temelli bitirdik dediler, ama hiç birisi doğru değildi. Filisitinde paravan şirketler kurup onlar üzerinden israille ticarete devam ettiler, gemilerin istikametlerini yola çıktıktan sonra değiştirerek ticarete devam ettiler ne yaptılarsa olmadı oyunları her seferinden bozuldu. Bu milleti hep yalanlarla kandırmaya avutmaya çalıştılar, çırpındıkça daha da battılar.
Rabbim İsrail’i ve işbirlikçilerini yerin dibine batırsın inşallah. ADİL DÜZENE DAYALI YENİ BİR DÜNYANIN bir an önce kurulmasını nasip eylesin amin. Bizleri de bu uğurda canla başla çalışan cihad edenlerden eylesin, Gazze’deki kardeşlerimizin imanından bizlere de nasip eylesin amin.
Enbiyâ 18
Hayır, aksine; doğrusu Biz Hakkı Bâtılın tepesine fırlatırız, O da onun beynini parçalayarak mahvedip bitirir. (Ardından) Bir de bakarsın ki, o (bâtıl ve barbar rejimler, zalimler ve işbirlikçiler yıkılıp) yok olup gitmiştir. (Allah’a karşı; “sözünde durmaz, süper güçlerle başa çıkamaz” gibi zanlardan ve) nitelendirdiğiniz yakışıksız sıfatlardan dolayı yazıklar olsun size! [Not: Beyni parçalanan ve fikriyatı boşa çıkarılan bâtıl ve barbar sistemin, geri kalan görkemli gövdesinin çökmesi ve çözülmesi artık kolay ve kaçınılmaz olacaktır.]
https://www.mealikerim.com/21/enbiya/18
“YÜCE YARATICIYA TA’ZİM VE HÜRMET; BÜTÜN MAHLUKATA ŞEFKAT VE MERHAMET”
düsturuna sahip biz Millî Çözüm cüler
Farklı din ve düşünceden ,
Ayrı kültür ve kökenden
Bütün insanların temel haklarına sahip ve saygın,
Barış ve bereket içinde yaşamalarını sağlayacak,
ADİL DÜZEN savunucularıyız…
ZAFER İNANANLARIN’DIR VE ZAFER YAKIN’DIR
Milli Çözüm Üniversitesinin 25 yıl Milli Görüş ve Erbakan fakültesinde, 25 yıldır da bu olgunlaşma enstitüsünde, sabırla ve sadakatle ders gören ve emek verenlerin de, başarı diplomaları hazırdır ve zafer bayramları yakındır!..
Artık kimseye güven kalmadı. Herkes ben haklıyım diyor. Bu ülkede artık yaşama umudum kalmadı. Bu saatten sonra kim gelirse gelsin ne değişecek. Birazda gelen işini yürütmeyecekmi sanki. Para mal koltuk hırsı olduğu sürece değişen hiçbirşey olmayacak. Son yüzyılda farklı olan ve ülkesi için çalışan bir Erbakan hocaymış. Şimdi kimse onun gibi olamaz diye düşünüyorum.
Merhaba Sadullah Bey.
Yorumunuzu halis niyetle yazdığınızı varsayarak; bu sözlerinizi şöyle anlamak istiyorum:
“Mevcut düzende, siyaset sahnesinde, parti başkanları içerisinde, Erbakan Hoca gibi LİDER vasfına sahip kimseyi göremiyorum.”
Eğer yazdıklarınızı bu şekilde kast etmişseniz; partilerin, mevcut sistem içerisinde, HAK hedefe giden sadece birer araç olduğunu söyleriz. Yoksa Allah, Hak davasını 1400 yıldır sürdürmüştür ve sürdürecektir. Ve Allah, kâfirlere ve münafıklara rağmen nurunu tamamlayacaktır ve buna iman etmiş bir mü’minin asla şek ve şüphesi yoktur, olamaz.
Erbakan Hoca’nın davasının HAK olduğuna, Allah’ın ve Resulü’nün yolu olduğuna inanmış her sadık mü’min kişi bilir ki; bu dava, kıyamet sabahını görecektir.
“Andolsun Yusuf da, daha önce size apaçık deliller getirmişti. Onun size getirip (haber verdiklerin)den (dolayı) da kuşkulara kapılıp gitmiştiniz. Nihayet o ölünce (bu sefer) “Allah bundan sonra, asla hiçbir peygamber göndermez (bunun gibisi dünyaya gelmez)” demiştiniz. İşte Allah, aşırı giden, şüpheci kimseleri böyle şaşırtıp (Hakk’tan çevirir).”
“Ki onlar, Allah’ın ayetleri (ve Kitabın açık hükümleri) konusunda kendilerine gelmiş bir delil bulunmaksızın (kafa karıştırmak ve sorumluluktan kaçmak için tartışan ve) mücadele edip duran kimselerdir. (Bu) Allah katında da, iman edenler katında da büyük bir nefret ve öfke (sebebi)dir. İşte Allah, her mütekebbir zorbanın kalbini böyle mühürlemekte (ve hidayetini karartıvermekte)dir.” Mü’min Suresi: 34-35
“Hatta ki (sonunda görevli) resuller (halktan) umutlarını kestikleri, (şeksiz ve şeriksiz iman edenlerin bile cihaddan ve davadan yan çizdikleri,) artık kesinlikle tekzip edilip benimsenmedikleri (kavimlerinin asla imana gelmeyecekleri ve Hakk davaya destek vermeyecekleri zan ve) kanaatinin (iyice yerleştiği) bir sırada, yardımımız onlara gelmiş (zafer kapıları açılıvermiştir. Böylece) Bizim dilediğimiz (ve desteklediğimiz) kimseler kurtuluvermişti. Azgın mücrimler takımından ise zorlu azabımız (ve intikamımız) asla geri çevrilmeyecektir. (Yani; bir avuç mücahit ve müstakim mü’minin, sayıca ve imkân bakımından en zaif ve en çaresiz göründükleri bir süreçte, onlar zafere eriştirilecektir.)”
“Kesin bir gerçektir ki; onların (Enbiya ve Evliyanın Kur’an’da anlatılan) kıssaları, temiz akıl sahipleri (ve vicdan ehli) için (pek çok) ibretler içermektedir. (Bu Kur’an) Düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin (kutsal metinlerin ve nebilerin) tasdikçisidir, (huzur ve kurtuluşa dair) her şeyin çeşitli biçimlerde ve anlaşılır şekilde izah edilmesidir ve iman edecek bir topluluk için (elbette) bir hidayet ve rahmettir.” Yusuf Suresi: 110-111
Yok eğer dilinizin altında başka bir şey varsa, “Allah niyetinize göre versin” der geçeriz. Çünkü Hakkı ve hakikati görmez istemeyene, kimse zorla bir şey gösteremez…
Vesselam…
“Görenedir görene, köre nedir kör ne?”
Sizin inancınız veya iman piliniz zayıflamış olabilir, lakin biz dün, bugün, yarın ve her daim Allah’a ve Onun vaadine güveniyoruz…
Ümit imanın pilidir….
Biz de kimseye güvenerek yola da çıkmadık, Allah’tan gayrı…
Biz asla “ben” haklıyım demedik, Ku’an’dan gayrı… Kur’an haklı, Hakem O dedik…
Aradığınız cevap sorunuzda gizli, eğer gerçek bir cevap isteseydiniz önce bir sorunuza bakardınız…
Bugüne kadar, o kadar tehdide, o kadar rüşvete, o kadar dünyalık mal mülk teklifine rağmen ; 30-40-50 senedir (kimin yaşı neye yeterse) bu dediklerinize gözünün ucu ile dahi bakmayan…
Para, mal, koltuk hırsı olmadan , “Son yüzyılda farklı olan ve ülkesi için çalışan” Erbakan Hocasının dediklerinden, izinden, projelerinden asla çıkmayan ve bunlardan dünyalık hiçbir şey uğruna taviz vermeden senelerdir, yazan, çizen ve haykıran her kimler ise…
Elbet “O” değiliz ama “Onun” izinde, yolunda ve davasının mirasçıları her kimler ise…..
Evet… işte bu kimselerin dili ile davasını yüceltecek, yine onların eli ile de Adil Düzeni tüm dünyada kurduracak….
Bu yazının, bu konu başlığının altına bu ümitsiz kelimeleri yazmış olmanız neye ve kimlere inanmadığınızın bir ifadesi olabilir
ve hatta pilinizin zayıflamaya başlamış olması da bir vahim durumdur, sizin için…
Lakin yolu yolumuzdur, ve biz hala o ilk günkü kafadayız… o ilk günkü heyecan ve inançlayız….
İnancımız asla azalmamış, her daim pili bitik zavallıları, ümitleri yok olan biçareleri ve kutsallarını üç kuruşluk menfaat için ahretleri ile takas eden biçareleri gördükçe anlıyoruz ki hidayet nasıl bir nimet, feraset nasıl bir nimet , basiret nasıl bir nimet…
Gerekirse bu yolda bizler toprak olsak dahi üzerimizde Erbakan Hocamızın serptiği tohumların yeniden yeşereceğinin bilinci ve inancı ile yaşar ve çalışır, cihad ederiz…
Ömrümüz ve ömrünüz yeter ise hep beraber nelerin değişeceğini göreceğiz vesselam…
Her inişin bir çıkışı olduğu gibi o çıkışın bir de inişi vardır.
Dolayısıyla bu kötü düzen de geçer hayırlı bir düzen gelir.
Bize düşen ise son ana kadar ümmet bilinci ile çalışmak ve inancımızı muhafaza etmektir.
YAŞA VAROL MİLLİ ÇÖZÜM…. ”HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DILSIZ ŞEYTANDIR ” HADİSİ ŞERİFİ MUCİBİNCE HAKSIZLIKLAR KARŞISINDA SUSMAYAN HAKIKI IMAN EHLİ OLDUGUNU BİR KEZ DAHA ISPAT ETTİN….İYİ Kİ VARSIN!… Ey AKP İktidarı! Hâlâ içinizde biraz insanlık kırıntısı kaldı ise;
– 54 kalemde ticaret kısıtlaması yetmez, derhal tüm alanlarda İsrail’le ticareti kesin olarak bitirin!
– Yurdumuzun hava sahasını, İsrail’e gidecek-gelecek bütün uçaklara kapatıverin!
– Türkiye Cumhuriyeti olarak ticareti bitirmek yetmez, diğer ülkelerin gemilerinin de bizim limanlarımız üzerinden İsrail’le ticaret yapmasını engelleyin ve Siyonistlerin bütün ulaşım hatlarını kesin!
– Ülkemize yerleşmiş, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmiş, aylardır gidip Gazze’de mazlum ve mağdur kardeşlerimizi hunharca katleden bazı Yahudilerin, vatandaşlıklarına hemen son verin ve cennet yurdumuza girişlerine de yasak getirin!
– Biz biliyoruz ama, böylece sizler de, yandaş ve yalaka kesimler de, hakikat aynasına bakıp, samimiyet, cesaret ve ciddiyet ayarınızı test edin!
Şu hale bakın. Bir yandan Sn. Erdoğan Hamas Lideri İsmail Haniye’yi ağırlayıp “Arkandayız!” diye oyalıyor… Ama aynı anda E. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi: “Bizim İsrail’le ticareti kesmemiz imkânsızdır. Çünkü İsrail’le Serbest Ticaret Anlaşmamız vardır!” itirafında bulunuyor. Dostlar, bu münafıklıktan şeytan bile utanıyor!..
Ey iman edenler! (Fitne çıkarmamak, anarşi ve ahlâksızlığı kışkırtmamak ve karşılıklı hak ve hürriyetlere saygılı bulunmak şartıyla; onlarla birlikte yaşayın, komşuluk yapın, ülke ve bölge nimetlerini paylaşın, ilmi ve iktisadi konularda yardımlaşın, ama gerçekten iman ve Allah’a itimat ediyorsanız sakın ha!)Yahudilerin (ırkçı emperyalist kesimlerini ve yine haksızlık ve ahlâksızlık hedefleyen bazı) Hristiyan (merkezlerini) veliler (yöneticiler) edinmeyin. (Onları dost ve dürüst zannedip, kendinize idareci, karar verici olarak kabullenmeyin. Zulüm ve hıyanet örgütlerine ve girişimlerine destek vermeyin.)Çünkü onlar, (sizin değil) birbirlerinin dostları ve destekleyicileridir. (Artık) Sizden her kim onları dost (ve rehber) edinip (peşlerine giderse), kesinlikle o da onlardandır. Şüphesiz Allah (Siyonist Yahudilere ve emperyalist Hristiyanlara değer ve destek veren ve Müslümanlara hıyanet eden) zalimler topluluğuna hidayet etmez (onların iman nurunu karartır). [Not: Bu ayet Yahudi ve Hristiyan kimselerle iyi ve insani ilişkileri, ticari ve bilimsel işbirliğini değil; zulüm sistemlerinin ve oluşumlarının güdümüne girmeyi yasaklamaktadır.]maide suresi 51
Milli çözüm dergisi ile maalesef ki geç tanıştım bolca üzerine dusunebilecegim vakitlere sahip değilim fakat gönül rahatlığı ile ifade etmek isterim ki.
Dini ve siyasi gündemleri açıkça ve her kim olursa olsun tarafsız biçimde gerçek veri ve delillere dayanarak yorumlandığı
tek yer diyebilirim.
Milli çözüm kuruluşunun yıllardır takipçisi değilim çok ama çok yeniyim ama rahatlıkla belirtebilirim ki günümüz sözde cemaatlerin kısıtlı ve tekrara dayalı dini anlatım ve rant odaklı siyasi yaklaşımların kesinlikle olmadığı her ne şartta olur sa olsun mücahit ilmihalinin şartları gereği yasanilmasi gerekliligi vurgusunu yapan rahmetli Erbakan hocamızın yanında yürümeye devam eden Üstad Ahmet Akgül büyüğümüz ve yol arkadaşları ile kendi adıma ara ara faydalanmaya gayret ediyorum.
Üstad Ahmet Akgül ağabeyimi tanımaya başladığımda aklıma ilk gelen
Siyasi ve dini olgunlugun bir arada tarafsız ve munafiklıktan çok ama çok uzakta olduğunu anladığım an aslında milli çözümü kavramaya başladığım ilk an olmuştu kendisini ilk defa geçtiğimiz günlerde canlı olarak dinledim bence bambaşka bir hazdı benim için.
Siteyi ilk defa görüp bu yorumu okuyanlara tavsiyem ise adil düzen adlı kitabı okumalarını tavsiye edebilirim inanın okudum okurken muhalefet edip açık bulmak istedim tek tek not aldım cevaplarını ise bir kaç sayfa sonrasında buldum inanın hiç bir şey yapmayın dilerseniz milli görüşü benimsemeyin ama zamanınızı çok ama çok kıymetli bir eser ile geçirmiş olacaksınız.
İsa bey, önyargısız, samimi, içtenlikli yaklaşımınızdan dolayı tebrik ve teşekkür ederiz..
Üstad Ahmet Akgül Hocamızın başta Meali Kerim çalışması olmak üzere yüz ü aşkın, her biri kendi sahasında ilmi İnsani ve İslami eserlerdir..
Bu etkili çalışmanın temelinde, sizin de vurgulandığınız gibi riyakarlıktan, münafıklıktan uzak Samimi bir Mümin bilinci ve duruşu yatmaktadır…
Hayırlı olsun.. Cenabı hak çok büyük muvaffakiyetlere vesile kılsın inşallah..
Ey Resulüm!) İnsanlardan öylesi vardır ki, (aslında İslam’a hasım ve Sana hain oldukları halde) dünya hayatına ilişkin sözleri (kahramanlık gösterileri, başarılı girişimleri, kolaycı ve çıkarcı projeleri) Senin hoşuna gidecektir ve (böyleleri) kalbindekine (münafıklık ve menfaatçilik düşüncesine) rağmen Allah’ı şahit getirir (yeminler ederek dine ve davaya sadık ve samimi olduğunu belirtir); oysa o (gizli ve tehlikeli) azılı bir düşman (yerindedir(Çünkü bu tipler, Hakk davadan döneklik ederek) Sırtını çevirip gittiği ve işbaşına (iktidara) geçtiği zaman; (ülkesinde ve) yeryüzünde (barış kılıflı) bozgunculuğa girişmeye, ekini ve nesli (bozup) helak etmeye çaba gösterir. (Genleri bozulmuş İsrail tohumları ile bitki ve hayvan türlerini ve bebeklerin-gençlerin geleceğini tahribe yönelir.) Allah ise, (fitne ve fesadı) bozgunculuğu sevmemektedir. [Not: Başka ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de; 8 Kasım 2006’da çıkarılan 5553 sayılı Hibrit Tohum Kanunu’yla, yerli tohumlarımıza yasak getirilmiş ve uzmanlara göre bu uygulamadan sonra hastalık ve ölüm oranlarında tam üç kat artış gözlenmiştir. Bunlara: “Allah’tan kork!” (Bu hıyanet ve tahribatlarından vazgeç) denildiğinde ise, büyüklük gururu (ve sapkınlık durumu) onu (daha da kuşatıp isyana ve) günaha sürüklemektedir. Böylelerine cehennem yeterlidir; ne kötü bir yataktır o, (girince göreceklerdir.)Gerçek şu ki, onlar (zalimler ve hainler, mü’minlere ve İslami girişimlere karşı) hileli planlar kurdular (ve kuracaklardır). Oysa eğer onların (şeytani) hile ve hazırlıkları, dağları yerinden oynatıp kaydıracak (zelzeleler oluşturacak derecede bugün nükleer silahlara ve teknolojik imkânlara dayanmış) olsa bile, Allah katında da (kesinlikle onları boşa çıkaracak ve etkisiz kılacak kudret) planları ve programları vardır! (Allah zalim güçlerin mekir ve tuzaklarını kendi başlarına saracaktır.)İşte milli Çözüm hakka tercüman olup, zalimin uykusunu kaçırıyor.. Milli çözüm dergisinin misyonu nedir?Ülkemizde, bölgemizde, islam aleminde ve tüm yer yüzünde farklı dinden ve görüşten ama herkesin temel insan haklarına sahip ve saygın yaşayacağı Adil bir düzenin yeni bir medeniyet devrimini gercekleştirecek, orjinal plan ve projelerin elinde bulundurduğu bunları farklı dillere çevirip ilim ve devlet erbabına duyurduğu bir harekettir.
Malumdur ki, Cenâb-ı Hak nazarında en makbul olan amel güç olanıdır.
“İbadetlerin en faziletlisi zahmetli olanıdır.”
hadisi-i şerifi de bunun bir delilidir. İçtihat da zor bir araştırma ve derin bir incelemeyi icap ettiren yüksek bir ilim ve ehli için mukaddes bir görevdir. İnsanların bütün hal ve hareketleriyle alakası vardır. Buna mazhariyet ise kuru bir iddia ile değil, işte tarihte ilk defa, çağımızın sorunlarını insanlığın ihtiyacını günümüz koşullarına uygun, İlmî, insanî ve İslami projeleri ortaya koyarak tüm insanların huzur ve barış içinde yaşamını amaçlayan Milli Çözüm tarihi bir görevi yerine getirmeye çalışmaktadır. Bu uğurda mücadele eden ve emeği geçen herkesten Allah razı olsun…
( Lokman Suresi: 17)
“Ey oğulcuğum! (Allah’a teslimiyet ve vicdani hürriyet alâmeti olan) Namazı dosdoğru kıl, ma’rufu (iyi ve güzel olanı) emret, (insanları) münkerden (kötü ve çirkin işlerden) menet; (bunları uygulayacak adil bir düzen kurmaya çalış) ve bunları yaparken sana dokunacak zarar ve saldırılara karşı da sabret. Çünkü bunlar azim (kararlılık) gösterilmesi gereken (ve özgüven isteyen önemli ve öncelikli) işlerin (başındadır).”
Takriben 350 yıldır yeryüzünde kaba kuvvete dayanarak üstünlük tesis etmiş bulunan ”ırkçı emperyalizmin ” gerçekte kuvveti Üstün tutan bir zihniyet medeniyetidir. Bu zihniyetin insanlığa saadet getirmesi mümkün değildir. Sadece zulüm yapmaktadır.
Milli Çözüm,tarihte ilk defa -İnsanı ,ilmi ve İslami projeleri ortaya koyarak tüm insanların huzur ve barış içinde yaşamı için çözüm yollarını ortaya koymaktadır.
Siyonizm yıllardır ülkemizde insanları birbirine düşman ederek planını yürütmektedir. İşte uzun yıllardır, Atatürk gibi büyük bir şahsiyeti halkı kutuplaştırmak için kullandılar. Üstad Ahmet Akgül Hocamızın, Bizim Atatürk kitabıyla çok şükür bu planlarıda bozuldu.
Milli Çözüm ün yapmış olduğu bu hayırlı çalışmalar elbette hayırlı sonuçlar doğuracaktır. İyiki Milli Çözüm varsın.
Dünyanın Fikri Değişimi Türkiye’den , FİİLİ DEĞİŞİMİ İSE FİLİSTİN’DEN BAŞLAMIŞTIR! İnşalah adil düzen kurulacak Türkiye Erbakan çizgisine sokulacak.. Anahtarları teslim edecekler başka çareleri yok
Milli çözüm dergisinin misyonu nedir?
Ülkemizde, bölgemizde, islam aleminde ve tüm yer yüzünde farklı dinden ve görüşten ama herkesin temel insan haklarına sahip ve saygın yaşayacağı Adil bir düzenin yeni bir medeniyet devrimini gercekleştirecek, orjinal plan ve projelerin elinde bulundurduğu bunları farklı dillere çevirip ilim ve devlet erbabına duyurduğu bir harekettir.
Ülkemiz, coğrafi konumuyla dünyanın merkezi sayılabilecek bir konumdadır. Bundan dolayı tarih boyunca medeniyetlerin ele geçirmek için çaba sarf ettiği; yerine göre gücünün zirvesine çıkmak için bir menzil olarak gördüğü bir yerdedir.
Böyle bir coğrafyada, yüzyıllar boyu dünyaya hükmetmiş bir ecdadın nesli olarak bizlere düşen çok ciddi görevler olduğu gibi aynı zamanda ciddi tehdit ve tehlikelere karşı da uyanık olmamız gerekmektedir. İşte bu yüzden, bizlere görev ve sorumluluklarımızı hatırlatacak; tehdit ve tehlikelere karşı alınacak önlemleri öğretecek bir mecraya ihtiyaç vardır. Bu mecra, bizi bu bahsettiğimiz yola iletirken makalemizde geçen doğruları esas alan, yanlışlardan uzak durmayı hedefleyen kriterleri gözetmelidir. Ancak o zaman, araçların peşine düşmek yerine amacın gayretini çekmiş olabiliriz.
Milli Çözüm bu dönemde akla, bilime, vicdani kanaate, tarihi tecrübeye ve yüce kitabımız Kuranı Kerim’e göre bizi doğrulara yönlendiren, yanlışlardan ve tehlikelerden bizi uzak tutmak için gayret çeken bir yapı olarak; bahsettiğimiz amacın peşinde koşmamızı sağlayacak, araçlarla vakit kaybetmenin sıkıntısından bizi uzak tutacak bir mecradır.
MİLLİ ÇÖZÜM GERÇEK SÖZÜM!
Korkma ve yaz, gerçek gizlenemez
Cesaretini yitiren, hakikati göremez
Haksızlığa susan, özü söyleyemez
Her kişi, ateşten gömlek giyinemez
Dünyaya dalmış, yüzde doksanı
Günah batağında, dönmüş devranı
Haramla çoğalmış, mal ve parası
Ayaklar altında, namus kavramı
Dürüst isen; saf, keriz derler
İyi niyetliyle, dalga geçerler
Anlamazlar, kalp gözü körerenler
Uzak durur, görmek istemeyenler
Bak Filistinde, direniş zirvede
Şehadete koşar, iman cesaretiyle
İslam alemi, bürünmüş sessizliğe
Artık son verilsin, acizlik ve rezilliğe
Gemilerle mal taşındı, Siyon itine
Ortak olundu; dökülen kana, vebale
Kılıflar uyduruldu, tüm ihanetlere
Tehditler savruldu, dile getirenlere
Milli şuur ve imanla, dik durulur
Sayı az olsada, düşmanı korkutur
Şeytanın sistemine, meydan okunur
Dünya, esaret ve zulümden kurtulur
Milli Çözüm, gerçek sözüm
Değişmez, aynıdır yönüm
Adil Düzen arar, hep gözüm
Milli Görüştür, gönlüm ve özüm..
İlimle, bilimle, çürümüş yorumlardan sıyrılarak, insanlığa kurtuluş olacak orjinal fikriyat ve sistem reçeteleriyle Milli Çözüm Devrimi yaşanmaktadır. Ve inşallah bu fikri altyapısı tamamlanan devrimin fiili sonuçları da çok yakında yeryüzünde görülür olacaktır. Büyük devrim ve değişimler tufanların karışıklıkları dağıldıktan sonra anlaşılmaktadır. Erbakan ve Milli Çözüm Devrimi de böyledir. Bulutlar dağılınca yeryüzünde Erbakan ve Milli Çözüm mührünü herkesin göreceği günler çok yakındır inşallah.
Necm 1
Çıkıp zuhur ettiği zaman Necm’e (kutlu Yıldız şahsiyete) yemin olsun ki; [Not: Necm: Bir konuyla ilgili inen toplu Kur’an ayetleri faslına; veya, yaratılış ve imtihan gayelerini açıklamak üzere çıkıp zuhur eden “Din Yıldızına” denir. “İza hevâ” kelimelerine “Battığı zaman” yerine; “Doğup aydınlattığı zaman” manası daha uygun düşmektedir. Burada zikredilen Necm; Hz. Peygamber Efendimizin zuhuruna ve tarihi medeniyet-Mehdiyet inkılâbına da işaret olabilir.]
Necm 49
Kesinlikle, ‘Şi’râ (yıldızı)nın’ (şiirle hikmet ve hakikate tercümanlık yapanların) Rabbi de O’dur.
“Biz düşersek; Mescid-i Aksa düşer, Kâbe düşer, Mekke Düşer, Medine düşer!” diyen istismarcılar.
Siz düştüğünüzde, sizi Erbakan’a ihanet karşılığında o makama taşıyan Siyonist odaklar düşecek. İsrail yerin dibine geçirilecek Emperyalistler ise hizaya getirilecek!
Tel kurtuluş Milli Çözüm!
Allah; Sadakatin, ihanetten üstün olduğunu gösterecek..
Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!..
“ Artık ekonomi çöküyor, aile çatırdıyordu. 2024’ün ilk 4 ayında yerel seçim hezimet uyarısına rağmen resmi kurumların ve belediyelerin lüks araç kiralama harcaması 5 misli artıyor… Evlenme oranı azalırken boşanmalar korkunç boyutlara ulaşıyordu. “
Allah sonumuzu hayır eylesin…
Sonsuz şükürler ediyoruz Rabbimize ki; İYİ Kİ MİLLİ ÇÖZÜM VAR…
Edebiyat olsun , karnımızın şişi insin , hava atalım , diye söylenmemişti şu GERÇEK:
” Dünyanın Fikri Değişimi Türkiye’den , FİİLİ DEĞİŞİMİ İSE FİLİSTİN’DEN BAŞLAMIŞTIR! ”
Evetçok kıymetli yazar Nail Kızılkan Bey’e böylesi bir makaleyi kaleme aldıkları için kendilerine teşekkür ediyorum…
Tekrar rabbimize hamdü senalar ediyoruz İYİ Kİ MİLLİ ÇÖZÜM VE HASSATEN ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAMIZ var… !!!
Erbakan hocamızın çizgisinde ve Kuvay-ı Milliye ruhuyla; parti taassubuyla veya “sağ-sol, dindar-laik, atatükçü-osmanlıcı, alevi-sünni, şeriatçı-cumhuriyetçi” gibi sunni, temelsiz ayrımlarla kutuplaştırılıp birbirine düşman edilmiş ve bu ayrımlar vasıtasıyla menfi olarak yönetilen insanlarımızı tekrar uzlaştırıp asıl ortak düşmanı olan siyonizm karşısında “Milletin iki yakasını bir araya getirmek” ve mevcut zulüm sistemine son verip Adil Düzen ile tüm insanlığın saadetini sağlama amacının net olarak ortaya koyulması ve şimdiye kadar bu amaç doğrultuda yürütülen birbirinden kıymetli çalışmaların icmalinin “Yakında, dünyanın yeni Medeniyet Merkezi olacak başkent ANKARA’mızda” yapılması önemli mesaj ve müjdeler içermektedir inşallah, elhamdülillah.
YRP, Milli Görüş’ün gerçek temsilcisi ve Erbakan Hoca’nın siyasi varisi olduğunu ispatlamak için şu açıklamaları yapmak zorundaydı:
1- Siyonist İsrail’le Normalleşme Anlaşması’nın ve tüm ticari irtibatların derhal kesileceğini ve kesilmesi gerektiğini her fırsatta ve en yetkili ağızlarla ortaya koymalıydı…
2- Haçlı AB’ye giriş sevdasından vazgeçilip, D-8’ler ve İslam Birliği’nin canlandırılacağını vurgulamalıydı…
3- Adil Düzen projelerinin öğrenilip, benimsenip ve özendirilip mutlaka uygulanacağını sık sık gündeme taşımalıydı…
4- Aziz Erbakan Hocamızın gizlenen vasiyetinin açıklanması için, Onun evladı olarak acilen resmi ve hukuki girişimleri başlatmalıydı…
YRP, acaba bu girdiği girdaptan çıkabilir mi?
YRP’nin yukarıdaki yazılanların yapılması demek parti tüzel kişiliğinin lağv edilip, Saadet partisi ile birleşerme sağlaması anlamına gelir. Evet, gurur kibir gibi duygular bizim hasletlerimiz olmasa da bu tür durumlarda bu şekilde karar vermek güç olacaktır. Belki de olmayacaktır.
Ben şahsen YRP’nin Saadet partisi tarafına değil de AKP’nin temsil ettiği tarafa kayacağını tahmin ediyorum.
Çünkü hafızamızda bir HAS Parti var, genel başkanı şimdi nerede? Meclis Başkanı ve AKP’NİN yılmaz savunucusu.
YRP’nin HAS Parti’den tek farkı belki de sadece genel başkanıdır.
Ama bir siyasetçinin oğlu olmak, babasının davasını takip edeceği anlamını vermiyor. Çünkü Alparslan Türkeş’in kaç oğlu var ve şimdi neredeler? Korkarız ki Fatih Erbakan’ın da onların arasında bulunmasın.
5 P Formülü ile ifade edilenler.
1- Pasaport ortak,
2- Pazar ortak,
3- Para ortak,
4- Pakt ortak,
5- Plan ve Program ortak
olunca, zaten İslam Ülkeleri Birliği ve Mazlum Milletler Dirliği kendiliğinden oluşacaktır.
Evet bugün Avrupa’da yirmiden fazla ülke aralarında sınırları kaldırmış ve rahatça girip çıkmaktadırlar. Ayrıca her ülke kendi sınırları içinde kendi sistemlerini uygulamaktadır. Gördüğüm kadarıyla ülkeler Türkiye’deki gibi kozmopolit bir yapıya sahip değiller. Gerçi Avrupa halkları genelde birbirine benziyor ama ülke içindeki demografik yapı muhafaza edilmektedir.
Neden Müslüman ülkeler kendi aralarında böyle bir birlik kurmasınlar.
İsrail’le atom bombası mı, yoksa bu makalenin yayınlanması mı? İki seçenek sunulsa bu makalenin yayınlanmasının tercihini yapmalıyız.
Atom bombası ile İsrail’i durduramaz hatta etkisini kıramazsınız!
Milli Çözüm’ün yaptığı gibi;
Saklanan, İsrail’i ayakta tutan, haince girişimleri aşikâr etmekle “Türkiye’nin, İsrail’le olan ticaretini kesmek zorunda bırakmakla” İsrail’in ve işbirlikçilerinin nefesini kesebilirsiniz!
Ülkemizde İsrail’in menfaatine çalışan “İsrail’e binlerce gemi gittiği halde bunu kamufle eden” İsrail uşaklarının ipliğini pazara çıkartarak İsrail’in elini kolunu kesebilirsiniz!
Atatürk istismarı ile Filistin’i yalnız bırakma oyunlarını “Gerçek Atatürkçülüğü, Atatürk’ün Filistin duyarlılığını” ortaya koymakla bu sinsi silahı ellerinde patlata bilirisin!
İsrail/Siyonizm’in asıl hedefinin Türkiye olduğunu aşikar ettiğinde; Türk Devletinin namlularını İsrail’in alnına dayıya bilirsiniz!
Yahudi/Siyonist zihniyetinin dünyamızı (bebekleri, çocukları, aileyi, alın terini, doğayı, hayvanı, suyu, havayı) tehdit ve tahrip ettiğini anlattığında, İsrail ve işbirlikçilerine karşı, dünyayı ayağı kaldıra bilirsin!..
Evet, ülkemizde ve yeryüzünde şuan “Siyonist, işbirlikçi sistemi” tehdit eden gelişmelere, dünyada ki mevcut oluşumlar içerisinde en çok sevine ve böyle olması için en çok (takriben 100 yıl) hazırlık görüp, gayret eden hiç şüphesiz Aziz Erbakan Hocamızın harekâtı ve O’nu günümüzdeki takipçisi ve temsilci Üstad Ahmet Akgül Hocamızdı.
Yetmez, İsrail/Siyonizm’in zulümle yönettiği dünya sistemini, Allah’ın izniyle tarumar ettikten sonra yeryüzünü adaletle yönetebilecek plan, program ve proje hazırlıklarını yapıp/hazırlayan yine bu şerefli merkez Milli Çözümdü.
Milli Çözüm şuuruyla kahraman milletimizin öncülüğünde, bileği bükülmez Kahraman Türk Ordusu gücüyle ve zulme karşı duyarlı, onurlu milletlerin beklentisiyle “siyonizm tarihe gömülecek” ve Aziz Erbakan Hocamızın, Üstad Ahmet Akgül Hocamızın “Adil Düzen” projeleri yeryüzünde tatbik edilecek inşallah.
Sözde Hamas’a destek çıkıp, özde Siyonist İsrail ile her türlü pis işbirliği içerisindekilerin münafıklıkları şeytanı bile utandırırken…
Sadece Erbakan soyadını taşıyıp, istismarcılıktan öte samimi bir Milli Görüşçü olmak için adımlar atılamazken…
Halkımızın sandık inkılabı ve Hakkın intikamı tecelli etmeye başlamışken…
Siyonist Şeytanlar ve işbirlikçi hainleri çöküş şaşkınlığı yaşarken…
Kutlu dönüşümün ilk adımları atılırken…
Milli Çözüm’e tabi olun ve destekleyin!
(Karşılığında) “Sizden bir ücret de istemeyenlere (dünyalık bir beklenti gözetmeyenlere) tâbi olun (ve destekleyin!) Çünkü onlar hidayete ermişlerdir. (Kendilerine riayet ediniz.)” (Yâsîn Suresi 21. Ayet)
“Şüphesiz O (Hz. İsa, Mehdiyet ve kıyamet) saati(nin gelişi) için de bir ilimdir. (Yeniden dünyaya gönderilişi önemli bir belge ve işarettir.) Öyleyse ondan yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve Bana uyun. İşte dosdoğru yol budur. (Hz. İsa’nın kıyametten önce ortaya çıkacağına ve Deccalizmi yıkacağına işaret buyrulmaktadır.)” (Zuhruf Suresi 61. Ayet)
1- İlahi İNTİKAM’la, Cumhur İttifakı büyük bir hezimete uğrayacaktır.
2- ÇÖZÜM endeksli bir Milli Mutabakat İKTİDAR’ına kapı açılacak ve bu iktidar Türkiye’mizi, gerçek bir demokrasiye, örnek bir laikliğe ve yüksek bir medeniyet dönüşümüne hazırlayacaktır.
3- Yeryüzünde beklenen büyük İNKILAP (tarihi değişim) yaşanacak ve İsrail Çıbanı deşilmiş olacaktır. İnşaallah.
Bir padişah, marifet ve kerametini gördüğü bir dervişe: “Dile benden ne dilersen!..” deyince, derviş: “Ben sadece Sultan’dan dilenirim!” diye cevap vermiş. Padişah “İşte o sultan benim!” deyince, derviş ona sormuş:
– Sen akıl hocalarına ve bilgiç danışmanlara muhtaç mısın? Evet…
– Sen orduya ve komutanlara muhtaç mısın? Evet…
– Sen sanatkâr, esnaf ve ticaret erbabına muhtaç mısın? Evet…
– Sen halk kesimine, çiftçiye, işçiye muhtaç mısın? Evet…
“İşte ben, bunların hiçbirine muhtaç olmayan, tek ve gerçek Sultan’dan ve Rahman’dan isterim!..”
Milli Çözümcülerin marifet, cesaret ve gayretlerinin temelinde de bu zihniyet ve teslimiyet yatmaktadır.