YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
674f97cb21de7
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 1 5 6
Bugün : 2065
Dün : 30630
Bu ay : 116880
Geçen ay : 890827
Toplam : 29861446
IP'niz : 18.97.9.175

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

SİYASET VE STRATEJİ İLİŞKİSİ

  1. Fetih: 18
  2. Tuval: Yağlıboya resim yapılan çerçeveli bez zemin.
  3. M. Muhtar Han, Siyasi Siyaset s. 66
  4. a- Mecelle. b- Muhakemat Bediüzzaman s. 23
  5. Muhakemat s. 114 / Said Nursi
  6. Suat Parlar
  7. Jean Bricmont
5 19 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

Yorumu Takip Et
Bildir
12 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Her konuda olduğu gibi, siyasette de başlangıç değil sonuç önemlidir. Çünkü “Rağbet, akıbete göredir” ve akıbet muttakilerin (dürüst ve değerli kimselerin)dir.

Siyaset ve strateji o kadar iç içe dirki ikisi bir arada olmaz ise eksik kalır bir yanı, bununda tarihteki en iyi örneğini Efendimiz bizlere göstermiş ve her şeyiyle Mekkenin fethinde yaşayarak anlatmıştır. Büyük fetihten önceki hazırlıklar, sefer zamanında, zafer anında ve zaferden sonraki süreçlerde neler yapmamız ve yapmamız gerekliliğini bizlere tek tek anlatmıştır. Geçmişten gereken dersler ve ibretler alındığı müddetçe tarih tekerrür etmeyecek ve daha büyük fetih ve zaferler elde edilecektir.

Süper güç olmak için sadece ekonomik zenginlik yetmez. Eğer yetse idi Almanya süper güç olurdu.

Süper güç olmak için sadece teknolojik üstünlük yetmez. Eğer yetse idi Japonya süper güç olurdu.

Süper güç olmak için nüfus yoğunluğu yetmez. Eğer yetse idi Hindistan süper güç olurdu.

Süper güç olmak için tek başına askeri güç yetmez. Eğer yetse idi Çin süper güç olurdu.

Süper güç olmak için sadece stratejik konum ve potansiyel imkânlar da yetmez. Eğer yetse idi Türkiye süper güç olurdu.

Halbuki süper güç olmak için, bütün bunları değerlendirecek ve dünya dengeleriyle oynayabilecek bir “Süper Beyin”e ihtiyaç vardır!..

Ve işte Türkiye’nin, İslam âleminin ve tüm mazlum milletlerin şansı bu Süper Beyin’dir!? Onun ilmi, insani projeleri ve bunları uygulayacak sadık takipçileridir!

Süper güç olmak için sadece ekonomik zenginlik yetmez. Eğer yetse idi Almanya süper güç olurdu.

Süper güç olmak için sadece teknolojik üstünlük yetmez. Eğer yetse idi Japonya süper güç olurdu.

Süper güç olmak için nüfus yoğunluğu yetmez. Eğer yetse idi Hindistan süper güç olurdu.

Süper güç olmak için tek başına askeri güç yetmez. Eğer yetse idi Çin süper güç olurdu.

Süper güç olmak için sadece stratejik konum ve potansiyel imkânlar da yetmez. Eğer yetse idi Türkiye süper güç olurdu.

Halbuki süper güç olmak için, bütün bunları değerlendirecek ve dünya dengeleriyle oynayabilecek bir “Süper Beyin”e ihtiyaç vardır!.. Ve işte Türkiye’nin, İslam âleminin ve tüm mazlum milletlerin şansı bu Süper Beyin’dir!? Onun ilmi, insani projeleri ve bunları uygulayacak sadık takipçileridir!

Evet, siyaset; ehil ve emin olan Milli Çözüm ve Ahmet AKGÜL üstadımızın elinde selâmet sebebi, cahil ve hain olan işbirlikçilerin elinde ise felaket sebebidir!

Yahudi “biz efendi olacağız siz köle olacaksınız” diye inanıyor.
 “SİYASET” sahibi değilseniz, “namaz kılan Yahudi kölesi” olursunuz…
“SİYASET” sahibi değilseniz, Namaz kılarsınız, ama Yahudi’nin kurduğu düzene karışmazsınız
“SİYASET” sahibi değilseniz, Yahudi’nin bütün insanlığı sömürmesine ve dünyaya hükmetmesine seyirci kalırsınız… 

“NAMAZ KILAN YAHUDİ KÖLESİ” olmak istenmiyorsa, mutlaka “SİYASET ve STRATEJİ” gereklidir.
Yahudi’nin kurduğu düzeni yıkmak ve yerine Adil Düzeni kurmak için, mutlaka “SİYASET ve STRATEJİ” gereklidir!
Yahudi’nin bütün insanlığı sömürmesini ve dünyaya hükmetmesini engellemek için, mutlaka “SİYASET ve STRATEJİ” gereklidir!

“Küçük bir azınlığın yani Siyonist sermaye diktasının insanlığın çoğunluğu üzerindeki kültürel, ekonomik ve askeri egemenliğine karşı, artık gerçek bir SİYASİ MÜCADELE, her zamankinden daha gerekli, önemli ve anlamlı hale gelmiş bulunmaktadır.”

Evet, siyaset; ehil ve emin olan Milli Çözüm ve Ahmet AKGÜL üstadımızın elinde selâmet sebebi, cahil ve hain olan işbirlikçilerin elinde ise felaket sebebidir!

Velhasıl insani siyaset, Peygamber mesleğidir. Şeytani siyaset ise menfaat meselesi ve mason hizmetçiliğidir.

“(Ey) Rabbim, bana hüküm (adaleti yürütme ve hikmetli düşünme yeteneği) bağışla ve beni salih kullarına kat.” (Şuarâ Suresi 83. Ayet)

Son düzenleme 19 gün önce Necati AKGÜL tarafından

Evet, siyaset; ehil ve emin olanların elinde sebeb-i selâmet, cahil ve hain olanların elinde ise sebeb-i felakettir. Çünkü, siyaset, hak ve adaletle toplumu idare etme mesleğidir. İnancımıza göre bu meslek, mukaddes ve mübarektir. Zira “Bir saat adaletle hükmetmenin, yetmiş yıl nafile ibadetten hayırlı olduğu” hadisle bildirilmiştir. Adaletle hükmetmek ve hayrı yürütmek için de mutlaka hükümet olmak gerekmektedir. Hükümet ise, baştan sona siyaset işidir.

“Mademki hepsine sahip olamıyorum, öyle ise hiçbirini kabul etmiyorum” mantığı yerine “Ne kadarını kurtarabilirim ve davama neler katabilirim” düşüncesi daha gerçekçidir. Asla unutmayalım ki, parti amaç değil, araç yerindedir. Asıl amaç ise Hakkın rızası için halka hizmettir. Öyle ise önümüze çıkan hizmet imkânlarını tepelemek ve fırsatları boşa vermek vebaldir.

Her konuda olduğu gibi, siyasette de başlangıç değil sonuç önemlidir. Çünkü “Rağbet, akıbete göredir” ve akıbet muttakilerin (dürüst ve değerli kimselerin)dir.

“İşte tam da bu nedenle; küçük bir azınlığın yani Siyonist sermaye diktasının insanlığın çoğunluğu üzerindeki kültürel, ekonomik ve askeri egemenliğine karşı, artık gerçek bir siyasi mücadele, her zamankinden daha gerekli, önemli ve anlamlı hale geliyordu.”  Jean Bricmont

Hans anladı Hasan hala ipe un seriyor. Siyonizm’in ahlaki tahribatını, ekonomik sömürüsünü ve askeri zulmünü tüm insanlık gördü/isyanda.

Özellikle Hamas’ın kahramanlığı; Hans’ları bile zulme karşı çareler arar hale getirdi.

Gel gör ki kapitalist sömürü nizamın yerine sunulan “huzur, barış, adalet” getirecek tek alternatif Adil Düzen projelerini ve sahibini Hasan’lar inatla görmemeye hatta düşmanlık etmeye çalışmakta!..

Ekonomide adil yöntemleri,  liyakat sahibini iş başına getiren sistemleri, adaleti tam tecelli ettirecek kanunları, insanca yaşamayı sağlayan ahlak prensipleri sunun Kutlu Bilgeyi Hans’lar duyduklarında, görünen o ki  HASAN’LARDAN çok daha kıymet verip, kabullenip, yeryüzüne hakim olması için çırpınacağı aşikar değil mi?

“İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye (nakdiniz ve vaktinizle Hakk davasını desteklemeye) çağrıldığınızda; buna rağmen bazılarınız cimrilik yapmaktadır. Oysa kim cimrilik ederse artık o, ancak kendi nefsine cimrilik ettiğinden (manevi ziyandadır). Allah ise, Ğaniy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır; asıl fakir (ve her halde Allah’a muhtaç) olan sizlersiniz. (İman ve akıl bunu anlamak ve ona göre davranmaktır.) Eğer siz (Hakk’tan ve cihaddan) yüz çevirecek olursanız, (Allah) yerinize sizden başka bir kavmi-kesimi getirip-değiştirir (ve onları zafere ulaştırır). Sonra onlar, sizin gibi (itirazcı ve isyancı) da olmazlardı (itaatli ve sadakatli davranacaklardır). ” Muhammed suresi 38
 
 

Düşman stratejisini, Siyonizmin hilesini ve hedefini savaştan önce öğrenen BİLGE ve CESUR bir komutan için zafer, bulutlarla kararan gökyüzünden beklenen yağmur kadar yakındır. #ÜSTAD AHMET AKGÜL

Yani anlaşılıyor ki; Aziz Erbakan Hoca, Siyonist şeytanı devirmek için; birtakım taktik tavizler vererek, stratejik kazanımlar elde etmişti. Ve tarihin en büyük inkılabına zemin hazırlamıştı. Kutlu ve mutlu sonuca iyice yaklaşılmış, şartlar olgunlaşmıştı. Ve Artık Vakit Tamamdı.

2008 yılında dergimizde yayımlanan, Dünyanın Dönüşümü Kanlı mı Olacak, Kansız mı yazımızdan bir alıntı:

Amerika’daki başkanlık seçimi sonuçlarının ülke ve dünya dengelerini derinden etkileyeceği, hatta değiştireceği kanaatleri, tamamen boş beklentilerdir ve ABD’nin “tek ve yenilmez süper güç” imajını devam ettirmeye yöneliktir. Çünkü ABD’yi başkanlar değil, Yahudi Lobileri yönetmektedir. Ancak son birkaç dönemdir, Yahudi Lobileri kendi başkan adaylarını seçtirmekten acizdir. Amerika’da Siyonizm karşıtı organize bir oluşum giderek güçlenmektedir.
 
Artı, Türkiye menşeli milli ve insani bir merkezin dünya dengelerindeki etkinlik ve yetkinliği, ehlince daha çok sezilir ve sözü dinlenir hale gelmiştir.

Buraya kadar anlatmaya çalıştıklarımızı özetlersek:

1- ABD “tek süper güç” özelliğini çoktan yitirmiştir.

2- ABD’yi başkanlar, bakanlar, hatta senato ve kongre değil; Yahudi Lobilerin güdümündeki teşkilatlar ve bürokratlar yönetmektedir.

3- Ancak Siyonist odaklar eski güçlerini artık yitirmiş ve Amerika önemli ölçüde yerli ve milli mahfillerin güdümüne geçmiştir.

4- Bu yeni “mahfil”lerle Türkiye merkezli insani cephenin, çoğu kez danışıklı dövüş şeklinde, çok ince ayarlı ve mevcut dünya düzenini değiştirmeye programlı bir ilişki içerisinde hareket ettiği hissedilmektedir.

5- Yani Amerika’da başkanlık seçimlerinde kimin galip geleceği değil, seçilen kişinin hangi merkezlerce ve hangi istikamette yönlendirileceği önemlidir.

Siyonist merkezle, insani cepheyi kısaca kıyaslayacak olursak;

a) Siyonist merkezin; klasik, konvansiyonel ve nükleer silah konusundaki korkunç ve ezici üstünlüğüne karşılık,
İnsani cephenin, bütün bunları etkisiz ve geçersiz kılacak, yeni ve orijinal teknoloji harikaları vardır ve kullanılmaya hazırdır.

b) Siyonist Merkezin tüm dünyada yaygın ve saygın, müthiş ve masonik organizeli “kalifiye insan” potansiyeline karşılık,
İnsani cephenin, yine dünya çapında inanç ve ideal sahibi, samimi ve şerefli; sayıca az ama etkin, özgül ağırlığı yüksek ve seçkin bir kadrosu bulunmaktadır.

c) Siyonist merkez; finans gücüne, faizci bankacılık sistemine sahipken,
İnsani cephe, stratejik madde ve maden üretimini, tabii gıda ve tarım sektörünü ve enerji potansiyelini elinde tutmaktadır.

d) Siyonist merkezin, genellikle bilim adamlarını, medya patronlarını, sivil toplum kuruluşlarını ve think-thank uzmanlarını avucunda tutmasına karşılık,
İnsani cephe, beş-altı asırda ancak çıkabilen bir süper beyne ve siyaset dahisine sahip olmanın şansını ve avantajını taşımaktadır.

Velhasıl, birisi Şeytanın ve Şeddatların şebekesi; bizimkisi ise Hakkın ve Rahmanın mümessili konumundadır.

İşte Aksa Tufanı da, Siyonist sistemi çökertmek üzere vurulan son balyozdur.
Bilindiği üzere; Aksa Tufanı bütün dünyayı şaşkınlığa çevirmişti. Tarihte eşine az rastlanır, en büyük ve en gizli hazırlıklardan biri olan Aksa Tufanı’nın başlangıç tarihi 7 Ekim’i planlayan AKIL, eminiz ki bitiş tarihini de planlamıştır.

Örneğin; Türk Ordusu’nun Zeytin Dalı Harekâtı’nda, operasyonun bitişini 18 Mart Çanakkale Zaferi’ne denk getirmesi de Siyonistlere çok anlamlı bir mesajdı.

Bakalım, Siyonist şeytanların dünya saltanatının devrilişi hangi kutlu tarihe denk getirilecekti.

Sabırla, ama bazen de işte beşeriyet icabı, sabırsızlanarak bekliyoruz.

Her konuda olduğu gibi, siyasette de başlangıç değil sonuç önemlidir. Çünkü “Rağbet, akıbete göredir” ve akıbet muttakilerin (dürüst ve değerli kimselerin)dir.

Geçmişte de, taviz sayılan ve karşı çıkılan bazı girişimlerin, hangi olumlu sonuçları doğurduğunu hâlâ göremeyen akıl fukaralarına, veya kasıtlı olarak ters gösteren nankör münafıklara laf anlatmak için vakit harcamak beyhudedir. Bir milletin, hatta beşeriyetin tarihini ve talihini değiştiren büyük liderlerin hayatını inceleyiniz! Bunların hepsinin de, kimlere ne kadar taviz vereceğini ve kimlere karşı nasıl inatla direneceğini çok iyi bilen kimseler olduklarını göreceksiniz. Zira eşek arısına top atmak israf, yaban ayısına taş atmak ise divaneliktir. Zahirde korkusuzca ve kahramanca görünen bir tavır, şayet düşmanların işine yarayacaksa, bunu gafletle yapmak hezimet, ama bile bile yapmak hıyanettir!..

“Siyaseti önemsemeyen Müslümanları,Müslümanları önemsemeyen siyasetçiler yönetir.”Prof.Dr.Necmettin Erbakan

Evet, siyasetin ehil olmayanların elinde felaket, ehil olanların elinde ise selamet sebebi olduğunu yukarıda söylemiştik. Önemine binaen tekrar belirtelim ki:

Siyaset; Hesaplı ve programlı davranmak ve planlanan sonuca ulaşmaktır! Siyaset; Muhaliflerini zor kullanmadan ve kendisi de zarara uğramadan onları mükemmelce aşmaktır! Siyaset; Çizilen haklı çizgi içine farklı çizgileri de yerleştirme, yani kendi doğruları içinde başkalarının eğrilerini eritebilme ustalığıdır!

Siyaset; Her düşünceye tahammül edip, adilce davranma uygarlığıdır!  Siyaset; Bütün beşeri zaaflarına gem vurmak ve bağlılarını da manevi disiplin altında tutmak başarısıdır! Siyaset; Bilgece düşünmek, bilgece konuşmak, bilgece davranmak ve bilgece yaşamaktır! Siyaset; İktidar tuvalinde[2] toplum tablosuna en uygun rengi hazırlayabilme sanatıdır! Siyaset ilmi, Allah’ın ender kişilere lütfettiği çok önemli bir armağandır![3]

Velhasıl; bazen “Büyük ve kalıcı menfaatlere ulaşmak için, küçük ve geçici zararları ve tavizleri göze almak gerekebilir. Bunu yapamayan siyasiler ağır bir sorumluluk ve tarihi bir suçluluk altındadır.”[4]

“Hem insanın kıymet ve mahiyeti, himmeti nispetindedir. Himmetin derecesi ise maksat ve meşguliyetinin (yüksekliği) nispetindedir.”[5]

Siyaset ve Strateji İlişkisi

• Siyaset, ehil ve emin olanların elinde sebeb-i selâmet, cahil ve hain olanların elinde ise sebeb-i felakettir. Siyaset, hak ve adaletle toplumu idare etme mesleğidir ve mukaddes ve mübarektir.

• Adaletle hükmetmek ve hayrı yürütmek için hükümet olmak gerekmektedir. Hükümet ise baştan sona siyaset işidir.

• Siyaset, kuru kahramanlık sahnesinde kabadayılık gösterisi yapmak değildir. Siyasetçi, Uzak Doğu sporcularına değil, satranç oyuncularına benzemelidir.

• Basit liderler halkın ve olayların peşinden gider. Boş ve peşin alkışlarla yetinir. Büyük liderler ise halkı kendi peşinden sürükler ve olaylara yön verir.

• Dış tehdit ve tehlikelere karşı, içteki barışı ve birliği sağlamaya yönelik tavizlerle, karanlık merkezlerin bizim aleyhimize kullanmak için kışkırttığı “piyon”ları kendi lehimize değerlendirmek üzere verilen tavizler, ileride çok talihli sonuçlar doğurabilir ve tarihin akışını değiştirebilir.

• Süper güç olmak için sadece ekonomik zenginlik, teknolojik üstünlük, nüfus yoğunluğu, askeri güç veya stratejik konum ve potansiyel imkânlar yetmez. Süper güç olmak için, bütün bunları değerlendirecek ve dünya dengeleriyle oynayabilecek bir “Süper Beyin”e ihtiyaç vardır.

• Siyaset, “hikmet ve feraset” ister. Yoksa körün şoförlüğüne benzeyecektir!.. Siyaset, “sabır ve metanet” ister. Yoksa hoş ama boş gösterilere dönüşecektir. Siyaset “kadro ve kuvvet” ister. Yoksa Don Kişot’un maceralarından farksız hale gelecektir. Siyaset “iman ve istikamet” ister. Yoksa firavunluğa ve fırsatçılığa özenecektir.

https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/siyaset-ve-strateji-iliskisi/

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
12
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx
Paylaş...