“GERÇEK HAYAT” DERGİSİNİN DENSİZLİĞİ

Gerçek Hayat Dergisi 23 Nisan 2004 tarihli ve 183 sayılı nüshasında, artık iyice bayatlamış oyunlarından birine piyonluk yapmış ve kapağına:

"Saadet Partisi, Müslüman'ca muhalefetin önünü açmalı" diye başlık atmıştı…

Öyle ise soralım,

Saadet Partisi şimdiye kadar, size göre "Gâvurca" muhalefet mi yapıyor?

Ve yine, size göre bu AKP: acaba iktidarını ve icraatını, "Müslüman'ca" mı yoksa "Gavurca" mı yürütüyor?

"İslam: edeptir. Edep haddini bilmektir" ölçüsünü çiğneyerek:

"Saadet Partisi yöneticileri muhalefet görevini, ya hakkıyla yapmalı, yada bu görevin daha iyi yapılmasının önünü açmalı"

"Kemale ermiş yaşına rağmen Erbakan'ın hala tek umut olarak görüldüğü bir siyasi hareketten fazla bir şey beklenir mi?" diye soruyor ve içinizi kusuyorsunuz…

Evet, sizin aklınız yatmasa da, AKP'yi iktidara taşıyan ve sizin gibileri beşinci sınıf taşeron olarak kullanan Siyonist şeytanlar:

"Erbakan'ı siyaseten gömmek yetmez, üzerine beton dökmemiz gerekir" diye korkuyorlar…

Sizin şimdi yaptığınızı, daha önce Fetullah Gülen'in Gazeteci ve Yazarlar Vakfı, Abant Toplantıları ve Şafak, Zaman gibi medyaları yapmıştı. Milli Görüş böyle parçalanmış, Arkası Karanlık Partiler böyle ortaya çıkarılmış ve bu günkü hıyanet ve rezaletlerini yaptırmak üzere iktidara taşınmıştı…

Yoksa onlara; Erbakan'ı siyaseten gömmek, size de üzerine beton dökmek işi mi havale edildi?

Adana İl Başkanı Sıtkı Cengil gibi, milletvekili yapılırken Erbakan'a övgüler dizen, şimdi ise bütün suçu ve sorumluluğu dolaylı biçimde Erbakan'a yükleyen zavallıların da sizin gibi düşünmesi…

Ve hele Erbakan'ı tamamen devre dışı bırakıp, Genel Başkan olma hevesine kapılan, yazarınız Mehmet Bekaroğlu gibi, önceki sayılarımızda sorduğumuz halde "orijinal proje ve programlarını" bir türlü ortaya koyamayan kolaycı kahramanların, haddini aşan hevesler peşine düşmesi de, size haklılık kazandırmaz!.

Sizin gibi güdükler, yani kim üfürürse onun sesini veren düdükler, daha önceleri:

"Erbakan perde arkasında durup, bilgi ve birikimiyle manevi lider konumunda olmalı, ama vitrine genç ve dinamik birilerini koymalıdır" diyordunuz…

İyi ya, Erbakan zaten siyaseten yasaklı ve istediğiniz gibi perde arkası lider konumunda…

Ama şimdi de : "Hayır, bu davadan ve camiadan tamamen elini çeksin, bizlerin keyfine terk etsin" diye feryat ediyorsunuz..

Ve Saadet Partisi kurmaylarından bilinen bazılarının, hala Hoca'nın yanındaymış gibi davranmaları ise, ucuz yem olarak öne sürüp yıprattıkları Mehmet Bekaroğlu gibileriyle camiayı oyalayıp, nabız yoklayıp, ardından şimdilik ortaya çıkarmadıkları, "kukla adaylarını":

"İşte sadık ve samimi dava adamı!" diye teşkilatımıza yutturma ve Genel Başkan koltuğuna oturtma numaralarıdır…

Sonuç:

Milli Görüş; ne, Moon Tarikatından, ne Mason Localarından ve hele, ne de, böyle dergi bürolarından yönlendirilen bir hareket değildir.

Ama, iyi oluyor, devam edin… Çünkü böylece bazı çıbanların deşilmesine -bilmeden ve istemeden- yardım edilmektedir.

Milli Görüş camiası üzerinde etkili olmak, için, AKP'ye, ABD'ye ve AB'ye atıp tutmanız ve Filistin, Irak, Çeçenistan'a sahip çıkmanız, saf insanlar nazarında, size bir maske sağlayabilir.

Ancak, Erbakan gibi çağımızın sorunlarını ve çözüm yollarını en iyi bilen.

Siyonizmin saltanatını yıkacak ve tüm insanlığı huzura kavuşturacak  evrensel siyaset ve stratejileri en iyi belirleyen ve takip eden bir şahsiyete karşı, daha önceleri de sizin gibi davranan çömezlerin, şimdi kimlerin hizmetinde süründüklerini  düşünmek, belki sizi bu gafletten kurtarabilir.

Ve Sn. yazarınız Mehmet Bekaroğlu'na ve tabi Gerçek Hayat'a tekrar soruyoruz:

Erbakan Hoca'nın başlattıklarını, başardıklarını ve asıl bundan sonra başa ulaştırmaya çalıştıklarını, madem yetersiz ve gereksiz görüyorsunuz.

Öyle ise, lütfen anlatın ve yazın:

Ülkemizin, bölgemizin ve tüm ezilenlerin kurtuluşuna vesile olacak, siyasi, ekonomik ve sosyal:

1 – Planlarınız ve programlarınız nelerdir, açıklayınız.

2 – Bunları nasıl uygulayacak ve iktidara hangi orijinal söylem ve eylemlerle ulaşacaksınız ?

Öyle ya, hele bir yürüyüşünüzü görelim de, ona göre karar verelim.

Bekliyoruz beyler !