YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
66359e55446c1
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 6 6 5
Bugün : 4565
Dün : 19529
Bu ay : 69477
Geçen ay : 737322
Toplam : 23585763
IP'niz : 3.138.116.20

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

             Sayın Recai Kutan! diye başlıyor ve şöyle devam ediyordu:

            "Saadet Partisinin entelektüelle imtihanı" başlığını kolaylıkla verebileceğimiz çok önemli bu tecrübenin tarafınızdan bilinmesi, partinin yenilenmesi ve iktidar hedefiyle tekrar cazibe merkezi haline gelmesini arzu eden sizler için ilginç olacaktır.

 

            Hatırlanacaktır, Saadet Partisi Genel Merkezi Siyasi İşler Başkanlığı'nın Ankara'da düzenlediği istişare toplantısında yaptığım konuşmada, 90'lı yıllarda olduğu gibi bugün de entelektüel birikimi partiye kazandırmanın gereği ve önemi üzerinde durmuştum. Bu çağrımın orada bulunan üst düzey yöneticiler tarafından ilgi ve destek bulduğunu hatırlıyorum. Hatta Prof. Mustafa Kamalak, madem öyle bu meselenin şuuruna varan entelektüellerin dışarıda kalmaması ve görev alması gerektiğini belirtmişti.

            Gelgelelim Kocaeli İl Teşkilatı'nda bu çok olumlu teveccüh, anlayış ve ihtiramdan en küçük eser bulamadığımı söylemeliyim.

            Orada, sanki yoldan geçerken tesadüfen teşkilat binasına girmiş, aday olmaya hevesli ve adı hiç duyulmamış bir yabancı muamelesi gördüğümü üzülerek ifade etmeliyim.

            28 Haziran 2008 günü İzmit ilçesinin aday adaylarını belirme toplantısıyla sonuçlanan süreci bu şekilde özetlemekle epey bir süzgeçten geçirip yumuşattığımı tahmin etmelisiniz.

            Teşkilat yöneticileri, adına "istişare" veya "aday belirleme" dedikleri, ama çok önceden belirledikleri isimleri kayda geçirmekten ibaret göstermelik istişare toplantısında "küçük olsun, benim olsun" fikriyatını yansıtan yöntemle adaylarını belirlemişlerdir.

            Ayrıca adına "seçim" ya da "aday belirleme" denilen bu uygulamanın şaibesinden kuşkulanmak için yeterince sebebimiz vardır.

            Çünkü İzmit için belirlenen adayların isimleri bir hafta önce bir yerel gazetede yayınlandı ve görüşmelerimiz sırasında aslında birbirimizi çok yakından tanıdığımızı hatırladığımız İzmit İlçe Başkanı, defalarca "Keşke daha önce görüşseydik, durum farklı olurdu" diyerek bir anlamda üzüntüsünü belirtmeye sürekli ihtiyaç hissetti.

            28 Haziran günü yapılan aday belirleme "seçim"i ise tam bir komediydi. İl ve ilçe yönetim kurulu üyelerinin bulunduğu toplantıda kimlerin aday olmak istediği sorulup isimler tahtaya yazıldıktan sonra, dağıtılan pusulalara üç isim yazılması istendi.

            Daha sonra toplanan bu pusulalar, tayin edildiği açıklanan üç kişilik bir komite tarafından kapalı kapılan ardında "tasnif edildi" ve nihayetinde üç isim açıklandı. Kimin ne kadar oy aldığını bilmiyoruz, çünkü açıklanmadı. Oy tasnifine nezaret etme ya da izlemeye izin verilmedi. Mesela toplantı salonunda bulunan 95 kişi arasından asgari üçte biri bizzat gelip beni tebrik ettiği halde nasıl böyle bir sonuç çıkabildiğine kimse anlam veremedi.

            Böyle bir seçim neticesinde üç ismin en çok oyu aldığı belirtilerek bu isimlerin teşkilatın aday adayları olduğu açıklanmış, bendeniz ise bu listeye girememiş bulunuyorum. Buna göre, yerel yönetim meselesi konuşulurken Türkiye'de ilk akla gelen isimlerden biri olan bir entelektüel, bu sahayla hiç alakaları olmadığı il yönetiminden bazı üyeler tarafından açıkça dile getirilen üç arkadaşımız kadar yetkin bulunmamış oluyor.

            Toplantıda, bendenizin 15 yıllık yerel yönetim birikim ve donanımı (ve herkesten daha fazla İzmitli olduğum) özenle gözardı edilmiş ve bana hiç de şık olmayan bir muamele biçimi reva görülmüştür. (İl Başkanının "Kenan kardeşimizi tanımayabilirsiniz, yeni bir arkadaş" cümlesi durumu açıklamaya yetebilir!)

            Bunlar tahammülü zor şeylerdir şüphesiz.

            İşin buraya kadarki kısmı herhangi bir siyasi partide de görülebilecek düzey meselesidir belki. Ama acı olan, böyle şeylerin Saadet Partisi'nde de vak'ayi âdiye kabilinden sergilenmiş olmasıdır. Görebildiğim kadarıyla o ortamı icat edenler, böyle davranmaktan hiç mutsuz ve hoşnutsuz değillerdi. Adeta her zamanki halleriyle böyle yapıyor gibiydiler.

            Bütün bunlar belki Saadet Partisi için de normaldir de bana tuhaf görünüyordur, bilemiyorum.

            İşin doğrusunu söylemek gerekirse Saadet Partisi'nin entelektüelle imtihanında -en azından Kocaeli İl Teşkilatı seviyesinde- ortada vahim bir sonuç, skandal sayılması gereken bir durum ve ağır bir sükût-i hayal vardır.

            Fakat acı gerçek şudur ki, bana kaybettirilen aday belirleme seçimi, aslında Saadet Partisi'nin iddiasının mağlubiyeti anlamına geliyor. Çünkü o iddianın içini en iyi biçimde dolduran, onu en iyi şekilde ifade ve temsil eden, en uygun ismin yerel bir teşkilat tarafından hiç de saygılı olmayan bir muamele ile kenara itilmesi, bendenizin değil, Milli Görüş'ün, Saadet Partisi'nin ağır kaybıdır.

            Saadet Partisi'nin entelektüelle imtihanında ortaya çıkan bu sonuç, kuşkusuz başka entelektüeller için de caydırıcı ve umut kırıcı olacaktır.

            Bu sonuçtan kişisel olarak benim çıkardığım ilk netice, Saadet Partisi Kocaeli İl Teşkilatı'nın 2009 yerel seçimlerinde seçim kazanmaya inanmadığıdır. Muhtemelen bu nedenle, bendenizin kente sunacağı yüksek profille şanslarını denemek yerine, eş dost çevresinden bazı isimlere siyasi kariyer yaptırmakla seçim geçirmeyi uygun buldular.

            İkinci netice ise siyasi başarısızlıklarla geçen sürecin yozlaştırma etkisinin teşkilatta ortaya çıkan emareleridir. Tedbir alınmadığı takdirde, başarısızlık baskısının her toplulukta yol açtığı yozlaşmadan âzâde kalınamayacağını uyarmak isterim.

            Saadet Partisi'nin İzmit'te entelektüelle imtihanından başarısızlıkla çıkması tabii ki önemli bir konudur, ama galiba bundan da önemlisi, bütün o davası ve iddiasıyla Saadet Partisi'nde bile, diğer siyasi partilerde olduğu gibi, alt düzeyde bir teşkilat yönetiminin, tanınmış bir entelektüele boyunun ölçüsünü aldırmada hayli başarılı olduğudur!

Bu ders bana fazlasıyla yetecektir."65

            Evet, Sn. Kenan Çamurcu

            Niyetiniz bizi ilgilendirmiyor, ama bu tespitleriniz tamamen doğruları yansıtmaktadır. Ve zaten bu gerçekleri hatırlatıp camiayı uyaranlar sürekli dışlanmaktadır.

            Bunun baş suçlusu ve özellikle İzmit bölgesinin yetkili sorumlusu olan ve Onun izni ve haberi dışında parti binasına çaycı bile alınamayan kişi ise, Şevket Kazan'dır.

            Biz olsak İzmit adaylığınızı onaylamaktan öte, sizi razı etmek için peşinize takılırdık.

            Çünkü:

            1-İzmit gibi vitrin sayılacak bir bölgenin merkez ilçesinde, böylesine birikimli ve girişimci bir başkana ihtiyaç duyulmaktadır.

            2-"Cihat, biat ve itaat" kavramlarını yozlaştırıp teşkilat mensuplarını robotlaştırmak üzere sürekli istismar ve suistimal eden ve Genel Merkeze çöreklenip Erbakancı geçinen, ama Ona hıyanetlerini ustalıkla gizleyen uğursuz bir ekibe karşı, körü körüne bir teslimiyet ve acziyet içinde olamayacağınız düşüncesi ağır basmaktadır.

            3-Hem kazanma şansınız vardır. Hem de kazandıktan sonra, şahsi hevesleriniz ve nefsi hesaplarınız sizin; ama oturaklı ve başarılı hizmetlerinizin kârı partimizin olacaktır.

            Ama, gözlerimizi üzerinizden hiç ayırmazdık

            Çünkü:

            1-Siz "dava" adamı değil "dünya" adamısınız.. (Bu geçmişteki gözlem ve deneyimlerimize dayalı kendi kanaatimizdir)

            2-Küçük fedakârlıklarla, büyük fırsatları yakalama sevdasındasınız.. Yani fırsatçısınız.. Bu nedenle kontrol altında tutulmalısınız.

            3-Siz Milli Görüşün "evrensel hedef ve projelerine" inanmamışsınız.. Hatta belki de bunları ütopya saymaktasınız. Sadece potansiyel imkan ve avantajlarını, yerel hizmet ve hevesler için değerlendirmek (kullanmak) arzusundasınız.

            Şevket Kazan'ın güdümündeki İzmit teşkilatı, sizin bu kafa yapınızı ve kanaatinizi sezdiği ve bunların teşkilata sıkıntı vereceği için değil; kendi yanlışlık ve yamukluklarına göz yummayacağınız, partiye olumlu bir imaj kazandıracağınız ve onları gölgede bırakacağınız endişesiyledir. Çünkü Ş.K. ve şürekasının gizli görevi: En koyu Erbakancı geçinip, partiyi pejmürde hale getirmek ve bitirmektir. Bir de, silik ve seviyesiz insanları çevresinde toplayıp, cüceler içinde yücelmek ve sivrilmek hevesi güdülmektedir.

            Erbakan Hoca ise; elbette olup bitenleri bilerek, büyük devrim ve değişim  hazırlıklarını bu pejmürde görünüş altında daha rahat yürüterek, bu arada herkesin ayarını ortaya dökmesine tabii ve rahat bir ortam ve fırsat vererek, bütün bunlara müsaade etmektedir.

            Bu iddialar, tabi ki bizim kanaatlerimizdir ve peşinen kabullenmeniz gerekmemektedir. Ama irdelemeniz, incelemeniz ve eski tabirle "muhakeme ve muhasebe" etmeniz içindir.

            Bunları niye mi yazıyoruz? İsraf haramdır ve şeytanın şerli adımlarını izlemektir. En yaygın ve yıkıcı israf ise, birikimli beyinleri ve becerikli bireyleri çok ucuza harcayıvermektir.

            Oysa özellikle teknik ve pratik işlerde ve vitrinlik görevlerde, sadakatten ziyade, kabiliyet gereklidir. Ne var ki maalesef şu da bir gerçektir: Marifet marifete hayran, ama yeteneksizlik ve yetersizlik, kabiliyete düşman gibidir. Halk arasında buna kıskançlık denmektedir.

            Osman Özsoy ve İsrafil Kumbasar Beylere teşekkür:

            Herkeslerin, fiyaskoyla sonuçlanan Milli Çözüm operasyonu bahanesiyle, temel insan haklarına ve evrensel hukuk kurallarına aykırı olarak bizleri karalamaya ve yargısız infaza çalıştığı bir süreçte, dürüst insanlar iz'an ve insafı elden bırakmayarak, yapıcı tenkitleriyle, farkını ve faziletini belli etmişti.

Şahsen hiç karşılaşmadığımız, sadece yazılarından tanıdığımız, tenkitlerini ve tekliflerini önemli saydığımız değerli ve dengeli aydınımız Osman Özsoy Bey gibileri umarız; "mahallesi ve canevi yananların feryatlarında nota aranmaz" cinsinden bazı sözlerimizin sertliğini hoş görecek; malum çevrelerin, bizim kelimelerimizin sivriliğinden değil, gizli çıbanlarını deştiğimizden hırçınlaşıp hücuma geçtiklerini de  kabul edeceklerdir. Kaldı ki gayet keskin olmayan neşter-bıçakla, sivri ve temiz olmayan cımbızla urlar nasıl deşilip temizlenecektir? Çünkü uğraşmak zorunda kaldığımız toplumsal yaralarımız, yüz makyajı değil, kangren tehlikesi arzetmektedir.

            Ve yine birilerine yaranma düşüncesine veya "yanlış anlaşılma" gibi basit endişelere aldırmadan, Milli Çözüm'ün başına gelenlerin; AKP'nin yamukluklarını ve Ilımlı İslamcıların Amerikan taparlıklarını gündeme taşımamız yüzünden olduğunu, net ve mert şekilde söyleyebilen, Yeniçağ'dan İsrafil Kumbasar gibi dostlarımıza da tüm arkadaşlarımız teşekkür etmektedir.

            Değerli Avukatlarımıza ve duyarlı yayın organlarına teşekkür.

            Bu arada, Milli Çözüm'e yönelik operasyonla ilgili haber ve yorumlarında, tarafsız, tutarlı ve duyarlı yayınları nedeniyle, SKY Türk, NTV, Ulus TV, Kanal 23 ve Kanal-E'ye Türkiye çapında bize ulaşan taktir ve tebrikleri iletmemiz de bir vecibedir.

            Ve tabi tutuklama, sorgulama ve Adana'da serbest bırakılma aşamasında, gönüllü avukatlığımızı yapan ve bizleri hiç yalnız bırakmayan Konya Barosu Avukatlarından Hasan Hüseyin Uyar ve Sabit Büyükkara Beylere özellikle ve içtenlikle, Milli Çözüm ekibi ve sevenleri adına teşekkürlerimizi bildirmemiz bir görevdir.

65 haber5.com / Saadet Partisi'nin entelektüelle imtihanı

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Ufuk EFE

Ufuk EFE

YORUMLAR

Son Yorumlar
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx