YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
670bd59892adb
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 0 4 5
Bugün : 20663
Dün : 34178
Bu ay : 417357
Geçen ay : 1024615
Toplam : 28287397
IP'niz : 44.220.184.63

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

ALİYEV'İN İSRAİL YANDAŞLIĞINDAN,
SN. ERDOĞAN HABERDAR MIYDI?

Aliyev'in İsrail Yandaşlığından, Sn. Erdoğan Haberdar Mıydı?
4.7 15 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

Yorumu Takip Et
Bildir
14 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Siyonist israilin kendi toprakları haricinde ilk ve tek askeri üssü Azerbaycan’da oluyordu. Neden Azerbaycan seçilmişti petrol ve doğalgaz ihtiyacını karşılayabilecek yeterlilikte, İran’a komşu oluşu, orta asya Türki cumhuriyetlerine bir atlama rampası gibi kullanılabilmesi Azerbaycan’ı tercih edilmesindeki önemli sebeplerden bazıları idi ama asıl sebeplerden biriside Aliyev ailesinin bunlar ile akrabalık bağları olması da ihtimal dahilinde idi. İsrail Gazzede katliam yaparken dünyada protesto gösterileri yapılmayan tek ülke diyebilirdik Azerbaycan’a ve tam tersine israil’in yanında oluşu bizleride üzüyordu ama bu durum Azeri halkının düşüncelerini değil sadece bizdeki işbirlikçi iktidarlar gibi sadece hükümetleri bağlayan bir durumdur.
Seneler öncesini gören bir lider olan Atatürk, Türkiyemizin Türki cumhuriyetler ile bir kara sınırı olması için iran ile 1932 yılında yapılan anlaşma ile  Zengezur koridoru diye son dönemde konuşulan ve çok stratejik bir öneme sahip olan bu bölgenin Türkiyemiz adına seneler öncesinden temelini atmıştı. Ama maalesef büyük Türkiye hayalinde olmayanların bunu görebilmesi mümkün değildi. Türkiyemizin izleyeceği siyaset ile bölgedeki 3 büyük ülke içinden en karlı çıkması mümkündü ama İsarille olan bağları ve bağlantıları maalesef kardeş ülkeleri sanki bölge ile alakası olmayan israil’e mecburmuş gibi durum ortaya koyuyorlardı merak etmesinler ÜLKEMİN GERÇEK SAHİPLERİ NEREDE DUR DEMESİNİ BİLİRDİ.

” Türk Milleti, şimdiye kadar olduğu gibi; fıtratındaki asalet ve maneviyatındaki ferasetle doğru ve haklı yolu mutlaka görecektir.
O’nu yolundan saptırmak isteyenler; er veya geç kahru perişan edilecektir. ” (Mustafa Kemal ATATÜRK)

TARİH BU ZALİMLİKLERİ YAZIYOR…BİR ZAMANLAR ERMENİ KATLİAMINI YAZAN TARİH BUNDAN SONRA DA İSLAM GARDAŞ ‘LIĞININ SOYKIRIMINI YAZACAK…

Aziz Erbakan Hocamız’ın her konuşması ya bir Ayet-i Kerime yada Hadis-i Şerifdi..Her zaman ve fırsatta tüm İslam Ülkelerine cihad ı anlattı…22 yıldır yöneticilerin ABD -AB ve İsrail güdümlü siyasetlerini gördükçe Erbakanca yaşamanın ve Cihad ın önemini görmekteyiz…

BOP eş Başkanı bir Başbakan sonra da tek adamlı Cumhurbaşkanı yönetimi bizlere zalimlikte sınır tanınmadığını gösterdi…Yazık ki ABD ve İSRAİL yetkililerinin Türkiye ziyaretlerinin arkasında ki planlar Filistin sonrada 3.Dünya savaşıymış…

Savaş başlar başlamaz Azerbeycan Başkanının hemen destekleri ve hertürlü ihtayaçların karşılanması İslam Gardaş ‘lığına sokulan bir hançer oldu…

TARİH BU ZALİMLİKLERİ YAZIYOR…BİR ZAMANLAR ERMENİ KATLİAMINI YAZAN TARİH BUNDAN SONRA DA İSLAM GARDAŞ ‘LIĞININ SOYKIRIMINI YAZACAK…

ALLAH (CC) ZALİMLERİ LAYIK OLDUKLARI SONA BİRAN EVVEL ULAŞTIRSIN İNŞAALLAH…

İNSANLIK NE ÇEKİYORSA ZALİMLERDEN ZİYADE İŞBİRLİKÇİ YÖNETİCİLER VE ONLARA ŞUURSUZCA DESTEK VEREN KİTLELER YÜZÜNDEN ÇEKİYORDU.

AZİZ ERBAKAN HOCAMIZ HEP DERDİ, “MÜSLÜMAN OLMAK YETMEZ, ŞUURLU MÜSLÜMAN OLMAK ZORUNDAYIZ. ” BU SÖZÜN HAKLILIĞINI BUGÜN YÜREĞİMİZ YANARAK ANLAMAKTAYIZ.

Zengezur Koridoru kime yarayacaktı?



Türk-İslam dünyasını; hatta Çin, Pakistan ve İran’ı Türkiye’ye bağlayacak ve Balkanlar üzerinden Avrupa’ya taşıyacak olan Zengezur Koridoru tarihi bir önem taşımaktadır.

Öncelikle, dönemin İran Şahı ile, Ağrı Dağı’nın arkasındaki bize ait bir bölgeyi onlara verip, Nahçıvan’la sınırımız arasındaki toprakları yurdumuza katan ve ta o günlerden bugünleri hesaplayan Atatürk’ü minnet ve rahmetle anmalıyız.

Ancak bu Zengezur Koridoru’nun, İsrail, ABD ve AB güdümüne sokulması tamamen aleyhimize olacaktır ve Erdoğan iktidarının bu gerçeği fark etmemiş gibi davranması kafaları karıştırmaktadır.

Zengezur Koridoru veya Nahçıvan Koridoru, 2020 Dağlık Karabağ Savaşı’nın Azerbaycan tarafından kazanılmasının ardından, Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan ateşkes antlaşmasının 9. maddesi gereğince Azerbaycan ile eksklav parçası olan Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasında bağlantıyı kuracak olan koridor olmaktadır.

Azerbaycan’ın tavrı yürekleri dağlamaktaydı!

Ermenilerden ve destekçilerinden yıllarca; soykırım, haksızlık, zulüm gören din ve kan kardeşlerimizin duyarsız tavrı bizleri son derece üzdü maalesef.
Karabağ savaşını bizzat, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Komutanları yönetmiş ve Ermenilerin yıllarca yaptığı hazırlık 44 günde boşa çıkarılmış, dünya savaş tarihine adını altın harflerle yazılan tarihi bir zafer kazanılmıştı!
Azerbaycan Devletini yönetenler, her ne kadar Yahudi güdümünde olan bir hükümet olsa dahi zulme ortak olan hükümetlerine tepki gösteremeyen Azerbaycan Halkı maalesef Müslüman Türk kimliğine yakışanı yapamamıştı!
Fransa, Almanya vb. hükümetler, İsrail aleyhine yapılan protestolara katılan vatandaşlara hapis cezası vermesine rağmen sokağa çıkan vicdanlı kalabalıklar caddeleri, sokakları doldurmuşlardı! ve maalesef Azerbaycan halkı vicdanlı Hristiyan halkı kadar olamamıştı!

Zalimin Zulmüne dur diyen Atatürk, gelecek nesilleri düşünen büyük bir liderdi!

Osmanlı Devletinin en zor döneminde büyük fedakarlıklar ve başarılar gösteren Gazi Mustafa Kemal Atatürk, önce düşmanları yurdumuzdan kovmuş sonrasında Büyük İsrail’i kurmak isteyen Haçlı Birliğine; 1937 yılında TBMM’de yaptığı ve yarı resmi gazetede yayımlanan; ”Hz. Peygamberin son arzusu olan; Mukaddes toprakların daima İslam hakimiyetinde kalmasını temenni için, hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahaddin idaresinde, uğrunda Hristiyanlarla mücadele ettikleri toprakların yabancı hakimiyet ve nüfuzunun altında bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar, Allah’ın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa’nın mukaddes yerlere temellük etmek (işgal edip mülküne geçirmek) için yapacağı ilk adımda, bütün islam aleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur!” (Haziran 1937 Meclis Konuşması)

Bu tarihi konuşmadan sonra İsrail’in kuruluşunu 11 yıl erteleyen hatta Erbakan Hocamızın buyurdukları gibi ”Büyük İsrail’in kurulmasına engel olup, dünyanın her bölgesinin Filistin’e dönüşmesine engel olan Atatürk hemen ardından ”beni Türk hekimlerine emanet ediniz!” demek mecburiyetinde kalmış. Büyük İsrail’in kurulmasına engel olmak için canını ortaya koymuştur!
Ömrü küffar ile mücadele etmekle geçmiş ve Gazi Ünvanı almış Atatürk’e, ”Ayyaş” diyen, Siyonist uşaklarının hesabı ahirete kalmayacak İnşAllah!

Osmanlı İmparatorluğunun dağılma sürecinden sonra dünyaya hiç adalet gelmedi!
”Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ve ”D-8 İslam Birliği ve Yeni Adil Bir Dünya” diyen iki büyük lider bu topraklarda yetişmiş üstün siyasi zekaya sahip özel insanlardı!
Şimdilerde ise İran, Türkiye ve Azerbaycan’ı yöneten hükümetler ise maalesef Siyonistlerin işine yarayacak adımlar atmaktalar!

Bütün bu olumsuz gelişmelere rağmen Allah nurunu tamamlayacak, Erbakan Hocanın hazırladığı özel kadrolar eli ve Allah’ın yardımıyla Yeni Adil Bir Dünya Kurulacaktır!
Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!

Türkiye İsrail’le ekonomik ilişkilerini her geçen yıl geliştirirken, 2008-2009 İsrail-Gazze savaşını kınadı ve 2010 Mavi Marmara baskını sonrası diplomatik olarak İsrail’e yaptırım uyguladı. Bu süreçte de ticari ilişkiler sürdü ancak Türkiye Mart 2022’de İsrail’le siyasi olarak da normalleşti.

“İslam Dünyası” İsrail’e Karşı Neden Adım Atamıyor?
Gazze’de yaşanan mezalimin, tüm dünyaya canlı yayında izlettirilen soykırımın arkasında İsrail’in Batı devletleri ile kurduğu sıkı ilişkiler yatıyor. Ancak İsrail’in bu denli pervasız olabilmesinin bir nedeni de Müslüman ülkelerle de açıktan ya da perde arkasından kurduğu siyasi ve ekonomik ilişkiler var.
  
Filistin sorunu aslında bize gerçekten bir İslam Dünyası’nın da olmadığını hatırlatıyor. İslam Dünyası neden sessiz ya da gereken tavrı almıyor sorusunun öznesi olan “İslam Dünyası”nın 51 ulus-devlete bölündüğünü ifade edelim.
 
Bu ülkelerin en güçlüleri Ortadoğu’da Türkiye, İran, Mısır ve Suudi Arabistan; Afrika’da Fas; Hint alt kıtasında Pakistan; Güneydoğu Asya’da ise Endonezya ve Malezya.  
 
– Dünya petrol üretiminin yüzde 65’i,
– Dünya doğalgaz üretiminin yüzde 51’i,
– Dünyada bilinen uranyum yataklarının yüzde 39’u,
– Dünya doğal kauçuk üretiminin yüzde 70’i,
– Dünya kalay üretiminin yüzde 52’si,
– Dünya buğdayının yüzde 15’i,
– Dünya pirincinin yüzde17’si,
– Dünya baharat üretiminin yüzde 39’u,
– Dünya şeker pancarı ve şekerkamışı üretiminin yüzde 31’i,
– Dünya fosfat üretiminin yüzde 41’i İslam ülkelerinde yapılıyor ya da kaynaklar bu ülkelerde bulunuyor.
 
Normalde bu denli bir ekonomik güç dünya siyasetinde de önemli bir güç haline gelebilir. Ancak bahsini ettiğimiz 51 ülkenin yönetimleri BM’yi tasarlayan ve dünyayı yöneten beş ülkeye bağımlı haldedir. Yani Siyonizmin güdümünde olması. Hepsinin yöneticileri siyonizme bağımlılıkları vardır. Bu sebeple ortak bir tavır belirleyebilecek Avrupa Birliği (AB) tipi bir ortak ekonomik ve siyasal birliğe sahip değillerdir.  Bu yüzden Erbakan Hocamızın projelerini engellemek için AKP yi kurup iktidara taşıdılar. Erbakan Hocamızın projelerini engellemeseydiler şimdi bu zalimlerin sonu gelmişti.
  AKP iktidarının ve Müslüman ülkelerin yönetimleri hem kendi halklarını hem de Filistin’i aldatıyor. Ne Filistin Davası’ndan ne de kendi çıkarlarından vazgeçebiliyorlar. Mağduriyet ve mazlûmiyetin istismarı da ayrı bir “kitlelerin gazını alma” işlevi görüyor. 
Peki bunca ülkenin yönetiminin bugüne kadar İsrail Filistinlilere daha az zarar verirken daha yüksek perdeden tepki gösterip 7 Ekim saldırıları sonrası fazlasıyla mesafeli ve duyarsız davranmalarının sebebi sadece acizlik mi? Kanaatimce hayır. 
İsterseniz Müslüman ülkelerin İsrail’le ilişkilerine göz atalım. Siyasi açıdan İsrail; Türkiye, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Fas, Sudan, Azerbaycan, Singapur ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri tarafından meşru bir devlet olarak tanınıyor. Diğer Arap ülkeleri, Endonezya, Malezya ve Pakistan ise İsrail ile ilişkilerini askıya alan veya kısıtlayan ülkeler arasında yer alıyor. İsrail’le tüm ilişkilerini kesmiş tek ülke ise İran.
Türkiye-İsrail ekonomik ilişkileri son 20 senede önemli gelişme gösterdi. 2002 yılında 1,41 milyar dolar olan ticaret hacmi 2022’de 8,91 milyar dolara kadar çıktı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) özel ticaret sistemi verilerine göre AK Parti iktidarının başladığı 2002 yılında Türkiye’nin İsrail’e ihracatı 861,4 milyon dolar; İsrail’den ithalatı ise 544,5 milyon dolar idi. 2022’de ihracat 6,74 milyar dolara yükselirken ithalat da 2,17 milyar dolara çıktı. Ticaret hacmi de 1,41 milyar dolardan 8,91 milyar dolara ulaştı. Buna göre ticaret hacmi son 20 senede yüzde 532 artış gösterdi. İsrail ile ticaret Türkiye için ne kadar önemli? TÜİK genel ticaret sistemi verilerine göre 2022 yılında İsrail Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı 10’uncu ülke konumunda. (Türkiye-İsrail ekonomik ilişkileri ne durumda, ticaret hacmi AK Parti iktidarında nasıl değişti? EuroNews 11/10/2023) Erdoğan ile Netanyahu 20 Eylül’de New York’ta tüm bu ticari işbirliğinin de ötesine geçerek İsrail-Türkiye Doğalgaz Boru Hattı projesini görüşmüşler, iş sadece imzaların atılmasına kalmıştı. Türkiye şayet İsrail’le bu projeyi gerçekleştirebilirse Rusya’ya olan doğalgaz bağımlılığından kurtulabilecek.
    Sözün özü R.T.Erdoğan AKP iktidarı ve Azerbaycan İsrail’in düşman görünümlü dostları olmaktadır.
     Bu çirkin işbirliğini cesaretle, Milli Çözüm deşifre etti. 
     Artık dünya daki siyonist rejim çökmek üzere. Adil Düzen Hakimiyetine ramak kaldı. Bu uğurda mücadele eden, Sadıklara selam olsun. 

Siyonist Gazetenin Gözünden Azerbaycan-İsrail İlişkileri Mordechai Kedar tarafından israelhayom.com adlı internet sitesinde kaleme alınan “DOSTUNU TANI” başlıklı yazının çevirisi “İsrail bir savaşın ortasında. Lübnan’dan her gün üzerimize roketler yağıyor. 7 Ekim’de İsrailli sivilleri Yahudi oldukları gerekçesiyle katleden, sakat bırakan, tecavüz eden ve yakan acımasız teröristlere karşı kendimizi savunmaya çalışıyoruz. Bununla birlikte, dünyadaki pek çok insan durumumuzu anlamıyor. ABD Başkanı Joe Biden, İsrail’in Gazze’deki savaşa tepkisini “aşırı” olarak nitelendirdi. Kısa süre önce Kuzey İrlanda Başbakanı seçilen Michelle O’Neil, “Hamas eninde sonunda barış için gelecekteki bir ortak olarak görülecek” dedi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İsrail’in terörle mücadele hedefinin “Gazze’yi dümdüz etmesi gerektiği” anlamına gelmediğini söyledi. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nde mülteci ve göçmen hakları araştırmacısı olan Nardia Harman kısa süre önce şunları söyledi: “Refah’ta yerinden edilmiş bir milyondan fazla Filistinliyi gidecek güvenli bir yer olmadan tekrar tahliye etmeye zorlamak hukuka aykırı olur ve feci sonuçlar doğurur. Gazze’de gidecek güvenli bir yer yok. Uluslararası toplum, daha fazla vahşeti önlemek için harekete geçmelidir.” BBC’nin baş haberi, “Gazzeliler, gıda azaldıkça hayvan yemi ve pirinçle hayatta kalıyor” başlıklı bir makale. CNN’de en çok okunan haberlerden biri, “İsrail’in ateşi altında kaldıktan sonra ölü akrabalarıyla birlikte arabada mahsur kalan kız ölü bulundu.” Le Monde’un baş makalesi de şöyle diyor: “Benjamin Netanyahu, sivillerin tahliyesini ve Hamas’ın Refah’ta yok edilmesini talep ediyor. BM’ye göre, şu anda bu bölgede 1,3 milyondan fazla Filistinli bulunabilir.” Gerçekten de, dünya çapında İsrail bir halkla ilişkiler kriziyle karşı karşıya. Son günlerde, İsrail karşıtı protestolar 54 Fas kentini kasıp kavurdu. Fas, İbrahim Anlaşmalarına katılan bir Arap ülkesidir. Orada İsrail karşıtı protestolar patlak verdiyse, İsrail’le barış içinde olmayan diğer Müslüman ülkelerde İsrail için durum on kat daha kötüdür. Aynı dönemde, İngiltere’deki öğrenciler, kurumların İsrail’e silah ve savunma desteği sağlayan BAE Systems gibi şirketlere verdikleri desteği geri çekmelerini talep eden yürüyüşler ve protestolar düzenlediler. Yaklaşık bir hafta önce, İsrail karşıtı protestocular Columbia Üniversitesi yakınlarında toplandı ve NYPD ile çatıştı. Aynı dönemde, binlerce insan Londra’da İsrail’e karşı yürüdü. Bu, İsrail’in şu anda uluslararası toplumda karşı karşıya olduğu düşmanlığın sadece küçük bir örneğidir. Biz konuşurken, Amerikan Yahudi cemaatinin üyeleri, şiddet yanlısı İsrail karşıtı protestoculardan kaçınmak için kasıtlı olarak belirli alanlardan uzak duruyor. İsrail’in uluslararası arenada bu kadar çok zorlukla karşı karşıya olduğu böyle bir zamanda, Yahudi devleti, sıfır antisemitizme sahip olan ve İsrail’in yanında duran, Hamas’a karşı savaşırken Yahudi devletine petrol arzının % 40’ını sağlayan Azerbaycan gibi bir ülkeyi gerçekten takdir etmelidir. Bazıları İsrail ile Azerbaycan arasındaki zengin ilişkiyi “silah karşılığı petrol” anlaşmasından başka bir şey olmadığını varsaysa da, iki ülke arasındaki stratejik ilişkinin bundan çok daha fazlası olduğuna inanıyorum. Azerbaycan-Yahudi ilişkileri, Babil Sürgünü’nden kaçan Yahudilerin Kafkas ülkesine yerleştiği 2 bin 700 yıl öncesine dayanıyor. Yahudilerin baskı gördüğü diğer ülkelerden farklı olarak, Nadir Şah ve Sovyet rejiminin zulümleri dışında, Azerbaycan’da Yahudi halkı, ülke çoğunlukla Şii Müslüman olmasına rağmen herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmadı. Aksine, Yahudi cemaati, yakın zamanda beşinci dönemini kazanan İlham Aliyev hükümeti tarafından büyük değer görüyor. Kafkasya’dan Tüm İsrail Dağ Yahudileri Derneği Başkanı, Dağ Yahudileri Parlamento Lobisi Genel Müdürü ve Kafkasya’dan Yahudilerin Sorunları Hakkında Dışişleri Bakanı Danışmanı Pavel Elizarov, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e seçim zaferi ile ilgili bir tebrik mektubu gönderdi. Bunu yaptı, çünkü Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve babası merhum Haydar Aliyev, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Azerbaycan’daki Yahudi yaşamının yeniden inşasında, sinagogların yeniden inşasında, Yahudi okullarının işletilmesinde ve diğer faaliyetlerde önemli bir rol oynadılar. Pek çok Amerikalı Yahudi, Başkan Biden’ın bir gün Aliyev’in Azerbaycan’daki Yahudi cemaati için yaptığı gibi Yahudi cemaatini ABD vergi mükelleflerinin parasıyla finanse edeceğini hayal edebilirdi. 7 Ekim katliamı gerçekleştiğinde, Azerbaycan hükümeti bunu resmen kınadı ve o zamandan beri İsrail’in yanında yer aldı. İsrail karşıtı protestocular New York ve Londra sokaklarında yürürken, onları Bakü’de göremezsiniz. Evet, Azeriler bu çatışmada sivillerin çektiği acılardan büyük üzüntü duyuyorlar, ancak İsrail’e karşı önyargılı bir tutum sergilemiyorlar. Onları dünyadaki diğer hükümetlerden farklı kılan da budur. Bu nedenle İsrail’in bu dostluğa sahip çıkması gerekiyor. Macaristan ve Çek Cumhuriyeti gibi bazı Avrupa ülkelerinin de, AB’deki İsrail karşıtı kararlara karşı genellikle İsrail’in yanında yer aldığını da belirtmek isterim. “ Kaynak: Kudüs Haber Ajansı-KHA  https://kudushaber.com.tr/d/13756/israil-gazetesinde-azerbaycan-a-ovguler    

İkiside aynı ayarda,nasıl olsa kardaşlar
Lakin biri daha sinsi,daha büyük kazık atar
Biri resmen israle,öbür Amerkaya üs açar
Hain ahmak kendin karlı sanır,lakin yuvarlanır
Feth-i Mübin kapı çaldı,akil insan toparlanır!..

“…Gerçekten Biz, (o din istismarcısı ve tağuti odakların sığınmacısı olanların) sakladıklarını da, açığa vurduklarını da bilmekteyiz (ve yakında hesaplarını göreceğiz)” (Yasin: 76)

 

Sözün özü, Azerbaycan’ı Azerilerin değil, Hazerilerin (Yahudi asıllı hainlerin) yönettiği kesinlik kazanmıştır.

Nitekim, Muhterem Üstadımız Ahmet Hocamız, yıllar önce Azerbaycan-İsrail derin irtibatını yazdığında; sözde Milliyetçi-Türkçü geçinen zevat, bu gerçeği ya inkâr etmişler veya görmezden gelmişlerdi. Ve Aliyev’e toz kondurmamışlardı. Şimdi hakikat; inkârı mümkün olmayan şekilde açığa çıkıverdi.

Üstelik bu Aliyev, İsrail’le Azerbaycan ilişkilerinin görünen bu kısımlarından çok daha derin ve etkin ortaklıkları bulunduğu hakikatini ta o zamanlar açıklamıştı ve buna rağmen o birtakım zevat bu konunun üzerinde bile durmamıştı.

İşte ABD ve AB ülkelerindeki halk ve hatta bazı Yahudiler bile İsrail aleyhine mitinglere katılırken, Azerbaycan’da İsrail’in vahşetini kınayan bir yürüyüşe rastlanmamıştır!

O halde; Azerbaycan yönetimi için, Yahudi’den daha Yahudi tanımı da uygun düşecektir.

Netice: Bizim ülkedeki işbirlikçi AKP iktidarı ile Azerbaycan iktidarının kardeşliklerinin temeli ve en büyük ortak noktaları “İsrail aşkı”dır.



Artık Sn. Erdoğan’ın, Aliyev’in İsrail yandaşlığından haberi var mıdır yok mudur, akıl ve vicdan sahiplerinin takdirine kalmıştır.  

 

Biz Kur’an’da Rabbimizin buyruğuna bakalım:

 

“(Güya onlardan) Yardım görürler diye Allah’tan gayrı ilahlar edinip (süper güç sanılan tanrılara, zalim tağutlara ve işbirlikçi iktidarlara) tutunuverdiler.

 

Ne var ki onların (o sahte ilahların), kendilerine (gerçek anlamda) yardım etmeye güçleri yetmez; (tam aksine) kendileri onlar için hazır bulundurulmuş (zalim odaklarca basit görülüp hor tutulmuş hizmetçi) askerlerdir. [Not: Olur ki yardım görürler, makam ve menfaate erişirler umuduyla, zalim ve kâfir merkezlerin; AB, ABD ve NATO gibi hain güçlerin güdümüne girenlerin, bunların açık ve yaygın zulümlerine alet ve ortak olmamaları için dikkat edilmelidir.]

 

(Ey Nebim!) Öyleyse artık onların sözleri Seni üzmesin (ümit ve metanetine sıkıntı vermesin). Gerçekten Biz, (o din istismarcısı ve tağuti odakların sığınmacısı olanların) sakladıklarını da, açığa vurduklarını da bilmekteyiz (ve yakında hesaplarını göreceğiz).”

 

Yasin Suresi: 74-76

Filistin’de yaşananlar tüm dünyada vicdanları alt-üst etmişti. Yeni Zelanda’dan ta Amerika’ya kadar her ülkede istisnasız tüm sansürleme ve engelleme çabalarına rağmen insanlar sokaklara dökülmüştü. Bu gösterilere ait özet bir makale de daha önce Milli Çözüm Dergisinde yayımlanmıştı. Bugün ise can dediğimiz, kardeş dediğimiz Azerbaycan’ımızda, maalesef bu gösterilerin iktidar baskısıyla engellendiğini öğreniyoruz. Yıllarca siyonizmin zulmü altında inleyen bir halk olan Azerbaycan’daki Türk kardeşlerimizin de yüreğinin yandığı konusunda en ufak bir şüphemiz yoktur elbette. Ancak, Üstadımızın da dediği gibi “gardaş” iki lider, halkın israil zulmüne karşı tepki göstermesini engellemek için elinden gelen yapıyorlar. Ülkemizde israil aleyhine gösteri yapan insanlara gaz bombalarıyla saldırtan iktidar ile Azerbaycan’da o şerefli halkın sokaklara çıkıp zulme karşı ses çıkarmasını engelleyen iktidar aynı odakların temsilcisi ve işbirlikçisidir.

“İsrail ile ilişkimiz buz dağı gibidir. 10’da 9’u suyun altındadır” diye konuşan İsrailci Aliyev, usulsüzlüklerin rapor edildiği 2024 seçimlerinden de %94 oyla başarıyla(!) çıkmıştı.
Siyonistler, nasıl ki bizim ülkemizde ve Ortadoğu’da işbirlikçilerin iktidarda kalması için uğraşıyorlarsa, Erdoğan’ın Gardaşı’nın da iktidarda kalmasını istiyorlardı.
Ki zaten Aliyev bugüne kadar terör devleti İsrail yanlısı politikalar yürütmüştü.
HAMAS-İsrail çatışmalarının başladığı 7 Ekim’de Azerbaycan dışişleri bakanlığı; “İsrail-Filistin çatışma bölgesinde sivillere yönelik şiddeti kınıyoruz. Hem İsrail’de hem de Gazze Şeridi’nde çok sayıda sivilin trajik şekilde hayatını kaybetmesinden dolayı taziyelerimizi iletiyoruz. Gerginliğin acilen düşürülmesi çağrısında bulunuyoruz.” açıklamasını yapmıştı.
Benzer bir açıklama Türkiye dışişleri bakanlığından da gelmişti: “Sivil can kayıplarını şiddetle kınıyor, şiddet eylemlerinin ve buna bağlı tırmanmaların kimseye bir fayda sağlamayacağını vurguluyoruz. Ayrıca, tarafları itidalle hareket etmeye ve fevri adımlardan uzak durmaya çağırıyoruz.”
Erdoğan da, “Türkiye olarak bu sabah İsrail’deki hadiseler ışığında tarafları itidalle hareket etmeye, gerilimi tırmandıracak fevri adımlardan uzak durmaya çağırıyoruz.” demişti.
“Gardaşını söyle, kim olduğunu söyleyeyim.”
7 Ekim’den sonra ise bu açıklamaların nasıl samimiyetsizce olduğunu tasdik eden; Türkiye ve Azerbaycan’ın, terörist İsrail’le olan ticaret hacmi artarak devam etmişti.
Siyonizm’e hizmetkârlıkta kusur etmemişlerdi.
“…Bunların kalpleri (nasıl da sapkınlıkta) birbirine benzedi. (Oysa) Biz, kesin bilgiyle inanan bir topluluğa ayetleri apaçık gösterdik…” Bakara:118 (mealikerim. com)

Günümüzde açık ve net olarak tekraren anlaşılmıştırki,ne natonun bm in adalet divanların konseylerin kimler tarafından kurulup kimlerin yararına işler yaptığı kimlere yaradığı anlaşılmış olup,an ve an yaşayıp görmekteyiz.Elbette bu yeni olan değil hocamız tarafından defalarca uyarılmıştık.
Batılın hedefleri amaçları hatta bu durumu bizlere timsah örneği ile açıklamıştı.

Mustafa Kemal Atatürk’ün aynı bölgelerde İran şahı ile toprak takas konusu vardı ve ülkemiz yararına idi.Bu durumuda başarı ile gerçekleştirilmişti.

Ülkemizin her konuda sözde değil özde güçlü olmasının Şuan yaşananları nasıl çözeceğini anlamış olduk.Bunuda başarmanın tek yolu Erbakan Hoca’mızın tarihi uyarılarını ve sistemini yürütmekle olacaktır.
Eğerki yeryüzünde adaletle,Barışla,insanların insanca yaşamasını istiyorsak çözüm bu.
Elbette hakkın hakim olduğu günler gelecektir ve yakındır,yaşanan süreç ise sadece kişilerin son imtihan safını netleştireceği kısa bir andır.

Türkiye, bölgesinde yaşanan jeopolitik güç mücadelesinde kendi Milli hedeflerine göre stratejiler geliştirmeli ve buna göre adımlar atmalıdır. Asla ve asla Siyonist ve emperyalistlerle birlikte aynı safta yer almamalı, Siyonist ve emperyalist senaryolarda figüranlık yapmamalıdır!

Dünyanın ekonomik güç merkezi doğuya kayarken ve Kafkasya ve Orta Asya hattı öne çıkarken, Zengezur Koridorunun önemi anlaşılmalıdır.
Zengezur Koridoru veya Nahçıvan Koridoru’nun, İsrail, ABD ve AB güdümüne sokulması tamamen ülkemizin aleyhine bir durum olduğu bilinmelidir.
İran ile Türkiye’nin bir masa etrafında toplanıp bölgemizdeki “İsrail Faktörü” ayrıntılı olarak ele alınıp ihtilaflar giderilmeli, ortaklık noktaları konusunda bir mutabakata varılması için çalışılmalıdır.

Siyonist İsrail’e Kuyruklarını Kaptıranlar!
Siyonist İsrail’e Kuyruklarını Kaptıranların diğer adı İsrail Yandaşları, başka bir adları da İsrail İşbirlikçileridir!
Hikâye imkân ve iktidar elde etmek için, yani önlerine kemik atılması için Siyonist Şeytanlara kuyruk sallamakla başlar.
Siyonist Şeytanlar kendilerine kuyruk sallayanların içerisinden seçtiklerinin kuyruklarından yakalarlar.
Kuyruklarını Siyonist Şeytanlara kaptıranların önüne arzuladıkları kemikler atılır, yani arzuladıkları imkân ve iktidarlar verilir.
Önlerine atılan kemikleri kaybetmemek hatırına Siyonist Şeytanların bütün arzuları yani kime kuyruk kısacakları ve kime havlayacakları gibi bütün talimatlar emir telakki edilip yerine getirilir.
İşte işbirlikçi böyle olunur!

Dünyanın bütün ülkelerinden; farklı din ve düşünceden, ayrı kültür ve kökenden insanlar, İsrail’in Filistin halkına karşı işlediği soykırım derecesindeki vahşet ve cinayetleri kınarken, işbirlikçiler sesleri kesik kuyrukları kısık olarak beklerler,
işbirlikçilerin bir kısmı Siyonist İsrail’i üzecek ve ürkütecek eylemleri sıkı sıkıya yasaklarlar, bazısı ise sözde, İsrail’in vahşet ve dehşetlerini kınıyor numarasıyla sert cümleler kurmakta, ama özde İsrail’e zarar verecek ve zulmünü engelleyecek hiçbir girişimde bulunmazlar!

Kuyruklarını Siyonistlere kaptıranlardan İsrail ile tüm diplomatik ilişkileri koparması ve normalleşme girişimlerini askıya alması beklenirken, bunlar suyundan akaryakıtına, gıdasından çimentosuna, İsrail’e gönderilip zulümlerine destek çıkmaktadırlar, en azından tüm diplomatik ilişkileri askıya bile alamamaktadırlar.

“İsrail’le ilişkilerimiz buzdağının su üzerinde görünen kısmına benziyor” diyen İsrail İşbirlikçileri ve gardaşlarına hatırlatma!
Çok yakında Siyonist İsrail’e yönelik; kesin netice alıcı, Siyonist sistemi yıkıcı ve şaşırtıcı gelişmeleri yaşayacaksınız ve yaptıklarınıza pişman ve perişan olacaksınız.

Tüm yeryüzüne barış ve esenlik hakim olduğunda, savaşın ve zulmün son bulup, Hakkın gelip Batılın yok olup battığında, zalimlerle işbirlikçilerin yaranma girişimleri ve yalanları beş kuruş etmeyecek. Kendilerini yalan dolanla temize çıkartamayacaklar. Hala daha İsrail zalimine ortak olan Azerbaycan başkanı Aliyev o gün (Hakkın tecelli ettiği) gün kaçacak delik arayacak. Fakat onlara verilecek cevap: “Artık yalanınıza, dolanınıza inanacak bir kişi bile yok. Şimdi ağabeyinin (Gardaşının) yanına gitme ve onca hesabı nasıl vereceğinizi düşünme vaktidir!” denilecek günler yakındır inşallah. 

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
14
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx
Paylaş...