YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6918302e2428e
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 2 6
Bugün : 10444
Dün : 37133
Bu ay : 612249
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45016070
IP'niz : 216.73.216.10

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

Felakete davetiye ziyaret

Çevremizdeki yangınları Türkiye'ye sıçratma çabalarının artık gizlisi saklısı kalmadı. Irak geçici yönetim Başbakanı Caferi Ankara'ya geldi ve gitti. Ama ne hikmetse bizim araştırmacı ve soruşturmacı basınımız, beylik resmi açıklamalar dışında Şii liderin Ankara'ya koşa koşa neden geldiği konusuna açıklık getirmedi. İktidar gazeteleri de Erdoğan'ın bir mesajıyla Irak'ta şiddetin durduğu gibi talihsiz bir manşet attı ama bombalar gene patladı. Siz ne dersiniz Caferi, Ankara'ya o saçma sapan demeçleri vermek için mi geldi.

 

Hoş bu ziyaret başlarken Kürtler kendini tutamadı ve bu gezi deki gizli amaçların rengini belli eden Caferi'nin haddini aştığı açıklamasını yaptı. Bizim acar basın duru mu, onlarda yarı ayıkarak Irak'a gönderilen özel temsilci ile verilen mesajın onları tanıma teminatı olduğunu anlayıverdi. Tebrikler, oysa AKP iktidarı bir yıldan daha uzun süredir, Washington'un baskısı ile Iraklı Kürt federe devletini tanıyacağını bizzat hem Başbakanın ağzından hem de Dışişleri Bakanı ve veliaht Gül tarafından açıklamıştı.

Aslında oyun bence Irak'tan çıkmak için formüller düşünen ve gittikçe de batan ABD'nin yeni bir tuzağı havası veriyor. Bugüne kadar Türkiye'nin, Kürtler dışında Iraklı Şiiler ve Sünnilerle bir meselesi olmadı. Ben birazda Cumhurbaşkanı olarak Bağdat'ta oturan Kürt aşiret reisi Talabani'nin tepkisinden yola çıkarak bir tahminde bulunabiliyorum. Bir zamanlar Irak topraklarında Türk askerini görmek istemediğini alenen açıklamıştı bu kişiler, şimdi devletleşme yolundayken neden bizi istesinler. Aklınızdan nedir ağzımdaki bakla diye geçiyor biliyorum. Anlatayım…

Benim aklıma gelen aynı Afganistan olayında yediğimiz kazığa benzer bir oyun. Siz iyisiniz, aslansınız, Kaplansınız palavraları ile kafasına torba geçirdikleri askerlerin sırtını sıvazlayıp, Irak kuyusundan çıkmaya çalışan sözde koalisyon kuvvetlerinin yerine bir İslam barış gücü palavrası ile Mehmetçiği nöbete dikip bu yangın yerinden kaçmak. İnşallah yanılıyorum, ama bence oynanan oyun daha önce ki ihaleleri hatırlatıyor. Belki de Türk ordusunun lejyonerlik görevi yapacağını söyleyen Soros'un tahminleri gerçekleşiyor.

Türk askerinin, yani çocuklarımızın kanı, Türkiye içinde yurt dışındaki mihraklarca desteklenen teröristlerin akıttıkları kanlar yetmezmiş gibi şimdi de yurt dışında gençlerimizi harcamayı planlıyorlar. Belki diyeceksiniz ki çok uçuyorsun, inşallah öyledir. Bizler ileriye dönük tahminler ve olaylar için kafa patlatmadığımız ve yalnızca içinde bulunduğumuz günü yaşadığımız için başımıza bunlar geliyor. Ayrıca unutmayın, onların askerleri kıymetli ve pahalı bizimkiler ucuzdur. Verdikleri ölüm tazminatlarından anlamış olmalısınız. Dünya bizim gibi eller havada oynamıyor, 25 hamle ilerisini planladığı satranç oynuyor.

Bu konudan ayrı olarak dışardan ekonomi konusunda bazı tehlike çanları çalıyor, ama kimsenin umurunda değil. Öncelikle Morgan Stanley, bizim devlet tahvillerini satmaktan vazgeçti. Ticaret açığı büyüyor. İthalat artarken ihracat inanılmaz boyutlarda azalıyor. Turizm deseniz bu tavuk gribi olayından yeteri kadar darbe yedi. Yapılan analizlerde, AKP'nin gelecek seçimden tek parti iktidarını yaratacak şekilde çıkmasının beklenmediği vurgulanıyor. Yunan Merkez Bankası bile bu konuda rapor yayınladı.

Herkes endişeli kaygılı bir bizim sembolünü yenileyen ampul takımında kaygı yok. Onlar neyin peşinde olduklarını da artık saklayamayacak durumdalar. Bu arada, konuların çok olmasına rağmen ortada ciddi bir muhalefet yok. Zaman tam Demirel muhalefet taktikleri zamanı ama ne olduysa muhalefet partileri aynı bürokrat mantığı ile muhalefet yapıyor ve AKP'de bu rahatlığın tadını çıkarıp duruyor. Seçimler için şimdiden yollara düşülmesi ve bu adamların neler yaptığını kapı kapı dolaşarak anlatılma zamanı. Memur kafası ile bir seçimi daha kolayca AKP'ye kaptırırsınız beyler.

Benzeye benzeye, yaz benzeye benzeye kış olurmuş!"… AKP iktidarı dönemindeki iç ve dış hallerimizin özetidir! Olaylar, değerler ve kavramlar, bilinçli şekilde dalgalanmaya bırakılınca, "benzetilmekteyiz"!

Irak ve Kuzey Irak konusunda, kırmızıçizgilerimiz böylelikle sarartılmakla kalmadı, tümüyle yok edildi. Başbakan Recep Tayip Erdoğan, dün "Kırmızı Çizgilerimiz belli!" buyurmuşlar; bunların ne olduğunu, açık seçik ifade etseler de bilsek! Çek Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Cyril Svoboda'nın açıkladığına göre, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül kendisine ; "Amerika Irak'tan çıkarsa, Iran damgalı İslam'ın Irak'ta egemden olması ve de Türkiye'ye sızması engellenemez" demiş…

Yani "kırmızıçizgilerimiz" ABD'nin, Irak'ta ve Orta Doğu'daki egemenliğinin devam etmesi. Ve de Büyük Orta Doğu Projesi… Ve tam aynı sırada ABD Ankara Büyük Elçisi Ross Williams Türkiye'nin, BOP'un lideri "rolünde" olduğunu söylüyor…"Rolünde" deyimi anlamlı; asıl lider ABD, Türkiye ise, anlaşılan "rol kesecek."

Şu son birkaç günde olanlar, ABD'nin dâhiyane öncülüğünde oluşturulmakta olan sözde Irak Federasyonu çatırdarken Türk Hükümeti bu yapı içinde, ama ilk fırsatta, bahane bulup hemen ayrılıp "Bağımsız" Kürt devletini kurmaya hazırlanan Barzani'ye "Kürdistan" bölgesini tanımak mesajını verirken, aslında, "Bağımsız Kürdistan'ı da tanıyacağımızın işaretlerini veriyor!

HÜRRİYET'İN haberine göre Özel Irak Temsilcimiz Oğuz Çelikkol muhakkak Ankara'dan aldığı talimata göre, Irak'ın, yani Kürt Bölgesinin yeni " Başbakanı" Mesut Barzani'yi makamında ziyaret ediyor ve ona Irak Anayasası yürürlüğe girdikten sonra Kürdistan'ı da tanıyacağı teminatını veriyor… Daha önce MIT Müsteşarı da, Barzani'yi ziyaret etmişti!. Dışişleri bakanlığı önce bunu yalanlıyor ama hemen sonra Bakan Gül "Irak halkının kabul ettiği sistem ne ise onu kurumlarını- yani Bölgesel Kürt Hükümetini- tanımak zorundayız" diyor. Gül'e göre bütün bunlar dış politikada "nüanslarmış"! Kuzey Irak böyle "nüans nüans, gıdım gıdım, uyum uyum, kaybediliyor!

Daha önce "büyüklerimizin" "artık Kuzey Irak ve Irakta gerçekleri Talabani ve Barzani'yi tanımalıyız" ve "değişen koşullara uymalıyız" demelerinden sonra ve bazı aklıevvellerin içimizdeki "Kürt Sorununu" çözmek ve PKK ile mücadele etmek için Talabani, Barzani ve hatta APO'yu kullanmak önerileri de hatırlanınca, koca Türk devletinin, bölgede nasıl önderliğini, inisiyatifi kaybettiği ve olayların önünde sürüklendiği daha iyi anlaşılır! …

Kürtler ve "Kürdistan" başından beri, ABD'nin Orta Doğu'da, Irak'ta ve de BOP' de başıca as kartı. Bütün bu son gelişmeler, Türkiye'nin BOP'taki "rolü icabı", şu veya bu şekilde "Kürdistan Devletine" razı olacağının işaretleri!

Irak'ta "tayin edilmiş Başbakan Caferi'nin Ankara ziyareti dolayısıyla Irak devlet zirvesinde tartışılmasına, Cumhurbaşkanı Talabani'nin bundan-Şiilerle yakınlaşmamızdan kuşkulanmasına gelince bu da, herhalde, bir şekilde, BOP içinde ABD tarafından yatıştırılır!

Görüyor musunuz "Devlet Adamlığının", daha doğrusu "Adamsızlığının" Türkiye'yi nerelere getirdiğini!…

Bölgeyi yüzyıllarca, bir arada tutan PAX OTTOMANA -OSMANLI BARIŞI, yok edildikten sonra, şimdi Türkiye'nin, bu kafayla, Bölgede lider olması hatta tarafları uzlaştırması gerçekçi görünmüyor. Ancak bunu yapmaya çalışırken kendi öz çıkarlarımızı-eğer hala kalmışsa- unutmayalım ve özellikle Türkmenlerin daha fazla harcanmalarına engel olmaya çalışmalıyız!

Talabani Ne İstiyor?

Irak Başbakanı İbrahim Caferi'nin Ankara ziyareti, bölgedeki dengelerin ne kadar kaygan bir zeminde yükseldiğini bir kez daha göstermiş oldu. Şii-Sünni çatışmasının tehlikeli boyutlara ulaşması ve bir türlü yatışma sinyali vermemesinin ardından Türkiye'nin Başbakan Caferi'yi davet etmesi, Irak Devlet Başkanı sıfatına sahip olan Celal Talabani'nin sert tepkisine neden oldu. Talabani'nin bu ziyaretten "ülke yönetiminin haberdar olmadığı" sözleri, Irak'taki karmaşık denklemin farklı bir cepheden ifadesi sadece.

Bir önceki seçim döneminin aksine Şiiler ve Kürtler arasındaki iktidar ortaklığı projesinin ayakları, eskisi kadar sağlam değil. Taraflar arasında başlayan güven bunalımı giderilemedi. Denklemin dışına itilen Sünnilerin, yeniden iktidar sürecinde etkin olması da dengeleri değiştirmeye başladı.

Öte yandan Irak'ta Şii-Sünni çatışmasının devam etmesi, kendi bölgelerinde egemenlik arayışlarını hızlandıran Kürtler için bir avantaj oluşturuyor. Dolayısıyla, bu gerilimin giderilmesine yönelik adımlara sıcak bakmaları mümkün değil.

Celal Talabani'nin bu ziyarete tepkisinde, iyi ilişkiler içinde olduğu İran'a mesaj verme kaygısından, yeni hükümet sürecinde varlığını hatırlatmaya kadar bir dizi taktik hamle var. Ancak galiba bunlardan daha önemlisi, Talabani'nin Türkiye tarafından muhatap alınma isteği. Türk dış politikasının geleneksel kodlarında Talabani'nin Barzani'den daha geri planda olduğunu hatırlarsak, bu tepki daha da anlamlı hale geliyor. Caferi'ni ziyareti, Ankara'nın Irak politikasında Şiilere önem verdiğini vurgulamanın yanı sıra, devlet başkanı sıfatına rağmen Talabani'yi muhatap almamanın da dolaylı bir ifadesi. Cumhurbaşkanı Sezer'in pek alışık olmadığımız bir üslupla "Caferi'nin Talabani ile olan tartışmaları bizi ilgilendirmiyor. Meşru Başbakan sıfatıyla geldiği için kabul ettik" açıklaması bu tavrın bir diğer göstergesi. Ancak Talabani'yi muhatap alma meselesi, önümüzdeki dönemde de Türkiye için sıkıntılı bir gündem maddesi olmaya devam edecek.

İstendiği kadar tekzip edilsin, önceki gün basına yansıyan "Bölgesel Kürt Hükümeti'ni tanıyacağız" mesajı, tam da bu ziyaret arefesinde büyük önem taşıyor. Bu mesaj Türkiye'nin Kuzey Irak'ta Barzani ile yakınlaşma politikasının devam ettiğini gösteriyor. Talabani, bir kez daha geri planda kalıyor başka bir deyişle. Türkiye medyasının bir başka bölümünde "Barzani-PKK" ilişkisine vurgu yapan haberlerin bu dönemde ortaya çıkması da dikkat çekici.

Gelelim Caferi'nin ziyaretinin medyamızda niçin bu kadar olumlu karşılandığına. Kuşku yok ki Irak Şiilerinin dünyaya açılan penceresinin sadece İran olduğu algısı, başta ABD olmak üzere bölge üzerinde hesap yapanlar için çok rahatsız edici. Ancak bu tek taraflı bir talep değil, yani Irak Şiileri de Türkiye ile yakın ilişki içinde olmayı, dünyaya başka bir pencereden bakmayı öteden beri dile getiriyor.  Kürt temsilcilerin protesto ettiği Başbakan Caferi'yi karşılayanlar arasında Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Ahmet Muratlı'nın bulanması ise, yeni dönemde Şiilerin çatısı altında bir Türkmen politikasının işareti olabilir. Türkmen nüfusun yaklaşık % 55'nin Şii olduğunu da hatırlatalım. Kerkük gibi sürekli gerginlik yaşanan konularda Türkiye'nin Şiilerden destek beklediği de çok açık.

Irak Şiilerinin, öyle herkesin istediği gibi yönlendireceği bir siyasi enstrüman olmadığını bu ziyaretle birlikte daha dikkatli izlemek gerekiyor. Ancak, dini mercilerin gücüyle ortak karar verme yetenekleri hayli gelişkin olan Şiilerin, sanıldığı kadar homojen bir topluluk olmadığını da bu süreç ortaya çıkarabilir.

Irak'ta giderek yıldızı parlayan Şii lider Mukteda Es-Sadr'ın ziyaret programı ise belirsizliğini koruyor. Sadr'ın gelişi, Caferi'nin ziyaretinden çok daha önemli sonuçlar ortaya çıkarabilir. Caferi hükümetinin son çatışmalarda izlediği politikaların, gerilimin tırmanmasını engelleyemediği ortada. İşte tam bu noktada daha birleştirici mesajlar veren Sadr önem kazanıyor.

Tabii Ankara, bu ziyareti de Hamas'ta olduğu gibi köşe kapmacaya çevirmezse.

Ankara'nın kâbusu gerçeğe dönüşüyor

Sadr, müttefik arıyor ve buluyor: Amerikalılar, Suriyeliler, Suudiler, Ürdünlüler Hatta Iraklı Sünniler ve de şimdi Türkiye nezdinde bile.

Türkiye'de yaşayan kardeşlerinin Iraklı Kürtleri kendilerine örnek almaları ise sadece bir zaman meselesi. Türkiye'yi tehdit eden bela şimdiden belirginleşiyor. Hükümet, Kürt bölgelerinde müdahalelerle uzun bir süre barışı sağlamaya çalıştı.

Şimdi ise Kürt gerillası yeni bir mücadele ruhuyla canlandı. Anadolu'da çatışmalar yaşanıyor, turizm bölgelerine ve Türkiye'nin diğer hassas noktalarına saldırılar düzenleniyor. Geniş ölçüde özerk bir Kürt bölgesi bile Ankara için sorun olurdu. Topraklarında petrol kaynaklarına sahip bağımsız bir Kürt devleti ise bir felaket anlamına gelir. Böyle bir devlet iyi bir ekonomi partneri olmayacağı gibi, petrol fiyatlarının belirlenmesinde söz hakkı olacağı için, güçlü Türkiye'yi muhtaç ülke konumuna düşürürdü. Komşu ülkenin parçalanması ve akabinde çıkabilecek bir iç savaşın Türkiye'nin başına açabileceği diğer sorunlar da daha az tehdit edici değil. Böyle bir durumda daha çok mülteci gelecek, Bağdat'a giden ticari yollar tehlikeye maruz kalacaktır. AB üye adayı Türkiye, kendisini dikkatle izleyen AB devletlerinin bakışları altında ne kabaca müdahale edebilecek ne de isyanları acımasızca bastırabilecektir. Ayrıca Ankara, kavganın içine çekmeden AB'nin öncüsü görevini üstlenmesi gerekir. Bunun nasıl olacağı ise muhtemelen Brüksel'de bile bilinmiyor. Erdoğan çözüm arayışında Caferi ile iyi bir partner bulmuş durumda. Irak Başbakanı bir milliyetçi ve bu makamda, Irak bir bütün olarak var olduğu sürece bulunacak. Peki ya Mukteda El Sadr? Bağdat'ta önemli bir siyasi figür olarak yükselen küçük milis grubun lideri ve Şiilerin imamını hoş tutmak için yeterince nedeni olan sadece Ankara değil. İşler haldeki bir Irak, tıpkı Şiilerin kısmi bir devleti gibi, İran'la yakın bağları olan Şii örgütlerin hâkimiyetinde olurdu. Ancak bu durum, bir ihtilal yaparak kendi gücüyle yükselen ve şimdi Bağdat'ta 'Arap olmayan Şiilerin' nüfuzunu teşhir eden Sadr'ın hoşuna gitmiyor. Sadr, müttefik arıyor ve buluyor: Amerikalılar, Suriyeliler, Suudiler, Ürdünlüler, hatta Iraklı Sünniler ve de şimdi Türkler nezdinde bile.[1]


[1] Radikal / 05.03.2006 / Martina Doring-Berliner Zeitung

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Subscribe
Bildir
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Picture of Halil YAMAN

Halil YAMAN

YORUMLAR

Son Yorumlar
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...