Milli Çözüm, Şifa Aştır
YİYEMEZSİN DEMEDİM Mİ?
İz’an ehli, isen zalim
Öğemezsin, demedim mi…
Vicdan ehli, isen yetim
Döğemezsin, demedim mi…
Bu imtihan, sanma oyun
Ne kurt ol sen, ne de koyun
Hakk uğrunda, bize boyun
Eğemezsin, demedim mi…
Siper ettin, tarikatı
Aştım sandın, barikatı1
Sen korkaksın, hakikatı
Diyemezsin, demedim mi…
Fetva uydur-dun her halta2
Tuzak kurdun, düştün alta
Hakk ölçüsü, çelik balta
Eğemezsin, demedim mi…
Öldür fitne, vebasını
Söndür nifak, sobasını
Ey dost takva, libasını
Giyemezsin, demedim mi…
Cihat yoksa, hayatında
İhlas yoksa, taatında3
Sahtekârsan, bey’atında4
Değemezsin, demedim mi…
Velev senin, canın yansa
Damarında, asil kansa
Dosdoğru ve, adil şahsa
Söğemezsin, demedim mi…
Türlü şekil, denenmeden
Defalarca, elenmeden
Davan için, bilenmeden
Beğenilmezsin, demedim mi…
Ben dedim ya, aldırmadın
İkaz ihtar, kaldırmadın
Kur’an derya, daldırmadın
Yüzemezsin, demedim mi…
Meyve vermez, kuru heves
Emek gerek, tüket nefes
Bu beden ki, ruha kafes
Geçemezsin, demedim mi…
Dava atan, olmaz şatır5
Allah hida-yet karartır
Artık geçmez, gönül hatır
Tüyemezsin6, demedim mi…
Çakıl da, elmas da taştır
Biri ayak, biri baştır
Milli Çözüm, şifa aştır
Yiyemezsin, demedim mi…
- Barikat: Engel.
- Halt: Bilerek işlenen hatalar.
- Taat: İbadet, hayır-hasenat.
- Bey’at: Biat, bağlılık.
- Şatır: Şen, şakrak, neşeli, huzurlu.
- Tüymek: Gizlice kaçıp kaytarmak.
Kursaktan haram lokma girmeye başladımı, ilk başlarda vicdani bir rahatsızlık olur. Kul bu rahatsızlıkla beraber tövbe eder hatasını anlar ise hatalarını siler temizler, anlamazda hata ve haram lokmada ısrar eder ise kalp ve mide bu haram lokmaya alışır, zamanla da artık gırtlağından helal lokma geçmez artık o mide ve kalp harama alışmıştır. Helal lokma girecek olsa da son anda yapılanlar vesilesiyle helaller harama dönüşür. Çünkü bünye bir saatten sonra helali kabul etmez olur. Bunun tam terside mümkündür, helal alışandan da haram girmez. Onun vücudu da harama kapalıdır. Tabiki bu gıdalarımız asıl manevi rızıklarımız içinde geçerlidir. Kul artık şeytanlaşmıştır ve hayr hizmet ediyor gibi gözükse de fıtrat bozulduğu için yapılanların hepsi şerre hizmet eder.
MİLLİ ÇÖZÜM, HİDAYETTİR!
Milli Çözüm hayal, değil hikmettir
Aynı hakikattir, sanma farazi.…
Kur’ani ilhamdır, kutlu himmettir
Şifa kaynağıdır, olmaz marazi…
Cihat yoksa, hayatında
İhlas yoksa, taatında
Sahtekârsan, bey’atında
Değemezsin, demedim mi…
Ne acıdır ki, değişmedi şu dünyada, insanım diyen bir çok insanın dünden bugüne halleri.
Nefsini onurundan üstün tutan kiminin böğründeyken elleri, kiminin aşınmada dizleri.
Sanki akıllarını zayi etmiş gibi, haramla bezeli midelerine düşerken beyinleri.
Menfaat kefesindeki bir dirhem çıkar için bile, Hakk’ın kefesinde doğruya dönmez dilleri.
NEFSİNİ ONURUNDAN ÜSTÜN TUTANBİR İNSANIN, HİÇBİR MÜSPET İNANÇ VE İDEALİ OLAMAZ. O , EN YÜKSEK MADDİ MAKAMDA BULUNSA DAHİ, ONURUNU NEFSİNDEN ÜSTÜN TUTAN İNSANLAR ÖNÜNDE ALÇALMAKTAN KURTULAMAZ.
(Siyasi Siyaset -11. sayfa)
Çakıl da, elmas da taştır
Biri ayak, biri baştır
Milli Çözüm, şifa aştır
Yiyemezsin, demedim mi…
Her insanın dünyaya bakış açısı; onun hayat felsefesini, beklenti ve hedeflerini, niyet ve istikametini derinden etkileyecek, hatta kökünden değiştirecektir. Yaşamı sadece bu dünyadan ibaret sanan, ahirete inanmayan veya sadece kuru bir zan ve ihtimal olarak bakan.. Ya da dünyalık rahatını ve menfaatini, tapınır derecede öne alıp, ölüm sonrasını geri plana atan insanların;
“Onlar, (ahireti bildikleri ama yakinen iman edip önemsemedikleri için) dünya hayatını sevip ahirete tercih ederler. (Kendileri sapıttıkları gibi, dünyalık heves ve hedefleri için başkalarını da) Allah’ın yolundan alıkoyup çevirirler ve Onu (Kur’an’ı ve İslam’ı keyiflerine göre) çarpıtmak isterler. İşte bunlar derin bir dalalet içindedirler” (İbrahim: 4) ayeti, sadece bu dünya hayatını önemseyip önceleyen, dinlerini ve davalarını bile makam, şöhret ve şehvet uğruna istismar ve suiistimal eden kimselerin durumunu açıkça beyan etmektedir.
Üstadımızın söylemi ile ” önemli olan nerede aradığın değil neyi aradığın önemli”
Hak davayı bilmek değil Hak davanın kıymetini bilmek önemli olan, hele davayı, dava kardeşliğini istismar etmek belkide bu davada effedilmeyecek tek şeydir.Hem Allah cc kul hakkını affetmeyeceğini buyurmaktadır.Şeytan önce masum gibi görünen küçük hatalarla insana yaklaşır bu hatalar daha sonra normalleşir.Allah bizleri gaflete düşmekten muafaza eylesin. Heran imtihandayız nefis ve şeytanla sınanmaktayız..!
Ta başından beri, dost acı söyler
Acıtır velâkin, ilacı söyler
Öldür fitne, vebasını
Söndür nifak, sobasını
Ey dost takva, libasını
Giyemezsin, demedim mi…
Mümin, fitne ve fesattan uzak durmalı. Her türlü nifakı terk etmeli. Takva elbisesini giyip samimiyetle gayret etmeli. İçinde bulunduğu nimetlerin farkına varıp, daima şükür halinde olmalı.
Rabbimiz bizlere, Millî Çözümün şifalı aşından yiyebilmeyi nasip eylesin.
“Niyet ve Gayretimiz, Kıymetimizi Belirleyecektir”
“Ameller, niyetlerle tartılır.” Yani niyetlere göre değerlendirilir.
“Cenab-ı Hakkın, bizlerin sadece tavır ve davranışlarımızı değil, bu hareketleri hangi hedef ve niyetlerle yaptığımızı da devamlı kontrol ve murakabe ettiğini, Hocamız, Kanada’da geliştirilen yeni bir sürücü ehliyeti alma sistemiyle şöyle izah etmişti:
“Kanada’da sürücü ehliyeti almak isteyenleri imtihan etmek için özel bir salon hazırlanıyor. Dışarıda şoför olarak kendini yetiştiren ve kazanacağına güvenen kişiler gelip kimliğini özel bölmeye yerleştiriyor ve giriş kapısı açılıyor. İçeride tekerleri hariç bütün aksamı çalışır vaziyette bir araba bulunuyor. Sürücü adayı arabanın kapısını açıp direksiyona geçtiği ve kontağı açtığı anda tam karşı duvardaki ekranda özel olarak hazırlanmış bir film oynamaya başlıyor. Sürücü kendisini gerçek bir yol üzerinde seyrediyor zannediyor. İniş geliyor, yokuş çıkıyor, çeşitli trafik işâret ve levhalarıyla karşılaşıyor… Şoför adayı bütün bu durumlar karşısında en doğru olanı yapmak ve kurallara uymak zorundadır. Çünkü arabanın viteslerinden frenlerine, gaz pedalından direksiyonuna kadar her şeyi bir otomatik beyne bağlanmıştır ve özel filmdeki şartlara göre ayarlanmıştır.
Eğer doğru hareket edilmişse dışarı çıkarken ehliyet kutuda hazır bekliyor. Yok, yanlış hareket edilmişse otomatik beyin boş basıyor ve “çalış, öğren tekrar gel” diye ikaz ediyor.
Trafik komiserinin huzurunda yapılacak bir ehliyet imtihanında adam kayırma, rüşvet alma ve hataları imtihan komisyonunun gözünden kaçırma gibi durumlar olabilir. Ama otomatik beyni aldatmak ve atlatmak mümkün olmamaktadır.”
Hakk ölçüsü, çelik balta
Eğemezsin, demedim mi…
Meyve vermez, kuru heves
Emek gerek, tüket nefes
Bu beden ki, ruha kafes
Geçemezsin, demedim mi…
Dava atan, olmaz şatır5
Allah hida-yet karartır
Artık geçmez, gönül hatır
Tüyemezsin6, demedim mi…
Çakıl da, elmas da taştır
Biri ayak, biri baştır
Milli Çözüm, şifa aştır
Yiyemezsin, demedim mi…
Viçdan ehli isen zalimi övemessin, mazlumu yeremessin,
Nefsinin peşinden gidip hep zalime destek verip, mazlumu gömemessin,
Sultanım Adildir, bütün suç benim
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Sermayem Hak yolda, bir avuç terim
Günah sığmaz Keban, baraj bendime
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Melek video çeker, sayıp itmiyor
Amel kaydedilir, kayıp gitmiyor
Kusurum örtmekle, ayıp bitmiyor
Güvercin diyemem, uyuz hindime
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Ya Rabbi içimde, aşkın söndürme
Gönlümü Zatından, gayrı döndürme
Eli boş iflasla, kabre gömdürme
Herkes yakalanır, Hak kemendine
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Ben ettim Sen etme, ey Ganiy Hüday
Günahım dağlar ya, rahmetin derya
Gayrı hiç kimseyi, sokmam araya
Bağışla Ahmed’e, Adem ceddime
Ne ettimse kendim, ettim kendime…
Aziz Erbakan Hocamızın Anlattığı Temel Esaslarımız:
1.temel esasımız: ‘Bir kavim saadet bulamaz, kendisini islah etmedikçe’’
Onun için aziz milletimize sesleniyorum:
ESKİ DEVİR KAPANDI. FUTBOL TAKIMI TUTAR GİBİ SEN SAĞCISIN ÖBÜRÜ SOLCU BU BOŞ LAFLARI BIRAKIN HAKTA BİRLEŞELİM. Geliniz bütün insanlığa en hayırlı hizmeti yapalım.
2.Temel esasımız şudur: Bir kavmin
içinde hakkı tebliğ eden bir zümre bulunursa Allah o zümreye hidayet verir
onların yüzü suyu hürmetine o kavme saadet verir. Bundan dolayıdır ki
kardeşlerimizin , inananların, hakkı tavsiye eden sıfatını kazanmalarını
gerekmektedir. Buda ancak canla başla çalışmayla mümkündür.
3.Temel esas şudur: Üzülmeyin
gevşemeyin inanıyorsanız üstünsünüz. Bundan dolayıdır ki batılların hepsi yok
olacaklardır. Biz burada değişmez kanunları konuşuyoruz. İnanıyorsanız
üstünsünüz, yoksa başkasını taklit ediyorsanız uşaksınız.
4.temel esas ise: Zafer
inananlarındır ve zafer yakındır.
5.temel esasta: Allah
nurunu tamamlayacaktır.
Ki Ona (Kur’an’a) temizlenip arınmış olanlardan başkası temas kuramaz. (Gusülsüz ve abdestsiz dokunamaz.) [Bu ayetle; maddi ve manevi kirlerden, şehvani ve şeytani fikirlerden kurtulamayanların, Onun hakikatine ulaşamayacağı ve Kur’an’ın mesajını kavrayamayacağı da ikaz edilmektedir.]
Vâkı’a 79
(Allah) Hikmeti, kime dilerse (kim ilmi ve hakikati talep eder ve bu yönde ciddi gayret gösterirse) ona verir. (Hikmet ehli kılınan seçkin ve nasipli birisidir.) Ve her kime de hikmet (ilim ve feraset) verilirse, hakikaten ona çok hayır lütfedilmiştir. (Bu gerçeği ise ancak) Akıl ve gönül ehli düşünüp anlar (ve değerlendirir).
Bakara 269
Allah’a ve ahiret gününe (gerçekten) iman eden hiçbir kavmi (kesimi ve kişileri); Allah’a ve Resulüne başkaldıran, (Ayet ve Hadislere ve bilimsel gerçeklere dayalı İslam düzenine ve Müslüman ülkelere düşman olup savaş açan) kimselerle destekleyici bir sevgi (ve işbirliği) içinde asla bulamazsın; velev ki, bu (zalim ve hain çevreler), isterse kendi babaları (olsun), ister çocukları (olsun), ister kardeşleri (veya tarikat-cemaat ihvanı olsun), isterse aşiretleri (partileri, müttefikleri) olsun, (yine de şuurlu mü’minler asla dini yozlaştıran işbirlikçi takımının başarısını arzulamaz, destek çıkmaz ve onlara saygı duymazlar. Çünkü, ülkede faizi, fuhşu, içki ve uyuşturucuyu, kumarı ve şans oyunlarını yürütenlere, Siyonist Yahudi ve Hristiyan merkezlerin güdümüne girenlere “meveddet”=benimseyip desteklemek ve sevgi göstermek imana ve insanlığa aykırıdır); işte bunlar (sadık ve sağlam Müslümanlar), öyle(sine samimi ve nasipli) kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazıp (yerleştirmiş) ve onları Kendinden (İlahi izzet ve inayetinden) bir ruh (ve şuur) ile desteklemiştir. (Ahirette de) Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak ve orada süresiz kalacaklardır. Allah onlardan razıdır, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte bunlar, (Kur’an nizamına karşı çıkanlarla kalbi alâkalarını koparanlar) Allah’ın hizbi (partisi, takipçisi, ekibi ve taraftarları)dır. Dikkat edin (kesinlikle bilin ve bekleyin) ki; şüphesiz Allah’ın fırkası olanlar, felaha ulaşacak (dünyada zafer ve devlete, ahirette ise cennet ve saadete kavuşacak)lardır.
Micadele 22
https://www.mealikerim.com/
MİLLİ ÇÖZÜM, HİDAYETTİR!
Milli Çözüm hayal, değil hikmettir
Aynı hakikattir, sanma farazi1…
Kur’ani ilhamdır, kutlu himmettir
Şifa kaynağıdır, olmaz marazi2…
Başımızı Hak sev-daya salmışız
Şükür rahmet derya-sına dalmışız
Akıl ilim vicdan, ölçü almışız
Kur’an’dan mükemmel, yoktur terazi…
Biz iman etmişiz, sanmayın güman3
Hakke’l-yakin tatmin, sağlam argüman4
Meal-i Kerim’i, Hakka tercüman
Hayran kalır gelse, Fahrüddin Razi5…
Boş laf dedikodu, karnımız toktur
Milli Çözüm şiir-leri bir oktur
Hedefinden şaşmaz, hikmeti çoktur
Okusa mest olur, Sadi Şirazi6…
İbadet hizmeti, angarya saymaz
Fırsatçılık yapmaz, fesada kaymaz
Mert ve metin mü’min, davadan caymaz
Hem zoru görünce, olmaz arazi7…
Doğrudur sözleri, temizdir özler
Mevlâ’ya sığınmış, zaferi gözler
Gayesi ahiret, cenneti özler
Hak rızadan gayrı, yoktur garazi8…
“Râbitû!..”9 emrine, uymuş nöbette
Ekmek peynir zeytin, azık sepette
Kudret hikmet görür, her bir sebepte
Çün iman bütündür, olmaz birazi…
Hak davadan kaçıp, dünyaya hücum
Fasıkın tüm derdi, makam lahmacun
“Ve tercûne minallah, mâ lâ yercûn…”10
Zalimden hainden, yok ihtirazi11…
Hak bâtılı ayır, katan sevilmez
Seherde secde et, yatan sevilmez
“Lâ uhibbül âfilin…”12, batan sevilmez
Bâkiy13 gerek; dünya, yeter birazi…
Cihat ve tebliğden, kısmet ararsan
Gel Milli Çözüm’e, kıymet ararsan
Katıl has ekibe, hizmet ararsan
Münafıkı çeken, tek paparazi14…
1- Farazi: Varsayım, gerçekle alâkası olmayan.
2- Marazi: Hastalıkla ilgili.
3- Güman: Tahmini sayılan, tam emin olunmayan, belgesi bulunmayan…
4- Argüman: İnandırıcı, ispatlayıcı belge.
5- Fahrüddin Razi: (1150-1210) Büyük İslam âlimi, fizikçi ve müfessir. (Mefatihül Ğayb eserinin sahibi.)
6- Sadi-i Şirazi: Meşhur İranlı İslam şairi ve mütefekkiri (1218-1258). Moğollar tarafından şehit edilmiştir.
7- Arazi olmak: Görev ve sorumluluktan kaçmak, kaytarıp sıvışmak.
8- Garaz: Kasıt, kötü amaç, ön yargı.
9- “Ey iman edenler! (Din ve dava uğrundaki zorluklara, hayatın ve cihadın sıkıntılarına) Sabredin ve sabır üzerinde yarışın, (Allah’la, peygamberlerle, cihad emirinizle, Hakk yoldaki cemaatinizle) irtibatınızı koparmayın, kararlı ve sebatlı davranın (ve nöbet ve hizmet yerlerinizi terk edip ayrılmayın. Bu emirlere karşı gelmek hususunda) Allah’tan korkun. (Bu sayede) Umulur ki kurtuluşa ve başarıya (felaha) ulaşırsınız!..” (Âl-i İmrân Suresi: 200)
10- “(Münafıklar ve inkârcılar İslam’ın hâkimiyeti ve ahiret nimetleri hususunda) Hiçbir umut taşımadıkları ve vicdani huzur ve onurdan mahrum kaldıkları halde, siz ey mücahit mü’minler, Allah’tan zafer, galibiyet, cennet ve rü’yet gibi faziletler ummanın huzurunu yaşamaktasınız.” (Nisa Suresi: 104)
11- İhtiraz: Korkup çekinme, usanıp vazgeçme.
12- “(Hz. İbrahim:) ‘Ben batıp bitecek, elimden kayıp gidecek olan, fani ve geçici şeyleri sevmeye ve gönül vermeye layık bulmuyorum. Çünkü Bâkiy olanı ve ebedi hayatı istiyorum.’” (En’am Suresi: 76)
13- Bâkiy: Ölümsüz olan, varlığı asla sonlanmayan Allah (CC)… Sonsuz ve kusursuz ahiret hayatı.
14- Paparazi: Meşhur insanların fotoğraflarını çeken muhabirler.
https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/milli-cozum-sifa-astir-yiyemezsin-demedim-mi-siir-3/
Dost yolunda, ter akana
Hal gösterdin, her bakana
Yoldaş kıldın, Erbakan’a
Hak’tır muradın Allah’ım
Şükür yarattın Allah’ım…
Aklım gözüm, olmasaydı
Dilim sözüm, olmasaydı
Milli Çözüm, olmasaydı
Zordu Sırat’ın Allah’ım
Şükür yarattın Allah’ım…
Öldür fitne, vebasını
Söndür nifak, sobasını
Ey dost takva, libasını
Giyemezsin, demedim mi….
Her an Allah’la beraber olmak, her halde imtihan şuuru ile yaşamak şuurun ve huzurun kaynağıdır. Aziz Erbakan Hocamızın manevi mirasını ve haklı davasını takip ve temsil eden Milli Çözüm Dostları ve Yayınlarıdır. Bunun farkına varamayanlar ve şükrünü yapamayanlar, gaflette ve hüsrandadır.
DAMARINDA, ASİL KANSA!!!
Velev senin, canın yansa
Damarında, asil kansa
Dosdoğru ve, adil şahsa
Söğemezsin, demedim mi…
Enbiyâ 97
(Hakkın hâkimiyetiyle, inkârcıların ve münafıkların hezimetiyle sonuçlanacağı kesin) Gerçek olan va’ad yaklaşıvermiştir. İşte o zaman (Hakk davayı ve başındaki kutlu şahsı) inkâr edenlerin gözleri yuvalarından fırlayıp (şaşkınlık ve perişanlığa uğrayacak ve) “Yazıklar olsun ki biz bundan tam bir gaflet (ve hıyanet) içindeydik; doğrusu belki de bizler zalim kimselerdik” (diyerek rezil ve zelil duruma düşecekler ve pişmanlıkla dövüneceklerdir).
https://www.mealikerim.com/21/enbiya/97
Kamış ses verince ney oldum sanır
İp gerilince yay oldum sanır
Sarayda oturmakla padişah olmaz kişi
Abdal ata binince bey oldum sanır…
Rabbim sen bizleri azgın nefsimizden muhafaza eyle
Görenlerden eyle…
Amin
Fatiha 7
(Daha önce) Kendilerine nimet verdiğin (hidayet ve hakikate erdirdiğin) kimselerin (Nebilerin, Sıddıkların, Şehitlerin ve Salihlerin) doğrultusuna (bizi yönlendirip yollandır; ama ne olur Ya Rabbi, Yahudilerin Siyonist kesimleri, işbirlikçileri, tüm şirk ve şekavet ehli olan ve Hakk dini yozlaştıran azgınlar gibi bütün) gazabına (ve kahrına) uğrayanların ve (Hristiyanların zalim emperyalist kesimleri, müşrik takipçileri ve Batı ahlâksızlığının taklitçileri gibi her türlü Hakk’tan ve hayırdan uzaklaşıp) sapıtanların yoluna (kaymamıza fırsat tanıma! Bizleri bütün bâtıl ve barbar yollardan) gayrı (ve ayrı olan İslam’da sabit kıl). Amin!
İmtihan için geldiğimiz bu dünyada Rabbimiz huzurunda utadırmasın inşaAllah…
Milli Çözüm ateşten kordur kor
Bir avuç azınlığa destek zordur zor
Kafa yetmez biraz da vicdanını yor
Çiğ kalanda bu azık götürmez seni yol
Benlik çeşmesinden nur akmaz, demedim mi?
Çakıl da, elmas da taştır
Biri ayak, biri baştır
Milli Çözüm, şifa aştır
Yiyemezsin, demedim mi…
Ayet: “(Bu zaferi verdik ki ) Allah (cc) senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın ve sana olan nimetini tamamlasın ve seni sıratı müstakime hidayet buyursun.”
Bu ayet Hz. Peygamberimizin (sav) bir takım sıkıntı ve tasalarını gidermek ve onu teselli etmek için gönderildiği söylense de, aslında her türlü günahtan masum kılınan ve korunan, zaten Peygamber olarak bizzat hidayet rehberi yapılan Efendimizden ziyade, İbnül Arabî gibi zatlar bu müjdenin ashabı kirama ve her asırdaki ümmetinden biat, itaat ve sadakat erbabı olan ehli imana işaret ettiği kanaatini taşımaktadır.[10]
Bu takdirde ayetin manası “Ey sağlam itikat ve samimi cihat ehli müminler! Siz Allah yolunda ve Peygamberin veya cihat emrinin yanında sabır ve sadakatle hizmet ve gayretlerinizi, Allah’ın vaadettiği galibiyet ve hâkimiyet gününe kadar sürdürürseniz, Allah da (cc) sizin günahlarınızı bağışlayacak, sizi iç ve dış düşmanlarınıza galip ve üstün kılacak, sizi her türlü nimet ve faziletlerle donatacak. Haklı ve hayırlı bir dine ve döneme, sağlam ve sapmaz bir sisteme ve Adil bir Düzene ulaştıracak ve sizi dünya ve ahirette saadet ve selamete kavuşturacaktır. Zira İslam Hâkim olmadan ve Adil Düzen kurulmadan Allah’ın nimetleri tamamlanmış olmayacaktır.
yarabbi fethini izhar eyle,
Âdil düzeni iktidar eyle
, bizleri adil düzende hizmetkâr eyle…