YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
69182fb13a62e
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 2 6
Bugün : 10356
Dün : 37133
Bu ay : 612161
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45015982
IP'niz : 216.73.216.10

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

Önce insaflı Yahudi düşünürlerinden Yoram Kaniuk'un "Siyonist düşünce barbarlığı, İsrail'i felakete sürüklüyor!" feryadını okuyalım:

"İsrail ‘canavarlığı' bırakmalı

Kurulmasına yardım ettiğim devletin yarattığı adaletsizliği gördükçe utanıyorum. Siyonist hayal resmen bir kâbusa dönüştü. Tek suçu İsrail'e yasadışı yollardan girmek olan bir adam hapishanede küçük kızının İsrail ordusu tarafından öldürüldüğünü duyuyor. Onu son kez görmeyi istiyor. Cenazeye katılmasına izin verilmiyor… Biz Yahudileri kim koruyacak, postbıyıklı hayali bir savunma bakanı mı? Savaş naraları atıp Hizbullah'tan dersini aldıktan sonra şerefiyle kaybetmeyi bilmeyen tabansız bir genelkurmay başkanı mı? Başbakan nerede? Bakanların, yarattığımız adaletsizliğin ne menem bir şey olduğuna dair en ufak bir fikri var mı? Cinayet. Nefret. Aşağılama. Bunlar ne getirecek? Daha az Kassam roketi mi? Yaşlı bir kadın hastaneye ulaşamadığında daha mı az terör saldırısı olacak? Kurulmasına yardım ettiğim ülkeden utanıyorum. Şiddet dolu, kalpsiz bir topluma dönüştük. Bir devlet kurmak zorunda olduğumuz gençlik yıllarıma dönüp bakıyorum. Silahsız ve açtık. Uykuya yenik düşmeyelim diye her gece göz kapaklarımıza kürdan koyardık. Fakat bir ülke kurduk. Bugün bir asker olarak kurulmasına yardım ettiğim ülkeden utanıyorum. Hahamlar adaletsizliği ve masum insanların öldürülmesini kutsuyor. Genç erkeklerimiz sadece canları sıkıldığı için yoldan geçen her Arap'ı vurarak eğleniyor. Rol aldığımız şu lanetli festivalde, işler kötü giderken hayal etmekten vazgeçmeyenleri düş kırıklığına uğratıyoruz. 2 bin yıl öncesine uzanan bir tarihimiz var. Belki işler yine tehlikeli hale gelecek ve Yahudiler öldürülecek;  fakat bu kez, canavar sürüsü gibi davrananlar için bir devlet kuracak bizim gibi aptallar olmayacak."[1]


[1] 27.12.2006 / Yoram Kaniuk / Yedioth Ahronoth-İsrail / Radikal

 

Şimdi de, yıkılışa hazırlanan canavar İsrail'e yaranmaya çalışan Mehmet Ağar'la ilgili bazı köşe yazarlarının yorumlarını aktaralım. Bu zevatın karakter ve kalitelerini bilenler, Ağar'ın mahiyetini ve hedefini anlamakta zorlanmayacaktır.

Hasan Ünal: (Milli Cephede)

Ağar, Amerika'nın Kürt zokasını yutmuş

DYP Lideri Ağar'ın bir süredir yaptığı açıklamalar Amerika'nın Kürt zokasını yuttuğuna işaret ediyor. Önce PKK teröristlerine kravat takıp düz ovaya indirme lafları; ardından Yozgat'ın kaderiyle Musul'un kaderini birleştirme teraneleri derken, Denizli'de gazetecilere ağzındaki baklayı çıkarmış.

İkincisi ve daha önemlisi ve de daha tehlikelisi ise Kürdistan'ı kabullenen sözleridir. Amerikalılar tarafından 2003 yılından bu yana yüksek sesle düşünmek adına söylenen lafları Ağar yutmuşa benziyor.[1]

Mehmet Tezkan: (Bu ve sonrakiler kirli cephede)

Ağar, biz de Kürtlere destek verelim diyor

Kurmaylarından öğrendiğimiz kadarıyla Ağar bölge ülkeleri arasında ekonomik birlik hedefliyor.. Kuzey Irak'ın, Suriye'nin, Gürcistan'ın, Azerbaycan'ın katılacağı bir birlik..

Dikkatinizi çekerim.. Irak'ın değil..

Sadece Kuzey Irak'ın katılacağı ekonomik birlik..

‘Babadağı'nda üretilen havlu Kerkük'te satılacak' sözünün anlamı bu..[2]

Mehmet Metiner:

Ağar Özal'ı çağrıştırıyor!

Ağar'ın sohbet toplantısında altını çizdiği bir söz vardı ki bence herkes onu not etmeli. Ağar'ın yeni siyaset dilinin nirengi noktasını oluşturan o söz şu: "İmparatorluk vizyonu" Ağar'ın gerek "dağda silah/ovada siyaset" açılımı, gerek Kuzey Irak'taki Kürt Federe Hükümetiyle işbirliğini öne çıkartan yaklaşımı işte bu "imparatorluk vizyonu"yla bağlantılı. Rahmetli Özal'ın duruşunu çağrıştıran bir söylem bu. [3]

Etyen Mahçupyan:

Bu adamı beğeniyorum vesselam!

George Soros'la bir kez karşılaştım… Türkiye'de projelerine katkı sağladığı kurumları ziyaret gezisi sırasında TESEV'e de uğramıştı. Epeyce meraklı ve mütevazı biri olduğunu hatırlıyorum… Ama bir işadamının servetini demokratlaşma ve özgürleşme gibi amaçlara hasretmesi dünyanın hiç bir yanında kolay değil… Keşke dünyada ve bizde de başka böyle insanlar olsaydı… Bu Soros'u beğeniyorum vesselam![4]

Her ne hikmetse Soros'un vakıfları da M. Ağar'ı beğeniyor!

Şura'da askerler ne mesaj verecek?

Askeri Şura bu Perşembe toplanıyor. Şura, Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın ilk en üst düzey komutan sıfatıyla katıldığı oturum olması açısından büyük önem taşıyor. En merak edilen konulardan biri de, Başbakan  Erdoğan ve Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün katılacağı toplantıda askerlerin özellikle irtica konusunda ne diyeceği. Kış soğuğunda oldukça ‘sıcak' geçecek bir Şura kapıda. Cumhurbaşkanlığı seçimi adayları ve ülkede hassas dengelerin konuşulduğu bir dönemde yapılacak Şura her açıdan çok önemli bir dönemeç.[5]

Mahmut Övür:

Nevval Sevindi DYP'de

Ali Bulaç, Nevval Sevindi ve Altan Tan. Hepsi de bir biçimde "Siyasal İslam" konusunda ve Türkiye'nin siyasi yapısı hakkında sözü olan önemli isimler… Her üç ismin de önümüzdeki ay DYP'ye katılacakları söyleniyor.

Özellikle Nevval Sevindi'nin İzmir'den milletvekili adayı olacağına ise kesin gözüyle bakılıyor.[6]

Derya Sazak:

Ağar'la Kucaklaşmak

Ağar, o zaman Emniyet Genel Müdürüydü! Ahmet Türk, beş yıl önce Esenboğa Havaalanı'nda Mehmet Ağar ile karşılaşmış. Ağar, Türk'le kucaklaştıktan sonra Kürt sorununun çözümü için yeni bir şeyler yapmaktan söz etmiş: O zaman bağımsız milletvekiliydi ve bana Sami Selçuk'un başkanlığındaki yeni oluşuma gidilebileceğini anlattı. "Ağar, 5 yıldır Kürt sorununun sadece silahla çözülemeyeceğini görüyordu. Bugünkü sözlerini de önemsemek gerekiyor. Ağar'ın geçmişine bakarak bugün söylediklerini görmezlikten gelemeyiz" diye destek veriyor Türk, ‘ovada siyaset' söylemine.[7]

Amerika'daki Fetullahçı SETA vakfı koordinatörü Dr. İbrahim Kalın 14 Aralık 2006 zaman Gazetesinde, Türkiye'de giderek yükselen Amerikan karşıtlığını, ulusal güçlerin çıkardığı bir komplo teorisi olarak nitelendiriyor ve ulusalcılığı (Milli duyarlılığı) küçümseyerek şunları yazıyordu:

Olaylar karşısında çaresizlik içinde olan kitleler, çözümü ya şiddet eylemlerinde ya da kendine özne oluşlarını ortadan kaldıran komplo teorilerinde arıyorlar. Amerikan karşıtlığının bu kadar yüksek bir düzeye ulaşması, bir tesadüf değil. Dünyadaki bütün kötülüklerin tek süper güç olan Amerika'dan kaynaklandığını düşünmenin sağladığı (sahte) güven duygusu yabana atılır türden değil. Komplo teorileriyle bezenmiş anti-Amerikanizm ve anti-Avrupacılık aynı zamanda aciz ve atıl kitlelerin yaşadıkları yabancılaşmayı izah etmek için kullandıkları güçlü bir kavramsal araç.

Ulusalcılık çözüm değil (miş!.)

Ulusal egemenliklerinin eridiğini düşünen "Euro-skeptikler", AB'ye şüpheyle bakıyorlar. Ve paradoksal bir şekilde, Türkiye'deki AB muhalifleriyle aynı önermeden hareket ediyorlar: "Biz ulusal egemenliğimizi Brüksel'le paylaşmak istemiyoruz." Bu manasız bir inatçılıkmış!..

Aynı zaman gazetesi bir gün önceki sayısında (13 Aralık 2006), Mehmet Ağar'ı şöyle sahipleniyordu:

Ağar, ulusalcı platforma kızdı: Demokrasi dışı tutumlara heveslenmeyin! 

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, bazı ulusalcı derneklerin cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Meclis'e baskı yapmak için bir araya gelerek eylem kararı almasına tepki gösterdi.

 DYP lideri Mehmet Ağar, Köşk seçiminin nasıl yapılacağının Anayasa'da belirlendiğini vurguladı.

Türkiye'de her şeyin demokrasi içinde olması gerektiğini vurgulayan Ağar, "Kimse demokrasi dışı tutumlara heveslenmesin. Türkiye'de her şeyin vazgeçilmez hakemi milletin dışında hiç kimse olamaz." dedi. Ağar, partisinin genel merkezinde Mersin Esnaf Odaları Birliği ile Şoförler Odası Yönetim Kurulu üyelerini kabul etti. Görüşme öncesinde gazetecilerin sorularını cevaplandıran DYP lideri, cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili tartışmaları değerlendirdi. Bazı ulusalcı derneklerin cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde aynı platformda buluşmasıyla ilgili endişelere değinen Ağar, demokrasiye vurgu yaptı. Mehmet Ağar, seçimin nasıl yapılacağının mevcut Anayasa'da belli olduğunu belirtirken, bu süreç içinde çeşitli kesimlerin serbestçe fikirlerini söylemelerinin tabii olduğunu vurguladı. Ağar, şöyle devam etti: "Ancak bugün Türkiye'de yapılması lazım gelen çok net bir şey var. Demokrasi normalleri yapma rejimidir. Kimse demokrasi dışı tutumlara falan heveslenmesin. DYP, demokrasi dışındaki hiçbir tavrı benimsemez. Ancak bütün bunların hepsi, hükümet 'ben dedim oldu, ben istediğimi yaparım' rahatlığı içinde olması sonucunu da doğurmamalıdır." Cumhurbaşkanı'nın yeni bir Meclis tarafından seçilmesini isteyen Ağar, bunun için ilkbaharda genel seçimlere gidilmesini teklif etti. DYP lideri, "2002 yılını temsil eden bir Meclis'in Türkiye'nin 7 senesini yönetecek olan bir yüksek makamın seçimini yapmasının isabetli olup olmadığını milletin vicdanına havale ederken, hükümete, "Millete güveniyorsan, korkmuyorsan millete gidersin." şeklinde seslendi. 

Mehmet Ağar, "Türkiye himayesinde Kürdistan" oluşumuna zemin hazırlıyor!

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın tartışmaya açtığı benelüks modelinin altında Kürdistan'ı himaye çıktı. Ağar, bu modelle Kuzey Irak, Gürcistan, Azerbaycan ve Suriye ile ortak Pazar kurmayı önerdi. Ağar'ın bir sonraki açıklaması, Musul ve Kerkük'e gümrüksüz mal satışı oldu.

"PKK düz ovada siyaset yapsın" açıklamasıyla dikkatleri üzerine toplayan Mehmet Ağar, geçen hafta içinde de açıklamalarını sürdürdü. Önce Denizli'de konuşan Ağar, "Denizlili tüccar malını Musul'da Kerkük'te de satacak" dedi.

Daha önce de "Yozgat ile Musul'un kaderi bir olacak" diyen Ağar, Avrupa Birliği tartışmalarıyla ilgili olarak, "AB karşısında Türkiye'nin elini güçlendireceğini" savunduğu bir model gündeme getirdi. Ağar'ın "Benelüks modeli"inde dikkat çekici unsur, Türkiye'nin komşularının yanı sıra Irak'ın kuzeyindeki Kukla Devlet'in Irak'tan ayrı biçimde bir "partner" olarak sunulması.

Aydınlık'ın 3 Aralık 2006 tarihli sayısında da DYP Genel Başkan Yardımcısı Salim Ensarioğlu'nun "Kuzey Irak'ta Türkiye garantör olsun" açıklaması yer almıştı.

"Eski İlişkilerini Devreye Sokuyor"

Hakan Aygün, Bugün gazetesin de 5 Aralık günü, Ağar şu açıklamasıyla ilgili görüşmesine yer verdi:

"Denizli'nin bornozunu, havlusunu Musul'da, Kerkük'te, Süleymaniye'de satacaksınız" diyen, Mehmet Ağar'la yemek yerken, dayanamayıp sordum: ‘Efendim, gümrüklü mü, gümrüksüz mü satacağız?' Ağar, sorudan öyle mutlu oldu ki, dün gazete köşelerine yansıyan yanıtını verdi: ‘Hakan, sen de ne biçim ayrıntıları yakalıyorsun. Kendi insanımızdan para mı alacağız?' Ağar'a ‘yakalanmasını istediği' ayrıntıyı sormuştum Zaten yemi atmış, kim yutacak diye bekliyordu. Ağar, böylece haftalardır bu köşede yaptığım ‘analizlerimi' doğruladı. Düşündüğü ‘Benelüks modeli'ydi. Yani K. Irak'ın petrolü de bizim kontrolümüze girecek şekilde bölgede hareket etmeye çalışıyor. Nasılsa K. Irak'taki ‘Kürdistanımsı şey'in başı, ABD bölgeden çekilince aşağıdaki Sünni ve Şiilerle derde girecek. O zaman da Talabani ve Barzani'ye ‘Türkiye'yle eski günlerine dönmekten' başka çare görünmüyor. Ağar geçmişte ‘terörle mücadelenin başında'yken, K. Irak'taki PKK varlığına karşı ABD ve K. Irak'taki Kürtlerle, Türkiye adına ‘kapalı kapılar ardında' işbirliği yaptı. Belli ki, yine ‘eski kaynaklarını' harekete geçirmiş! Şimdi ‘aleni devlet politikası' haline getirmeyi hedefliyor!"

Başını Baba Bush'un Dışişleri Bakanı James Baker'ın çektiği Irak Çalışma Grubunun raporu açıklandı. Rapor da, Amerikan yönetimi için Irak'ta mevcut şartların vahim olduğu saptaması öne çıktı. Raporda, Irak'ta Amerikan yönetiminin açmazlarını ortadan kaldırabilmek için çeşitli öneri ve değerlendirmeler yer alıyor. Öne çıkan önerilerden biri, ABD'nin Irak'taki kaostan kurtulmak için İran ve Suriye ile işbirliğine girmesi.

Türkiye Kürdistan'a Partner Yapılıyor!

Bölgedeki ülkelerin, Irak'taki şiddetin kendi sınırlarına taşmasından endişeli olduğu belirtilen raporda, "Irak'taki kaos, bu ülkelerin kendi çıkarlarını korumak için müdahale etmesine yol açabilir ve bu da büyük bir bölgesel savaş çıkarır" denildi.

Raporda, "Irak'ın sınırında büyük bir Sünni Müslüman ülke olarak Türkiye, Irak'taki ulusal uzlaşma sürecini destekleyen bir partner olabilir" denildi ve Türkiye'nin, Irak'taki Kürt bölgesinin, birleşik Irak'ın bir parçası olması ve PKK'ya Irak'ta barınak sağlanmaması çıkarları çerçevesinde de yardımcı olabileceği ifade edildi.

Askeri çevrelere yakın kaynaklar, ABD'nin Irak'a konuşlanma hedefiyle, Baker raporu birlikte değerlendirildiğinde önümüzdeki dönem gündeme gelecek taktiğin aydınlığa kavuştuğunu belirtiyor. Buna göre Türkiye, ABD ile birlikte Irak'ın kuzeyine girecek ve böylece PKK da bitirilmiş gibi gösterilecek, hem de kamuoyunun gazı alınmış olacak. Öte yandan bölgeye giren Türk askeri Amerikan askeri ile birlikte olduğu için ABD'ye daha mecbur hale getirilmiş olacak. Ancak, bu teklife Genelkurmay'ın sıcak bakmadığı bildiriliyor.

M. Ağar, Barzani ve PKK'ya mı çalışıyor?

Devletin güvenlik birimlerinde uzun yıllar çalışmış, Ağar'la da yakın mesai içinde bulunmuş üst düzey bir yetkili şunları söylüyor:

"Ağar, ‘düz ovada siyaset yapsınlar' açıklamasını Barzani ile temasa geçmeden yapmaz. Barzani ne diyor: PKK'yı affedin, mesele çözülsün! Ağar da böyle diyor. Amerika da aynı fikri işliyor. Güneydoğu'da PKK'dan çok Barzani etkin. Yarın öbür gün Barzani'yle Ağar arasındaki temastan söz edilirse hiç şaşırmayın."

Doğru Yol Partisi (DYP) Başkanı Mehmet Ağar, siyasetin gündeminde. Geçen yıl, "Bana yetki verin, dağdakileri indireyim" diyen Ağar, bu yıl üst üste yaptığı açıklamalarla milletin dikkatini çekmeye çalışıyor. Çekiyor da!

Ama dikkati çekmek oy getirecek mi? Araştırmalar, bu açıklamaların öncesinde kısmen yükseliş seyrinde ve yüzde 10'luk barajın hemen civarında görünen DYP oylarının, açıklamaların hemen ardından aşağılara düştüğünü ortaya koyuyor.

O zaman neden Ağar bu açıklamaları yapıyor?

Haşim Haşimi: Kuzey Irak'ta Bir Barzani Gerçeği Var

Güneydoğu'da geçmişten bu yana değişik partilerde siyaset yapan ve İslamcı Kürtçü olarak tanınan Haşim Haşimi, bu soruya şöyle yanıt veriyor:

"Ağar'ın bu açıklamalarında dış dinamiklerin, dış ülkelerin Kürt meselesine müdahalesinin etkisi var. Kuzey Irak'ta bir Barzani gerçeği var. PKK'nın denetim altına alınması tartışılıyor."

Barzani'nin Türkiye'deki en yakınlarından olarak bilinen Haşim Haşimi, Ağar ile bu konuları zaman zaman karşılaşmaları sırasında görüştüklerini belirtiyor. Ağar'ın 2-3 yıl öncesine dayanan bir hazırlık döneminden sonra bu açıklamaları yaptığını belirten Haşimi, Ağar'ın açıklamalarının "siyasete müdahale" ve siyasette "yeni bir kulvarın" açılması olarak değerlendiriyor. CHP, MHP, AKP'nin de, bu "yeni kulvarda" siyaset yapmak durumunda kalacaklarını vurguluyor.

Kuzey Irak'ta Kıbrıs'a Benzer Garantörlük Tuzağı

Bu "yeni kulvarın" ne olacağı ise DYP'li Salim Ensarioğlu'nun itiraflarıyla açıklık kazanıyor. Salim Ensarioğlu Aydınlık'a yaptığı açıklamada, "Biz bir siyasi risk aldık. Ama bu riskin alınması gerekiyordu" diyor. Ensarioğlu, Güneydoğu'da Barzaniciliğin etkisinin artmasından rahatsızlık duymadığını altını çizerek vurguluyor. "Biz akrabayız, onlar da dini ön planda tutuyor. Şeyh ailesinden geliyor" diyor.

Ensarioğlu, Barzani ile sık sık görüştüğünü ve haberleştiğini belirtiyor. Barzani, Türkiye'ye geldiğinde görüştüklerini veya aracılar vasıtasıyla haberleştiklerini belirten Ensarioğlu önemli bir açıklama yapıyor:

"Irak'ın kuzeyindeki durum onların iç meselesidir. Orada devletleşme vesaire iç meselesi. Ama bunun bize rağmen olmaması lazım. Türkiye'nin Kıbrıs'taki garantörlük benzeri bir durumla, gayrı resmi olarak bu yapıyı kucaklaması lazım".

Ama bağlantı kurulan aşiretler bunlarla sınırlı değil. Bölge kaynakları, Ağar'ın özellikle Barzanici politikaya oynayan aşiretlerle görüşmeler yaptığına dikkat çekiliyor.

Görüşmeleri, eski Devlet Bakanı Salim Ensarioğlu ve yeğeni DYP Diyarbakır İl Başkanı Galip Ensarioğlu yürütüyor.

PKK ile Teması

Salim Ensarioğlu 8 Ekim gecesi. Roj TV'de canlı yayına katılarak PKK'nın "ateşkes"ini değerlendirdi. Özgür Gündem gazetesi ne konuşan Ensarioğlu, Roj TV'deki programa katıldığını söylüyor ve şunları anlatıyor:

"Af ve bölge üzerine konuştuk. Bu hükümetin samimi olmadığını söyledim orada. Eğer bir adım atmak istiyorlarsa, bunu bizimle ve diğer kurumlarla da paylaşmak zorundalar. Mehmet Ağar, aslında siyasi bir risk alıyor. Biz bölgedeki sivil toplum örgütleriyle toplantılar yaptık. Onlar ateşkes istediklerini açıkça söylediler. Biz de artık kan dökülmesin diyoruz. Bunu da en doğru şekilde Sayın Ağar ifade etti."

"Ateşkes"e Destek Çağrısı, PKK'yı Meşrulaştırma Numarası!

DYP Diyarbakır il Başkanı Galip Ensarioğlu, PKK'nın "ateşkes" açıklamasının ardından süreci şöyle değerlendirmişti:

"Elbette bu karar çok anlamlı. Bize düşen görev bu süreci desteklemek ve değerlendirmektir. Hükümetin de demokratik açılımlarıyla Kürt sorunu çözmeye yönelmesi gerekir. Yine dağda binlerce insanımız var. Bunların da topluma kazandırılması için genel af gibi bir düzenlemeye gidilebilir. Bu iş Amerika'ya havale edilerek çözülmesi gereken bir sorun değil.

Bunu toplum olarak kendimiz çözebilecek güce sahibiz."

Apo: Ağar, De Clerk Olabilir

Nitekim Mehmet Ağar'a, en somut destek Abdullah Öcalan'dan geldi. Abdullah Öcalan, Mehmet Ağar'ı, iç savaşı önlemek için Nelson Mandela ile anlaşma sağlayan Güney Afrika'nın eski Devlet Başkanı De Klerk'e benzetti. Öcalan'ın destek verdiği Ağar; PKK'yı kastederek, ortaya koyduğu iradeyi devam ettirmesi gerektiğini söyledi.

Ağar, 13 Kasım günü Haber Türk'te yayınlanan Basın Kulübü programında şu ifadeleri kullandı:

"Süreç devam etmeli. Öyle görünüyor ki bu konudaki kalıcı yaklaşımlar seçim sonrasına kalmış gibi. Herkes ortaya koyduğu iradenin devamını yerine getirmelidir."

Kürtçü Ahmet Türk'ün Mehmet Ağar Hayranlığı!..

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün 30 Kasım günlü Milliyet'te Derya Sazak'a yaptığı açıklamalar ise aslında Ağar'ın çok eskiden beri bu çevrelerle temas içinde olduğunu ortaya koyuyor. Derya Sazak Türk'ten şöyle aktarıyor:

 "Ahmet Türk, beş yıl önce Esenboğa Havaalanı'nda Mehmet Ağar ile karşılaşmış. Ağar, Türk'le kucaklaştıktan sonra Kürt sorununun çözümü için yeni bir şeyler yapmaktan söz etmiş: O zaman bağımsız milletvekiliydi ve bana Sami Selçuk'un başkanlığındaki yeni oluşuma gidilebileceğini anlattı. Ağar 5 yıldır Kürt sorununun sadece silahla çözülemeyeceğini görüyordu. Bu günkü sözlerini de önemsemek gerekiyor. Ağar'ın geçmişine bakarak bu gün söylediklerini görmezlikten gelemeyiz" diye destek veriyor. Kürtçü Ahmet Türk, Türkçü Mehmet Ağar'ın, "ovada siyaset" söylemine." [8]

Ve işte Aydınlık'tan Fikret Akfırat'ın ortaya çıkardığı belge:

Mit Raporu:

Barzani, Kerkük Petrollerine el koyuyor!

MİT Müsteşarı adına Müsteşar Yardımcısı M. Cemal Uzgören imzasıyla, Genelkurmay İstihbarat ve Harekat Başkanlıkları'na, Dışişleri Bakanlığı'na, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na ve Dış Ticaret müsteşarlığı'na yollanan yazıyla alarm veriliyor:

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin hazırladığı petrol yasasıyla, referandum öncesinde Kerkük petrolleri ve Kerkük-Yumurtalık hattının denetimi Barzanilerin eline geçiyor.

Yazının tarihi 3 Ekim 2006.

Referandum Olsa da Olmasa da… (Barzani Hayalini Gerçekleştiriyor)

Mevcut Irak anayasasına göre, federal bölgeler kendi anayasalarını hazırlayıp kendi parlamentolarında onaylayabiliyorlar. 29 Ekim 2006 tarihli Aydınlık, Irak Kürdistan Bölge Anayasası taslağının hazır olduğunu duyurmuş ve "koşulların olgunlaşması"nın ardından Kukla Devlet'in Parlamentosu'nda oylanacağını duyurmuştu. Anayasa taslağının en önemli maddesi adeta bir bağımsız devlet için hazırlanmış olması. Anayasa'daki en kritik bölümlerden biri, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının işlenmesi, çıkarılması için merkezi hükümetten bağımsız davranma imkanı tanıyor.

Hazırlanan petrol yasa taslağıyla ise referandumdan önce Kerkük petrollerine el koymasının önü açılıyor. MİT'in yazısında bu durum şöyle ifade ediliyor.

"Taslak, (…) Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin İhtilaflı Topraklarda yaşayan halkın bu toprakların referandumla Kürt bölgesine bağlanmasına karar vereceği kanaatine varması durumunda, referandum yapılmadan önce, Kerkük dahil İhtilaflı Topraklar'da istediği gibi petrol sözleşmesi yapabileceğini hükme bağlamaktadır. (Madde 43)"

İhtilaflı Topraklar'dan kastedilen, Kerkük dahil Geçici Yönetim Taslağı'nın 58. Maddesi ile Irak Anayasası'nın 140. Maddesinde sözü edilen, yani Kukla Devlet yönetiminin hak iddia ettiği topraklar.

"Kanaat oluşmuş" durumda zaten. Kerkük'e yoğun bir Kürt nüfus yerleştirmesiyle, gerçekte Türkmenler lehine olan dengenin değiştiğini herkes biliyor.

Boru Hattı da Ellerine Geçiyor

MİT'in yazısında taslaktaki önemli bir noktaya daha dikkat çekiliyor: Kukla Devlet'in sınırları içinde petrol çıkarılması, üretilmesi ve mevcut altyapının tamamen "Kürdistan Bölgesel Yönetimi"ne bırakılması öngörülüyor. Yani Kerkük-Yumurtalık boru hattı da, hayata geçirilmesi planlanan İsrail'e uzanan Kerkük-Hayfa hattı da ellerine geçmiş olacak.

Ayrıca bütün bu bölge deki petrollerin gelirlerinin de Kukla Devlet'e ait olacağı, doğrudan satabileceği hüküm altına alınıyor. Yine başka ülkelerle merkezi hükümetten bağımsız olarak anlaşmalar yapabilme hakkı da tanınıyor. Merkezi hükümetin herhangi bir idari ve yasal düzenlemesi ise geçerli olamıyor.

Kukla Devlet yönetimine bu da yetmiyor. Üstelik, Irak çapındaki petrol gelirlerinden de pay verilmesinin yanı sıra, eskiden yararlanamadıkları için geçmişe dönük ödemeler yapılması da isteniyor.

MİT: oldu-bitti yaratılmak isteniyor

MİT'in yazısı  şu uyarılarla sona eriyor:

"Irak'ın petrol ve doğal kaynaklarının paylaşımına ilişkin anayasal ve yasal düzenlemelerin henüz hayata geçirilmediği ve ulusal petrol politikasının belirlenmediği bir ortamda Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY)'nin söz konusu girişim ile Irak merkezi yönetimine bir oldu-bitti yaratarak, Kuzey Irak'ta petrol ve doğal kaynaklar üzerinde hakimiyet kurmayı amaçladığı değerlendirilmektedir. KBY'nin bu düzenlemelerinin tümünün merkezi düzeyde kabul edilmeyeceğinin farkında olması ve bir kısmını pazarlık marjı olarak öngörmesi muhtemel olabilecek ise de; Taslak, KBY'nin geleceğe dönük hedeflerinin anlaşılması bakımından önem taşımaktadır. Bu çerçevede belirsizlik sürecinde KBY'nin üçüncü ülkelerle Bağdat'ı dışarıda bırakan ‘doğrudan ilişki tesisine ve anlaşmalar yapmasına' yol açabilecek gelişmelerin hassasiyetle izlenerek Türkiye bakımından alınabilecek tedbirlere ağırlık verilmesinde fayda görülmektedir."

Başkent Kulisleri Şu Senaryo İle Çalkalanıyor!

Aslında kulislerde epeydir ilginç bir senaryo konuşuluyor. Barzani ve Talabani'nin Danışmanı olarak görev yapan Amerikalı Peter Galbraith'in, Ruşen Çakır'la yaptığı röportaj bu ilginç senaryonun ciddiyetini anlamamıza yardımcı oldu. Galbraith, Çakır'a şöyle diyordu, "Bağımsız bir Kürt Devleti Türkiye'nin uydusu olur"

Ve hemen ardından şunu ekliyordu: "Tabii Türkiye düşmanca davranmazsa! Türkiye'de bu tür incelikleri düşünen kişiler var, biliyorum. Bağımsız Kürdistan kaçınılmaz bir olgu. Tarihin akışı önünde duramazsınız!"

Ne garip. Bu röportajdan sadece bir hafta önce AKP'nin Ortadoğu'ya ciddi kafa yoran, önemli bir ismiyle uzun bir sohbet yapmıştık. O'da çok ilginç şeyler söylemişti: Mesela dedi ki, "Önümüzdeki Seçimin en önemli kriteri K. Irak olacak"

"Nasıl yani?" diye sorduk. Anlattı:  "3 Kasım seçimlerinin en önemli kriteri Irak'ın işgaliydi. Bu yüzden ABD'nin Irak'a müdahelesine sıcak bakmayan ve direnen Ecevit iktidarı tasfiye edildi"

"Yerine AKP iktidarı geldi"

"Çünkü operasyon öncesi, ABD'ye destek verecek ve Müslümanların tepkisini minimize edecek muhafazakar bir iktidara ihtiyaç vardı"

"Önümüzdeki seçimin ise, belirleyici kriteri K. Irak'ta  ilan edilecek Kürt devleti olacak!"

 "Yeni iktidar K. Irak'ta ilan edilecek Kürt Devleti'ne karşı çıkmayacak, hatta ona "hamilik" ve "vasilik" yapacak bir iktidar olacak. En azından Amerika böyle istiyor"

"Bu günlerde bunun pazarlığı yapılıyor. Kim ‘ben ses çıkarmam. Hatta hamilik yaparım' derse O'nun şansı artacak"

Mehmet Ağar da bu role sulanıyor!

"Peki mevcut tabloda kimin şansı artmış görünüyor?" diye sorduk.

"Sabırlı olun" dedi.  "Cumhurbaşkanlığı seçimleri pazarlığın seyrini anlamak için yeterince ipucu verecek!"[9]


[1] 04.12.2006 / Tercüman

[2] 05.12.2006 / Vatan

[3] 04.12.2006 / Bugün

[4] 27.11.2006 / Zaman

[5] 27.11.2006 / Sabah

[6] 28.11.2006 / Sabah

[7] 30.11.2006 / Milliyet

[8] 03.12.2006 / Adnan Akfırat / Aydınlık

[9] Milli Gazete / Kulis Ankara

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Subscribe
Bildir
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Picture of Halil YAMAN

Halil YAMAN

YORUMLAR

Son Yorumlar
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...