SORUMSUZLUK, SOYSUZLUKTUR!
Kul olduk Allah’a, “Kâlû Belâ”dan
Biz Hakka taparız, gaflet O’nsuzluk…
İbret dersi aldık, her Kerbela’dan
Maksadımız rıza, huzur sonsuzluk…
Yaraşmaz mü’mine, gaflete dalmak
Fikrü hayalini, şehvete salmak
Makam çıkar için, Dininden çalmak
Münafık riyakâr, yapar huysuzluk…
Eyvah ki bu ülke, kimlere kalmış
Ahiret unutmuş, dünyaya dalmış
Aklını başkanlık, sevdaya salmış
En büyük korkusu, seçim oysuzluk…
Din istismarının, dindarlık adı
Zahir bala benzer, zehirdir tadı
Erkeği fasıktır, kadını cadı
Hidayet kararmış, yaygın duysuzluk1…
Kur’an’ı okuyup, küfran soluyor
Dindarlık rolüyle, anbar2 doluyor
Bir avuç Hak ehli, saçın yoluyor
AKP’yi sarmış, gaflet torsuzluk3…
Has tabip ararız, Lokman’a âşık
Bandık sade helâl, lokmaya kaşık
Siyona kiralık, davadan kaçık
Şimdi iflas etti, sıkar fonsuzluk4…
Ey Millet Bâtıla, gitme yazıktır
Kurtuluş sandığın, yağlı kazıktır
Kur’an reçetedir, iman azıktır
Serap çöllerinde, yakar susuzluk…
Kahraman saydığın, gâvura halim
Halkına haindir, mağdura zalim
O koyu cahildir, sahte bir âlim
Hamur diye çamur, yutturur unsuzluk…
Bak son palavrası, hep doğal gazlı
Kalmamış insafı, hem iz’an fazlı5
Millete garazlı, AB’ye nazlı
Allah’ın kahrına, uğrar soysuzluk…
Sincan’da Yemen’de, bebekler ağlar
Mazlumun kanına, ekmeğin doğrar
Gerçeği konuşan, hışmına uğrar
Etekle baş örter, çıkar donsuzluk6…
Hep doğru söyleriz, Dost hatırına
Zorlu hayr yükleriz, nefs katırına
Hainler uğrasın, Hakk satırına
Bayrama hasretiz, bitsin toysuzluk7…
Biz Hakkı yazarız, bakarlar şaşı
Milli Çözüm ilaç, aşıdır aşı
Bunları kuşatmış, dünya telaşı
Karayı AK görür, işte nursuzluk…
1- Duysuzluk: Duygusuzluk, duyarsızlık.
2- Anbar: Hububat ve kıymetli eşya saklanan yer.
3- Torsuz: Eğitilmemiş, zırcahil; yabani ve acemi kişi.
4- Fonsuz: Parasız, kaynaksız.
5- Fazıl: Fazilet, olumlu ve onurlu karakter.
6- Donsuz: Serseri, edepsiz ve erdemsiz, çıplak kimse.
7- Toy: Kutlu düğün, dernek. Mutlu sevinç törenleri.
Yaraşmaz mü’mine, gaflete dalmak
Fikrü hayalini, şehvete salmak
Makam çıkar için, Dininden çalmak
Münafık riyakâr, yapar huysuzluk…
Sorumluluk eşrefi mahlukatın en değerli hazinesidir. Cenabı Hak insanı uygun bulup bu hediyeyi kendisine emanet etmiştir. Şeytan ise sorumsuzluğu temsil ve teşvik etmektedir. İnsana yakışan sorumluluklarına odaklanıp sorumlu olmadıklarından uzaklaşmaktır. İnsan geride sadece mes’ul olduklarıyla meşgul olmuşsa kıymet bulacaktır. Rabbim sorumluluklarını kuşananlardan eylesin.
Biz Hakkı yazarız, bakarlar şaşı
Milli Çözüm ilaç, aşıdır aşı
Bunları kuşatmış, dünya telaşı
Karayı AK görür, işte nursuzluk…
Tedbir bir ibadettir, ilahi emir
Lakin Hak dilemezse, kesmiyor demir
Zalimin sofrasında, sen kemik kemir
Dertsiz davasız adam, nasıl insandır
Cesaretin kaynağı, asıl imandır!.
Korkaklardan çıkar mı, gerçek kahraman
O sadece şov yapar, ürkek şarlatan
Gavur himayesinde, kof hava atan
Zavallıyı şımartan, makam imkândır
Cesaretin kaynağı, Hakka imandır!
Enfal 22
(Zira) Allah katında yerde debelenip dolaşan canlıların en şerlisi (ve en değersizi) aklını kullanmayan (gerçeklere kulak tıkayan ve Hakkı konuşmayan) sağır ve dilsizler (gibi davranan kimseler)dir.
https://www.mealikerim.com/8/enfal/22
HİDAYET + FERASET + DİRAYET + SİYASÎ CESARET = MİLLİ ÇÖZÜM
24-(Ey Habibim) De ki: “Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz ve arkadaşlarınız, hanımlarınız, kavmü kabileniz-hısım akrabanız, kazanıp yığdığınız mallarınız, bozulmasından ve azalmasından korktuğunuz ticaret ve tezgâhınız (memuriyet ve meslek sahanız), pek hoşlandığınız evleriniz (ve konaklarınız)… Şayet (bu saydıklarımız) size Allah’tan ve Resulünden ve O’nun yolunda cihad etmekten daha sevgili ve kıymetli ise (bütün bunları kaybetmeyeyim korkusuyla cihadı ve Hakk davayı terk ediyorsanız veya nemelâzımcılık ve duyarsızlıkla milli savunmaya katkı sunmuyorsanız;) o halde Allah (zillet ve esaret) emrini getirinceye kadar bekleyip gözleyin bakalım… Çünkü Allah (cihadı ve milli savunma hazırlığını ihmal eden) fasıklar topluluğunu asla hidayete (ve selamete) ulaştırmayacaktır.
49-(Bu uyarılarımıza rağmen, kalbi hastalıklı takımdan) Onlardan öylesi var ki: “(Ben ticaret ve memuriyet ehliyim. Çoluk çocuk sahibiyim. Beni deşifre etmeyin.) Bana (şimdilik) müsaade edip (izin verin). Beni fitneye düşürmeyin. (Siyasi kavga ve kargaşanın içine çekmeyin)” derler. Oysa dikkatli olup bilesiniz ki (aslında) onlar, (iman zayıflıkları ve Allah’a itimatsızlıkları yüzünden, hizmet ve mesuliyetten kaçıp kaytarmaları sebebiyle) zaten fitneye kapılmış (ve şeytanın tuzağına takılmış)lardır. Hiç şüphesiz (ahirette de) cehennem, bu tür inkârcıları (ve münafıkları) mutlaka kuşatacaktır.
TEVBE SURESİ 24 ve 49. Ayetler
Rabbim sorumluluklarımızı kuşanmayı, gayret ve titizlikle çalışma azmini her daim diri tutmayı nasip eylesin. Milli Çözüm İstikametinden ayırmasın. Amin
Kur’an bir harita
Akıl bir pusula
İman ise önümüzü Aydınlatan bir fener Hükmündedir. Prof Dr Necmettin Erbakan.
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Yoksa, insan öyle başıboş ve gayesiz (yaratıldığını; ‘kendi başına ve sorumsuz’ bırakılacağını) mı sanmaktadır?
(Kıyamet suresi 36)
Aziz Erbakan Hocamız kendisine, sadakatla tabi olan/gönül veren Milli Görüş camiasını, siyonizm tuzaklarından/ şeytanın oyunlarından hep korumuştur. Kur’an, sünnet cetveli ve şaşmaz feraseti ile hep inanlara, milli duruşa sahip olanlara “dosdoğru yolu” bir projektör gibi aydınlatmıştır.
Bu gün! Siyonizmin/şeytanın; Fetö oyunlarını, Kaplan’ın tuzaklarını, Numan fırıldaklarını, din istismarcılığını, Atatürk üzerinden çatıştırmalarını, Erbakan istismarını, uçurumdan yuvarlayan nefsi hesapları, Abdullah Gül gibilerini Sp’nin başına getirmekle Erbakan Hocamız projelerinin üzerine beton çekme hainliklerini… bugün açığa çıkartan “el, bilek” Erbakan Hocamızın eliyle aynı el, aynı bilektir. Ve “bu bileği” hiç bir şeytani girişim dün bükemedi!!! bugünde bükemeyeceksiniz!!!
KAYPAKTAN KORKUN
Mert kişi sert söyler, ama dürüsttür
Vicdanı kenara, koyandan korkun!
Evi sade olsun, binek külüstür
Yalanla haramla, soyandan korkun!
Kul hakkı yüklenmek, zulüm vebaldir
Feragat fazilet, büyük kemaldir
Rütbe servet şöhret, sonu zevaldir
Haksız kazancı kâr, sayandan korkun!
Alnı ak, gönlü pak; çekmezmiş hüzün
Eğer foyan yoksa, kızarmaz yüzün
Altında buzağı, arar öküzün
Hayâdan nasipsiz, bayandan korkun!
Döneklik kahpelik, sağlam ayar mı
Cılk olmayan adam, Haktan cayar mı
İnsaf taşıyanlar, halka kıyar mı
Makam çin davadan, kayandan korkun!
Adı has, tadı pas; başından iflas
Suni laf, palavra; bulunmaz ihlâs
Kur’an böylelere, diyor ki: kalas
Hak sözü karnından, duyandan korkun!
Hiç benzeri yokmuş, eşsiz denksizmiş
Ne sağcı ne solcu, aynen renksizmiş
Din iman istismar, manen zevksizmiş
Adı Müslim; Moşe Dayan’dan korkun!
İsmi Sabahattin, kendi Sabatay
Kimisi Pakradun, kimi Karatay
Amcası Hayfa’da, nüfusta Hatay…
Zahir mü’min; gizli, Siyondan korkun!
Etek açılınca, çıktı füzeler
Günah çirkefinde, nasıl yüzeler
Tarih mezarında, mumya müzeler
Hak değil, Batıla; uyandan korkun!
Makama çıkara, verdinse meyil
Menfaat nerdeyse, herkese eğil
Basit bereketsiz, şairden değil
Gerçeği haykıran, Hayyam’dan korkun!
https://www.millicozum.com/mc/2011/ocak-2011/kaypaktan-korkun/
Biz Hakkı yazarız, bakarlar şaşı
Milli Çözüm ilaç, aşıdır aşı
Bunları kuşatmış, dünya telaşı
Karayı AK görür, işte nursuzluk…
Milli Çözüm haricinde şu kainatta veya 8 MİLYARLIK insanlık alemi içinde, onu geçtik, 2 milyarlık İslam alemi müslümanlar içinde, onu da geçtik Türkiyemizde ki onca İslami kurum kuruluş tarikat cemaatt dernek vakıf partiler içinde şu şiirde vurgulanan olumsuzlukları problemleri sıkıntıları çaresizlikleri giderecek proje plan program hazırlama derdi tasası gayreti çabası olan, Faizci Kapitalist sistem yerine ADİL BİR DÜZEN projeleri ve doğruları esas alarak yanlışlardan da sakınılarak ilmi insani ve İslami hazırlığı çalışması olan ikinci bir hareket kurum kuruluş var mı duyanınız var mı?!!! Malesef yok… Neden yok sebebi çok basit?!!! Kur’an’ı kendilerine rehber edinmiyorlar ya da nemelazımcılık yapıyorlar… İşte Kur’an’ın emrine tercümanlık yapan MİLLİ ÇÖZÜM, şu ayetin gereğini bilfiil uygulamakta örnek olmakta haykırmakta ve hazırlık yapmaktadır:
HUCURAT SURESİ 15. AYET
(Hakiki) Mü’minler ancak o kimselerdir ki: Allah’a (Kur’an’ın hükümlerine) ve Resulüne (Hz. Peygamberin öğretilerine tamamen ve samimiyetle) iman getirirler; sonra hiçbir kuşkuya (ve korkuya) kapılmadan (ve asla Hakk’tan caymadan) mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda (Din, Millet ve Vatan uğrunda) cihad ederler. İşte bunlar, (iman davasında) sadık olanların ta kendileridir. [Not: Demek ki Hakk hâkim olsun ve adil bir düzen kurulsun da tüm insanlık huzura kavuşsun diye, mallarıyla canlarıyla ve bütün imkânlarıyla çalışıp çabalamayanlar, milli savunmaya katılmayanlar veya dünyalık heves ve hesaplarla haklı davalarından yan çizip bâtıl yollara kayanlar ve Batılılara yaslananlar, iman şuurunu ve hidayet huzurunu kaybedeceklerdir.]
Bir kısım kimseler de böylesi bir HAKK HAREKETİ tanıyıp kavradığı hatta içinde gayret ve çaba gösterdiği halde , niyeti ve maksadı Allah’ın rızasının dışında olduğu için bu KUTLU MÜCADELEDE barınamamakta hatta iftiralar fitneler çıkarıp bu Hakk davadan Batıla kayıp gitmekteler… Rabbimiz sonumuzu hayır getirsin. Amin. Bu tiplerle ilgilide şu ayeti kerime hepimize tokat gibi inmekte:
HUCURAT SURESİ 17. AYET
(Ey Resulüm, bazıları da) Müslüman oldular (ve birtakım hizmet ve fedakârlıkta bulundular) diye (gelip başına kakmak niyetiyle) Sana minnet etmektedirler. (Uğradıkları sıkıntıların sorumluluğunu Sana yüklemektedirler.) De ki: “Müslümanlığınızı Bana karşı minnet (konusu) etmeyin. (Hizmet ve ibadetlerinize karşılık dünyalık makam ve menfaat beklemeyin, kendinizi ayrıcalıklı zannetmeyin!) Tam tersine, sizi imana yönelttiği (küfür ve kötülükten çekip çevirdiği) için Allah size minnet edip (verdiği nimet ve faziletlerin şükrünü isteyebilir). Eğer doğru sözlüler (ve temiz özlüler) iseniz (bunu böyle kabullenmeniz gerekir.)”
Aman ha düşmeyim bu çukurlara
Sen koru Allah’ım gaflet, zilletten
Hak söyleyim velev kâr yoksa bana
Ayırma Allah’ım, sadık ümmetten..
“Allah’ım! Bize hakkı hak olarak göster ve ona tabi olmayı bize nasip eyle! Batılı da batıl olarak göster ve bize ondan gereğince uzak durmayı nasip eyle!” Amin…
(Halbuki) Allah sizin (gerçek dostlarınızı ve) düşmanlarınızı daha iyi Bilendir (ve bunun için Siyonist Yahudilerin, Haçlı ve dinsiz Hristiyan emperyalistlerin güdümüne girmenizi yasak etmiştir); oysa bir veli olarak (güvenip sığınılacak bir merci bakımından) Allah yeterlidir. Tam bir yardımcı ve zafere ulaştırıcı olarak da (yine) Allah kâfidir.
(Nisa, 45)