EY DOST, SENDEN GAYRI, HERKES YABANCI
Çelikten ordular, çıksa karşıma
Hepsi tuzak kursa, hepsi kapancı…
Hak yolundan caymam, döndüm ârşına
Füzeler vız gelir, bizler sapancı…
Son Elçi bizleri, Hakka çağırdı
Kâfirler körleşti, zalim sağırdı
Şehadet kolay ya, zillet ağırdı
En yaygın müşrikler, nefse tapancı…
Ya Rabbi gafletten, çok geç uyandım
Yetiş imdadıma, yandım ha yandım
Ya ben bu hasrete, nasıl dayandım
Ey Dost Senden gayrı, herkes yabancı…
Deccale takıldı, dede torunlar
Suçlandı Musa’lar, sustu Harun’lar
Azdı Firavunlar, Çağdaş Karunlar
Kimin temsilcisi, Koçlar Sabancı…
Faniye kapılma, Baki’yi ara
Mahşerde ayrılır, beyazla kara
Fasıklar azapta, dinmez bu yara
Dönekler densizler, çeksin utancı…
Kur’an’dan duyunca, İlahi nida
Mü’minler kılmaz mı, canların feda
Zaten ecel gelir, edersin veda
Ey mal makam için, Hak’tan sapancı…
Aldırma Ahmedim, derde yokluğa
Gafiller aldansın, mala çokluğa
Mevlâ kefil rızka, karın tokluğa
İmanla göçersen, biter bu sancı…
Hatırlanan hakikatler…
Herşey şerefli bir ölüm için…
Şerefli bir ölüm içinse, şerefli yaşamak gerekir…
Gerek dünyalık menfaate tamah etmemek, gerekse hak davada ve tecellisinde kaybolmak. Bu dünyada şeref ancak bu şekil kazanılır.
Bu şiir bana bu hakikatleri hatırlattı.
Allah razı olsun…
Ahir zamanda imanı elde tutmak, kor ateşi elde tutmak gibi olacak.
“İnsanların üzerine öyle bir zaman gelecek ki, dininin gereklerini yerine getirme konusunda sabırlı/dirençli davranıp Müslümanca yaşayan kimse, avucunda ateş tutan kimse gibi olacaktır.” (Tirmizî, Fiten,73; Ebu Davud, Melahim,17).
Sonsuzluğa Talipken !
Her gününü sen fırsat bilmedin !
Dünya imtihanken sen hep kaybettin…
Nefsine yenildin ,çok acı çektin !
Gayrı nasihat boştur yabancı !
İmanla göçersen biter bu sancı !
Gayrı söz bitti ki Kelam da sustu !
Herkes sustu ne var ki gönül yoruldu …
Herkes elbette ki ettiğin buldu !
Yol bitti yazık ki yolcu yoruldu !
Ey dost senden gayrı , herşey yabancı …
ERBAKAN HOCAMIZ DAN ALTIN SÖZLER
“İslam, bizim zamanımıza ve arzularımıza uymaya mecbur değildir. Herkes ve her şey İslam’ın adalet ve saadet prensiplerine uymakla mükelleftir. Çünkü İslam; değişen ve gelişen bütün zaman ve mekânların ve her türlü ihtiyaç ve sorunların İlahi reçetesi ve kurtuluş çaresidir.”
Prof.Dr.Necmettin ERBAKAN
Dava Aşikar
Ahir zaman ki bu, cilvesi çoktur
İmtihan süresi nefesle birdir
Bak dava aşikar, yol ise tektir
Hak nedir, batıl ne seçebilirsek
Ne mutlu imanla göçebilirsek
Ey Dost
Ben Seni gördüm
Başka bir şey görmedim
Ey Dost, Senden gayrı
Herşey yabancı
Herşey Yalancı
Meyletmem düşmanın taptığı şana şöhrete
Hepsini boşadım gayrı eyvallah etmem nefsime
Gerçek aşkı buldum erdim huzura cennete
Ey dost Senden başka bana herşey yalancı
O’na c.c. benzeyen (hiç) bir şey yoktur. (Şûrâ Suresi 11. ayet)
Kainatta bulunan canlı ve cansız tüm yaratılmış olanlar, yerler gökler bitkiler hayvanlar taşlar vb. her bir şeyler, hatta gelmiş geçmiş ve gelecek olan bütün zamanlar, yaşadığımız ve yaşanmakta olan yaşanacak olan tüm hadiseler ve insanlar, bunların hepsi rüya ve imtihandan ibarettir malum. Bu rüya konusunda, uyurken gördüğümüz rüyalardan dolayı sorumluluk ve sevap söz konusu değil iken, dünya hayatı dediğimiz bu rüyada ise, imtihan edildiğimizden ve bizlere cüzi irade verildiğinden, sonuçta günah ve sevap kazanılması, cennet ve cehenneme kavuşulması ilahi adaletin gereğidir. Tek ve gerçek varlık , sadece ve sadece rabbimizin zatıdır. Diğer her şey gölge bir varlık veya görüntüden ibaret diye tarif ediliyor… Buraya rabbimizin zatı sıfatlarından “vücut” maddesini okuduğumuzda vücut = var olmak demek ve rabbimizin zati sıfatlarından diye geçmekte.. Öyleyse diğer kainatta gördüğümüz her bir şey sanal , gölge varlık veya görüntüden ibaret..
İşte bu hakikatten yola çıkarak, şiirimizin başlığını düşündüğümüzde ; “EY DOST, SENDEN GAYRI, HERKES YABANCI” olarak kalben ruhen bu hale gelmemizin istenmesi imtihanın asıl amacı olsa gerek… Dünya hayatı içinde karşımıza çıkan her türlü zorluk çile sıkıntı tuzaklar vs. hiçbir şey ama hiçbir şey bizleri hak yoldan hakkı haykırmaktan hakkı savunmaktan hak için mücadele etmekten alıkoymaması gerektiği… Milli Çözüm ve Şahsi Manevisi Üstad Ahmet AKGÜL Hocamız aynen böylesi bir yaşam , böylesi bir ömür sürdüğüne şahidiz. Rabbimiz gaflette olduğumuz hususlarda bizleri de uyandırması duasıyla…
[u][b]ŞÛRÂ SURESİ 11. AYET[/b][/u]
Göklerin ve yerin yaratıcısı (olan Allah), sizin için kendinizden eşler, hayvanlardan da çiftler var etmiştir. Sizi bu şekilde çoğaltıp (sevindirir). [u][b]O’nun benzeri bir şey yoktur (bu mümkün değildir).[/b][/u] O her şeyi (hakkıyla ve tüm ayrıntılarıyla) İşitendir, Görendir.
Ey Dost Senden Gayri Herkes Yabancı
Ya Rabbi gafletten, çok geç uyandım
Yetiş imdadıma, yandım ha yandım
Ya ben bu hasrete, nasıl dayandım
Ey Dost Senden gayrı, herkes yabancı…
İnsan gözden ibarettir aslında geri kalan cesettir. Göz ise ancak gerçek dostu görendir.
Ey DOST,Senden gayri herkes yabancı!…
Dost nedir?
Dost:Paylaşımcı olan, dayanışma ve kaynaşmaya açık olandır. Gerçek dost;karşısındaki kişinin hatasını ve kusurunu arayan değil, dostunun iyiliğini düşünendir. Gerçek dost; iyiyi de, kötüyü de yüzüne açık yüreklilikle söyleyendir.
Dost kime denir?
Dost, bir sıkıntınız olduğunda, kendi sıkıntısını, işini, gücünü bırakıp sizin için koşturan, sizin kadar size üzülen, derdinize çareler arayan, risk almaktan korkmayan ve bütün bunları yaparken de herhangi bir beklentisi olmayan kişilerdir!
Dostluğun temel şartlarından biri, iki birey arasında, kopması olanak dışı bir bağın oluşmasıdır. Bedenleri farklıdır fakat yaşam prensipleri birbirinin aynıdır.
İnsan dostum dediğin kişi ile aynı enerji frekansındadır. Yani senin gibi hisseder, aynı şeylerden zevk alır veya almaz. Benzer huylara, zevklere sahip olduklarından benzer şeyler yaşayabilirler ve bu konuda destek olabilirler birbirlerine.
Dostluk, güvenmektir, kadirşinaslıktır (iyilikbilirlik, değerbilirlik). Gerçek dostluk asla bitmez.Dost ihanet etmez, yarı yolda bırakmaz.
Dünyadaki imtihanını bitirir Rabbine yürür fakat seni dünyada darda koymaz her sıkıntında sana ışık olur yol gösterir. Yanlışında silkeler seni doğru yola iletir.Eli hep senin üzerindedir.
Dost güvenmek demektir. Bu güveni çok sınırlı sayıda insan hissettirebilir birbirine.
Dostluk;açıksözlülüktür. Yanlış olanı,senin için kötü sonuçlar doğuracak durumları açık açık, bir an kırılacağını üzüleceğini, itiraz edeceğini bilse bile,seni doğru ve emniyetli konuma getirmek için çabalamaktan, dil dökmekten geri kalmaz. Bu yüzden“Dost acı söyler” demiştir atalarımız.
Üç çeşit dost vardır:
-Gıda gibidir;her gün onu ararsın!
-İlaç gibidir, bazen ihtiyaç duyduğunda arasın!
-Senin ruhunu temizleyen bir hastalık gibidir o seni bulur.
Ahmet Hocamızın kendilerini yakin hissettikleri,gayri her şeyi ve herkesi yabancı gördükleri, sımsıkı bende oldukları Dost; umarız ki bizimde elimizden gözümüzden gönlümüzden tutsun, dünya ve ahirette bizi bırakmasın.
Selam ve dua ile
Son Elçi bizleri, Hakka çağırdı
Milli Çözüm her daim Hakka çağırdı. Milli Çözümün şu anki çağrıları (da Haktı fakat) bazı kesimler için sonucu ne olacak belirsizdi.
Fakat geçmişe dönüp baktığımızda bugün doğruluğu yüzde yüz belli olan “Milli Çözümün sayısız Hak çağrısına” Adı Müslümanların, şuursuz dava ehlinin, gaflet ehli bizlerin nasılda duyarsız davrandığını bugün çok daha net görmekteyiz.
Duyarsızlıktan öte bilinçle (gerçeklerin farkına vardığı halde kasıtlı) olarak Hak çağrıya düşmanca tavır içerisine giren sütü bozuklarda yok değildi. Ne örnek verilse ne delil gösterilse hangi ayet okunsa kafirin körlüğüne, zalimi sağırlığına çare olmuyordu.
Nefse hoş gelen bir yaşam tarzı ile imtihan olurken “saki yaşadığımız müreffehlik ebediyyen bizim, hiç elimizden gitmeyecek, asla bir depremle malımız mülkümüz yerle bir olmaz, mümkün değil bir denizin ortasında ki mülteci gibi olmayız…” düşüncesinin verdiği “şımarıklık” Hakkı duymamızın, sorumluluklarımızı kuşanmamızın önünde setti. Şiirimizdeki şu mısra ile acı bir şekilde hatırlatılmaktaydı “En yaygın müşrikler, nefse tapancı…”
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Doğrusu Biz Sana (zafer yollarını) açtık; apaçık bir fetih ihsan ettik. (Fetih Suresi 1. Ayet)
Kim Allah ve Resulüne (gerçekten ve tamamen) imana yanaşmazsa, (rahatına ve menfaatine uygun gördüğü ibadetleri yapar, cihada katılmak ve Hakkı savunmak gibi nefislerine zor gelen emir ve hükümleri inkâr ve itiraza kalkışırsa) o kâfirler için çılgın bir ateş hazırlamışızdır.
(Herkesin imanı da inkârı da kendisinedir. İyiliği de kötülüğü de nefsi içindir. Kimse Allah’a kâr ve zarar ulaştıramaz.) Zira göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. O (layık olanlardan) dilediğini bağışlar, (müstahak olanlardan) dilediğine azap eder. Allah (C.C) çok Bağışlayan ve çok Merhamet buyurandır. (Fetih Suresi 13-14. Ayetler)
(Ey Resulüm!) Gerçekten Allah (C.C), o mü’minlerden razı olmuştur ki, (Hudeybiye’de) ağacın altında Sana biat ettikleri vakit (onların) kalplerindeki (sadakat ve samimiyetleri)ni bilmiş, (bundan dolayı) üzerlerine sekinet (huzur ve emniyet) indirmiştir. (Ayrıca) Kendilerini pek yakın bir fetihle (Hudeybiye barış süreci ve Hayber zaferiyle) ödüllendirmiştir. (Fetih Suresi 18. Ayet)
Ey Dost Senden gayrı, herkes yabancı…
Âl-i İmran Suresi
• 3:189
Kesinlikle göklerin ve yerin mülkü (ve her türlü başarı ve zaferin mührü) Allah’ındır. Allah, her şeye güç yetiren (Kâdir olandır).
Güçlü bir iman gerçek bir özgürlüktür. Şiirdeki mısralar bu özgürlüğü öyle güzel hissettirmiş ki, en güzel dost, en güzel vekîl Allah ondan gayrı, herkes yabancı. Biz O’nun emrinde, O da bizimle beraber olduktan sonra, O’nun izni ve iradesi dışında hiçbir güç bize zarar vermeyecektir.. Selam ve Dua ile teşekkürler Milli Çözüm.
Faniye kapılma, Baki’yi ara Mahşerde ayrılır, beyazla kara
Kur’an’dan duyunca, İlahi nida
Mü’minler kılmaz mı, canların feda
Zaten ecel gelir, edersin veda
Ey mal makam için, Hak’tan sapancı…
Dost’a Yalvarış
[b]Dilin aciz kaldığı yerde, şiiri şiirle yorumlamak geldi içimden… Mademki Dost’tan ([i]Buradaki dost; Bir ve Tek olan Rabbimden başlayıp, Peygamberimle (SAV) ve Hocalarımla devam eden silsiledir[/i]) gayrı herkes yabancı… Biz de Dost’a yalvaralım, yine Dost’un kalemiyle…
[/b]
DOSTA YALVARIŞ
Ya Rab her şeyin güzel, elbet her kulun özel
Ama zikrinden başka, lezzet alamıyorum!
Her takdirin mükemmel, tayin taksimin Ezel
Sensiz per perişanım, huzur bulamıyorum!
Bırakma beni bana, bir an bile baş başa
Çün nefsim azgınlaşıp, kalbim dönüşür taşa
Hiç Senden gayrı Ma’bud, maksut olur mu hâşâ
Kur’an’sız kararsızım, nura dalamıyorum!
Ey dost, halim nic’olur, mağfiretin olmazsa
Hayatım zahmet olur, bol rahmetin olmazsa
“Fedakârlık ahmaklık, menfaatin olmazsa!”
Diyen vicdansız gibi, boşa salamıyorum!
Beden dedikleri ki, fani bir can kafesi
Dünyada baki kalmak, ahmakların hevesi
Hepsi gölge hayalmiş, Hak’tan gayrı kâffesi
Can mal gidecek diye, saç baş yolamıyorum!
Her yerde benimlesin, her halimde hazırsın
Her şeyi halk edensin, her zerreye nazırsın
Zalime fırsat verip, sonra kökün kazırsın
Bunlar “süper güç” diye, korku dolamıyorum!
Hak’tan bâtıla kayan, hakikaten kaçıktı
Küffâra mert ve şedit, dosta kalbim açıktı
Rabbim veli edindim, adım deliye çıktı
Zulüm haksızlık görsem, sessiz kalamıyorum!
Gurur kibir sanırlar, oysa İslami onur
Minnet etmem kimseye, o şirk yerine konur
Yalan ve riyâ ile, kalpte kalır mı o nur
Makam menfaat için, ayak yalamıyorum!
Çamurdan demir olmaz, hamdır mayasız adam
Gâvura kiralanan, kancık kimyasız adam
Hak sevdadan ne anlar, dertsiz davasız adam
Kınamayın dostlar her, telden çalamıyorum!
https://www.millicozum.com/mc/mayis-2020/bir-delinin-son-dilekcesi-ve-gonul-feryadi