YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
674f95aa9f753
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 1 5 6
Bugün : 2047
Dün : 30630
Bu ay : 116862
Geçen ay : 890827
Toplam : 29861428
IP'niz : 18.97.9.175

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

ŞÜKÜR YA RABBİ;
İMAN ÖZÜME, MİLLİ ÇÖZÜM’E

1- Talibi dîdar: Allah’ın rızasına ve vuslatına yoğunlaşan.

2- Müebbed: Ebedi, sonu olmayan.

3- Mir’at: Ayna, hakikat yansıması.

4- Evrat: Zikir dersleri, tesbihat.

5- Ahyed: Peygamber Efendimizin Tevrat’ta müjdelenen ismi.

6- “Allah, Adem’i Kendi suretinde yarattı.” (Buhari, İstizan; 1 – Müslim, İyilik; 115) “Şüphe yok ki, Allah insanı Rahman suretinde yarattı…” (Müslim, Cennet; 28) Yani insan en güzel surette, Efendimiz Aleyhisselam ise en mükemmel sıfatta yaratılmıştır.

7- Fıtrat: Cenab-ı Hakkın değişmez kanun ve kuralları.

8- Hataların aşı olması: Yapılan yanlışlık ve haksızlıklara bin pişman olup kendini düzeltme ve samimiyetle Allah’a yönelme şansı… Aşı; hastalıkların zayıflatılmış mikroplarının vücuda enjekte edilmesi ve onlarla mücadele yeteneğinin gelişmesidir.

4.7 28 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Hasan ERAYDIN

Hasan ERAYDIN

Yorumu Takip Et
Bildir
27 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

A’raf Suresi 17. ayette; şeytanın tüm çabalarının tek bir ana hedef üzerinde toplandığı bildirilir: Şükretmemek!..

“Sonra; ön taraflarından, arkalarından, sağlarından ve sollarından muhakkak (kullarına) sokulup (saptıracağım). Ki onların çoğunu (artık dinin ve nimetlerin sayesinde eriştikleri lezzet ve faziletlere) şükredici bulmayacaksın. (Çünkü onlara nankörlük ve hıyanet yaptıracağım!?)” 

Mü’min şükretmekle Allah’ın sevgisini ve hoşnutluğunu kazanır, O’na daha fazla yakınlaşır. Sahip olduğu her şeyi Allah’tan bilir ve şirkten uzaklaşır. Böylece sahip olduğu maddi lezzetlerden çok daha fazlasını manevi lezzet olarak yaşar ve şükrettikçe ziyadeleşir.

Şükretmeyen insan ise nankörlük ediyor demektir ve bu dünyada verilen tüm nimetler şükrü veya nankörlüğü ortaya çıkarmak için yaratılmış birer imtihan aracıdır.

Milli Çözüm Dergisi’nin de üstlendiği misyonu, siyaseti ve hayatımızı yönlendirmesi, Cihad şuuruyla bize kattıklarıyla adeta bizleri yürüyen cenazeler olmaktan kurtarmış ve Allah katında değerli kılmıştır inşaAllah. Bundan dolayı şükrü ve teşekkürü en çok hak eden bir oluşumdur. Şükür Ya Rabbi; iman özüme, Milli Çözüm’e… 

Son düzenleme 4 ay önce Hüseyin Aydın tarafından

İkram-Ödül-Ceza…

Rabbimiz en kıymetli hazinelerini bizlere ikram etmiş, şuurunda olup hakkını vermeli…

En büyük hazine Rabbimizin tüm bu ihsan ve ikramlarına mahzar olmaktır. Bu ihsan ve ikramın hakkı verilirse ödül; dünyada istikamet, ahirette ise rü’yet ve rıza-i ilahidir. Hâsılı bu büyük hazineye varmanın yolu, son nefese kadar Hak davanın ve kutlu elçisinin kıtmiri olarak ve sabır ve gayretle muttaki sıfatına uygun ömür sürmekten geçmektedir. Aksi ise ceza gerektirir. Cezası ise sonsuz bir cehennem ve azab…  Allah muhafaza buyursun…

Bu yüzden, Hak yolda cihada koşarak gitmeli, koşulamıyorsa yürüyerek gidilmeli, o da mümkün değilse sürünerek gidilmelidir. Nasıl ki altın madenlerinde 1 gr altını çıkarmak için tonlarca toprak ayıklanıyorsa, nasıl ki elmasa ulaşmak için yerin kilometrelerce altı kazılıyorsa, tıpkı bunun gibi ahiret hazinemize ulaşabilmek için en üstün sabır ve gayretimizi harcamalıdır.

Hadisi Kutside buyrulan; “Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek istedim ve bu maksatla âlemi halk ettim” hikmetinin manasına ulaşmak için üstün gayret göstermeli ve sonunda bu nimeti hak etmelidir.

Hazret-i Ömer’in (RA) yanında birisi;

“– Yâ Rabbî! Beni azlardan eyle!” diye duâ ediyordu.

Hz. Ömer (RA);

“– Bu nasıl duâ?” diye sordu.

O kişi de şöyle cevap verdi:

– Allah Teâlâ Kur’an’ında; “Kullarımdan şükredenler azdır.” (Sebe: 13) buyuruyor. Ben; beni, işte o ‘az’lardan kılmasını istiyorum.”

Allah; Milli Çözüm’ün içinde, üzerimize düşen görevleri hakkıyla yerine getirebilmeyi nasip etsin. Amin.

Allah CC kutsi hadiste, gizli bir ilimim bilinmeyi murat ettim diyor. Evet bilinmeyi dileyen Allah. Peygambere efendimiz hatrına onun nurundan bizleri insanları yarattı. Bize ise düşen istikameti üzere olmaktır. Efendimize Müslüman olmuş çölde yaşayan bir ashab gelir. Ya Resulullah cahiliye dönemi bana kız çocuklarını öldürmem için verirlerdi bende onları çöldeki çadırımda büyütür, ergenlik yaşına gelince evlendirirdim bundan bana bir ecir varmı diye sorar Efendimiz ona Müslüman oldunya der. Evet böylesine karışık böylesine insanların hiç bir şey bulamazsa kendi kendine tapındıgı bir zamanda ( Allah bizleri muhafaza etsin). Milli Çözüm işin doğrusu Ahmet hocam bizleri bunca kusur ve hatamıza rağmen Allah’ın Lütfullah kabul etmiş kendinden çok bizleri düşünüp kollayıp korumaya çalışıyor. Sonsuz şükürler olsun Allah’ neyimize baktı neyimizi sevdi, neyimizi beğendi bizi bu sonsuzluk yolunda bu kutlu davayı nasip etti bilmiyorum amma bildiğim bir şey var oda her ne olarak olsun bu kutlu davanın içinde olmak ve içinde kalmaktır. Bazen korkuyla, bazen ümitle ama muhakkak Allah muhafaza buyursun Milli Çözümün içinde olmak ve kalmaktır gayretimiz son nefesimize kadar. Ne idik şimdi ne olduk, nerelerde idik şimdi neredeyiz diye bir soralım kendimize, bizden Ahmet hocamı, Milli Çözüm’ü çıkardığımızda neyimiz kalıyor bir düşünelim. Ne ümidimiz, ne korkumuz nede yaşadığımızdan tat alma duygumuz kalır. Ne evimize ne beldemize, ne ülkemize nede Cihana sığamayacağımızı biliyorum. Zira Kuran’ı kerimde bununla ilgili bir ayette var. Oysa onlar, onlar için ayet gelene kadar cihana sığamadılar, ya bizler ne yaparız bizim için ayet gelmez, yalnızca korku ile Ümit bile edemeden ölümü beklemekten başka. Başta kendim olmak üzere bütün Milli Çözüm kardeşlerime dua ve niyazda bulunuyorum Allah tan, rabbim bizleri istikametinden, şaşmadan istikametinde devam eden Ahmet hocamdan Milli çözümden ayırmasın.Amin.Amin.Amin. Allah’a emanet olun. Kalın sağlık sıhhat ve imanla.

“Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam ayırıp seçti. (Ardından) Bunları da ‘(korkudan) dayanılmaz bir sarsıntı’ (deprem şaşkınlığı ve panik havası) tutuverince, dedi ki: “Rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin. (Şimdi) İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından (ve yapmaları gerektiği halde yapmadıklarından) dolayı bizi helak mı edeceksin? (Gerçi) O da Senin deneme (fitne)nden başkası değildir. Onunla Sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin. Bizim Velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; çünkü bağışlayanların en hayırlısı Sensin (Allah’ım).” A’raf 155

Ahmak, hayır yoldan sapar
Hakka değil, halka tapar
Çorağı bağ, bahçe yapar
Dicle Fırat’ın Allah’ım
Şükür yarattın Allah’ım…

Üstad Ahmet Akgül Hocamız;
Kalemini zalimlere ve hainlere hançer, ama mü’min ve masum kimselere ise neşter gibi kullanan bir Hakk Dostudur. 
Mürekkebi; iman ve Kur’an’dan süzülen ilim ve ilaç, hainlere karşı kılıç, gafillere iğne, mü’minlere ise merhemdir.  
Fahr-i Kâinat Efendimizin buyurdukları gibi: “Cennet; Hakk yolunda yazan kalemlerin ve gaza meydanlarında savrulan kılıçların (ve füzelerin) gölgesi altındadır.” Müjdesine mazhar olmuş asrımızın kutlu rehberidir. 

Hayatı iman ve cihattır, çünkü cihadsız cerbezeler (hoş ama boş gevezelikler) konuşan cenazeler konumundadır. 
Hakkı dost edindiğinden, bütün dünya (Fetö’sü, AKP’lisin, İslam yobazı, devrim sahtekarı, Aziz Erbakan ve İslam düşmanları, münafıklar düşman olduğu halde, sayısız dava açıp Ergenekon gibi tuzaklar kurdukları halde ona zerre kadar zarar ulaştıramamışlardır!..  
Ve tabi aynı anda, hem Hakka ve Hakk dostuna, hem de Hakkın düşmanına dost olunamayacaktır; bu tür iddiaların sahipleri ancak münafıklardır!.. Zira Rahman’la beraber Şeytanın dostluğunu birlikte arayanlar, yerde de göklerde de yalnız ve yardımsız kalacaklardır!..

 Aziz Erbakan Hocamızın bir mana âlemindeki uyarılarından bir bölüm: 
“…Bu kaçıncı uyarı? Daha kaç kez uyaralım. Allah dostlarını üzmek Allah’ı üzmektir! Allah Resulünü üzmektir! Bizi üzmektir…
…Ahmet’ime selam söyle, üzülmesin, mahzun da olmasın! Onun bir selamına devletler kurar, bir kelâmına devletler yıkarız! Gözünün yaşı yeryüzüne düşecek olsa yeryüzü kuruyacak diye korkarız. İki kişinin üçüncüsü Allah’tır! Tek başına hüzünle ve gönülden duaya sarılanın ikincisi Biz olmaktayız, Onun yanındayız, duasındayız. Ahmet’im hiç üzülmesin, kaygılanmasın… Verdiği karardan dolayı rahatsız olmasın! Düşüncesinde, hüznünde, kararında, uygulamasında, her aşamasında Biz Onunlayız! Biz (Hakkın rızası, davanın çıkarı ve mazlumların hatırı için hizmete koyulan) iki kişiyken üçüncümüz Allah’tır! Ahmet Bizim canımıza can, damarımıza kan, elimize kolumuza dermandır! Canımıza, kanımıza, dermanımıza dokunmayın! İnnallâhe meanâ! Allah Bizimle beraber olunca ne gamdır… Bize, hakikaten Bizimle olmak isteyen katılsın ve kalsın… Öyle lafta ve lütfen Bizimle olacak kişiye ihtiyacımız olduğu sanılmasın!..”

Son söz olarak;
Devran Milli Çözüm’ündürl
Çatlasanız da, patlasanız da, kin ve hasedinizden kıvranıp dursanız da… Beklenen ve müjdelenen zafer ve şeref MİLLİ ÇÖZÜM’e ait olacaktır. İşte bizzat Aziz Erbakan Hocamızın o tarihi ve talihli hatırlatmaları:
“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki TÜRKİYE’NIN KURTULUŞU: Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması, Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması ve yeni bir devrin başlamasıyla mümkündür.
 

İMAN

Satır satır yazarım
Rızan için Allah’ım
Çoktur elbet düşmanım
Sensin tek sığındığım

Her anımız zafer
Yaşananlar kader
Davada sadık erler
Dik durur yiğitler

Meal oku, huzura var
Cihat etmek, en büyük kâr
Boşa zaman, hep zarar
Hizmet aşkı, insana yarar

Hak yolda ter akan
Odur, Mücahit Erbakan
Ona ihanet edilir, her an
Adam ettikleri tarafından

Gülü ak, yolu pak, Akgülümüz
İlimle yoğrulmuş, tüm ömrümüz
Hakikati görür, gönül gözümüz
Mertlik özümüz, nettir sözümüz
Milli Görüş ile, Milli Çözümcüyüz

Has imanın, özü netlik
Mü’mine yakışan mertlik
Zalime haine sertlik
Vicdan fıtratın7 Allah’ım
Şükür yarattın Allah’ım…

Bazan cihad başı olur
Bazan şaşar, şaşı olur
Hata bize, aşı olur8
Yetsin beratın Allah’ım
Şükür yarattın Allah’ım…

https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/sukur-ya-rabbi-iman-ozume-milli-cozume-siir/

Üstad Ahmet Akgül Hocamız; “Hayırda başarının sırrı, hidayetimizin kararmamasının, vicdanımızın bozulmamasının sırrı sadece Allah rızası ve ahiret yatırımı için çalışmaktır. Bu kutlu sonuçlar için en önemli fırsat ve araç Milli Çözüme emek ve katkı sunmaktır.” buyurmuşlardı.

Sonsuz şükürler olsun Ahmet Hocamızı tanıma ve tâbi olmayı lütfeden Rabbimize.
Ya Rabbi bizleri Ahmet Hocamıza sıkı sağlam yol arkadaşları olabilmeyi nasip eyle, Millî Çözüme hizmetkar eyle. Ayaklarımızı ve kalbimizi sabit kıl, kaymasına sebebiyet verecek hata ve günahlara düşmekten bizleri muhafaza eyle. Bizleri sadece Allah rızası ve ahiret yatırımı için çalışanlardan eyle. Amin.

Âl-i İmran 8
“Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, bir daha kalplerimizi caydırma (ayaklarımızı kaydırma), bize katından rahmet ve inayet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen.”

https://www.mealikerim.com/3/ali-imran/8

Hidayet inayet, buyurmaz isen

Gönül kulağıma, duyurmaz isen

Ya Rabbi affedip, kayırmaz isen

Cehennemde yanan, kölen oluruz!..

Aziz Erbakan Hocamız bir mana aleminde(26-02-2021):
…Erbakan Hocamız: “Çok şükür, Bizim hasretimiz ölümle bitti kardeş. Siz de ölünce Rabbinize hasretinizi dindireceğiniz bir hayat yaşayın! Rotanızı bir yıldıza sabitlerseniz, her fırtınada yönünüzü bulursunuz! Biz size ayetlere, hadislere sarılmayı, öğrettiklerimizi kulak ardı etmemeyi ve Ahmet’e, Milli Çözüme sıkı sıkı tutunmayı öğütledik! Bunları yaparsanız fırtınalardan, zelzelelerden etkilenmezsiniz! Biz yanınızdayız, ölmüş, bitmiş, yokmuşuz gibi hareket etmeyin. Toprağın altında olunca hükmümüz kalkıyor mu? Zira tohumu da toprağa koyuyorsunuz, o tohuma “öldü” diyebilir misiniz? Kaldı ki ölüm, insanı bedenen dünyadan ayırır; asıl ölüm, boşa geçirilen vakittir, insanı Allah’tan ayırır. Dikkat edin, boşa geçirdiğiniz zamanlarınızla kendinizi Allah’tan ayırarak dünya ve ahiretinizi öldürmeyin. Ölümü sıkça hatırlayın ve kendinize çeki düzen verin. Ey ölüm! Sen ne güzel bir hakikatsin. İnsan sana baktıkça kendine geliyor. Ölüm gibi bir hakikat her an gözüne sokuluyorken, insan ne büyük bir gaflet içerisinde yaşıyor. Sanki hesabını vermiş, sıratı geçmiş, cennetteki derecesini netleştirmiş gibi… Niçin görmemekte inat ediyor ki insan? Bak, âleme sığamıyorken, iki karış mezara sığdırıyorlar seni. 
Önce de söylemiştik değil mi? İnsan nasıl hareket etmeli biliyor musun? Say ki öldün, yalvardın, yakardın; sana bir gün daha verdiler. Her gününü o gün bil ve ona göre yaşa… Zira insanın ömrü bir lahzada geçiyor, tıpkı bir rüya gibi. Düşünsene, boşa harcadığın şeyler ve ömür, ya kaybettiğin de cennetse!. Her zaman bu korkuyu içinde yaşat; cenneti kaybedecek hâl ve hareketlerden uzak dur. Bu şekilde dikkatle yaşıyorken bil ki; sana hangi ameli yapmak ağır geliyorsa, yarın terazide en ağır basacak ibadet odur. Şeytana fırsat verme, ibadetlerini en güzel şekilde yap. İbadet ederken, sevap işlerken yanında hissettiğin Rabbini, günah işlerken uzağında zannederek hareket etme sakın; kaybedersin! Kendini sürekli kontrol et, Allah ile inatlaşmaktan vazgeç. Şeytan inat etti, iblis oldu… Kâbil inat etti, katil oldu… Sen de inat etme ki helak olmayasın!.. Hâli, hareketi seni uyandırmayan, seni hak için uyarmayan ve sözü ile seni Allah’a teşvik etmeyen kimselerle Allah için arkadaşlığını dostluğunu kes. Bunu nasıl yapacaksın? Kendine “Her hangi bir konuda, hiç Allah için vazgeçtim mi?” diye sor. Ve Allah için nefsi arzularından ve şahsi çıkarlarından vazgeçmekten korkma ve asla geri durma… 
Allah her an, her saniye size rahmet merhamet ve nimetleriyle yaklaşıyor, bunu bir düşün. İnsana ulaşan her nimet Allah’tan değil mi? Göz kapağını indirip kaldırmaktan, ağzımızda biriken tükürüğü yutmaya… Daralmadan aldığınız nefesten, dilediğiniz hızda yürümeye varana kadar, her gün yapabildiğiniz sayısız işler birer nimet değil mi? Ve her biri Allah’tan değil mi? Tüm bunları kendiniz yapıyormuş gibi sanıp, bir kez şükretmek aklınıza gelmemesi gaflet değil mi? Ama biraz bela, biraz musibet isabet etse hemen veryansın edersiniz öyle mi? Birazcık karnınız ağrısa, azıcık keyfiniz kaçsa bunlar Allah’tan; ama keyifli, sağlıklı, huzurlu geçirdiğiniz saatler ve günler Allah’tan değil, öyle mi? (Kendi hata ve geçimsizliğinizden dolayı) eşinizle, dostunuzla, çoluk-çocuğunuzla; asık suratlı, sevgisiz, muhabbetsiz geçirdiğiniz saatler ve günler Allah’tan, yine onlarla geçirdiğiniz hoş sohbet ve muhabbetle keyifle geçen günler, saatler Allah’tan değil öyle mi? Haksızlık etmiyor musunuz? Hayat, siz nasılsanız size öyle davranır. Yani; size dönen sizin amelinizdir… Ömrü boyunca Allah’ı aramayan, hiçbir şey bulamaz… 
“Şüphesiz her insana kendi emeğinden başkası verilecek değildir. (Herkes ancak hak ettiğine ve sebep olduğu kötülüklere erişecektir. İnsana gereken çalışıp emek vermek, maddi ve manevi kazanımlarını böyle elde etmektir.) (Necm Suresi: 39)…

….İnsansın, olur da aklından pes etmek, isyan etmek geçerse, hemen silkelen, imtihanda olduğunu hatırla. Sağlam bir Besmele çek. Besmele çekip yeniden başlamak, yaptığın, yapacağın işi kimin adına yaptığını bilmektir. Bunu bilmek seni kurtuluşa götürür. Her sabah sağlam bir besmele çek ve O’nun rızasını kazanmaya niyet et. 
Sonra gün içinde yaşayabileceğin sıkıntıları hayır ve kolaylıkla atlatabilmek için dua et. Dua ile yola çıkarsan asla yolda kalmazsın. İmanını, kalbini, beynini, çoluk-çocuğunun imanını Allah’a emanet et. Allah, kendisine emanet edileni sahipsiz bırakmaz! 
İşinde gücünde hizmet ve hedefinde, Allah’ı son çare görürsen kaybedersin. “Nasıl yani Hocam?” dersen; O’nu tek çare göreceksin! Ancak o şekilde kazanabilirsin. “Biz güçsüzüz, zayıfız, sayımız az, arkamızda kimse yok” diye ümitsizliğe düşme. Unutma, arkası çok olan, büyük olan, güçlü olan değil; Allah’ın yanında olduğu kişi her zaman kazanmıştır hep ve kazanmaya devam edecektir. Allah her an yanınızdadır, unutmayın, O tüm yaptıklarınızı görür, konuştuklarınızı duyar. Yetmez, Allah sustuklarınızı da işitendir… 
Gece gündüz Allah’ın rızası için çabalarken, Şeytan sürekli sizinle uğraşmaya, sizi vazgeçirmeye çalışacaktır. Yorgun, yılgın, bitkin hale düşürmek için çırpınacaktır. Kendinizi uykudan ve yatmaktan alıkoyamadığınızda, sürekli yorgun, bitkin hissettiğinizde, üzerinize ölü toprağı serpilmiş gibi hissettiğinizde, En’am Suresi 122. Ayetini günlük içeceğiniz suyun içine okuyun, o suyu ailecek için ve şifa bulacağınıza, Şeytanın size bulaşamayacağına inanın.
“(Kalbi) Ölü iken kendisini (iman ve İslam’la) dirilttiğimiz ve insanlar içinde (sapıtmadan, örnek ve rehber olarak) yürümesi için kendisine bir nur (akıl ve anlayış) verdiğimiz kimsenin durumu, (gaflet ve cehalet) karanlıklarında kalıp oradan bir çıkış (yolu) bulamayan kimsenin durumu gibi midir? İşte, kâfirlere yapmakta oldukları böyle ‘süslü ve çekici’ gösterilmiştir.” (En’am Suresi: 122)…
………..
Bu hikmet hazinelerimden sonra Rabbimize yakarıyoruz:
Ya Rabbi işlediğimiz günah ve kötülükler nedeniyle Hakk ve Hidayet Davamızdan nasibimizi kesme…Bizleri “Ben” demekten temizle…Sonsuz hakikat deryanda zerre olmayı en büyük şeref bilenlerden eyle!..Amiimn…

Ahir zamanda bizleri;
Kainatın efendisi, Hz. Muhammed (SAV) in ümmeti olarak yaratan!
Tarihin en şerefli milletine mensup kılan..
Her karışı şehit kanı ile sulanmış, kutsal topraklarda özgür kılan!
Ardınca Elçiler gönderen..
Erbakan Hocamıza tanıma fırsatı sunan..
Hocamızı gereğince tanımaya şuurumuz yetmeyince;
Elçinin dizinin dibinde, bizlere fırsat sunan!
Dağlar kadar günaha rağmen, yularımızı bırakmayan!
Her işimizi kolay kılan, gevşekliklerimize mühlet sunan..
RABBİMİZE BİNLERCE KEZ HAMD OLSUN!

Eyy merhametlilerin en merhametlisi! Biz biliyoruz ki;
Bu nimetlere çalışmakla ulaşılmaz!
Kalbimizi ısındırdın, hayal ettirdin, hizmet etmeye layık gördün.
N’olur, mazlumların hatrına va’adini biran önce tamamla..
Davana ve bütün insanlığa hakkıyla hizmet etmeyi nasip et. Amin…

Yaratılış amacımız; Allah’ı tanımak, Kur’an’a uyum sağlayarak kulluk şuuruna ve insanlık onuruna ulaşmaktır.

Yüce Yaratıcı’nın varlığını, birliğini, kudret ve hikmetini tanımak için de, hem kâinattaki alâmetleri, hem de Kur’an’daki ayetleri okumak ve anlamaya çalışmak şarttır. Okumayan kör, dinlemeyen sağır, anlamayan kalpsiz ve beyinsiz konumundadır.

“Körle gören, karanlıkla aydınlık, serin gölge ile kavurucu sıcaklık, dirilerle ölüler asla bir olmadıkları gibi;”[1] okuyan, araştıran ve anlayan kimselerle, okumaya ve öğrenmeye ilgisiz ve bilgisiz kişiler de asla bir tutulamazlar.

HADİSİ KUTSİ:
 “Allah-u Teâlâ Hz. her yüzyılın başında bu dini ikame edecek birini bahşeder.”
 “Her yüz sene başında bir müceddid (yenileyici, düzeltici, devrimci) gelir. Esasta değil uygulamada çok gerekli ve önemli değişiklikler gerçekleştirir. Asrın icabına göre bazı teşkilat ve tedbirler geliştirir. Muannidlere (inatçılara) cevap verir. Açıklaması kendi zamanına kalan bazı meseleleri açıklar. Bu vazifeyi yapan aynı zamanda Kutup’tur (Gavs da denir). Allah-ul âlem.”

İnsanlığın dünya ve ahirette gerçek kurtuluşu ve huzur mutluluk yolunu bulması , öncelikle FİKRİ ALTYAPININ olmasıyla yani gerçek iman İslam Kur’an yolunu tutmasıyla kazandığı hidayet nimetiyle, elbette bu da ilahi bir hikmet ve kısmet meselesidir ve akabinde de fikri konuya sahip olmanın gereği olan FİİLİ MÜCADELEYLE mümkün olduğu gerçeğini unutmamalıyız… Araf Suresi 178. Ayette : Allah kime hidayet ederse onlar Hakk yolu bulan kimse(lerdir). Her kimi de (hıyaneti ve kötü niyeti yüzünden) şaşırtıp-saptırırsa onlar da mutlak hüsran ve ziyan içindedirler.
Yine , Âl-i İmran Suresi 73. Ve 74. Ayetlerde :… De ki: “Şüphesiz gerçek hidayet (ve güvenli istikamet, ancak) Allah’ın dosdoğru hidayetidir” … De ki: “Şüphesiz lütuf ve ihsan (fazıl) Allah’ın elindedir, onu dilediğine verir.” O, kime dilerse rahmetini (ve peygamberlik nimetini ona bahş ve) tahsis eder”…

Örneğin, kişi evlenir aile kurar çoluk çocuğa sahip olur ve özellikle çocuklar için doğduğu andan itibaren her yaşın eğitimi her yaşın konusu vardır… Çocuklarımızı bu kainatın yaratılışının sırrı gereği yaratıcıyı ve niye yarattığı bizden neleri beklediği konusunda FİKRİ DOYUMU yani eğitimi vererek yaratıcıya Allah’ımıza karşı insanlığa karşı görev ve sorumluluk bilinci ile donatırsak Kur’an’da rabbimizin belirttiği gibi bu dünya imtihanından geçerli puan alır ve bu FİKRİ DOYUMUN eğitimin gereği olan ve bütün insanlığın problemlerine çözüm üretecek ADİL bir DÜZEN kuracak tedbirleri alarak insanlığın saadeti için iyinin doğrunun güzelin faydalın adil olanın hayatın her safhasında hakim olması konusunda FİİLİ MÜCADELENİN gereği olan cihadın 5 şekli olan TEBLİĞ – DAVET – EMRİ BİL MARUF NEHYİ ANEL MÜNKER – İĞLAYI KELİMETULLAH –KITAL , konularını şarta ve durumlara göre yerine getirir ve bu dünyadaki imtihanımızı vermeye gayret ederiz…

Yani kurtuluşumuz iki şarta bağlıdır. Ve Milli Çözüm – Üstad Ahmet AKGÜL Hocamız yeryüzünde bu 2 şartı yerine getiren tek hareket ve tek bilge şahsiyettir:
 1- Hakkı ve adaleti hayata hâkim kılacak ve Adil bir Düzen kuracak bütün tedbirleri acilen almak üzere, fikri ve siyasi cihadımızı kesintisiz sürdürmek…
 2- Yersiz ve yararsız olan taassup, taklitçilik, şekilcilik, ucuz ve kolay kahramanlık hastalıklarını terk etmek ve asrın ihtiyaçlarına uygun içtihadlara yönelmektir.
 Böylece, Türkiye’mizi örnek ve yüksek bir medeniyet merkezine dönüştürmek… Ülkemizi her din ve görüşten bütün insanların barış ve bereket içinde yaşadığı, bir dünya cenneti haline getirmektir.

İşte MİLLİ ÇÖZÜM, bu hedef ve maksada kitlenmiş, okurlarını takipçilerini izleyicilerini bu gayeye matuf ömür harcamalarını sağlayan her daim Hakkı üstün tutan, yeryüzünde böylesi bir ikinci hareketin bulunmadığı ender ve yetkin bir harekettir. Çünkü Kur’an’ı ve Sünneti kendine ölçü almış ve bu ölçüye tercümanlık eden, Aziz Erbakan Hocamızın öğütlerini öğretilerini projelerini esas almış ADİL DÜZEN ‘i savunması ve olgunlaştırması , gayret ve çabalarıyla hiçbir zaman yanılmayan aldatılamayan, kandırılamayan bilakis her daim Haktan gerçeklerden temizden yana olabilmiş , olayları her zaman doğru okumuş ve sorumluluklarını kuşanan ve takipçilerini de bu yöne sevk edebilen ASRIMIZIN TERCÜMANI – ASRIMIZIN SAHİBLİĞİNİ en iyi şekilde ve üstün başarılarla temsil etmektedir… İşte bunun sırrı ise yani hayırda başarının sırrı – hidayetimizin kararmasının – vicdanımızın bozulmamasının sırrı : SADECE ALLAH RIZASI VE AHİRET YATIRIMI İÇİN ÇALIŞMAKTA saklıdır… İşte bu kutlu sonuçlara varabilmek için en önemli fırsat ve araç Milli Çözüm’e emek ve katkı sunmaktan ileri gelmektedir. Ve kıymetli yazarımızın da üstteki şiirinde ifade ettiği gibi : ŞÜKÜR YA RABBİ; İMAN ÖZÜME, MİLLİ ÇÖZÜM’E..!
Aklım gözüm, olmasaydı
Dilim sözüm, olmasaydı
Milli Çözüm, olmasaydı
Zordu Sırat’ın Allah’ım
Şükür yarattın Allah’ım…

Şükredebilmek için ; sebat – sadakat – itaat – teslimiyet – güven , beşlisinin hepsinin bir arada olması gereklidir. Ya değilse bunlardan biri yoksa bu şükrü eda edebilmek mümkün değildir…

Bu dünya imtihanımızı kazanmanın ve bu Asrımızın Tercümanı Hakkı Temsil eden Milli Çözüm’ün kıymetini bilmenin iki şartı:
1- Haklı davamıza samimiyet 2- Üstadımıza sadakat göstermektir…
Selam olsun Sadıklara
Rabbim bizi kat azlara! (Amin)

Son düzenleme 5 ay önce Osman Nuri tarafından

Çok şükür ya Rabbim

Özümüz Milli Çözüm, Hak davanın yolunda
Akgül medresesinde, o saadet burcunda
Her an imtihandayız, Cennet olsun sonunda
Sadıklar kervanıyla, erdir zafere Ya Rabb
Ayırma dergahından, Sensiz halimiz harab…

Fatiha 7
(Daha önce) Kendilerine nimet verdiğin (hidayet ve hakikate erdirdiğin) kimselerin (Nebilerin, Sıddıkların, Şehitlerin ve Salihlerin) doğrultusuna (bizi yönlendirip yollandır; ama ne olur Ya Rabbi, Yahudilerin Siyonist kesimleri, işbirlikçileri, tüm şirk ve şekavet ehli olan ve Hakk dini yozlaştıran azgınlar gibi bütün) gazabına (ve kahrına) uğrayanların ve (Hristiyanların zalim emperyalist kesimleri, müşrik takipçileri ve Batı ahlâksızlığının taklitçileri gibi her türlü Hakk’tan ve hayırdan uzaklaşıp) sapıtanların yoluna (kaymamıza fırsat tanıma! Bizleri bütün bâtıl ve barbar yollardan) gayrı (ve ayrı olan İslam’da sabit kıl). Amin!

https://www.mealikerim.com/1/fatiha/7

Tecelli ettin âlemde
verdin kalemde
Adem Nebi sülalemde
Ahyed5 suratın Allah’ım
Şükür yarattın Allah’ım…

Gönlü olan fark eder, Aşkı için terk eder Muhabbet Muhammed ‘e gider
Hepsi her an bu demde
Söylene değil söyletene bak,surete değil sîrete bak
Sen her an o gönle bak.Hepsi şimdi bu demde.

Allah’ım ayaklarımızı dinin üzerinde sabit tut yolundan davandan ayırma Adil düzen
İçin hakkıyla çalışıp kazananlardan eyle,şu son çıkışta elimizden tut bırakma istediğin şekilde , istediğin gibi ilerlememizi kolaylaştır .Üstad Ahmet Akgül Hocamıza laik talebe olmamıza yardımcı ol .Razı olacağın işler yapmayı bize nasip et .Aminn 

RABBE RİCA

      

Kapında kulunuz, sahibimizsin

İlahi gönlüme, nazar eylesen…

Her an huzurunda, şahidimizsin

Hatamız şefkatle, inzar1 eylesen…

    

Hayat bir rüyadır, geçici serap

Ümmet perişandır, halimiz harap

Tıkandık Allah’ım, tükendik Ya Rabb

İzzet Azametin, izhar2 eylesen…

    

Affet kusurumuz, davan aşkına   

Başıboş bırakıp, katma şaşkına

Buğuzla karşıyız, Hak’tan kaçkına

Onlara nifakını, ihtar3 eylesen…

    

Yolunda sabit tut, Hak’tan caydırma

Kalbimiz çarpıtıp, ayak kaydırma

Gaflet zindanında, ay gün saydırma

Sapmaktansa ölümü, ihzar4 eylesen…

    

Vah nice Müslüman, bozdu ahdini

İstismar aracı, yaptı Hak dini

Bu dava Allah’ın, tutar va’dini

Alır intikamın, ısrar eylesen…

    

Hayırda cömert ol, israfta nekes5

Mevla’dan gayrıdan, ümidini kes

Kendi imtihanın, veriyor herkes

Ne fayda haramla, iftar eylesen…

    

Biz Allah rızasın, diliyor iken

Mazlumun gözyaşın, siliyor iken

Mevla’mız her şeyi, biliyor iken

Ne yazar hakkımız, inkâr eylesen…

    

Artır hep imanım, takva huşumu6

İhlasla atayım, riya puşumu7

Özgür kıl ruhumu, bu can kuşumu

Adil Düzen ihsan, isar8 eylesen…

      

Avrupa Birlikçi, Haçlıya meyil

Zilletle zalime, haine eğil

İslam cihat dini, felsefe değil

Ya Rab kâfirleri, ihsar9 eylesen…

    

1- İnzar: Korkutma, uyarma.

2- İzhar: Açığa çıkma.

3- İhtar: Uyarı, hatırlatma.

4- İhzar: Hazır hale getirme.

5- Nekes: Cimri, pinti.

6- Huşu: Tevazu, boyun eğme.

7- Puşu: Kadınların yüz örtüsü.

8- İsar: Bol ikram, karşılıksız bağış.

9- İhsar etmek: Engellemek, men etmek.

https://www.millicozum.com/mc/2018/temmuz-20018/rabbe-rica-siir/

Ahkaf 32
وَمَنْ لَا يُجِبْ دَاعِيَ اللّٰهِ فَلَيْسَ بِمُعْجِزٍ فِي الْاَرْضِ وَلَيْسَ لَهُ مِنْ دُونِه۪ٓ اَوْلِيَٓاءُۜ اُو۬لٰٓئِكَ ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ
“(Şunu bilin ki) Kim Allah’a (ve İslami kurallara) davet edene icabet etmezse, artık o yeryüzünde (Allah’ı) aciz bırakacak değildir ve onun O’ndan (elçilerin Allah’tan) başka velileri yoktur. İşte onlar, (Allah’ın çağrısına ve uyarılarına aldırmayanlar) apaçık bir sapkınlık içindedirler” (diye uyarmışlardı).

https://www.mealikerim.com/46/ahkaf/32

Mümine hatalar aşıdır
İnatla azan şefkate şaşıdır
Talibi didar iman tazeler tutuşur
Nankör olan şeytanla kafa tokuşur

İnsanı Küfre ve Nankörlüğe Götüren 5 Basamak

1)İŞTİYAK :Bir dünyalık nimete ve nefsani zevke aşırı istek duymak. Onu elde etmek için bazen haram ve haksız yöntemlere başvurmak. 

2)İHTİRAS :Bunları elde etmek için kişi aşırı istek ve ihtirasa başvurucak, hak ve ahlak kavramlarını hiçe saymak.. 

3)İTİRAZ :Ulaşamadığı nimetlerinden ve yetkilerin başkalarına verilmesini kıskanmak, Kendisine haksızlık ve vefasızlık yapıldığı zannına kapılmak. Şeytan gibi sonunda itiraza başlamak. 

4)İSYAN :Bazı itirazlara başvurup isyana kalkışmak. Rabbine, Resulüne ve itaatle görevli olduğu emrine cephe açmak, kendisinin haklı kendisi dışındaki herkesin haksız olduğunu savunmak.

5)İNKAR:Bütün bunlardan sonra da esfali safiline inerek küfür ve gayya kuyusuna yuvarlanarak inkara düşmek.

Ve âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun (ki her türlü hürmet, övgü ve teşekkür O’na mahsustur). (Saffat suresi 282)

“Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, bir daha kalplerimizi caydırma (ayaklarımızı kaydırma), bize katından rahmet ve inayet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen.” (Âl-i İmran 8)

ŞÜKREDECEĞİZ VE ŞÜKREDEBİLDİĞİMİZE DE ŞÜKREDECEĞİZ…

Şükür, bir nimeti verene teşekkür etmek, memnuniyetini ve minnettarlığını belirtmek, verilen nimetin değerini bilmek, takdir etmek manasına gelir. Söz konusu olan Allah’a şükretmek olunca, şükrün bu genel tarifine, her türlü nimetin tek sahibinin Allah olduğunun ve her şeyin yalnızca O’ndan geldiğinin şuurunda olmayı, bunu kalple ve dille ifade etmeyi de eklemek gerekir. Şükretmenin tersi ise Kur’an’da, nankörlük anlamına gelen “küfür” terimiyle tanımlanır.

Kur’an’da yetmişe yakın ayette şükretmenin öneminden bahsedilir. Şükrün Kur’an’da bu derece önemle vurgulanmasının nedeni, bunun imanın ve tevhidin en büyük göstergelerinden biri olmasındandır. Bir ayette şükretmek, “yalnızca Allah’a kulluk etme”nin şartı olarak belirtilir:

“Ey iman edenler, size rızık olarak verdiklerimizin (helâl ve) temiz olanlarından yiyin ve eğer (her türlü şirkten ve şerli düşüncelerden uzak) sadece O’na kulluk ediyorsanız, (yine yalnızca) Allah’a şükredin.” (Bakara: 172)

Şükretmenin ne kadar önemli bir konu olduğunu anlamanın bir başka yolu da İblis’in Kur’an’da ibret olarak nakledilen sözleridir. Ayetlerde bu sözler şöyle haber verilmektedir:

“(Şeytan) Dedi ki: …Ki onların çoğunu (artık dinin ve nimetlerin sayesinde eriştikleri lezzet ve faziletlere) şükredici bulmayacaksın. (Çünkü onlara nankörlük ve hıyanet yaptıracağım!?)’” (A’raf: 17)

Görüldüğü gibi, kibir, haset ve kıskançlığından ötürü kıyamete kadar tüm yaşamını insanları saptırmaya adamış olan şeytan, insanın şükürden uzaklaşmasını kendisi için yeterli ve büyük bir başarı olarak görmektedir. Şeytanın ana hedeflerinden birinin insanları şükürden alıkoymak olduğu dikkate alındığında, şükretmeyen bir kimsenin nasıl büyük bir sapkınlık içinde olduğu daha iyi anlaşılır.

Şükür imtihanın bir parçasıdır. Allah insana katından sayısız nimetler verir, ona nasıl davranması gerektiğini bildirir ve onun bu nimetler karşısındaki tavrını dener. İnsan da artık ya şükredenlerden olur ya da nankörlerden. Bu durum aşağıdaki ayette şöyle bildirilir:

“…Biz ona (akıl ve kitapla doğru) yolu gösterdik; (artık o) ya şükredici olur ya da nankör (kendi tercihidir).” (İnsan: 3)

Ayette, denenmekte olan insanın iki yoldan birisini, yani şükrü veya nankörlüğü seçeceği belirtilmiştir. Dolayısıyla ayette, şükretmenin imanla, şükretmemenin ise küfürle eş tutulduğu açıkça görülmektedir. Azabın temelinde de şükretmemek vardır. Allah, şükreden ve iman edenler için azabın söz konusu olmadığını müjdelemektedir:

“Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah size niye azap etsin? Allah (her şeyi hakkıyla) Bilendir ve şükrün karşılığını verecek olandır. (Kullarının halis ve salih amellerine teşekkür buyurandır.)” (Nisa: 147)

Yukarıdaki ayette olduğu gibi Allah, şükrün karşılığını vereceğini, şükredenlere nimetini artıracağını ve onları ödüllendireceğini Kur’an’ın başka birçok ayetinde haber vermiştir:

“Ve yine bir vakit Rabbiniz şöyle ilan edip duyurmuştu ve buyurmuştu: ‘Andolsun eğer şükrederseniz gerçekten size (nimetlerimi) artırıveririm ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz Benim azabım pek şiddetlidir.’” (İbrahim: 7)

“…(Ey Nebim!) De ki: ‘Ben buna (İslam’a çağrıma) karşılık, yakın akrabalıktaki sevgi ve destek (Ehl-i Beyt’ime ve manevi varislerime muhabbet ve meveddet) dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum.’ Kim (çalışıp çabalayarak) bir iyilik ve güzellik kazanırsa, Biz ondaki iyiliği ve güzelliği arttırırız. Gerçekten Allah Bağışlayandır, şükredene karşılığını fazlasıyla verendir.” (Şûrâ: 23)

[BAK: Daha geniş bilgi için; Yüz Kur’ani Kavram ve Yorumları]

Ancak her nimetin şükrü kendi cinsindendir. Milli Çözümcü olmanın şükrünün edası ve Milli Çözümcü kalmanın şartı 3V formülüyle sağlanır ve sağlamlaşır.

Bunlar: 1- Vicdanlı insan olmak. 2- Vasıflı insan olmak. 3- Vefalı insan olmaktır. İşte bu Hak ve Adalet üzerinde kalabilmek ve bu nasibin kıymetini bilmemiz ve şükrünü eda edebilmemiz için bir nevi sigorta sayılan 3V FORMÜLÜ bizim hidayet üzerinde kalmamızı sağlayacaktır.

NOT: Milli Çözümcü olmanın nasıl bir nimet olduğunu ve bu nimetin kıymetini bilmemiz ve şükretmemiz için tekrar bir hatırlatmada bulunan şiirin yazarından Allah razı olsun.

Son düzenleme 5 ay önce A. MURAD tarafından

Allah bir kişiye hayır murat ederse, ona salih dost nasip eder ki, o (Allah’ı, Kur’an’ı, görevini sorumluluğunu) unuttuğu zaman ona Allah’ı hatırlatır. Eğer Allah’ı hatırlayan ibadet istikamet ehli ise, ona yardım edip destek çıkacaktır. İşte Allah’ın kula vereceği en büyük nimet budur, en büyük yardım budur.” Allah’a hamdolsun. Zaten Enfal Suresi’nde hatırlayacaksınız Cenabı Hakk Hz. Peygamber alehisselatu-vesselam Efendimize “Ey Nebim, Seni aldatmak, hakarette bulunmak isterlerse hiç canını sıkma. Muhakkak Allah Sana kâfidir. Allah kendi özel yardımı, nusretiyle Seni destekleyecektir.” Bunun zahiri tezahürü de “Allah gerçek mü’minlerle Seni destekleyecektir. Öyle mü’minler ki, onların kalplerini Allah uzlaştırdı, telif buyurdu birbirine bağladı. (Ey Nebim) Sen yeryüzündekilerin tümünü harcayabilseydin (Senin olsaydı bütün servetleri harcasaydın Medine’de, Mekke’de birbirine düşman kabilelerin birbirinin kanını içerek, emerek yaşayagelen aşiretlerin) kalplerini bağdaştırman mümkün değildi. (Bu insanları nasıl din kardeşi yapacaktın?) Allah onların kalplerini birleştirdi, aralarını düzeltti… İman bağıyla kardeşler oluverdiler.”

Evet, bütün dünyanın maddi imkânları elimizde olsaydı, aklı bilgisi bütün bilgisayarların özel birikimleri bizde olsaydı, bu insanları seçemezdik, bilemezdik, bir araya gelemezdik-getiremezdik, kalplerini telif edemezdik. Bunu yapan, yapıştıran, yakıştıran Cenab-ı Allah’tır. Onun için Allah’ın yapıştırdığı bu muhabbete sahip çıkalım.

Kardeşlerim, Cenab-ı Hak bizlere, inşaallah yeniden bütün mü’minlere ve mazlum milletlere örnek ve rehber olacağımız Hak ve Hakikati savunacağımız bir Adil Düzen Medeniyetini kolaylaştırsın…

Hak ve hayırlı Davada Allah’ın rızasını ve vuslatın ışığında yoğrularak mayalanan
Ebedi sonsuz hayatımıza ayna tutan Cenabı hakkın değişmez kurallarına göre bizleri eğiten hocamıza şükranlarımızı sunarız.

Aziz Erbakan Hocamız; “Sizden bir şey istiyorum. Heyecan heyecan heyecan…” buyurmuşlardı.

Biz Milli Çözümcüler için en büyük tehlike; ahir zamanın bu en büyük nimeti, Milli Çözüm nimetinin sıradanlaşmasıdır. Oysa ki; Aziz Hocamız yine birçok toplantıda; “Eğer bu davanın manasını bilseydiniz, geceleri sevinçten uyuyamazdınız” buyurmuşlardı.

Davasına hizmeti; aşkla, şevkle ve heyecanla yapmayıp, bu hizmetleri bir angarya, boşa gitmiş bir çaba saymak veya alışkanlık icabı yapmak, büyük nasipsizlik ve nankörlüktür. Suda yaşayan balıklar misali, suyun ne büyük nimet olduğunu, dahası susuz yaşayamayacağını unutmak, ne büyük gaflettir.

Aldığımız her nefeste, bu ahir zamanın en büyük nimetine şükür etmemiz, ve hatta şükredebildiğimize de şükretmemiz gerekmez mi?

Üstadımız Ahmet Akgül Hocamız bir sohbetlerinde buyurmuşlardı:

 Hz. Mevlâna Fihi Ma Fih yani “Özün Özü, İçin İçi” kitabında, kendisi bizzat yazmamış, sohbetlerinden talebelerinin derlediği, sonra kitap haline getirilen o mübarek eserde diyor ki: “Allah’ın va’ad ettiğine inanan, sadece O’nun verdiği hazır nimetlere şükretmez. Aynı zamanda va’ad ettiği nimetlere de şükreder. O va’ad ettiği nimetlere kavuşmak için de iştahla, iştiyakla, heyecanla çalışmak şükrü artırır ve hedefe ulaştırır!”

Evet; her nimetin şükrü kendi cinsinden yapılırdı; o sebepten dolayı aşkla, şevkle, heyecanla ve sadece Allah rızası için, malımızla canımızla, Hak hâkim olsun, insanlık huzur bulsun için çalışmalıdır. Bu davanın başarısını geciktirecek birtakım nefsi çekişmeler ise; sadece davasına değil, Filistin’de ve yeryüzünde, zulmün bitmesini bekleyen mazlumların da hakkına girmek ve vebalini almaktır; öyle bir vebal ki, ne iktidarın ne muhalefetin vebaline benzemez, çünkü birinci dereceden sorumlular, Aziz Hocamızın ifadeleriyle; “uyanık olanlardır.”

Milli Çözüm’le “Olayları doğru okuyup, sorumluluklarımızı kuşanmadan”, bu en büyük nimetin şükrünün edası yapılamayacaktır; ve her nankörlük edilen nimet, avuçlarımızdan kayacaktır. Allah muhafaza…

Allahım sizden razı olsun! Tam isabet tespitinin için!

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
27
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx
Paylaş...