YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6574da5f33f0e
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 3 3 4
Bugün : 97
Dün : 11955
Bu ay : 110967
Geçen ay : 302569
Toplam : 21353949
IP'niz : 18.205.26.39

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

SP Tarihi Rolünü Oynamalıydı ve OĞUZHAN EKİBİNİN SON GOLÜNE FIRSAT TANIMAMALIYDI!

 

SP Tarihi Rolünü Oynamalıydı

ve

OĞUZHAN EKİBİNİN SON GOLÜNE FIRSAT TANIMAMALIYDI!

          

Erdoğan’ın SP Kancası!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Oğuzhan Asiltürk’ün evine gitmesinin ardından İstanbul’da kameralardan uzak bir ziyarette daha bulunmuşlardı. Erdoğan’ın ziyaret ettiği ismin Milli Görüş içerisinde saygınlığı vardı. Milli Nizam Partisi’nin kuruluşundan bu yana Erbakan Hocamızın yanında yer almış ve hâlâ Saadet Partisi çizgisinde devam eden Doç. Dr. Nedim Urhan, Dar’ul Erkam Derneği’nin onursal başkanıydı. 2002 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden emekli olmuşlar, siyasetten ziyade İslami ilimlerin öğretilmesi üzerine yoğunlaşmıştı.

Erdoğan’ın bu ziyaretinde güya İslam dünyasının içinde bulunduğu durumu konuşmuşlardı. Ayrıca, İslami hizmetlerin önemi üzerinde durmuşlardı. Ama bu ziyaretin asıl siyasi yönü vardı. Erdoğan, Saadet Partisi’nin CHP ile Millet İttifakı içinde olması yerine AKP ile Cumhur İttifakı’nda yer almasını istiyorlardı. Yüzde 50+1’i yakalamak için buna ihtiyacı vardı. Yoksa Din, İman, İslam onun sadece istismar aracıydı. Ziyaretlerini de bu amaca dönük olarak yapmaktaydı. 8 Ocak’ta SP uyduruk GİK başkanı Oğuzhan Asiltürk’ün evinde buluşmuşlardı. Erdoğan, Asiltürk’le görüşmede ittifak konusunun gündeme geldiğini açıklamıştı. Erdoğan, bu ziyaretten sonra da merhum Erbakan’ın kabrini ziyaret ederek yeni bir istismarcılığa ve çiğ bir riyakârlığa kalkışmışlardı. Erdoğan’ın geç olmayan bir süre zarfında Saadet Partisi ve AKP tabanında ismi sevgiyle anılan eski bakanlardan Recai Kutan’ı da ziyaret edeceği konuşulmaktaydı.

Evet tekraren vurguluyoruz ve sadık Milli Görüş camiasını uyarıyoruz ki, Sn. Erdoğan’ın SP’ye yanaşması %50’nin çok altında kalma telaşıydı ve samimiyetten uzaktı.

Oğuzhan Asiltürk’ün AKP’ye yaklaşması ise:

Türkiye’nin çıkarlarını korumanın değil…

Milletin sorunlarını aşmanın değil…

SP’nin ve Milli Görüş Hareketinin yeniden canlanmasının değil…

Sadece kendisinin ve ekibinin şahsi menfaat hesaplarının sağlanması amaçlıydı…

Davutoğlu’nun davultozu çıkışları:

Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, Erdoğan’ın Milli Görüş camiasının içerisine yönelik düzenlediği ziyaretlerini değerlendirerek, “Erdoğan’ın Milli Görüş gömleğini tekrar giydiğini” savunmuşlardı. Ahmet Davutoğlu, gazeteci Orhan Uğuroğlu’nun sorularını cevaplarken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son günlerde Milli Görüş camiası içerisindeki isimlere ziyaretlerde bulunmasına ilişkin soruyu; “Milli Görüş gömleğini tekrar giydi” şeklinde yanıtlayarak, acaba Erdoğan’ı aklayıp SP tabanına sevdirmeye mi çalışmıştı, yoksa kendi aklınca ve ayarınca Milli Görüş’ü küçümsemeye mi kalkışmıştı? Ahmet Davutoğlu, AKP ve MHP’nin yol ayrımında olduğunu belirterek, “Erdoğan, MHP’yle bile Cumhurbaşkanı seçilemeyeceği anda MHP yükünden kurtulmaya çalışacak.” yorumlarını yapmıştı. 

Değerli Ekrem Şama çok önemli tespitler yapmışlardı:

Dindar kahraman Sn. Erdoğan iktidarındaki son 19 yıla baktığımızda ABD’de her gelen Başkan, her fırsatta Türkiye’ye karşı küstahlaşmış, Bush, Obama, Trump bizi sürekli sıkıştırıp istedikleri tavizleri koparmışlardı.

Hatırlayınız, askerimizin kafasına çuval geçirirken bunlar tırsmışlardı. Irak tezkeresindeki hakaretlerine susmuşlardı. Kürecik’teki dayatmalarına pusmuşlardı. PKK ve terör desteklerine sadece sızlanmışlardı. Süleyman Şah Türbesi olayında şaşırıp kalmışlardı.

Libya olayında, Suriye konusunda, Fırat’ın doğusunda ve batısında, Erdoğan ve ailesine şahsi mal varlığı konusunda tehditler yağdırmalarında, 15 Temmuz’a destek çıkmalarında bile yine hep kurusıkı laflara sığınmışlardı.

Şimdi de Biden, ayağının tozu silinmeden sınırımızda terör devleti kurmaya başlamıştı. Şu Avrupa Birliği’ne bakın! Bildik bileli hep bize yukarıdan bakmışlardı. Son 20 yılda daha da çok bastırmışlardı. Bu acemi iktidar başa geldikten sonra AB ve ABD iyice azıtmıştı.

Bu dindar kahramanlar, Kıbrıs konusunda hep tavizkâr davranmışlardı. Papa heykelli imza töreninde el bağlamışlardı. Su havzalarımız konusunda alttan almışlardı.

Akdeniz’deki haklarımız konusunda, gemimize korsanlık yapmalarında, ailemizi tahrip etmek için İstanbul Sözleşmesi’ni ve yine ETCEP konusunda, zina, eşcinsellik ve domuz konularını dayatmalarında hep Haçlı Batı’nın talimatlarına uymuşlardı.

Şimdi de, “Yunanistan’la Akdeniz ve Ege konularında uzlaşın öyle gelin” alçak tehdidi ile aynı AB yine talimat buyurmuşlardı. Bu vesile ile AB’yi arkasına alan Yunanistan bile, “Uluslararası hukuka giderim ha!” tehdidi ile bize şah çekmeye kalkışmıştı.

Şu Rusya’ya bakın; Erdoğan’ı ve iktidarını sürekli zora koşmuşlardı. Uçakları ile sınırlarımızı ihlal olayı ve şu İdlib katliamı hâlâ unutulmamıştı. İçeride bizi gururlandıran yeni, lazerli, güdümlü ve modern şekilde yaptığımız, düşman saldırılarını caydırıcı silahlarımızı hiçe sayan Ruslar, 100 civarında cana mal olan uçak bombardımanını, hem de saatlerce devam ettirerek düşmanlıklarını açığa vurmuşlardı. Yetmez, Putin Cumhurbaşkanımızı ayağına çağırıp ayakta bekletmekten sakınmamıştı. Rusya şimdi de Libya’da Hafter kartı ile karşımızdaydı.

Ve yine ÇİN, “Borç vermem ha!” diyerek Uygurlu, Türkistanlı kardeşlerimize olmadık zulümleri yapmakta ve iktidarın güya Türkçü ortağından bile tıs çıkmamıştı.

Bütün bu dayatma ve küstahlıklara karşı, bizim yetkililerimiz, “Ey Amerika”, “Ey Avrupa”, “Ey Rusya” gibi içi boş hitaplar dâhil, hep piyon hareketleri ile karşılık vermeye kalkışmışlardı. Yani Sn. Erdoğan, kurmayları ve yandaşları kof çıkışlarla halkımızı avutup oyalarken ve oy avcılığı yaparken, aslında Türkiye’mizin bağrı oyulmaktaydı. Cumhurbaşkanı hâlâ: “Türkiye’yi küreselleşen dünyada hak ettiği yere taşımaya kararlıyız!” “AB bizim medeniyet projemizdir, vazgeçmeyeceğiz!” “ABD ile beraber çalışmaya mecburuz!” gibi boş laflarla ayarını ortaya koymaktaydı.

“Piyondan başka oyun taşlarımız var da kullanmıyor muyuz?” diye soranlara ise hatırlatalım:

Elbette vardı. Erbakan Hocamızın D-8 kalesini neden canlandırmıyorlardı? Topraklarımızda bulunan yabancı üsler ve tesisler kozunu neden kullanmıyorlardı? Komşu İslam devletleri ile bir barış masası kurulması atını neden sahaya sürmüyorlardı? İslam Birliği vezirinden neden yararlanmıyorlardı? Sn. Erdoğan bunları kullanmayacağına dair birilerine söz vermiş de mecbur ve mahkûm durumda mıydı? Yoksa kullanmak mı istemiyorlardı? 18 yılın sonunda Erbakan Hoca’mızın kabrini ziyaretle mesaj vermek kolaydı! Erbakan Hoca’mızın partisinin içini karıştırıp dizayn etmeye kalkmak için medya gücünü kullanarak Milli Görüş’ten yararlanmak kolaydı. Ama Erbakan Hoca’mızın miras bıraktığı “stratejik ve tarihi satranç taşlarını” küresel güçlere karşı harekete geçirmek zordu, gerçek bir kahramanlıktı… Ama ucuz kabadayılıklarla bu ciddi ve cesaretli adımlar atılamazdı.

Siyonist İsrail’le “Normalleşme” alenen ve resmen yapılmaya mı başlanmıştı?

Türkiye ile İsrail rejimi arasındaki ikinci “normalleşme” sürecine dair önemli bir gelişme daha yaşanmıştı. Yabancı bir yayın organına konuşan İsrail rejimi Enerji Bakanı Steinitz, Türkiye ile görüşmelerde bulunmaya hazır olduklarını belirterek, “Türkiye’yi Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nda görmekten mutluluk duyarız” açıklamasını yapmıştı. Türkiye ile İsrail rejimi arasındaki “normalleşme” görüşmelerinin söz konusu açıklamalar ile birlikte artık perde önüne taşınabileceği konuşulmaktaydı.

Türkiye ile işgalci İsrail rejimi arasındaki ikinci “normalleşme” görüşmelerinde bulunulması gündemdeki yerini korurken, İsrail rejimi Enerji Bakanı Yuval Steinitz’den önemli bir açıklama yapılmıştı. CNBC kanalında kendisine yöneltilen soruları cevaplandıran Steinitz, Türkiye ile görüşmelerde bulunmaya hazır olduklarını vurgulamıştı.

“Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nda görmekten mutluluk duyacaklarmış!?”

Siyonist İsrail rejimi Enerji Bakanı Steinitz, yapmış olduğu açıklamalarda, “Türkiye’yi Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nda görmekten mutluluk duyarız” demekten sakınmamıştı. Steinitz, böylesi bir durumun ticari ilişkiler noktasında da iyi olacağını hatırlatmıştı. Dikkat çeken açıklamalarda bulunan Steinitz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile beş yıl önce yaşadığı bir diyaloğu da aktarmıştı. Steinitz, konuya ilişkin olarak, “Beş yıl önce Erdoğan ile Beyaz Saray’da bir araya gelmiştik. Orada Cumhurbaşkanı Erdoğan’la tanıştım ve İsrail gazını (Müslümanlardan gasp ettiği) bir boru hattıyla Türkiye’ye ihraç etme olasılığını tartıştık. Enerji Bakanlığı uzmanlarıyla da görüşmelerimiz oldu” ifadelerini kullanmıştı.

Siyonist İsrail rejiminin sinsi hesapları:

İşgalci İsrail rejiminin Doğu Akdeniz’de gasp ettiği Müslümanlara ait olan enerji kaynaklarını daha maliyetsiz ve güvenli olması(!) nedeniyle Türkiye üzerinden Avrupa’ya satma seçeneğini düşündüğü biliniyor. Türkiye ile İsrail rejiminin 2016 yılında “normalleşme” anlaşması imzalamasının sebeplerinden birini de bu durum oluşturmuştu. Bu doğrultuda Türkiye ve İsrail yetkilileri arasında görüşmelerde bulunulmuş ve doğalgazın Türkiye’ye taşınmasını sağlayacak boru hattı için prensipte anlaşmaya varılmıştı.

Türkiye ile İsrail rejimi arasındaki görüşmelerin perde arkası:

Steinitz’in Doğu Akdeniz konusunda Türkiye’ye dair açıklamaları Ankara ile Tel Aviv rejimi arasındaki görüşmelerin önümüzdeki günlerde sıklaşabileceği yönünde yorumlanmıştı. Öte yandan Türkiye ile İsrail rejimi arasındaki “normalleşme” görüşmelerinin söz konusu açıklamalar ile birlikte artık perde önüne taşınabileceği konuşulmaktaydı. Ayrıca; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 25 Aralık 2020 Cuma günü yapmış olduğu açıklamada, “İsrail ile istihbari noktada iletişimde bulunulduğunu” kaydetmiş ve gönüllerinin “İsrail ile münasebetleri daha iyi bir noktaya taşımayı arzu ettiğini” vurgulamıştı.

Yunanistan’ı Kışkırtanların Şeytani Hesapları!

Yunanistan Ege ve Akdeniz’de bu zamana kadar hiç olmadık derecede cesur numaralı ve küstah tavırlı söylemler kullanmaya başlamıştı. Aslında bunun nedeni Başbakan Kiryakos Miçotakis’in, “Türkiye ile yaşadığımız anlaşmazlıkları, Türkiye-Avrupa Birliği (AB) anlaşmazlığına çevirmeyi başardık” cümlesinden net olarak anlaşılmaktaydı. Son olarak Atina, İyon Denizi’ndeki kara sularının 12 mile çıkartılmasını öngören tasarıyı mecliste onaylamıştı. Bu adım doğrudan Türkiye’yi ilgilendirmiyor görünse de aslında istikşafi (birbirlerini tanıma, niyetlerini keşfedip anlama) görüşmelerin yapıldığı bugünlerde, bu kararla mesaj; bir açıdan Türkiye’ye de verilmiş olmaktaydı. Kendisine 580 km uzaklıkta olan, Türkiye’ye ise sadece 2 km mesafede olan Meis Adası’nın bile ana kara gibi kıta sahanlığı hakkının olduğunu iddia eden Yunanistan, İyon Denizi’nde attığı bu adımla bir taşla birkaç kuş vurmanın hesaplarını yapmıştı.

Diğer taraftan Yunanistan 2021 yılında savunma bütçesini geçen yıla göre 5 kat artırmıştı. Yani bütçeden savunma harcamalarına ayrılan pay yaklaşık 5,5 milyar dolara çıkmıştı. Bunun gerekçesi olarak da Türkiye ile Doğu Akdeniz’de yaşanan gerginliği göstermekten sakınmamıştı. Ayrıca Yunanistan, Türkiye ile yaşanan sorunlarda AB içindeki en büyük destekçisi olan Fransa’nın her türlü desteğini almaktaydı. 18 adet Rafale tipi uçak alımı için süreç başlatıldı. Peki, Atina ne yapmaya çalışmaktaydı? Cevap aslında çok net; Yunanistan hem kendisinin hem de Güney Kıbrıs’ın Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB’ye üye olmasının verdiği aşırı özgüvenle Ege ve Akdeniz’in tek sahibi gibi davranmaktaydı. Öylesine pervasızdı ki, başta da ifade ettiğimiz gibi AB korumasının her şey olduğuna inanmıştı. Bütün bunlar olurken içimizi sızlatan şey ise, Yunanistan’ın bu yaklaşımlarının altyapısını oluşturan gerekçelerin, Türkiye’nin süreç içinde attığı yanlış adımlar sonucu oluşmasıydı. 2004 Annan Planı ile kurulan tuzak bugün hedefine onlar açısından ulaşmıştı. Ne Amerika Birleşik Devletleri (ABD), ne de AB Türkiye’ye verdikleri hiçbir sözü tutmadıkları gibi bir de Güney Kıbrıs’ı ödüllere boğmuşlardı. Hep beraber Rum Kıbrıs’ı ve Yunanistan’ı taltif etme yarışına başlamışlardı.

Bununla birlikte Yunanistan, Güney Kıbrıs üzerinden Lübnan, Mısır ve İsrail ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmaları yaparak bugünleri sistemli bir şekilde hazırlamış ve Erdoğan iktidarı sadece izlemek ve üzülmekle kalmıştı. Hele de Rodos ve Girit adaları üzerinden belirlediği sınırla Mısır ile doğrudan yaptığı MEB anlaşması Akdeniz’i neredeyse tamamen ele geçirme girişimi olarak ortaya çıkmıştı. Bütün bunların Yunanistan’ın kendi iradesiyle oluştuğunu söylemek eşyanın tabiatına aykırıydı. Türkiye ve Yunanistan arasında yapılacak askeri, siyasi, ekonomik ve sosyal yani her türlü kıyastan kimin üstünlük sağlayacağını değerlendirmek bile doğru olmazdı. Ancak Yunanistan’a şunu net olarak hatırlatmak lazımdı: Akdeniz’de ve Ege’de barış rüzgârları estirmek öyle çok zor sanılmasındı. Yapılması gereken tek şey taleplerde ölçüyü aşmamak, makul olan neyse ona yaklaşmaya çalışmaktı. Hakkı olana razı olmak, bencil davranmamaktı. Konuyu doğru zeminde konuşmaktı. Çünkü konuya bu açılardan yaklaşmak herkesin faydasına olacaktı. Aksi halde Yunanistan’ı ne AB ne de ABD asla koruyamayacaktı. Ama bu gerçeği anlaması için Erdoğan iktidarının ciddiyet ve cesaretini ortaya koyması şarttı.

Sonuçta; Akdeniz’de en uzun sınıra sahip ülke olan Türkiye’ye, “Sen burnunu dışarı çıkarma!” tehditlerinin bir faturası olacaktı. Çatışmayı sürekli destekler mahiyette adımlar atmanın, arkadaki güçlerin gölgesine güvenerek şımarmanın, realitedeki karşılığını tarihe sormalıydı. Malum bizde “Takma akıl para etmez” diye bir söz vardır. Yunanistan için doğru olan da başkalarının aklıyla hareket edip kendisini ateşe atmamaktır. Bu kadar ortak yanlarımız varken, bu coğrafyada savaş tamtamlarının yeniden çalınmasına zemin hazırlamanın kimseye bir faydası olmayacaktır. Başbakan Miçotakis kendi anlaşmazlıklarını Türkiye ile AB’nin sorunları haline getirmeyi önemli bir başarı olarak görüyor ama yüz yıl önce kendileri üzerinden bu ülkeyle hesap görmeye çalışanların akıbetlerini de unutmamalıdır. Yunanistan’ın bir tuzağa çekildiği açıktır. Her şeye rağmen Atina’da bu gerçeği görenlerin olmasını da umut verici olarak okumalıdır.[1]

İttifaklar ve ihtimali sonuçları

Cumhurbaşkanı tespitinde; mevcut seçim sisteminde başarı elli üzeri olarak belirlenmiş durumdadır. Bu yüzden seçimler öncesinde ittifaklar olması bu sistemin bir zarureti olarak karşımızdadır. Son seçimlerde herkesin malumu olduğu üzere Millet ve Cumhur İttifakı’yla bu durum uygulama alanı bulmuş durumdadır. Bundan sonraki seçimler içinse son günlerde üçüncü bir ittifak üzerinden farklı senaryolar tartışılmaktadır. Bu konuda muhtemel senaryoların nasıl sonuçlar doğurabileceğine bakılmalıdır.

İlk göze çarpan senaryo Millet İttifakı’nın bölünmesi ve Cumhur İttifakı’ndan kopmalarla ortaya çıkan üçüncü bir ittifak senaryolarıdır. İyi Parti ve Saadet ile AKP’den kopan DEVA ve Gelecek Partisi’nden müteşekkil bir üçüncü ittifak senaryosu tartışılmaktadır. Diğer tarafta Cumhur İttifakı kurumsal bütünlüğünü korurken CHP ve HDP’nin parçalanan Millet İttifakı’na alternatif bir ittifak bloğu oluşturması üzerinde durulmaktadır. Bu son ittifak kurumsal olarak sağlanamasa bile CHP adayının ikinci turda desteklenmesi noktasında olacağı konuşulmaktadır.

Böyle bir durumda bu ittifakların nasıl bir sonuç doğuracağı tahminleri yapılmaktadır. Bu süreçte üç adaylı bir yarışa şahitlik etme ihtimalimiz yüksek bulunmaktadır. Bu durumda adayların profili ittifakın ideolojik çerçevesini aşmayacaktır. Uzlaşmaya dayalı adayın yerini her kesimin kendi adayı alacaktır. Yani CHP-HDP bloğu SOL, İyi Parti, Saadet, Gelecek ve DEVA’nın adayı ise SAĞ kesimi temsil eden bir aday çıkaracaktır.

Seçimlerin ikinci tura kalması durumunda bu iki adaydan birisi elenmiş olacaktır. Muhtemel kazanacak aday şu anki partilerin oy oranına göre CHP-HDP’nin adayıdır. Bu durumda diğer bloğun çoğunluğunun ikinci turda hangi adayı tercih edeceği önem taşımaktadır. Diğer bloğun adayının kazanması durumunda bile CHP-HDP seçmeninin ikinci turda sandığa gitmesi zordur. Görüldüğü gibi bu üçlü ittifak ihtimali her halükârda Cumhur İttifakı’nın faydasına olacaktır.

“Diğer bir ihtimal Saadet Partisi’nin Cumhur İttifakı içerisine dâhil edilme çabasında ortaya çıkmaktadır. Mevcut siyasi atmosferin, partiler üzerinde yürüyen bir kutuplaşmayı derinleştirdiği açıktır. Bunun partiler düzeyinde kalabilmesi Saadet Partisi’nin Millet İttifakı içerisinde yer almasıyla mümkün olacaktır. Çünkü Saadet Partisi aynı tabanla (bu yanlış ve yanıltıcı bir saptama ve saptırmadır; AKP ile SP’yi aynı gösterme çabasıdır) farklı bir blok içerisinde yer alarak kutuplaşmayı toplumsal tabandan alıp partiler düzeyine çıkarmıştır. Saadet Partisi de Cumhur İttifakı’yla hareket ettiği andan itibaren toplumsal tabanların kutuplaşması kaçınılmaz olacaktır.

Asıl soru mevcut ittifaklar üzerinde olacak gelişmelerin nasıl bir sonuca varacağı olmaktadır. Millet İttifakı küskün partilerle desteklendiğinde ilk seçimde önemli bir oy potansiyeline sahip durumdadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus ortak adayın uzlaşmayla saptanmasıdır. Tüm farklı toplumsal tabanların mutmain olacağı bir isim ve ilkeler üzerine yapılacak uzlaşının Millet İttifakı açısından olumlu olacağı açıktır. Yoksa kâğıt üzerinde oluşacak birlikteliklerin toplumsal tabana yansıması pek mümkün olmamaktadır.

Bu ihtimallerin hangi partiye yarayacağının bir önemi kalmamıştır. Çünkü artık partiler değil ittifaklar yarışmaktadır. İlk iki ihtimalin Cumhur İttifakı açısından üçüncü ihtimalin ise Millet İttifakı açısından daha olumlu olduğunu söylemek imkânı vardır.

Partilerin şu sorunun cevabına göre tavır takınması lazımdır: “Mevcudun devamı mı, yoksa ilkeler üzerinde uzlaşılmış bir değişim amacı mı?”[2] tespitleri önemli ve anlamlıdır. Özellikle SP yönetimi bu gerçekleri dikkate almalıdır.

Milli Gazetemizden; bu şuurlu, sorumlu ve onurlu alıntıları niye yaptık? Çünkü, bütün bu uyarılara rağmen, üstelik AKP maddi ve manevi tahribatlarına, hem İslam’a hem ülke çıkarlarımıza aykırı icraatlarına son vereceğini söylemediği halde, SP yetkilileri tutar da bir sürü laf salatası safsatalarla, AKP ile ittifaka yanaşırsa, elbette bu değerli ve duyarlı yazarlarımız ve diğer Milli Görüşçü gönüldaşlarımız onlara karşı çıkacak ve tavır takınacaklardır.

 


[1] 24 Ocak 2021 / mustafakaya@milligazete.com.tr

[2] 24 Ocak 2021 / muhammedesiroglu@milligazete.com.tr

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

AHMET AKGÜL KİMDİR?

 

Araştırmacı-Yazar, Düşünür ve Siyaset Bilimci olarak tanınan Ahmet Akgül, Milli Görüş çizgisinde önemli bir fikir adamıdır. Olaylara insan eksenli ve İslam endeksli yaklaşmaktadır.

2004 Ocak ayında, arkadaşlarıyla birlikte İstanbul’da aylık olarak yayınlanan “Milli Çözüm” Dergisini çıkarmaya başlamıştır.

Uzun süreli, ciddi ve çileli bir mücadele dönemi yaşamış ve bu duyarlı, tutarlı ve kararlı tavrını hiç bırakmamıştır. Bu yüzden pek çok sıkıntı ve saldırılara uğramış, defalarca mahkeme açılıp tutuklanmış ve hapis yatmıştır.

İnancımız ve ihtiyacımız olan evrensel hukuk kurallarının; bütün insanlığın ortak değeri ve hayat düzeni haline getirilmesi, “Demokrasi, Laiklik ve özgürlükler” gibi çağdaş kurum ve kavramların; ilmi ve insani temellere göre yeniden şekillenmesi… Ve Türkiye’nin yeni bir barış ve bereket medeniyetine öncülük etmesi konularında yoğunlaşmıştır.

Üstadımızın, başta “İnsanın Yozlaşması”, ardından “Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya” ve yine “Barış ve Bereket Nizamı “İslam Davası” ve Yozlaştırılan “Cihat Kavramı” gibi birçok kitapları İngilizceye çevrilip merkezi Londra’daki Cagaloglu Yayıncılık organizesiyle; Amazon ve Bornes&Noble (bn.com) gibi dünya genelinde dağıtım yapan yüzlerce online sitesinde ve dijital (e-kitap) sayesinde 120 kadar ülkede yayınlanıp okunmaktadır. Ayrıca Üstadımızın “Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı” başlıklı Meal-i Kerim yorumları İngilizce ve Rusça tercümeleri ile “Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya” kitaplarının Rusça, Arapça, Çince, Japonca ve İspanyolca tercümeleri tamamlanıp basılmış olup; Almanca, Fransızca, Kırgızca ve Farsça tercümelerinde de sona yaklaşılmıştır.

Milli siyaset ve sorumluluk düşüncesini farklı bir boyutta ele alan ve yorumlayan Hocamız; yaklaşık 40 yıldır Türkiye’mizin her yerinde, Avrupa’da ve İslam ülkelerinde, önemli seminer ve konferanslara katılmaktadır.

Mili Görüş’e çöreklenmiş bazı şaibeli kişilerin gizli niyet ve tertiplerini haber vermesi, uzun vadeli hedefler ve stratejik tavizler sonucu Parti’ye girdiklerini sezmesi ve söylemesi nedeniyle, Ahmet Akgül’ün teşkilatlarda ve Milli Görüşçü kuruluşlarda hizmet vermesi engellenmeye çalışılmış; Erbakan Hoca ise, kendisinin daha bağımsız davranabilmesi ve nifak çarkı içinde körletilip kirletilmemesi için bu girişimlere karşı çıkmamış, ama kendisini uzaktan destekleyip yönlendirmekten de geri durmamıştır. Erbakan’ın “Adil Düzen” projeleri, AKP’nin siyasi hileleri ve karanlık ilişkileri, Fetullahçı Cemaatin gizli mahiyeti konularında sayılı uzmanlardandır.

1949 Elazığ doğumlu olan, çeşitli konularda yayınlanmış ve hazırlanmış 105 (yüz beş) eseri bulunan yazarımız, evli ve beş çocuk babasıdır.

 

Hocamız’ın Başlıca Kitapları:

● Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı (Türkçe Meal-i Kerim. Abdullah Akgül Yayına Hazırladı.) (İngilizce ve Rusçaya çevrildi.)

Milli Sorunlarımız ve Sorumluluklarımız (2 Cilt)

Dünyanın Değişimi ve Erbakan Devrimi

Refah-Yol’la Rantiyenin Savaşı

Cemaatin Cılkı, Erdoğan’ın Çarkı, Erbakan’ın Farkı

Türkiye Kuşatılırken, Kuklaların Kapışması

Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya (İngilizce, Rusça, Çince, Japonca, Arapça ve İspanyolcaya çevrildi.)

Bizim Atatürk

Küresel Fesatçılık ve Fetullahçılık

Dış Politika Yazıları (I) BOP’un Temel Taşları (1988-1998)

Dış Politika Yazıları (II) Tarihin En Talihsiz Yılları (2002-2015) 

Siyaset ve Strateji Bilgeliği

Osmanlı Sistemi ve Abdülhamit Siyaseti

İslam Davası ve Cihat Kavramı (İngilizceye çevrildi.)

● “İnsan”ın Yozlaşması (İngilizce ve Rusçaya çevrildi.)

Ah-u Figan’ım (Şiir)

Başörtüsü İnkârı ve İstismarı

İslamcı Münafıklar

Milli Şuur ve Ordu

20 Yıl Öncesinden; AKP Gerçeği ve Akıbeti

Bilge(!) Erdoğan’dan, İlkeli(!) Numan’a AKP Tezgâhı

Cezaevinde Yazdıklarım

Siyonizm-Deccalizm Ortaklığı

Devrim Simsarları ve Din İstismarcıları

Dilin Düğümü Çözüldü (Şiir)

Din Dengedir İslam İlericiliktir

Din – Devlet ve Demokrasi

Ergenekon Senaryosu “At Değiştirme” Operasyonu muydu?

(Kadiri - Haydari Tarikatı) Gönül Seması ve Tasavvuf Kapısı

Medeniyet Mücadelesi ve Mehdiyet Müjdesi

● Teşkilatçılık (İletişim ve İşbirliği Sanatı) Mesaj ve Metod

● Milli Görüş’ün Marazlıları

● Hak Davanın Hokkabazları

ABD’li Siyonistlerin, AKP’li Piyonistleri

İsrail'in Şımarması ve Armageddon Savaşı

BDP’nin Özerklik Kalkışması

Bir Devrim Yaşanıyordu!

Dünya Dönüşüme Hazırlanıyordu

Hidayet Kıvılcımı ve Hikmet Kılıcı (Şiir)

Katı Ulusalcıların ve Ilımlı İslamcıların Din ve Devlet Tahribatı

Osmanlı’dan Cumhuriyete Kripto Yahudiler ve Pakraduniler

Yüz Kur'ani Kavram ve Yorumları

Konularına Göre: Kur’an-ı Kerim Fihristi

Siyaset Şehveti ve AKP’nin Şerbeti (Yayına Hazırlayan: Ufuk Efe)

AKP’nin Akreplikleri (Yayına Hazırlayan: Ufuk Efe)

Terör-Masonluk ve Mafia Medeniyeti

Cumhuriyet Türkiye’sinde Nifak Hareketleri

Ruhlar-Sırlar ve Uzaydaki Yaratıklar

Sabah Yakın Değil miydi?

Tarikatların Hizmet Sahası ve Islahı

Tuz Kokarsa…

Gaflet miydi, Hıyanet miydi?

Tahribat Ortakları: AKP’nin Arkası, MHP’nin Markası

Türkiye Tarihi Dönemeçteydi!

Yakın Tarihimizde Yüceler ve Cüceler (2 Cilt)

Zafer Muştuları ve Fetih Hazırlıkları

Erbakan’dan İntikam Alanlar

Suriye’de Yaklaşan Hilal-Haç Kapışması

Başkanlık Diktatoryası

15 Temmuz Hıyanetinin Gizemi: Bir Darbe Analizi ve Sistem Krizi

Pazarlık Partisi ve Palavra İktidarı

Kemalizm-Tayyibizm Uyarlaması

Başka Çare Kalmamıştı

İslam’dan Uzaklaştıkça, İnsanlıktan Çıkılması

Dert Söyletir Aşk İnletir (Şiir)

● Hainleri Haşlama, Zalimleri Taşlama (Şiir)

● İstanbul Sözleşmesi ve Ailenin Çözülmesi

Türkiye'nin Erdoğan'la Sınavı ve Ukrayna Savaşı

 

Üstadımızın hazırladığı; İlköğretimden, Üniversiteye kadar öğrencilerimize inanç ve ahlâk esaslarını ve Milli-İnsani sorumluluklarını öğretecek Ders Kitapları:

● İlkokul 4-5: Çocuklar Sizin İçin Yaratılış Harikaları ve Din Ahlâkı

● Ortaokul-1: İslam; Doğal Hayat ve Güzel Ahlâktır

● Ortaokul-2: Allah'a İman ve Ahlâk Kuralları

● Ortaokul-3: Bilimin Işığında Allah’ın Varlık Kanıtları ve İslam Ahlâkı

● Lise-1: Yaratılışın Bilimsel Kanıtları

● Lise-2: İslam'ın Aydınlığı ve İmtihanın Şartları

● Lise-3: Müslüman; Güzel Ahlâk ve Sorumluluk Taşıyandır

● Lise-4: "Gençliğin Ahlâki Sorunlarına Milli Çözüm Programı"

● Üniversite-1: Yaratılış Sırları ve İslam’ın Esasları

● Üniversite-2: Allah'ın Varlığı ve İmtihanın Sırrı

● Üniversite-3: Olgun Müslümanın Hayatı ve İslam’ın Amacı

 

Üstadımızın Kitaplarından Derlenen Yeni Kitaplar:

● Ahmet Akgül’e Göre; Laiklik, Demokrasi ve Cumhuriyet Kavramları (Hazırlayan: Nevzat Gündüz)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Milliyetçilik Anlayışı (Hazırlayan: Orhan Atay)

● Ahmet Akgül’ün; Alevilik, Bektaşilik ve Şiilik Yaklaşımı (Hazırlayan: Veysel Uzun)

● Üstat Ahmet Akgül’e Göre; Kemalizm’le Atatürkçülük Farkı (Hazırlayan: Ufuk Efe)

● Ahmet Akgül’e Göre; Ülke Sorunları ve Çözüm Yolları (Hazırlayan: Okan Ekinci)

● Ahmet Akgül’e Göre; Genel Ahlâk Esasları ve Temel İnsan Haklarına Saygı (Hazırlayan: Fatma Betül Erişkin)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Siyonizm Saptamaları (Hazırlayan: Ali Çağıl)

● Ahmet Akgül’e Göre; Yaratılış Sırları ve İman Unsurları (Hazırlayan: Halil Yaman)

● Ahmet Akgül’e Göre; Din İstismarcıları ve Devrim Simsarları (Hazırlayan: Akın Cengiz)

● Üstat Ahmet Akgül’e Göre; Tarikat Yozlaşması ve Tasavvuf İhtiyacı (Hazırlayan: Abdussamet Çağıl)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Adil Medeniyet Programları (Hazırlayan: Osman Nuri Çelik)

● Ahmet Akgül’ün; Tarih Yorumları – 2 Cilt (Hazırlayan: Kâzım Gülfidan-Halil Altuntaş)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; İlginç Anıları ve Rüyaları (Hazırlayan: Ramazan Yücel)

● Ahmet Akgül’ün; İçtihat Perspektifi ve Orijinal Projeleri (Hazırlayan: Abdullah Akgül-Ali Mert)

● Ahmet Akgül’ün; Hikmet Uyarıları ve Veciz Uyarlamaları (Hazırlayan: Neslihan Bayraktar)

● Üstat Ahmet Akgül Hocamızın; Tenkit (ve Tebrik) Yazıları – 2 Cilt (Hazırlayan: Mus’ab Eryıldız-İsmail Erkut)

● Ahmet Akgül’den; Siyaset ve Strateji Kuralları (Hazırlayan: Necati Akgül)

● Ahmet Akgül’e Göre; Yönetme ve Liderlik Sanatı (Hazırlayan: Yakup Gözübüyük)

● Ahmet Akgül’ün Saptamalarıyla; Erbakan ve İnsanlık Davası (Hazırlayan: Ahmet Cömert)

● Ahmet Akgül’e Göre; Erdoğan ve Takımının Ayarı ve Tahribatları – 3 Cilt (Hazırlayan: Nail Kızılkan-Sezai Kurt-Mehmet Sıtmapınar)

● Ahmet Akgül’e Göre; Fetullah Gülen’in Perde Arkası (Hazırlayan: Mehmet Akif Avcı)

● Ahmet Akgül’ün Gözüyle; Farklı Kesimlerden İnsan Manzaraları – 2 Cilt (Hazırlayan: Osman Eraydın)

● Ahmet Akgül Üstadımızdan; Erbakan Hoca’ya Yönelik İthamlara Yanıtlar (Hazırlayan: Necmettin Musa Bişkin)

● Ahmet Akgül'den Kahramanlık Şiirleri (Hazırlayan: İsmet Sezgin)

● Ahmet Akgül’den; Seçme Şiirler (Hazırlayan: Ömer Çağıl)

● Ahmet Akgül'den Şiirler Harmanı (Hazırlayan: Orhan Yılan)

● Ahmet Akgül'den Edep-İstikamet-Hikmet ve Hakikati Öğreten Şiirler (Hazırlayan: Yalçın Gözübüyük-Erdem Kaya)

 

Hocamızın Önsözünü Yazdığı Milli Çözüm Yayınları:

● Üstad Ahmet Akgül’ün Özgeçmişi ve Öğretileri (Yakup Gözübüyük)

● Haykırış (Şiir - Ali Çağıl)

AKP Yönetimi ve Tahribat Yöntemi Sistem Tahlili ve Siyaset Tenkidi (Nevzat Gündüz)

● Sözün Çözüme Dönüşmesi (Siyasi Fıkralar - Osman Eraydın)

● Ayar Aynası ve Nokta Atışı (Sosyal ve Siyasi Fıkralar - Erdoğan Bişkin)

Milli Çözüm Ekibinden: İlginç Rüyalar ve Manevi Uyarılar (2 Cilt - Hazırlayanlar: Fatma Betül Erişkin – Nail Kızılkan – Neslihan Bayraktar)

 

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
12 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Yakup G.

Sonuç Milli Mutabakat Hükümetine doğru gitmekteydi…
Makaleden anlaşıldığı üzere Saadet Paritisi’ni giderayak AKP kucağına atan Oğuzhan Asiltürkün etkisinden çıkıp Cumhur İttifakına yanaşmaması,

Tabanı kandırmak adına üçüncü bir ittifak palavrasıyla ortaya çıkacak durumla yine dolaylı olarak AKP’nin işini kolaylaştırmaması,

Asıl üçüncü bir yol olarak [b]ortak adayın uzlaşmayla ve ilkeler üzerinde uzlaşılmış [/b]bir değişim amacı ile ittifak görüşmelerine yanaşması ve özellikle %40’ları bulan kararsız kesime Milli Görüş’ün çözüm üreten projeleri, Adil Düzen, adalet ve refah odaklı kalkınma, faizsiz sistem, şahsiyetli dış politika vb. Milli Görüş hakikatlerini dile getirerek seçim çalışmalarına erken başlaması ve ümid olarak yerini almasıdır.

Bu enkazı hiçbir parti almak istememekte, AKP ise kendi bekası ve tarih sahnesinden sağlam bir tokat yiyerek silinmekten korktuğu için, daha da ötesi haklarındaki dava dosyalarıyla başbaşa kalmamak için enkazı sürdürme gayretindeydi.

Bu sebeple kim ne yaparsa yapsın sonuç Milli Mutabakat Hükümetine doğru gitmekteydi…

Mus ab

Tüm farklı toplumsal tabanların mutmain olacağı sorunlara Milli Çözüm sunacak bir ortak adayda uzlaşmak milletimiz için kurtuluş olacaktır.
Asıl soru mevcut ittifaklar üzerinde olacak gelişmelerin nasıl bir sonuca varacağı olmaktadır.
İttifaklar sonucu ilk seçimde yüzde 50+1 yakalanıp iktidar olunsa da; Ekonomiyi felç eden faiz-israf ekonomisi devam ettikten, İslam Birliği olmadan şahsiyetsiz dış politika yürütüldükten, ahlak ve maneviyatı tahrip eden etkenler devam ettikten sonra iktidarların iflastan başka bir şey getirmeyecekleri bir kez daha tecrübe edildi.

Önemli olan tüm farklı toplumsal tabanların mutmain olacağı aynı zamanda sorunlara [b]Milli Çözüm[/b] sunacak ortak adayda uzlaşmak ancak milletimiz için kurtuluş olacaktır.

Bu bağlamda tüm farklı toplumsal tabanların mutmain olacağı[b] tek adayın Üstad Ahmet Akgül Hocamızın[/b] olduğu ve kendisinin ülke sorunlara [b]“Milli Çözüm Projeleri” [/b]sunan tek kişi olduğu da bilinen bir gerçektir.

Elif G.

Aziz Hocamızın hatrına hakikatli duruş lazım..
Muhterem Ahmet Akgül Hocamızın yıllardır her konuda haklılığının ortaya çıktığına, hakikatten ve doğruyu söylemekten hiç vazgeçmediğine hepimiz şahidiz. Yine kendilerinin tespitlerine göre; oy avcılığı ve Milli Görüş istismarcılığı yaparak Aziz Erbakan Hocamızın bize son kale olarak bıraktığı Saadet Partisini bölüp parçalamaya çalışanlar ne kadar büyük bir ihanet ve vefazsızlık içindedir…
Yazıda da belirtildiği üzere Milli Görüş camiasındaki vefalı yazarlar ve gönüldaşlarımız gelen bu tehlikeyi gözardı etmemeli, olur da Sp yetkilileri ittifaka yanaşırsa onlara karşı samimiyetle ve Erbakan Hocamızın hatrına hakikati söylemekten vazgeçmemelidirler.
Rabbim ferasetimizi, basiretimizi artırsın. Aziz Erbakan Hocamızın davasına bizleri sadık, samimi ve gayretli kılsın inşallah.

Elif .Çağıl

Zalim Düzenin Taşeronları
Davamızın içinde olup davamızı anlamak istemeyenler hem bubdavaya hem kendilerine pranga oldular….En gerekli zamanda en gerekli önemli ve gizli icraatların yapılmasına köstek oldular…Münafıklıkları sayesinde tüm İslam Aleminin zarar görmesine neden oldular…

Ne söylenebilir ki bu kadar vebal Vallahi çok ağır…Yatacak yerin yok derler ya! İşte bu tabir buraya oturuyor…İnsanlığın Adil Düzene kavuşmasına engel olmak demek ne kadar amelde yapsanız sıfırlanması demektir…

Zehra

Gerçeği yazan birileri var
Her seçimde olduğu gibi Akp yine günah çıkarma operasyonunu Saadet partisi üzerinden yapmaya niyetli.Oguzhanın ekibide açmış kollarını beklemektedir.Saadet partisi ortada dönen dolapları olduğu gibi yazan Milli Çözüme kulak vermeli ve adımını bu uyarıları dikkate alarak atmalıdır.

Ali Çağıl.

BİR IŞIKTIR MİLLİ ÇÖZÜM
Siyaset bir satrançtı, kurallarına göre hareket edenler kazanacaktı.
Bugüne kadar tıkanan her yolun çıkmazından önce gerekli uyarıları yapan Milli Çözüm, belki de tarihin en kritik noktasında dış ve iç siyasette çıkş yollarını göstermiş ve tarihi ve talihli misyonunu icra etmiştir. Şimdi Milli Şuur sahiplerinin gerek, AB, ABD, İsrail hamlelerine, Ege sorununa, gerek iç siyaset, gerek Ukrayna krizi ile ilgili gösterdiği çıkış yolarıyla yetkililere ışık tutmaktadır.
Kirli hesaplarla yapılacak iç siyasi ittifakların çok daha derin yaralar açacağı, Milli Gazete haber ve yazılarının uyarıları, Saadet patisinin yanlış mecralarda siyaset yapmasının Milli Gazete yazarlarının uyarılarına da ters düşeceği hatırlatılırken, Milli Çözüm tarihi görevini de yapmış olmaktaydı.

Mehmet Çelik

Sp yöneticileri;bu kavilli dövüşü bırakın artık
Akp kan kaybediyorken,ortada muhalefet yokken,insanlar inim inim inlerken,neyi bekliyorsunuz.İlla birinin kayıgına binmek zorundamısınız? Adam olun adam,kendinize gelin ,.Ya geflet içindesiniz (inşallah oyledir),yada Erbakan hocamın davasına ihanet ediyor,Akp le iiş birligi yapıyorsunuz.Kendinize gelin bu tarihi çagrılara kulak verin

Necmiye

Doğrulari her daim yazan millî çözüm ,
Milli Gazetemizden; bu şuurlu, sorumlu ve onurlu alıntıları niye yaptık? Çünkü, bütün bu uyarılara rağmen, üstelik AKP maddi ve manevi tahribatlarına, hem İslam’a hem ülke çıkarlarımıza aykırı icraatlarına son vereceğini söylemediği halde, SP yetkilileri tutar da bir sürü laf salatası safsatalarla, AKP ile ittifaka yanaşırsa, elbette bu değerli ve duyarlı yazarlarımız ve diğer Milli Görüşçü gönüldaşlarımız onlara karşı çıkacak ve tavır takınacaklardır.
Rabbim boş bakan deyil ,gerçekleri gören göz ve gönül versin .. kaleme yemin eden rabbim o kalemlere doğruyu yazmayı nasip eylesin.

N.Gündüz

Mazlumların sevineceği günler yaklaşıyor…
Erdoğan ve Akp Hükümeti, Bir avuç insana hizmet ediyor. İktidarda kalmak için yapmadıkları ihanet ve yolsuzluk, söylemedikleri yalan kalmadı.
Türkiye de ” Erbakan Hükümet leri. hariç” iktidara gelen partilerin dış güçlerin güdümüne girdiği ortadadır. Yöneten azınlığın değişmediği dönemlerin sonuna gelinmiştir. Bu asalak azınlığın milletimizin sırtına yüklediği kambur artık iyice sırıtmaktadır. Milletimizin lâyık olduğu ve mevkîi alacağı; Adil Düzen Hakimiyetin de, bu asalak azınlığın zulmune son verilecektir İnşallah.

Veysel

Milli Çözüm Var!
Yola çıkış sebeplerinin en başında Erbakan Hocamıza ihanet ve Milli Görüş’ü bölmek olan AKP hareketinin, sabık Başbakanı Davutoğlu istismar için bile Milli Görüş’ e yaklaşılmasını içine sindiremeyecek kadar kin doluymuş. Oysa Başbakan iken avanesine “ben de Hocanın danışmanıydım” diye yalan uyduran stratejik çukur adam, şimdilerde geride kalmanın ateşiyle yanıyordu anlaşılan. Öte yandan, şeytan ve ekibi rahat durmuyor, son kalemiz Milli Görüş’ü etkisiz hale getirmek için; içeriden ve dışarıdan hucüm ediyordu. Ancak çok şükür ki Milli Çözüm ve Üstad Ahmet Akgül Hocamız vardı ve bu çabaların hepsini boşa çıkaracak, Milli Görüşçülerin yüreğine su serpecek tepkileri hepimiz adına veriyorlardı. Bu da Milli Çözüm’den ve Üstad Ahmet Akgül Hocamızdan gıcık alanların hangi kuyruk acısı ile ciyakladıklarının ispatı oluyordu.

Mücahit D.

Bekleyin görelim
“Siyonistlerin en büyük korkusu; Türkiye’nin Erbakan çizgisine dönmesidir” Üstad Ahmet Akgül
Şu an mevcut duruma bakacak olursak, AKP’nin bitmiş olduğu ve halkın çıkış yolu aradığı bu dönemde Saadet Partisinin bu fırsatı değerlendirip, halka Adil Düzeni anlatması gerekirken, SP yetkililerinin yaptığı icraatlar ortadadır. Artık insanlara Saadet Partiliyim dediğimiz zaman iki buçuk saat açıklama yapmak zorunda kalıyoruz maalesef.
AKP batıyor derken CHP dine saldırıyor, yani 20 yıldır AKP’yi iş başında tutma rolünü en güzel şekilde yapıyor!
MHP ise AKP’nin arka bahçesi haline gelmiş!
HDP mübarek kandil gecesi dine saldırıyor! AKP’li millet vekili hemen ardından Dinimize laf ettirmeyiz diyor! Halbuki; HDP’yi kapatma, vekillerini içeri attırma imkanı ve fırsatına sahip olan hükümetin neden bunları mecliste barındırdığını kimse sorgulamıyor?
YRP ise AKP’nin yaptığı faydalı işleri anlatmaktan, Adil Düzeni ağzına alma fırsatı dahi bulamıyor.
Bir diğer partinin vekili şehit yakınının kulağına cenazede küfür ediyor.
Deva, gelecek vs hepsi AKP’nin ekmeğine yağ sürüyor.
Sonuç olarak bunların hepsinin ipi aynı odakların elinde aynı şeye hizmet ediyorlar.
“siyonizmin en büyük gayesi AKP’yi iş başında tutmaktır” Prof.Dr. Necmettin Erbakan hocamızın dediği gibi herkes üzerine düşen görevi yapıyor!
Milli Çözüm ekibinin içi rahat Allah’ın vaadini bekliyor Elhamdülillah….

Süleyman

Yeni Dünyayı kurarız
Akp ve Erdoğan Erbakan hocamızın yeni bir dünya projelerini uygulamak gibi bir dertleri yoktu, Hocamızın da buyurdukları gibi zaten bu projeler hayata geçmesin diye iktidara taşınmışlardı ya nasıl yapsınlar koltuk elden giderdi bunlarında tek derdi koltuk olunca akp’den bunları bekleyen ya ahmaktır yada aptaldır, akp zihniyeti yeni dünya projelerinin yapsa yapsa istismarını yapardı.
Yahudinin derdi Hocamızın üzerine beton dökme operasyonunu tamamlayıp saadet partisinin kapısına kilit takıp akp’ye iltihakına zemin hazırlamak. Ama buna güçlerinin yetmeyeceğini Hocasına sadık olan talebeleri çok iyi bilmektedir. Aziz Hocamızın dediği gibi “Bizi toprağa gömüp üzerimize beton dökmeye çalışanlar bilsin ki, bizi mağmaya da koysalar lav gibi fışkırıp o mağmadan çıkar, yeni dünyayı kurarız.”

YORUMLAR

Son Yorumlar
12
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx