Yurt Gazetesi Başyazarı İsmet Orhan’ın
İSLAM GICIKLIĞI VE KIŞKIRTICILIĞI
Yurt Gazetesi başyazarı İsmet Orhan “Atatürk ve Hitler” yazısında:
“Alman televizyonu halt etmiş ama, Söyleyene değil, Söyletene bakın derler…
Almanya’da, Dachau, Buchenwald ve Auschwitz fırınlarını, gaz odalarını gezmiş bir gazeteci olarak, buradan bir iddiada bulunuyorum!
Almanları (Atatürk aleyhine) söyletenler; Türk çocukları için gönderdiğimiz öğretmenler ile Mescitlere gönderdiğimiz imamlardır…
Modern Atatürk cumhuriyetine, Dün, Türk İslam senteziyle karşı çıkanlar, Bugün, İslami Türk sentezi diyenlerle aynı çizgide buluştular…
İşte bu yüzden iddia ediyorum, Almanya’dan önce, gönderdiğimiz İmamlara ve öğretmenlere, sonra da dönüp içerideki onları yetiştirip gönderen ve yönetenlere bakalım…” sözleriyle; Alman Devlet Televizyonu ARD’nin: “Atatürk, Hitler döneminde Almanya’dan zehirli gaz alıp, Dersim İsyanı’nda Alevilere karşı kullandı!..”[1] iddiaları yüzünden, İslam’a ve Müslümanlara sataşacak, Almanya’ya gönderilen öğretmen ve imamları suçlayacak ve saldıracak kadar zıvanadan çıkıyordu.
Alman devlet televizyonu ARD’de yayınlanan bir belgeselde, ‘Atatürk, Hitler döneminde Almanya’dan zehirli gaz aldı’ iddiaları hem Almanya’daki Türk toplumundan hem de Türkiye’deki siyasilerden, tarihçilerden ve yazarlardan haklı tepkiler alıyordu.
Alman Birinci Kanalı (ARD) televizyonu, yayınladığı bir belgeselde, ‘Atatürk’ün Almanya’dan satın alınan zehirli gazı Dersim’de Alevilere karşı kullandığı’ iddiası aslında Türkiye’de Alevi-Sünni ayırımını kızıştırmayı ve ülkemizi karıştırmayı amaçlıyordu. ARD’de Thorsten Mack ve Karaman Yavuz’un hazırladığı, ‘Unutulan Katliam – Atatürk Alevileri Nasıl Öldürdü?’ isimli belgeselde altı dakika süren ve Tunceli’de çekilen arşiv fotoğraflara yer veriliyor ve bazı röportajlar da yer alıyordu. Mustafa Kemal Atatürk’e hakaretlerle dolu olan yayında, “Türk arşivlerinde 1937 yılından kalma önemli bir belge bulundu. Dersim’den sorumlu generalin zehirli gaz talebinden sonra, Nazi Almanya’sına 20 ton zehirli gazın ısmarlandığını gösteren bir belge. Atatürk’ün imzasını taşıyor. Kemal Atatürk, Türkiye’yi modern ulus devlet haline getirmek istedi. Hitler rejimiyle çalıştı” gibi saçma sapan itham ve iftiralar sıralanıyordu.
Programa Almanya’da yaşayan Türk toplumundan gelen sert tepkiler ve tek taraflı yayın eleştirileri üzerine TV sorumluları yazılı bir açıklama yaparak “Mustafa Kemal Atatürk’ü Hitler ile kıyaslamadık ve eşitlemedik” gibi ifadelerle, bu rezalet geçiştirilmeye çalışılıyordu. Alman devlet televizyonunda Atatürk’ü, Nazi diktatörü Hitler ile kıyaslayarak yapılan densizliğe siyasiler de büyük tepki veriyordu.
AKP Grup Başkanı Naci Bostancı: “Almanya’da belli bir kesimin insanlık suçuna başka ülkeleri de ortak etme, böylelikle yapılanları normalmiş gibi göstermeye çalıştığı gözleniyor. Bu çerçevede utanmazca Türkiye’nin kuruluş yıllarını ve Atatürk’ü hedef aldıklarını görüyoruz. Atatürk’e dil uzatmak bütün Türk halkına dil uzatmaktır. Yayını şiddetle kınıyorum.” diyordu.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyerek Cumhuriyet’i ilan eden, her seferinde seçilerek Cumhurbaşkanlığı makamına oturan Atatürk ile parlamentoyu feshederek, führerliğini ilan eden Adolf Hitler’in isimlerinin aynı cümlede kullanılması dahi büyük bir saygısızlıktır.” ifadelerini kullanıyordu.
MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay: “Yeryüzündeki bütün totaliter rejimleri deneyen, insanlık düşmanı vahşi liderler çıkaran Almanya, bunun verdiği aşağılık kompleksiyle utançtan kurtulmak için Atatürk’e, dolayısıyla Türkiye’ye ve Türk milletine saldırıyor, iftira ediyor. Atatürk, insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük liderlerinden birisidir.” sözleriyle karşı çıkıyordu.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan: “Bu dünya Atatürk’ü de tanıyor Hitler’i de tanıyor. Hitler sadece bir şahsiyet değil bir düşüncenin tezahürüdür. Bu düşünce içinden çıktığı toplumun genetik kodlarında mevcuttur.” çıkışını yapıyordu.
HDP ise yine sessiz kalıyordu!?
Alman televizyonun söz konusu alçak iftirasına, HDP’nin sessiz kalması şaşırtmıyordu. Çünkü HDP zaten bugüne kadar ülkenin çıkarını, onurunu ve huzurunu ilgilendiren konularda hep gâvurca ve düşmanca bir tavır takınıyordu.
Uzman Tarihçiler de, Almanları ve yandaşlarını yalanlıyordu!
Tarihçi İlber Ortaylı: “İddialar asla doğru değildir. Gaz odası Alman kimya endüstrisinin icadı ve mühendisliğidir. O süreçte Türklerin yapacağı ve uygulayacağı bir şey değildir. O da ikinci (dünya) harpte yapılmış ve yaşanmış bir hadisedir. Birinci harpte kimsenin yapacağı bir şey değildir.” diyordu.
Tarihçi Sinan Meydan: “Belgeselde gösterilen belgeler Cumhurbaşkanlığı arşivlerinde açık duruyor, gizli de değil. Ben bunları 2013 yılında El Cevap adlı kitabımda yayınladım. Türkiye 2. Dünya Savaşı’na giderken düşmanın silahları ile silahlanmak istiyor. Sadece Almanya’dan değil 1938 yılında İngiltere’den de gaz istiyor. Ama bunların geldiğine yönelik bir belge bulunmuyor. Almanlar, algı yönetiyorlar “istendiyse alınmıştır, alındıysa kullanılmıştır” mantığıyla gerçekleri çarpıtıyorlar. Bu gazların Doğu’da Kürtlere karşı ve Dersim olaylarında Alevilere karşı kullanıldığına dair hiçbir rapor, belge, fotoğraf yoktur.” diyerek kestirip atıyordu.
Ama Yurt Gazetesi başyazarı İsmet Orhan Şeytanları bile şaşırtan bir şarlatanlık sergiliyor; Alman Televizyonunun bu küstahlığının suçunu, İslam’a, Müslümanlara ve Almanya’ya gönderilen öğretmen ve imamlara yıkmaya çalışıyordu!
İsmet Orhan bu densiz ve dengesiz tavrıyla, Alman ARD Televizyonunun gâvurluk damarıyla giriştiği; Türkiye’de Alevi-Sünni kutuplaşmasını kışkırtıcı amaçlarına hizmet ediyor ve onlardan daha aşağı ve bayağı bir duruma düşüyordu; ve anlaşılan Allah’tan belasını arıyordu!..
Oysa bu temelsiz, talihsiz ve terbiyesiz tavır, halkı İslam ve Müslümanlar aleyhine kin ve nefretle tahriktir ve fiilen provokatörlüktür. Bu tavır; vatandaşı olduğu devlete, Millete ve ülkeye kasıtlı ve hesaplı bir düşmanlık ve nankörlüktür. Bu her bahane ile İslam düşmanlığını açığa vurma; aslında Atatürk ve Atatürkçülüğe de en büyük kötülüktür; çünkü bu yanlış ve ahlâksız yaklaşım, inanan kesimleri küstürür ve ürkütür. Bir insanın Yahudi, Hristiyan, Budist ve Darwinist olması, onun aklı, vicdanı ve ayarıyla alâkalıdır. Ve bu tercihine saygı duyulur. Ve yine bir insan kendi düşünce yapısı ve bazı saplantıları nedeniyle İslam’a karşı ve gıcık tavırlı da olabilir, bu da kendisinin özel durumudur. Veya din istismarcılarına karşı duyarlı bir insan olabilir, doğrudur. Ama hiç kimsenin ikide bir İslam düşmanlığını açığa vurma, inananlara hakaret yağdırıp onları aşağılama ve her suçun sorumluluğunu onların sırtına yıkma hakkı yoktur… Bu açıkça ve alçakça; toplumda fitne, fesat çıkarmaktır, halk kesimlerini din ve mezhep farklılığı temelinde kin ve düşmanlığa tahrik suçudur!..
Ecevit dönemi DSP Ankara Merkez İlçe Başkanı… Rahşan Hanımın Danışmanı… CHP’de Kültür Sanat ve Turizm alanında Sn. Kılıçdaroğlu’nun Başdanışmanı… Ve de Yurt Gazetesi başyazarı olan İsmet Orhan’ın bu şımarık saldırganlığı; aynı zamanda mensubu olduğu parti, dernek ve gazetelerin de yanlış anlaşılmasına ve nefret toplamasına yol açtığını anlamamak, akla mantığa uygun düşmüyordu… Ya mensup olduğu gazete ve partiler de aynı görüşü paylaşıyordu. Ki biz buna inanmak istemiyoruz… Veya İsmet Orhan bu gazete ve kesimlere sızmış bir ajan rolü oynuyordu.
Hemen her yazısında; İslam’a, Müslümanlara ve İslami kurumlara çatmak ve çamur atmak için fırsat kollayan bu adamın haksızlık ve yanlışlıklarını hatırlatacak hiç kimse neden çıkmıyordu? Alman gâvurunun derdinin ve hedefinin; Milli birlik ve dirliğimizi bozmak, bu asılsız iddialarla Alevi-Sünni kamplaşmasını kızıştırmak ve ülke huzurumuza dinamit koymak olduğu zaten sırıtıyordu. Ve işte İsmet Orhan gibileri de bu provokatif fırsatçılıklarıyla aynı fesatlığa gönüllü ajanlık yapıyor ve katkı sunuyordu. Zerre kadar iz’an ve vicdanı olan söylesin; Alman ARD Televizyonunun Atatürk’e iftirası üzerine hiçbir alâkası olmadığı halde, Almanya’daki gurbetçi çocuklarımıza Milli kimliğini ve manevi-ahlâki-imani değerlerini öğretmek üzere devletin seçerek gönderdiği fedakâr öğretmenlerimize ve cefakâr din görevlilerimize saldırmak ve suçu onların sırtına yıkmak nasıl bir mantık marazını ve şeytanlık garazını yansıtıyordu? Yoksa bu İsmet Orhan gibileri bizzat AKP iktidarının kiraladığı gizli provokatör ajanlar mı oluyordu? Çünkü bu talihsiz yazıları okuyan, bu temelsiz yaklaşımlara şahit olan ve az buçuk dini ve milli duyarlılık taşıyan insanların CHP ve türevi partilerden kaçıp AKP gibi din istismarcılarının tuzağına kapılması kaçınılmaz oluyordu!
İsmet Orhan gibileri, AKP’ye bu dolaylı desteği; belki de parasız, karşılıksız ve ideolojik saplantıların hatırına yapmaktalardı!
Çünkü yandaş oldukları ve danışmanlık yaptıkları CHP zihniyeti, tek başına iktidar olsaydı bile:
• AKP iktidarının ve Erdoğan’ın yaptığı(!), “zinayı suç olmaktan ve ceza almaktan çıkarmayı” başaramazlardı…
• Kendileri; aile yuvamızı ve ahlâki yapımızı temelinden sarsacak 6284 sayılı “kadına şiddeti önleme” kılıflı, eşcinselliğin ve cinsi serbestliğin her türlüsünü meşrulaştıran İstanbul sözleşmesini tek başlarına imzalayamazlardı. Ama dindar AKP ve kahraman Erdoğan sayesinde AKP+CHP+MHP+İP ve HDP hep birlikte ve tartışmasız bir gece oturumuyla bu mel’anet ve rezalet belgesini Meclis’ten geçirip kanunlaştırmışlardı.
• CHP tek başına iktidar olsaydı; Avrupa Konseyinin talimatla dayattığı, Anayasamıza, genel ahlâkımıza ve milli çıkarlarımıza aykırı Haçlı tuzağı ve ahlâk yozlaştırıcı bütün kanunları, AKP gibi pervasızca çıkaramaz ve Meclis’i bir “AB noteri” konumuna sokamazlardı. Acaba, Erdoğan iktidarına dolaylı minnet borcunuzu ödemek ve dindar halkımızı AKP’ye yönlendirmek için mi böyle davranılmakta; şuursuz ve sorumsuz bir tavırla her fırsatta Müslümanlara saldırılmaktaydı? Bütün bunlar şuursuzca yapılıyorsa ahmaklık, yok bilerek yapılıyorsa alçaklıktı!..
• Kendileri, yani CHP zihniyeti iktidar olsaydı; NATO’ya sadakat hatırına, Haçlı gâvurlarla birlikte Libya’ya saldıramazlardı ve son Londra zirvesinde PYD’yi terör şebekesi değil “dost birlikleri” sayan NATO aşkına, Baltık ülkelerin de Rusya’ya karşı ortak savunma kapsamına alınmasını sağlayamazlardı!..
Sonuç olarak; Aziz Milletimize, bizi Millet yapan değerlerimize, Milli birlik ve dirliğimize zarar verecek, hesaplı ve kasıtlı girişimler, önce sahiplerinin başını yakacaktır!..
Celal Şengör bunağının Azerbaycan’daki “En cahil Türkler, Müslüman Türklerdir. Türkleri geri koyan İslam Dinidir…” zırvaları da aynı sapkın kafaların bir küstahlığıdır. Acaba Prof. yaftalı cahil ve hain takımı, bu cesareti nereden almaktadır? Aslında bunlara “siz haddinizi aşıp bu tür zırvalarla uğraşacağınıza, kendi itirafınızla, uzmanı olduğunuz ‘insan dışkısı yeme!’ üzerinde yoğunlaşmalısınız!..” demenin tam da zamanıdır…
Bu makaleyi sesli olarak dinleyebilirsiniz:
{mp3}YurtGazetes BasyazariIsmetOrhanISLAMGICIKLIGIVEKISKIRTICILIGI{/mp3}
[1] 07 Aralık 2019
Uşaklık başa bela
Bu tür yazıların kasıtlı olmaması mümkün değil. Hem milletimizin arasına nifak tohumları ekmek istiyorlar hem de muhalif gözükse bile kendilerine nereye destek vermeleri istendiyse oraya yönlendirme yapıyorlar. Uşaklık başa bela, alışınca vazgeçilmiyor. Yahudi mantığıyla bir taşla kuş katliamı yapmak istiyorlar. Ayrıca bir televizyonda birisi bir şey demiş, hemen nasıl kabul ediyorlar? Bu nasıl delil olarak kabul ediliyor? hele hele batının en iyi yaptığı şey yalanı söyleyip, kılıflayıp daha sonra insanlara kesin doğruymuş gibi sunmasıdır. bu bilinip dururken bu tür kabuller normal mantıklı bir insanın işi değil. Ama amaç farklı olunca……Rabbimize çok şükür Milli Çözüm var, çıbanlar deşiliyor…
İftiracı Hainlerin Panzehiri MİLLİ ÇÖZÜM
Çok Şükür! Her zaman olduğu gibi, İnancımıza, değerlerimize, Milli Birlik ve Dirliğimize, büyüklerimize karşı iftiralara karşı yine MİLLİ ÇÖZÜM var..
Ecevit dönemi DSP Ankara Merkez İlçe Başkanı… Rahşan Hanımın Danışmanı… CHP’de Kültür Sanat ve Turizm alanında Sn. Kılıçdaroğlu’nun Başdanışmanı… Ve de Yurt Gazetesi başyazarı olan İsmet Orhan’ ın attığı bu çirkin iftiralara en güzel bir şekilde cevap veren MİLLİ ÇÖZÜM dergisini tebrik ediyorum.
Alman ARD televizynunda atılan bu irkin iftiralara Türkiye Cumhuriye kurumlarından ve halkımızdan tepkiler gelirken, maalesef CHP de sn. Kılıçdaroğlu na danışmanlık yapan İsmet Orhan’ın doğrular şekilde rahmetli Atatürk’ü ve Türkiye Cumhuriyeti’i töhmet altında bırakan, dünyadaki Siyonist şebekenin tetikçiliğini yapan niyeti bozuk şarlatanların haddini bildiren MİLLİ ÇÖZÜM den Allah razı olsun.
Milli duyarlılığı olan başta Kamuda görevli etkili yetkili makamda olan Savcıları göreve davet ediyorum. tüm vatan evlatlarının böyle çirkin iftira ve saldırılara karşı birlikte hareket etmeleri MİLLİ ÇÖZÜM gibi sadece Allah cc nin rızasını dikkate alan kaynaklardan faydalanmalarını tavsiye ediyorum.
Devlet ve Millet olarak Celal Şengör gibi şarlatanların İslam a ve Milletimize yaptığı çirkin saldırılara karşıda gerekli işlemlerin yapılması gerekir. sözde dindar AKP döneminde en azından tv tv gezerek çirkin iftiralarına müsade edilmemelidir. Devlet ve Millet olarak böyle iftiralar atanların gösterdiği cesaretin binde biri yokmudur!?
Bu iftiraları atanların ortak noktaları İslam, Vatan, Atatürk ve Erbakan gıcıklığıda sırıtmaktaydı..
milli duyarlılığı olan Tarihçi Yazar Sinan Meydan ı tebrik etmekle birlikte, 2. Dünya savaşında Almanya ve İngiltere den gaz talebinde bulunduğumuz iddiası gerçek olmadığı bilinmelidir.
“Gösterdikleri belgeler yeni değil, hepsini biliyoruz zaten. O belgelerde İkinci Dünya Savaşı öncesi Türkiye, Almanya’dan ve İngiltere’den gaz istemiş. Çünkü Avrupa’da birçok ülkede gaz var. Türkiye’de savaş öncesi buna sahip olmak istiyor. Ancak Almanya ve İngiltere Türkiye’ye gaz vermiyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar Türkiye’de kimyasal gaz yok.”
“Gaz istendi ancak bunun nedeni birilerini zehirlemek değil, İkinci Dünya Savaşı öncesi düşmanın sahip olduğu silaha sahip olma isteği. İkincisi istenen gazın Türkiye’ye geldiğine ilişkin hiçbir belge yok. Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı öncesi düşmanın silahına sahip olma isteğiyle, Avrupa’dan gaz istediğini gösteren belgeleri kullanıp, ‘demek ki Dersim’de Kürtleri zehirlediler’ sonucuna varmışlar. Bu baştan aşağıya algı yönetimi. Gerçek dışı bir yakıştırma. Görülen o ki Almanlar çirkin soykırım tarihlerine ortak arıyorlar.”
“Çünkü milli mücadele yıllarını hatırlarsak Atatürk hep halkla birlikte hareket etmiştir. Tek adam olma şansı varken o sürekli kongreler yaparak insanlarla ve halkla birlikte olmuş en sonunda Meclis’i açmıştır. Meclis’te hep halkın iradesi vurgusunu yapmıştı. Meclis’te farklı görüşlerden insanlar vardı.”
“Bu da halkın fikirlerine ne kadar değer verdiğinin göstergesidir. Netice itibariyle bütün hayatı boyunca milli iradeye önem vermiş, bunu güçlendirmeye çalışmış bir Atatürk’ün Hitler ile benzetilmesi son derece yanlıştır. Kabul edilmesi mümkün değildir.”
Sinan Meydan
Ali Kemal Erdem Cuma 6 Aralık 2019 haber linki:
https://www.independentturkish.com/node/100446/haber/atat%C3%BCrk%E2%80%99%C3%BC-hitler%E2%80%99le-k%C4%B1yaslayan-dersim%E2%80%99e-gazla-sald%C4%B1r%C4%B1ld%C4%B1-diyen-alman-televizyonuna
Din
İsmet Orhan gibi halkı kin, nefret ve ayrıştırmaya çalışan, Milli ve Manevi değerlerimize iftira edenlerinden hakkından Milli Çözüm gelmektedir. Çünkü Milli Çözüm Hakk’ın hatırını halkın hatırından yüce tutmaktadır. Ne hikmetse kiralık kalem olan bu tipler bazen sağcı, bazen solcu rollerde oynasalar da ortak özellikleri islam’a, Erbakan’a ve Atatürk’e gıcık ve iftiracı olmalarıdır.
Din karşıtı, istismarcı, işbirlikçi ve hainler şunu iyi bilsinler ki bu ülkede Milli Çözüm var ve hesap sorar!
Bunların hepsi aynı
Bu ülkenin ekmeğini yiyor hiyanete kalkıyor. Islam’a sataşıp dışardaki patronlarına göz kırpıyor. Ama Allah cc intikam sahibidir zamanı gelince hepsinin hesabı çetin olur
Ey iman edenler! (Fitne çıkarmamak, anarşi ve ahlâksızlığı kışkırtmamak ve karşılıklı hak ve hürriyetlere saygılı bulunmak şartıyla; onlarla birlikte yaşayın, komşuluk yapın, ülke ve bölge nimetlerini paylaşın, ilmi ve iktisadi konularda yardımlaşın, ama gerçekten iman ediyor ve gereğini yapmaya razı ve hazır bulunuyorsanız, sakın ha!) Yahudilerin (ırkçı emperyalist kesimlerini ve yine haksızlık ve ahlâksızlık hedefleyen bazı) Hristiyan (merkezlerini) veliler (yöneticiler) edinmeyin. (Onları dost ve dürüst zannedip, kendinize idareci, karar verici olarak kabullenmeyin. Zulüm ve hıyanet örgütlerine ve girişimlerine destek vermeyin.) Onlar, (sizin değil) birbirlerinin dostları ve destekleyicileridir. (Artık) Sizden her kim onları dost (ve rehber) edinip (peşlerine giderse), kesinlikle o da onlardandır. Şüphesiz Allah (Siyonist Yahudilere ve emperyalist Hristiyanlara değer ve destek veren ve Müslümanlara hıyanet eden) zalimler topluluğuna hidayet etmez (onların iman nurunu karartır). [Not: Bu ayet Yahudi ve Hristiyan kimselerle iyi ve insani ilişkileri, ticari ve bilimsel iş birliğini değil; zulüm sistemlerinin ve oluşumlarının güdümüne girmeyi yasaklamaktadır.] Maide suresi Ayet 51
O (küfür cephesi ve köle düzeni yıkıldığı) zaman (şuurlu ve onurlu) mü’minler (münafıklara) şöyle sesleneceklerdir: “Bunlar mıydı o, bütün güçleriyle sizinle beraber olduklarına yemin edenler?” (Bakın tapınıp sığındığınız şeytani güç odakları nasıl da yıkılmış ve sizi sahipsiz bırakmıştır?) Artık (münafıkların) bütün çabaları boşa çıkmış ve hüsrana uğramışlardır. Maide suresi Ayet 53
(Ey Elçim!) İnkâr ve nankörlük edenlere de ki: “Yakında (sisteminiz ve tüm tedbirleriniz çöküp yıkılacak ve) yenilgiye uğratılacaksınız ve (dünyada rezil olduğunuz gibi ahirette de) toplanıp cehenneme atılacaksınız!” O ne kötü yataktır. (Ne kahredici bir zindandır.) Al-i imran süresi 12
Sağ-sol bitti, artık; Millici misin?
Yoksa işbirlikçi, zillici misin?
Yerlici mi; hain, kirlici misin?
Canı da, kanı da; birdir bunların
Asıl korkuları, Dindir bunların!
İsmet Orhan,İsmet İnönü nün başdanışmanı ,Haim Nahumun doktirin i ettiriyor.!
İsmet Orhan
“Ecevit dönemi DSP Ankara Merkez İlçe Başkanı… Rahşan Hanımın Danışmanı… CHP’de Kültür Sanat ve Turizm alanında Sn. Kılıçdaroğlu’nun Başdanışmanı… Ve de Yurt Gazetesi başyazarı”
İsmet Orhan,
Tarihi benzerlik açısından konumu itibariyle ,hem mısır baş hahami,hemde lozanda arabulucu! olarak
İsmet İnönü nün başdanışmanı Haim Nahum dur.
Nahum doktirin lerinden biriside,
” Irk, tarikat, mezhep, siyasi görüş ayrılıkları oluşturup tahrik edecek ve Türkiye’yi böleceksiniz.”
İsmet Orhan da bugün alman Televizyonun yaptığı kustahligi ,İmam ve öğretmenlere bağlaması (İslâm dinine olan kinidir.)
ŞİİR:
Doğru söylenince, domuzlar ürkmüş
Ta köküne lanet, böyle kültürün!
Kimisi dönmeymiş; kimisi Türk’müş…
Yere yazık, soysuz; yüze tükürün!
Ilımlı, radikal; milli münafık
Müslüman geçinir, Moon’a muvafık
Sağcı, solcu, dinci; bir sürü fasık
Mazluma saldırıp, şeytan güldürün!
Hak yolunda zahmet, şerefli iştir
İftira atanlar, manen necistir
Bin mel’anet gelse, Ahmet’e hiçtir
İster yakıp başında, duman tüttürün!.
Helal Olsun Milli Çözüm
Helal olsun be Milli Çözüm.
Sen öyle bir görüşsün ki, Kutsalımıza söven ve hakaret edenlere gerekli ve yeterli cevabı veren, etiketine ve rütbesine bakmayıp hiç kimseden korkmayıp sadece Allahtan korkan ve Onun emir ve hükümlerini dimdik ayakta tutan, Hem Erbakan Hocamızı en iyi anlayan ve yaşayan hem de Gerçek Atatürkçülüğü savunan ve bütün din istismarcılarına deyim yerindeyse ağzının payını veren… Helal Olsun İyiki varsın Milli Çözüm…
Kaç yüzü var belirsiz!
Yazılarında en üst perdeden güya hükümete karşıymış havası veren, muhalefetin merkezinde yer alan partilerde önemli görevleri işgal eden ancak her zaman dine ve değerlerimize karşı saldırgan tavrını açıkca sergileyen bir adamı çok net ifşa ettiniz. Güya kendi ebleh hayallerinde kurdukları ve asıl mürteci kendileri olduğu halde Müslümanlara iftira ettikleri irticacılık konusunda bir tespit yapmış havasıyla aslında:
a) Ülkemizin mayası olan ve anayasamızda “vatandaşlık bağı” olarak tarif edilen ve birlikte-dostça yaşama ortamını baltalamak, teröristle masum olanı bir edip yeni fitnelere kapı aralamak istemektedir.
b) Sayın yazarımızın ifade ettiği gibi; halkımızın eğilimlerini bilemeyecek kadar ahmak olmadığına göre, halkımızın Adil Düzen’e ve Milli Görüş’e meylini engelleyecek adımları atmak adına din istismarcılarının ekmeğine yağ sürmektedir.
c) Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret eden, kendisini soykırım ve benzeri caniliklere tevessül etmiş gibi gösteren tipleri dolaylı yoldan haklı gösteren ve içindeki kini gizliden kusan bu tavır, acaba geçmişten gelen bir garez mi var sorusunu akıllara getiriyor.
Celal Şengör denen yaratığa gelince sözünüzün üstüne söylenecek bir şey yok.. En iyi bildiği ve uzman olduğu lağım çukurlarının daha derinine iner ve daha çok çeşit keşfeder umarım.
Barış Pınarında “TSK Kimyasal silah kullanacak” Diyen Yalancı Dış Basınla Ne Farkınız Kaldı?
Dış basının(düşman güçlerin) özellikle bu günlerde “Barış Pınarı” sürecinde Kahraman Ordumuzun kimyasal silah kullanacağı yönündeki yalan haberler malum. Bu yalan haberlerin kimyasal silah kullanımı ile ilgili Ordumuzun üzerine atılmak istenen iftiranın bir parça olduğu da açık. Kara planın, ilk gününden itibaren hem kamuoyunu bilgilendirme hem de uluslararasını basına gereken bilgi-belgeleri sunmada Kahraman Ordumuz üzerine düşen vazifeyi en iyi şekilde yaptığını görüyoruz.
Bölesine kırı tik bir dönemde düşman güçlerinin taarruzuna destek verecek şekilde hem de aynen düşman kuvvetleri tarzıyla (yalan, belgesiz haberlerle) Ordu düşmanlarına omuz verircesine “bunlar geçmişte de kimyasal silahları Kürtlere, Ermenilere kullandılar, bu günde kullanırlar” dercesine yalan yazılar yazmak, bilerek değilse; kalemi elinden alınıp kırılması gereken cinsten ahmaklıktır.
PİSLİK YİYENLERİN BİLİMLERİ VE FİLMLERİ!
Celal Celal Şengör ve türevleri, ilimi kendi itiraflarıyla her türlü pisliğini yemek zannedip, kendi pisliklerinde debelenirler.
Anlaşılıyor ki; bunların bilimleri de, filmleri de pislik yemektir.
Bilim diye kendi pisliğinizi yiyin, tamam da kendi pisliğinizi yerken bir de üstüne İslam’a ve Müslümanlara sataşmak, ülkemizde Alevi-Sünni kutuplaşmasını kışkırtmak gibi filmler yapıp her pisliği yemeye de kalkmayın.
Çünkü İslam’a ve Müslümanlara sataşmak ve Alevi-Sünni kutuplaşmasını kışkırtıcı filmler yapmak gibi her pisliği yemeye kalkışanların yedikleri pislikler genellikle boğazlarına takılır!
Milli duyarlı savcılarımızı bu şahıs hakkında gereğini yapmaya davet ediyoruz…
Almanlar 2. Dünya savaşından sonra askeri kota yediği için ekonomi ve teknik alana yoğunlaşmışlardır. Ve elde ettikleri bu güçlerini muhafaza etmek için istihbarata, probagandaya, karartmaya, karışıklığa ve fitneye yoğunlaşarak rakiplerini zayıflamaya çalışmaktadır. Özellikle argeoloji, medya ve akademilerde kadrolu onlarca işbirlikçi ve hain çalıştırmaktadır. Anlaşılan İsmet Orhan bunlardan sadece birisidir.
Zira yazıda da belirtildiği üzere bu tavır; vatandaşı olduğu devlete, Millete ve ülkeye kasıtlı ve hesaplı bir düşmanlık ve nankörlüktür. Bu her bahane ile İslam düşmanlığını açığa vurmaktır.
Yine bu tavır açıkça ve alçakça; toplumda fitne, fesat çıkarmaktır, halk kesimlerini din ve mezhep farklılığı temelinde kin ve düşmanlığa tahrik suçudur!..
Bu minvalde, devletine ve milletine bağlı bir vatandaş olarak Milli duyarlı savcılarımızı bu şahıs hakkında gereğini yapmaya davet ediyoruz…
Mertlik bize namertlik size çok yakışıyor
Evet maddiyatçılık ve faydacılığın pirim yaptığı çağımızda, bütün avantajlara ve onurlu bir yaşama sahip olmaları gerekirken, ne oldu da İslam uzak durulan bir din haline geliverdi ?
hakikat kaynağı, huzur ve ahlak ahlak limanı olan İslam ,ne değişti de Libya’da İtalya’ya kaçan sığınmacılar gibi, kendinden kaçanlara çaresizce bakan bir acizliğe dönüşüverdi?
çünkü sözde İslamcı düşüncenin önderlerinden, dinci iktidarların ahlaki yozlaşmalarını eleştirmeleri beklenirken tam aksine ,pişkince onların pisliklerini fetva üretmişlerdir .ve böylece” bizim din anlayışımız böyledir ibadetleri yapar gibi göründüğün takdirde her türlü şirretlik bizim İslamcılığımızda caizdir” demişlerdir .
Düzene yaranmak için yaptığınız yalakalıkların ,hesabı çok yakında sorulacak inş ,ey zalim işbirlikçiler bu milleti birbirine düşüremezsiniz siz ancak kininizi kusarsınız ve kusmuğunuzda boğulursunuz!!
Tarihi Şahsiyet ve Kavramları Yorumlamak
Tarihi değerleri, milli şahsiyet ve kavramları bütünlük içinde; din, müsbet ilim tarihi birikim vicdani tatmin ve akıl çerçevesinde değerlendirerek birleştirenler geleceği kurgulayabilir ve de başarılı olabilirler. Öyleyse ayrıştırarak değil, tarikat, meşrep, cemaat, sanat eğitim ve siyaset aynı hedefe birlik ruhuyla kanalize edilebllirse başarı ve huzur yakalanmış olacaktır.
Hele kırıtik süreçlerde en ufak ayrılığa ve istismara sebep olacak bir çatlak, sıkıntı anında daha da büyüyerek umulmadık yaralar açacaktır. Geleceği sağlıklı planlamak için tarihimizi ve tarihe mal olmuş Mümtaz şahsiyetleri, Örneğin; Osmanlı,Cumhuriyet, vatan-bayrak sevgisi, Sultan Hamit, Atatürk, Erbakan gibi milli şahsiyetleri dini ve milli kavramlarla perçinleyip bütünleştirmek milli bünyeyi sağlam ve dinamik tutacaktır. Müsbet milliyetçilik, gerçek laiklik, güzel ahlak ve dini hassasiyetle yoğrulup, bilim ve siyaset desteğiyle hayata sokulursa zaferler peşpeşe gelecek ve mevcut durumun kendisi bir zafer olacaktır. Birliğin olduğu yerde huzur ve başarı olacak, düşman bünyeye sirayet edemeyecektir. Bu sebeple tarihi değer ve halkın gönlüne taht kurmuş şahsiyetler çok önemlidir. Geçmişimiz koca islam medeniyeti, dünümüz Osmanlı, bu günümüz Cumhuriyet ve geleceğimiz Adil Düzenin merkezi olmuş ve sorumluluğunu kuşanmış bir Türkiye Cumhuriyetiyle ülkemiz ve insanlık huzur bulacaktır.
Milli Çözümün yüzlerce konudan öne çıkan başarılarından biri de, kavramları, tarihi ve tarihi şahsiyetleri yorumlama başarısıdır. Hem öyle bir başarı ki dini, milli şahsiyetleri anlama, Sultan Hamit, Atatürk ve Erbakan gibi geleceğimize yön veren tarihi değerlerimize sahip çıkıp sevenlerini aynı amaca yoğunlaştırma, dini dincilerden, Atatürk’ü, yobaz Kemalistler den, Erbakanı, işbirlikçilerin aynı katagoriye soktukları Menderes,Özal, Erdoğan gibi dava hainlerinlerinden, Milliyetçiliği, ırkçı kürtten-Türkten, nurculuğu ABD ve Vatikan’ın kontrolünden ayırma ve ayarlarını ortaya koyma beceri ve başarısı bazılarını derinden endişeye sevketmiştir.
Milli bünyeyi yaralayan,ülkemizi , bölgemizi, ve insanlığın geleceğine yönelik tehdit ve tehlikeleri gündeme getirme ve gündemde tutma, İslam’ın ve insanlığın geleceğiyle ilgili bir takım Siyonist ve Emperyalist planları boşa çıkarılma konusunda ilgili ve yetkilileri sorumluluklarını kuşanmaya çağırmsı beraberinde onlarca haksız ve alakasız mahkemeye karşı karşıya kalmasına sebep olmuştur.
Şimdi de Yurt Gazetesinin genel yayın yönetmeni ve Celal Şengör gibi İslam düşmanı, Nagehan Bozukalçı gibi yandaş ve emperyal işbirlikçilerin, aynı anda aynı hedefi seçmeleri beslendikleri yerin aynı pis kanal olduğunu açığa çıkartmaktadır.
Ne ilginç değilmi,Atatürkçüyüm, Milliyetçiyim, Dindarım diyenlerden çıt çıkmazken, AKP şakşakçılarının sesinin aynı yerden gelmesi yıllardır Milli Çözümün tesbit ve tenkitlerini nasıl da doğrulamakta.
Evet batılın kafası karıştı..İpleri ayaklarına dolanmakta.. Ve yeni bir tarih yazılmaktadır.
İsmet’in iftirası, kendi başına dolandı.
İsmet Orhan, Almanya’daki Müslüman vatandaşlara ve eğitmenlere delilsiz, haksız ve alçakça iftira etmiştir. Atatürk’ün; Hitler döneminde Almanya’dan aldığı iddia edilen zehirli gazların Dersim olaylarında Alevilere karşı kullanıldığına dair hiçbir delil yoktur. Atatürk, insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük liderlerinden biridir. Ayrıca hemen her fırsatta İslam’a ve Müslümanlara saldıran, alevi-sünni sürtüşmesini kışkırtan bu yaklaşımlar vatana ve millete düşmanlıktır.
Her türlü hastalığa şifa Milli Çozüm
Milli Çözüm lisanı dil ile yine şer şebekesinin art ve sinsi planlarını sorgulayarak kimsenin manevi değerler üzerinden hakaret edip yurt dışı kaynaklı bazı odaklara yaranma çabalarını boşa çıkarmıştır. Bu marazlı yaz -ar takımları iç huzursuzluk çıkararak kimlere hizmet etmekteler. Bunları konuşturanlar acaba basın özgürlüğü adi altında şeytani merkezlerin taşeronluğunu yapmaktalar herhalde. Hastalığı tespit etmek tedaviye baslamanin en önemli kısmıdır. Bu gürühlari yine Milli Çözüm dergisi boşa cikarmıştır. İyiki Milli Çözüm var bu kadar piyasada yalaka ve yandaş varken eğilmeyip dik duran hiç bir kinayıcının kınamasından korkmadan sadece doğru güvenilir ve milli bir yayın politikası ile bizi aydınlatıcı yazılarından dolayı teşekkürü bir borç biliriz. Allah emeği geçen kardeşlerimizden razı olsun. Kaleminiz keskin olsun.
Milli Çözüm, her şart ve durum altında sadece Allah’ı Memnun Etmeyi kendisine şiar edinen, Hakkı hak olarak göstermeyi ve Hakka uymayı, Batılı batıl olarak göstermeyi ve ondan kaçınmayı prensip ve yaşam tarzı haline getirmiş TEK ve MÜSTESNA bir topluluk
Çok söze ihtiyaç hissedilmeyecek şekilde özetlenmiş bir makale. Yazarımıza teşekkür ediyorum.
Milli Çözüm, her şart ve durum altında sadece Allah’ı Memnun Etmeyi kendisine şiar edinen, Hakkı hak olarak göstermeyi ve Hakka uymayı, Batılı batıl olarak göstermeyi ve ondan kaçınmayı prensip ve yaşam tarzı haline getirmiş TEK ve MÜSTESNA bir topluluktur!..
Vakıa Suresi 10. Ayete benzettiğim bu müstesna topluluğun özelliğini gayet güzel ve net bir şekilde anlatıyor:
وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَۙ
(En seçkin üçüncü sınıf olarak; İman, ibadet ve cihad hususunda, [u][b]hem kendi nefisleriyle, hem küfür ve kötülük sistemleriyle mücadele edip [/b][/u]hayırda yarış eden ve böylece) İleri geçenler(e gelince), onlar (hâkimiyet döneminde ve ahirette de) öne geçecek (ve şereflendirilecek bahtiyarlardır).
(VAKIA SURESİ 10. AYET / http://www.mealikerim.com)
SAYGILARIMLA!..
Yiğitçe Kalleşlerin Haddi Bildiriliyor!..
Bu nasıl bir Atatürkçülük?..
Nasıl sosyal adaletçilik?!..
Her şeyiniz sahte,nasıl gazetecilik
Her fırsatta İslama,havlayan eniklerin
Had bildirir Milli Çözüm,yiğitçe kalleşlerin!..