Üstad Ahmet Akgül’le,
İlim ve İlgi Ehlince Yapılan Bir Röportaj Sohbeti
Soru: Hz. Peygamber Efendimizden sonra, 1450 sene geçmiş durumdadır; yeni bir peygamber ihtiyacı İslam’da ne ile karşılanmıştır?
Yanıt: Efendimizden sonra bu gibi sorunlar 1- İçtihad 2- Cihad kurumlarıyla aşılacaktır.
Yani, artık bu boşluğu yeni bir peygamber ihtiyacını bilim ve içtihad dolduracaktır.
Allahu Teâlâ, Hz. Peygamber Aleyhisselam’la ve İslam’la artık insanlığı akil-baliğ çağa ulaşmış sayarak; Ayet ve Hadislerdeki örnek esaslara bağlı; akıl, ilim, vicdan ve çağdaş ihtiyaçlar dayanaklı yeni kurum ve kurallarla ve içtihad ehli vasıtasıyla, orijinal sistemler kurma yolunu açmıştır.
Efendimiz, Yemen’e Vali olarak tayin ettiği Muaz bin Cebel’e: “Herhangi dava ve niza getirildiği takdirde nasıl ve neye göre hüküm vereceksin?” diye sorunca;
“Kur’an’da ve Hadislerde bulamadığım durumda, (bunlara uygun ve uygulanabilir olmak şartıyla) kendi görüşüm ve kanaatimle karar veririm” şeklinde yanıtlamıştır.
Buna çok sevinen Efendimiz:
“Resulallah’ın elçisini, Resulallah’ın memnun kalacağı şekle (akli ve vicdani erişkinliğe) muvaffak kılan Allah’a hamdolsun…” buyurmuşlardır. (Müsned 5. Cilt Sh: 230)
İnşaallah, yüksek teknoloji harikalarıyla süper zalim güçler hizaya sokulduktan sonra, İSLAM BİRLİĞİ; bilimsel programlar ve stratejik akılla gerçekleşmiş olacaktır!
İnsanlık tarihi boyunca bütün büyük değişim ve devrimler; ya Peygamberler, ya da seçkin özel şahsiyetler önderliğinde yaşanmıştır. Bu devrimlerin oturması ve halkların bunlara sahip çıkması ise ORTA çaplı liderlere kalmıştır. Hatta, bâtıl, bozuk ve barbar zihniyet ve hükümetler elinde yozlaşan halkların, kurtuluşa ulaşmak üzere, kendi aralarında bir lider seçip ona tâbi olduklarına bile şahit olunmamıştır; tam aksine şuurlu organizeleri tertipleyen ve tetikleyenler de hep seçkin liderler olmuşlardır.
Bizim; sağlam bilgilere ve Kur’ani hikmetlere dayanarak vardığımız kanaate göre, ülkemizde ve yeryüzünde ADİL DÜZEN Devrimi ve MİLLİ ÇÖZÜM dönemi, şu aşamalarla gerçekleşmiş olacaktır. (Bunlar “4 H” Basamağıdır)
a- Hayret ve hayranlık uyandıran stratejik manevralarla, milli zihniyetli ekibin Türkiye’de iktidara taşınma aşaması…
b- Harika savunma teknolojileriyle süper güç sanılan odakların hizaya sokulması ve teslime mecbur bırakılması… Ama bu İran’ın yaptığı gibi göstermelik olmayacaktı… Neymiş; bir hafta öncesinden Ürdün dahil bölge ülkelerine, İsrail’e füze ve dron saldırısı yapılacağı bilgisi ulaştırılmış… ABD, AB ülkeleri ve Ürdün, füzeleri etkisiz kılmak için tedbirler almış… Ve hiçbir Siyonist’in burnu kanamamış, zalim İsrail’e arka çıktıkları için kendi yönetimlerini protesto eden ABD ve AB halklarına karşı işbirlikçi yönetimler İran tehditi bahanesiyle haklılık kazanmış… İsrail’e nasıl saldırılır ve ortadan kaldırılırmış, tüm dünya görüp anlayacaktı!.. Hatırlayınız; Erbakan Hocamızın Refah-Yol iktidarı süresince, İsrail bir tek kurşun sıkamamış, tek bir Filistinlinin burnunu kanatamamıştır…
c- Halklara hizmet ve Dünyaya hâkimiyet projeleri olan:
1- İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve tüm barışçı devletler ittifakı,
2- İslam Ortak Pazarı ve küresel kalkınma ve refah dayanışması,
3- Müşterek İslam Dinarı,
4- İslam Savunma Paktı ve Dünya Saldırmazlık Antlaşması,
5- İslam ve İnsanlık İlim ve Kültür Vakfı’nın kurulup yürütülmeye başlanması.
Böylece, “5 P” formülüyle kansız ve kavgasız İslam Barış ve Bereket Medeniyetinin oluşması kolaylaşacaktır.
1- Pasaport ortak,
2- Pazar ortak,
3- Para ortak,
4- Pakt ortak,
5- Plan ve Program ortak olunca, zaten İslam Ülkeleri Birliği ve Mazlum Milletler Dirliği kendiliğinden oluşacaktır.
d- Hakka ve hayra dayalı, temel insan haklarına odaklı tek ve gerçek bilimsel sistem olan ADİL DÜZEN’in, bütün kurum ve kurallarıyla uygulamaya koyulması başlayacak ve başarılacaktır.
Soru: “İlim, iki yolla elde edilen bir hayır ve hikmet kaynağıdır.” tespitinizi biraz açar mısınız?
Yanıt: 1- Kesbi ilim: Okullarda, medreselerde, hocalar gözetiminde çalışıp çabalayarak kazanılır.
2- Vehbi ilim ise; Yine özel ve genel dersler almakla beraber, İlahi bir inayet ve yüksek bir zekavetle; kısa zamanda, ilim ve irfan yolunda büyük mesafeler alan nasipli insanlara da rastlanır.
Âl-i İmrân 7. ayetindeki RASİHUN kavramı kesbi ilme ve yine Âl-i İmrân 146. ayetindeki RİBBİYYUN kavramı vehbi ilme işaret sayılmıştır.
İslam: 1- Hem “Din”dir, 2- Hem İlimdir, 3- Hem de Düzen içerir.
• Dinde; tebliğ ve telkin var; tartışma ve zorlama yoktur.
• İlimde; tebliğ ve telkin var; tartışma ve delillerle karşı çıkma da var, ama zorlama yoktur.
• Düzende ise; zorlama ve yaptırım vardır.
“(İnsanları İslam’a sokmak için de, ibadetleri yaptırmak için de) Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapkınlık ve azgınlıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu (İslam dışı sistemleri ve zalim kişileri terk ve inkâr ederek onları) tanımayıp Allah’a inanırsa (İslam nizamına tâbi olursa); artık o, şüphesiz sapasağlam bir kulpa yapışmıştır ki; bunun kopması yoktur (Kur’an’a tutunanların mahrum ve mahcup olma endişesi kalmamıştır). Allah, İşitendir, Bilendir.” (Bakara Suresi: 256)
Kanaatimize göre; hem dine sokmak için zorlama yoktur hem dinin içinde de zorlama yoktur!
“Fiy” Harf-i Ceri:
a- “İçin, dolayı, yüzünden” anlamlarını da taşır.
b- İçinde, içerisinde, bünyesinde manaları için de kullanılır. (Zarf edatı olduğunda – mekân ve zaman zarfı sayılır)
Soru: Yeni ve Adil Bir Sistem hazırlığında hangi kurallar esas alınır?
Yanıt: Kanun ve kural koyarken önce “Kaide-i Külliye” = genel kaidelerin belirlenmesi lazımdır. İşte bu nedenle, ilk defa Milli Çözüm olarak çıkardığımız orijinal genel prensipler şunlardır:
a) Ya dünyanın tamamına hâkim olacaksınız (fiilen işgal şeklinde değil; ekonomik, teknolojik ve stratejik olarak) veya bir köyde bile Adil Düzen’i uygulayamazsınız! Enfâl: 39 ayeti bu gerçeği vurgulamaktadır.
“(Ülkenizde ve yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya, (temel insan haklarına aykırı tüm fesat odakları kurutuluncaya ve böylece) Dinin (adalet düzeninin) hepsi Allah’ın (rızasına ve temel insan haklarına uygun) oluncaya kadar (zalim ve kâfirlerle) çarpışın (ve mücadeleyi bırakmayın). Şayet (zulüm ve fitneden) vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını Görendir (siz de onları kendi hallerine bırakın).” (Enfâl Suresi: 39)
b) Takibi ve tespiti mümkün ve münasip olmayan suçlara ceza tatbik edilemez! (Namaz kılmıyor, oruç tutmuyor diye fiili ceza uygulanamaz… Sadece; telkin, tavsiye, talim ve terbiye, tergip ve terhip yapılır. Hz. Peygamberimiz ve Hulefa-i Raşidin döneminde namaz kılmayana, oruç tutmayana ceza uygulandığına rastlanmamıştır.)
c) İslam’ın Adil Düzeni tüm insanlık için gerekli ve geçerli sayılır.
Ahireti ve cenneti isteyen, inanıp hazırlık yapacaktır. Ama bu dünyada temel insan haklarına bağlı ve saygın yaşamak ve İslam’ın Adil Düzeninden yararlanmak için İNSAN olmak yeterli sayılır.
d) “Doğru”ları ve “yanlış”ları tespit için 6 ölçü kullanılmalıdır:
1- Aklıselim 2- Müspet ilim 3- Tarihi tecrübe ve birikim 4- Vicdani kanaat ve tatmin 5- Evrensel ortak hukuk ve ahlâk kaideleri 6- İlahi dinin kutsal metinleri (Müslümanlar için Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler, Hristiyanlar ve Yahudiler için Kitab-ı Mukaddes, Çin ve Hint halkı için Budist ve Konfüçyüs Metinleri) Bu 6 ölçünün ittifakla; güzel, gerekli ve yararlı buldukları DOĞRU… Ve yine bu 6 ölçünün ittifakla; çirkin, kötü ve zararlı buldukları ise YANLIŞ sayılır.
Soru: Bir Müslüman toplumun DİN’i ile DÜZEN’i uyuşmazsa, orada hangi sorunlar ortaya çıkacaktır?
Yanıt: 1- Bu durumda toplum; ya Dinin gereklerine uyacak, ama sistemle çatışacak ve birçok devlet imkânlarından mahrum kalacaktır. Örneğin; faizli kredi ile ev ve araba sahibi olamayacak, mevcut banka ve kefalet kurumu nedeniyle ticaret ve şirket kuramayacaktır.
2- Veya Düzen’e uyum sağlayacak, Dini duyarlılıkları ve vicdani ayarları laçkalaşıp bozulacak ve giderek yozlaşacaktır.
3- Ya da; o toplumun fertleri; bazen Dinine, bazen Düzenine uyacak, uydurma fetvalarla haramlara bulaşacak, her iki tarafı da idare ettiğini sanacak ve giderek münafıklaşacaktır.
Soru: Milli Çözüm Hareketi olarak ilk defa (orijinal) başlattığınız hizmetler var mıdır?
Yanıt: Bu barış ve hayırda yarış hareketinin başarısı için ilk defa Milli Çözüm’ün Hazırladığı Kitap ve Projeler şunlardır:
a) Tarihte ilk defa Cihad İlmihalini yazdık. (Cihadın anlamı, amacı… Farzları, vacipleri, sünnetleri, müfsitleri, mekruhları…) Böylece CİHAD’ın istismar aracı yapılmasının, hatta anarşiye bulaştırılmasının önünü aldık. Türkiye’de ancak fikri ve siyasi cihat yapılacağını açıkladık…
b) Ülkemiz için Adil bir Anayasanın temel kurallarını ilk defa bizler saptadık. Evrensel doğrulara, toplum ihtiyacımıza, inanç ve ahlâk esaslarımıza uygun bir Anayasa taslağı hazırlayıp yayımladık ve devlet kurumlarına yolladık.
c) Kur’an ve Sünnetten çıkarılan yeni Genel Prensipler (Kaide-i Külliye) çıkardık.
ç) Orijinal ve çağdaş (Asrın idrakine uygun) Meal-i Kerim hazırladık. Elli yılık gözlemlerimize göre, Dine uzak duranların çoğu, İslam’dan ve Kur’an’dan değil, Din istismarından, katı ve kötü İslam anlayışından kaçıyorlardı. Bu nedenle Kur’an’ın doğru ve doyurucu mealine ihtiyaç vardı.
d) Milli birlik ve dirlik amaçlı, Bizim Atatürk kitabını kaleme aldık.
e) İlkokul 4’ten Üniversite son sınıfına kadar, Bilimsel Din Dersleri hazırladık.
f) Bir hizmet ve gayretin ibadet sayılması için beş şey gerektiğini vurguladık:
1- Emredildiği için yani Allah’ın rızası ve insanların yararı için yapılacak
2- Emredildiği ve Hz. Peygamberin öğrettiği şekilde yapılacak.
3- Emredildiği kadar yapılacak, miktar ve orana uyulacak.
4- Emredilen zaman ve mekânda yapılacak.
5- Önem ve öncelik sırasına göre yapılacak. (Farz, vacip, sünnet) (Bak: Nahl: 50. ayet)
g) İçtihada kıyasla içtihad yapılamayacağını; Kıyasın: Sarih ayetlere ve sahih hadislere bakılarak yapılacağını açıkladık.
h) Kur’ani kıssalardan da hükümler çıkarılacağını hatırlattık. (İşçi-işveren hukuku, Kasas: 23-28 ayetleri)
“Nihayet Medyen suyuna (kuyusuna) vardığı zaman, su almakta olan bir insan topluluğu bulup (garip bir olaya rastlamıştı.) Onların gerisinde de (hayvanları su başına) götürmekten çekinen iki kadın bulunmaktaydı. ‘Bu durumunuz (ve sorununuz) nedir, (niye bekleyip duruyorsunuz)?’ diye (sorunca) kadınlar: ‘Çobanlar sürülerini sulamadıkça, biz sürülerimizi sulayamayız; (bize saygı duyup sıraya almazlar, çünkü) babamız, yaşı ilerlemiş bir ihtiyardır’ demişlerdi.”
“Bunun üzerine (Musa) hemen (müdahale edip) onların sürülerini suladı, sonra yine gölgeye çekilerek: ‘Rabbim, doğrusu bana indireceğin-göndereceğin her hayra muhtacım, (burada garip ve sahipsiz durumdayım)’ diye (dua etti.)”
“Ardından çok geçmeden, o iki (kadın)dan biri, hayâlı bir tavırla (ve utangaç bir tarzda) yürüyerek ona geldi. (Hz. Musa’ya:) ‘Babam, bizim için (sürüleri) sulamana karşılık, sana ücret vermek üzere seni davet etmektedir’ dedi. Vaktâki (Hz. Musa) ona (Hz. Şuayb’ın yanına) gelip de olup bitenleri anlatınca o (Hz. Şuayb, Musa’ya dönüp: ‘Artık) korkma, (Mısır’daki) zalimler topluluğundan kurtulmuş vaziyettesin’ dedi.”
“(Kızlarından) İkisinden biri: ‘Babacığım onu ücretli olarak tut. Çünkü gerçekten ücretle tutulacakların en iyisi ise, elbette böyle güçlü kuvvetli ve güvenilir (olan) kişidir’ diye (hatırlatıverdi).”
“(Hz. Şuayb, Hz. Musa’ya) Dedi ki: ‘Doğrusu ben, sekiz yıl bana ücretli işçilik yapıp hizmet etmene karşılık olmak üzere, şu iki kızımdan birini sana nikâhlamak istiyorum; şayet on (yıl)a tamamlayacak olursan, artık o da senden (bir ikram olacaktır. Ama iyi düşün.) Ben sana zorluk çıkarmak (ve kızımı almana mecbur bırakmak) istemem; beni de inşaallah salih olanlardan (ve sözünü tutanlardan) bulacaksın.”
“(Hz. Musa) Dedi ki: ‘(Kabul ediyorum.) Bu, benimle senin aranda olan (bir antlaşma)dır. Bu durumda iki süreden hangisini yerine getirirsem, artık bana karşı (inşaallah) bir haksızlık söz konusu olamayacaktır. Allah söylediklerimize Vekîl’dir (süremiz başlamıştır).” (Kasas Suresi: 23-28)
ı) Hz. Peygamber Efendimizin mübarek sözlerinden ve işlerinden, günümüzün sorunlarıyla ilgili hükümler çıkarılabilmesi için, yeni ve orijinal bir tespit olarak, sünnetin üçe ayrıldığını vurguladık:
1- Şahsi=Hususi Sünnet:
Sadece Hz. Peygamberimizin Kendisine mahsus sayılan, onlarla ümmeti yükümlü ve sorumlu tutulmayan sünnet dalıdır. Örneğin; gece-teheccüd namazının Efendimize farz olması, aynı anda nikâhında dörtten fazla kadın bulundurması ve muhtereme eşlerinin Efendimizden sonra evlenmelerinin haram kılınması ve ümmetin anneleri sayılması bu kapsamdadır!
2- Örfi ve Tabii Sünnet:
Yaşadığı asrın gelenek ve göreneklerine, doğal iklim ve coğrafi gereklerine uygun olanı, genel kültür ve medeniyet seviyesini yansıtan, çağlara ve şartlara göre değişme özelliği taşıyan; kılık kıyafet şekilleri, ev ve ziraat aletleri, yöntemleri ve âdetleri bu çeşit sünnete dahildir. Bunların aynen taklidi ve tatbiki, ibadet ve dini mecburiyet kapsamının dışındadır.
3- Daimi (Her Zaman Gerekli ve Geçerli) Sünnet:
a) İbadetlerin nasıl yapılacağını ve genel ahlâki prensiplerin nasıl uygulanacağını gösteren sünnet kısımlarıdır. Bunlara aynen uyulması şarttır, çünkü bunlar “üsvetün hasene = en güzel ve mükemmel örnek” kapsamındadır.
b) Kur’an ayetlerine ek olarak haram kılınan ve mekruh sayılan çeşitli yiyecek ve içeceklerle ilgili Hz. Peygamberin sünneti = sözleri ve işleri de kıyamete kadar bağlayıcıdır.
c) Savaş ve barış hukukuyla ilgili öğütleri ve öğretileri, siyaset ve strateji prensipleri, ticaret meşguliyetleri ve şirket mesuliyetleri, eşleri, ailesi, yakın çevresiyle ve toplumsal ilişkilerindeki hassasiyetleri gibi konularda ise; Hz. Peygamberimizin “gayesini, hedefini ve niyetini” anlamaya çalışarak, Onun varmak istediği kutlu neticeleri elde edecek şekilde SÜNNET kurumundan yararlanılması lazımdır.
Soru: “Kur’an-ı Kerim, hayat ve huzur Kitabıdır ve mutlak doğruların ve kesin yanlışların kaynağıdır!” sözünüzü açar mısınız?
Yanıt: • Kur’an, iman ve ahlâk esaslarını, ibadet, dua ve salih amel düsturlarını anlatır; ama O bir ilmihal kitabı değildir.
• Kur’an, her devirde geçerli ve gerekli hakkaniyet ve adalet prensiplerini aktarır; ama O bir hukuk ve Anayasa kitabı değildir.
• Kur’an’da, ibretli ve hikmetli kıssalar yer alır; ama Kur’an bir tarih ve felsefe kitabı değildir.
• Kur’an, bilimsel gerçeklere ve gelişmelere işaret buyurmaktadır; ama O bir teknoloji kitabı değildir.
• Kur’an’da, sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi kuran ve koruyan ayetler vardır; ama O bir sosyoloji kitabı değildir.
• Ancak Kur’an; insan ve toplum hayatının tamamını kapsayan, her konuda yeterli ve sürekli (değişmez) prensipler buyuran… Değişen ve gelişen her çağın özel şartlarına ve ihtiyaçlarına uygun yeni kurum ve kurallar oluşturmaya müsait GENEL ve TEMEL kaideler koyan Allah’ın kelâmı ve mesajıdır… Hayat ve huzur kaynağıdır… Yapılacak en uygun ve en uygar kanunların ve Anayasaların kutsal dayanağıdır. İslam=Barış ve bereket medeniyetlerinin en sağlam sigortasıdır.
İşte ÂLİM, Kur’an’a böyle inanıp anlayan ve asrın sorunlarına ilmi, insani ve İslami çözüm yolları üretmeyi başaran kimselerin sıfatıdır!
Soru: BİZİM ATATÜRK Kitabını niye hazırladınız?
Yanıt: Türkiye’de bir kesim, maalesef Atatürk’ü dinsizlikle ve Dini tahrip etmekle suçlayıp saldırmakta ve tağutlaştırmaktadır. Bir kesim ise, Mustafa Kemal’i, bir nevi ilahlaştırıp tabulaştırmaktadır. Bu iki kesim azgın bir nehrin iki tarafında bulunan düşman kabileler gibi, birbirine yaklaşık 90 yıldır laf ve taş atıp durmaktadır. Bu kıyıdakiler diğerlerine “gerici, yobaz, çağdışı” diye hakaretler yağdırmakta, bu taraftakiler onlara “Din karşıtı, millet düşmanı” diye sataşmaktadır. İşte MİLLİ ÇÖZÜM, ilk defa bu nehrin üzerine bir köprü kurmaya ve her iki tarafın birbirine yaklaşıp tanımasını sağlamaya başlamıştır.
1- Toplumun her kesiminin ortak paydalar ve milli duyarlılıklar etrafında birbirlerine yaklaştırılması amaçlanmıştır.
2- Yakın tarihimizin kasıtlı olarak saptırılan bazı konularının gerçeğine ulaşılması amaçlanmıştır.
3- Atatürk hayranı kesimlerin; ülke çıkarlarını savunan ve Büyük Türkiye sevdasını taşıyan Erbakan’a ve Milli Görüş davasına saygı duyması ve sahip çıkması gerekirken, maalesef; genellikle önyargılı tavırlar takınılması bahtsızlığının aşılması ve asgari müştereklerde uzlaşılması hedef alınmış ve çok hayırlı sonuçlara varılmıştır.
4- Necip Fazıl gibi zatların 1938 – 17 Kasım’ında Cumhuriyet Gazetesindeki Atatürk yaklaşımları örnek alınmıştır. Necip Fazıl bu tarihi tespitlerini, Seyyid Abdülhakim Arvasi’ye talebe oluşundan 5 (beş) yıl sonra yapmış, ömrü boyunca, bu düşüncelerinden caydığını ve yanıldığını gösteren bir tavrına rastlanmamıştır.
5- Erbakan Hocamızın Atatürk’le ilgili tavırlarının doğrultusunda yapıcı ve yaklaştırıcı adım atılmıştır.
6- Gelecek nesillere kin ve düşmanlık yerine milli birlik ve dirlik şuuru bırakılması amaçlanmıştır.
7- Şeyh Said kıyamı, Musul ve Kerkük’ü elimizden almak üzere Türkiye’nin başına bela açmak isteyen yabancı güçlerin kışkırtmaları ve sonuçları üzerinde durulması… PKK ile aynı safta olmaktan sakınılması lazımdır.
8- Bilim adamı ve araştırmacı şahsiyetlerin; partisinin, tarikatının, cemaatinin ve halk kesimlerinin ne diyeceğine değil; tarihi gerçeklere ve milli gereksinimlere göre davranması şarttır.
9- Bizim Atatürk Kitabımızdaki orijinal bilgi ve belgelerin hiçbirisinin ve hiçbir kesim tarafından yalanlanmamış olması haklılığımızın kanıtıdır.
10- Milli Çözüm Ekibi; toplumdaki karşıt kesimler arasında BARIŞ KÖPRÜSÜ rolü oynamaktadır.
11- Günümüzde bazı cemaat ve tarikat mensuplarının; namaz kılmadığı için Atatürk’e “merdud” diye karşı çıkması, ama Menderes’e İslam kahramanı diye sahip çıkması bir tezattır. Oysa Mustafa Kemal’in hem Balıkesir Hutbesi hem Hacı Bayram’da Meclis açılış fotoğrafları ortadadır.
Üstad Ahmet Akgül ile İlim ve İlgi Ehlince Yapılan Bir Röportaj Sohbeti
• Üstad Ahmet Akgül ile yapılan röportajda, İslam’da yeni bir peygamber ihtiyacının içtihad ve cihad kurumlarıyla karşılandığı belirtiliyor. Ayrıca, İslam’ın sadece din değil, aynı zamanda ilim ve düzen içerdiği vurgulanıyor.
• Yeni ve adil bir sistem hazırlarken, genel kaidelerin belirlenmesinin önemi vurgulanıyor ve Milli Çözüm olarak çıkarılan orijinal genel prensipler sıralanıyor.
• Bir Müslüman toplumda din ile düzenin uyuşmaması durumunda ortaya çıkabilecek sorunlar ele alınıyor ve Milli Çözüm Hareketi olarak başlatılan hizmetler sıralanıyor.
• Bu hizmetler arasında Cihad İlmihali’nin yazılması, adil bir anayasa taslağının hazırlanması, Kur’an ve Sünnet’ten çıkarılan yeni genel prensiplerin belirlenmesi, orijinal ve çağdaş bir meal-i Kerim’in hazırlanması, milli birlik ve dirlik amaçlı ‘Bizim Atatürk’ kitabının kaleme alınması, ilkokul 4’ten üniversite son sınıfa kadar bilimsel din derslerinin hazırlanması, bir hizmet ve gayretin ibadet sayılması için beş şeyin gerektiğinin vurgulanması, içtihada kıyasla içtihad yapılamayacağının ve kıyasın sarih ayetlere ve sahih hadislere bakılarak yapılacağının açıklanması, Kur’ani kıssalardan da hükümler çıkarılacağının hatırlatılması yer alıyor.
https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/ustad-ahmet-akgulle-ilim-ve-ilgi-ehlince-yapilan-bir-roportaj-sohbeti/
Milli Çözüm hem din istismarcısı şeriatçılık oynayan sahtekarların, hem laiklik ve Kemalizm üzerinden ihanet içinde olanların oyunlarını bozmuş, yetmez ülkemizin bölgemizin kötü gidişini değiştirecek anayasa hazırlamış. Hatta tüm insanlığı huzura boğacak prensip ve orjinal
Çözümleri hazırlamıştır. Yani Adil Düzen Medeniyeti için gereken tüm hazırlıkları görmüştür Allah’ın izniyle.
Tüm insanlığın kurtuluş güzergahını anlatan harika bir yazı.Teşekkür ederiz.
Herbir satırı insanlığın kurtuluşu noktasında mükemmel tespitler ve çözümler barındıran makale için Milli Çözüm Dergimize ve Üstad Ahmet Akgül Hocamıza teşekkür ediyorum. Adalete dayalı yeni bir dünyanın inşaası gayretlerine bizi şahit kılan Rabbimize sonsuz şükürler ediyorum.
Ülkemizde ve yeryüzünde ADİL DÜZEN Devrimi ve MİLLİ ÇÖZÜM dönemi, şu aşamalarla gerçekleşmiş olacaktır. (Bunlar “4 H” Basamağıdır)
a- Hayret ve hayranlık uyandıran stratejik manevralarla, milli zihniyetli ekibin Türkiye’de iktidara taşınma aşaması…
b- Harika savunma teknolojileriyle süper güç sanılan odakların hizaya sokulması ve teslime mecbur bırakılması… Ama bu İran’ın yaptığı gibi göstermelik olmayacaktı… Neymiş; bir hafta öncesinden Ürdün dahil bölge ülkelerine, İsrail’e füze ve dron saldırısı yapılacağı bilgisi ulaştırılmış… ABD, AB ülkeleri ve Ürdün, füzeleri etkisiz kılmak için tedbirler almış… Ve hiçbir Siyonist’in burnu kanamamış, zalim İsrail’e arka çıktıkları için kendi yönetimlerini protesto eden ABD ve AB halklarına karşı işbirlikçi yönetimler İran tehditi bahanesiyle haklılık kazanmış… İsrail’e nasıl saldırılır ve ortadan kaldırılırmış, tüm dünya görüp anlayacaktı!.. Hatırlayınız; Erbakan Hocamızın Refah-Yol iktidarı süresince, İsrail bir tek kurşun sıkamamış, tek bir Filistinlinin burnunu kanatamamıştır…
c- Halklara hizmet ve Dünyaya hâkimiyet projeleri olan:
1- İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve tüm barışçı devletler ittifakı,
2- İslam Ortak Pazarı ve küresel kalkınma ve refah dayanışması,
3- Müşterek İslam Dinarı,
4- İslam Savunma Paktı ve Dünya Saldırmazlık Antlaşması,
5- İslam ve İnsanlık İlim ve Kültür Vakfı’nın kurulup yürütülmeye başlanması.
Böylece, “5 P” formülüyle kansız ve kavgasız İslam Barış ve Bereket Medeniyetinin oluşması kolaylaşacaktır.
1- Pasaport ortak,
2- Pazar ortak,
3- Para ortak,
4- Pakt ortak,
5- Plan ve Program ortak olunca, zaten İslam Ülkeleri Birliği ve Mazlum Milletler Dirliği kendiliğinden oluşacaktır.
d- Hakka ve hayra dayalı, temel insan haklarına odaklı tek ve gerçek bilimsel sistem olan ADİL DÜZEN’in, bütün kurum ve kurallarıyla uygulamaya koyulması başlayacak ve başarılacaktır.
KURAN:
• Kur’an, iman ve ahlâk esaslarını, ibadet, dua ve salih amel düsturlarını anlatır; ama O bir ilmihal kitabı değildir.
• Kur’an, her devirde geçerli ve gerekli hakkaniyet ve adalet prensiplerini aktarır; ama Obir hukuk ve Anayasa kitabı değildir.
• Kur’an’da, ibretli ve hikmetli kıssalar yer alır; ama Kur’an bir tarih ve felsefe kitabı değildir.
• Kur’an, bilimsel gerçeklere ve gelişmelere işaret buyurmaktadır; ama O bir teknoloji kitabı değildir.
• Kur’an’da, sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi kuran ve koruyan ayetler vardır; ama Obir sosyoloji kitabı değildir.
• Ancak Kur’an; insan ve toplum hayatının tamamını kapsayan, her konuda yeterli ve sürekli (değişmez) prensipler buyuran… Değişen ve gelişen her çağın özel şartlarına ve ihtiyaçlarına uygun yeni kurum ve kurallar oluşturmaya müsait GENEL ve TEMEL kaideler koyan Allah’ın kelâmı ve mesajıdır… Hayat ve huzur kaynağıdır… Yapılacak en uygun ve en uygar kanunların ve Anayasaların kutsal dayanağıdır. İslam=Barış ve bereket medeniyetlerinin en sağlam sigortasıdır.
İşte ÂLİM, Kur’an’a böyle inanıp anlayan ve asrın sorunlarına ilmi, insani ve İslami çözüm yolları üretmeyi başaran kimselerin sıfatıdır!
ATATÜRK:
Türkiye’de bir kesim, maalesef Atatürk’ü dinsizlikle ve Dini tahrip etmekle suçlayıp saldırmakta ve tağutlaştırmaktadır. Bir kesim ise, Mustafa Kemal’i, bir nevi ilahlaştırıp tabulaştırmaktadır. Bu iki kesim azgın bir nehrin iki tarafında bulunan düşman kabileler gibi, birbirine yaklaşık 90 yıldır laf ve taş atıp durmaktadır. Bu kıyıdakiler diğerlerine “gerici, yobaz, çağdışı” diye hakaretler yağdırmakta, bu taraftakiler onlara “Din karşıtı, millet düşmanı” diye sataşmaktadır. İşte MİLLİ ÇÖZÜM, ilk defa bu nehrin üzerine bir köprü kurmaya ve her iki tarafın birbirine yaklaşıp tanımasını sağlamaya başlamıştır.
Milli Çözüm Ekibi; toplumdaki karşıt kesimler arasında BARIŞ KÖPRÜSÜ rolü oynamaktadır.
Soru: Hz. Peygamber Efendimizden sonra, 1450 sene geçmiş durumdadır; yeni bir peygamber ihtiyacı İslam’da ne ile karşılanmıştır?
Yanıt: Efendimizden sonra bu gibi sorunlar 1- İçtihad 2- Cihad kurumlarıyla aşılacaktır.
Yani, artık bu boşluğu yeni bir peygamber ihtiyacını bilim ve içtihad dolduracaktır.
Allahu Teâlâ, Hz. Peygamber Aleyhisselam’la ve İslam’la artık insanlığı akil-baliğ çağa ulaşmış sayarak; Ayet ve Hadislerdeki örnek esaslara bağlı; akıl, ilim, vicdan ve çağdaş ihtiyaçlar dayanaklı yeni kurum ve kurallarla ve içtihad ehli vasıtasıyla, orijinal sistemler kurma yolunu açmıştır.
Efendimiz, Yemen’e Vali olarak tayin ettiği Muaz bin Cebel’e: “Herhangi dava ve niza getirildiği takdirde nasıl ve neye göre hüküm vereceksin?” diye sorunca;
“Kur’an’da ve Hadislerde bulamadığım durumda, (bunlara uygun ve uygulanabilir olmak şartıyla) kendi görüşüm ve kanaatimle karar veririm” şeklinde yanıtlamıştır.
Buna çok sevinen Efendimiz:
“Resulallah’ın elçisini, Resulallah’ın memnun kalacağı şekle (akli ve vicdani erişkinliğe) muvaffak kılan Allah’a hamdolsun…” buyurmuşlardır. (Müsned 5. Cilt Sh: 230)
İnşaallah, yüksek teknoloji harikalarıyla süper zalim güçler hizaya sokulduktan sonra, İSLAM BİRLİĞİ; bilimsel programlar ve stratejik akılla gerçekleşmiş olacaktır!
İnsanlık tarihi boyunca bütün büyük değişim ve devrimler; ya Peygamberler, ya da seçkin özel şahsiyetler önderliğinde yaşanmıştır. Bu devrimlerin oturması ve halkların bunlara sahip çıkması ise ORTA çaplı liderlere kalmıştır. Hatta, bâtıl, bozuk ve barbar zihniyet ve hükümetler elinde yozlaşan halkların, kurtuluşa ulaşmak üzere, kendi aralarında bir lider seçip ona tâbi olduklarına bile şahit olunmamıştır; tam aksine şuurlu organizeleri tertipleyen ve tetikleyenler de hep seçkin liderler olmuşlardır.
“(İnsanları İslam’a sokmak için de, ibadetleri yaptırmak için de) Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapkınlık ve azgınlıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu (İslam dışı sistemleri ve zalim kişileri terk ve inkâr ederek onları) tanımayıp Allah’a inanırsa (İslam nizamına tâbi olursa); artık o, şüphesiz sapasağlam bir kulpa yapışmıştır ki; bunun kopması yoktur (Kur’an’a tutunanların mahrum ve mahcup olma endişesi kalmamıştır). Allah, İşitendir, Bilendir.” (Bakara Suresi: 256)
Milli Çözüm’ün geçmişte, şuanda neler yaptığını, hedef ve amaçlarını mükemmel bir şekilde özetleyen öz bir makale olmuş. Hedef belli, taktik ve stratejisi ise gizlinin gizlisidir. Bu hedefi de Aziz Erbakan Hocamız zaten en başta koymuş Yeni Bir Dünya mutlak kurulacak, bunun için neler lazım olduğunu açık ve net bir şekilde ifade etmiş, bunun için hangi kurum ve kuruluşların kurulması gerektiğini anlatmış. Aziz Hocasını örnek alarak bu hedeflere ulaşmak içinde Milli Çözüm canla başla taķadinin sonuna kadar bütün gücüyle çalışmaktadır.
Üstadımızın, 50 yıllık mücadele ve gayret sürecini özetleyen bu röportajda, aynı zamanda Müslüman-mücahit gençlere, müstakim-muvahhit fertlere de durulması gereken yeri anlatan temel esaslar dile getirilmiştir. Günümüz dünyasında, Siyonizm ve onun terör şebekesi İsrail, sınır tanımadan tüm cinayet çeşitlerine teşebbüs ederken, İslam dünyası diye bilinen coğrafyada, İslam’ın emirlerine uyuyor görüntüsü verip aslında muhalefet eden kesimler nedeniyle takatsizlik durumu bir türlü düzelemiyor. Üstadımızın tespitleriyle; bir coğrafyada “ziyaret” olarak kabul edilmiş, başka bir coğrafyada “ibadet” kalıbına sıkıştırılmış, yine başka bir coğrafyada ise sadece “şekil” olarak kalmış olan dinimizin; aslında emir ve yasaklarının olduğu, cihat ve içtihat gibi değişemez ve yok sayılamaz unsurlarının olduğu unutturulmak isteniyordu. Çünkü bu kavramlar unutulursa o zaman yumuşak lokma olan insanlık kolaylıkla yutulabilirdi.
Ülkemizin, bölgemizin ve tüm insanlığın kurtuluşu adına bu gerçekleri yeniden hatırlamamız, diriliş için bu hayat suyuna yönelmemizin gerekliliği gün geçtikçe daha ortaya çıkarken; “kaynak nerede, nasıl kullanılmalı?” sorularının cevabını da Üstadımız net bir bir şekilde vermiştir.
MAKALENİN KATKISI
Peygamber efendimiz sonrası gelişen olayları içtihad ve cihadla çözüm bulunması
Peygamber efendimizin Yemen’e Vali olarak tayin ettiği Muaz bin Cebel’in kanun ve kurallarda nerden yararlanarak hüküm vereceği açıklaması
ADİL DÜZEN Devrimi ve MİLLİ ÇÖZÜM dönemi,ve aşamaları
5 P formülü
Yeni ve Adil Bir Sistem hazırlığında hangi kurallar esas alınacağı
Müslüman toplumun DİN’i ile DÜZEN’i uyuşmazsa, çıkacak sorunlar
Milli Çözümün başlatmış olduğu hizmetler
Bir hizmet ve gayretin ibadet sayılması için beş maddenin önemi
Bizim Atatürk kitabının yazılmasındaki amaç gayeleri
MİLLİ ÇÖZÜM’ÜN VE ÜSTADIMIZ AHMET AKGÜL HOCAMIZIN KUR’AN’A BAKIŞI:
…
• Kur’an, iman ve ahlâk esaslarını, ibadet, dua ve salih amel düsturlarını anlatır; ama O bir ilmihal kitabı değildir.
• Kur’an, her devirde geçerli ve gerekli hakkaniyet ve adalet prensiplerini aktarır; ama O bir hukuk ve Anayasa kitabı değildir.
• Kur’an’da, ibretli ve hikmetli kıssalar yer alır; ama Kur’an bir tarih ve felsefe kitabı değildir.
• Kur’an, bilimsel gerçeklere ve gelişmelere işaret buyurmaktadır; ama O bir teknoloji kitabı değildir.
• Kur’an’da, sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi kuran ve koruyan ayetler vardır; ama O bir sosyoloji kitabı değildir.
• Ancak Kur’an; insan ve toplum hayatının tamamını kapsayan, her konuda yeterli ve sürekli (değişmez) prensipler buyuran… Değişen ve gelişen her çağın özel şartlarına ve ihtiyaçlarına uygun yeni kurum ve kurallar oluşturmaya müsait GENEL ve TEMEL kaideler koyan Allah’ın kelâmı ve mesajıdır… Hayat ve huzur kaynağıdır… Yapılacak en uygun ve en uygar kanunların ve Anayasaların kutsal dayanağıdır. İslam=Barış ve bereket medeniyetlerinin en sağlam sigortasıdır.
&&&&&&&&&&&&&&&&
MİLLİ ÇÖZÜM; Kur’an’a böyle inanıp anlayan ve asrın sorunlarına ilmi, insani ve İslami çözüm yolları üretmeyi başaran yeryüzündeki ülkemizde değil yeryüzündeki tek hareket. Milli Çözüm Kur’an’a böyle inanmakla kalmıyor gereğini de yerine getiriyor… Gereğini yerine getirdiği konulardan da kısmen röportajda dile getirilmiş zaten…
İnşaallahşu müjdelerle sözlerime son vereyim:
“Ve bir sabah uyanacağız ki; güneş adalete inanan, Hakka inanan Adil Düzencilerin ve Milli Çözümcülerin üzerine doğacaktır!..”
( Üstad Ahmet AKGÜL)
İnsanları huzur ve refaha kavuşturmak, barış ve bereketi sağlamak için, Adil bir Düzen şarttır:
Adil Düzen, “doğru”ları esas alarak ve “yanlış”lardan sakınılarak hazırlanmıştır.
1- Aklı Selim,
2- Müspet İlim,
3- Tarihi Tecrübe ve Birikim,
4- Vicdani Kanaat ve Tatmin,
5- İlahi Din…
Bu beş temel ölçüye göre, ittifakla “hayırlı, yararlı, iyi ve güzel” bulunan her şey DOĞRU sayılmıştır ve Adil Düzen e alınmıştır. Bu beş temel ölçüye göre ittifakla “zararlı, tahribatçı, fesat çıkarıcı ve çirkin” bulunan her şey de YANLIŞ sayılmıştır ve sakınılmıştır.
Adil Düzen:
1- Kafayı,
2- Kalbi,
3- Karnı,
4- Kişilik ve İtibarı doyuran ve sağlayan bir sistemdir.
(Buna “4 K” esası diyoruz.)
Şu beş şey de olmadan, insan mutlu olamaz:
1- Huzur ve Barış,
2- Hürriyet,
3- Hukuk ve Adalet,
4- Hayat Kolaylığı ve Refah,
5- Haysiyet ve İtibar.
(Buna “5 H” kuralı diyoruz.)
Yani toplumda farklı din ve düşünceden, ayrı kültür ve kökenden ayrımsız herkes saygındır; can, mal ve namus emniyeti, din ve düşünce hürriyeti herkese sağlanmalıdır.
Sonuç olarak yeryüzünde temel zihniyet olarak iki sistem vardır:
1- Bâtıl ve zalim sömürü sistemleri,
2- Hak’ka dayalı Adil Düzen…
(Şubat 2019, Üstad Ahmet Akgül Hocamızın Konya Kamp Sohbetlerinden)
Ülkemizde ve yeryüzünde ADİL DÜZEN Devrimi ve MİLLİ ÇÖZÜM dönemi, şu aşamalarla gerçekleşmiş olacaktır. (“4 H” Basamağı)
a- Hayret ve hayranlık uyandıran stratejik manevralarla, milli zihniyetli ekibin Türkiye’de iktidara taşınma aşaması…
b- Harika savunma teknolojileriyle süper güç sanılan odakların hizaya sokulması ve teslime mecbur bırakılması… Ama bu İran’ın yaptığı gibi göstermelik olmayacaktı… Neymiş; bir hafta öncesinden Ürdün dahil bölge ülkelerine, İsrail’e füze ve dron saldırısı yapılacağı bilgisi ulaştırılmış… ABD, AB ülkeleri ve Ürdün, füzeleri etkisiz kılmak için tedbirler almış… Ve hiçbir Siyonist’in burnu kanamamış, zalim İsrail’e arka çıktıkları için kendi yönetimlerini protesto eden ABD ve AB halklarına karşı işbirlikçi yönetimler İran tehditi bahanesiyle haklılık kazanmış… İsrail’e nasıl saldırılır ve ortadan kaldırılırmış, tüm dünya görüp anlayacaktı!.. Hatırlayınız; Erbakan Hocamızın Refah-Yol iktidarı süresince, İsrail bir tek kurşun sıkamamış, tek bir Filistinlinin burnunu kanatamamıştır…
c- Halklara hizmet ve Dünyaya hâkimiyet projeleri olan:
1- İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve tüm barışçı devletler ittifakı,
2- İslam Ortak Pazarı ve küresel kalkınma ve refah dayanışması,
3- Müşterek İslam Dinarı,
4- İslam Savunma Paktı ve Dünya Saldırmazlık Antlaşması,
5- İslam ve İnsanlık İlim ve Kültür Vakfı’nın kurulup yürütülmeye başlanması.
Böylece, “5 P” formülüyle kansız ve kavgasız İslam Barış ve Bereket Medeniyetinin oluşması kolaylaşacaktır.
1- Pasaport ortak,
2- Pazar ortak,
3- Para ortak,
4- Pakt ortak,
5- Plan ve Program ortak olunca, zaten İslam Ülkeleri Birliği ve Mazlum Milletler Dirliği kendiliğinden oluşacaktır.
d- Hakka ve hayra dayalı, temel insan haklarına odaklı tek ve gerçek bilimsel sistem olan ADİL DÜZEN’in, bütün kurum ve kurallarıyla uygulamaya koyulması başlayacak ve başarılacaktır.
4- Orijinal ve çağdaş (Asrın idrakine uygun) Meal-i Kerim hazırladık. Elli yılık gözlemlerimize göre, Dine uzak duranların çoğu, İslam’dan ve Kur’an’dan değil, Din istismarından, katı ve kötü İslam anlayışından kaçıyorlardı. Bu nedenle Kur’an’ın doğru ve doyurucu mealine ihtiyaç vardı.
d) “Doğru”ları ve “yanlış”ları tespit için 6 ölçü kullanılmalıdır:
1- Aklıselim 2- Müspet ilim 3- Tarihi tecrübe ve birikim 4- Vicdani kanaat ve tatmin 5- Evrensel ortak hukuk ve ahlâk kaideleri 6- İlahi dinin kutsal metinleri (Müslümanlar için Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler, Hristiyanlar ve Yahudiler için Kitab-ı Mukaddes, Çin ve Hint halkı için Budist ve Konfüçyüs Metinleri) Bu 6 ölçünün ittifakla; güzel, gerekli ve yararlı buldukları DOĞRU… Ve yine bu 6 ölçünün ittifakla; çirkin, kötü ve zararlı buldukları ise YANLIŞ sayılır.
Rabbim Ahmet Akgül hocamızın ömrüne bereket, kalemine bileğine kuvvet versin…
EN ZOR OLANI KÖPRÜ OLMAKTIR!
Hz. Peygamber’in (s.a.s.) çoğumuzun bildiği bir hadis-i şerifi vardır: “Ahir zamanda iman bir kor ateş haline gelecek.” Kor bir ateşi elde tutmak nasıl zorsa, imanı muhafaza etmek de o nispette zorlaşacak anlamına gelen bu hadis üzerine sıklıkla düşünmek gerekir.
Taraf olan gazeteci, yazar, medya, şair, siyasetçi her zaman kendisiyle aynı görüşte olanlar tarafından desteklenirler. Ancak köprü olmak zordur. Halkın değil de Hakkın hoşuna gitmeye çalışmak demek, bütün kesimlerin hucümuna, iftarasına uğramak demektir.
Milli Çözüm; her zaman imanının gereğini yapmıştır yapmaya devam etmektedir.
Bu yüzden uğranılan sıkıntılar ise bizlere şereftir. Çünkü, “öncekilerin çektiklerini çekmeden; dünyada devlet ve izzete ahirette ise rıza ve cennete ulaşılamayacağını çok iyi bilmektedir!”
Atatürk ile ilgili gerçekleri yazmak Siyonistlerin, Emperyalistlerin, Din istismarcılarının ve Kemalistlerin oyunlarını bozuvermektedir. Bütün şeytani güçlerin ortak noktası, Hakkı savunanları yıpratmak ve bertaraf etmektir. Günümüzde çok ayrı ve aykırı gibi görünen bâtıl görüşler, Milli Çözüm’e düşmanlık etme noktasında beraber hareket etmektedirler. Allah’ın koruduğuna zarar vermeye kimsenin gücü yetmemiş ve etmeyecektir! Allah zaferi her dönemde;
İnanan, çalışan ve sabredenlere vermiştir.
Allah’ın gücünün bir göstergesi olarak zayıf zannedilen bir avuç mü’min, tarihte nice kalabalıklara galip gelmiştir. Şimdi sırada, Dünyanın görüp görebileceği en büyük zaferi, Rabbimiz bir avuç inanan sadıklara verecek ve bunu engellemeye hiçkimsenin gücü yetmeyecektir!
Milli çözüm hem ülkemiz hem tüm dünya mazlumları için dertlenen ve proje üreten malesef tek organizasyon olmasının dışında öncelikle bizler için bir kurtuluş kapısıdır.
Her bir gönüllüsü için vazgeçilmez bir sevdanın adıdır. Eksiğimiz le kusurumuzla bizi kabul eden
Ve başta bizim kurtuluşumuz için çaba sarfeden, sığındığımız mescidin adıdır.
Allah doğru anlamayi hepimize nasip etsin. Nasibimizi kesmesin.
Bizi değerli kılan ayrıcalıklı itibarimiz yalnızca milli cozumcu olmaktir.
Allah hocamızdan ayırmasın layık olmayı nasip etsin inşallah.
Bir ibretlik hikaye
Padişah, vezir ve ekibinin istismarcı, beceriksiz, riyakâr, israfçı olduğunu fark edince ve bu sebeplerden dolayı devletinin iflasa, vatandaşının perişanlığa sürüklendiğini anlayınca,
Vezirine son bir şans, başaramazsa cezasını vermek ister.
Bunun üzerine Padişah, vezirine der ki “Ülkemizin içerisine düştüğü tüm sorunları tamamen çözebilecek ve elinde geçerli çözüm projeleri olan en Bilge şahsiyeti 15 gün içerisinde bulup getiremezsen seni idam edeceğim.” Der.
Vezir ve ekibi 15 gün bu özeliklere sahip Kutlu şahsiyeti arar arar, bulamaz. Bir su kenarında yorgun, bitkin, perişan bir halde otururken, yanına (her halinden bilge/pirifani bir kişi olduğu belli olan) bir kişi gelir.
Ne oldu, bu perişan halinizin sebebi nedir? diye Vezire sorar. Vezir durumu bir bir anlatır.
Bunun üzerine Pirifani, Vezire önce ülkenin içerisine düştüğü temel sorunları anlatır ve sorunların tamamını kökten çözecek “adil” çözüm yollarını/projelerini bir sayfaya sığacak özde/özetle Vezire okur ve der ki “Ey Vezir, senin yanına pirifani görünümlü bir kişi gelir, ülkenin içine düştüğü sorunları anlatır ve bu sorunları ortandan kaldıracak ve vatandaşlara adil, bereketli, huzurlu bir yaşam sağlayacak projeleri sunarsa hem de anlamanız için size bir sayfada konuyu okur özetlerse bil ki O kişi aradığınız Bilge-Kutlu kişidir. O’nu Padişahınıza götürün hem kendi canınızı hem de ülkenizi kurtarın” der.
Bunun üzerine Vezir “aman efendim biz o kişiyi nereden bulacağız, keşke bulabilsek de canımızı ve bugüne kadar per perişan ettiğimiz ülkemizi kurtara bilsek” der.
Ülkemizde ve yeryüzünde ADİL DÜZEN Devrimi ve MİLLİ ÇÖZÜM dönemi çok yakında gerçekleşmiş olacaktır!
Ahmet Akgül Üstadımız;
1- Tarihte ilk defa Cihad İlmihalini yazmıştır…
2- Adil Anayasanın temel kurallarını saptamış ve Evrensel doğrulara, toplum ihtiyacımıza, inanç ve ahlâk esaslarımıza uygun bir Anayasa taslağı hazırlayıp yayımlamış ve devlet kurumlarına yollamıştır…
3- Kur’an ve Sünnetten çıkarılan yeni Genel Prensipler (Kaide-i Külliye) çıkarmıştır…
4- Orijinal ve çağdaş (Asrın idrakine uygun) Meal-i Kerim hazırlamıştır…
5- Milli birlik ve dirlik amaçlı, Bizim Atatürk kitabını kaleme almıştır…
6- İlkokul 4’ten Üniversite son sınıfına kadar, Bilimsel Din Dersleri hazırlamıştır…
7- Bir hizmet ve gayretin ibadet sayılması için (1- Emredildiği için, 2- Emredildiği şekilde, 3- Emredildiği kadar, 4- Emredilen zaman ve mekânda, 5- Önem ve öncelik sırasına göre) beş şey gerektiğini vurgulamıştır..
8- İçtihada kıyasla içtihat yapılamayacağını; Kıyasın: Sarih ayetlere ve sahih hadislere bakılarak yapılacağını açıklamıştır…
9- Kur’ani kıssalardan da hükümler çıkarılacağını hatırlatmıştır…
10- Hz. Peygamber Efendimizin mübarek sözlerinden ve işlerinden, günümüzün sorunlarıyla ilgili hükümler çıkarılabilmesi için, yeni ve orijinal bir tespit olarak, (1- Şahsi=Hususi Sünnet, 2- Örfi ve Tabii Sünnet, 3- Daimi (Her Zaman Gerekli ve Geçerli) Sünnet) diyerek sünnetin üçe ayrıldığını vurgulamıştır…
Ahmet Akgül Üstadımızın tespitleriyle Kur’an;
İnsan ve toplum hayatının tamamını kapsayan, her konuda yeterli ve sürekli (değişmez) prensipler buyuran… Değişen ve gelişen her çağın özel şartlarına ve ihtiyaçlarına uygun yeni kurum ve kurallar oluşturmaya müsait GENEL ve TEMEL kaideler koyan Allah’ın kelâmı ve mesajıdır…
Hayat ve huzur kaynağıdır… Yapılacak en uygun ve en uygar kanunların ve Anayasaların kutsal dayanağıdır.
İslam: Barış ve bereket medeniyetlerinin en sağlam sigortasıdır.
ÂLİM, Kur’an’a böyle inanıp anlayan ve asrın sorunlarına ilmi, insani ve İslami çözüm yolları üretmeyi başaran kimselerin sıfatıdır!
Hala Üstat Ahmet AKGÜL Hocamıza “Zikir (Kur’ani ilim ve şeref, kala kala) içimizden ona mı bırakıldı?…” (Kamer Suresi 25. Ayet) diyerek kıskançlıkla itiraz edenlere…
“Yoksa onlar, Allah’ın Kendi fazlından insanlara verdiklerini mi kıskanıyorlar? (Oysa Allah’ın her takdiri ve taksimi hikmetli ve adaletlidir.)…” (Nisâ Suresi 54. Ayet)
Hala, zulüm ve ahlaksızlık düzenini değiştirmek ve düzeltmek isteyen Milli Çözüm’ün kötü niyetler peşinde koştuğunu, kurulu zulüm düzeninin, peşinden gittikleri işbirlikçilerin eseri ve kutsal mirası olduğunu, bu sayede makam ve menfaate kavuşup varlıklı ve ayrıcalıklı olduklarını savunan ve bâtıl yolda inat eden yandaşlara!
“(Ey Resulüm!) Rabbinin rahmetini (ve kullarına faziletini) kendileri (servet ve siyaset sahipleri) mi bölüştürüyorlar?…” (Zuhruf Suresi 32. Ayet)
“(Unutmayınız ki) Allah, “muhakkak Ben ve Elçilerim galip geleceğiz” diye yazmış (ve kararlaştırmış)tır. (Allah’ın partisi ve Kur’an’ın takipçisi olanlar mutlaka kazanacak ve başarıya ulaşacaklardır.) Gerçekten Allah, en büyük Kuvvet sahibidir, Güçlü ve Üstün olandır.” (Mücadele Suresi 21. Ayet)
Milli Çözüm Ekibi; toplumdaki karşıt kesimler arasında BARIŞ KÖPRÜSÜ rolü oynamaktadır.
Yeniden büyük Türkiye ve yeni bir Dünya; toplumdaki karşıt kesimlerin barışıp kaynaşması, ayağa kalması ve şuurlu organizeleri tertipleyen ve tetikleyen seçkin özel şahsiyetlere sahip çıkması ile mümkün olacaktır.
Erbakan hocamızın dediği gibi; kadayıfın üstü kızardı ( plan, program ve projelerimiz hazır) altının kızarmasını (toplumun farklı kesimleri uyanışını, barışını ve kutlu bir değişim isteğini) bekleyeceğiz.
Genel prensipleri ele alan çok kıymetli ve öz bilgiler içeren muazzam bir yazı olmuş. Teşekkürler Milli Çözüm.
……
İSLAM BİRLİĞİ:
Yüksek teknoloji harikalarıyla süper zalim güçler hizaya sokulduktan sonra, İSLAM BİRLİĞİ; bilimsel programlar ve stratejik akılla gerçekleşmiş olacaktır!
İnsanlık tarihi boyunca bütün büyük değişim ve devrimler; ya Peygamberler, ya da seçkin özel şahsiyetler önderliğinde yaşanmıştır.
Halklara hizmet ve Dünyaya hâkimiyet projeleri olan:
1- İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve tüm barışçı devletler ittifakı,
2- İslam Ortak Pazarı ve küresel kalkınma ve refah dayanışması,
3- Müşterek İslam Dinarı,
4- İslam Savunma Paktı ve Dünya Saldırmazlık Antlaşması,
5- İslam ve İnsanlık İlim ve Kültür Vakfı’nın kurulup yürütülmeye başlanması.
Böylece, “5 P” formülüyle kansız ve kavgasız İslam Barış ve Bereket Medeniyetinin oluşması kolaylaşacaktır.
1- Pasaport ortak,
2- Pazar ortak,
3- Para ortak,
4- Pakt ortak,
5- Plan ve Program ortak olunca, zaten İslam Ülkeleri Birliği ve Mazlum Milletler Dirliği kendiliğinden oluşacaktır.
……
İSLAM:
İslam: 1- Hem “Din”dir, 2- Hem İlimdir, 3- Hem de Düzen içerir.
• Dinde; tebliğ ve telkin var; tartışma ve zorlama yoktur.
• İlimde; tebliğ ve telkin var; tartışma ve delillerle karşı çıkma da var, ama zorlama yoktur.
• Düzende ise; zorlama ve yaptırım vardır.
……
DOĞRULARIN TESPİTİ:
“Doğru”ları ve “yanlış”ları tespit için 6 ölçü kullanılmalıdır:
1- Aklıselim 2- Müspet ilim 3- Tarihi tecrübe ve birikim 4- Vicdani kanaat ve tatmin 5- Evrensel ortak hukuk ve ahlâk kaideleri 6- İlahi dinin kutsal metinleri (Müslümanlar için Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler, Hristiyanlar ve Yahudiler için Kitab-ı Mukaddes, Çin ve Hint halkı için Budist ve Konfüçyüs Metinleri) Bu 6 ölçünün ittifakla; güzel, gerekli ve yararlı buldukları DOĞRU… Ve yine bu 6 ölçünün ittifakla; çirkin, kötü ve zararlı buldukları ise YANLIŞ sayılır.
……
SÜNNET:
Hz. Peygamber Efendimizin mübarek sözlerinden ve işlerinden, günümüzün sorunlarıyla ilgili hükümler çıkarılabilmesi için, yeni ve orijinal bir tespit olarak, sünnetin üçe ayrıldığını vurguladık:
1- Şahsi=Hususi Sünnet:
Sadece Hz. Peygamberimizin Kendisine mahsus sayılan, onlarla ümmeti yükümlü ve sorumlu tutulmayan sünnet dalıdır. Örneğin; gece-teheccüd namazının Efendimize farz olması, aynı anda nikâhında dörtten fazla kadın bulundurması ve muhtereme eşlerinin Efendimizden sonra evlenmelerinin haram kılınması ve ümmetin anneleri sayılması bu kapsamdadır!
2- Örfi ve Tabii Sünnet:
Yaşadığı asrın gelenek ve göreneklerine, doğal iklim ve coğrafi gereklerine uygun olanı, genel kültür ve medeniyet seviyesini yansıtan, çağlara ve şartlara göre değişme özelliği taşıyan; kılık kıyafet şekilleri, ev ve ziraat aletleri, yöntemleri ve âdetleri bu çeşit sünnete dahildir. Bunların aynen taklidi ve tatbiki, ibadet ve dini mecburiyet kapsamının dışındadır.
3- Daimi (Her Zaman Gerekli ve Geçerli) Sünnet:
İbadetlerin nasıl yapılacağını ve genel ahlâki prensiplerin nasıl uygulanacağını gösteren sünnet kısımlarıdır. Bunlara aynen uyulması şarttır, çünkü bunlar “üsvetün hasene = en güzel ve mükemmel örnek” kapsamındadır.
……
KURAN:
• Kur’an, iman ve ahlâk esaslarını, ibadet, dua ve salih amel düsturlarını anlatır; ama O bir ilmihal kitabı değildir.
• Kur’an, her devirde geçerli ve gerekli hakkaniyet ve adalet prensiplerini aktarır; ama O bir hukuk ve Anayasa kitabı değildir.
• Kur’an’da, ibretli ve hikmetli kıssalar yer alır; ama Kur’an bir tarih ve felsefe kitabı değildir.
• Kur’an, bilimsel gerçeklere ve gelişmelere işaret buyurmaktadır; ama O bir teknoloji kitabı değildir.
• Kur’an’da, sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi kuran ve koruyan ayetler vardır; ama O bir sosyoloji kitabı değildir.
• Ancak Kur’an; insan ve toplum hayatının tamamını kapsayan, her konuda yeterli ve sürekli (değişmez) prensipler buyuran… Değişen ve gelişen her çağın özel şartlarına ve ihtiyaçlarına uygun yeni kurum ve kurallar oluşturmaya müsait GENEL ve TEMEL kaideler koyan Allah’ın kelâmı ve mesajıdır… Hayat ve huzur kaynağıdır… Yapılacak en uygun ve en uygar kanunların ve Anayasaların kutsal dayanağıdır. İslam=Barış ve bereket medeniyetlerinin en sağlam sigortasıdır.
İşte ÂLİM, Kur’an’a böyle inanıp anlayan ve asrın sorunlarına ilmi, insani ve İslami çözüm yolları üretmeyi başaran kimselerin sıfatıdır!
……
ATATÜRK:
Türkiye’de bir kesim, maalesef Atatürk’ü dinsizlikle ve Dini tahrip etmekle suçlayıp saldırmakta ve tağutlaştırmaktadır. Bir kesim ise, Mustafa Kemal’i, bir nevi ilahlaştırıp tabulaştırmaktadır. Bu iki kesim azgın bir nehrin iki tarafında bulunan düşman kabileler gibi, birbirine yaklaşık 90 yıldır laf ve taş atıp durmaktadır. Bu kıyıdakiler diğerlerine “gerici, yobaz, çağdışı” diye hakaretler yağdırmakta, bu taraftakiler onlara “Din karşıtı, millet düşmanı” diye sataşmaktadır. İşte MİLLİ ÇÖZÜM, ilk defa bu nehrin üzerine bir köprü kurmaya ve her iki tarafın birbirine yaklaşıp tanımasını sağlamaya başlamıştır.
Milli Çözüm Ekibi; toplumdaki karşıt kesimler arasında BARIŞ KÖPRÜSÜ rolü oynamaktadır.
Rahman ve Rahim Allahın Adıyla
De ki: “Ey Ehl-i Kitap! Bizimle sizin aranızda müsavi (eşit ve müşterek) olan bir kelimeye gelip (şunları kabul edin): (Ki) Yalnız Allah’a ibadet yapalım, O’na hiçbir şeyi (ve hiçbir şekilde) ortak koşmayalım; birbirimizi de Allah’tan başka rabler (yani; kullarını hukuken ve ahlâken terbiye etmek üzere, Hakk Dine aykırı kanun ve kural koyucular) edinip (sapmayalım).” Eğer (hâlâ) yine yüz çevirirlerse, deyin ki: “Şahit olun, biz gerçekten Müslüman kimseleriz.” [Not: Bu ayette, Ehl-i Kitap’la sadece “Allah, Peygamber, Kitap, Ahiret ve Hesap” gibi kelimeler üzerinde müşterekliğimiz bulunduğuna; ancak bu kavramların içeriği konusunda çok farklı ve aykırı inançlarımız olduğuna dikkat çekilmektedir.]
(Al’i İmran Suresi:64)
Siyasi Partilerin Konya il başkanlıklarına bir dizi ziyaretlerde bulunmuştuk. Ve Milli Çözüm’ün Anayasa Hazırlıkları kapsamında hazırladığı “Milli Anayasa Taslağı’nı siyasi partilere takdim etmiştik. ” Bu ziyaretlerin en dikkat çekeni ve en verimli olanı, Cumhuriyet Halk Partisi Konya İl Sekreterinin söyledikleriydi.
Kendisine sunduğumuz Milli Anayasa Taslağını hemen yanımızda dikkatlice, ilgili bir şekilde ve ciddiyetle inceledikten sonra;
” Bu metne imzamı aynen atarım ve çoğunluğuna bende katılıyorum.” ifadelerini kullanmıştı.
Her dilden, her dinden, her renkten, her düşünceden, her kesimden tüm insanların barış ve huzur içinde yaşayabileceği Adil bir Düzeni inşa edip yürütecek birikim ve iradenin Millî bir Çözüm anlayışında olduğunun en büyük delilini bizzat gözlerimizle görmüş olduk..
Milli Çözüm Ekibi; toplumdaki karşıt kesimler arasında BARIŞ KÖPRÜSÜ rolü oynamaktadır