YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
674f8de6516cf
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 1 5 6
Bugün : 1780
Dün : 30630
Bu ay : 116595
Geçen ay : 890827
Toplam : 29861161
IP'niz : 18.97.9.175

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

UMUDUM HAK YÂR’A BAĞLARIM

İman günah taşır, şüphe kaldırmaz
Umudum; Tek Mevcud, Var’a bağlarım!..
Mü’minler aklını, şerre daldırmaz
Fikrim hayalimi, Nur’a bağlarım!..

Hain saldırdıkça, hız gelir bana
Yandıkça ciğerim, cız gelir bana
Dünyalık zararım, vız gelir bana
Ahiret kazancım, kâra bağlarım!..

Vicdan duygularım, satırladıkça
Nefsime yük vurup, katırladıkça
Ahiret hesabım, hatırladıkça
Feryat figan ah-u, zara bağlarım!..

Münafık sahtekâr, mü’minse merttir
Yalan haram riya, başına derttir
Doğruluk imandır, sadıklar nettir
Dost uğrunda canım, zora bağlarım!..

Hainler çıkara, makama tapar
Bâtıla kul olur, Batı’ya sapar
Kudurmuş kahpeler, havlayıp kapar
Ben kalbimi o Hak, Yâr’a bağlarım!..

Bana tuzak kuyu, kazmasın diye
Hainlere övgü, yazmasın diye
Keyfince şımarıp, azmasın diye
Bu gafil nefsimi, dara bağlarım!..

Hakka kul ol; tabin, cumhur eylesin
Halis ol âlemde, meşhur eylesin
Hayal et hakikat, zuhur eylesin
Umudum Hak Hüküm-dara bağlarım!..

Kudüs Yemen Sincan, Sudan kan ağlar
Arakan Hindistan, yüreğim dağlar
Ne zaman dirilir, uyuyan sağlar
Ümmetin haline, kara bağlarım!..

Davam duam hepsi, Kur’an nizamı
Safımda dik durur, bozmam hizamı
Zalim; dünya sunsa, almaz rızamı
Kırık gönül sarar, yara bağlarım!..

4.7 15 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Fatma Betül ERİŞKİN

Fatma Betül ERİŞKİN

Yorumu Takip Et
Bildir
9 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Allah’ın Rahmetini bekleyen müminler, her zaman Allah ın huzurunda imiş gibi yaşar dünyadaki bütün insanlığın kurtuluşu için çalışmak zorundadır.hak hakim olsun Adalet yerini bulsun diye çalışırlar. Kendilerini değil tüm insanlığın saadetini düşünür. Bunun için devamlı çalışırlar. Allahın rızasını kazanmak tır gayeleri.

Hakka kul ol; tabin, cumhur eylesin
Halis ol âlemde, meşhur eylesin
Hayal et hakikat, zuhur eylesin
Umudum Hak Hüküm-dara bağlarım!..

Allah insanları ve diğer canlı-cansız her şeyi, dünyadaki imtihan ortamının gereği olarak yaratmıştır. İman eden insan, Rabbimizin ezelî sıfatlarını tanır, Allah’a yakındır ve gayesi O’nun hoşnutluğunu kazanarak ahirette sonsuz nimetlerine kavuşmaktır. Ancak gafletteki kişiler, Allah’ın açık delillerini  göremediklerinden ve işlerine gelmedikleri için ahirete de tam bir yakîn ile inanmazlar. Bu kişiler ölümü düşünmek istemedikleri gibi, yeniden diriltilecekleri gerçeğini de kabul etmek istemez ve ciddiye almazlar. “Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?” (İsra Suresi, 49) derler.
 Dünyadaki imtihan ortamı sona erdiğinde, insanı, ebedî azap ya da ebedî mükâfat yurdundaki hayat bekler.
Tüm hayatını Allah’a itaat etmeden, istek ve tutkularının peşinde geçirdikten sonra, hesaba çekilmek insanın işine gelmez. İşte böyle düşünen ve gerçek imana kavuşan insan her şeyde Allah’ın rızasına uygun yaşam sürer. Yoksa
Ahireti reddetmek amacıyla kendini kandırır, âyetlerdeki gibi akıl ve mantıktan uzak örnekler verir.
Allah’ın insana dünya hayatında verdiği süre öğüt almak, Kendisine yakınlaşmak ve dinde derinleşmek için yeterlidir. O değerli vakti anlamsız ve boş uğraşlarla israf etmemeli. Allah’ın yaratmasındaki mükemmel sanatı ve hikmetleri kavramaya çalışmalı. Allah yolunda cihad etmek ve tüm insanların huzur ve güvenliği için Adil bir Düzene kavuşmak için gayret edenlere selam olsun.

Şiirin hatırlattığı hadis ve ayeti kerimeler…

“Kim insanların gücenmesini göze alarak (insanlar gücense bile) Allah’ın rızasını gözetirse, insanlardan gelen sıkıntılara karşı Allah ona yeter. Kim de Allah’ın gücenmesini göze alarak (Allah gücense bile) insanların rızasını gözetirse, Allah, onu insanlar(ın insafın)a bırakır.” (Tirmizi, Zühd, 64; Kenzu’l-Ummal, h. no: 43034)

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

(Mü’min, müstakim ve mücahit kimselere ise:)Ey mutmain (tatmin bulmuş ve huzura kavuşmuş) nefis! (Mutlu ve kutlu kişi,)

(Haydi, Allah’ı) Razı etmiş, (sen de) hoşnut ve memnun edilmiş olarak, Rabbine dön! (ve artık,) 

(Sadık ve makbul) Kullarımın arasına katıl!

Ve (sonsuz, kusursuz saadete ulaşmak üzere)cennetime gir! (bakalım, buyrulacaktır.) (Fecr Süresi 27-30)

İman günah taşır, şüphe kaldırmaz
Umudum; Tek Mevcud, Var’a bağlarım!..
Mü’minler aklını, şerre daldırmaz
Fikrim hayalimi, Nur’a bağlarım!..

Dünyada onurlu bir yaşamın, ahirette ise kurtuluşun reçetesidir.

“Demek ki bugün seni üzen şey, yarın umut, müjde, şifa ve sevinç kaynağı olabilir!.. Dua edin, sonra izin verin ki, her hâl ve olayda imanınız artsın. Çünkü kulaklarınız imanınıza ayarlıdır. Hiç kimse imanından fazlasını duyamaz. Tıpkı Ebu Cehil’in yanı başındayken Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam Hazretlerini duyamadığı gibi! Kulaklarınızı imanınıza ayarlamazsanız hiç bir söylediğimizi duymaz, duymuş olsanız bile üzerinize almaz, inanmaz ve yaşamazsınız! O halde kalbinizden ve imanınızdan emin olun.”

25.02.2022 tarihli manevi bir hatırlatma  

SEBE SURESİ 16.ve 17. AYETLER

Ancak onlar (şükürden ve itaatten) yüz çevirdiler, böylece Biz de onlara (büyük su bendini-barajını yıkıp) Arim selini gönderdik. Ve onların (o güzelim) ikili bahçelerini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki harap bahçeye dönüştürüp (nimetlerimizi ellerinden aldık).

Böylelikle nankörlük etmeleri dolayısıyla onları cezalandırdık. Biz (nimete) nankörlük edenden başkasını cezalandırır mıyız?

&&&&&&

Hainler çıkara, makama tapar
Bâtıla kul olur, Batı’ya sapar
Kudurmuş kahpeler, havlayıp kapar
Ben kalbimi o Hak, Yâr’a bağlarım!..

Niyeti maksadı iyiden güzelden faydalıdan doğrudan adil olandan uzak olanlar, daha doğrusu nefsine ve şeytanın vesveselerine kapılarak iyiyi güzeli doğruyu faydalıyı adil olanı sahiplenirken bunları tercih ederken, hayat iman ve cihat prensibini uygularken biran boşluğa düşüp nefsinin ve şeytanın vesveselerine kanarak bu hasletleri bırakan tam tersi istikamette yol almayı tercih edinenlere NANKÖR diyoruz HAİN diyoruz. Nankörlüğe veya hainliğe iten sebeblerin başında NİYET VE MAKSAT bozukluğu devreye girerek oluşuyor… Niyetimizi ve maksadımızı, Hak Yâr’in sesine emrine yasaklarına uydurmazsak yani Kur’an’a Sünnete ve bunlara TERCÜMAN OLAN REHBER ŞAHSİYETE tâbi ve taraf olmaz ikazlarına talimatlarına önem ve öncelik vermez , ciddiyetle gayret ve çaba sarfetmeyi bırakır veya kale almamaya başlarsak ya da yaptığımız iyilikleri güzellikleri faydalılarımızı doğrularımızı yeterli görmeye başlarsak bu kadar yaptığım hayırlı onurlu yararlı hizmetlerim yeter artık deyip kendimizi müstağni görme eğilimine düştüğümüz an , görüntüde yine işimiz aşımız olur belki daha büyük imkanlara bile sahip olunur zamanla ağır ağır farkına bile varamadan sonunda BATIL’A KUL OLUR, BATI’YA SAPARIZ VE ALÇAKLARA HAYSİYETSİZLERE BATIL’IN İŞBİRLİKÇİLERİNE YEM OLUR ÇIKARIZ ALLAH MUHAFAZA RABBIMIZIN GAZABINDAN CEZASINDAN DA KURTULAMAYIZ. …( En’am Suresi 41-42-43.44. Ayetleri bu hususu anlatır kaydıktan sonra hastalıklarla maddi sıkıntılarla ruhi problemlerle aklımızı başımıza almamıza fırsatlar tanır Rabbimiz ama yok inkara inad etmeye devam edersek hertürlü maddi manevi zenginliği önümüze serer ama Azraili hiç ummadığımız bir günah ortamında gönderir ve ruhumuzu aldırarak Allah’ın kahrına uğramamız süpriz olmayacaktır. )

Kalbimizi ve gayretlerimizi eylemlerimizi Hak Yâr’e ve O Hak Yâr’in Tercümanı olan Rehber Şahsiyete tâbi ve taraf olmak ile KURTULUŞA ERERİZ DÜNYAMIZ DA CENNET AHİRETİMİZDE CENNET OLUR İNŞAALLAH.

Son düzenleme 7 ay önce Osman Nuri tarafından

MEVLANA’DAN GAYRIYA MİNNET EYLEMEM!

Tevekkül ve teslimle, tam sığındım Rabbime
Hazreti Mevla varken, kula minnet etmedim!
İnşallah bu imanla, hem girerim kabrime
Hakkı bırakıp Batıl, yola minnet etmedim
Hazreti Mevla varken, kula minnet etmedim!

Yalnız Allah Kerim’dir, yalvarıp çağırdığım
Hak rızası içindir, kızdığım kayırdığım
Hidayetle Şeytandan, kıblemi ayırdığım
Günden beri ne sağa, sola minnet etmedim
Hazreti Mevla varken, kula minnet etmedim!

Çıkar için kimseye, boyun eğmez mert metin
Niyet gayretin kadar, haysiyetin kıymetin
İman ihlas cihattır, tek kuvvetin servetin
Makama menfaata, çula minnet etmedim
Hazreti Mevla varken, kula minnet etmedim!

Hoca’ya Kıtmir olup, cihat etmek farz oldu
Erbakan’a hainler, Ümmete maraz oldu
Boşalan iman aküm, zikrullahla şarj oldu
Ne saraya paraya, pula minnet etmedim
Hazreti Mevla varken, kula minnet etmedim!

Dünyadaki cennetim, kırk sadık dostla ülfet
Davaya hizmet etmek, hiç sayılır mı külfet
Ya Rab nolur bizlere, sabru sebatı lütfet
Bülbül şeyda olsam da, güle minnet etmedim
Hazreti Mevla varken, kula minnet etmedim!

Adil Düzen bilmeyen, adi sisteme mahkûm
Faizi mübah gören, fevzü necattan mahrum
Kurtuluş bekliyorken, tam yedi milyar mazlum
Ne şöhrete servete, mala minnet etmedim
Feth-i Mübin gözledim, kula minnet etmedim!

Öveni ve söveni, imtihan diye gördüm.
Zafere giden yolu, hep inayetle ördüm
O’nun rıza rıdvanı, bütün emelim derdim
Ne genç kıza geline, dula minnet etmedim
Vuslata odaklandım, kula minnet etmedim!

“Essebebü kefailih”; sebep olan yapan gibi
Faiz fuhuş yıktı; kaç, milyon yuva garibi
“Kök çürür, yaprak boyar”; kanser sanıyor gribi
Dedikodu ve “gıylü, gal’e” minnet etmedim
Hazreti Mevla varken, kula minnet etmedim!

Hak dili hayra delil, Milli Çözüm Dergimiz
Mahşerde yüz akımız, yüzkırkiki sergimiz
Manevi Zülfikar’dır, Asay Musa vergimiz
Kalemle dilimle vurdum, kola minnet etmedim
Hazreti Mevla varken, kula minnet etmedim!

Ahmet Hoca doğruysan, hayra düşman olmazsın
Kur’an’ı rehber tutsan, asla pişman olmazsın
Âlemde tek kalsan da, per perişan olmazsın
Gölge edecek diye, dala minnet etmedim
Hazreti Mevla varken, kula minnet etmedim!

Bir gün mescitte Bilal-i Habeşi hazretleri oynuyordu. Hazret-i Ömer, (Ya Bilal, burası mescid, ne yapıyorsun, burada oynanır mı?) dedi. Bilal-i Habeşi hazretleri, Resulullahı göstererek, (Buranın sahibi var, sen çık aradan) dedi. Hazret-i Ömer, taaccüp edip, (Ya Resulallah, Bilal mescidin içinde oynuyor) dedi. Peygamber efendimiz onu çağırarak, (Ya Bilal, bu ne hâl, niye oynuyorsun?) diye sordular. (Anam babam sana feda olsun ya Resulallah) dedi, (Bu benim Allahü teâlâya özel teşekkürüm. Allahü teâlâ, her şeyi senin için yarattı, sana her şeyi verdi, sadece bir şeyi vermedi. İşte bu sebepten sevincimden oynuyorum) dedi. Peygamber efendimiz tebessüm buyurup, (O sebep nedir ki ya Bilal, seni sevinçten oynatıyor?) diye sordular. (Anam babam sana feda olsun ya Resulallah, Cenab-ı Hak sana, hidayet verme yetkisi vermedi dedi. Kalbe iman bahşetmeyi sana bıraksaydı, sen önce yakınlarını, bildiklerini, tanıdıklarını hidayete erdirirdin, bu garip Bilal, tâ Habeşistan’da nasıl Müslüman olurdu, onun için oynuyorum) dedi. Peygamber efendimiz yine tebessüm edip, (Oyna ya Bilal!) buyurdular.

Rabbimiz, verdiği nimetin nankörü etmesin. Şaşırıp şımarmamıza izin vermesin. Amin…

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
9
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx
Paylaş...