YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
662f024449501
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 6 5 3
Bugün : 3676
Dün : 29208
Bu ay : 688206
Geçen ay : 453014
Toplam : 23467170
IP'niz : 3.144.193.129

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

Genel Kurmay Başkanlığı'nın 27 Nisan 2007 tarihli basın açıklaması ve zamanlaması, dış-düşman güçleri ve içteki figüran işbirlikçileri şaşkınlığa uğrattı.

Genel Kurmayımız sadece, ciddi tespit ve tahliller içeren bir saptama yapmıştı. Ama malum marazlı medya bunu: "ordudan Muhtıra!" şeklinde saptırmıştı. Muhtıra, kelime anlamı olan "hatırlatma" karşılığı değil, "sopa gösterme, ürkütme ve ihtar etme" şeklinde kullanılmıştı. Elbette tarihi bir sorumluluk bilinciyle ve "yaşanan kritik süreçte, stratejik karar verme" mesuliyetindeki bütün kurumlara "gönderme" inceliğiyle hazırlanmış bildiri metni, öncelikle suçluluk psikolojisi içindeki "hain"leri telaşlandırıp ayaklandırmıştı.  Aksi halde bu girişim, mağdur ve mazlum rolü oynayacak olan AKP'ye oy toplamaktan  başka bir işe yaramayacaktı.

 

Artık Milli ve haysiyetli cephe ile, kirli ve teslimiyetli çete iyice ayrışmıştı. Sahte dinci, sahte devrimci ve sahte milliyetçi kesimler, demokrasi demagojileriyle, Siyonist despotizmin safında yer almışlardı.

CHP, DYP ve ANAP gibi muhalefet partilerinin sürpriz buluşmaları da, G.K. uyarısının doğru algılandığını ortaya koymaktaydı. Ama Erkan Mumcu, bir Siyonist ağzıyla, hala dolaylı biçimde orduyu da suçlamaktan geri durmamaktaydı. Ve hele CHP, oldukça sırıtan bir asker yalakalığıyla, gelecek dönem kendisine yer kapma sevdasındaydı.

İşte Genel Kurmay Başkanlığı'nın açıklaması:

"Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir. Bu faaliyetler; devletimizin bağımsızlığı ile ulusumuzun birlik ve beraberliğinin simgesi olan milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar tertip etmeye kadar değişen geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.

Bu faaliyetlere girişenler, halkımızın kutsal dini duygularını istismar etmekten çekinmemekte, devlete açık bir meydan okumaya dönüşen bu çabaları din kisvesi arkasına saklayarak, asıl amaçlarını gizlemeye çalışmaktadırlar."

Ilımlı İslam ve Dinlerarası Diyalog" safsatasıyla Yüce Dinimizi yozlaştırıp emperyalizme yaklaştırma ve kirli siyasete bulaştırma girişimlerine dikkat çekilerek:

"Bölgemizdeki gelişmeler, din ile oynamanın ve inancın siyasi bir söyleme ve amaca alet edilmesinin yol açabileceği felaketlerin ibret alınması gereken örnekleri ile doludur. Kutsal bir inancın üzerine yüklenmeye çalışılan siyasi bir söylem veya ideolojinin inancı ortadan kaldırarak, başka bir şeye dönüştüğü, ülkemizde ve ülke dışında görülebilmektedir. Malatya'da ortaya çıkan olayın bunun çarpıcı bir örneği olduğu ifade edilebilir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin çağdaş bir demokrasi olarak, huzur ve istikrar içinde yaşamasının tek şartının, devletin Anayasamızda belirlenmiş olan temel niteliklerine sahip çıkmaktan geçtiği şüphesizdir."

Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir.

Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ün, "Ne mutlu Türküm diyene!" anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır.

Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur."[1]

Genel Kurmay uyarısına ABD tedirgin ve telaşlı yaklaştı

ABD Dışişleri Bakanlığı, Washington'un, Türkiye'nin laik demokrasisinin ayasal süreçlerini desteklediğini vurguladı.

Ankara'da Genelkurmay Başkanlığından gelen açıklamasının ardından ABD Dışişleri bakanlığı'nın Avrupa Dairesi sözcüsü Terry Davidson AA'ya yaptığı açıklamada "ABD, Türkiye'nin laik demokrasisinin anayasal süreçlerini destekliyor" açıklamasıyla AKP'ye arka çıktı.

Sözcü, "Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin bütün sorularda kararı Anayasa Mahkemesi,  Türk Anayasası ve Türk yasaları çerçevesinde verme durumundadır" sözleriyle dolaylı biçimde Genel Kurmayı uyardı.[2]

Kenan Evren'in açıklaması:

Bu arada 12 Eylül Komutanı ve eski cumhurbaşkanı Kenan Evren'in

"Genel Kurmay görevini yerine getirmiştir." Açıklaması, hem haysiyetli tavrını hem de Milli tarafını göstermesi bakımından oldukça anlamlıydı.

Bu bir "muhtıra" mıydı?

Genelkurmay Başkanlığı'ndan gece yarısı internet üzerinden yapılan açıklamanın tam olarak ne anlama geldiğini CHP'li Mustafa Özyürek ve Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu açık biçimde söylediler:

-Bu bir muhtıradır!

Muhtıra 27 Nisan'da yapılmıştır. Ama tarihe "12 Nisan Muhtırası" olarak geçecektir.

Genelkurmay açıklamasında, 12 Nisan'daki basın toplantısına gönderme yapılıyor. Esas olarak o toplantıda dile getirilen mesajlara vurgu çok kesin… [3]

Amerika hatırına sık sık Erbakan'a havlayan Ahmet Hakan'a göre; bardak kırılmıştı!..

Habertürk'te Saynur Tezel'in hazırlayıp sunduğu BÜGÜN Programında canlı yayına telefonla bağlanan Hürriyet Yazarı Ahmet Hakan. 'Toplumda bir hassasiyet vardı. Bunu Meclis Başkanı Arınç kaşıdı. Gül'ün adaylığına gölge düşürdü. Bir tehdidin adayı olarak algılanmasına neden oldu. Bu Muhtaradır ve bardağın kırıldığı andır. Bardak kırılmıştır….[4]

Siyonist cephenin şaşkınlığı ve orduyu karıştırma şeytanlığı:

İsveç'ten yayın yapan ve Siyonist emperyalist uşağı ve amansız bir Türk Ordusu düşmanı olduğu kanıtlanan Mewla Benavî, www.kerkuk-kurdistan.com/ sitesi 27 Nisan 2007 tarihinde şunları konuşuyordu:

"Bu ‘eeee-muhtıra' işinde Yaşar Büyükanıt'ın olmadığını başından beri düşündüm. Yaşar Büyükanıt bu işte yok ve İlker Başbuğ bu da olmamalı, ama.. E-muhtıra ikisine karşı yapıldı demek te mümkün. Mitinglerdeki ‘Yaşar Paşa çok yaşa' tezahüratı da geri dönüşü imkansız kılmak içindir. ‘Yaşar Paşa'yı bağlamak istiyorlar. Ama askeriye işleri biraz ‘derin' işlerdir. Yaşar Büyükanıt çıkıp haberim yoktu demez, diyemez.

Tayyip Erdoğan'ın Abdullah Gül'ün adaylığını Yaşar Büyükanıt'a söylememiş olması mümkün görünmüyor. Yaşar Büyükanıt'ın Abdullah Gül'ün adaylığına bir ittirazının olacağını gösteren hiçbir işaret yoktu. O zaman bu muhtıra nerden çıktı?

Muhtıra'nın çıkış membaı açık değil. Ama yönetenlerin orgeneral seviyesinde olması gerekli. Yaşar Büyükanıt'ın genelkurmay başkanı olması da çok rahat olmamıştı. O zaman 'yarım ihtilal' olarak değerlendirmiştim. Büyükanıt'a karşı olan güçler aniden yok olmadılar. Belki etkileri azaldı ama hala yüksek pozisyonlarda olmaları gerekli ve bu işin membaını oralarda aramak oldukça makul görünüyor.

Süleyman Demirel babaları var ama yeterli değil.

ANAP ve DYP askerden signal aldıktan sonra tutum değiştirdiler. Acaba Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ'un bu işte olmadığını bildikleri halde mi ikna oldular? MHP, DSP ve eski ANAP gibi faka mı bastılar? Acaba Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ'un da bu işin içerisinde olduğuna mı inandılar?

ANAP ve DYP'nin faka bastığını gösteren, aynı zamanda, emir komuta zincirinin işlemediğini gösteren, diğer bir gelişme de, AKP'nin birlik ve bütünlüğüdür. Eğer operasyon söylendiği gibi bir genelkurmay, bütün askeriyeyi temsilen, operasyonu olsaydı AKP'de parçalanma ve ayrılmaların olması gerekliğdi. AKP'de farklı görüş ve guruplar olmasına rağmen, şimdiye kadar oldukça birlik ve bütünlüklü bir tutum alabildi. AKP bir bütün olarak Tayyip Erdoğan'ın arkasında durdu."

Ilımlı Müslüman, çalımlı mason Mehmet Barlas şaşkındı:

"Bu bir Devlet krizidir… Sonuçlarını hepimiz hissedeceğiz" diye yakınmaktaydı.

Genelkurmay'ın "Muhtıra" niteliğindeki açıklamasından sonra, ne TBMM'deki Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin oylamaların, ne de bu oylamalara ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin açıklayacağı kararın eski önemi ve ağırlığı kalmıştır.

Artık iç ve dış kamuoyu için TBMM'nin iradesi, ülkenin yönünü belirlemede ağırlıklı karar mekanizması olarak görülmeyecektir.

Bu açıklama ile Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecindeki gelişmelerin de içeriği eskisinden farklı bir zemine kaymıştır. Artık öncelikli beklenti, Türkiye'nin Kopenhag Kriterleri'ne uyması yönünde değil, Türkiye'de Anayasal demokrasinin korunabilmesine dönük olacaktır.

Türkiye'de siyasi istikrara bağlı olan ekonomik istikrar ve buna bağlı iç ve dış gelişmeler de, belirli bir süre için askıya alınacaktır. Çünkü artık Türkiye yarın ne olacağı bilinen değil bilinmeyen bir ülke konumundadır ve risk konumu artmıştır.

Bir erken seçim kararı, bu krizin atlatılıp, normale dönüşü sağlayabilir mi bilemiyoruz.

Ancak demokratikleşme sürecinde ciddi bir fay çatlamasının meydana geldiğini kesinlikle söyleyebiliriz. Dileriz bu krizin üstesinden gelip, ülkeyi normal yörüngesine oturtabilecek ehliyeti ve ustalığa sahip siyasi kadrolar da, Ankara'da vardır.

Genelkurmay'ın muhtıra niteliğindeki açıklamasından sonra hiçbir siyasal söylem, eskisi gibi algılanmayacaktır.

Özetle yurttaki ve dünyadaki her gelişmeyi rejim kavgası zeminine çekmek için çaba gösterenler, başarı kazanmıştır.[5]

Ilıcak'tan Erdoğan'a acil çağrı yapılmıştı

İşte Nazlı Ilıcak'ın 24 TV'de yaptığı açıklama:

-Medeni ülkeler seviyesine çıkmak istiyoruz. Böyle bir şey olabilir mi? İradenin sahibi millete gitmek gerekiyor. Anayasa Mahkemesi'nin kararını beklemeden, böyle bir müdahaleyi halka şikayet ederek, erken seçime gitmelidir. "Demokrasi tehlikededir, bu sorunu siz halletmelisiniz" demelidir. [6]

Muhtıra dünyada nasıl yankılandı?

Associated Press: Türk Genelkurmayı tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçim sürecini etkileyecek bir çıkış yaptı.

Reuters: Türk Ordusu, ülkedeki gerginliği yeni bir noktaya taşıyacak bir çıkış yaptı. Cumhurbaşkanlığı seçimi farklı bir yönde seyredecek..

Fransız AFP ajansı: "Laikliğin kaya gibi sağlam koruyucusu TSK, cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında laik sistem üzerinde yaşanan tartışmaları kaygı verici bulduğunu açıkladı ve ihtiyaç hissettiğinde ağırlığını açık şekilde kullanacağını belirtti. Açıklama ‘Kimsenin buna şüphesi olmasın' diye son buldu."

NTV Washington muhabiri Ümit Enginsoy, ABD'deki tepkileri şöyle aktardı:

"ABD'liler konunun üzerinde çok yakından tartışıyorlar. Yetkililer üzerinde çok titiz çalışıyorlar. Türkiye'deki sürecin demokrasiden kopmadan yapılmasından yanalar. Hem demokratik, hem anayasal süreçte ilerlemesini istiyorlar. Bu meselenin çözümü Türkler'e ait deniyor."

Ruşen Çakır (Vatan gazetesi Washington Temsilcisi)

"Şubat ayında Genelkurmay Başkanı Washington'da çok önemli ve açık mesajlar verdi. Ordu açık açık mesajlar verdi. Sonunda bu mesaj yayınlandı. Top artık taca atılmayacak gibi. Toplumun farklı kesimlerinde çekişme var. Demokrasiyi ve laikliği kucaklayacak adımlar atılmalı. [7]

Ordumuz İslam'a değil, istismara karşıdır

Haçlı emperyalizminin şekillendirdiği Barbar Batı düşüncesi, asırlar boyunca, Türk'ü İslam, İslam'ı ise Türk anlamında kullanmıştır. Evet tabii ve tarihi gerçekler "Türk"le İslam'ın asla ayrılmayacak biçimde kaynaştığını ortaya koymaktadır. Çünkü İslamsız Türk, Macardır. İçimizdeki İslamsız Türklerin Cumhuriyetimize de, Devletimize de, Ülke bütünlüğümüze de, Milli ve manevi değerlerimize de düşmanlıkları binlerce kez kanıtlanmıştır.

İşte Aziz Atatürk'ün

"Ne mutlu Türküm diyene" sözü de bu tarihi ve tabii doğrular doğrultusunda anlamlandırılmalıdır. Çünkü Atatürk'ün yukarıdaki anlayış ve yaklaşımdan habersiz olarak bu sözleri sarf ettiğini düşünmek saflıktır.

Üstelik Atatürk, bu sözleriyle, her türlü ırkçılığın ve kökene dayalı kışkırtmacılığın da önünü almıştır. Böylece, resmen, ismen ve cismen, 75 milyonluk muazzam ve muntazam bir Türkiye Cumhuriyetinin temellerini atmış ve önünü açmıştır.

Evet, İslam; hem Cumhuriyetin mayası, hem de "Demokrasi ve Laiklik" gibi çağdaş kavram ve kurumların da esasıdır.

Genel Kurmayımızın tarihi açıklamasının İslam'a değil, din istismarına karşı yapıldığı açıktır.

AKP'nin ve arkasındaki karanlık güçlerin "Milli Ordumuzdan tedirginliği" zaten bir sır değildir.

Bilen bilir; Ankara'da TBMM; Harbiye, Genelkurmay Başkanlığı, Deniz ve Hava Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlığı ile çevrilmiştir..

TBMM'de de Meclis Muhafız Taburu yerleşmiştir.

AKP geldiğinden beri Meclis Muhafız Taburu sorun haline gelmiştir.

Harbiye'nin bile şehir dışına taşınmasını istemişlerdir..

Masonlar ve münafıklar; her sabah Dikmen sırtlarından gelen:

"Kanla irfanla kurduk biz bu Cumhuriyeti/Cehennemler kudursa ölmez nigâhbanıyız"  haykırışlarından oldukça rahatsız gibidir.

Genel Kurmay'ın uyarısı, oldukça yerindedir ve özellikle Anayasa Mahkemesinin bu kritik süreci savsaklama tavırlarına yöneliktir.

Ama sadece laiklik'in ön plana çıkarılmış olması bizce bir "eksiklik"ti. Çünkü marazlı münafıkların:

1. Azınlık Vakıfları ve Cargill Yasaları'ndaki Lozan'a, Anayasa'ya ve Milli Çıkarlara aykırılık (Cumhurbaşkanı'nın iade gerekçeleri) konularında sessiz kalınırken;

2. Çuval'da; Kerkük'te ve Kıbrıs'ta Annan Referandumu'nda çıt çıkarılmazken;

3. 39 azınlık yaratılıp millet ve kurtarılmış bölgeler yaratılıp ülke bölünürken;

4. Türkçe'den başka diller konuşulup, davetiyeler bastırılırken;

5. Ay-yıldızlı al bayraktan başka PKK paçavraları yurt sathında dalgalanırken;

6. Ay-yıldızlı değil 12 yıldızlı AB'nin mavi bayrağı altında rüyalar görülürken,

7. İstiklâl Marşı değil, Beethoven'in 9'uncu Senfonisi eşliğinde AB Anayasası'na imza atılırken..

"Neden bildiri yayınlamadığınız" sorularına fırsat verilmemeliydi… Gerçi 12 Nisan basın açıklamasında bunlara değinilmişti.  Ama Genel Kurmay Muhtırasının daha kapsayıcı ve kucaklayıcı olması beklenirdi.


[1] www.tsk.mil.tr

[2] www.internethaber.com

[3]www.internethaber.com / Nazım Alpman

[4] www.internethaber.com

[5] Kaynak: Haberx

[6] www.internethaber.com

[7] www.internethaber.com

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Mehmet DENİZ

Mehmet DENİZ

YORUMLAR

Son Yorumlar
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx