11 Eylül 2011 Pazar Günü SP Bursa İl teşkilatının düzenlediği toplantıya katılan Oğuzhan Asiltürk; önce çocukluktan itibaren bütün üstün meziyet ve marifetlerini anlatıp kendisini övüyor, ardından da:
“Beni Milli Görüş liderliğine Ezher Hocaları seçti. Çünkü Benden daha layıkı yok idi” diyor ve toplantı çıkışında da kapıda bekleyip biat alacağını söylüyor. Tabi katılanların sadece üçte biri bu çağrıya uyuyor.
O toplantıda şunlar da konuşuluyor:
“Erbakan Bey, zeki bir kişiydi, borçlarının evlatlarına kalacağını bildiği için davaya ait bütün taşınmazları oğlunun ve damadının üzerine kaydetti.
Ben de vefatından sonra damadı Mehmet Altınözü çağırıp bu borçları ödemeleri söyledim.
Çünkü istihbarattan bana gelen bilgilere dayanarak, hangi bankada ne kadar hesapları olduğunu belirttim. Bu olaya Recai Kutan, Ahmet Tekdal ve Fehim Adak’ta şahitlerimdir.
Biz daha çok şeyler biliyoruz, ama bunları şimdilik saklıyoruz. Siz yine de bu konuları dışarıda konuşmayınız.”
Oysa bu toplantının hemen ardından Ayşegül Tekdal aracılığıyla ulaşılan Sn. Ahmet Tekdal, böyle bir olaydan asla haberi olmadığını beyan ediyor.
Oğuzhan Asiltürk ayrıca, Bursa il başkanına da: Hocanın dava için toplanan paraları zimmetine geçirdiğini ima ederek: “1996 yılında Erbakan Bey, Başbakan olmadan önce mecburi mal beyanında bulundu ve 140 kg. altını olduğu ortaya çıktı. Ogün bugündür bu 140 kg altının karşılığı olan paralar nereye gitti, çocukları bunları gizliyor!” iddiasında bulunuyor.
Ve yine şimdi AKP’ye geçen eski RP Mudanya İlçe başkanına:
“Erbakan’ın bana da şahsi 30 bin dolar borcu vardı. Onu da ödemiyorlar” diye yakınıyor.
Belirtilen salon toplantısında, bu konuları anlatmasına zemin hazırlansın diye de, parti teşkilatından genç birisine, “Oğuzhan Bey’e, Fatih Erbakan ve damadı, Hoca’nın trilyonluk borcunu ödemekten niye kaçınıyor?” diye bir soru yöneltmesi telkin edildiğini, bu kişi kendisi itiraf ediyor.
Duyumlarımıza göre: salonda bulunan Hocamızın damadı Mehmet Altınöz’ün kardeşi ve SP GİK üyesi Orhan Altınöz’e durumu Sn. Fatih Erbakan’a mesajla iletiyor ve kendisine:
“Karşı çıkıp ortalığı karıştırmayın, bırakın içindekileri kussun!” yanıtı veriliyor.
Tabi Oğuzhan Asiltürk, kendisine biat etmeyen fatih ve Elif Erbakan için: “Allah onlara hidayet versin” diyerek, sapıtıp yoldan çıktıklarını da ima ediyor.
Şimdi Bay Oğuzhan Asiltürk soruyoruz ve yanıtlarını bekliyoruz.
S1: Sen bu bildiklerini, Hocamızın sağlığında niye açıklamadın? Vefat buyuran ve kendisini savunma imkanı bulunmayan, Erbakan gibi bir zata iftira atmaktan utanmaz mısın?
S2: Üstelik bunlar doğruysa, niye vaktinde Hocamızı ve camiamızı uyarmadın? Oysa son ana kadar sürekli Erbakan’ın yüksek şahsiyet ve kerametlerini anlatırdın. Yoksa o zamanda mı riyakarlık ve sahtekarlık yapmaktaydın?
S3: Rahmetli Hocamız “Kayıp trilyon davası” diye bilinen haksız ve dayanaksız mahkeme ve mağduriyete şahsi çıkar hesapları için değil, davası yüzünden uğramıştı. Öyleyse bunun külfetini de partinin ve cemaatinizin üstlenmesi lazımdı. Şimdi kalkıp bu yükü sadece çocuklarının sırtına vurmak, hangi vicdanla bağdaşırdı?
Bu tavrınız değil dava kurmaylığına, değil Müslümanlığa, hatta insanlığa bile sığmazdı. Ya hu, siz nasıl bir varlıktınız?
S4: Bay Asiltürk! Hocanın çocukları üzerine yatırdığını iddia ettiğin bankalardaki çok özel ve gizli mevduatları, devlet bile saklarken, sana hangi istihbarat örgütleri sızdırmıştı? MİT mi, MOSSAD mı?
S5: İftira ve uydurmalarınıza şahit gösterdiğin Sn. Ahmet Tekdal sizi yalanlamış ve böyle bir olaya kesinlikle şahit olmadığını açıklamıştı. BU durum, diğer bütün iddialarınızın da sadece kasıtlı bir iftira olduğunun ispatıydı.
S6: Ezher Hocalarının seni Milli Görüş Lideri seçtiği iddiaları gülünç bir uydurmaydı.
Şimdi Milli Görüş davasına yıllarını vermiş sadıkların ve Hocamızın Yüksek İstişare Kurulu üyesi yaptığı zevatın değil de, Mısırdaki ilgisiz şahısların, sizi Lider seçmesi, sırıtan bir sahtekarlıktı. Çünkü bizim sorduğumuz, Milli Görüşü bilen ve takip eden Ezher Hocaları, böyle bir şeyden asla haberdar olmadıklarını, şayet bir iki kişinin şahsi hürmet ve iltifatı olmuşsa, onunda binlerce mensubu bulunan Ezher ulemasını bağlamayacağını beyan edip, bu iddiaları “çocukça ve gülünç” bulmuşlardı.
Şimdi Ey Oğuzhan Asiltürk ve yalakaları! Şu sizi seçip biat eden Ezher Hocalarının isim ve sıfatlarını derhal açıklamazsanız bir kere daha suçüstü yakalanacaksınız.
S7: Yüzlerce kişinin katıldığı ve kimin ve maksatla girdiğinin araştırılmadığı herkese açık bir toplantıda bu gibi “uydurma ve iftira sırların” konuşulması, yoksa Erbakan Hoca’ya ve Milli Görü davasına duyulan haklı muhabbet ve teslimiyeti bozmak ve camiamızın kafasını karıştırmak amaçlı mıydı?
Milli Çözüm ekibinin, yıllardır dikkat çektiği gibi, Ey Oğuzhan ve avanesi! Siz eğer bu camiaya çok özel olarak sızdırılmış, sinsi görevli ve yüksek rütbeli bir ajan değilseniz, bu denli fırsatçılık ve fırsatçılık başka hangi nedenle yapılırdı?
Ve de ey Milli Görüşçüler!
Böylesine yalancı, iftiracı, Hocamıza ve çocuklarına çamur atıcı ve sürekli camiamızı karıştırıcı bir adamın, hala ayarını ve amacını anlamayacak ve peşine takılıp kalacak olursanız, “Siz nasıl iseniz, öyle idare edileceksiniz” hadisinin tehdidine uğrayacaksınız!
De Bana Ey Milli Görüş!
De Bana Ey Milli Görüş!
İdealimiz, davamız, canımız, hayatımız her şeyimiz. Gece ışığımız, gündüz yol göstericimiz, umudumuz, özlemimiz, aşkımız, sevdamız milli görüşümüz sana ne oldu böyle, kimlerin elinde itilip kakılan horlanıp gülünecek hale düştün.
De Bana Ey Milli Görüş!
Sen ki bizim heyecanımızdın, yaşam enerjimiz, ümidimiz, hayallerimizdin. Uğruna akıttığımız terimizi de, sana olan tertemiz sevdamızı da, zor zamanlarında içimizde kor olup uykusuz geçirdiğimiz gecelerimizi de hep birer beraat sertifikası, sorgu sual zamanlarına çıkınlarımızda sakladığımız azık, mahkeme-i kübrada, beraat etmemize vesile olacak hüccet, belge, delil gibi kurguladığımızdın.
Erbakan Hoca’nın sesini duymak içimize huzur verir o nurlu cemaline bakmak gönüllerimizi ferahlatırdı. Hocaya hakaret edeni bize hakaret etmiş sayar, “Savunan Adam”ı yazanı gönlümüzde apayrı yerlere koyardık. Yeniden yeniden okur ve heyecanla çevremizde kimi görsek okudun mu savunan adamı der, hatta zaman zaman, kendimiz en büyük hatip havasına girer kendi kendimize seslendirirdik Savunan Adamı, özene bezene Savunan Adam pankartları hazırlar cebimizden artırdığımız üç beş kuruşla asılmadık sokak bırakmazdık. Pankartlamanın sabahı hiç uyumadığımız halde sanki uykumuzu çok iyi almışçasına dimdik, dipdiri işimize koşardık elimiz işte ama aklımız hep savunan adam da yani milli görüşte yani sendeydi.
De Bana Ey Milli Görüş!
Ne oldu sana böyle?
Eskiden beri hep vardı içimizi burkan sorular.
Ama sormadığımız, konuşmadığımız, konuşamadığımız, konuşmayı sana karşı bir vefasızlık bir itaatsizlik sayarak içimizde sakladığımız. Aklımızdan geçenleri, kendi iç dünyamızda bile sorguladığımızda, çok büyük bir ayıp yapmış mahcubiyetiyle kendimize kızardık. Hiçbir zaman diyemezdik Bu Oğuzhan Asiltürk ne yapıyor. Neden kendisini senin sahibin gibi görüyor, Neden birçok samimi kahramanı azarlıyor, neden Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Numan Kurtulmuş, Mehmet Bekaroğlu vs her biri ondan zılgıt yiyor da her geçen gün tepelerde duyduğumuz ama duymazlıktan geldiğimiz, hissettiğimiz ama mutlaka vardır bir sebebi dediğimiz hadiselere yorumlar getiriyorduk. Diyorduk ki: Daha 40 yaşında kudretli içişleri bakanı olmuş ama hiçbir zaman hocaya başkaldırmamış tam bir vefa abidesi Asiltürk’ün mutlaka bildiği bir şeyler vardır. Tam olarak inanamıyorduk bu dediğimize ama inanmamız lazım diye hüsnü zan bir tavırla kalbimizi beynimizi baskı altına alıyorduk.
Ey Milli Görüş!
Bil ki bizler, yani hesabı çıkarı olmayanlar, yani seni gerçekten, inananların, ülkenin ve insanlığın kurtarıcısı olarak bilenler, yani yetmiş yaşında direğe tırmanarak bayrak asanlar, yani okulu asıp pankartlamaya, toplantılara koşanlar, yani senin uğruna eşiyle dostuyla akrabasıyla tartışanlar, yani sana hizmet için “Eşimin cenazesini toprağa Çocuğumu Yengemin Kucağına Koydum Nöbetime Geldim” Diyen cihada koşmak gerektiğine samimi inananlar, her zaman sana sadık kaldık. Ne ikbal uğruna bir yerlere savrulduk, ne de üç kuruşa tamah edip senden ayrıldık. Biz dünya durdukça, can var oldukça nefes aldıkça, sana inanmaya devam edecek gerçek neferleriniz.
De Bana Ey Milli Görüş!
Ama ne olur söyle, nedir bu yaşadıklarımız? Yüzde bir bile oy almazken neyin kavgasıdır yukarılarda birilerinin yaptığı kavga?
Partini kapatanlar, liderini de siyasi hayattan silmek için sanki trilyonları zimmetine geçirmiş gibi muamele yaptı üzüldük, kırıldık. Ama dedik ki dava adamları iftiraya uğramazsa olmaz. Şiarındandır büyüklüğün bu. Yusuf Aleyhisselam da iftiraya uğramıştı. Çektik sineye oturduk, ama bazılarımız hocamızla birlikte yargılandı yüzlerce kişiye ceza verildi bu trilyonlar yüzünden. Dedik ki tüm hareketi bitirme planının bir parçasıdır, ama dağ ne kadar yüksek olursa olsun milli görüş yolu o dağın üzerinden aşacaktır. Daha bir azimle hırsla bağlandık yoluna.
De Bana Ey Milli Görüş!
Ya şimdi ne diyeceğiz, güya senin sahipliğini iddia eden, Genel başkan kim olursa olsun milli görüşün yaşayan lideri artık benim diyen ve birilerinden biat isteyen Asiltürk kalkıp hocanın çocuklarını bu parayı zimmete geçirmekle itham ediyor. Uykumuzu ümidimizi, geçmişimizi ve geleceğimizi ipotek altına alıyor. Sonra da utanmadan “ben hoca zimmetine geçirdi demiyorum bu ne terbiyesizlik, zimmetine geçirenler hocanın çocuklarıdır” diyor.
Ey Milli Görüş, De Bana Hele,
Senin liderin Hocan sağken, sağlıklıyken çocuklarına bile söz geçiremeyen bir acizlikte miydi ki? Hele de bana ki trilyonlar sebebiyle onlarca kişi mahkûm olurken o mahkûm olanlardan hiçbiri böyle söylemezken, Asiltürk tarafından ihanetle suçlanan Tayyip Erdoğan bile, Abdullah Gül bile Numan Kurtulmuş bile daha niceleri bile böyle ağır bir itham ileri sürmezken biz, yani senin gerçek neferlerin, içimizden, hatta üstlerimizden, hatta davanın en önemli kahramanlarından sandığımız kişilerden sadır olan bu itham karşısında ne yapmalıyız? Ne düşünmeliyiz. Bir anda tüm yaşanmışlıklarımızı, tüm mazimizi, hatta tüm gelecek hayallerimizi töhmet altında bırakan bu ithamın sahibi hakkında ne düşünmeliyiz?
De Bana Ey Milli Görüş!
Hani ikbal düşünmedikleri için, Dünya makamlarını ellerinin tersiyle ittikleri için, sana sadakati, hocaya sadakati şeref saydıkları için kurulan diğer partilere geçmediklerini, burada kaldıklarını iddia ediyorlardı? Ama şimdi ne oldu söyler misin? Biri hacizler koyuyor tüm varlıklara, diğeri zimmetle itham ediyor Hoca’nın çocuklarını.
Velhasıl Kelam Ey Milli Görüş
Senden ayrılanlara sempati beslemiyoruz. Başka partilere, gruplara göz kırpıp ihanet için bahaneler yollar yöntemler aramıyoruz. Döneklik damgası yemeden başka yerlere kaçmanın tam zamanıdır diyerek el ovuşturup yavaştan yavaştan yan çizmeye başlamıyoruz. Ama bu tuhaf kişiliklerin ve bu tuhaf ithamların arasında emin ol ki bir ümidimiz de yok artık. Bizi böyle boşlukta, ümitsizlikte bırakanlara ne denilmesi gerekiyorsa
Sen De Ey Milli Görüş! Ne olur Sen De…
Bahadır AĞAN
De Bana Ey Milli Görüş!
De Bana Ey Milli Görüş!
İdealimiz, davamız, canımız, hayatımız her şeyimiz. Gece ışığımız, gündüz yol göstericimiz, umudumuz, özlemimiz, aşkımız, sevdamız milli görüşümüz sana ne oldu böyle, kimlerin elinde itilip kakılan horlanıp gülünecek hale düştün.
De Bana Ey Milli Görüş!
Sen ki bizim heyecanımızdın, yaşam enerjimiz, ümidimiz, hayallerimizdin. Uğruna akıttığımız terimizi de, sana olan tertemiz sevdamızı da, zor zamanlarında içimizde kor olup uykusuz geçirdiğimiz gecelerimizi de hep birer beraat sertifikası, sorgu sual zamanlarına çıkınlarımızda sakladığımız azık, mahkeme-i kübrada, beraat etmemize vesile olacak hüccet, belge, delil gibi kurguladığımızdın.
Erbakan Hoca’nın sesini duymak içimize huzur verir o nurlu cemaline bakmak gönüllerimizi ferahlatırdı. Hocaya hakaret edeni bize hakaret etmiş sayar, “Savunan Adam”ı yazanı gönlümüzde apayrı yerlere koyardık. Yeniden yeniden okur ve heyecanla çevremizde kimi görsek okudun mu savunan adamı der, hatta zaman zaman, kendimiz en büyük hatip havasına girer kendi kendimize seslendirirdik Savunan Adamı, özene bezene Savunan Adam pankartları hazırlar cebimizden artırdığımız üç beş kuruşla asılmadık sokak bırakmazdık. Pankartlamanın sabahı hiç uyumadığımız halde sanki uykumuzu çok iyi almışçasına dimdik, dipdiri işimize koşardık elimiz işte ama aklımız hep savunan adam da yani milli görüşte yani sendeydi.
De Bana Ey Milli Görüş!
Ne oldu sana böyle?
Eskiden beri hep vardı içimizi burkan sorular.
Ama sormadığımız, konuşmadığımız, konuşamadığımız, konuşmayı sana karşı bir vefasızlık bir itaatsizlik sayarak içimizde sakladığımız. Aklımızdan geçenleri, kendi iç dünyamızda bile sorguladığımızda, çok büyük bir ayıp yapmış mahcubiyetiyle kendimize kızardık. Hiçbir zaman diyemezdik Bu Oğuzhan Asiltürk ne yapıyor. Neden kendisini senin sahibin gibi görüyor, Neden birçok samimi kahramanı azarlıyor, neden Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Numan Kurtulmuş, Mehmet Bekaroğlu vs her biri ondan zılgıt yiyor da her geçen gün tepelerde duyduğumuz ama duymazlıktan geldiğimiz, hissettiğimiz ama mutlaka vardır bir sebebi dediğimiz hadiselere yorumlar getiriyorduk. Diyorduk ki: Daha 40 yaşında kudretli içişleri bakanı olmuş ama hiçbir zaman hocaya başkaldırmamış tam bir vefa abidesi Asiltürk’ün mutlaka bildiği bir şeyler vardır. Tam olarak inanamıyorduk bu dediğimize ama inanmamız lazım diye hüsnü zan bir tavırla kalbimizi beynimizi baskı altına alıyorduk.
Ey Milli Görüş!
Bil ki bizler, yani hesabı çıkarı olmayanlar, yani seni gerçekten, inananların, ülkenin ve insanlığın kurtarıcısı olarak bilenler, yani yetmiş yaşında direğe tırmanarak bayrak asanlar, yani okulu asıp pankartlamaya, toplantılara koşanlar, yani senin uğruna eşiyle dostuyla akrabasıyla tartışanlar, yani sana hizmet için “Eşimin cenazesini toprağa Çocuğumu Yengemin Kucağına Koydum Nöbetime Geldim” Diyen cihada koşmak gerektiğine samimi inananlar, her zaman sana sadık kaldık. Ne ikbal uğruna bir yerlere savrulduk, ne de üç kuruşa tamah edip senden ayrıldık. Biz dünya durdukça, can var oldukça nefes aldıkça, sana inanmaya devam edecek gerçek neferleriniz.
De Bana Ey Milli Görüş!
Ama ne olur söyle, nedir bu yaşadıklarımız? Yüzde bir bile oy almazken neyin kavgasıdır yukarılarda birilerinin yaptığı kavga?
Partini kapatanlar, liderini de siyasi hayattan silmek için sanki trilyonları zimmetine geçirmiş gibi muamele yaptı üzüldük, kırıldık. Ama dedik ki dava adamları iftiraya uğramazsa olmaz. Şiarındandır büyüklüğün bu. Yusuf Aleyhisselam da iftiraya uğramıştı. Çektik sineye oturduk, ama bazılarımız hocamızla birlikte yargılandı yüzlerce kişiye ceza verildi bu trilyonlar yüzünden. Dedik ki tüm hareketi bitirme planının bir parçasıdır, ama dağ ne kadar yüksek olursa olsun milli görüş yolu o dağın üzerinden aşacaktır. Daha bir azimle hırsla bağlandık yoluna.
De Bana Ey Milli Görüş!
Ya şimdi ne diyeceğiz, güya senin sahipliğini iddia eden, Genel başkan kim olursa olsun milli görüşün yaşayan lideri artık benim diyen ve birilerinden biat isteyen Asiltürk kalkıp hocanın çocuklarını bu parayı zimmete geçirmekle itham ediyor. Uykumuzu ümidimizi, geçmişimizi ve geleceğimizi ipotek altına alıyor. Sonra da utanmadan “ben hoca zimmetine geçirdi demiyorum bu ne terbiyesizlik, zimmetine geçirenler hocanın çocuklarıdır” diyor.
Ey Milli Görüş, De Bana Hele,
Senin liderin Hocan sağken, sağlıklıyken çocuklarına bile söz geçiremeyen bir acizlikte miydi ki? Hele de bana ki trilyonlar sebebiyle onlarca kişi mahkûm olurken o mahkûm olanlardan hiçbiri böyle söylemezken, Asiltürk tarafından ihanetle suçlanan Tayyip Erdoğan bile, Abdullah Gül bile Numan Kurtulmuş bile daha niceleri bile böyle ağır bir itham ileri sürmezken biz, yani senin gerçek neferlerin, içimizden, hatta üstlerimizden, hatta davanın en önemli kahramanlarından sandığımız kişilerden sadır olan bu itham karşısında ne yapmalıyız? Ne düşünmeliyiz. Bir anda tüm yaşanmışlıklarımızı, tüm mazimizi, hatta tüm gelecek hayallerimizi töhmet altında bırakan bu ithamın sahibi hakkında ne düşünmeliyiz?
De Bana Ey Milli Görüş!
Hani ikbal düşünmedikleri için, Dünya makamlarını ellerinin tersiyle ittikleri için, sana sadakati, hocaya sadakati şeref saydıkları için kurulan diğer partilere geçmediklerini, burada kaldıklarını iddia ediyorlardı? Ama şimdi ne oldu söyler misin? Biri hacizler koyuyor tüm varlıklara, diğeri zimmetle itham ediyor Hoca’nın çocuklarını.
Velhasıl Kelam Ey Milli Görüş
Senden ayrılanlara sempati beslemiyoruz. Başka partilere, gruplara göz kırpıp ihanet için bahaneler yollar yöntemler aramıyoruz. Döneklik damgası yemeden başka yerlere kaçmanın tam zamanıdır diyerek el ovuşturup yavaştan yavaştan yan çizmeye başlamıyoruz. Ama bu tuhaf kişiliklerin ve bu tuhaf ithamların arasında emin ol ki bir ümidimiz de yok artık. Bizi böyle boşlukta, ümitsizlikte bırakanlara ne denilmesi gerekiyorsa
Sen De Ey Milli Görüş! Ne olur Sen De…
Bahadır AĞAN
Görenedir görene, köre nedir köre ne?
Görenedir görene, köre nedir köre ne?
Çetin Başoğlu isimli kör ve sağır kimse, önce iddia ettiğiniz gibi siz de bu yazıyı bir okusanız ve arkasından sitede yer alan videoyu da izleseniz…. Öyle işkembeyi kübradan atmak kolay….. Hem dediğiniz gibi Ezher Hocaları da kim oluyor? Biz bir siyasi partiyiz ve genel başkanımızı kimlerin ve nasıl seçeceği de bellidir… Yönetim kurulunda yada tüzükde ben ezher hocalarına rastlamadım siz nerden buldunuz bunları? Hem Asiltürkün de iddiası mış muş… Size dört çerçeve ayan ve beyan bir video izletiyoruz….
Ama en başında yazdığım gibi gözler kör kulaklar sağır ise davulcu ne yapsın….
Daha Manisadan çıkma münafıkları dahi tanıyamazken bunları nasıl tanıyacaksınız….
Ama Milli Çözümcüler yine de sizleri ve sizin gibileride kırmadı ve sırf hatırınız kalmasın diyerekten sizin gibilere bir şiir yazdılar, hadi yine iyisiniz artık sizinde bir şiiriniz var….
SUSANLAR KUSANDAN ALÇAK….
Bir mü’mine, iftiraya
Susanlar, kusandan alçak!
Her hileye, entrikaya
Susanlar, kusandan alçak!
Tek Allah’a biat eden
Malla canla, cihat eden
Kutlu Zat’a, isnat eden
Susanlar, kusandan alçak!
“Hırsız” diyen, Hocasına
Lanet karı, kocasına
Kül atılmış, goncasına
Susanlar, kusandan alçak!
….
https://www.millicozum.com/mc/duyurular/susanlar-kusandan-alcak.html
Görenedir görene, köre nedir köre ne?
Görenedir görene, köre nedir köre ne?
Çetin Başoğlu isimli kör ve sağır kimse, önce iddia ettiğiniz gibi siz de bu yazıyı bir okusanız ve arkasından sitede yer alan videoyu da izleseniz…. Öyle işkembeyi kübradan atmak kolay….. Hem dediğiniz gibi Ezher Hocaları da kim oluyor? Biz bir siyasi partiyiz ve genel başkanımızı kimlerin ve nasıl seçeceği de bellidir… Yönetim kurulunda yada tüzükde ben ezher hocalarına rastlamadım siz nerden buldunuz bunları? Hem Asiltürkün de iddiası mış muş… Size dört çerçeve ayan ve beyan bir video izletiyoruz….
Ama en başında yazdığım gibi gözler kör kulaklar sağır ise davulcu ne yapsın….
Daha Manisadan çıkma münafıkları dahi tanıyamazken bunları nasıl tanıyacaksınız….
Ama Milli Çözümcüler yine de sizleri ve sizin gibileride kırmadı ve sırf hatırınız kalmasın diyerekten sizin gibilere bir şiir yazdılar, hadi yine iyisiniz artık sizinde bir şiiriniz var….
SUSANLAR KUSANDAN ALÇAK….
Bir mü’mine, iftiraya
Susanlar, kusandan alçak!
Her hileye, entrikaya
Susanlar, kusandan alçak!
Tek Allah’a biat eden
Malla canla, cihat eden
Kutlu Zat’a, isnat eden
Susanlar, kusandan alçak!
“Hırsız” diyen, Hocasına
Lanet karı, kocasına
Kül atılmış, goncasına
Susanlar, kusandan alçak!
….
https://www.millicozum.com/mc/duyurular/susanlar-kusandan-alcak.html
yazıklar olsun.
Milli görüş düşmanları bu yazıyı referans göstererek partimize,davamıza saldırmaktadır.Ne biçim insanlarsınız siz.
Asiltürkü ezher hocaları seçtirmiş,ezher hocaları kim oluyor be…İftira atmayın.
yazıklar olsun.
Milli görüş düşmanları bu yazıyı referans göstererek partimize,davamıza saldırmaktadır.Ne biçim insanlarsınız siz.
Asiltürkü ezher hocaları seçtirmiş,ezher hocaları kim oluyor be…İftira atmayın.
Zeki Tuğ bey dualarınız kabul oldu !!!
Zeki Tuğ bey kiminin duası seneler evvel kabul görürmüş de dua edenin haberi olmazmış, Milli Çözüm ekibi ile alakalı feraset ve hakkı batıldan ayırt etme kabiliyeti versin duanız seneler evvel Allah katında kabul görmüş sizin b ile haberiniz olmamış… Ama yine de bu saf ve masum dualarınız için eminim Milli Çözüm ekibi size teşekkür edecektir…
Oğuzhan Asiltürk’ün gerek Bursa başta olmak üzere gerekse bir çok gizli saklı toplantılarda kendini cebren ve hile ile bu davanın başına oturtma gayreti artık Milli Görüş ile alakası olmayan köşe yazarlarının bile gözüne çarpmış ve Mİlli Görüş ile alakalı “özel” gelişmeler olacak merak eden Oğuzhan Asiltürkü takip etsin diyorlar…. Veee en son Konyadaki bir konferasında kendisine sorulan bir soruyu korku ve köşeye sıkışmanın da verdiği psikoloji ile “evet o gün de dediklerim doğru idi bugün de” diyerek Bursa konuşmasını teyit etmiş ve arkasından ise iftira ettiği paraların Hocamız tarafından değilde evlatları tarafından zimmete geçirildiğini tekrardan işaret etmiştir….
Ama kabul görmüş bir duanı yine de boşa gitmez Zeki bey, duanız ziyan olmaz ve inşallah Allah o feraseti size verir………..
Zeki Tuğ bey dualarınız kabul oldu !!!
Zeki Tuğ bey kiminin duası seneler evvel kabul görürmüş de dua edenin haberi olmazmış, Milli Çözüm ekibi ile alakalı feraset ve hakkı batıldan ayırt etme kabiliyeti versin duanız seneler evvel Allah katında kabul görmüş sizin b ile haberiniz olmamış… Ama yine de bu saf ve masum dualarınız için eminim Milli Çözüm ekibi size teşekkür edecektir…
Oğuzhan Asiltürk’ün gerek Bursa başta olmak üzere gerekse bir çok gizli saklı toplantılarda kendini cebren ve hile ile bu davanın başına oturtma gayreti artık Milli Görüş ile alakası olmayan köşe yazarlarının bile gözüne çarpmış ve Mİlli Görüş ile alakalı “özel” gelişmeler olacak merak eden Oğuzhan Asiltürkü takip etsin diyorlar…. Veee en son Konyadaki bir konferasında kendisine sorulan bir soruyu korku ve köşeye sıkışmanın da verdiği psikoloji ile “evet o gün de dediklerim doğru idi bugün de” diyerek Bursa konuşmasını teyit etmiş ve arkasından ise iftira ettiği paraların Hocamız tarafından değilde evlatları tarafından zimmete geçirildiğini tekrardan işaret etmiştir….
Ama kabul görmüş bir duanı yine de boşa gitmez Zeki bey, duanız ziyan olmaz ve inşallah Allah o feraseti size verir………..
ALLAH SİZE AKIL VERSİN
RABBİM SİZLERE FERASET VESİN ALLAHIN HUZURUNA ÇIKIP BU KONUDA HESAP VERECEĞİNİZİ NASIL OLURDA UNUTURSUNUZ İNSANLARA İFTİRA EDİP NEREYE VARACAKSINIZ MÜHİM OLAN DAVADIR İNSANLAR GELİP GEÇİCİDİR LER BUNU BİLMİYORMUSUNUZ ALLAH SİZE FERASET DOĞRUYLAYANLIŞI AYIRT ETME KABİLİYETİ VERSİN. MİLLİ ÇÖZÜM VE ONUN GİBİ DÜŞÜNENLER İÇİN BAŞKA DİYECEK BİŞEY BULAMIYORUM…
ALLAH SİZE AKIL VERSİN
RABBİM SİZLERE FERASET VESİN ALLAHIN HUZURUNA ÇIKIP BU KONUDA HESAP VERECEĞİNİZİ NASIL OLURDA UNUTURSUNUZ İNSANLARA İFTİRA EDİP NEREYE VARACAKSINIZ MÜHİM OLAN DAVADIR İNSANLAR GELİP GEÇİCİDİR LER BUNU BİLMİYORMUSUNUZ ALLAH SİZE FERASET DOĞRUYLAYANLIŞI AYIRT ETME KABİLİYETİ VERSİN. MİLLİ ÇÖZÜM VE ONUN GİBİ DÜŞÜNENLER İÇİN BAŞKA DİYECEK BİŞEY BULAMIYORUM…
nerdesin ey kardeşlik,nerdesin firaset
yıllardır kardeşliği pervasızca harcadık.kardeşliği harcamanın kur,anı,da harcamak olduğunu bilmedik ve ehemmiyet vermedik.Allah,ım ne büyük bir gaflet ve vebal.şimdiye kadar diğer kardeşler ve kardeşlik berhava edilirken sesini çıkarmayanlar asiltürk,ün hocaya söylediklerine de ses çıkarmamalıdırlar.
nerdesin ey kardeşlik,nerdesin firaset
yıllardır kardeşliği pervasızca harcadık.kardeşliği harcamanın kur,anı,da harcamak olduğunu bilmedik ve ehemmiyet vermedik.Allah,ım ne büyük bir gaflet ve vebal.şimdiye kadar diğer kardeşler ve kardeşlik berhava edilirken sesini çıkarmayanlar asiltürk,ün hocaya söylediklerine de ses çıkarmamalıdırlar.