“RİVAYETÇİ” DEĞİL “RİAYETÇİ” OL!
“Lime tegûlûne mâ lâ, tef’alûn”1; ikazını duy
Hep rivayet2 edip durma, gel riayet3 ehli ol…
Ettiğin nasihatlere, ey dost önce kendin uy
Günahla kararmış kalbe, ki sirayet4 ehli ol…
Beş para etmez adamı, muhterem peder etme
Kof kurguyla kuruntuyla, ömrünü heder etme
Kader gayrete aşıktır, boşuna keder etme
Bil şikâyet nankörlüktür, sen kanaet ehli ol…
İman takva ve cihatsız, gönül bomboş tencere
Kur’an ile nurlandır ki, açılsın Hak pencere
Hanif İbrahim’e özen, hanım isen Hacer’e
Kâbe’yi Merkez’de ara, hem ziyaret ehli ol…
Bir insanla bir hayvanın, et beyin ve gözünde
Hiç farklılık göremezsin, farkı ara özünde
Herkesin hamur mayası, zahir olur sözünde
İlmü irfan artsın diye, hep kıraet ehli ol…
Dolgun ol doğru konuş ki; boş laf ağız ishali
Çiğ kalanlar kokuşurmuş, nefret verir pis hali
Herkese yardıma yetiş, aynen Hızır misali
İlgisiz himmetsiz5 kalma, hep inayet6 ehli ol…
Şeytan ne tuzak kurarsa, balıklama atlarsın
Nefse uyup günahların, her gün daha katlarsın
Riya gurur yalan haram, bu gidişle çatlarsın
Tevbe edip hayra yönel, gel riyazet7 ehli ol…
Mevlâ’ya tevekkül etsen, kula ne minnet olsun
Suskunluğun bir asalet, konuşman hikmet olsun
Şuur huzurla yaşa ki, hayatın ibret olsun
Hep hayırla anılasın, hoş hikayet8 ehli ol…
Bu gaflet ve cehaletle, nerye varır gidişat
Tembellik tehircilikle, bitmez kutlu inşaat
“Fea’terefû bizenbihim…”9, faydasız son ifşaat
Gevşek ürkek yol alamaz, sen dirayet10 ehli ol…
Ömür sermayen tükenir, bu fırsat zaman gider
Davasız duasız adam, ot geldi saman gider
Yamuklaşıp yan yatanlar, ahrete yaman gider
Ehli dünya sonu hüsran, gel diyanet11 ehli ol…
Ayet Sünnet dururken, süslü beyt kriter mi
İz’an vicdan çürümeden, kalpte iman yiter mi
Adil Düzen’e geçmeden, adilikler biter mi
Kafiyeyle zulüm bitmez, sen kifayet12 ehli ol!…
1- “Ey iman edenler! (Kendiniz yapmadığınız ve) Yapamayacağınız şeyleri niçin (boşuna hava atmak kastiyle başkasına) söylersiniz?”
“(Böyle) Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir buğuz ve kızgınlığa (sebebiyet verecek ve aleyhinize bir suç teşkil edecektir). [Not: Bazı Müslümanlar; “Eğer Allah katındaki en makbul ameli bilseydik, o yolda canımızı ve malımızı feda ederdik” demelerine rağmen, bu amelin CİHAD olduğunu bildiren ayetler gelince, bu sözlerinden yan çizmeleri üzerine bu İlahi tehditler indirilmiştir.]” (Saff Suresi: 2-3)
2- Rivayet ehli: Sağdan soldan duyup okuduklarını, edebiyat olsun diye nakledenler.
3- Riayet ehli: Duyduğu ve okuduğu İlahi emirlere hemen itaat edip yerine getirenler.
4- Sirayet etmek: Kalpleri etkilemek.
5- Himmet: Başkasına iyilik, dua ve destek vermek.
6- İnayet etmek: Yardıma yetişmek.
7- Riyazet: Nefsi arzuları ve dünyevi duyguları dizginlemek.
8- Hoş hikayet: Olumlu, onurlu ve ibret dolu yaşam öyküleri.
9- “Böylece kendi günahlarını itiraf edip (pişmanlık duyacaklardır. Ama artık) çılgınca yanan ateşin halkı bu azaba müstahaktır, çünkü o kahrolası ve kovulası (insanlara, Allah’ın rahmetinden) uzaklık yakışır.” (Mülk Suresi: 11)
10- Dirayet ehli: Kararlılık hali, kişilikli, karakterli, dikkatli ve becerikli.
11- Diyanet ehli: Dini kuralları ve sorumluluklarını yerine getiren.
12- Kifayet: Bir konuda yeterli, yetenekli ve yetkili olma hali. Liyakat kesbedilmesi.
Şuur
Kafamıza şuur çivisi ni
kazıma dan, şuurlu Müslüman
Olmadan, İslam’da sadet
bulmadan, hakkı batılı ayırt
etmek bize nasip olmaz.
Allah’ım Kur’an dan imandan ayırma
Tekvîr 25
Bu (Kur’an) da (asla) kovulmuş şeytanın sözü değildir. (Allah’ın emir ve haberleridir.)
Tekvîr 26
Şu halde (ey insanlar), siz nereye kaçıp-gidiyorsunuz? (Allah’tan kurtulmak imkânsızdır.)
Tekvîr 27
Kur’an bütün âlemler için bir zikir, öğüt ve hatırlatmadır.
Tekvîr 28
Ve içinizden dosdoğru bir istikamet tutturmak (dürüst olmak ve dengeli davranmak) isteyenler için (bir hüküm ve hikmet kaynağıdır. Ve Kur’an’dan sadece dürüst olanlarınız yararlanır.)
Tekvîr 29
(Unutmayınız ve haddinizi aşmayınız ki) Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz! (Öyle her arzu ettiğinize erişemezsiniz. Zira her şey Allah’ın elinde ve takdirinde bulunmaktadır.)
Taklidi İman ve Tahkiki İman
Rivayetçi ve Riayetçi kavramları imanın iki yönünü hatırlatıyor:
Taklidi İman ve Tahkiki İman.
Taklidi İman; çevresinden görüp öğrendikleri dua ve davranışları taklit ve tekrar etmektir. Bu bir gelenek ve görenek seviyesidir. Şuurla ve huzurla bağlanılan bir inanç değildir. Bu tipler, dinin aslını öğrenmeye ve önem vermeğe değer görmemektedir. Bu merhale tehlikelidir ve güvenmemelidir. Ancak ne de olsa bir başlangıç, bağlantı ve hevestir.
Tahkiki iman ise araştırarak, anlayarak ve amaç edinip uygulayarak elde edilen iman şeklidir. Tahkiki imana erişmek için ilgi ve ihtiyaç duyarak, şuurlu şekilde sorumlu ve huzurlu bir tercihle Kur’an-ı okuyup araştırarak anlamak ve anladığını özümseyerek yaşamak gerekir. Ancak bu şekilde ettiğimiz nasihatlere önce kendimiz uymuş oluruz ve günahla kararmış kalplere sirayet edebiliriz.
Rabbim bu hakikatlerden istifade edebilmeyi lütfeylesin. Amin
ŞİİRİN ALTINDA DİPNOT İLE VERİLMİŞ olan açıklamalar bile hakkı hayrı hikmeti hakikatleri haykırmakta bilgi vermekte…!
1- “Ey iman edenler! (Kendiniz yapmadığınız ve) Yapamayacağınız şeyleri niçin (boşuna hava atmak kastiyle başkasına) söylersiniz?”
“(Böyle) Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir buğuz ve kızgınlığa (sebebiyet verecek ve aleyhinize bir suç teşkil edecektir). [Not: Bazı Müslümanlar; “Eğer Allah katındaki en makbul ameli bilseydik, o yolda canımızı ve malımızı feda ederdik” demelerine rağmen, bu amelin CİHAD olduğunu bildiren ayetler gelince, bu sözlerinden yan çizmeleri üzerine bu İlahi tehditler indirilmiştir.]” (Saff Suresi: 2-3)
2- Rivayet ehli: Sağdan soldan duyup okuduklarını, edebiyat olsun diye nakledenler.
3- Riayet ehli: Duyduğu ve okuduğu İlahi emirlere hemen itaat edip yerine getirenler.
4- Sirayet etmek: Kalpleri etkilemek.
5- Himmet: Başkasına iyilik, dua ve destek vermek.
6- İnayet etmek: Yardıma yetişmek.
7- Riyazet: Nefsi arzuları ve dünyevi duyguları dizginlemek.
8- Hoş hikayet: Olumlu, onurlu ve ibret dolu yaşam öyküleri.
9- “Böylece kendi günahlarını itiraf edip (pişmanlık duyacaklardır. Ama artık) çılgınca yanan ateşin halkı bu azaba müstahaktır, çünkü o kahrolası ve kovulası (insanlara, Allah’ın rahmetinden) uzaklık yakışır.” (Mülk Suresi: 11)
10- Dirayet ehli: Kararlılık hali, kişilikli, karakterli, dikkatli ve becerikli.
11- Diyanet ehli: Dini kuralları ve sorumluluklarını yerine getiren.
12- Kifayet: Bir konuda yeterli, yetenekli ve yetkili olma hali. Liyakat kesbedilmesi.
Adil Düzene geçmeden, adilikler biter mi
Ayet Sünnet dururken, süslü beyt kriter mi
İz’an vicdan çürümeden, kalpte iman yiter mi
Adil Düzene geçmeden, adilikler biter mi
Kafiyeyle zulüm bitmez, sen kifayet[12] ehli ol!…
[12] Kifayet: Bir konuda yeterli, yetenekli ve yetkili olma hali. Liyakat kesbedilmesi.
HZ İBRAHİM-HZ HACER OLABİLMEK !!
İman takva ve cihatsız, gönül bomboş tencere
Kur’an ile nurlandır ki, açılsın Hak pencere
Hanif İbrahim’e özen, hanım isen Hacer’e
Kâbe’yi Merkezde ara, hem ziyaret ehli ol…
Yarabbi yolunda yorulanlardan eyle,
Kur’an-ı Kerim’de, hakkında en çok ayet bulunan ibadet, cihad’dır. Namaz, oruç, hac ve zekat gibi
ibadetlerle ilgili ayetlerin toplamı 140 kadar olduğu halde, sadece cihad’la ilgili ayetlerin sayısı 400’ü
geçmektedir.
3- Cihat, en büyük ibadettir. “Mü’minler’den özürsüz olarak yerlerinde oturanlarla, malları ve
canlan ile Allah yolunda cihad edenler (asla) bir olamazlar. Allah mallarıyla, canlarıyla cihat edenleri,
derece bakımından, oturanlardan üstün kılmıştır. Gerçi Allah (mü’minlerin) hepsine güzellikler vaat
etmiştir. Ancak mücahitleri, oturanlardan çok daha büyük ecirlerle üstün kılmıştır. (Allah cihad
edenlere) kendi katından çok büyük mertebeler vermiş, onlara mağfiret ve rahmet etmiştir.” 31 ayeti bunu
açıkça göstermektedir.
Ebu Hureyre Hz. lerinin rivayet ettiğine göre, sahabeden birisi gelerek;
– Ya Resulullah bana cihadın (faziletine) denk bir ibadet gösterir misin? diye sorunca, Peygamberimiz;
– Ben cihad değerinde başka bir ibadet bilmiş ve bulmuş değilim ki, sana da öğreteyim, buyurdu ve
devamla;
– (Sana sorarım) Hiç gücün yetişir mi ki, mücahit (sefere) çıkağında (o dönünceye kadar) sen de mescide
girip, hiç ara vermeden devamlı namaz kılasın, hiç iftar etmeden devamlı oruç tutasın? deyince o adam:
– Buna kimin gücü yeter ki? dedi. 32
Yine Ebu Zer Gıfari Hz.leri:
– Ya Resulüllah en efdal ibadet hangisidir, diye sorduğunda, Efendimiz:
– Allah’a iman ve Allah yolunda cihad… cevabını vermiştir. 33
4- Diğer bütün ibadetlerin gönül huzuruyla yapılması ve İslami kuralların bütünüyle uygulanması da
cihada bağlıdır. Zira cihad’sız emniyet ve hürriyet olmayacağı açıktır. Ekonomik, teknolojik ve psikolojik yönden
hazırlıksız toplumlar, başka milletlerin kölesi olacaktır.
5- Peygamberlikten sonra, en yüce makam olan şehitlik rütbesine ancak cihad ile ulaşılabilir. Bir Hadis-
i Şerifte şöyle bildirilmektedir.
“Yeryüzünde hiçbir insan cennete girdikten ve Allah katındaki nimet ve faziletleri gördükten
sonra, artık dünyanın tamamı bile kendisine verilse, yine asla geri gelmek istemez. Ancak şehitler (ve
şehitlerin o yüksek makamını görenler) hariç… Onlar (cihad ederek) yeniden şehit olmak üzere, tekrar
ve tekrar dünyaya dönmek isterler… Yarabbi milli çözüm yolundaki gayretlerimizi artır..
HAYAT İMAN VE CİHATTIR
Peygamber Efendimiz SAV: [b]”Kişinin üstüne lazım olmayan şeyleri terk etmesi Müslümanlığın güzelliğindendir”[/b] buyurmuş.
Abdülkadir Geylani Hazretleri: [b]”Kaliteli müslüman olan ve imanın hakikatine eren kişi kendini ilgilendiren işlere yönelir. Mevlâ’nın rızasından yoksun kalan; kendisine emredileni yapmayıp, emredilmeyen işlerle meşgul olan kişidir.”[/b] Demiştir.
Erbakan Hocamız ise [b]”Biz bu kuşun canlısını istiyoruz”[/b] diye örnekle cevap vermiş olduğu ve ömrünü, bizim nasıl yaşamamız gerektiğini bize örnek olarak cihad ve ihlas üzere geçirmiştir. Bu yüzden hala herkesin kulaklarında çınlayan sözleri: [b]”HAYAT İMAN VE CİHATTIR” [/b] olmuştur.
Üstadımız Ahmet Akgül ise ders niteliğinde bir şiir ile bizlere yukarıda bahsettiğim konuları hayatımızda nasıl anlamamız ve uygulamamız gerektiğini anlatmıştır. Allah ebeden ve daimen razı olsun.
Marifet Ehli Ol !
Boş beleş geçinirsin saniyenin hesabı var!
Kendini yüksekte görme ,yolun sonu ihtiyar!
Dur bi düşün ! nereye kadar bu intihâr !
Bu dünya bir rüyaymış, sen marifet ehli ol!
Kof edebiyat değil, Hakiki İman…
Hakiki Mümin’in özelliği Kuranı Kerimde çok net belirtilmektedir. İman ederler ve cihad ederler…
Şiir de aslında Hakiki manada mümin olmanın gerekliliklerini, hak davada cihad ederken gayretin eksilmemesi, riya, gurur, yalan, tembellik, tehircilik ve kof edebiyat hastalıklarından uzak durulması ve Kur’an’ın hayata yansıması gayretiyle olgunluğa erişilmesi gerektiğini anlatan, her satırından ders çıkaracağımız bir şiir.
Hucurât 14
Bedeviler (her asırdaki cahil, gafil ve menfaatçi kesimler; kavim ve kabilesiyle övünen cahil kimseler): “Biz de iman ettik” derler. (Onlara) De ki: “(Hayır) Siz (hâlâ) iman etmediniz; ancak (mecburen ve görünüşte) İslam (veya teslim) olduk deyin.” (Çünkü) İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah’a ve Resulüne (tam iman ve) itaat ederseniz (Kur’an ve Sünnet ölçülerine göre hayatınızı düzenlerseniz), O (zaman Allah CC) sizin amellerinizden hiçbir şeyi eksiltmeyecek (ve emeklerinizi boşa vermeyecektir). Şüphesiz Allah, çok Bağışlayandır, çok Esirgeyendir.
Hucurât 15
(Hakiki) Mü’minler ancak o kimselerdir ki: Allah’a (Kur’an’ın hükümlerine) ve Resulüne (Hz. Peygamberin öğretilerine tamamen ve samimiyetle) iman getirirler; sonra hiçbir kuşkuya (ve korkuya) kapılmadan (ve asla Hakk’tan caymadan) mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad ederler. İşte bunlar, (iman davasında) sadık olanların ta kendileridir. [Not: Demek ki Hakk hâkim olsun ve adil bir düzen kurulsun da tüm insanlık huzura kavuşsun diye, mallarıyla canlarıyla ve bütün imkânlarıyla çalışıp çabalamayanlar veya dünyalık heves ve hesaplarla haklı davalarından yan çizip bâtıl yollara kayanlar ve Batılılara yaslananlar, iman şuurunu ve hidayet huzurunu kaybedeceklerdir.]
Aldanma sakın…
Ciddiyet ve gayretle, hazırlan ahirete
Tebliğ lafla olmaz, çalış samimiyetle
Has kul olmazsan, giremezsin cennete
Aldanma sakın, süslü oyalanma yerine!
Davasız duasız adam, ot geldi saman gider
İman takva ve cihatsız, gönül bomboş tencere
Kur’an ile nurlandır ki, açılsın Hak pencere
Hanif İbrahim’e özen, hanım isen Hacer’e
Kâbe’yi Merkezde ara, hem ziyaret ehli ol…
Bir hadis bir ders
Üstad Ahmet Akgül Hocamız’dan öğrenmiş olduğumuz bir hadisi şerifin açıklaması mahiyetinde olan bu şiir bizlere de nice dersler verdi. O hadisi şerifte Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştu: “Deylemi’den tahriç olunan ve Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevi Hz.lerinin “Ramûz-el Ehadis” kitabında ve “lem” harfi başlığında kayıtlı bulunan “(Anlamadan ve uygulama şansı ve ortamı hazırlama amacı taşımadan) sadece okuyup durmak Kur’an değildir. (Bir konuda daha önceden yazılıp konuşulanları güncelleştirmeden tekrarlayıp) nakletmek de İlim değildir. Velakin, Kur’an hidayet iledir. (Çağdaş sorunlara Kur’an temelli çözüm ve çareler üretmek gereklidir.) İlim ise, bir dirayet işidir. (Taklitçi kalabalıkların ve iktidardaki istismarcı zorbaların kınamasına ve karşı çıkmasına aldırmadan, Allah rızası ve İslam’ın-insanlığın hatırına, yeni sistemler ve yeterli prensip ve projeler üretme ve bunları yürütecek şartları oluşturabilme gayret ve cesaretidir.)”