YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
664ad96f01d5c
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 7 0 0
Bugün : 4925
Dün : 21806
Bu ay : 412168
Geçen ay : 737322
Toplam : 23928454
IP'niz : 3.142.70.119

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

YAPAY ZEKÂ VE TEHLİKELERİ

      

“Yapay zekâ”; insanın doğal zekâsını taklit ederek, çevresini algılayan ve hedeflerine başarıyla ulaşma şansını en üst düzeye çıkaran eylemleri yapan teknolojik bir cihazdır. “Yapay zekâ” terimi, insan zihni ile ilişkilendirilen “öğrenme ve problem çözme” gibi bilişsel işlevleri taklit eden makinalar için kullanılır.

Bu yüzden, yapay zekâ, en basit şekilde belirli görevleri yerine getirmek için insan zekâsını taklit eden ve topladıkları bilgileri yineleyerek kendilerini geliştirebilen sistemler olarak tanımlanır. Yapay zekâyı günümüz teknoloji sistemlerinden ayıran en önemli özellik, insan zekâsını taklit edebilme imkânıdır. Bu sistem, var olan durumları gözlemleyerek daha önceden belirlenen parametreler doğrultusunda ilgili durumu işleyerek buna yönelik bir tepki oluşturmaktadır. Bu süreçte, yapay zekâ duruma ilişkin verileri hızlı, yinelemeli ve akıllı algoritmalarla birleştirilerek işleme kapasitesine ulaşmıştır.

Ancak, yapay zekâ; “yapay akıl” sanılmamalıdır. Çünkü “AKIL”ın, araştırma, anlama, yorumlama, hayal kurma, orijinal şeyler kurgulama ve icatlar yapma gibi özellikleri, yapay zekâda bulunmamaktadır. Yani yapay zekânın; duyguları ve duyarlılıkları, korkuları ve kuşkuları, inançları ve sonsuz hayat arzuları yoktur. O sadece kendisine yüklenen hazır verilerden ve bilgilerden yararlanarak, çabuk ve kolay çözüm önerileri sunan harika bir araçtır. Ama kendiliğinden bir konuda ihtiyaç duyma, yeni ve orijinal şeyler kurgulama yeteneği olmayan bir “yapay beyin” konumundadır. Bu nedenle yapay zekânın “yapay akıl” sanılması yanlıştır. Çünkü akıl; kâinattaki ve tabiattaki İlahi yaratılış harikalarına bakarak, Yüce Yaratan’ı bulma, bilme, O’nun rızasına, sonsuz ve kusursuz mutluluk diyarına ulaşma çabasına yoğunlaşan… Mukayese, muhakeme, tercih yapıp karar verme yeteneği taşıyan ve sadece insanlarda bulunan çok özel ve yüksek bir hassadır. Zaten insan, bu özelliği sayesinde yeryüzünde “Allah’ın halifesi” makamında yaratılmıştır. Oysa yapay zekânın böyle bir konumu, şuuru, sorumluluğu ve onuru asla bulunmamaktadır.

Yapay zekâ; eskilerin “takma akıllı” dedikleri, başkasının yönlendirmesiyle hareket eden ve bazı insanların güdümüne giren kimseler için kullandıkları bir olguyu yansıtmaktadır. Allah (CC) Kur’an’da, “aklını kullanmayan, aklın ve vicdanın gereğini yapmayan kimseleri” uyarmakta ve kınamaktadır.

“Hâlâ akıllanmayacak mısınız?” (Bakara: 44)

“Allah ayetlerini gösteriyor ki, akıllanasınız!” (Bakara: 73)

“İnkârcılar, hayvanlar gibidirler, onlar (manen) sağır, dilsiz ve kördürler; bundan dolayı akledemiyor durumundadırlar.” (Bakara: 171)

“Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmezler.” (Âl-i İmrân: 7)

“(İnkârcıların ve münafıkların) Namaz ve ibadetleri alay konusu yapmaları, onların akıl erdiremeyen bir topluluk olmalarındandır.” (Maide: 58)

“O (Allah) aklını kullanmayanların üzerine iğrenç bir (manevi) murdarlık kılmaktadır.” (Yunus: 100)

“Şüphesiz aklını kullanan bir topluluk için (yeryüzünde ve evrende) nice ayetler vardır.” (Ra’d: 4)

“Allah size (Kur’an’da) ayetlerini böyle açıklıyor, umulur ki aklınızı kullanır (imana ve İslam’a yanaşır)sınız…” (Nur: 61) gibi yüzlerce ayet, “akıl”ın imanla ve onun meyveleri olan güzel ahlâkla alâkalı ve zihinden-zekâdan farklı bir kavram olduğunu ortaya koymaktadır.

Toparlarsak; aklını kullanmayan, imani ve insani sorumluluklarını kuşanmayan kimseler “Allah’ın halifesi” makamına ulaşamayıp sadece zekâvet ve lezzet peşinde, şeytanın avanesi ve emperyalist zalimlerin kurguladığı teknolojinin kölesi olmaktan kurtulamayacaklardır.

Yapay zekâ; değil bir insan, hatta bir böcek ve bir hayvan kadar bile olamayacaktır. Örneğin; en şifalı ve yararlı bir içecek olan sütü, bir inek yapmaktadır. En güzel ve en mükemmel tatlı olan balı, arı denen bir sarı sinek yapmaktadır. En kıymetli ve pahalı giyecek olan ipeği, bir tırtıl böcek örüp durmaktadır. Oysa yapay zekâ bunların hiçbirini yapamamaktadır. İşte bu, Allah’ın yarattıklarıyla, insanların kurguladıklarının farkıdır. Üstelik, örneğin bir koyun; kendi yiyecek ve içeceklerini doğada arayıp kendisi bulmaktadır. Yediklerinden süt yapıp insanlara sunmaktadır. Yetmez, her sene yavrulayıp kendisi gibi bir koyun ortaya çıkarmaktadır. Ve bütün bunları elbette Allah’ın takdiri ve dilemesi ile yapıp başarmaktadır.

Yapay Zekânın Tanımı ve Uygulama Alanları

İnsan zekâsını taklit ederek elde edilen verilerle kendisini geliştirme ve yenileyebilme niteliklerine sahip makinelere “yapay zekâ” dendiğini belirttik. Yapay zekâ, bilgisayarın insanlar gibi düşünmesini sağlayarak kompleks sorunları tıpkı insan gibi çözmesini destekler. Zekâ ve bilgi gerektiren sorunlar yapay zekâ sayesinde bilgisayar yardımıyla etkili bir biçimde çözülebilir. Otomatik hale getirilmiş muhakeme, evrimsel hesaplama, makine öğrenimi (machine learning) gibi alt dalları olan yapay zekâya örnek olarak; Apple’ın Siri’si, Google’ın kişisel asistanı Google Now ve Tesla’nın sürücüsüz otonom araçlarını verebiliriz. Yapay zekâ terimi, ilk kez 1956 yılında Dartmouth Konferansı’nda Prof. John McCarthy tarafından gündeme getirildi. Daha sonra pek çok konuda yapay zekâ geliştirilmesi için gayret edildi. IBM tarafından geliştirilen “Deep Blue” isimli bilgisayarın 1997 yılında dünya satranç şampiyonu Garry Kasparov’u yenmesi insanların yapay zekâya bakış açısını değiştirdi. 2011 yılında ise IBM’in “Watson” adındaki bilgisayarının bir televizyon yarışma programında rakiplerini yenmesi, yapay zekânın matematiksel konular haricinde de insanları yenebileceğini gösterdi. 2016 yılında Google Deepmind, insanların oyunları nasıl oynadığından esinlenerek, öğrenen bir yapay sinir ağı geliştirdi. Şirketin geliştirdiği “AlphaGo” adlı program, dünya “Go” şampiyonu Lee Sedol’ü yendi. Böylece yapay zekânın satrançtan çok daha karışık oyunlarda da başarılı olduğu belirlendi.

Yapay zekânın uygulama alanları:

Ses tanıma: Bilgisayarların sesleri tanıyabilmesi için mikrofon ve ses dijital hale getirilerek frekanslar oluşturulmaktadır. Söz konusu frekanslardan harfler ya da kelimeler kavranmaya çalışılarak sayılara dönüştürülür. Böylelikle yapay zekâ, sesi tanır, anlar ve cevap verir. Yapay zekâ ses tanıma özelliğini en iyi Siri, Now, Echo, Cortana kullanmaktadır.

Görüntü işleme: Kamera ile çekilen görüntüler dijital hale getirilerek piksellere, pikseller ise koda dönüştürülür. Bu kodları yapay zekâ algoritmaları yorumlar. Görüntü işlemeye en güzel örnek “sürücüsüz (otonom) araçlardır.”

Doğal dil (lisan) işleme: Yapay zekânın en zorlu alanlarından biridir. İnsan ve bilgisayar etkileşimini maksimum seviyeye çıkarmak ya da farklı dilde konuşan kişiler arasındaki iletişimi güçlendirmek için çözümler üretir. Doğal dil işlemede; derin öğrenme, makine öğrenmesi (machine learning), istatiksel analiz ve kural tabanlı yaklaşımlar kullanılır. Yazım hatalarının düzeltilmesinden otomatik çeviri sistemlerine, dil öğrenimi uygulamalarından kişisel asistan uygulamalarına kadar doğal dil işleme kullanılmaktadır. Doğal dil işlemeye örnek olarak Google, Yandex, Siri, Google Asistan verilebilir.

Muhakeme: Muhakeme, birbirine karşı savları olan iki tarafı dinleyerek bir yargıya varmaktır. Yapay zekâ, muhakeme özelliği sayesinde mevcut verileri kullanarak çeşitli algoritmalar oluşturur ve en rasyonel kararı verebilir. Örneğin; bir mahkeme hâkiminin delilleri inceledikten ve tarafları dinledikten sonra suçlu ve suçsuzu ayırt etmesi gibi yapay zekâ da muhakeme özelliği sayesinde suçluyu ve suçsuzu ayırt edebilmektedir.

Yapay zekânın günlük hayatımızda kullanım alanları:

Siber güvenlik ve savunma sanayi, Sesli asistanlar, Dil çevirileri, Öneri sistemleri, Navigasyon, Sosyal güvenlik, Sağlık hizmetleri, e-Ticaret, Yardımcı robot uygulamaları alanlarında yapay zekâ işlevsel hale gelmiştir.

Yapay Zekânın Zararları ve Tehlikeli Yanları:

“Yapay zekâ nükleer bombalardan çok daha tehlikeli!” mi?

Mart 2018’de Teksas’ta bir teknoloji konferansında Tesla ve SpaceX’in kurucusu Elon Musk, dostane bir şekilde dünyaya şu uyarıyı yapmıştı: “Sözlerimi not edin; Yapay Zekâ, nükleer bombalardan çok daha tehlikelidir!”

Konu özellikle teknoloji olduğunda Musk, yapay zekâ hakkındaki önsezilerini farklı şekillerde ve aynı açık sözlülükle başka ortamlarda da yinelemiş ve sözlerine şunu da eklemişti: “Yapay zekâ, neredeyse herkesin bildiğinden çok daha fazlasını yapabilir ve gelişme hızı katlanarak artıyor.” Ancak Musk, şüpheci görüşlerinde yalnız değildi. Fizikçi Stephen Hawking de bir zamanlar Portekiz’de yaptığı bir konuşmasında: “Yapay zekânın hızlı gelişimi, sıkı ve etik olarak kontrol edilmedikçe felaket olabilir” demişti. Musk konuşmasına şöyle devam etmişti: “Potansiyel risklere nasıl hazırlanacağımızı ve bunlardan nasıl kaçınacağımızı öğrenemezsek, yapay zekâ; uygarlığımızın tarihindeki en kötü olay olabilir!”

Yaşamın Geleceği Enstitüsü’nden Stuart Armstrong da yapay zekâdan “yok olma riski” olarak bahsetmiş ve “Nükleer savaşın bile yıkım açısından farklı bir seviyede olduğunu, çünkü gezegenin sadece nispeten küçük bir bölümünü riske sokacağını, ama akıllı hale gelen teknolojinin bütün dünyayı riske sokabileceğini” söylemiştir.

Bilgisayarlar kendilerini etkin bir şekilde yeniden programlayabildiğinde “teknolojik tekillik” veya “zekâ patlaması” olarak adlandırılan bir duruma yol açarak kendilerini başarılı bir şekilde geliştirebildikleri anda artık makinelerin insanları geride bırakma riskleri göz ardı edilemez boyuta ulaşmış demektir ki, bu şimdilik imkânsız görünmektedir.

Yapay Zekânın Zararları: Otomasyon kaynaklı işsizlik oranının çoğalması. Duygusuzluğun artması. İnsanın tembelleşip artık beynini ve bedenini yeterince kullanmaması. Bilgi, insanın önüne hazır geldikçe proaktifliğin, cesaret ve üretmenliğin azalması. Daha çok şey, yapay zekâ tarafından yapıldıkça ve yönetildikçe, insanın daha çok makineleşmeye başlaması. Etik ve ahlâk kayıpları. Gizlilik ihlalleri. Deepfake sorunu. (Deepfake sorunu: Algoritma, farklı yerlerden seçilen bilgileri alarak bunları tek bir materyalde birleştirir. Neticede, çeşitli gerçek verilerin bir kombinasyonuna dayanan gerçek olmayan bir şey ortaya çıkmış olur. Deepfake, ayrıca gerçekte hiç var olmamış karakter yüzleri oluşturarak bir fotoğrafı sıfırdan resmedebilir…) Kötü veya yanlış verilerin neden olduğu algoritmik ön yargı. Sosyoekonomik eşitsizliğin tehlikeli boyutlara ulaşması. Piyasa oynaklığı. Silah otomasyonları…

Yapay Zekânın Yakın Zamandaki Tehlike Kuşkuları:

İş Otomasyonu: İş otomasyonu genellikle en acil endişe olarak görülüyor. Artık yapay zekânın belirli iş türlerinin yerini alıp almayacağı değil, ne dereceye kadar alacağı konusu konuşulmaktadır. Pek çok endüstride -özellikle de çalışanları öngörülebilir ve tekrarlı işleri yapanlarda- yapay zekânın kullanımı artmaktadır. 2019’da yapılan bir araştırmada “perakende satış ve pazar analizinden, üretim ve depo işçiliğine kadar” birçok konunun çok geçmeden görevlerinin en az yüzde 70’inin yapay zekâ tarafından yapılacağı paylaşılmıştı.

Yapay zekâ robotları daha bilgili ve daha hünerli hale geldikçe, aynı görevler daha az insan gerektirecektir. Diğer bir yandan yapay zekânın bu hızlı gelişimi ile iş yaşamında yeni meslekler oluşacaksa da (veri dedektifi, bilgi işlem destekleyici, yapay zekâ iş geliştirme yöneticisi, insan-makine ekip yöneticisi vb.), insanların eğitim ve yetkinliklerinde aynı gelişim hızını gösterememeleri sebebiyle birçok pozisyon onlar için erişilemez hale gelebilir. Siyasi yöneticiler ve eğitimciler maalesef çoğu zaman teknoloji konusunda yeterli bilgiye sahip değiller. Hele toplumlarda siyasi yöneticilerin bu konudaki eksiklikleri ve konuya gereken stratejik önemi vermemeleri sebebiyle yaşanan sorunlar sadece o toplumun bugününü değil tüm geleceğini de etkilemektedir. Tüm bu sebeplerden dolayı, eğitim politikamızın değiştirilip, bir yandan insan odaklı olarak inanç ve ahlâk prensiplerinin ve insan psikolojisinin de öğretildiği, öğrencinin insan varlığını ve Yüce Yaratıcı’nın sanat harikalarını da tanıyabileceği, diğer yandan da dijital teknolojileri de derinlemesine öğrenebileceği bir eğitim sistemine geçmemiz gerekmektedir.

Gizlilik, Güvenlik ve Deepfake’lerin Yükselişi: Önce duymayanlar için Deepfake’i açıklamakta fayda vardır. Deepfake, mevcut bir görüntü veya videoda yer alan bir kişinin, yapay sinir ağları kullanılarak başka bir kişinin görüntüsü ile değiştirildiği bir uygulamadır. Sıklıkla, makine öğrenmesi teknikleri kullanılarak mevcut medya, kaynak medya üzerinde birleştirilerek üst üste konur. Bu şekilde sahte görüntü, hedef resim ya da videoya yerleştirilmiş olur. Yapay zekânın kötü niyetli kullanımının dijital ve fiziksel güvenliği ciddi bir şekilde tehdit ettiği örneklerden bazıları:

Deepfake amaçlı olmasa da Çin’de; ofislerde, okullarda ve diğer mekânlarda yüz tanıma teknolojisi kullanılmaya başlandı bile. Ayrıca şirketler bütün bir ekosferi benzer teknolojilerle donatmayı ve bunu dünya çapında satmayı planlıyorlar. Ne tarafa doğru gittiğimizi bir düşünün! Ne derece özgür ve ruhumuzla insan olarak kalabileceğiz?

Görüntü üzerinde sahtekârlık yapabilen yapay zekâ teknolojisi, aynı şekilde ses ve benzeri dosyalar üzerinde de manipülasyon yapabilmektedir. Yapay zekânın doğal dil işlemeye dahil olan bir alt kümesi olan makine öğrenimi kullanılarak, herhangi bir politikacının ses klibi, o kişinin aslında böyle bir şey söylemediği halde ırkçı veya cinsiyetçi görüşler ortaya atıyormuş gibi görünmesi için manipüle edilebilir. Bütün bunlar ahlâki ve ailevi düzeni sarsabilir ve sosyal disiplin ve düzeni bozabilir.

Devlet dışı sanal aktörlerin tehdit oluşturması:

Yapay zekâ ayrıca gerçek olanlardan ayırt edilmesi çok zor olan hiper gerçek görünen sosyal medya “kişilikleri” oluşturabilmektedir. Twitter, Facebook veya Instagram’da ucuza ve geniş ölçekte konuşlandırıldıklarında hatta seçimleri bile etkileyebilmektedir. Yani gerçekten kendi gözlerinize ve kulaklarınıza tam anlamıyla inanamayacağınız, bilinmez bir dünyaya doğru gidilmektedir.

Gelecekteki Tehlike Konuları

Yapay Zekâ Yanlılığı ve Sosyoekonomik Eşitsizlik: Yapay zekâ kaynaklı iş kaybının yol açtığı genişleyen sosyoekonomik eşitsizlik, endişe için başka bir neden. Eğitimle birlikte iş hayatı uzun süredir sosyal hareketliliğin itici gücüdür. Bu sebeple, belirli bir tür iş olduğunda -yapay zekânın devralmaya eğilimli olduğu öngörülebilir ve tekrarlayan türde işler- daha çok yapay zekâ tarafından yapılmaya başlayacaktır. Çünkü bu tür işleri insanların yapması için ya daha çok eğitim alması gerekecektir ya da zor koşullar (iklimsel koşullar -soğuk ya da aşırı sıcak-, yer altı gibi tehlikeli ortamlar) sebebiyle yapmak istemeyeceklerdir.

Diğer bir perspektif de yapay zekâ konusunda araştırma ve yatırım yapan kişilerin, öncelikle erkeklerin çoğu; belirli ırksal demografik yapılardan gelen, yüksek sosyoekonomik bölgelerde yetişmiş ve engelli olmayan kişiler. Dolayısıyla bu kişilerin, yapay zekâya aktardıkları algoritmalarında dünya meseleleri ve insanlık / insan hakkında geniş düşünebildiklerini öngörmemek gerekiyor. Yani taraflı bir programlama yapıyorlar ve daha da yapmaya devam edecekler.

Ön yargının kökeni teknolojik olmaktan çok, toplumsal olsa da bilim insanları da nesnellik yanılsamasına sahip olabilirler. O yüzden özellikle yapay zekâ konusunda projeler geliştiren bilimsel ekiplerin, öncelikle “dünyanın sosyal dinamiklerini” anlamaya çaba sarf etmeleri gerekmektedir. Çünkü insanlığın sözde teknolojik ilerlemesi, ortak iyinin düşmanı haline gelirse; bu durum güçlü olanın koyduğu yasa ile dikte edilen bir diktatörlüğe gidecektir. Ayrıca özel sektörün hedefi her şeyden önce kâr arayışı olduğundan, “Burada en iyi, en doğru çözüm nedir?” diye de kimse düşünmeyecektir.

Yapay Zekânın Doğuracağı Sorunlar

Önümüzdeki yirmi yılda ekonomik ve üretkenlik artışının ana itici gücünün yapay zekâ olması beklenmektedir. En büyük örneklerden Microsoft ve Apple farklı projeler üzerinde çalışsalar da, çoğunlukla yapay zekâ uygulamalarının Cortana ve Siri üzerinde yoğunlaştıkları bilinmektedir. Microsoft’un yapay zekâ konumu, bugün mevcut olan en büyük profesyonel iş verilerine erişmesini sağlayan Linkedln’i satın almasıyla değişebilir. Yapay zekâ sayesinde yaşamı tehdit eden hastalıkların tespiti, birkaç ay boyunca geniş bir alanın hava koşullarının tahmin edilmesi ve insan ırkının dijital iş birlikçisi olması beklenebilir.

“Yapay Zekâ Dünyayı Ele Geçirecek!” Kuşkuları!

Devletler olumsuz etkilerini büyük ölçüde göz ardı ederlerken, teknolojik ilerlemenin faydalarına odaklanmaya başlayabilirler. Politikacılar bu yeni teknolojilerin riskleri ve potansiyeli hakkında net bir anlayışa sahip olmadıkça, özellikle düşük gelirli ülkeler savunmasız konuma gelir. İş gücü piyasası politikalarını, sosyal güvenlik planlarını ve vergilendirme sistemlerini yeniden tasarlamaya ne kadar erken başlarsa, halihazırda olan geleceğe o kadar iyi adapte olabilir.

İstatistiklere göre, yapay zekâ pazarının 2025 yılına kadar 190 milyar dolara ulaşması bekleniyor. 2021 yılında bilişsel ve yapay zekâ sistemlerine yönelik küresel harcamalar 57,6 milyar dolara ulaşırken, kurumsal uygulamaların %75’i yapay zekâ teknolojilerini kullandı. Ulusal GSYİH açısından, yapay zekânın 2030 yılına kadar Çin’i %26,1 ve ABD’yi %14,5 oranında arttırması bekleniyor.

Yapay Zekânın Risklerini Azaltma Yolları

Kötü niyetli yapay zekânın hasara yol açmasını önlemenin veya en azından yumuşatıp dizginlemenin tek yolu, konuya bir tür düzenleme, bir standart getirmektir. Yapay zekâ projelerinin güvenli bir şekilde geliştirildiğini doğrulamak için; içgörüye ve ardından gözetime sahip bir kamu kuruluşu olması gerekmektedir. Yani uluslararası bir yapay zekâ denetleme veya standart üst kurulu… Bu son derece önemlidir. Ya da Stanford Üniversitesi’nde olduğu gibi “Heartificial Intelligence” yani “İnsan Merkezli Yapay Zekâ Enstitüleri” kurulabilir ve amaç, yapay zekânın toplumu zayıflatmak yerine güçlendirmesini sağlamak olabilir. Ayrıca bu konuya da bir standart getirilebilir. ISO standartları gibi bir standart, yapay zekâ kullanımı için tanımlanabilir. (Bütün bu olumlu ve sorumlu sonuçların gerçekleşmesi için, İslam’ın yaratılış sırlarına ve sorumluluklarına ve Kur’an-akıl-bilim kaynaklı Adil Düzen programlarına ihtiyaç olduğu kesindir.)

Geleceğimiz, sosyal ve bilgisayar bilimcilerinin birden fazla tecrübeye yani multidisipliner bakışa sahip, inançlı ve insancıl araştırmacılarla yan yana çalışma yeteneğine bağlıdır. Günümüzün bilgisayar bilimi merkezli modelinde önemli bir değişim yaşanması kaçınılmazdır. Yani bilgi teknolojilerinde okuyan ya da çalışan kişilerin sosyoloji, psikoloji, ekonomi, antropoloji vb. (yanında yaratılış gerçeği, ahiret ve mesuliyet bilinci ve Adil Düzen prensipleri gibi) diğer disiplinleri de araştırmaları lazımdır. Yapay zekânın yaratıcıları; ekonomi, hukuk, tıp, felsefe, tarih, sosyoloji, iletişim gibi diğer alanların yanı sıra etnik kökenler, cinsiyetler, kültürler ve sosyoekonomik gruplar arasındaki insanların içgörülerini, deneyimlerini ve endişelerini de araştırmalıdır. İnsan-bilgisayar etkileşimi, psikoloji, bilim ve teknoloji çalışmaları bir arada yapılmalıdır. Bu iş birliği, bir uygulamanın yaşam döngüsü boyunca -başlangıcından pazara sunulmasına kadar ve kullanım ölçekleri olarak- olmalıdır.[1]

Özet olarak:

“Yapay zekâ”nın; aklı, iz’anı, vicdanı ve insafı bulunmamaktadır. İnsani duyguları ve duyarlılıkları, manevi korkuları ve kuşkuları olmayan teknoloji harikası bir makinadır. Bu cihaz, inançlı ve vicdanlı, iyi insanların elinde çok mükemmel bir hizmet aracıdır. Ama inançsız ve vicdansız odakların güdümünde, atom bombasından daha tehlikeli bir teknoloji canavarı olacaktır.

Yapay Zekânın Olası Sakıncaları!

Yapay zekâ teknolojisi gün geçtikçe daha çok yaygınlaşan bir teknoloji halini almıştır. Büyük ülkeler bu konuya daha şimdiden odaklanmış durumdadır. Çin’de yapay zekânın ders olarak okutulması, Almanya’nın bu işe milyon dolarlar yatırması konuya verilen önemi ortaya koymaktadır. Hemen hemen her gün yapay zekâ üzerine yeni haberler duyulmaktadır. Bu haberler çoğunlukla yapay zekânın sağlayacağı katkılar ve gelişmeler üzerine yoğunlaşmaktadır. Ancak yeni gelişmeler katedildikçe çeşitli korkutan haberler de gündeme taşınmaktadır. Bir kısım uzmanlar gelişmelerin tehdit içermediği ve henüz yolun çok başında olunduğunu savunsa da Elon Musk gibi yapay zekâ çalışmalarının sonumuzu getirebilecek olduğunu söyleyenlerin sayısı giderek artmaktadır. Düşündüğünüz zaman aslında çok kolay bir hayat sunmaktadır. Ama yapay zekâ kötü amaçlı insanların elinde bir felâket aracıdır!

Yapay zekâ teknolojisi o kadar güçlü ki; bugüne kadar gelen tüm teknolojiye hâkim olma yolundadır. Aynı anda tüm internete hâkim konumdadır. Hatta bazı dizilere konu olduğu gibi kameralardan sizi görebiliyor ve sizi takip edebiliyor durumdadır. Daha buraya kadar yazdıklarımla bile özel hayatın gizliliği ortadan kalkmaktadır! Günümüzde kullanılan, tüm savaş sanayinde üretilen silahlar, internet ya da güçlü teknoloji ile çalışmaktadır. Yapay zekâ sayesinde istediğiniz silahı ele geçirebilme imkânı vardır. Bunlar tehlike için sadece birkaç örnek sayılır. Microsoft’un Başkanı Brad Smith’in dediği gibi “Dünya yavaş yavaş George Orwell’in ‘1984’ romanındaki hayata benzemekte. Eğer önlem alınmazsa çok daha vahim sonuçlar ortaya çıkacaktır!” Romanda, baskıcı bir hükümetin halkı sömürmesi ve her şeyin devlet tarafından kontrol ediliyor olması anlatılır. Yapay zekâya sahip bir ülke, bir şirket ya da bir grup, istediği bilgiye yorulmadan kolaylıkla ulaşacaktır. Robot teknolojisi ile paralel olarak gelişen yapay zekâ teknolojisi çok ciddi tehlikeler barındırmaktadır ve bir an önce tedbirler alınmalıdır. Böyle bir güce insanoğlunun sahip olması kötü niyetli insanlara çok tehlikeli fırsatlar sunacaktır.

Cambridge Üniversitesi Varoluşsal Risk Araştırması Merkezi’nden Shahar Avin BBC’ye yaptığı açıklamada, yapay zekânın getirebileceği tehditleri belirtmişti. Google’ın yapay zekâ şirketi DeepMind tarafından geliştirilen ve zekâsıyla rakiplerini alt eden AlphaGo oyun programı, bilgisayar korsanları tarafından verilerde yeni örüntüler ve kodlardan yararlanmanın yeni yollarını bulmak için kullanılabilirdi. Kötü niyetli bir kişi bir insansız hava aracı satın alarak, belirli bir kişiyi hedef alması için onu yüz tanıma yazılımıyla eğitebilirdi. Bot’lar otomatikleştirilebilir ya da sahte videolar siyasi manipülasyon için devreye sokulabilirdi. Bilgisayar korsanları, hedeflerin kimliğine bürünmek için ses sentezini yapıp yararlanabilirdi!?

Bunların yanında yapay zekânın oluşturabileceği bir diğer kötü etki ise, bazı ülkelerde ciddi problem olan işsizliktir. Dünya nüfusunun haddinden fazla artması ve akıllı robotların devreye sokulması endişe vericidir. İşverenler artık robotlar ve yapay zekâ ile normal insanlara göre daha çok işi, daha hızlı ve sorunsuz halledebilecektir. Fakat bu durum bir sürü insanın aç kalmasına sebep olabilir. Daha şimdiden dünya bunun örnekleri ile dolu. Örneğin Almanya’nın en büyük bankası Deutsche Bank’ın CEO’su John Cryan, yapay zekâ ve otomasyon geliştikçe robotların ‘abaküs görevi gören’ bazı çalışanların yerine geçebileceğini söylemiştir. Ayrıca Carl Frey ve Michael Osbourne’un yayınladığı makalede 20 yıl içerisinde ABD’de insanların %47’sinin işsiz kalacağının altı çizilmiştir.

Yapay zekânın bize getirmesi beklenen başka bir tehlikesi de dolandırıcılığın artacak olmasıdır. Kişilerin kimlik ya da banka bilgilerini çalmak için özel tasarlanmış mesajlar kullanılabilir, yapay zekâ kişilerin sosyal ve profesyonel ağlarını haritalandırarak ardından tuzak mesajların üretimini otomatikleştirebilir. Gerçekçi chatbotlar (sohbet robotu) oluşturmak şu an oldukça zor olsa da, ileride arkadaşınızla sohbet ettiğinizi düşünürken aslında kötü niyetli hazırlanmış bir chatbotla konuşuyor ve bazı bilgilerinizi kendisine teslim ediyor olabilirsiniz. Bu tür yazılımların hazırlanması zor değil ve bir kere üretildikten sonra benzer amaç için, hiçbir ek maliyet gerektirmeden defalarca kullanılabilir.

Yapay zekânın belki de en kötü sonuçlarından biri terör faaliyetleri olabilir. Dünyada çeşitli sebeplerden kurulmuş bir sürü terör örgütü bulunmakta ve onlar da teknolojiyi yakından takip etmektedir. İnternet korsanları sayesinde önemli yapay zekâ projeleri ele geçirilirse, atom bombasından bile daha kötü sonuçları olabilir ve milyonlarca insanın da hayatı riske girebilir.

Yapay zekânın sebep olabileceği tehditlerden birisi de sahte ses ve video üretebilmesidir. Yapay zekâ aracılığıyla sahte ses ve video yapılabilir. Birkaç dakikalık konuşma ve ses kaydını inceledikten sonra ilgili hedefin sesinin nasıl taklit edilebildiği; insanların görüntülerinin nasıl değiştirilebildiği bilinmektedir. Bu da bazı durumlar için toplumsal felâketlere sebep olabilir.

Yapay zekânın faydalı işler için planlanmasına rağmen amacına ulaşırken yıkıcı metotlar kullanması muhtemeldir. Bu ihtimal, yapay zekâyı tam olarak hizaya sokmadığımız müddetçe her an olabilecek bir tehlikedir. Bir insansız arabaya, havaalanına en hızlı şekilde ulaşmak istediğinizi söylerseniz, sizi çevredeki insanlara zarar vererek veya yanlış alanlardan geçirerek götürebilir; bu şekilde isteğinizi harfi harfine yerine getirir ama istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Ya da suçları önlemek için yapılan sistemler, tehdit gördüğü her şeyi imha etmek üzere çalışırsa sonu alınamaz sorunlar ortaya çıkabilir. Çünkü robotların duygu ve muhakeme yeteneğinin olması, hiçbir zaman mümkün değildir.

Teknolojinin gelişmesi çoğu zaman insanoğlunun yararına olabilir. Fakat yapay zekâ gibi bir güç eğer kötü niyetli birkaç kişinin eline geçerse sonunun nerelere varabileceğini hayal bile edemeyiz. Özel hayatın gizliliği hakkı her insanın en doğal hakkıdır fakat yapay zekâ sayesinde tamamen ortadan kalkabilir. Bizi asıl koruması gerekenler zaten bu güce sahip olup, bu gücü kullanmak isterlerse o zaman durum gerçekten çok vahim olabilir.[2]

Yakın Gelecekte Yapay Zekânın Risk Haritası!

26 uzman, yapay zekânın getirdiği tehditlerin gerçek olduğuna ve şimdiden uygulamaya konduğuna dikkat çekmişlerdir. 1- Füzeye dönüştürülmüş insansız hava araçları, 2- Kamuoyunu manipüle eden sahte videolar ve 3- Otomatikleştirilmiş bilgisayar korsanlığı… Bunlar yanlış ellere düşen yapay zekânın getirdiği tehlikelerden sadece üç tanesidir.

Onlarca uluslararası güvenlik uzmanı, yapay zekânın kötü niyetle kullanıldığında oluşturabileceği tehlikeler hakkında bir rapor yayımlamıştır. 100 sayfalık raporda; yapay zekâyı tasarlayanlar, teknolojinin kötüye kullanımını engellemek için daha fazla çaba sarf etmeleri konusunda uyarılmıştır. Raporda, hükümetlerin bu konuda yapabilecekleri de sıralanmıştır:

a) Kanun koyucular ve teknik araştırmacılar, yapay zekânın kötüye kullanımının açacağı sorunları anlamak ve buna karşı hazırlanmak için birlikte çalışmalıdır. b) Yapay zekâ olumlu amaçlar için kullanılabilse de, gerçekte iki taraflı bir teknoloji olduğunun farkına varılmalı ve yapay zekâ araştırmacıları ve mühendisleri dikkatli olmalı ve kötüye kullanılma ihtimalini önceden göz önünde bulundurmalıdır. c) Bilgisayar güvenliği gibi, uzun zamandır çift yönlü riskleri olan disiplinlerden ders çıkarmalıdır. d) Yapay zekânın kötüye kullanılmasının oluşturacağı tehditleri önlemek ve dizginlemek konusunda daha fazla devlet kurumu ve sosyal hizmet grubu harekete geçmelidir.

Dünya Teknoloji Devinden Çağrı: “Yapay zekâ araştırmalarına, güvenlik önlemleri alınana dek ara verilmesi lazımdır!”

Tesla’nın kurucusu ve Twitter’ın CEO’su Elon Musk ile bir grup teknoloji sektörü yöneticisi yazdıkları açık mektupta, OpenAI’ın yeni çıkarttığı GPT-4’ten daha güçlü Yapay Zekâ (AI) teknolojilerinin geliştirilmesine 6 ay ara verilmesi çağrısı yapmışlardır. Çağrıya gerekçe olarak, “topluma ve insanlığa yönelik potansiyel riskleri” ortaya koymuşlardır. Microsoft’un desteklediği OpenAI, yapay zekâ programı GPT’nin (Üretken Ön İşlemeli Dönüştürücü) dördüncü sürümünü piyasaya çıkartmıştır. Yeni teknoloji kullanıcılara; insan benzeri sohbetten, şarkı bestelemeye ve uzun belgeleri özetlemeye, birçok alanda uygulama alanı oluşturmaktadır.

Kâr amacı gütmeyen Future of Life Institute (Yaşamın Geleceği Enstitüsü) adlı kuruluş tarafından yayımlanan ve Elon Musk dahil 1000’den fazla kişinin imza attığı mektupta, bu tür tasarımlar için güvenlik protokolleri geliştirilip uygulanana ve bağımsız uzmanlarca denetleme imkânı oluşuncaya dek, ileri yapay zekâ araştırmalarının durdurulması çağrısı yapılmıştır.[3]

 


[1] https://www.gulaysavas.com.tr/yapay-zekanin-zararlari-ve-tehlikeleri/

[2] https://ioturkiye.com/2019/11/yapay-zekanin-olasi-tehlikeleri/ – Enes Eren

[3] bbc.com/turkce – 29 Mart 2023

 

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Ufuk EFE

Ufuk EFE

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
12 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
H. Cesur

Sonsuz Akıl Sahibinin Doğadaki Mücizeleri
Yapay zekâ; değil bir insan, hatta bir böcek ve bir hayvan kadar bile olamayacaktır. Örneğin; en şifalı ve yararlı bir içecek olan sütü, bir inek yapmaktadır. En güzel ve en mükemmel tatlı olan balı, arı denen bir sarı sinek yapmaktadır. En kıymetli ve pahalı giyecek olan ipeği, bir tırtıl böcek örüp durmaktadır. Oysa yapay zekâ bunların hiçbirini yapamamaktadır. İşte bu, Allah’ın yarattıklarıyla, insanların kurguladıklarının farkıdır.

Belemir Brcn

Amenna..
Var ola gelmis ve teknolojide yükselmiş milletler en sonunda seytan ile isbirligi yapınca mutlaka bu teknolojileri seytani amaclarla kullanmıştir. Ne zaman yapay insan yapay hayvan gibi Allah’ın yarrattiklari varlıkları degistirme klonlama yolunu gidilmis ise o teknolojileri üreten, kullanan ve ses cikarmayan kabbullenen kavimler batmaya layık olmuştur. Allahin verdiği aklı şeytanın yolunda ve uğrunda kullananlar en sonunda batmaya haktır..Mutlaktır… Amenna..

Hasan Ç.

Yapay Zekanın İnsanlığa Hizmet Etmesi İçin Adil Düzene Dayalı Yeni Bir Dünya Şart
“Yapay zekâ”nın; aklı, iz’anı, vicdanı ve insafı bulunmamaktadır. İnsani duyguları ve duyarlılıkları, manevi korkuları ve kuşkuları olmayan teknoloji harikası bir makinadır. Bu cihaz, inançlı ve vicdanlı, iyi insanların elinde çok mükemmel bir hizmet aracıdır. Ama inançsız ve vicdansız odakların güdümünde, atom bombasından daha tehlikeli bir teknoloji canavarı olacaktır.

Onlarca uluslararası güvenlik uzmanı, yapay zekânın kötü niyetle kullanıldığında oluşturabileceği tehlikeler hakkında bir rapor yayımlamıştır. 100 sayfalık raporda; yapay zekâyı tasarlayanlar, teknolojinin kötüye kullanımını engellemek için daha fazla çaba sarf etmeleri konusunda uyarılmıştır. Raporda, hükümetlerin bu konuda yapabilecekleri de sıralanmıştır:

a) Kanun koyucular ve teknik araştırmacılar, yapay zekânın kötüye kullanımının açacağı sorunları anlamak ve buna karşı hazırlanmak için birlikte çalışmalıdır.

b) Yapay zekâ olumlu amaçlar için kullanılabilse de, gerçekte iki taraflı bir teknoloji olduğunun farkına varılmalı ve yapay zekâ araştırmacıları ve mühendisleri dikkatli olmalı ve kötüye kullanılma ihtimalini önceden göz önünde bulundurmalıdır.

c) Bilgisayar güvenliği gibi, uzun zamandır çift yönlü riskleri olan disiplinlerden ders çıkarmalıdır.

d) Yapay zekânın kötüye kullanılmasının oluşturacağı tehditleri önlemek ve dizginlemek konusunda daha fazla devlet kurumu ve sosyal hizmet grubu harekete geçmelidir.

Fatih Çetinkaya

İstanbul
Ahmet hocam daha önce iktidarın İstanbul’a vize ile giriş yapılmalı şeklindeki sözlerinin arkasında bu konudaki tehlikeli niyetlerini açıklayan yazılarınız oldu. Depremden sonra (seçim nedeniyle dikkatlerden kaçan) benzer söylemler oldu tekrar ve haberlerde sürekli ekonomik kriz nedeniyle İstanbul’dan Anadolu’ya tersine göç başladığı, yabancıların İstanbul’da adeta yapılan siteleri bloklar halende toptan satın aldığını okuyorum. İstanbul sinsice boşaltılıyor ve maalesef bu tehlikeli planı sizden başka gündeme taşıyan olmadı. Rahmetli Erbakan hocamızın ve sizin defalarca anlattığı siyonist planlar adım adım uygulanıyor. Rabbim inşallah ülkemize ve milletimize karşı yapılan bu planlara fırsat vermez. Bu ve bunun gibi pek olayın perde arkasını görmemize ve büyük oyunların farkına varmamıza vesile olduğunuz için Allah sizden razı olsun. Saygılarımla…

Tuba İrem

Yapay Zeka İyi Amaçlı İnsanların Elinde Nimet, Kötü Amaçlı İnsanların Elinde Bir Felakettir !
Gün geçtikçe yaşadığımız bu teknoloji çağında akıl almaz derecede ilerlemelere şahit oluyoruz. Bu gelişmeler bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken diğer taraftan da kötü etkileyebilir. O yüzden teknolojinin kimlerin elinde geliştiğine dikkat edilmeli ve ona göre tedbir alınmalıdır. Yoksa bizi arşa çıkarabileceği gibi sonumuzu da getirebilir. Rabbim teknolojinin zalimin elinde felakete dönüşmesinden korusun.

Osman Nuri

SİYONİST Güdümlü yapay zekacılar FELAKETİ ama MİLLİ ÇÖZÜM ZİHNİYETLİ yapay zeka sahipleri SAADETİ ARMAĞAN ederler. Yani siyonist güdümlü hareketlerin panzehiri Milli Çözüm Zihniyetidir.
Dünyaya son 300 yıldır herşekilde hâkim olan Irkçı Emperyalizm; bildiğiniz gibi dört tane temel esasa dayanmaktadır.
Irkçı Emperyalizmin Amentüsü’nün temel ilkeleri:

1. Biz üstün ırkız. Dünyaya hâkim olmak hakkımızdır.

2. Diğer insanlar bize köle olsun diye yaratılmıştır.

3. Büyük İsrail’i kuracağız, bizim Mesihimiz gelecek dünya hâkimiyetimizi perçinleyecek.

4. Bütün insanlar bizim kölemiz olacaktır.

İnançları bu olduğu için diğer insanları ezmeyi bir ibadet sayıyorlar.

Adil Düzen kurulmadıkça insanlar saadet bulamazlar. Bugün Hak ve adalet merkezli yeni bir dünya kurmak mecburiyeti vardır. Yeni bir dünyanın kurulmasında D-8’lere ihtiyaç vardır. Bunların etrafına D-60’lar, 60 tane Müslüman ülke toplanacak. D-160’lar, yani 100 tane ezilen ülke bunların etrafına katılacak. Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya, Meksika… Gibi ülkeler yer alacak. D-160 ülkelerinin nüfusu 5 milyardan fazla olacaktır. 1. Yalta Konferansı yerine, Adil Yeni Bir Dünya’nın kuruluş ilkelerinin benimseneceği 2. Yalta Konferansı yapılacak. Bu 2. Yalta Konferans’ında yeni bir dünya kurulacak.

O yüzden Akıl , Kur’an’ın Sünnetin emrinde olursa yani Kur’an’ı Sünneti Aziz Erbakan Hocamızın öğretileri öğütleri ve projelerini esas almış MİLLİ ÇÖZÜM EMRİNDE olursa SEBEBİ SAADET, arzuların, çıkar ve menfaatin , hakkın değil kuvvetin ve çoğunluğun ve imtiyazın emrinde olursa SEBEBİ FELAKETTİR . Siyonist güdümlü bir yapay zeka sahibleri saadet yerine felaket getirirler.
SİYONİST Güdümlü yapay zekacılar FELAKETİ , ama MİLLİ ÇÖZÜM ZİHNİYETLİ yapay zeka sahipleri SAADETİ ARMAĞAN ederler. Yani siyonist güdümlü hareketlerin panzehiri Milli Çözüm Zihniyetidir.

Gökçe Öztürk

Yaşadığımız çağın gerekliliklerini yakından takip edip gerekli önlem ve tedbirlerimizi almak zorundayız.
Siyasi yöneticiler ve eğitimciler maalesef çoğu zaman teknoloji konusunda yeterli bilgiye sahip değiller. Hele toplumlarda siyasi yöneticilerin bu konudaki eksiklikleri ve konuya gereken stratejik önemi vermemeleri sebebiyle yaşanan sorunlar sadece o toplumun bugününü değil tüm geleceğini de etkilemektedir. Tüm bu sebeplerden dolayı, eğitim politikamızın değiştirilip, bir yandan insan odaklı olarak inanç ve ahlâk prensiplerinin ve insan psikolojisinin de öğretildiği, öğrencinin insan varlığını ve Yüce Yaratıcı’nın sanat harikalarını da tanıyabileceği, diğer yandan da dijital teknolojileri de derinlemesine öğrenebileceği bir eğitim sistemine geçmemiz gerekmektedir.

Arzu Akdağ.

Düşündüğünüz zaman aslında çok kolay bir hayat sunmaktadır. Ama yapay zekâ kötü amaçlı insanların elinde bir felâket aracıdır!
Teknolojinin gelişmesi çoğu zaman insanoğlunun yararına olabilir. Fakat yapay zekâ gibi bir güç eğer kötü niyetli birkaç kişinin eline geçerse sonunun nerelere varabileceğini hayal bile edemeyiz. Özel hayatın gizliliği hakkı her insanın en doğal hakkıdır fakat yapay zekâ sayesinde tamamen ortadan kalkabilir. Bizi asıl koruması gerekenler zaten bu güce sahip olup, bu gücü kullanmak isterlerse o zaman durum gerçekten çok vahim olabilir.

Necati

Yapay zekâ; İnançlı ve Vicdanlıların Elinde Faydalı, İnançsız ve Vicdansızların Elinde ise Zararlıdır!
Yapay zekânın; duyguları ve duyarlılıkları, korkuları ve kuşkuları, inançları ve sonsuz hayat arzuları yoktur. O sadece kendisine yüklenen hazır verilerden ve bilgilerden yararlanarak, çabuk ve kolay çözüm önerileri sunan harika bir araçtır. Ama kendiliğinden bir konuda ihtiyaç duyma, yeni ve orijinal şeyler kurgulama yeteneği olmayan bir “yapay beyin” konumundadır. Bu nedenle yapay zekânın “yapay akıl” sanılması yanlıştır. Çünkü “AKIL”ın, araştırma, anlama, yorumlama, hayal kurma, orijinal şeyler kurgulama ve icatlar yapma gibi özellikleri, yapay zekâda bulunmamaktadır.
“Yapay zekâ”nın; aklı, iz’anı, vicdanı ve insafı bulunmamaktadır. İnsani duyguları ve duyarlılıkları, manevi korkuları ve kuşkuları olmayan teknoloji harikası bir makinadır. Bu cihaz, inançlı ve vicdanlı, iyi insanların elinde çok mükemmel bir hizmet aracıdır. Ama inançsız ve vicdansız odakların güdümünde, atom bombasından daha tehlikeli bir teknoloji canavarı olacaktır.
Kötü niyetli yapay zekânın hasara yol açmasını önlemenin veya en azından yumuşatıp dizginlemek için; İslam’ın yaratılış sırlarına ve sorumluluklarına ve Kur’an-akıl-bilim kaynaklı Adil Düzen programlarına ihtiyaç olduğu kesindir.

Mus ab

Yapay Zekanın İnsanlığa Hizmet Etmesi İçin Yeni Bir Dünya Şart
Bilindiği üzere Batı her fırsatı ya sömürüye veya zulme çeviriyor.
Çok büyük bir nimet olan “Yapay Zeka” teknolojisi de insanlığa zarar değil fayda suna bilmesi için İslam’ın yaratılış sırlarına ve sorumluluklarına ve Kur’an-akıl-bilim kaynaklı Adil Düzen programlarına yani Milli Çözüm şuurunda bir yönetime ihtiyaç olduğu kesindir.

Ali Çağıl.

HAFTALIK SOHBETİMİZİN KISMİ KONUSUYDU
Evet bütün mesele yeryüzünde hatta geniş anlamda gök yüzündeki gücün Rahmanilerin yada Şeytanilerin kontrolünde olma meselesidir. Şeytanın hep kötüyü ve kötülüğü teşvik ederek insanlığın ve evrenin kısıtlı ve bencil kullanımından yana olması doğası gereğidir.
Rahmanilerin de tüm olanakları bütüncül olarak hayır ve huzur yönünde kullanması onun doğasındadır. İnsanlığın huzuru için ya ADİL DÜZEN kurulacak ya da her şey ifsad olacak seçeneği insanlığın imtihanın gereğidir.
Kuvvet ve kudret sahibi yanlız cenabı Haktır.
Teknoloji de onun bilgi hazinesi içerisinde bir cüzdür.
Bu teknolojik gelişmelerin acil tehditlerine karşı devletin tedbir almak mesuliyeti olduğu gibi fertlerin de uyanık olma mecburiyeti vardır.
Akla gelen acil bazı olumsuzluklar da şöyle olabilir;
Gelen telefon vs. aramaların ses ve görüntüsü tanıdık olsa da gerçekte yapay zeka ve kasıtlı yönlendirme olabilir.
Acil düşman yaratıp ekipleri, grupları, cemaat , tarikat gibi sosyal sınıfları bir birine düşürebilir.
Devlet yetkilisi, aile büyüğü, hocası, gibi iletişim kurularak yanlış yönlendirebilir.
Gerçek olmayan bilgilerle panik ortamı hazırlanabilir.
Yapay görüntüler ve teknolojik bilgilerle elde edilen veriler tehdit ve şantaj amaçlı kullanılabilir.
Fakat kudret kamili olan Allah (cc) Rahmetini gazabından üstün tutmuştur. Kainatın kumanda merkezi bizzat elindedir. Bu kumandayı mümin, salih kullarının kısmi kontrolüne de vermiştir. Bu noktadan sonra meseleyi Siyonist şeytanlar düşüneceklerdir. Çünkü ellerindeki imkanlar bumerank hükmündedir. Milli Çözüm ekibimizin katıldığı, Aziz Erbakan Hocamızın sunumunu yaptığı konferansta Hocamız “Allah (cc) teknolojiyi mü’minlerin emrine verdi” sözü cahil tabakası için çok anlam ifade etmese de, arif mü’minler için sevinç ve zafer müjdesi Siyonist zalimler için korku endişe sebebidir.
Teknoloji ötesi yol ve manevi imkanların varlığı müminlerin en büyük avantajıdır.
Tabiki her türlü imtihan haktır, hazırlıklı olunmalıdır.
Selamlarımla…

Mücahit Dinç

“Teknoloji kendini gelişmiş zanneden ülkelerin önüne geçmek için, Allah’ın vermiş olduğu bir rahmettir”
Erbakan Hocamızın hazırladığı projelerin sadece bir kaçı bile dünyayı şoka uğratmaya yetti.
Ülkemizin İha/siha ve tiha’ları diğer ülkelerin ürettiklerinden ayıran en büyük özellik “yapay zeka” ile çalışmaları..
Karabağ, Ukrayna, Libya ve bazı Afrika ülkelerinde kendini ispatlayan sihalarımız, diğer ürettiğimiz ancak zamanı gelmediği için açıklayıp kullanmadığımız teknolojiler yanında “devede kulak” bile değil..
Erbakan Hocamız bu sistemleri anlatırken, kendisini hayalcilikle suçlayanlar..
Milli Çözüm bu teknolojilerin gerçekliğini savunurken delilikle suçlayanlar..
Fragmanını izlediğiniz filmin vizyona girmesine çok az kaldı İnşAllah..
Adil Düzen medeniyetinde atom bombası ve yapay zeka gibi teknolojiler, insanlığın hizmetinde kullanılacak İnşAllah.
Erbakan Hocam “finale getirdiğin davan, diye senin manevi desteğinle zafere erişecek”
Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
12
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx