YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6574ea0bb31cc
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 3 3 4
Bugün : 543
Dün : 11955
Bu ay : 111413
Geçen ay : 302569
Toplam : 21354395
IP'niz : 18.205.26.39

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

ALLAH (CC) AŞKINA OKUYUN!..

 

ALLAH (CC) AŞKINA OKUYUN!..

          

Yaratılış amacımız; Allah’ı tanımak, Kur’an’a uyum sağlayarak kulluk şuuruna ve insanlık onuruna ulaşmaktır.

Yüce Yaratıcı’nın varlığını, birliğini, kudret ve hikmetini tanımak için de, hem kâinattaki alâmetleri, hem de Kur’an’daki ayetleri okumak ve anlamaya çalışmak şarttır. Okumayan kör, dinlemeyen sağır, anlamayan kalpsiz ve beyinsiz konumundadır.

“Körle gören, karanlıkla aydınlık, serin gölge ile kavurucu sıcaklık, dirilerle ölüler asla bir olmadıkları gibi;”[1] okuyan, araştıran ve anlayan kimselerle, okumaya ve öğrenmeye ilgisiz ve bilgisiz kişiler de asla bir tutulamazlar.

İşte bunun içindir ki Allah’ın, Resulüne ve ümmetine ilk emri ve Kur’an’ın ilk ayeti “Oku!..” olmuştur.

“(Her şeyi ve sürekli yoktan) Yaratan (ve her an varlıkta tutan) Rabbinin adıyla oku! (Tüm helâl ve hayırlı işlere besmele ile başlanmalıdır ki, tüm kâinat harikaları ve Kur’an hakikatleri anlaşılıp anlatılsın.)

(Ki) O (Rabbin), insanı (ana rahmine yapışıp asılı duran bir hücre topluluğu olan embriyodan) alak’tan yaratandır.

(Kâinat kitabını, kendi nefsindeki hakikati, Kur’an’ın kelâmını ve hitabını devamlı ve dikkatle) Oku! (Anla ve anlat ki) Rabbin en büyük kerem sahibi (olandır).

Ki O, kalemle (yazmayı ve ilmi kayıt altına almayı ve yazılan kitapları okuyup anlamayı) öğretip (talim buyurandır).

(Böylece) İnsana bilmediği (hayat ve şeriat gerçekleri)ni talim (ve terbiye) edip (öğrenme ve eğitilme imkânı sağlayandır.)”[2]

Evet, açıkça anlaşılıyor ki; bilmediğini öğrenmenin, maddi ve manevi her türlü ihtiyacını gidermenin ilk yolu, okumak ve araştırmaktır.

Kâinatı okumak… Kur’an’ı okumak… Her konuda, onun uzmanları tarafından yazılan kitapları okumak… Allah adına okumak… Hayır ve hizmet aşkına okumak… Ülkemizde ve yeryüzündeki sosyal ve ekonomik değişmeleri… Siyasi ve askeri gelişmeleri basın ve yayın organlarından takip edip anlamaya çalışmak… Müslümanların ve insanlığın yararına ve zararına olan durumları değerlendirme becerisi kazanmak için elbette okumak ve araştırmak lazımdır.

Çağdaş İslam eğitimcilerinden Hişam el Talib’in dediği gibi; eğer davetçiler ve tebliğ görevi üstlenenler fazla okur ve olgunlaşırsa, bunlar Müslüman toplumlara öncülük yapacaktır. Müslüman toplumlar fazla okursa, insanlığa ve uygarlığa öncülük yapacaktır.

Hâlbuki bugün Batılılar Müslümanlardan çok daha fazla okumaktadır. Biz hâlâ okumayı öğrenmeye çalışırken, onlar öğrenmek için okumaktadır. Bugünkü zillet ve sefaletimizin çok önemli bir nedeni de okumayı ve araştırmayı terk etmemiz, müspet ilimler, sosyal ve ekonomik gelişmeler karşısındaki tembelliğimizdir… Artık biz de okumalıyız. Allah adına okumalıyız. İnsanlık aşkına okumalıyız… Sadece kendimize, ailemize, çevremize ve yalnız kendi partimiz, tarikatımız ve meşrep üyelerimize değil, tüm halkımıza ve topyekûn insanlığa yararlı ve yeterli olmak için okumalı ve çalışmalıyız.

“İnsanların hayırlısı (bütün) insanlara hayırlı olandır’’ hadisinin hikmetini kavramalıyız. İnsanların ruhi, ahlâki, siyasi, hukuki ve ekonomik sorunlarına çare üreten… Onların her türlü sıkıntılarına çözüm getiren kimselerin, onların itibar ve itimadını kazanacağını ve haliyle onlar üzerinde etkin olacağını hatırımızdan çıkarmamalıyız.

Çünkü; “İnsan, iyiliğin ve ihsanın kölesidir.”

Ve “Bir kavmin efendisi ve yöneticisi, o kavme hizmet edenlerdir.”[3]

Olgun insan her sahada yazılmış eserleri ve her türlü haberi okuyacak, dinleyecek ve bunların en güzeline, yani ahlâka ve insanlığa en uygun düşenine uyacaktır.

“(Okuyup ve) Dinleyip de sözün en güzeline uyan kullarımı müjdele. İşte Allah’ın hidayet ettiği ve Hak yola ilettiği kimseler bunlardır. Gerçek akıl sahipleri de onlardır.”[4] ayeti de bu durumu ifade buyurmakta, hidayete ve hakikate ulaşmak için, okumak ve sormak, araştırmak ve aklını kullanmak gerektiğine işaret olunmaktadır.

“(Ey Resulüm!) Eğer Sana indirdiğimizden (ve geçmiş peygamberlerin hayat hikâyelerinden) kuşkudaysan (ve şayet bunların Rahmani mi şeytani mi olduğu konusunda şüphe duyuyorsan), Senden önce kitabı (Tevrat’ı) okuyanlara (Yahudi ve Hristiyanların âlim ve insaflı takımına) sor.”[5] ayeti, hem Kur’an’ın Hak kelâmı olduğunu kavramak, hem de konularını daha iyi anlamak için geçmiş semavi kitaplara başvurulabileceğini, hem de ehl-i kitaptan, vicdan ve insaf ehline danışılabileceğini göstermektedir. Ayrıca müspet ilimlerde, sosyal ve ekonomik gelişmelerde onların eserlerinden yararlanılabileceğine işaret etmektedir.

Özellikle, Müslüman araştırmacıya düşen, Kur’an’ın genel prensiplerinden yola çıkarak ve insanlığa hizmeti amaçlayarak o sahada yazılan her türlü eseri okumak, bütün ilmi verileri araştırmak, sonunda çeşitli tartışmalarla olgunlaştırdığı bilgi ve belgeleri bir yazılı metin halinde insanların istifadesine sunmaktır.

“…Bize okuyacağımız bir kitap getirmediğin sürece asla Sana inanmayacağız.”[6] ayetinde bu gerçeğe işaret vardır. Kur’an; hem bize okumayı emretmekte, hem de okumanın verimli ve hayırlı olması için, gerekli yolları ve yöntemleri öğretmektedir.

Her şeyden önce Kur’an’ı ve diğer kitapları okurken ve bilgi edinmeye çalışırken; niyetimiz halis ve kalbimiz temiz olmalıdır. Bu bilgileri, insanları saptırmak ve sömürmek amacıyla kullanmamalıdır.

“Sen Kur’an okuduğun (mana ve mesajını duyurduğun) zaman, Seninle ahirete inanmayan (ve Allah’ın rızasını öne almayan) kimseler arasında görünmez bir perde kılmışızdır.

Ve onların kalpleri üzerine, Onu (Kur’an’ı) kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık bırakmışızdır.”[7] ayetlerinde; niyeti ve istikameti bozuk kimselerin, Kur’ani gerçekleri anlayamayacakları ifade olunmaktadır.

“Ve Kur’an okurken şeytanın şerrinden Allah’a sığınmalı”dır.[8] Bu ayet, diğer okuduklarımız ve izlemeye koyulduklarımız içerisindeki şeytani ve zehirli aşılardan da sakınmamız gerektiğine işaret buyurmaktadır.

“Biz Onu bir Kur’an olarak, insanlara (anlamaları ve uyum sağlamaları için) dura dura ve belli aralıklarla okuyasın diye (bölüm bölüm, surelere ve ayetlere) ayırdık ve onu safha safha bir indirme ile (yirmi üç senede) indirdik.”[9] ayeti de; hem Kur’ani hakikatleri, hem de diğer her türlü ilim ve fenleri acele ile değil, tedricen okumak ve anlamak gerektiğini öğretmektedir.

Herkesin kendi ilgi ve yeteneğine uygun alanlarda eğitilmesi, toplumun ihtiyaç duyacağı ve faydalı olacağı konuları öğrenmesi ve namazda bile, “Kur’an’dan kolayına gelen sureleri tilavet etmesi”[10] emredilmektedir.

Hatta yorgun bulunduğu, kalbinin ve kafasının dağınık olduğu zamanlarda değil, sakin bir ortamda, dinç ve dinlenmiş olarak okumak ve araştırmak gerektiğine; “Gecenin bir kısmını ibadetle geçir ve Kur’an’ı tane tane oku. Şüphesiz gece kalkışı (akli ve kalbi duygular arasında) uyum sağlamaya ve sağlam ve faydalı bir okumaya daha müsaittir”[11] ayetleri işaret etmektedir.

Herkesin dini ilimlerde olsun, müspet bilimlerde olsun; ille de medrese veya mektep eğitimi görmesi ve belli sahalarda uzman hale gelmesi imkânsızdır. Ancak her birimizin ilmihalimizi, yani içinde bulunduğumuz şartların, öğrenmemizi gerekli kıldığı bilgi ve becerileri edinmek üzere dini ve ahlâki eserler yanında gazete, dergi, kitap ve broşür okumamız, televizyon, video gibi araçlardan yararlanmamız, seminer ve sohbetlere katılmamız hem kolaydır, hem de lazımdır.

Milli basına sahip çıkmayan ve okumayan, genel ve gönüllü hizmet kurumlarının yayınlarını ve çağrılarını dikkate almayan, hocalarımızın ve ilim adamlarımızın çok değerli ve doyurucu sohbetlerini ve eserlerini okuyup izlemeye gerek duymayan, kitap ve dergi okuma, bilgi ve becerisini artırma alışkanlığı kazanmayan insan, devamlı yanılmaya, yanlış yapmaya ve aldatılmaya müsait insandır.

Unutmayınız, “ahirette de kendi hayat kitabımızı, yine bize okutacaklardır.”[12]

Burada sağlam okuyan ve salih bir yol tutanlar, orada da amel defterlerini rahatlıkla ve alnı açıklıkla okuyacak ve asla haksızlığa uğratılmayacaktır. Ancak burada kör olan, ahirette de kör olacaktır.[13]

Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: “Âlimler (okuyup öğrenenler) hariç, insanlar helak olacaktır. Bildiği ile amel edenler hariç, âlimler de helak olacaktır. İşlerini Allah’ın rızası ve insanlığın huzuru için yapanlar hariç, ibadet ve hizmet ehli de helak olacaktır. İhlâs ve istikamet sahipleri için de büyük belalar ve imtihanlar vardır.”

Öyle ise; okuyalım, araştıralım, anlayalım. Anladığımızı uygulayalım, yaşayalım. Her türlü söylem ve eylemimizde samimiyetli ve iyi niyetli olalım. Böylece giderek olgunlaşalım ve amacımıza ulaşalım.

En çok da, kâinatı ve Kur’an’ı okuyalım.

Evet; Cenab-ı Hak’la (CC) konuşmak isteyen, Kur’an okusun!.. Hz. Peygamberle (SAV) buluşmak isteyen Kur’an okusun!..

Meleklere yaklaşmak isteyen Kur’an okusun!..

İlim öğrenmek, hikmet ve hakikate ermek isteyen Kur’an okusun!..

Ancak mutlaka mealiyle okusun, manasıyla okusun!.. Allah (CC) Hz. Cebrail’e öğretiyor gibi okusun!..

Hz. Cebrail Efendimize vahyediyor gibi okusun!..

Efendimiz ashabına anlatıyor gibi okusun!..

Çünkü; “Kur’an en doğruya ve en güzele ileten Allah’ın kelâmıdır.”[14]

“O insanları karanlıklardan aydınlığa çıkaracaktır.”[15]

Kur’an, tâbi olunmak üzere Rabbimizden indirilen en güzel hakikattir.[16] Kur’an; dini, ahlâki, siyasi, ekonomik ve sosyal her türlü sorunun çözümüne esas olacak hükümleri içeren en yetkili ve en kutsi kaynaktır.[17] Bütün insanlar ve cinler bir araya toplansalar, Kur’an’ın bir benzerini asla ortaya koyamayacaklar ve hiçbir konuda Kur’an’ı aşamayacaklardır.[18]

Kur’an’da her meselenin çözümüne ait misaller çeşitli şekillerde anlatılmıştır.[19] Bütün okyanuslar mürekkep, ağaçlar kalem olsa, Onun manasını yazmaya yetmeyecek ve Kur’an bütün asırlara ışık tutacaktır.[20]

Sakın, Kur’an’dan uzak durmayın… Mealli, küçük boy bir Kur’an’ı devamlı yanınızda taşıyın veya cep telefonunuza aktarın… Her fırsatta çıkarıp okuyun ve anlamaya çalışın… Çünkü Kur’an; mü’minlere rahmet, gönüllere şifadır. Onun ayetlerini ve meallerini tane tane, dura dura okumak lazımdır. Zira biz kendimizi ne kadar Kur’an’a verirsek, Kur’an da o kadar hikmet ve hidayet kapılarını bize açacaktır. Muttaki ve müstakim olmayanlar, Allah’ın rızasını ve ahiret hayatını ön plana almayanlar Kur’an’ı okusalar bile, Onun hidayetinden mahrum kalacaklardır.

Elbette fetva çıkarmak ve müçtehitlik taslamak için meal okumak asla yeterli ve tutarlı olmayacaktır. Ancak Hak ile Bâtılı, mü’minle münafığı fark edebilmek ferasetine ulaşmak için, manasıyla ve mealiyle birlikte, sürekli ve dikkatli şekilde Kur’an okumalıdır.

Çünkü O “Furkan”dır, yani en sağlam ve sapmaz değer ölçüsü ve mihenk taşıdır. Doğru ile yanlışı, gerçeği ile sahtesini ayıran ve tanıtandır.

Kur’an okumak, en tatlı ve hakikatli zikir makamındadır. Geçmişin ve geleceğin en doğru bilgileri ve en değerli belgeleri Ondadır.

Kur’an; asla bıktırmayan, okundukça huzuru artıran, sözlerin en güzeli ve ilimlerin en gereklisi olan Allah’ın kelâmıdır.

Kur’an; kâinatın ruhu, insanlığın saadet kaynağıdır. O iman edilmesi ve izinden gidilmesi gereken Nurdur, O hayatın hayatıdır.

Haydi Müslümanlar!.. Kur’an okuyun… Devamlı ve dikkatle okuyun… Kur’an’ın hakikat kulpuna tutunun. Çünkü O “urvetül vüska”dır.

Hadis-i Şerifleri de çok okuyun. Fıkıh ve ilmihal kitapları da mutlaka okuyun. Risale-i Nur gibi iman hakikatlerini de okuyun. “Harun Yahya” eserlerini de mutlaka okuyun… Milli basını, güncel olayları ve çağdaş yorumları da okuyun. Ama en fazla ve manevi bir hazla, Kur’an ve meal okuyun.

Özellikle Abdullah-Ahmet Akgül Kur’an-ı Kerim Meali; mutlaka evinizde bulunsun, ya da aynı mealin akıllı telefonunuzda internet uygulaması açık olsun… Ki; durakta beklerken çıkarıp okuyun. Otobüste otururken açıp okuyun. Arkadaşlar toplanırken unutmayın, dağılmadan önce biraz olsun okuyun. Canınız sıkılınca, başınız daralınca Kur’an okuyun.

Yazık, gözü Kur’an okumayanlara… Yazık özü Kur’an’la nurlanmayanlara… Yazık evinde Kur’an sesi duyulmayanlara… Ve ne kadar yazık; en az haftada bir gece olsun çoluk çocuğuyla birlikte kısa tefsirli Kur’an meali ve ilmihal bilgileri okumayıp, dini dersler yapmayanlara… Ve yazıklar olsun; yuvalarını ve yavrularını, zikir ve sohbetten mahrum bırakanlara… Ve eyvahlar olsun televizyona teslim olanlara!..

Evet, Sevgili Peygamber Efendimiz buyurdu: “Kur’an okunmayan (ve hükmü uygulanmayan) evler (ülkeler) ve içinde Kur’an’dan eser bulunmayan gönüller, mezarlıktan farksızdır.”

Haydi Kur’an okuyalım!.. Manasını ve mesajını sağlam tefsirlerden ve çağdaş meallerden anlamaya çalışalım!..

Ve önce kendi nefsimizde, sonra da ülkemizde ve bütün yeryüzünde Kur’an’ın adaletini hâkim kılmanın gayreti, ciddiyeti ve cesareti içinde olalım!.. Ve bu arada evliyanın büyüklerinden Yahya bin Muaz’ın (RA) şu sözlerini hatırlayalım:

Şu üç hasleti olmayan, Allah dostu sayılmayacaktır:

1- Allah’ın kelâmını okuyup anlamayı başka sözlere tercih etmeyen.

2- Devamlı O’nunla olmayı ve Allah’a kavuşmayı başkasıyla buluşmaya tercih etmeyen.

3- Allah’a ibadeti ve O’nun dini için gayreti başkalarına hizmete tercih etmeyen.

Velhasıl geliniz!..

Takvayı ve terbiyeyi, tevekkül ve teslimiyeti anlamak için Kur’an ve meal okuyalım!..

Şeytanı ve Siyonist uşakları tanımak, mü’mini münafığı ayırmak için, Kur’an ve meal okuyalım!..

İlahi zafer müjdesini almak, cesaret ve metanet kazanmak için Kur’an ve meal okuyalım!..

Dünya bağımlılığından kurtulup, ruhen cennet bağlarında yaşamak için Kur’an ve meal okuyalım!.. Riyakârlıktan, sahtekârlıktan uzaklaşıp, ihlas ve istikamete kavuşmak için Kur’an ve meal okuyalım!.. Hayvaniyetten insaniyete çıkmak, nefsimizi aşmak ve gerçek İslamiyet’le tanışmak için Kur’an ve meal okuyalım!..

Siyasi şuura varmak, manevi huzura ulaşmak, hikmet ve feraset kapılarını açmak için Kur’an ve meal okuyalım!.. Kur’an’ın feyiz ve bereket iklimine kapı açmak için yazılmış eserlere sarılalım!..

Tefsir ve Mealiyle okuyalım!.. Manasıyla okuyalım!.. Makamıyla okuyalım!..

Ve Kur’an’ın ilk ayetinin “Oku!” olduğunu asla unutmayalım… Milli Çözüm Dergisinin hazırladığı “Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı” mealinden yararlanalım…

Samimi, sistemli ve sürekli okumak; düşüncelerimizi daha yeterli aktarmak ve Türkçemizi daha etkili kullanmak için de önemli bir alt yapıdır!

Ekonomik, sosyal ve kültürel yönden Siyonizm’in dünya hâkimiyetini sağlama ve tüm insanlığı sömürüp sağma amaçlı çıkarılan 2. Dünya Savaşı’nda (1939-1945) tam 67 milyon insanın hayatına kıyılmıştı. Bunların %33’ü asker %65’i sivil kayıplardı. Siyonist sermayenin temsilcileri ABD Başkanı Franklin Roosevelt, İngiltere Başbakanı Winston Churchill ve Sovyet Lideri Josef Stalin, Kırım’ın Karadeniz kıyısındaki kenti YALTA’da dünyayı paylaşmışlardı. Türkiye ABD ve Batı Bloğuna bırakılmış, 1947 Truman Doktrini kapsamındaki askeri yardım anlaşması, 1948 Marshall Planı ve Ekonomik Yardım Tuzağı yanında, İsmet İnönü iktidarıyla 1949 Fulbright Eğitim Ortaklığı yapılarak tüm gençliğimizin ve gelecek neslimizin beyinleri kirletilmeye ve köreltilmeye başlanmıştı. Hatta 2001-2023 (22 yıllık) güya Dindar Kahraman Erdoğan iktidarlarında da bu Türk Eğitimini yozlaştırma ve neslimizi soysuzlaştırma anlaşmasına hiç dokunulmamış ve aynen uygulanmıştı. Amerika’nın Marshall yardımları, milli uçak yapma gayretlerimizi ve ağır sanayi hamlemizi baltalamış; Fulbright eğitim anlaşması ise milli ruh ve şuur kaynaklarımızı kurutup ezberci ve taklitçi bir sistemle neslimizi robotlaştırmıştı.

Değerli kardeşimiz Neslihan Bayraktar’ın saptama ve yorumlarına göre; Güzel Türkçe’mizin sadece binde beşini kullanabilir duruma taşınmıştık.

Türkçede 78 bin ana kelime olmasına karşın, nüfusun büyük bölümü günlük yaşamında ortalama 400 civarında kelime kullanmaktaydı. Girne-Amerikan Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuncer Gülensoy, kelime hazinesi ve gramer bakımından oldukça zengin bir dil olan Türkçenin ancak binde 5’ine hâkim olduğumuzu vurgulamıştı. Yeteri kadar beyin jimnastiği yapmamak, okuma ve düşüncede tembellik, edebiyata ilgisizlik, sık kullanılan kelimeleri kaldırma girişimi, fonatik ve morfolojik yapıya uygun olmayan kelime türetme çabalarının kullanılan kelime sayısını azalttığını ifade eden Prof. Dr. Gülensoy şunları aktarmıştı:

“Yaptığımız araştırmalarda özellikle kırsal kesimde insanların günlük sadece 40-50 kelime kullandığına şahit olduk. Sadece ana kelime sayısı 78 bin olan ve dünyanın en zengin dillerinden biri olma özelliğini taşıyan Türkçeyi, nüfusun çok büyük dilimi gerçek anlamda bilmiyor. Çünkü, bu büyük kitle ortalama 400 civarında kelime ile yetiniyor. Diğer kelimeler ise neredeyse hiç kullanılmadığı için adeta köreliyor. Bu nedenle ifade gücü azalan kişiler konuşmalarında (şey), (yani), (ııı) gibi ses taklitlerini hiç şık olmamasına karşın sıklıkla kullanıyorlar.”[21]

Kelime fakiri bir gençlik oluşturmuşlardı!

Türkçe Öğretim Merkezi (TÖMER) ülkelerin ders kitaplarında kullandıkları kelime sayılarını karşılaştıran bir araştırma yapmıştı. Ulaşılan sonuçlar çarpıcı ve sarsıcıydı. TÖMER’in araştırmasına göre, ABD’de ders kitaplarında 71 bin 681 kelime kullanılırken, Almanya’da 70 bin 400 sözcük ve kavram kullanılmakta, Japonya’da 44 bin 224, İtalya’da 31 bin 762, Fransa’da 30 bin 193 farklı sözcük yer almaktaydı.

İngilizler ve Almanlar, okul öncesi çocuklarına 2 bin kelime, 7-12 yaş grubundaki çocuklarına en az 5 bin kelime öğretmeyi hedefliyorlardı! Bir insanın günlük hayatında azami 3 bin kelime kullandığını, kültürlü bir kişinin kelime dağarcığında en az 25 bin kelime bulunacağını, ve kendini yetiştirmiş bir insanın ise en az 40 bin kelime ile konuşacağını hesaplamışlardı. Eğitimde varmak istedikleri hedefleri de buna göre ayarlamışlardı.

Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde İlköğretim 5. ve 8. sınıflar ile lise son sınıf öğrencilerinin sözlü anlatımdaki aktif kelime servetini belirlemeye yönelik bir yüksek lisans tezi yapılmıştı. Araştırma neticesinde 5. sınıf öğrencilerinin sözlü anlatımda aktif kelime serveti sadece 1030, 8. sınıf öğrencilerinin sözlü anlatımda aktif kelime serveti ise 1223 ve 12. sınıf öğrencilerinin sözlü anlatımda aktif kelime hazinesi ise yalnızca 1539 kadar çıkmıştı. Bu veriler, kelime fakiri olduğumuzun kanıtıydı. Kelime ve kavram öğretimi, anadil öğretiminin en önemli unsurlarıydı. Okuma, yazma, konuşma ve dinleme olarak belirtilen dil becerilerinin kazandırılması ile kelime dağarcığı arasında sıkı bir münasebet vardı. Hayal kurmanın bile kelimelerle yakın ilgisi bulunmaktaydı. Kavramları ve kelimeleri kısıtlı olan nesillerin, daha sonra hayallerinin de kısıtlı olduğu saptanmıştı!

Dünya Ekonomik Forumu’nun yayımladığı “Eğitim Kalitesi 2018” raporuna göre Türkiye günlük kullanılan kelime sayısı bakımından 137 ülke arasında 99’uncu sıradaydı. İsviçre’nin ilk, Yemen’in son sırada yer aldığı listede Katar, Malezya, Endonezya, İran ve Pakistan gibi ülkeler bile Türkiye’nin önünde sıralanmıştı. Türkiye maalesef Mozambik, Nikaragua, Tanzanya, Etiyopya ve Kamboçya’nın bulunduğu yüzdelik dilimde yer almıştı![22] Yani Türkiye’de kasıtlı ve hesaplı bir beyin kısırlaştırma sistemi uygulanmaktaydı!..

En çok kitap okunan ülkeler sıralaması

İngiltere merkezli Dünya Kültürü Puan Endeksi‘nden derlenen verilere göre, dünyada en çok kitap okunan ülke Hindistan olurken onu sırasıyla Tayland ve Çin takip ediyordu. Belli dönem aralıklarında güncellenen veriler, 2017’de yapılan araştırmaya dayanıyordu. Endeks, vatandaşların haftada okumaya harcadığı ortalama zamanı esas alıyordu. Basılı kitapların yanı sıra gazete, dergi ve çevrim içi yazılı içerik gibi her türlü okunabilir materyal puanlama kapsamına sokuluyordu. Dünyada en çok kitap okunan ülke olarak liste başında yer alan Hindistan’da her kişi, haftada ortalama 10 saat 42 dakika kitap okuyordu. İkinci sırada yer alan Tayland’da kişi başı haftada ortalama kitap okuma süresi 9 saat 24 dakika olurken üçüncü sıradaki Çin’de ise halk haftada 8 saatini buna ayırıyordu.

Türkiye 18. Sırada bulunuyordu!

Listede en çok kitap okunan diğer ülkeler, Filipinler (7 saat 36 dakika), Mısır (7 saat 30 dakika), Çekya (7 saat 24 dakika), İsveç (7 saat 6 dakika), Fransa (6 saat 54 dakika), Macaristan (6 saat 48 dakika) ve Suudi Arabistan (6 saat 48 dakika) şeklinde sıralanıyordu. Türkiye, haftada ortalama 5 saat 54 dakika kitap okunma süresiyle listenin 18’inci sırasında yer alıyordu.

En çok okunan kitaplar

Teknolojinin gelişmesiyle sesli kitaplara ve e-kitaplara ilgi artsa da basılı kitaplar, dünya genelinde daha çok tercih ediliyordu. ABD merkezli editörlük şirketi Global English Editing‘in verilerine göre, dünyadaki okuyucuların yüzde 66’sı basılı kitap kullanıyordu. Dünyada en çok okunan kitapların başında ise Kur’an-ı Kerim ve İncil geliyordu. Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Mao Zedong’un beyanlarından derlenen ‘Başkan Mao’dan Seçme Sözler’ de en popüler kitaplar listesinde üçüncü sırada gösteriliyordu. Miguel de Cervantes’in ‘Don Kişot’ kitabı ile JK Rowling’in yazdığı ‘Harry Potter’ serisi de dünyada en çok okunan edebiyat eserleri arasında bulunuyordu. Dünyanın en çok okunan diğer kitapları Charles Dickens’ın ‘İki Şehrin Hikayesi’, JRR Tolkien’in ‘Yüzüklerin Efendisi’ üçlemesi, Antoine de Saint-Exupery’nin ‘Küçük Prens’, Lewis Carroll’ın ‘Alice Harikalar Diyarında’ ile Agatha Christie’nin ‘10 Küçük Zenci’ eserleri şeklinde sıralanıyordu.[23] Demek ki çok okumak yetmiyor, hangi kitapları ve nasıl okumak konusu üzerinde de durmak gerekiyordu!

Şimdi rastgele çok okuyan(!) ülkelerin ahvaline kısaca bir göz atalım.

Hindistan nüfusu 1,408 milyardı. Dinlerin dağılımı ise şöyle sıralanmıştı:

Hinduizm (%79,80), İslam (%14,2), Hristiyanlık (%2,3), Sihizm (%1,7), Budizm (%0,7), Jainizm (%0,4)… Yani; dünyanın en çok kitap okunan ülkesi Hindistan’da insanların yüzde 80’i ineğe tapıyordu. İkinci ülke Tayland; dünyada insanın tüylerini ürperten çocuk fuhşu ile anılıyordu. Üçüncü ülke Çin ise; kedi-köpek, börtü-böcekle beslenip, Müslüman katlediyordu.

Türkiye’de ise, okuma oranı düşük olduğu halde; mesela en çok okunan kitaplar arasında anılan Harry Potter serisini okuyan 90’ların çocukları, ya ateist ya deist ya da agnostik olup çıkıyordu. Demek ki insanımız henüz neyi-nasıl okuyacağını bile öğrenememiş görünüyordu.

Dünyada en çok okunan kitap Kur’an’dı, ama ne hikmetse Müslümanlar yüzyıllar boyu, izzetten yoksun, zillet içinde kıvranıyordu. Efendimizin tabiri ile, ümmet çer-çöp olmuş, esaret ve sefalet içinde bocalıyordu. Çünkü; neleri, ne şekilde ve hangi ölçüde okuyup anlamaları ve uygulamaları gerektiği bilinmiyordu.

Oysa Kur’an’ın mesajı ve Hz. Peygamberin hayatı Müslümanlar tarafından, manası ve mesajı ile ve hakkıyla okunsaydı; tüm çağları aydınlatan bu NUR kaynağı bizi de huzura ve onura kavuşturacaktı!

“Ey (Aziz) Peygamber! Gerçekten Biz Seni (insanlar üzerinde) bir şahit, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.

Ve Kendi izniyle Allah’a çağıran ve nur saçan (sönmez) bir kandil (aydınlatıcı bir kurtuluş feneri) olarak (görevlendirdik).

(Öyle ise Hz. Peygamberin sünnetine ve hayat sistemine tâbi olan) Mü’minlere müjde ver; gerçekten onlar için, Allah’tan büyük bir fazıl (ikram ve ihtiram) vardır. (Ve va’ad edilenler verilecektir.)” (Ahzab: 45-47)

Bir hafız arkadaş ile konuşurken; “Her yıl topluca ramazanda yaptığı mukabeleyi, insanlara meali ile birlikte okumasının daha faydalı olduğunu” hatırlattığımızda, aşırı bir duygusallık ve alınganlıkla bize küsmüş, hatta irtibatı koparmıştı. Çünkü Kur’an, bizi bize gösteren ve içimizi dışa döken bir aynadır; ona bakmak cesaret istiyordu. Baktığımızda göreceğimiz şeyden korkuyorsak, içimizden aynayı karartmak hatta kırmak geliyordu.

Kur’an Meali okumak; kendinle yüzleşme ve ardından kendini düzeltmeyi gerektiren bir ayna olduğu için, hiç bakmamak ve sorumluluktan kaçmak kolaycılığı tercih ediliyor ve Kur’an’ın sadece teğannisi ve manevi müzik zevki ile yetiniliyordu!.. Ama kaçmak ve gerçekleri kapatmak elbette hiçbirimizi sorumluluktan kurtarmıyordu!

Tavsiye ve temennimiz ise; sürekli, sistemli ve samimi şekilde okuduklarımızı anlamaya, anladıklarımızı uygulamaya çalışmak ve uyguladıklarımızla olgunlaşıp gerçek mutluluğa ulaşmaktır!..

Aziz Hocamız, mana âleminde şöyle buyurmuşlardı:

“Herkes iyice bilsin ki, Kur’an’ı okuyup anlama dili Türkçe, yani Meal-i Kerim, ibadet dili ise Arapça metnidir. O sebeple her fırsatta “Meal-i Kerim, Meal-i Kerim…” diyoruz. Eğer inananlar Kur’an-ı Kerim’i meal olarak okuyup anlamaya başlarlarsa, artık kötü niyetli idarecileri onları Kur’an’la kandıramaz, saraylara çekilip lüks içinde yaşayamaz, halkının gözlerinin içine baka baka çalamaz, çırpamazlardı… Özellikle Milli Çözüm’ün hazırladığı Meal-i Kerim inanarak ve anlayarak okunursa; öyle yalancı, istismarcı şeyhler ve tarikatlar da barınamazdı… Kur’an’la halkı istismar edip aldatamazlardı… Ahmet Akgül’ün hazırladığı Kur’an mealine düşmanlığın altında da işte bu gerçekler yatmaktaydı…”

 


[1] Fâtır: 19-22
[2] Alak: 1-5
[3] Buhari
[4] Zümer: 18
[5] Yunus: 94
[6] İsrâ: 93
[7] İsrâ: 45-46
[8] Nahl: 98
[9] İsrâ: 106
[10] Müzemmil: 20
[11] Müzzemmil: 3-4, 6
[12] İsrâ: 14
[13] İsrâ: 71-72
[14] İsrâ: 9
[15] Hadid: 9
[16] Zümer: 55
[17] Ankebut: 51
[18] İsrâ: 88
[19] Rum: 58 / İsrâ: 89
[20] Kehf: 109
[21] hurriyet.com.tr
[22] Sadık Gültekin – turkalemiyiz.com
[23] odatv4.com

 

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

AHMET AKGÜL KİMDİR?

 

Araştırmacı-Yazar, Düşünür ve Siyaset Bilimci olarak tanınan Ahmet Akgül, Milli Görüş çizgisinde önemli bir fikir adamıdır. Olaylara insan eksenli ve İslam endeksli yaklaşmaktadır.

2004 Ocak ayında, arkadaşlarıyla birlikte İstanbul’da aylık olarak yayınlanan “Milli Çözüm” Dergisini çıkarmaya başlamıştır.

Uzun süreli, ciddi ve çileli bir mücadele dönemi yaşamış ve bu duyarlı, tutarlı ve kararlı tavrını hiç bırakmamıştır. Bu yüzden pek çok sıkıntı ve saldırılara uğramış, defalarca mahkeme açılıp tutuklanmış ve hapis yatmıştır.

İnancımız ve ihtiyacımız olan evrensel hukuk kurallarının; bütün insanlığın ortak değeri ve hayat düzeni haline getirilmesi, “Demokrasi, Laiklik ve özgürlükler” gibi çağdaş kurum ve kavramların; ilmi ve insani temellere göre yeniden şekillenmesi… Ve Türkiye’nin yeni bir barış ve bereket medeniyetine öncülük etmesi konularında yoğunlaşmıştır.

Üstadımızın, başta “İnsanın Yozlaşması”, ardından “Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya” ve yine “Barış ve Bereket Nizamı “İslam Davası” ve Yozlaştırılan “Cihat Kavramı” gibi birçok kitapları İngilizceye çevrilip merkezi Londra’daki Cagaloglu Yayıncılık organizesiyle; Amazon ve Bornes&Noble (bn.com) gibi dünya genelinde dağıtım yapan yüzlerce online sitesinde ve dijital (e-kitap) sayesinde 120 kadar ülkede yayınlanıp okunmaktadır. Ayrıca Üstadımızın “Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı” başlıklı Meal-i Kerim yorumları İngilizce ve Rusça tercümeleri ile “Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya” kitaplarının Rusça, Arapça, Çince, Japonca ve İspanyolca tercümeleri tamamlanıp basılmış olup; Almanca, Fransızca, Kırgızca ve Farsça tercümelerinde de sona yaklaşılmıştır.

Milli siyaset ve sorumluluk düşüncesini farklı bir boyutta ele alan ve yorumlayan Hocamız; yaklaşık 40 yıldır Türkiye’mizin her yerinde, Avrupa’da ve İslam ülkelerinde, önemli seminer ve konferanslara katılmaktadır.

Mili Görüş’e çöreklenmiş bazı şaibeli kişilerin gizli niyet ve tertiplerini haber vermesi, uzun vadeli hedefler ve stratejik tavizler sonucu Parti’ye girdiklerini sezmesi ve söylemesi nedeniyle, Ahmet Akgül’ün teşkilatlarda ve Milli Görüşçü kuruluşlarda hizmet vermesi engellenmeye çalışılmış; Erbakan Hoca ise, kendisinin daha bağımsız davranabilmesi ve nifak çarkı içinde körletilip kirletilmemesi için bu girişimlere karşı çıkmamış, ama kendisini uzaktan destekleyip yönlendirmekten de geri durmamıştır. Erbakan’ın “Adil Düzen” projeleri, AKP’nin siyasi hileleri ve karanlık ilişkileri, Fetullahçı Cemaatin gizli mahiyeti konularında sayılı uzmanlardandır.

1949 Elazığ doğumlu olan, çeşitli konularda yayınlanmış ve hazırlanmış 105 (yüz beş) eseri bulunan yazarımız, evli ve beş çocuk babasıdır.

 

Hocamız’ın Başlıca Kitapları:

● Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı (Türkçe Meal-i Kerim. Abdullah Akgül Yayına Hazırladı.) (İngilizce ve Rusçaya çevrildi.)

Milli Sorunlarımız ve Sorumluluklarımız (2 Cilt)

Dünyanın Değişimi ve Erbakan Devrimi

Refah-Yol’la Rantiyenin Savaşı

Cemaatin Cılkı, Erdoğan’ın Çarkı, Erbakan’ın Farkı

Türkiye Kuşatılırken, Kuklaların Kapışması

Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya (İngilizce, Rusça, Çince, Japonca, Arapça ve İspanyolcaya çevrildi.)

Bizim Atatürk

Küresel Fesatçılık ve Fetullahçılık

Dış Politika Yazıları (I) BOP’un Temel Taşları (1988-1998)

Dış Politika Yazıları (II) Tarihin En Talihsiz Yılları (2002-2015) 

Siyaset ve Strateji Bilgeliği

Osmanlı Sistemi ve Abdülhamit Siyaseti

İslam Davası ve Cihat Kavramı (İngilizceye çevrildi.)

● “İnsan”ın Yozlaşması (İngilizce ve Rusçaya çevrildi.)

Ah-u Figan’ım (Şiir)

Başörtüsü İnkârı ve İstismarı

İslamcı Münafıklar

Milli Şuur ve Ordu

20 Yıl Öncesinden; AKP Gerçeği ve Akıbeti

Bilge(!) Erdoğan’dan, İlkeli(!) Numan’a AKP Tezgâhı

Cezaevinde Yazdıklarım

Siyonizm-Deccalizm Ortaklığı

Devrim Simsarları ve Din İstismarcıları

Dilin Düğümü Çözüldü (Şiir)

Din Dengedir İslam İlericiliktir

Din – Devlet ve Demokrasi

Ergenekon Senaryosu “At Değiştirme” Operasyonu muydu?

(Kadiri - Haydari Tarikatı) Gönül Seması ve Tasavvuf Kapısı

Medeniyet Mücadelesi ve Mehdiyet Müjdesi

● Teşkilatçılık (İletişim ve İşbirliği Sanatı) Mesaj ve Metod

● Milli Görüş’ün Marazlıları

● Hak Davanın Hokkabazları

ABD’li Siyonistlerin, AKP’li Piyonistleri

İsrail'in Şımarması ve Armageddon Savaşı

BDP’nin Özerklik Kalkışması

Bir Devrim Yaşanıyordu!

Dünya Dönüşüme Hazırlanıyordu

Hidayet Kıvılcımı ve Hikmet Kılıcı (Şiir)

Katı Ulusalcıların ve Ilımlı İslamcıların Din ve Devlet Tahribatı

Osmanlı’dan Cumhuriyete Kripto Yahudiler ve Pakraduniler

Yüz Kur'ani Kavram ve Yorumları

Konularına Göre: Kur’an-ı Kerim Fihristi

Siyaset Şehveti ve AKP’nin Şerbeti (Yayına Hazırlayan: Ufuk Efe)

AKP’nin Akreplikleri (Yayına Hazırlayan: Ufuk Efe)

Terör-Masonluk ve Mafia Medeniyeti

Cumhuriyet Türkiye’sinde Nifak Hareketleri

Ruhlar-Sırlar ve Uzaydaki Yaratıklar

Sabah Yakın Değil miydi?

Tarikatların Hizmet Sahası ve Islahı

Tuz Kokarsa…

Gaflet miydi, Hıyanet miydi?

Tahribat Ortakları: AKP’nin Arkası, MHP’nin Markası

Türkiye Tarihi Dönemeçteydi!

Yakın Tarihimizde Yüceler ve Cüceler (2 Cilt)

Zafer Muştuları ve Fetih Hazırlıkları

Erbakan’dan İntikam Alanlar

Suriye’de Yaklaşan Hilal-Haç Kapışması

Başkanlık Diktatoryası

15 Temmuz Hıyanetinin Gizemi: Bir Darbe Analizi ve Sistem Krizi

Pazarlık Partisi ve Palavra İktidarı

Kemalizm-Tayyibizm Uyarlaması

Başka Çare Kalmamıştı

İslam’dan Uzaklaştıkça, İnsanlıktan Çıkılması

Dert Söyletir Aşk İnletir (Şiir)

● Hainleri Haşlama, Zalimleri Taşlama (Şiir)

● İstanbul Sözleşmesi ve Ailenin Çözülmesi

Türkiye'nin Erdoğan'la Sınavı ve Ukrayna Savaşı

 

Üstadımızın hazırladığı; İlköğretimden, Üniversiteye kadar öğrencilerimize inanç ve ahlâk esaslarını ve Milli-İnsani sorumluluklarını öğretecek Ders Kitapları:

● İlkokul 4-5: Çocuklar Sizin İçin Yaratılış Harikaları ve Din Ahlâkı

● Ortaokul-1: İslam; Doğal Hayat ve Güzel Ahlâktır

● Ortaokul-2: Allah'a İman ve Ahlâk Kuralları

● Ortaokul-3: Bilimin Işığında Allah’ın Varlık Kanıtları ve İslam Ahlâkı

● Lise-1: Yaratılışın Bilimsel Kanıtları

● Lise-2: İslam'ın Aydınlığı ve İmtihanın Şartları

● Lise-3: Müslüman; Güzel Ahlâk ve Sorumluluk Taşıyandır

● Lise-4: "Gençliğin Ahlâki Sorunlarına Milli Çözüm Programı"

● Üniversite-1: Yaratılış Sırları ve İslam’ın Esasları

● Üniversite-2: Allah'ın Varlığı ve İmtihanın Sırrı

● Üniversite-3: Olgun Müslümanın Hayatı ve İslam’ın Amacı

 

Üstadımızın Kitaplarından Derlenen Yeni Kitaplar:

● Ahmet Akgül’e Göre; Laiklik, Demokrasi ve Cumhuriyet Kavramları (Hazırlayan: Nevzat Gündüz)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Milliyetçilik Anlayışı (Hazırlayan: Orhan Atay)

● Ahmet Akgül’ün; Alevilik, Bektaşilik ve Şiilik Yaklaşımı (Hazırlayan: Veysel Uzun)

● Üstat Ahmet Akgül’e Göre; Kemalizm’le Atatürkçülük Farkı (Hazırlayan: Ufuk Efe)

● Ahmet Akgül’e Göre; Ülke Sorunları ve Çözüm Yolları (Hazırlayan: Okan Ekinci)

● Ahmet Akgül’e Göre; Genel Ahlâk Esasları ve Temel İnsan Haklarına Saygı (Hazırlayan: Fatma Betül Erişkin)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Siyonizm Saptamaları (Hazırlayan: Ali Çağıl)

● Ahmet Akgül’e Göre; Yaratılış Sırları ve İman Unsurları (Hazırlayan: Halil Yaman)

● Ahmet Akgül’e Göre; Din İstismarcıları ve Devrim Simsarları (Hazırlayan: Akın Cengiz)

● Üstat Ahmet Akgül’e Göre; Tarikat Yozlaşması ve Tasavvuf İhtiyacı (Hazırlayan: Abdussamet Çağıl)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Adil Medeniyet Programları (Hazırlayan: Osman Nuri Çelik)

● Ahmet Akgül’ün; Tarih Yorumları – 2 Cilt (Hazırlayan: Kâzım Gülfidan-Halil Altuntaş)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; İlginç Anıları ve Rüyaları (Hazırlayan: Ramazan Yücel)

● Ahmet Akgül’ün; İçtihat Perspektifi ve Orijinal Projeleri (Hazırlayan: Abdullah Akgül-Ali Mert)

● Ahmet Akgül’ün; Hikmet Uyarıları ve Veciz Uyarlamaları (Hazırlayan: Neslihan Bayraktar)

● Üstat Ahmet Akgül Hocamızın; Tenkit (ve Tebrik) Yazıları – 2 Cilt (Hazırlayan: Mus’ab Eryıldız-İsmail Erkut)

● Ahmet Akgül’den; Siyaset ve Strateji Kuralları (Hazırlayan: Necati Akgül)

● Ahmet Akgül’e Göre; Yönetme ve Liderlik Sanatı (Hazırlayan: Yakup Gözübüyük)

● Ahmet Akgül’ün Saptamalarıyla; Erbakan ve İnsanlık Davası (Hazırlayan: Ahmet Cömert)

● Ahmet Akgül’e Göre; Erdoğan ve Takımının Ayarı ve Tahribatları – 3 Cilt (Hazırlayan: Nail Kızılkan-Sezai Kurt-Mehmet Sıtmapınar)

● Ahmet Akgül’e Göre; Fetullah Gülen’in Perde Arkası (Hazırlayan: Mehmet Akif Avcı)

● Ahmet Akgül’ün Gözüyle; Farklı Kesimlerden İnsan Manzaraları – 2 Cilt (Hazırlayan: Osman Eraydın)

● Ahmet Akgül Üstadımızdan; Erbakan Hoca’ya Yönelik İthamlara Yanıtlar (Hazırlayan: Necmettin Musa Bişkin)

● Ahmet Akgül'den Kahramanlık Şiirleri (Hazırlayan: İsmet Sezgin)

● Ahmet Akgül’den; Seçme Şiirler (Hazırlayan: Ömer Çağıl)

● Ahmet Akgül'den Şiirler Harmanı (Hazırlayan: Orhan Yılan)

● Ahmet Akgül'den Edep-İstikamet-Hikmet ve Hakikati Öğreten Şiirler (Hazırlayan: Yalçın Gözübüyük-Erdem Kaya)

 

Hocamızın Önsözünü Yazdığı Milli Çözüm Yayınları:

● Üstad Ahmet Akgül’ün Özgeçmişi ve Öğretileri (Yakup Gözübüyük)

● Haykırış (Şiir - Ali Çağıl)

AKP Yönetimi ve Tahribat Yöntemi Sistem Tahlili ve Siyaset Tenkidi (Nevzat Gündüz)

● Sözün Çözüme Dönüşmesi (Siyasi Fıkralar - Osman Eraydın)

● Ayar Aynası ve Nokta Atışı (Sosyal ve Siyasi Fıkralar - Erdoğan Bişkin)

Milli Çözüm Ekibinden: İlginç Rüyalar ve Manevi Uyarılar (2 Cilt - Hazırlayanlar: Fatma Betül Erişkin – Nail Kızılkan – Neslihan Bayraktar)

 

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
19 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Belemir brc

Huzurun kaynagi Kurani yaşam
Oysa Kur’an’ın mesajı ve Hz. Peygamberin hayatı Müslümanlar tarafından, manası ve mesajı ile ve hakkıyla okunsaydı; tüm çağları aydınlatan bu NUR kaynağı bizi de huzura ve onura kavuşturacaktı!

Elvide

Yaratan rabbimiz insana oku demiş.
Yaratan rabbimiz insana
Oku emretmiş. Kuran-ı
Kerim okumak insanın
Ufkunu acar, ruhuna şifa
Verir, kuran meali okuyan
Hiç bir zaman Kandırılmaz. Kur
Meal-i Kerim okuyanların
Maneviyatı artar.

Elif G.

Kur’an’ın adaletini hâkim kılmanın gayreti, ciddiyeti ve cesareti içinde olarak Meal-i Kerim’i okuyalım.
Yaratılış amacının şuurunda ve farkında olan bir insan Kuranı Kerim’i ve Meali Kerim’i başucu kitabı yapacaktır.

Yüce Rabbimizin ilk emri olan: “Oku!” Kelimesi de bizlere aslında öncelikle bir insan olarak hakikate ulaşmak için okumamız gerektiğini bildirmektedir. Ama okumak var okumak var…. Yazıda bu konu çok güzel tespitlerle ifade edilmiş. Okuma oranı en fazla olan ülkelerden en az ülkelere doğru gittiğimizde malesef görüyoruz ki okuma oranı en fazla olan ülkelerden ilki ineğe tapıyor ikincisi çocuk fuhşu ile anılıyor üçüncüsü kedi-köpek, börtü-böcekle beslenip müslüman katlediyordu. Sıralamadaki diğer ülkeler ya ateist ya deist ya da agnostikti… Türkiye ise malesef okuma oranı çok düşük olan ülkeler arasında olmuştur.

Dünyada en çok okunan kitabın Kuran olmasına rağmen, Kuranı anlayıp yaşamaya çalıştığımızda bize vereceği İzzet, onurdan dünya müslümanları olarak şu anda yoksun olduğumuzu düşündüğümüzde Meali Kerim’e ne kadar az değer verdiğimizi görmek zor olmuyor maalesef.

[b]Oysa Kur’an’ın mesajı ve Hz. Peygamberin hayatı Müslümanlar tarafından, manası ve mesajı ile ve hakkıyla okunsaydı; tüm çağları aydınlatan bu NUR kaynağı bizi de huzura ve onura kavuşturacaktı!

Rabbimiz bizleri, Şeytanı ve Siyonist uşakları tanımak, mü’mini münafığı ayırmak için, ilahi zafer müjdesini almak, cesaret ve metanet kazanmak için, ihlas ve istikamete kavuşmak için Kuran ve mealini okumamızı ve evlatlarımıza da bu şuuru vererek yetiştirmemizi nasip etsin inşallah. Amin.

[/b]

Harun Gürbüz

Nasıl okumalı…
Ancak mutlaka mealiyle okusun, manasıyla okusun!.. Allah (CC) Hz. Cebrail’e öğretiyor gibi okusun!..

Hz. Cebrail Efendimize vahyediyor gibi okusun!..

Efendimiz ashabına anlatıyor gibi okusun!..

Osman Nuri

Milli Çözüm hayal, değil hikmettir Aynı hakikattir, sanma farazi… Kur’ani ilhamdır, kutlu himmettir Şifa kaynağıdır, olmaz marazi…
[u][b]ALAK SURESİ [/b][/u]

Rahman, Rahim Olan Allah’ın Adıyla

96:1
(Her şeyi ve sürekli yoktan) Yaratan (ve her an varlıkta tutan) Rabbinin adıyla oku! (Tüm helâl ve hayırlı işlere besmele ile başlanmalıdır ki, tüm kâinat harikaları ve Kur’an hakikatleri anlaşılıp anlatılsın.)

96:2
(Ki) O (Rabbin), insanı (ana rahmine yapışıp asılı duran bir hücre topluluğu olan embriyodan) alak’tan yaratandır.

96:3
(Kâinat kitabını, kendi nefsindeki hakikati, Kur’an’ın kelâmını ve hitabını devamlı ve dikkatle) Oku! (Anla ve anlat ki) Rabbin en büyük kerem sahibi (olandır).

96:4
Ki O, kalemle (yazmayı ve ilmi kayıt altına almayı ve yazılan kitapları okuyup anlamayı) öğretip (talim buyurandır).

96:5
(Böylece) İnsana bilmediği (hayat ve şeriat gerçekleri)ni talim (ve terbiye) edip (öğrenme ve eğitilme imkânı sağlayandır.)

96:6
Hayır; gerçekten insan, (eline imkân ve fırsat geçince, maalesef rütbesine ve servetine güvenerek şımarıp) azgınlaşmakta ve haddini aşmaktadır.

96:7
Kendisini müstağni (ve müstesna) gördüğünden (ve artık kimseye ihtiyacım kalmadı zannettiğinden böyle davranmaktadır).

96:8
(Oysa, sonunda) Kesinlikle dönüş yalnızca (ve mutlaka) Rabbine (olacaktır.)

96:9
Gördün mü, şu (İslami istikametten ve ibadetten) menetmeye kalkışan (zalim gaddarı?)

96:10
Namaz kıldığı (ve her hususta dinine göre davrandığı) zaman, (mü’min) bir kulu (engellemeye çalışanı?)

96:11
(Vicdani) Görüşün nedir (söyle), eğer (o kul) hidayet (ve istikamet) üzerinde olduğu (halde, gaddar kişi ona zulmediyorsa),

96:12
Veya (o, mü’min kişi başkalarına da) kötülüklerden sakınmayı emrediyor; (Hakkı ve hayrı teklif ve tavsiyeye çalışıyor diye ona mâni olunuyorsa, bunların suçu ve sorumluluğu ne kadar ağırdır.)

96:13
(Peki) Ya bu (insanlar, o zalimlerin zorlayıp horlaması veya din istismarı yapmaları sebebi ile bunlardan nefret ederek) İslam’ı yalanlayıp (ve baskılardan usanıp Hakk’tan) dönerek (bâtıla kayarsa?) Gördün mü (ne kötü şeylere sebep olunmaktadır!)

96:14
(Bu zalim kişi;) Allah’ın daima kendilerini gördüğünü bilmiyor mu? (Ve Allah’ın azabından korkmuyor mu ki böyle davranmaktadır.)

96:15
Hayır! (Olmaz böyle şey!) Eğer (bu zulümden) vazgeçmezse, onu alnına (uzayan) saçından yakalayarak (cehenneme sürükleyip atacağız da kimse elimizden alamayacaktır.)

96:16
(Evet) O yalancı (ve zalim her) günahkâr, alın (saçların)dan (yakalanıp cezalandırılacaktır.)

96:17
(Yapabilirse) O zaman hemen (gidip) meclisini (ve destek verenlerini) çağırsın da (bakalım güvendikleri bir işe yarayacak mıdır?)

96:18
Biz de zebanileri çağırıp (kendisini hor ve hakir olarak onlara teslim ederek cehenneme attıracağız.)

Secde

96:19
Hayır; ona (kâfir ve zalim olana) asla itaat etme (ve boyun eğme! Sen sadece Rabbine) secde et ve (O’na) yakınlaş. (Çünkü ancak sürekli ta’zim, tesbih ve teslimiyetle Allah’a yaklaşılacaktır.)

HARUN GÜRBÜZ


Evet; Cenab-ı Hak’la (CC) konuşmak isteyen, Kur’an okusun!.. Hz. Peygamberle (SAV) buluşmak isteyen Kur’an okusun!..

Meleklere yaklaşmak isteyen Kur’an okusun!..

İlim öğrenmek, hikmet ve hakikate ermek isteyen Kur’an okusun!..

Mealiyle okusun, manasıyla okusun!.. Allah (CC) Hz. Cebrail’e öğretiyor gibi okusun!..

Hz. Cebrail Efendimize vahyediyor gibi okusun!..

Efendimiz ashabına anlatıyor gibi okusun!..

Necmettin

İbret olma ,İbret al ey Gönül!..
Evreni,kendini ,Kuran’ı Oku
Her ne gördün- duydun,bil ki sanadır
Hak Elçi davetini,hitabı oku
Bilip gönülden teslim, olan kazanır!..

Milyarlar başında, bir’i bildinse
Ardı sıra durup,kıymet buldunsa
Önüne geçenler,helak olduysa
İbret olan değil,alan kazanır!..

Mehmet Akif AVC

Allahın Adıyla Okumak
Açıkça anlaşılıyor ki; bilmediğini öğrenmenin, maddi ve manevi her türlü ihtiyacını gidermenin yolu, okumaktır.

Kâinatı okumak… Kur’an’ı okumak… Her konuda, onun uzmanları tarafından yazılan kitapları okumak… Allah adına okumak… Hayır ve hizmet aşkına okumak…

Hakikaten çok özlü ve güzel bir yazı olmuş. Milli Çözüme teşekkür ediyoruz. Rabbimiz, hakikatleri hakkıyla okuyup yaşayanlardan eylesin.

N. Eryıldız

“Kur’an en doğruya ve en güzele ileten Allah’ın kelâmıdır.” (17:0)
Sevgili Peygamber Efendimiz buyurdu: “Kur’an okunmayan (ve hükmü uygulanmayan) evler (ülkeler) ve içinde Kur’an’dan eser bulunmayan gönüller, mezarlıktan farksızdır.”

Veysel

Öğrenmek İçin Okumak
Toplumun büyük bir kesiminin içinde olduğu kolaycılık hastalığından nasıl kurtulunur diye sorulsa üç kelime ile ancak bu kadar kolay anlatılır:”Öğrenmek için okumak.”

E.Çağıl

OKU ilk Emir…
Yazık, gözü Kur’an okumayanlara… Yazık özü Kur’an’la nurlanmayanlara… Yazık evinde Kur’an sesi duyulmayanlara… Ve ne kadar yazık; en az haftada bir gece olsun çoluk çocuğuyla birlikte kısa tefsirli Kur’an meali ve ilmihal bilgileri okumayıp, dini dersler yapmayanlara… Ve yazıklar olsun; yuvalarını ve yavrularını, zikir ve sohbetten mahrum bırakanlara… Ve eyvahlar olsun televizyona teslim olanlara!..

Evet, Sevgili Peygamber Efendimiz buyurdu: “Kur’an okunmayan (ve hükmü uygulanmayan) evler (ülkeler) ve içinde Kur’an’dan eser bulunmayan gönüller, mezarlıktan farksızdır.”

Haydi Kur’an okuyalım!.. Mealini ve manasını sağlam tefsirlerden anlamaya çalışalım!..

Ve önce kendi nefsimizde, sonra da ülkemizde ve bütün yeryüzünde Kur’an’ın adaletini hâkim kılmanın gayreti, ciddiyeti ve cesareti içinde olalım!..”

İlk emir ‘Oku’ iken bu pervasızca yaşanan hayat insana asla rahat getirmeyecektir…

Mücahid Halil AKYÜZ

Ey İman edenler İman edin!
[b]Ey İman edenler İman edin!
[/b]

Yüce Yaratıcı, Nisa suresi 136. Ayette , [i]“Ey iman edenler iman edin…”[/i] diye bizlere hitap etmektedir. İlk gördüğümde çok garibime giden bu ayet, daha sonrasında hayatımda büyük değişikliklere vesile olmuştu… Bu değişikliklerin de en başında ki ise “OKUMA” eylemi…

Kendi kendime hep sormuştum o zaman; “İman eden bir insan, tekrardan nasıl iman edebilir? Demek ki Cenabı Allah, tekrar tekrar iman istediğine göre, bir öncekine göre de daha sağlam ve makbul olanını istiyor” demiştim. Peki, tekrar ve sağlam bir iman nasıl edilecekti? Tabi ki de OKUMA ile…

En başta, Yüce Kur’an ve ona endeksli yazılmış muhteşem eserleri, okumak… Yüce Yaratıcıyı ve Onun muhteşem yaratma gücünü, detayını, sanatını okumak… Tüm bu inciler ile birlikte onun “Muhteşem Nizamını” okumak… Eşrefi Mahlûkun sıkıntılarını, dertlerini okumak ve tedavi noktasında karınca misali de olsa koşturmak(cihad etmek) İşte tam bu noktada, tekrar tekrar iman etmiş ve Yüce Yaratıcı’nın ipine sımsıkı sarılmış olacağız.

[b]“Rabbimiz; Samimi niyetli ve temiz okuyan, temiz düşünen, TEMİZ AKIL sahiplerinden eylesin bizleri.”

Okuduğunu anlayan, anladığı ile Cihad eden “Ahir Zaman Mücahid ve Mücahideleri” ile birlikte eylesin bizleri… [/b]

Ey iman edenler! (Görünüşte değil gerçekten) İman edin; ALLAH’a, (her şeyin Rabbi, sahibi, yegâne hâkimi ve kuluna kâfi; -her konuda yeterli, kefil ve vekil- olduğuna;) RESULÜ’ne, (Hz. Peygamberin en güzel örnek-model, en mükemmel rehber ve Sünnetinin hayat sistemi ve huzur prensipleri olduğuna;) Resulüne indirdiği KİTABI’na, (Kur’an’ın, ekonomiden siyasete, dış ilişkilerden sosyal adalete, bütün temel hüküm ve haberlerinin Hakk ve hayırlı olduğuna, bu İlahi kanunlara aykırı bütün kurum, kural ve oluşumların şaşkınlık ve şeytanlık sayıldığına, İlahi hükümleri bırakıp, bâtıla tâbi ve taraf olanların inkâra ve tuğyana saptığına) ve daha önce indirdiği Kitap(ların aslına ve esaslarına) iman edip güvenin (ve amelinizle-tarafgirliğinizle bunu sürekli ispatlayıp gösterin). Kim Allah’ı, Meleklerini, Kitaplarını, Elçilerini ve Ahiret Gününü inkâr ederse, şüphesiz o uzak ve derin bir sapkınlıkla sapıtmıştır. Nisa/136

Mustafa yaprakcı

Oku
Milli basına sahip çıkmayan ve okumayan, genel ve gönüllü hizmet kurumlarının yayınlarını ve çağrılarını dikkate almayan, hocalarımızın ve ilim adamlarımızın çok değerli ve doyurucu sohbetlerini ve eserlerini izlemeye gerek duymayan, kitap ve dergi okuma, bilgi ve becerisini artırma alışkanlığı kazanmayan insan, devamlı yanılmaya, yanlış yapmaya ve aldatılmaya müsait insandır. Alıntı

Ömer Ali

Okuyup anlamak hayatımıza tatbik etmek duası ile
1- Bu güne kadar, ihtiyaç ve iştiyak hissederek; “Rabbım benden ne istiyor ve hangi yolu gösteriyor?” diyerek, dikkatle ve anlama gayretiyle, baştan sona kadar, nefsimize hitap ederek bir sefer olsun Kur’an meali okudunuz mu?

2- Yoksa: “Ben zaten ilahiyatçıyım, hocayım, İslamcı yazarım, din adamıyım; yani yeri geldikçe ayet ve hadisleri araştırmaktayım; hem öyle baştan sona kadar Kur’an meali okumak zorunda mıyım?” diye bu soruya bozuldunuz mu?

3- Ahlakınızın, hayat anlayışınızın ve dünyaya bakışınızın; Kur’ani ölçüt ve öğütlere ne derece uygunluğu konusunda hiç kafa yordunuz ve kendinizi düzeltmek ve değiştirmek gereğini duydunuz mu?

4- Hala, Kur’an mealini baştan sona okuyup anlamak, ilahi emirlerini uygulamak ve her halinizi Kur’an’a uydurmak konusunda ciddi bir gayeniz ve gayretiniz yoksa; buna rağmen: “ilim erbabı, dava adamı, takva Müslümanı” bilinip geçinmenizin nedenli ilgisiz ve Allah katında geçersiz olduğunu, vicdan kulağınıza fısıldayan bir ses duydunuz mu?

5- Öyle ise, bütün asılsız mazeretleri ve alakasız bahaneleri bırakıp, okunsun ve uyulsun diye gönderilen Kuır’ani hüküm ve haberlere yönelmeniz; kirlenen ve körlenen basiret gözünüzü açıp gönül aynasındaki görüntünüzle yüzleşmenin zamanı çoktan gelmiştir ve fırsat geçip gitmektedir!.

Evet; “niye geldim, ne haldeyim ve nereye gitmekteyim?” diye, kendinize sordunuz mu?

Mus ab

Yeryüzünde bu mesajı sadece Milli Çözüm vermekte!
[b]”Takvayı ve terbiyeyi, tevekkül ve teslimiyeti anlamak için Kur’an okuyalım!..

Şeytanı ve Siyonist uşakları tanımak, mü’mini münafığı ayırmak için, Kur’an okuyalım!..

İlahi zafer müjdesini almak, cesaret ve metanet kazanmak için Kur’an okuyalım!..

Dünya bağımlılığından kurtulup, ruhen cennet bağlarında yaşamak için Kur’an okuyalım!.. Riyakârlıktan, sahtekârlıktan uzaklaşıp, ihlas ve istikamete kavuşmak için Kur’an okuyalım!.. Hayvaniyetten insaniyete çıkmak, nefsimizi aşmak ve gerçek İslamiyet’le tanışmak için Kur’an okuyalım!..

Siyasi şuura varmak, manevi huzura ulaşmak, hikmet ve feraset kapılarını açmak için Kur’an okuyalım!.. Kur’an’ın feyiz ve bereket iklimine kapı açmak için yazılmış eserlere sarılalım!..

Tefsir ve Mealiyle okuyalım!.. Manasıyla okuyalım!.. Makamıyla okuyalım!..

Ve Kur’an’ın ilk ayetinin “Oku!” olduğunu unutmayalım…”[/b]

Kur’an’ın, sadece ibadet gibi hayatın bir bölümüyle değil “her alana” hitap ettiğini ve kurtuluş/huzur yollarının temel esaslarını sunduğunu söyleyen sadece [b]Milli Çözüm.[/b]
Tabi ki yetmez aynı zamanda “siyasi, ahlaki, ekonomik, ilmi” konularda ki tüm sorunlarımızı çözecek “Kur’an’ın çözüm yollarını” çağın insanının istifade edeceği şeklîde insanlığın istifadesine sunan sadece ve sadece yeryüzünde [b]Üstad Ahmet Akgül Hocamızdı. [/b]

Mücahit Dinç

“Allah’ım! Bize hakkı hak olarak göster ve ona tabi olmayı bize nasip eyle! Batılı da batıl olarak göster ve bize ondan gereğince uzak durmayı nasip eyle. Amin
Allah’ım cihad yolunda ki eksiklerimizi bağışla, ilmimizle amel etmeyi nasip et. Kalan ömrümüzü, geçen ömrümüzden hayırlı eyle. Hakk davada ayaklarımızı sabit tut. Amin

Hasan Ç.

Özellikle Abdullah-Ahmet Akgül Kur’an-ı Kerim Meali; mutlaka evinizde bulunsun, ya da aynı mealin akıllı telefonunuzda internet uygulaması açık olsun…
[b]Özellikle Abdullah-Ahmet Akgül Kur’an-ı Kerim Meali; mutlaka evinizde bulunsun, ya da aynı mealin akıllı telefonunuzda internet uygulaması açık olsun… Ki; durakta beklerken çıkarıp okuyun. Otobüste otururken açıp okuyun. Arkadaşlar toplanırken unutmayın, dağılmadan önce biraz olsun okuyun. Canınız sıkılınca, başınız daralınca Kur’an okuyun.[/b]

[b]Yazık, gözü Kur’an okumayanlara… Yazık özü Kur’an’la nurlanmayanlara… Yazık evinde Kur’an sesi duyulmayanlara… Ve ne kadar yazık; en az haftada bir gece olsun çoluk çocuğuyla birlikte kısa tefsirli Kur’an meali ve ilmihal bilgileri okumayıp, dini dersler yapmayanlara… Ve yazıklar olsun; yuvalarını ve yavrularını, zikir ve sohbetten mahrum bırakanlara… Ve eyvahlar olsun televizyona teslim olanlara!..[/b]

Hasan Ç.

Kur’an’ı Kerim’i okurken;
[b]Allah (CC) Hz. Cebrail’e öğretiyor gibi okusun!..

Hz. Cebrail Efendimize vahyediyor gibi okusun!..

Efendimiz ashabına anlatıyor gibi okusun!..

[/b]

bayraktar

Allah Aşkına OkuyalımTÜRKÇE’NİN BİNDE BEŞİNİ KULLANIYORUZ Türkçede 78 bin ana kelime olmasına karşın, nüfusun büyük bölümü günlük yaşamında ortalama 400 civarında kelime kullanıyor. Girne-Amerikan Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Tuncer Gülensoy, kelime hazinesi ve gramer bakımından oldukça zengin bir dil olan Türkçenin ancak binde 5’ine hakim olduğumuzu kaydetti. Yeteri kadar beyin jimnastiği yapmamak, okuma ve düşüncede tembellik, edebiyata ilgisizlik, sık kullanılan kelimeleri kaldırma girişimi, fonatik ve morfolojik yapıya uygun olmayan kelime türetme çabalarının kullanılan kelime sayısını azalttığını ifade eden Prof. Dr. Gülensoy, şöyle devam etti: ”Yaptığımız araştırmalarda özellikle kırsal kesimde insanların günlük sadece 40-50 kelime kullandığına şahit olduk. Sadece ana kelime sayısı 78 bin olan ve dünyanın en zengin dillerinden biri olma özelliğini taşıyan Türkçeyi, nüfusun çok büyük dilimi gerçek anlamda bilmiyor. Çünkü, bu büyük kitle ortalama 400 civarında kelime ile yetiniyor. Diğer kelimeler ise neredeyse hiç kullanılmadığı için adeta köreliyor. Bu nedenle ifade gücü azalan kişiler konuşmalarında (şey), (yani), (ııı) gibi ses taklitlerini hiç şık olmamasına karşın sıklıkla kullanıyorlar.” Haber Linki: (https://www.hurriyet.com.tr/gundem/turkcenin-binde-besini-kullaniyoruz-51375 KELİME FAKİRİ GENÇLİK Türkçe Öğretim Merkezi (TÖMER) ülkelerin ders kitaplarında kullandıkları kelime sayılarını karşılaştıran bir araştırma yaptı. Ulaşılan sonuçlar düşündürücü! TÖMER’in araştırmasına göre, ABD’de ders kitaplarında 71 bin 681 kelime kullanılırken, Almanya’da 70 bin 400 sözcük ve kavram kullanılıyor, Japonya’da 44 bin 224, İtalya’da 31 bin 762, Fransa’da 30 bin 193 sözcük kullanılıyor. İngilizler ve Almanlar, okul öncesi çocuklarına 2 bin kelime, 7-12 yaş grubundaki çocuklarına en az 5 bin kelime öğretmeyi hedefliyor! Bir insanın günlük hayatında azami 3 bin kelime kullandığını, kültürlü bir kişinin kelime dağarcığında yaklaşık 25 bin kelime bulunması gerektiğini ve kendini yetiştirmiş bir insanın ise en az 40 bin kelime bilmesi gerektiğini hesaplamışlar. Eğitimde varmak istedikleri hedefi buna göre şekillendirmişler! Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde İlköğretim 5. ve 8. sınıflar ile lise son sınıf öğrencilerinin sözlü anlatımdaki aktif kelime servetini belirlemeye yönelik bir yüksek lisans tezi yapılmış. Araştırma neticesinde 5. sınıf öğrencilerinin sözlü anlatımda aktif kelime serveti 1030, 8. sınıf öğrencilerinin sözlü anlatımda aktif kelime serveti 1223 ve 12. sınıf öğrencilerinin sözlü anlatımda aktif kelime serveti ise yaklaşık 1539 çıkmış.Yukarıdaki veriler, kelime fakiri olduğumuzu gösteriyor. Kelime ve kavram öğretimi, anadil öğretiminin en önemli unsurları. Okuma, yazma, konuşma ve dinleme olarak belirtilen dil becerilerinin kazandırılması ile kelime dağarcığı arasında sıkı bir münasebet var. Hayal kurmanın bile kelimelerle yakın ilgisi var. Kavramları ve kelimeleri kısıtlı olan nesillerin, daha sonra hayalleri de kısıtlı oluyor! Dünya Ekonomik Forumu’nun yayımladığı “Eğitim Kalitesi 2018” raporuna göre Türkiye 137 ülke arasında 99’uncu oldu. İsviçre’nin ilk, Yemen’in son sırada yer aldığı listede Katar, Malezya, Endonezya, İran ve Pakistan gibi ülkeler Türkiye’nin önünde sıralandı. Türkiye, sadece 38 ülkenin önüne geçebildi. Türkiye, Mozambik, Nikaragua, Tanzanya, Etiyopya ve Kamboçya’nın bulunduğu yüzdelik dilimde yer aldı! Kaynak: (Sadık Gültekin https://turkalemiyiz.com/Home/Getturkdili?categoryid=6&aid=4841) EN ÇOK KİTAP OKUNAN ÜLKELER İngiltere merkezli Dünya Kültürü Puan Endeksi’nden derlenen verilere göre, dünyada en çok kitap okunan ülke Hindistan olurken onu sırasıyla Tayland ve Çin takip ediyor. Belli dönem aralıklarında güncellenen veriler, 2017’de yapılan araştırmaya dayanıyor. Endeks, vatandaşların haftada okumaya harcadığı ortalama zamanı esas alıyor. Basılı kitapların yanı sıra gazete, dergi… Devamını oku

YORUMLAR

Son Yorumlar
19
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx