YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
66318af9d3ed1
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 6 5 8
Bugün : 3832
Dün : 23368
Bu ay : 3832
Geçen ay : 737322
Toplam : 23520118
IP'niz : 3.138.69.45

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

KURTLAR VADİSİ'NDEKİ

BARON'LA ATATÜRK'ÜN KADER BENZERLİĞİ!

10-Şubat Akşamı Kurtlar Vadisindeki mason Baron'un, Locadaki sorgulanıp yargılanmasını izlediniz.

İşte Türkiye'yi ve hükümetleri; Washington, Roma'da, Telaviv, Londra, Berlin, Paris ve Moskova bağlantılı; Siyonist güdümlü Mason Localarının nasıl yönettiğini gözlemlediniz!

Gizli Loca'da Baron'a: Sen bize tam teslimiyet konusunda yemin vermiş birisiydin. Sayemizde Baronluğa kadar yükseldin. Ama:

 

  • 2. tezkerenin Türkiye Meclisi'nden geçmesine ve Irak işgalinin biran evvel bitirilmesine yeterli desteği vermediniz!
  • Türk halkının; binlerce Yahudi ve Mason kardeşimizin yaşadığı Amerika'ya düşmanlık beslemesine engel olacak ciddi bir gayret göstermediniz!
  • Bizim için hayati önemdeki Büyük Ortadoğu Projesine ve İsrail'in dünya hâkimiyetine gerekli ilgiyi esirgediniz!
  • Bütün bunların cezasının ne olduğunu siz de çok iyi bilmektesiniz!

Denildi ve işte Siyonist güdümlü masonların bazı direktiflerine gevşek davranmanın vahşi karşılığını ve Karahanlı'nın Loca'da öldürülüp kanının parmakla yalanması görüntülerini izlediniz…

İşte Atatürk de bu Şeytan şebekesini kapattığı için zehirlendiğini biliniz!

BU SÖZÜ ANCAK ERBAKAN SÖYLEYEBİLİR!

İran Devriminin yıldönümü kutlamaları çerçevesindeki törenlere katılan Erbakan Hoca, ABD'nin İran'a saldırma hazırlığıyla ilgili bir soruya bir cilt kitap kadar anlamlı ve önemli bir açıklamada bulundu:

Erbakan, resepsiyonda gazetecilerin sorularını da cevaplandırdı. ABD'nin İran'da yeni bir maceraya atılacağının hatırlatılması üzerine Erbakan Hoca; " İnşallah ABD İran'da yeni bir maceraya atılmaz. İran bizim D-8 ülkelerinden yakın kardeşimiz. Bunun tefsirini siz yapın" diye konuştu.

Bu tarihi uyarının, bize göre tefsiri şudur:

"ABD aygırı, İran'a saldırıp bir maceraya atılacak (olursa), Türkiye liderliğindeki D-8'ler ve Avrasya cephesi tarafından bozguna uğratılacak!"

GÜNERİ CİVAOĞLU 13 SENE ÖNCE YAZMIŞTI!?

90'lı yıllarda Kuzey Irak'a giden Güneri Civaoğlu şunları anlatmıştı:

"Bir ara tahrandaydım. Amerikan Kuvvetlerinin bulunduğu bir binanın üst katlarına çıkarıldım. Çok iyi Türkçe konuşan Albay duvardaki bölge haritasında Kuzey Irak'ı gösterip:

Savaş, en son burada bitecek… Saddam bir şekilde Kuzey Irak'tan çekilmeye mecbur edilecek. Oradaki hava alanları, silah depoları, fabrikaları petrol pompaları Kürtlerin eline geçecek… Ve Kürdistan Devleti ilan edilecek… Ardından Türkiye'den Güneydoğu bölgesi istenecek.. Ya vereceksiniz, barışa gidilecek. Veya savaşa girilecek!"

İRAN'A ASKERİ MÜDAHALE KONUSUNDA ABD'Yİ BİR TEK İSRAİL DESTEKLİYOR

Japonya'da "diplomasi" dedi

Irak'ın işgalinde ABD'nin yanında yer alan İngiltere'nin ardından Japonya da İran'a askeri müdahaleye karşı çıktı. Japonya, nükleer çalışmaları nedeniyle Amerika'nın yoğun tehditlerine maruz kalan İran'la diplomatik uzlaşma yolundan yana olduğunu açıkladı.

Bush'un Irak savaşındaki en büyük müttefiklerinden olan Japonya Başbakanı Juniçiro Koizumi, İran Dışişleri bakanı Kemal Harrazi ile yaptığı görüşmede, Tahran'ı nükleer çalışmalarıyla ilgili sorunu gidermek için diplomatik yol kullanılması şeklinde Avrupa görüşüne destek verdiklerini söyledi.

ŞARON'UN BARIŞI (!)

Şaron barışa evet diyor.. ama hiç kimse heyecanlanmasın.. İsrail asla gerçek bir barışa evet demez.. 1996'dan bu yana Şarm El-Şeyh'te 5 kez bir araya gelen taraflar tüm iyimser havalara rağmen sonuca gidemedi. Tıpkı 1991'den itibaren Oslo ve Madrit'te başlayan ve Amerika'nın birçok şehrinde devam eden süreçlerin başarısızlığa uğraması gibi.. Herkesin bilmesi geren bir gerçek var.. Tüm bu başarısızlıkların en önemli nedeni Şaron'dur..

Oysa sorunun çözümü çok kolay.. İsrail, 1967'de işgal ettiği Filistin'in Batı Şeria ve Gazze bölgelerinden çekilir ve buralarda inşa ettiği tüm Yahudi yerleşim bölgelerini boşaltırsa ortada hiçbir sorun kalmayacak. Ama bana göre İsrail asla bunu yapmayacak.. Tek şartla; Filistinlilerin İsrail'e ve Amerika'ya bağımlı egemensiz ve devlet öğeleri olmayan uyduruk bir Filistin devletine razı olmaları!

MASON DEMİREL'DEN MEHMET AĞAR'A KORKAKLIK (PARDON KAHRAMANLIK) İTİRAFI..

Uğur Mumcu'nun suikaste kurban gittiği gün, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'ya başsağlığı ziyaretinde bulunuyor. Ziyaret sırasında Demirel'e; "Uğur'u katledenler ortaya çıkacak mı?" diye soruluyor. Demirel'in cevabı çok ilginç: "Akıllarına koymasınlar, Kennedy'i bile vurdular!"

Güldal Mumcu'nun, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'la yaptığı görüşmenin ayrıntıları da çok ilginç: Güldal Mumcu'nun Derya Sazak'a yaptığı açıklamalardan okuyoruz: "Emniyet Genel Müdür Mehmet Ağar'la görüşmek istedik. Görüşme sırasında ‘Uğurla ilgili soruşturma da öyle bir şey var ki' dedi; ‘Tuğlalar üst üste yığılıyor, bir duvar oluşuyor' dedi. Ben de dedim ki; ‘çekin tuğlayı duvar yıkılsın'. ‘Çekemem' dedi. Israr ettim; ‘Çekin ve kenara çekilin'. Ağar ne dedi biliyor musunuz; " ona kimse cesaret edemez. Çok özür dilerim Gürdal yapamam."

Kennedy suikastıyla ilgili araştırmalarda CIA'den Mossad'a, Mason Localarından Tapınakçı yapılanmalara kadar birçok ilginç bağlantı ortaya çıkarıldı. Kennedy suikastı ile ilgili en kapsamlı araştırma olan Amerikalı araştırmacı Michael Piper'in Son Hüküm adlı kitabına göre; suikast Mossad'ın ürünüydü.!

Peki, Demirel ne demek istemişti? Demirel'in Mumcu'yu vuran güçle, Kennedy'i vuran gücün aynı olduğuna işaret ettiği aşikâr değil mi! Ve Demirel'in "Kennedy'i bile vurdular" cümlesiyle, Ağar'ın "Öyle bir şey var ki tuğlayı çekmeye kimse cesaret edemez" itirafı birleştiğinde bu güç daha aşikar hale gelmiyor mu!

Hadi bir de bunlara Saadettin Tantan'ı ekleyelim; Her gün bir banka hortumlanmasının ortaya çıktığı günlerde, dönemin İçişleri Bakanı Saadettin Tantan ne demişti?

"Bu ülkede Tapınak Şövalyeleri var!"

            TÜRKİYE'DE TEZKERE GEÇMEDİĞİ İÇİN YETERİNCE ÖLDÜREMEDİK!

Irak'ta batağa saplanan Amerika, direniş karşısında düştüğü zelil durumun sorumlusu olarak gördüğü Türkiye'ye ağır fatura kesmeye hazırlanıyor. 1Mart tezkeresinin reddi ile işgalci askerleri, Türk topraklarından geçirerek, Sünni direnişin ana merkezlerinden Bağdat'ın kuzeyine indiremeyen Bush yönetimi, AKP hükümetinden rövanşı almaya hazırlanıyor. Kuzey Irak'ta sözde Kürt devletinin oluşumu için verdiği destekle bunun ilk adımını atan ve İran'a yönelik olası askeri harekâtta Ankara'dan lojistik destek isteyen ABD'nin Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, "Türkiye üzerinden Irak'a giremediğimiz için Bağdat'ın kuzeyindeki Sünniler, gerçek anlamda hiç savaşa girmedi" dedi. Rumsfeld, "Ülkenin o bölgesinde bu kişilerin yetersiz bir kısmı yakalanabildi ve öldürülebildi. Yani bunlar, ABD ordusunun gerçek gücünü görmedi. Bugün Irak'ta mevcut direnişi birçok durumda ortaya çıkaranlar, işte bu kişiler" şeklinde konuştu.

TÜRKMEN MECLİSİ BAŞKANI ERGEÇ: TÜRKİYE ÜZERİNE DÜŞENLERİ YAPMALI

Irak'ta 30 Ocak'ta yapılan seçimlerin yankıları sürerken, Türkmen nüfusun yoğun olarak yaşadığı Kerkük'te seçimlere hile karıştırıldığı yönündeki iddialar da ayyuka çıktı. ‘Kerkük bir Kürt şehridir' diyen Mesut Barzani'ye tepki gösteren ve Türkiye'yi üzerine düşen görevleri yapmaya çağıran Kerkük Türkmen Meclisi Başkanı Sadettin Ergeç, " Çünkü burada kendisini ilgilendiren hususlar vardır. Taşlar gerçek şekilde ortaya çıksın" buyurmuş!

İyi de, AKP       yönetiminin ABD denetiminde olduğunu çok iyi bilen Türkmen yetkili, Amerikan İşgaline meşruiyet kazandırmak için yapılan bu sahte seçimlere katılmak ve Sünni direnişi yaralamakla, Kerkük'e ve Türkmenlere asıl hıyaneti kendilerinin yaptığını unutmuş!..

PENTAGON'UN TÜR GAZETECİLERİ!

Vatan gazetesi, Beyaz Saray'ın gazetecilere maaş başladığına yönelik skandalın Türkiye'ye de sıçradığını belirterek, Bush yönetiminin direktifi ile finanse ettiği ve ABD propagandası yapan 50 gazeteci arasında 4 tane de Türk gazetecinin bulunduğunu manşete taşıdı. Mustafa Azizoğlu, Vahit Bora, Fatih Baran ve H. Ahmet Yılmaz'ın, Pentagon'un desteklediği bir internet sitesinde Kıbrıs, AB, medya ve ABD ilişkileri üzerine yazı ve haberleri çıktığı belirtildi.

Daha önce de, bir Yahudi Vakfından İslamcı (İstismarcı) Abdurrahman Dilipak, Nurettin Şirin ve Mustafa İslamoğlu'na da dolar cinsinden cep harçlığı verildiğine dair bilgi ve belgelere, ne hikmetse hala bir cevap verilmedi!

SUDAN BÜYÜKELÇİSİ AHMED KORMİNO:

"ABD'yi dengeleyebilmeliyiz!

ABD'nin izlediği bu politikalar karşısında İslam dünyası neler yapmalı? Sorusuna;

Müslümanlar dünyanın tek kutuplu olmaması için gayret sarf etmelidir. Bir başka kutup ve güç oluşturmaya çalışmalıdır. Öyle ki, ABD'ye meydan okuyacak, onu dengeleyecek, ona karşı çıkacak, onun saldırganlığını durdurabilecek bir kutup oluşturmalıdır!" karşılığını vermiş…

Yani d-8'lerin ve Erbakan hareketinin mutlaka başarıya ulaşması gerektiğini söylemiş.

Kormino anladı, kör Abdo anlamadı!

"Türkiye üzerine düşeni yapmalı"

Kerkük kentinde yapılan seçimlerin yankıları sürüyor. Kerkük Türkmen Meclisi Başkanı Sadettin Ergeç, seçimlerde yalan ve yanlışların çok olduğunu belirterek, seçime hile karıştığını söyledi.

ABD İLE ÇATIŞMA!

Radikal'den Neşe Düzel'e konuşan Siyaset Bilinci Prof. Dr. Ümit Özdağ, "Gerekirse Amerika ile çatışırız" diye konuştu. Türkiye'nin, ABD ile askeri ve ekonomik işbirliğini bitirebilmek,  Amerikan uçuşlarını durdurmak ve terörle mücadeleden desteğini çekebilmek gibi seçeneklerine dikkat çeken Özdağ şöyle konuşuyor : "Kafamızda ABD ile çarpışamayız düşüncesi var. Kerkük'te Türkmen katliamı başlar, Amerika seyrederse Türkiye Kıbrıs'a yaptığını yapar. Kerkük'te petrol kaynaklarını ele geçirmeleri halinde, Kürtlerin fert başına gelirleri, dokuz sene içinde sekiz bin dolar olacak. Hayati menfaatlerimizi savunmak için Türkiye ABD'den izin alamaz" dedi.

Sayın Türkmen Meclis Başkanı ve Prof. Ümit Özdağ Bey, bugün sızlanacaklarına, direnişçi Sünnilerle beraber seçime katılmama kararı almak ve ABD'ye taşeron olmamak için çalışsalardı keşke!..

SİYONİST TARİKATIN, KEMAL'E ERMİŞ DERVİŞİ!

Mustafa Sarıgül'ün CHP'yi ‘sarartma' girişimi Kurultay'da geri püskürtüldü. Bu girişimin CHP'ye bir tek hayrı oldu. Kimin ne hesabı olduğu ve niyetler ‘beliğ ve sarih' hale geldi. Maskeler indi! Hurşit Güneş'i vareste tutuyorum. Sarıgül'ün hedefi, ideolojisi ve ‘sol programı!??' kapı, burun ve çene kırarak yaptığı ‘aikido' gösterisinden, ‘sarı koşkullu' namzet seremonisinden belliydi. Fakat Deniz Baykal'a ‘diz dövdüren, kahırlara gark eden' derin, derin ‘off' çektirenler Zülfü Livaneli ve Livaneli'ye destek veren Kemal Derviş oldu. Alayu vala ve ‘seçilecek sıra garantisi' ile CHP'ye gelen, listede pek çok ‘cefakâr partilinin' üstüne oturtulan Livaneli, Kurultay'ı ‘Farandiru ile açık hava konseri' sandı. Ortada kaldı. Derviş'e gelince. Huylu, huyundan vazgeçer mi? 57'inci hükümeti böldü. DSP'yi böldü. Sonra DTP'yi, DYP'yi ve nihayet YTP'yi gezdi, böldü. CHP'de ne zaman bölme teşebbüsüne geçecek diye bekliyorum ki, aha da yanıltmadı. Şimdi Livaneli, Derviş ve arkadaşları CHP'den ayrılmayı düşünüyorlarmış! Bekleneni yapmış olurlar.

7.2.2005/ZÜLFİKAR DOĞAN/AKŞAM

TÜRK TARIMINI ÖLDÜR YAHUDİ SORUS'U GÜLDÜR!

Ünlü spekülatör Soros Türkiye'ye gözünü dikti!

Ukrayna ve Gürcistan'da gerçekleştirilen yönetim değişikliklerinin arkasındaki isim olan ve Türkiye'ye ‘en iyi ihraç ürününüz ordunuz' diyen ünlü Yahudi spekülatör Soros, Türkiye'de yatırım yapmaya hazırlanıyor.

Başbakan Tayyib Erdoğan'la Davos'ta görüşen ve Türkiye'de doğrudan yatırım yapması teklifi alan Soros'un şekerleme sektöründe faaliyet gösteren bazı ünlü firmaları satın alma girişimlerinde bulunduğunu belirtiyor.

Avengelik Siyonist Wickwirw: Armagedon İçin Yapıldı!?

Türkiye'nin merkezinde bir evengelik

Türkiye'nin kalbi Başkent Ankara'da Batıkent'te üç katlı lüks bir bina. Burası bir kilise. Yemekhanesi, çocuk kreşi, misafir odası, ayin salonu ile göz dolduruyor. Binanın giriş bölümünde İncil başta olmak üzere yüzlerce kitap ve kaset var. Bu merkez, misyonerlik faaliyetleri çerçevesinde ülkenin dört bir yanında ücretsiz kitap ve kaset dağıtıyor. Kilisenin başında Evangelik papaz bir Amerikalı var; Daniel Wickwire.

İtiraflar dizisi

Onların çalışmalarıyla ilgili çok şey yazıldı çizildi. Ancak bu röportaj birçok gerçeğin bizzat kendi ağızlarında itirafı. Birçok insanın belki "komplo" diyerek geçiştirdiği faaliyetlerin bizzat ilk ağızdan doğrulanması… Ve belki de en önemlisi bir Hıristiyan mezhebi olmasına rağmen Bush'un tarikatı Evangeliklerin Siyonist ideallere nasıl hizmet ettiğini net bir şekilde ortaya çıktığını Mustafa Yılmaz'ın Milli Gazete'deki röportajından okuyabilirsiniz.

AKP'NİN EN KAHRAMANI BÖYLE İSE…

Bursa'nın en meşhur İnegöl Köftecisi; "Köfteci Orhan'ın Yeri"nde Belediye Başkanları, milletvekilleri ve AKP İl teşkilatının önde gelenleri var. Ama masadaki en önemli isim hiç şüphesiz AKP Hükümeti'nin Dış Ticaret'ten sorumlu Bakanı Kürşat Tüzmen'di.

Bakan İnegöl köftesinden bir parçayı ağzına götürürken;

"Ama!" dedi… "Bir sorun var!"

Masadakiler dikkat kesildi;

"Önümüzdeki günlerde Amerika, İran ve Suriye'ye GİRECEK!"

Söyleyen Bakan olunca "Girecek!" kelimesi daha bir önem kazanıyordu. Ancak devamı daha da ilginçti:

"Firmalarımızın Heim'de aldığı siparişlerin çok büyük bölümü Ortadoğu ülkelerinden. Amerika, İran ve Suriye'ye girince bu siparişler iptal olabilir. Ve bu durumda firmalarımız büyük sıkıntı içine düşecektir!"… Yani iflas edecektir…

Masadakilerin hepsi AKP'liydi. Bu yüzden kimsenin aklına şu soru gelmedi: "Kürşat bey siz bir Bakansınız. Bu durumda göreviniz Amerika'nın Suriye'ye girmesine, Türk firmalarının iflas etmesine seyirci kalmak mı, yoksa bütün bunların olmasını engellemek mi!? (Milli Gazete / Kulis Ankara)

KARANLIK KAFA'NIN KUR'AN YORUMU: KARA ÇARŞAF!

"Kur'an'a dayanarak ‘başörtüsünü' emir olmaktan çıkarmak tarihe, sosyolojiye, genel anlayışa ve vicdana terstir" diyen Ülsever, Ahzab 33/35 ayetin çerçevesinde cilbab'ı ise "kara çarşaf" diye kısır bir tanıma sıkıştırıyor nedense! Ayette rengi bile belirtilen bu kavramı ilk kez duyduk!

Önce aşağıdaki ayetlere göz atalım: Ahzab Suresi, 33/59. ayet: "Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini (cilbab= kara çarşaf) üzerlerine alsınlar…"

Nur Suresi, 24/31. ayet: " Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarını yere indirsinler. Irzlarını/eteklerini korusunlar. Süslerini/ziynetlerini, görünen kısımlar müstesna açmasınlar. Örtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler…"

Kur'an'da yer alan bu ayetlerin ‘emir' olup olmadığını tartışanlar var; ancak yüzyıllardır Müslümanların büyük bir çoğunluğunun bu ayetleri emir kabul edip buna göre hareket etmiş olduklarını kimse reddedemez. Kur'ana dayanarak ‘başörtüsünü' emir olmaktan çıkarmak tarihe, sosyolojiye, genel anlayışa ve vicdana ters, beyhude bir gayrettir… Türkiye'nin baş örtme şekli için türban dışında başka bir yöntem (moda) geliştirmenin artık zamanı geldi, hatta geçiyor bile. (9-2-2005/ CÜNEYT ÜLSEVER/HÜRRİYET)

FİLİSTİN KARZAİ'Sİ Abbas'ın Cazibesi!

Mısır'ın Şarm el Şeyh kentinde İsrail- Filistin zirvesine ev sahipliği yapan Mısır Devlet Başkanı Mübarek'in adı Barış Güvercini'ne çıkmış. Filistinli direniş örgütlerinin temkinli yaklaştığı Şaron-Abbas tokalaşmasına, Filistinlilerden ziyade İsrail ve ABD'yi havaları uçurması dikkat çekti. Özellikle Şaron ve Bush yönetimini memnun eden ‘barışın mimarlarından olan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Gazze Şeridi'nde konuşlandırdığı polisler, seçimlerden sonra ilk icraat (!) olarak Siyonist yönetimine kan kusturan direnişçilerin Mısır-Gazze arasındaki tünelleri ortaya çıkarmak oldu…! Dolayısıyla Abbas'ın cazibesi daha iyi anlaşılıyor…

Seçilmiş sözler=

"Hristiyanlığın insanı doğuştan günahkâr ve suçlu görmeye inanması yüzünden maalesef dünya da zulüm ve zahmet diyarı olmuştur. Yahudiliğin hırsı yüzünden de hıyanet hırsızlık ve sömürü doğmuştur."

"Büyük bir zaferin en iyi yanı, zaferi kazananda ‘yenilgi korkusu' bırakmamasıdır."

"Yüksek sesle konuşan kimse, alçak seviyede düşünüyor demektir."

"Her alışkanlık, elimizi daha becerikli; ama beynimizi ise daha beceriksiz hale sokar."

"En insancıl davranış; birisinin utanmasını önlemektir."

"Nefsini yok etmek için yaşayanları severim. Çünkü; öteye geçenler, gerçeğe erişenler sadece bunlardır."

"Saldırgan ve kavgacı adam barış zamanında balıkçıl kuşuna sataşır."

"Gafiller ve cahiller seni övdükleri sürece kendi yolunda ve hayırlı doğrultuda gittiğini sanma sakın: Şeytanın yolunda gidiyorsun."

"En etkili ilaç; inançtır."

"Güzel, çirkini yendiği anda; fazilet

Haklı haksızı yendiği anda;  selamet

İyi kötüyü yendiği anda; saadet doğacaktır."

Suçu: Sadakat!

Çok samimi, gayretli ve mert bir dava arkadaşımız olan Bursa Kestel'deki Mikail Yılmaz'a sorduk:

"Hayırdır, niye teşkilatlardan ve her türlü hizmet ortamından uzaklaştırıldın, suçun neydi?" cevabı çok ilginçti ve bilgeceydi:

"Erbakan Hoca sevdasını ve Hak davaya sadakati, zimmetime geçirmişim!?"

"Ve Milli Çözüm'ü, özüme uygun bulup takip etmişim…"

BU SÖZÜ ANCAK ERBAKAN SÖYLEYEBİLİR!

İran Devriminin yıldönümü kutlamaları çerçevesindeki törenlere katılan Erbakan Hoca, ABD'nin İran'a saldırma hazırlığıyla ilgili bir soruya bir cilt kitap kadar anlamlı ve önemli bir açıklamada bulundu:

Erbakan, resepsiyonda gazetecilerin sorularını da cevaplandırdı. ABD'nin İran'da yeni bir maceraya atılacağının hatırlatılması üzerine Erbakan Hoca; " İnşallah ABD İran'da yeni bir maceraya atılmaz. İran bizim D-8 ülkelerinden yakın kardeşimiz. Bunun tefsirini siz yapın" diye konuştu.

Bu tarihi uyarının, bize göre tefsiri şudur:

"ABD aygırı, İran'a saldırıp bir maceraya atılacak (olursa), Türkiye liderliğindeki D-8'ler ve Avrasya cephesi tarafından bozguna uğratılacak!"

TATSIZ HATIRLATMA

Başbakan Erdoğan, 2 yıl içindedeki 57. dış gezisini sürdürürken Ankara'da oturmaktan kaçtığı iyice ortaya çıktı. Peki Ankara'da kalmamak için başka yol yok mu? Cumhuriyet'te Mustafa Balbay anımsatıyor:

"Şöyle bir İzmit'e uğrayıp SEKA işçilerinin sorunlarını dinlese… Şöyle bir Ege'ye uğrayıp pamuktaki yumak nedir diye sorsa… Şöyle bir SSK hastanesine uğrayıp bu kuyruklar nedir diye araştırsa…"

AKP HÜKÜMETİ DOĞU'NUN TEK GELİRİ

Sınır ticaretini güçlendirdi!

Doğubayazıt'tan Nuri Öztürk, geçen yıl sayıları 1000'e ulaşan minibüslerin sayılarını önce 500'e ve sonra 250'ye indiğini, iş yapamayanların minibüslerini şimdilerde çok ucuz fiyatla satmaya çalıştıklarını, minibüslerini satanların büyük şehirlere iş aramaya gittiğini söylüyor.

Hükümet Doğu'da dört sınır kapısında sınır ticaretine izin veriyor. (1) Kilis- Suriye kapısı, (2) Hakkâri- Esendere kapısı, (3) Van Saray- Kapıköy kapısı. (4) Ağrı Doğubayazıt- Gürbulak kapısı. Bu sınır kapılarının iki yanında dükkânların yapılması uygun görüldü. Bizim tarafta sınır ticareti için yapılacak dükkânları disiplin altına almak için bunarlın "Sınır Ticaret Merkezi AŞ" adını taşıyan şirketlerce işletilmesi ve bu şirketlerin valiliklerce yönetilmesi kararlaştırıldı. Ama bütün yatırımlar boşa çıktı..

SOYU KARIŞIK ORHAN PAMUK, ÜLKESİNE YAPIYOR YAMUK!

İsviçre'de yayınlanan Tages Anzeiger gazetesinin haftalık kültür eki Das Magazin'e "        Bu ülkede 30 bin Kürt öldürüldü. 1 milyon da Ermeni" dediği için ‘çoğunluğun nefret ettiği Türk' ünavını kazandığını yazmış..

Ne yani, vatan hainlerine madalya mı verilecekti?

YA RUM KIBRISI TUT, YA AB'Yİ UNUT!

AB'den Türkiye'ye karşı yükselen hırlamalar giderek artıyor. AB'nin Ankara'daki Temsilcisi Kretschmer de uyarılarını sıklaştırdı. Ankara, harekete geçmemekle suçlanıyor. Beklentilerin başında daha önce de yansıttığımız gibi Kıbrıs sorunu var.

AB, Türkiye ilişkilerinde hiç eleştiri kabul etmiyor. Bir müzakere yaklaşımı da taşıyor. Ankara'ya karşı izlediği politika hemen her konuda, "ya kabul et, ya terk et" yaklaşımına dayanıyor.

Ankara ise müzakere tarihi alabilmek uğruna 17 Aralık'ta kabul ettiği kararın sıkıntılarını yaşıyor.

Örneğin Kıbrıs konusunda şimdiden sıkıştırılmaya başlandı. Bir çözüme ulaşılması umudu taşıyan Ankara'ya karşı, AB ve Güney Kıbrıs "Ya hemen, ya hiç" dayatması yapılıyor..

SAHTELİK SIRITIYOR!..

ŞAİR YAZAR İSMET ÖZEL'DEN İLGİNÇ ÇIKIŞ:

Türkler üstün yaratıldı!

Şair- yazar ismet Özel, "Allah'ın Türkleri diğer milletlerden üstün yarattığı" görüşünü 27 yıldır savunduğunu söyledi. İsmet özel, "Türkiye'nin bu potansiyele sahip olduğuna inanamıyorum" dedi.

Türk Edebiyatı Dergisi'nde yayımlanan röportajında, "Allah'ın Türkleri diğer milletlerden üstün yarattığını ve bu yüzden Türklerin üzerinde daha büyük bir yük olduğunu" söyleyen İsmet Özel, bu tesbiti Milliyet'e anlattı.

Önce "Marks"cı, sonra İslamcı, şimdi de kafatasçı mı oldu, Bay ismet Özel… Bizce her üç halinde de sahtelik sırıtıyor!

AFRİKA ÇIKARMASI!

Başbakan tayyib Erdoğan, ilan ettiği "Afrika Yılı" çerçevesinde, siyah kıtayı ziyaretiyle, Türk dış politikasında yeni bir açılımı gerçekleştiriyor.

Bu ilk gezi, koca kıtada sadece iki ülkeyi kapsıyor: Etiyopya ile Güney Afrika Cumhuriyeti. Program başta daha geniş tutulmuştu (Afrika'nın en önemli ülkelerinden olan Kenya buna dâhildi), ama son dakikada zaman darlığından kısıldı.

Böyle mütevazı bir başlangıçla lanse edilen iddialı "Afrika'ya açılma" politikasının amacı ne?

Resmi ağızlara göre amaç, "Bu büyük kıta ile şimdiye kadar ihmal edilmiş olan ilişkileri baştan kurmak, yeni pazarlar keşfetmek, mevcut ekonomik, siyasal, kültürel işbirliği potansiyelini kullanmaktır."

Son bir-iki gündür kamuoyunda Erdoğan'ın Etiyopya gezisi konuşuluyor, herkes birbirine ‘Etiyopya Gezisi nereden çıktı, bu geziden Türkiye'nin çıkarı ne? Politik, stratejik, ekonomik açılımı ne, anlamadık, bu geziyi acaba HANGİ DIŞ POLİTİKA DANIŞMANI AKIL VERDİ? diye soruyor.  en ilginç yorumu bir başka AKP'li vekilden aldım, dedi ki; "Etiyopya eski adıyla Habeşistan, Müslüman dünyası için büyük manevi değer taşır. Müslümanlığın ilk dönemlerinde Mekke'de, Müslümanlar büyük zulüm görüyorlardı ve sonunda kalabalık grup Habeşistan'a sığındı, zamanın Habeş Kralı Neçaşi Müslüman âlemi için minnet duyulacak bir ev sahipliği yaptı (peygamberimizin cenaze namazını kıldırdığı ilk Hırıstiyan, önemini anlayın). Bu durum Müslümanların travmasıdır. Her halde bazı danışmanlar tarihten günümüze Müslüman dünyasına mesaj vermeye çalışılıyor. ‘Sadece ünlem!'

 Bize göre ise asıl amaç: 2. İsrail olan Güney Afrika ile İsrail lehine gizli ve kirli ilişkiler geliştirmek. Etiyopya ise sadece istismar kılıfı…

ÇOCUK KÖYÜNDEKİ TACİZCİLERE 24 YIL HAPİS CEZASI İSTENDİ

Urla'daki Barbaros Çocuk Köyü'nde "cinsel taciz, cinsel ilişkiye girme ve görevi kötüye kullanma" olaylarıyla ilgili sürdürülen soruşturmayla ilgili, iddianame hazırlandı. Köyde kalan çocuklara "ırza tasaddide bulundukları" iddia edilen 6 kişi hakkında 7,5 yıldan 24 yıla kadar değişen hapis cezaları istenirken, olayları adli mercilere bildirmeyen Sosyal Hizmetler İl Müdürü Ali Nazmi Taşkın ve Barbaros Çocuk Köyü Müdürü Erdal Tunce'nin ise 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları istendi.

Yani, bataklık kurutulacağına sivrisinek avına devam ediliyor!..

TÜRKİYE'Yİ REFORMLARDA GEVŞEMEKLE SUÇLAYAN AB, BASKILARINI ARTIRACAK

AB, Türkiye'yi taviz konusunda sıkıştırıyor!

Hafta başında Ankara'da yapılacak Türkiye-AB Troyka toplantısında AB'nin, Rumların tanınması, Ermenistan sınırının açılması, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması gibi konularda baskılarını artırması bekleniyor.

Yakında fuhuş yuvalarına dönen Çocuk Köylerinin yaygınlaştırılmasının isteneceği de bekleniyor!

CHAVEZ'DEN ABD'YE YENİ BİR UYARI:

Bize zarar vermeye kalkışma

Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, ülkesine zarar vermeye çalışması halinde ABD'ye petrol ihracını durduracakları uyarısında bulundu.

Chavez, Hindistan gezisi sırasında gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD'ye petrol vermek istediklerini, Washington yönetiminin kendilerine zarar vermeye kalkışmaması halinde petrol ihracını durdurmayacaklarını söyledi. Chavez daha önce yaptığı açıklamada ABD'yi, kendisini öldürmeye çalışmakla suçlamıştı. Dünyanın en büyük beşinci petrol ihracatçısı Venezüella ile ABD arasındaki ilişkiler, Chavez'in 1999'da yönetime gelmesiyle bozulmuştu. Chavez, ABD'yi, hükümetin istikrarını bozmaya çalışmakla itham ediyor.

İSRAİL ELİ DEĞEN UÇAKLAR BİRER BİRER YERE ÇAKILIYOR

27 uçak düştü

İsrail'de modernizasyonu yapılan uçaklar bir bir düşüyor. F-16D ile düşen uçak sayısı 27 oldu. Bu vahşeti, bu cinayeti Türkiye kös kös seyrediyor.

İsrail, hava filomuzu batırıyor

Türkiye'nin ödediği bir milyar dolarla batmaktan kurtarılan İsrail IAI firması şimdi Hava Filomuzu vuruyor. "Stratejik Müttefik" ABD bir yandan, İsrail bir yandan vuruyor, Türkiye seyrediyor.

Şİİ İTTİFAK, KÜRTLERLE ANLAŞTI

Talabani, Irak Cumhurbaşkanı olacak

Irak'ta 30 Ocak'ta yapılan seçimlerin ardından hükümet kurma çalışmaları sürerken, başkent Bağdat'ta yapılan görüşmelerle ilgili olarak Şiiler, pazarlıklarda ilerlemeler olduğunu söyledi.

Dava Partisinin ileri gelenlerinden Cevad El Maliki, Şii İttifakı'nın, Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği (IKYB) Lideri Celal Talabani'nin Devlet Başkanı olması ve geçici anayasa konusunda onay verdiğini, ayrıntıların gelecek hafta yapılacak görüşmelerde ele alınacağını söyledi.

Kısaca Türkiye'nin sivil ve asker yöneticileri, kendi elleriyle tehlikeli bir canavar meydana getirdi!

BM. AMERİKA'NIN KUKLASI, İSRAİL'İM MAŞASI!..

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan, 1959 sayılı Güvenlik Konseyi kararının uygulanmasından sorumlu özel temsilcisi Terje Roed-Larsen'i Beyrut ve Şam yönetimleriyle Suriye güçlerinin Lübnan'dan çekilmesini görüşmek üzere yeniden bölgeye göndereceğini açıkladı.

Annan, "İlgili her iki hükümetle de görüşmelerde bulunmak üzere Terje Roed-Larsen'i bölgeye göndereceğim" dedi.

TÜRKİYE TÜRKLERİN ( Mİ!?)

Radyo-TV'lerde yabancı sermaye sınırını kaldıran yasa teklifi AKP ve CHP'li milletvekillerini Plan Bütçe'de karşı karşıya getirdi.

AKP'li Halil Aydoğan ve arkadaşlarının verdiği yasa önerisinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, radyo ve televizyonlarda yabancı sermayeye konulan % 25 sınırının kaldırılması kavgaya yol açtı.

 

İŞTE BARBAR BATI KEDİ-KÖPEĞİNİ BESLİYOR ÇOCUĞUNU AÇ BIRAKIYOR!

ALMANYAN'ın Hamburg kentinde, öz anne ve babası tarafından aç ve susuz bırakılan 7 yaşındaki Jessica S. hayatını kaybetti. 9,5 kiloya düşen küçük kızın annesi Marlies S. ile babası Burkhard M. tutuklandı. Korkunç olay, yaşadıkları dairenin bir odasına kapattıkları kızlarının cesedini gören çiftin polisi aramasıyla ortaya çıktı. Jessica'nın bir deri bir kemik kalmış cesedine otopsi yapan Dr. Michael Tsokos, "22-32 kilo gelmesi gereken küçük kız, sadece bir iskeletten ibaretti" dedi.

PERES: ABBAS DOĞRU YOLDA

İsrail Başbakan Yardımcısı Şimon Peres, Filistin Lideri Mahmud Abbas'ın yönetiminin doğru yolda olduğunu söyledi.

Öyle ise yanlış yolda!

BANKA BOŞALTANLARA ‘YENİ TCK' MÜJDESİ

Yeni TCK'ye göre banka boşaltanlar, ceza davalarında en fazla 500 bin YTL para cezası alacak. Ancak bu düzenlemeden hukuku davaları etkilenmeyecek, zararlar tazmin edilecek..

ABDULLAH GÜL'ÜN KAHRAMANLIĞI

SAM AMCAMIN kızdığı anti-Amerikancılık ve Ertuğrul ÖZKÖK'le yaptığı röportajda diyor ki Sayın GÜL;

"AKP Milletvekili Mehmet Elkatmış'ın Felluce'deki olayları ‘soykırım' olarak nitelendirmesi üzerine ben yazılı açıklama yapıp, buna katılmadığımızı söyledim. Bunu kendisine de söyledik. Ayrıca bir başka arkadaşımızın bir açıklaması oldu, "Amerika müttefikimiz değildir" diye. Bu arkadaş Başbakan'ın eski özel kalem müdürü olduğu için (AKP Balıkesir Milletvekili Turan Çömez'i kastediyor) Başbakan'a yakın olduğu ve onun bilgisi dâhilinde konuştuğunu zannettiler. Oysa bu doğru değildi. ABD ile çatışmak kime yarar ki?

ERSÖNMEZ YARBAY'DAN TEPKİ

Ve cımbızladığım bir ajans haberi; "AKP Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay, Erdoğan'ın istifalar sonrası gündeme getirdiği, ‘Parti değiştirenin vekilliği düşürülsün' şeklindeki önerisine sert ifadelerle karşı çıktı. Yarbay, ANKA'^ya yaptığı açıklamada, "Parti değiştirenin milletvekilliği düşürülmesi" şeklinde tanımlanan önerinin kesinlikle kabul edilemez olduğunu, buna sonuna kadar karşı çıkacağını belirterek, ‘Bu baskıcı anlayışın yansımasıdır. Milletvekilinin istifa hakkını elinden almak, yasaklamak tipik bir şark kurnazlığı" diye konuştu.

Ve bence de, erken seçime az kaldı!

VEKİLLER KONUŞAMIYOR (Başbakanla)

Ulusal-modern-muhafazakâr-milliyetçi cephenin liderliği ihalesine Erkan Mumcu'da teklif verdi. Konuştuğum herkes, Erkan Mumcu'ya Meclis'ten gelecek matematiksel desteğin kulisini yapıyor. Mumcu, kokteyle hazırlanıyor, ideolojik kokteyle, sağlı-sollu derleme-toplama ‘MİLLİ CEPHE PARTİSİ' yakında huzurunuzda olacak. Bu paralelde AKP'den belirli sayıda kopmaya da kesin gözüyle bakılıyor ki Erdoğan'ın yakın halkasını, Cüneyt ZAPSU, Ömer Çelik başta olmak üzere birkaç isimle rezerv yapması, çok sayıda vekiliyle aylardır tek kelime etmemesi, milletvekillerinin Erdoğan'a ulaşamaması, birilerininde durumdan vazife çıkarmasını son derece kolaylaştırıyor. Mumcu'nun "Erdoğan'la görüşemediğini" ilişkin açıklamasının ardından, Anayasa Komisyon Başkanı Burhan Kuzu'nun da yaklaşık bir aydır Erdoğan'dan randevu alamadığını medyadan duyurması, derken bizzat bendenizin bire bin duyduğu en az 20 vekilin ‘iletişimsizlik' sıkıntısı bu yakınmalara Erdoğan'ın acilen müdahale etmesini kaçınılmaz kılıyor. Perde açıldı.

"TÜRKİYE ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI"

Kerkük kentinde yapılan seçimlerin yankıları sürüyor. Kerkük Türkmen Meclisi Başkanı Sadettin Ergeç, seçimlerde yalan ve yanlışların çok olduğunu belirterek, seçime hile karıştığını söyledi.

AFFET BENİ TÜRKİYEM!

Affet beni, canım vatanım. Sana en büyük ihaneti ben yaptım. Yunanlılar gibi Ege'den, Fransızlar gibi Güneydoğu'dan, Ruslar gibi Karadeniz'den girmedim bağrına. Senin içinden doğdum, topraklarında büyüdüm, yağmurlarında serpildim. Ancak sana en büyük kötülüğü ben yaptım. Affet !.. Çünkü sana ihanet edenlere arka çıktım.

Tüm bunlara rağmen beni bağrına bastın. Aç, susuz, havasız bırakmadın. Kimsenin kimseye karşılıksız iyilik yapmadığı, şu çıkar dünyasında bana hürriyet ve bereket bağışladın!

Sn Ahmet Akgül Hocam sizi tesadüfen bugün, Nevşehir ART'de dinledim. Açıkçası ben de bir arayış içerisindeydim. Aradığım; o gerçekleri haykırabilecek kadar yürekli bir insanın haykırışlarıydı. Söylemek istediğim şu ki; taklitçiliğin sihirli büyüsüyle uyuyan ve kendini entel sanan gençliğe inat, kuvayı milliye ruhuyla çırpınan bir gençlik var yanınızda… Ve her şeyiyle bu vatan için çalışmaya ve fedakârlığa hazır!"

Tuğba Demirhan

AYAR AYNASI, BAŞÖRTÜSÜ TARTIŞMASI!

FLAŞ TV. Alternatif Programına katılan Mehmet Elkatmış bir soru üzerine "Ben Milli Görüş gömleğimi çıkardım. Ben o kafayı bıraktım" dedi…

Sonra güya düzeltti:

"Yani o kafayla bir yerlere varılmaz demeye çalıştım"

—————————————————————-

 Bir üniversite hocası; "Kur'anda başörtüsünün kesin emredilmediği söyleniyor… Mevlana, şekle değil öze bakın diyor… Yunus Emre imanın "taç"ta değil, başta olduğunu söylüyor" tarzında tutarsız, duyarsız ve alakasız bir tavır sergiledi..

—————————————————————-

İstanbul Bağımsız Milletvekili Emin Şirin ise:

"Milli Görüş'e karşı içinde sakladığı ve anlaşılan oldukça eskimiş kinini, Necmettin Aydın'ın yüzüne kusmaya başladı…

"Milli Görüş iktidara gelirse bu işi çözer diyerek, şu meseleyi siyasete alet ederek, zaten siz bu sıkıntıları ülkenin başına açtınız" gibi sözlerle sataştı…

Ve de ikide bir "Laikliği zedelemeyelim… Bu konuyla dini ilişkilendirmeyelim" gibi sözleri tekrarladı… Ya hu, başını örten, zaten bunu dini bir inancın gereği olarak yapıyor! Ve de bunu haksız ve dayanaksız zorbalıklarla yasaklayanlar, başörtüsünün İslami bir simge olduğu için kıçık alıp karşı çıkıyor!..

Ve ey sevgili Necmettin Aydın… Haklıydınız, hazırlıklıydınız, can alıcı noktaları yakaladınız ve cesaretle vurguladınız…

Ama maalesef Emin Şirin'in, ekşi ve aksi çıkışı sırasında, keşke tırsmasaydınız, sesinizi kısmasaydınız!

Ha, sahi Emin Şirin'in bu Milli Görüş marazı sakın, kendisini boşayan eski karısı Nazlı Ilıcak'ın elinden tutup milletvekili yaparak meclise taşımasından kaynaklanıyor olmasın!

Gelelim Nusret Bayraktar'a,

" Sayın Erbakan Hoca, kendi talebelerinin büyük bir başarı ile iktidara gelmesini hazmedemiyorsa, bizim başbakanımız ne diye kalkıp O'nun ziyaretine gidecekmiş"

Diyecek ve Hoca'nın dünya ve ahiretlerini perişan ve doğduklarına bin pişman edecek kör gidişe karşı hatırlatmalarını bir hakaret gibi görecek kadar havalı, zavallı ve tam bir Recep Tayyib Bey'e cesaret madalyası takılan Lobi kafalıydı…

 

"İNCİRLİKTE 90 TANE ATOM BOMBASI VAR"

LONDRA/İngiliz The Independent gazetesi ABD'nin Avrupa'da hala bulundurduğu 480 atom bombasından 90'ını İncirlik Üssü'nde konuşlandırdığını ileri sürdü.

Gazete, "National Resources Defence Council"in yayınladığı bir araştırmaya dayandırdığı haberinde ABD'nin kontrolünde İngiltere, Almanya, Hollanda, Belçika, İtalya ve Türkiye'de nükleer silah bulundurduğunu kaydetti. Bu iddia, ABD'de yayımlanan "Sulletion Of The Atomic Acienist" dergisi tarafından da ortaya atılmıştı. Dergi, konuyla ilgili haberinde, "ABD'nin İncirlik'teki 90 atom bombasından 40'ının kullanımını Türkiye'ye bıraktığını" yazmıştı…

Ancak Türkiye bunların yerini, cinsini ve teknolojisini bile bilmiyor, iyi mi?

Erdoğan Irak'ta ABD'ye açık destek sağladığını söyledi

Başbakan'a ABD AFERİNİ

Amerikan Kongresi'nde oluşturulan "Türkiye Üzerine Kongre Çalışma Grubu", düzenlenen bir resepsiyonla resmen çalışmalarına başladı. Resepsiyona bir kutlama mesajı gönderen Başbakan Erdoğan, "ABD'nin NATO müttefiki ve dostu olarak Türkiye, 11 Eylül terörist saldırılarından sonra ABD'ye lojistik destek sağlamak üzere kayda değer bir çaba göstermiştir" dedi.

Irak'taki işgal devam ederken, "ABD askerlerinin evlerine en az kayıpla dönmesi için dua ediyorum" dediği hafızalardan henüz silinmemiş olan Başbakan Erdoğan, TBMM'den geçmeyen 1 Mart 2003 Tezkeresi karşısında üzülmüş ve Amerikalıların, hiçbir BM kararı olmaksızın başlattığı saldırılarına Mersin Limanı'nı, İncirlik Üssü'nü ve Güneydoğu Anadolu'daki birçok tesisi ABD askerlerinin kullanımına vermişti…

TÜSİAD'DAN BUYRUKLAR

Ömer Sabancı başkanlığındaki TÜSİAD heyeti; Cumhurbaşkanı Sezer başta olmak üzere, Başbakan ve banklarla görüştü.

Hükümetlerin üzerinde bir güç gibi hareket eden Tüsiad, eğitimden-siyasete, dış politikadan-iç politikaya kadar talimat yağdırmayı sürdürüyor.

Dün de Ankara'da görüşmelerde bulunan Tüsiad üyeleri, hükümete şu dayatmalarda bulundu:

"Baş müzakereci uzlaştırıcı olmalı!.. AB sürecinde duygusal değil, akılcı olun!.. Başkanlık Sistemi'ni düşünmeyin!.. Kurumlar Vergisi'ni yüzde 20'ye düşürün!..

MADONNA, YAHUDİ MİSYONERLİĞİ İÇİN TÜRKİYE'YE GELİYOR!

 Avrupa, nüfusunun yüzde 99 Müslüman olan Türkiye'de okullarda İslam'ın öğretilmesini yasaklatmak istiyor ki din dersi zaten okullarda seçmeli ders ama bizim otorite kem-küm ediyor hala nedense…

Diğer yandan toplumun yüksek gelir ve yüksek (!) kültür grubuna giren, kimi işadamı-profesyonel yönetici-akademisyen, reklâmcı, gazetecileri yani sokaktaki halkı yöneten yönlendiren çekirdek kadro arasında ‘tek Tanrılı dinleri-ilahi dinleri' çökertmeye-insanların- manevi kavramlarını yeniden yontmaya yönelik psikolojik operasyonlar hızla artıyor. Bu manada, önce prizma dernekleri, reiki grupları vb. şırınga edildi. Popüler kültürümüz şimdi de biraz önce tarifini verdiğim sözde kanaat önderi A grubumuzun sırtından, elbirliğiyle ‘Kabalacı' yapılmaya hazırlanıyor. Habere bakın:

‘Hollywood ünlülerinin meşhur ettiği ‘Kabala' öğretisinin ustası Yehuda Berg, Madonna ile birlikte 13 Martta seminer vermek için İstanbul'a geliyor. Türk sosyetesi telaş içinde. Madonna ve Kabala ile tanışacak diye. Madonna, 13 Mart'ta Kabala öğretisinin ustası Yehuda Berg ile birlikte OWO'nun davetlisi olarak İstanbul' a gelecek. OWO'nun sahibi Fulya Eyilik de çok heyecanlı. (EYİLİK'ler Antalyalı meşhur bit tekstilci aile) Türk sosyetesi Yahudi din öğretisi KABALA'yı öğrenmek için sabırsızlanıyor.' 18.2.2005/ Güler Kömürcü / Akşam

AKP DAĞITILIYOR!

Mavi Gözlü adam ve Erkan Mumcu'nun Amerika ziyaretleri

Uzun bir süre önce Amerika Türkiye'den ilginç konuklar ağırladı. Türkiye'den gelen bu önemli konukların başında gözlerinin maviliğiyle ünlü siyasetçi vardı. Türk kamuoyu onu Özallı yılların Türkiyesi'nde tanıdı. Sonra bir süre elini ayağını siyasetten çekmiş gibi pek ortalıklarda görünmedi. Kendini eğitim faaliyetlerine adadı.

Bu heyet Amerika ziyaretinde, özellikle Türkiye siyasetinde etkili bazı lobilerle bir araya geldi. Görüşmelerde Türkiye üzerinde görüş alışverişinde bulunuldu. Heyetin görüşmelerde durduğu tek konu, Türkiye'nin "Alternatif siyasi oluşumlara" ihtiyacı olduğu noktasındaydı. Türkiye'de yeni siyasi oluşumlar için harekete geçmek şarttı.

 

ZAMAN GAZETESİ AĞLIYOR: BAŞARI ŞANSI SIFIR!

Mumcu'nun istifasının AKP'yi sarsması, bölmesi mümkün değil.(…)

Mumcu, muhtemel kabine revizyonunda dışarıda kalacaktı. Dolayısıyla, "görevden alınmış bir siyasetçi olarak" prestij kaybedecekti.(..)

Mumcu'nun bu defa siyaseti-siyasi havayı doğru okuduğunu söyleyemeyiz.

(..) Mumcu'nun kuracağı yeni partinin böyle bir siyasi vasatta herhangi bir başarı elde etme şansı sıfır. Sadece Mumcu değil, herhangi bir lider aday için de geçerli bir durum, bu!

(..)

Yeni parti için gerekli şartlar toplumsal ihtiyaç ortada yok, bugün.(..) Mumcu'nun ANAP'IN başına geçmesi de bir şeyi değiştirmez. Çünkü ANAP siyasi ömrünü çoktan doldurdu. (Tamer korkmaz, Zaman)

AKP'Lİ DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN'IN AYMAZLIĞI: DİN DERSİ DEĞİL, KÜLTÜR DERSİ OKUTUYORUZ!

Avrupa Komisyonu'nun Türkiye'yi din derslerinin okullarda zorunlu ders olmaktan çıkarılması başta olmak üzere birçok garip talebin yer aldığı skandal rapor Başkent gündemine bomba gibi düştü. Diyanetten sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Dini sosyal gerçeklik olarak görmek lazım geldiğini söyleyerek, din derslerinin zaten zorunlu ders olarak değil "Kültür dersi" olarak okullarda okutulduğunu belirtti.

Bir insan, makam ve menfaat için bu kadar düşer mi?

ÜÇ TALAKLA BOŞANACAK DOST!

"Ya hu, bir sıkıntın bir ihtiyacın vardı da niye bana söylemedin?" diye dostuna şair şunları söylemiş=

"Ağzımla istersem, neremle yerim?

Gönülsün verirsen; haremle yerim!

İstediğim halde, vermezsen eğer

Tam üçten dokuza, boşar giderim!"

Yani hakikatli insan, dostlarının halinden ve gönül dilinden anlamalı ve onlar istemeden sıkıntı ve sorunlarına ortak olmalı, fedakârlıkta bulunmalıdır. Üstelik sen derdini arz ettiğin halde ve imkânı da bulunduğu takdirde, yardım etmeyen dostu ise, 3 talakla boşamalıdır!

MİLLİ GÖRÜŞ'E HIYANET EDENLERİN ACI SONU:

ADANA HAVAALANI'NDA BİR TANIDIK SİMA…

7.45 uçağı perona yanaştığında, herkes çantasını yanına alıyor. Ama bir de yumurta paketleri var. Saadet Partili heyete Adanalı bir partili hediye etmişti. Belediye Başkanı Aytaç Durak nezaketen Oya Akgönenç'in hediye paketini taşıyor yardımcı olmak için.

Uzun boylu, tanıdık sima ise hemen arkasında Belediye Başkanı Aytaç Durak'ın paltosunu taşıyordu.

Peki, kimdi bu tanıdık sima? Prof. Dr. Ali Gören… Hatırladınız mı? Fazilet Partisi döneminde Genel Başkan Yardımcısıydı. Sonradan AKP'ye geçti. Sağlık Bakanı yapacaklar diye… Olmadı. Sonra bir ara Belediye Başkanlığı'na niyetlenmişti. Adana'dan… O da olmadı.

Meğer sonunda AKP'den Belediye Meclis üyesi olmuş.

Kahrolsun Amerika!

Türkiye'de her geçen gün artan ABD karşıtlığı uluslar arası basında konu olmaya başladı. Saygın finans gazetesi Wall Street Journal'ın baş editörü Robert Pollock, Türkiye'deki Amerikan karşıtlığını eleştiren sert bir yazı kaleme aldı. Pollock, "Türkiye'yi yeniden Avrupa'nın hasta adamı mı oluyor?" başlıklı yazısında, Türkiye' yi yerden yere vurdu. Pollock, "ABD Savunma Bakan Yardımcısı Douglas Fith'in geçen ay yaptığı Ankara gezisine katıldığımda zehirli bir atmosferle karşılaştım. Siyasetçiler ve Türk medyasında aşırı Amerikan karşıtılığı hâkimdi. Arap medyası bile ABD'yi bu kadar acımasız eleştirmiyor. Türkler'in bu eleştirilerini Naziler'e benzetirdim ama nazi Partisi'nin Propaganda Bakanı Joseph Goebbels bile bunu acımasız bulurdu" şeklinde konuştu.

İşi hakaret ve tehdide vardıran yazar, "Türk liderler, ‘kamuoyu görüşünün' değiştirilebilir olacağını anlamalı… Veya birkaç yıl daha devam edecek bu tehlikeli sürüşün ardından Türkiye, ne ABD'de dostu kalır, AB tarafından istenmez ve sonuç olarak marjinal, paranoyak, dar kafalı ikinci sınıf bir ülke haline gelir" dedi. Türk insanını sürü gibi gören, Türkiye'yi ikinci sınıf bir ülke olmakla suçlayan stratejik müttefikimiz (!) ABD'li bir yazarın, Türk yazarlarını terbiyeye davet etmesi kadar büyük bir terbiyesizlik daha olabilir mi acaba! ABD'nin bu vahşi ve acımasız saldırganlığına karşı olmak, bütün dünya halkları ve insanlık için bir onurdur!

NURAY MERT'İN SAMİMİ VE GÜZEL TESBİTİ

Sosyolog ve Yazar Nuray Mert Akşam'dan Emre Yalçın'a, "Ben kendimi Müslüman tanımlarım, ama öte yandan da dünyaya siyaseten sol bakarım" demiş. Bunu okuyunca Ahmet Akgül Hocamızın:

"Milli ve insani hizmet ve hedef olarak, Bizim

  • İtikatta mezhebimiz (yolumuz): Milli Görüş,
  • Amelde mezhebimiz, Kuvayı Milliye'dir"

sözünü hatırladık.

AKP GÂVURLARIN HİZMETİNDE Mİ?

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan Dalaman da bulunan kâğıt fabrikası müdüründen randevu alarak bir toplantı yapılmasını istemiş. Toplantıda fabrikaya bir yabancı ortak almalarını söylemiş. Eski arkadaşı olan patronun: "Benim borcum yok, ihtiyacım yok. Durduk yere elin gâvurunu niye malıma ortak edeyim" demesi üzerine tehditkâr bir şekilde:

"Öyle ise sonucuna katlanırsınız!" diyerek toplantıyı terk etmiş. Ve Ankara'ya döndükten sonra bu fabrikanın selüloz olarak aldıkları orman ürünlerine % 25 keyfi bir zam yapılarak fabrika üretimini durdurmaya mecbur edilmiş… Bu fabrika Türkiye'nin ağaçtan selüloz üreten tek fabrikasıydı. O da böylece, zorla iflas ettirilip, kilitlenmiş..!

İşte AKP Türkiye'yi ekonomik ve siyasi yönden iflasa sürüklemek üzere kurdurulup kullanıldığının son örneği!

Ağar'a göre yakın gelecekte seçim var!

Isparta Milletvekili Erkan Mumcu'nun AKP'den ve Kültür Bakanlığı'ndan istifa etmesi erken seçim beklentisini artırdı. Önceki gün ‘baskın seçim' beklediğini açıklayan MHP'nin ardından dün de DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, bu yöndeki düşüncesini dile getirdi. Ağar, yakın gelecekte bir seçim yapılacağına inandığını belirtti.

Yorum= Bir erken seçim havasıyla, sömürü ve hıyanet düzenini devam ettirmek isteyen, şeytani güçler başlarına gelecekleri, herhalde sezmişler!

Yunan Kilisesi'nden skandal özrü

ATİNA/ Yunanistan Ortodoks Kilisesi, son dönemlerde patlak veren bir dizi skandalın ardından, Atina'da olağanüstü toplandı. Başpiskopos, zimmete para geçirmekten seks partilerine değin kilisenin adının karıştığı bir dizi skandaldan dolayı özür diledi.

Avrupa'nın kiliseleri, bizdeki çocuk köylerine dönmüş! AB hayranları, Avrupa Genelevine niye bu kadar meraklı?

‘SPERMİM OLUR MUSUN'?

biri Bizi Gözetliyor, Benimle Evlenir misin türü yarışma çılgınlığında sınır kalmadı. Şimdi de Almanya'da ‘Sperm Yarışması' yapılacak. 12 erkekten alınacak spermler, laboratuar ortamında bir yumurtayı dölleyecek. En hızlı spermin sahibi kırmızı Porsche ile ödüllendirilecek.

Yakında, "Hangi erkek, bir gecede kaç kadınla yatacak?"

"Hangi kadın, kaç köpekle çatışacak?" diye TV. Programları yapılırsa şaşmayın.

Türk-İslam ahlakı ve aile yapısı kökünden yıkılıyor.

Artık uyanın!..

Chavez: ABD BENİ ÖLDÜRME PLANLARI YAPIYOR

Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, "Washington'da beni öldürme planları yapıldığına eminim" dedi. Chavez, ABD yönetimini, kendisine yönelik bir suikast hazırlığında olmakla suçladığı açıklamasında, "Bana bir şey olması halinde ABD, Venezüella petrolünü unutsun" diyen Chavez, öldürülmesinden tek bir kişinin, ABD Başkanının sorumlu tutulması gerektiğini söyledi.

Hugo Chavez'le başa çıkamayan Siyonist ABD, yakında Ortadoğu'da tarihe gömülecek!

SİYONİST YAHUDİ SPEKÜLATÖR GERORGE SOROS:

"Wladamir Putin ve Hugo Chavez'in, petrolü dolar yerine Euro ile satma kararı yüzünden dolar gerileyecek ve böyle giderse ABD ekonomisi çökecek" dedi. 

"YALÇIN PEKŞEN"İN Kİ ABD ÂŞIKLIĞI MI, GÂVUR ÂŞIKLIĞI MI?

22.Şubat 2005'teki köşesinde şunları yazıyor:

ABD Savunma Bakan Yardımcısı Douglas Feith şunları söyledi:

"Bizim hükümet yetkililerimiz Amerikan halkına ve ABD Kongresi'ne (Türkiye gibi) ortaklarımızın ve müttefiklerimizin ne kadar değerli olduğunu anlatmak için çalışıyor. Demokratik ilişkilerden söz ettiğimiz zaman bu ilişkilerin takdir edilmesi ve hükümet yetkililerini aşarak genel anlamda kamuoyuna inmesi gerek. Aksi takdirde ilişkiler gerçekten sürdürebilir olmaz. (Yani Türk halkının Amerikan aleyhtarlığını önlemeliyiz!)

Bakan Yardımcısı ‘diplomatik dil' kullanmaya bile gerek görmeden resmen ‘bu iş yürümez' diyor.

Olay çok ciddi ve çözümü kolay değil.

Dahası ABD'nin düşmanları Irak, İran ve Suriye'ye en yakın ülke konumundayız. (Yani Suriye ve İran'a uzak durmalıyız!)

Hazır kendi gazetelerimizde bile ‘Kuzey Amerika'ya astroid çarpacak diye ABD Ortadoğu'yu sömürgeleştirmeye çalışıyor' şeklinde ‘uçuk' yorumlar yapılırken, ‘dost ve müttefikimiz' bizi de aradan çıkarmak isteyebilir.

Aslında bize karşı tank-tüfek, bomba-fişek kullanması bile gerekemez.

Şu sıralarda gündemde olan IMF kredisinin gelmeyebileceği yolunda ufak bir imada bulunulsa, ekonomik açıdan Irak'tan, sosyal açıdan İran'dan farkımız kalmaz.

Laf aramızda; şimdiden İran'dan farkımız kalmadı galiba? Yakınlarda İran'a gidip gelenler kadınların yarısının saçları açık gezdiklerini söylüyorlar?

Türkiye'ye gelip gidenler ise kadınların yarısının saçları kapalı gezdiğini?…"

DÜNYA BANKASI İÇİN DERVİŞ'İN ADI GEÇİYOR

ABD'nin önde gelen gazetesi New York Times, Dünya Bankası'nda Wolfhensohn'un emekliliği ardından öngörülen adaylar arasında Kemal Derviş'in yer aldığını yazdı.

Çiftçiyi Bitirdiler

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı IMF ve Dünya Bankası'nın direktifleri ile hazırlanan Tarım Kanunu Taslağı'na göre, bağcılık yapanlara, narenciyelere, fındık ve kuru üzüm üreticilerine, çayır ve mera sahiplerine ve devletin belirlediği alanlar dışında tütün ekenlere bu yıl doğrudan gelir desteği ödenmeyecek.

Üzüm Üreticileri Sendikası Başkanı Adnan Çobanoğlu, taslağın geri çekilmesini isteyerek, "AKP hükümeti, ürün çeşitliliğimizi geliştirici, koruyucu yatırımları teşvik eden yasalar çıkaracağı yerde bizi çokuluslu tekellerin insafına terk ediyor. Tarım Bakanlığı'nın görevi, Türkiye tarımını ve çiftçiyi korumak olmalıdır" diye konuştu.

Her şeyimize ipotek koydular

KISA VADELİ SERMAYE GİRİŞİ

Uluslar arası Finans Enstitüsü'nce yayımlanan verilere göre, 2004'te, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu "yeni gelişen piyasalara" kısa vadeli sermaye girişi 2003'e göre üçte bir oranında artarak 280 milyar dolara yaklaştı. Bu rakam, 1997'den bu yana en büyük akış olarak değerlendiriliyor.

 

Türkiye köşeye sıkışıyor

Ekonomist Mustafa Sönmez, "Sıcak paranın hovardaca kullanımı, büyüyen cari açığı, sanayideki erimeyi, borç yükündeki artışı, toplumsal gerilimlerin artmasını, eşitsizliklerin büyümesini umursamıyor ve hatta ABD karşısında ülkeyi iyice bağımlı olmaya, köşeye sıkışmaya götürüyor" diye konuştu.

 

DIŞ AÇIĞA TESLİM OLUNUYOR

Sönmez, Türkiye'de giderek büyüyen ithalata ve dış açığa teslim olunduğunu belirterek, "Bu, ithalatla baş edemeyen girişimciyi tasfiye ediyor, işsizliği artırıyor. Tüketici kredisi kışkırtmalarıyla toplumu hızla borçlandırıp son varlıklarına da ipotek koyduruyor" şeklinde konuştu.

Lütfen, kareleri birleştirin

International Herald Tribune gazetsi, İslam karşıtlığı açısından sıkı bir malzeme bulmanın mesleki (!) heyecanı içinde, Belçika Yahudilerinin Nazilere oy vermesini değerlendiriyor. Bu gazeteye konuşan avukat ve aynı zamanda Musevi ilahiyatçı olan Henri Rosenberg yani haçlı seferinin ısmarlama düşmanını bininci kere teşhis ediveriyor; Belçika'da İslam korkusu Yahudileri Nazi yanlısı yaptı.

NAZİ YANLISI YAHUDİLER!

Belçika Yahudilerinin Avrupa'nın en ırkçı partisi olarak nitelenen Vlaams Belang'a oy attıkları ortaya çıktı. Yahudilerin bir kısmının Belçika'da geçtiğimiz yıl yapılan yerel seçimlerde Avrupa'nın en ırkçı partisine destek vermeleri şaşkınlığa yol açmış. Anvers kentindeki dindar Yahudilerin çoğu, şehirde artan Müslüman nüfustan korktuklarını belirtirken, Vlaams Belang'ın kendilerini koruyacağını düşünüyormuş. Özetle, Müslümanlardan korkan (!) Yahudiler, Avrupa'nın en faşist ve Nazi yanlısı partisini destekliyor. Müslümanlara karşı, şovenist Hıristiyanlarla, güç birliği yapıyor yani…

Belçika'daki Müslümanlar, Yahudi cemaati ile Vlaams Belang için ortak düşmanın Müslümanlar olduğuna işaret ediyor ve ancak ırkçı partinin, başörtüsünü entegrasyona büyük engel olarak görürken, Yahudi kadınların peruklarına ya da dindar Yahudilerin kippalarına hiçbir tepki vermediğine dikkat çekiyorlar.

‘KUZEY IRAK'A YAHUDİ YAĞIYOR'

PARİS/ Fransa'da yayınlanan Le Figaro gazetesi, Kuzey Irak'a yönelik yabancı yatırımların giderek arttığını yazdı.

Gazetede, "Kuzey Irak'a dolar yağıyor" başlığıyla verilen haberde,

"Bağdat'taki bombalama ve adam kaçırma eylemlerinin tersine, Kuzey Irak'ın Batılı diplomatların ve Yahudi asıllı İşadamlarının uğrak yeri olduğu" belirtildi.

İRAN VE SURİYE'YE VURMAK İÇİN Psikolojik hazırlık mı?

Lübnan eski Başbakanı refik Hariri'nin cenazesi kaldırılırken İran'daki patlama ile dünya bir kez daha ayağa kalktı. Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail, Suriye ve İran'ı tehdit eden açıklamalarının ardından ve İran'la Suriye'nin ortak cephe oluşturduğunun açıklanması üzerinden henüz 24 saat geçmeden İran'ın Deylem kentinde meçhul bir patlama oldu. Patlama esnasında Suriye Başbakan'ı Naci Otri Tahran'da görüşmeler yapmaktaydı.

Acaba, Hariri'yi de, Ahmet Şah Mesud'u öldürenler, Yaser Arafat'ı devre dışı bırakanlar, Şeyh Yasin'i öldürenler mi öldürdü?

Köpekten daha aşağılıklar!

ABD'nin Guantanamo Üssü'nden, geçen ayın sonunda serbest bırakılan Memduh Habip, Avustralya Televizyonu Kanal 9'da, 3 yıl boyunca Guantanamo'da gördüğü işkenceleri anlattı. Seyredenleri şok eden açıklamasında Habip, "Bana elektrik verildi, dövüldüm, cinsel tacize uğradım, aşağılandım, işkenceler gördüm. ABD'liler ayrıca, sorgu sırasında insanlara tecavüz etmesi için köpek yetiştirmişler. Beni de bu köpek arkamdayken sorguladılar" dedi.

FEHMİ KORU AKP'Yİ KURTARMAYI BAŞARABİLİR Mİ?

İntikam mı?

Amerika'nın Ankara Büyükelçisi Eric Edilman, gazetelerin diplomasi muhabirlerini çağırıp, ‘Biz intikamcı hislerle hareket etmeyiz, yok öyle şey' dedi… İsterseniz Büyükelçi Edilman'ın ne dediğine yakından bakalım: ‘Buraya geldiğimden beri, Türkiye'de, ABD'nin Türkiye'yi cezalandırmaya niyetli olduğunu söyleyen bir korunun varlığından haberdardım. Son iki yıldır ilişkilerimizin aldığı biçimle o görüşü bağdaştıramıyorum. ABD Türkiye'yi cezalandırmakla ilgilenseydi, tam da şu sıralar bitmiş olan stand-by anlaşmasını izleyen bir program konusunda IMF'yi teşvik eder miydik?

Irak'taki savaş yüzünden yaşadığı şoku düşünerek Türk ekonomisine destek çıkmak için 1 milyar dolarlık bir ek ödenek koyar mıydık? 2004 baharında, hem ABD hükümeti hem de şahsen ben, Kıbrıs'ta bir uzlaşmaya ulaşılması için Türk hükümetiyle sürekli çalışır mıydık?

Altını çizdiği iki nokta daha var büyükelçinin: Türkiye ile Büyük Ortadoğu projesi için çalışmak ve 40 yıldan beri AB üyesi olmak isteyen Türkiye'ye destek vermek… Ardından, ‘Bunların intikamcı duygulara dayanan bir politika olduğu görüşüyle bağdaştığına inanmak zor' diye de eklemiş… Bu sözler, bana, Türk-Amerikan ilişkilerindeki kırılma noktalarına işaret olarak geldi. Başbakan veya hükümet üyesi olsam, IMF, Kıbrıs, Büyük Ortadoğu Projesi ve AB perspektifi konularına biraz daha hassas yaklaşırdım…

14.2.2005/ TAHA KIVANÇ / YENİ ŞAFAK

Dünden Bugüne TECÜMAN'A konuşan KADİR HAS:

"MESUT Yılmaz'ı Başbakan yaptım"

Süleyman Demirel'in iyi dostu ünlü işadamı, Türkiye'nin son seçime kadar tartıştığı, yakın tarihi değiştiren "kritik kararda oynadığı rolü" şöyle anlattı: "Mesut Bey'le yediğimiz, içtiğimiz ayrı gitmiyor. Bir laf atıldı ortaya… Dediler ki, (Sen, Süleyman Bey'e rica edersen, kabine kurma görevini Mesut Bey'e verir.) Diğer adayı sordum. (Tansu Hanım dediler) Onunla bir yakınlığım yok"

"Süleyman Bey'e gittim ve rica ettim. (Peki, kabul ediyorum) dedi. Mesut Bey'e döndüm, "Yarın, size kabineyi kurmak üzere görev verilecek dedim"

Bu kadar olur! Tercüman, İşadamı kadir Has'ın Demirel'i ikna(!) ederek Refahyol döneminde "Başbakanlığı Çiller'e değil de Mesut Yılmaz'a ver" dediğini manşete taşıdı. Kadir Has'ın, "Mesut Yılmaz'ı ben başbakan yaptım" demeye getirdiği gün, Rauf Tamer ise aynı gazetede, Mesut Yılmaz'ı Yüce Divan'da yalnız bırakan "İstanbul Dükalığı'ndaki yılışık yoldaşları? Sordu. Tamer, " Bunlar, Mesut Bey'in ayrılmaz parçası değil miydi? İrtica'ya karşı -güya- birlikte savaşmıyorlar mıydı? Hem de her biri Mesut Yımaz'ı ben başbakan yaptım diye övünüyordu. Mesut Yılmaz'ın kölesiydiler. Ona dalkavukluk için, kırk yıllık dostlarını bile feda ettiler. Şerefsiz herifler." diye yazdı.

AKP ANAP YOLUNDA

Enerji dosyasında 3 AKP'li

Enerji ihalelerinde yükselen iddialar korkunç AKP'nin ağır toplarının adı trilyonlarca liralık yolsuzluk kulislerinde konuşuluyor, telefon bantları, söylentiler, projeksiyon AKP'nin 3 önemli ismine yapılıyor. Erdoğan ‘bizi bir tek yolsuzluk vurabilir, aman dikkat' demişti…

Gözaltına alınan Fernas'ın sahibi Muzaffer Nasıroğlu, 2003 yılında Mecliste ‘eve dönüş' yasası oylandığı sırada CHP'den AKP'ye geçen MEHMET Nezir Nasıroğlu'nun kuzeni. BOTAŞ'ı operasyona çeken Aram İnşaat'ın sahibi AKP Ağrı Milletvekili Cemal Kaya ise bundan önce de benzer yolsuzluk iddialarında anılmış. Başbakan Erdoğan ‘bizi bir tek yolsuzluk vurabilir dikkat' demişti…

"Ne dediniz de yapmadık"

Türkiye-ABD Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı, Başbakan Recep Tayyib Erdoğan'ın Dış İlişkiler Danışmanı Egemen Bağış, Türkiye ile ABD yöneticileri arasında ve yönetim anlayışı açısından, herhangi bir gerginlik söz konusu olmadığını söyledi.

Bağış, Türk-Amerikan İş Konseyi'nin basın kapalı yapılan Genel Kurul'un ardından düzenlenen toplantıya katılarak bir konuşma yaptı. Bağış, 1 Mart tezkeresine değinerek, şöyle devam etti:

" Bu olay, demokrasi adına alınan bir karardı. O tezkereden birkaç gün sonra yeni Başbakan olmuş Sayın Erdoğan, hükümetten daha güvenoyu almadan yeni bir tezkere ile Meclis'e gitmiş ve Türk hava sahasının Amerikan uçaklarına açılmasını sağlamıştır.

Türkiye daha sonra da müttefik kuvvetlere her türlü lojistik desteği verdi. Irak'a asker gönderen ülkelerden bile daha fazla insanımızı, biz Irak'a insani yardım götüren arkadaşlarımızın hayatını kaybetmesiyle ödedik."

Washington'dan gelen talimat yürürlükte

Ve terbiye başladı

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin çelik, "Bizim ABD ile iki devlet, hükümet, partner, ortak ve müttefik olarak yaşadığımız bir gerilim ve gerginlik söz konusu değil" dedi.

Milli Eğitim Bakanı Çelik ile ABD'nin Ankara Büyükelçisi Edelman, Sosyal Riski Azaltma Projesi çerçevesinde Hüseyingazi'deki "Hüseyin-Güllü Ceylan İlköğretim Okulu"nu ziyaret etti.

Burada konuşan Edelman, "

Dünya Bankası tarafından Sosyal Riski Azaltma Projesi'ne 9 milyon dolar hibe dildiğini ifade ederek, bu tür projelere büyük önem verdiklerini söyledi."

Yani, ABD ve İsrail karşıtlığını önlemek ve halkımızı köleleştirmek için AKP kullanılıyor!

ERDOĞAN'A PERUK GÖNDERDİLER

Saadet Partisi İzmir İl Gençlik Kolları, Başbakan Erdoğan'ın "Başörtülü öğrenciler peruk takar, üniversiteye öyle girerler" şeklinde basına yansıyan sözlerine dayanarak, "Milletimize layık gördüğü peruğu kendisine iade ediyoruz" diyerek posta ile peruk gönderdi.

Yiğitlik numarası buraya kadardı…!

Tayyib Erdoğan iç kamuoyuna karşı horozlanmış gibi yaptıysa da ABD bunu anlamadı. Beyaz Saray'a yakın gazeteler aracılığıyla resmen değerli iktidarımızı tehdit ettiler. Türkiye hizaya gelmezse ‘Yeniden hasta adam olacağını' bildirdiler. Bu durumda Tayyib Erdoğan ile Bush'un görüşmeleri önem kazanıyor. Tayyib Erdoğan içerde ne yapacak? Daha da açıkçası: Çark edecek, ama nasıl? Çünkü iç politikada takiyye yağılabilir de, dış politikada bu olmaz. Eğer iktidarı başka yerde aramışsanız, iktidar olur olmaz koşup tekmil vermişseniz, başkasının parmağı üzerinde duruyorsanız, artık kolay kolay dönemezsiniz. Bush'u kandırmak, Anadolu'nun dünyadan habersiz saf insanlarını kandırmaya benzemiyor.

Artık çark etme zamanı geldi. Şimdi olacakları izleyin. Başbakan, Dışişleri Bakanı ve AKP sözcülerinin söyleyeceklerine dikkat edin. ‘Bizim dostluğumuz kola kolay bozulmaz', ‘Görüş birliği içindeyiz', ‘Dünya barışı için birlikte hareket etme noktasındayız' gibi manevra sözcükleri dinleyeceksiniz. Yiğitlik buraya kadardı.  (23.2.2005 / BEKİR ÇOŞKUN / HÜRRİYET)

Erdoğan'ın yalanı: Kaset elimizde!

Alman Welt am Sonntag gazetesinde Başbakan Erdoğan'ın ağzından yayınlanan başörtüsü ile ilgili sözlerin, kendisinin ağzından çıkmadığını söyleyen Erdoğan'ın sözleri röportajı yapan Gazetenin Genel Yayın Yönetmenin Christoph Keese'i sinirlendirdi. Erdoğan'la fotoğraflarını yayınlayan Kese, "Röportaj bant kayıtları bende. Hepsini bu bay söylemiştir. Tahrifat yok. Bir Başbakan verdiği röportajı nasıl unutabilir?" dedi.

BM'den bir şeytanlık daha!

İsrail Başbakanı Ariel Şaron ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın geçen hafta Mısır'da gerçekleştirdikleri zirve sonrasında iki taraf arasında diyalogun yeniden başlamasından memnuniyetini dile getiren Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, tarafları bu zirvede verdikleri taahhütlere saygı göstermeye davet etti.

Bunun anlamı, "Ey Filistinliler, İsrail'e kayıtsız şartsız teslim olun!" demektir.

AMERİKA AT DEĞİŞTİRİYOR!

Akşam'a göre Mumcu+Fetullah Hoca+Kemal Derviş+Mesut Yılmaz şeklinde bir "Atlantik Ötesi dizayn" var. Oysa Zaman gazetesi Erkan Mumcu'nun çıkışında hiçbir hamiyet görmüyor!

Sarıgül olmadı, Mumcu verelim… Siyaseti ‘Dizayn' edelim… Okyanus ‘ötesindeki' dizaynırlar, AKP'yi gözden çıkardılar anlaşılan ve ‘içeridekilere' sinyali yolladılar. Hatırlayın 2002 Nisan'ında da böyle oldu. Kemal Bey (Derviş) ‘dışarı' gidip, uzunca bir süre kayboldu. Dönüp ‘yeni bir siyasi yapı lazım, ya da erken seçin' dedi. Sonrasında olanları uzun uzun yazmaya gerek yok.

Son olarak Erkan Mumcu ‘ulusalcı lider' ihalesine teklif mektubu verdi. Şansı olur mu dersiniz? Kulislere bakılırsa arkasına ‘ABD'de bulunan Fetullah Gülen Hoca cemaati, Yüce Divan'da yargılanan Mesut Yılmaz ve de CHP'yi batırmaya çalışan Derviş ekibini de alıp ‘geniş yelpazeli bir oluşum' oluşturmaya çalışıyormuş Sayın Mumcu… (Güler Kömürcü, AKŞAM)

 

Moskova'ya karşı psikolojik savaş başlatan Amerikan yönetimi, Rusya'ya karşı söylemini sertleştirdi

ABD, Rusya'ya sataşıyor

Bush, Rusya'nın Atlantik Ötesi ittifaka dâhil olabilmesi için hukuk devleti ve özgür basına sahip olmasının önkoşul olduğunu ifade ederken, Amerikan İstihbarat servisleri, Rusya'daki nükleer tesislerden malzeme çalındığını öne sürdüler.

Amerikan yönetiminin ardı ardına Rusya'yı eleştiren açıklamalar yapılıyor. Condeleeza Rice ve Senatör Rockefeller'in ardından CIA ve Bush da Moskova'ya çattı. Rusya'ya karşı psikolojik savaşın parçası olan bir açıklamada Amerika istihbarat Servisleri, Rusya'daki nükleer tesislerden malzeme çalındığını öne sürdüler. Merkezi Haber alma Teşkilatı'na (CIA) bağlı "National İntelligence Council" tarafından hazırlanan raporda, Rusya'daki nükleer santrallerin terör saldırılarına karşı korumasız olduğu ileri sürüldü.

ABD YALNIZ KALIYOR!

Ukrayna, Irak'tan çekiliyor

Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko, öncelikli hedeflerinin, yakın bir gelecekte Irak'taki Ukrayna askerlerini çekmek olduğunu söyledi.

Yuşçenko, Kiev'de Savunma Bankalığı yetkililerine yaptığı konuşmada, Nisan ayına kadar Irak'taki 1650 Ukraynalı askerden 700'ünün bu ülkeden çekilebileceğini belirtti.

ABD'Lİ SAVUNMA UZAMANI ARKIN, VATAN'A KONUŞTU

Türkiye sınırına ABD silah yığıyor!

İngiliz The Guardian gazetesi, Kerkük'teki seçim oyununun ve Kürt grupların taleplerinin ardından Ankara'nın had safhaya çıkan rahatsızlığı yüzünden Kuzey Irak'a olası bir müdahalesine karşı ABD'nin bölgeye yığınak yaptığını yazdı. ABD'nin PKK'ya karşı tavırsızlığından da Türkiye'nin oldukça rahatsız olduğunu kaydeden gazete, Amerika'nın, bir Türkiye-K.Irak çatışmasına karşılık silahlarını ve askeri güçlerini Türkiye sınırına yığmaya başladığını duyurdu.

              

CIA Batman'da!

ABD'li savunma uzmanı William M. Arkin, ABD Gizli Servisi CIA'nın, İran operasyonunu Batman'dan yürüttüğü ve Batman'ın şu anda Kürt asıllı İranlılar ve CIA ajanlarını buluşma noktası olduğunu söyledi.

ABD bölgede etkin Türkiye istemez

ABD'nin eski BM Büyükelçisi Richard Holbrooke'un, Moskova'nın, ABD açısından çok önemli olan Türkiye ile ilişkilerini geliştirme çabasını, kendileri için ‘tehlikeli' bulması, Moskova'da ‘ABD kendisini dünyanın sahibi sanıyor' tepkisine neden oldu. Zaman'a değerlendirmede bulunan Globalleşme Problemleri Enstitüsü Başkanı Mihail Delyagin, ‘Holbrooke ile tümüyle aynı görüşteyim. Rusya-Türkiye yakınlaşması, onların işine gelmiyor. ABD, kendileriyle aynı görüşte olmamasına rağmen müttefiklerinin görüşlerini dikkate almadan dünyanın her tarafına karışıyor" dedi. Delyagin, "ABD, Türkiye'nin Ortadoğu ve Hazar havzasına etkide bulunmasını istemiyor. Oralara uzak durmasını sağlamaya çalışıyor" diye konuştu.

Amerikan Tuzağı!

Dünyada ABD Başkanı'na karşı öfke ve nefret dorukta… Türk halkının ABD'yi sevmemesi Dünya'da Bush'a karşı gösterilen nefretin önemsiz bir parçasıdır. Amerika da bunu biliyor. Türk halkının kendilerini sevmemesi ABD'nin derdi değil. ABD'nin derdi, Türk halkını baskıyla ezip hükümetin altından bazı dayanakları çekerek korku vermek, karşılığında İncirlik'i almak, İran ve Suriye'ye karşı Türkiye'yi kullanabilmektir. Bu noktada teslimiyetçiliğe kapılmayalım. İran ve Suriye'ye karşı ABD'yi memnun etmek Türkiye'ye uzun dönemde büyük baş ağrıları verecektir. Bu tuzağa düşmeyelim. 23.2.2005 / MELİH ÂŞIK / HÜRRİYET

Yine kurban Kürtler!

The New York Times'a yazan Ortadoğu Uzmanı Sandra Mackley, Amerika'nın yine Kürtlerle oynadığını ve onları İngilizlerin sattığı gibi sırtından vurmayı planladığını yazdı. Kerkük'ün Kürtlerin kontrolüne geçmesi durumunda, Türkiye'nin de müdahalede bulunabileceğini iddia eden Mackley, ABD'nin de bunu önlemek bahanesi ile ordusunu Kürtlere karşı harekete geçireceğini yazdı.

NATO, BOP'a dâhil oluyor

Brüksel'deki NATO Zirvesi'nde Avrupalı liderlere, "tarihi yönlendirmek" için "işbirliği" öneren ABD Başkanı Bush; İran, Irak, Suriye gibi konuları da gündeme taşıyarak NATO'yu Ortadoğu'daki ateşe çekme konusundaki ısrarını sürdürdü. Zirvede, "diplomatik diyalog" konusunda başarısız kalan AB ülkeleri, "tavizkar" tarafı oynadı. Öyle ki en büyük işgal karşıtı ülke Belçika, NATO'nun Irak operasyonuna asker ve para aktarmayı kabul etti.

ABD, DAHA ÇOK TAVİZ İSTİYOR

Türkiye Kıskaçta

Türkiye ile yaptığı Savunma ve İşbirliği Anlaşması'nı yeterli bulmayan Amerika, yeni istekleri için kıskaç operasyonu başlattı. "Türkiye'deki Amerikan karşıtlığını önleyin" çıkışlarının arkasında yeni talepler ve taviz istekleri yatıyor.

AKP iktidarı, millete rağmen işgalci ABD'ye her türlü desteği vermişti ve vermeye de devam ediyor. Şimdi ilk olarak İncirlik'in geniş kullanımı ve Suriye'ye ambargo için Türkiye'ye "gerginlik" senaryosu yazan Amerika bu oyunu oynarken, ülkemizi de ateş çemberi içine alıyor.

DOKTURUMU ÇAĞIRIN ÇILDIRMAYA AZ KALDI!

1 YTL= 1$'a yaklaştı

Uluslararası piyasalarda hızla gerileyen dolar, içeride de tuş oldu. Bankalar arası piyasada TL olarak 34 ay öncesindeki 1300.000'in altına inen dolar, YTL olarak da 1946 yılına geriledi.

AMERİKA: SEVİN ULAN BİZİ!..

Biz Amerika'ya nasıl kızarız?

Ne zaman kızmışız ki?

11 askerimizin başına çuval geçirildiğinde "nota" mı vermişiz?

Kuzey Irak'ta PKK'ya hem "terör örgütü" demiş, hem el atından desteklemiş; o zaman mı düşmanlık etmişiz?

Vurmuş kafamıza, almış ağzımızdaki lokmayı; sesimiz mi çıkmış?

Türkiye'nin bir köşesinde ABD karşıtı gösteri mi düzenlemişiz?

Bin türlü afra-tafra yapmış, gazetelerinde bizleri aşağılayan yazılar ‘yazdırılmış' da, protesto mu etmişiz?

Tepki gösterildiğimiz zamanlar olmuş; karşı tepki gelince de susup oturmamış mıyız?

Ne yapmışız da ABD'ye "düşmanlık" etmiş sayılıyoruz?

Kerkük'ü Peşmerge'ye pazarladılar, sesimiz mi çıkmış?

Kuzey Irak'ta ABD-İsrail eliyle türlü kaşkarikoya girilmiş, laf mı etmişiz?

 Kıbrıs'ta ABD-İngiltere eliyle yediğimiz kazıklara itirazımızı mı duymuşlar?

İç politikalarımızın içinden ellerini çekmediler, "hooop" mu demişiz?

1 Mart Tezkeresi'ne de Meclis'in 49'u "evet" dedi yanlışlıkla; bu kadar kızılır mı?

ABD'nin sadece bize kızıp "bizimle barışın, yoksa fena olur" demesi size de anormal gelmiyor mu?

Rusya ile "romantik ilişkileri" bitti; yarın Bush ile Putin'in Bratişlav Zirvesi'nde "hır" çıkarmaları bekleniyor ama Rusya'ya tık yok!

Fransa ve Almanya'ya ‘hadi ABD'yi bira sevin' diyen yok! Hele Çin'den "sevgi" talebi hiç yok!

Sadece Türkiye'ye "bizi sevin yoksa…" talebi-tehdidi var.

Niye?

Her Allah'ın günü gazetelerde ABD dostluğunun ne kadar vazgeçilmez olduğu yazılıp-çizilmiş, halen de devam ederken…

Üç-beş kendini bilmez gazeteci yazdı diye mi düşmanlık peydahlandı?

Vallahi Türkiye'de The Wall Street Journal'de, Robert Pollock'ın bizim için "Hasta Adam" yakıştırmasına benzer yazı döşenen birileri de henüz çıkmadı..

Niye kızıyorsunuz bize?

Bir türlü anlatamadığımız galiba şu:

-Bütün eksilerimize rağmen, biz "biraz" demokrat ve yine "biraz" da olsa özgür bir ülkeyiz. Hani size zaman zaman itiraz edip eleştirenlerin çıkması bundandır.

Belki sizi, gücün getirdiği cüretle küstahlaştığınız…

İnsan haklarına kör ve şaşı baktığını…

Terörizmle savaşta çifte standart uyguladığınız için sevmiyor olabiliriz?

Henüz nefret etmeye başlamadık ama..

Bu gidişle ve bizzat ABD eliyle nefret etmeye de başlayabiliriz!

ABD usulü

Sevin ulan bizi.

Hem sevin, hem sevdirin..

Sevmezseniz, ananızdan emdiğiniz sütü Kerkük'ten getiririz!..

(23. Şubat.2005 /ŞAKİR SÜTER/ AKŞAM)

İŞTE AMERİKA!

Çin'de yayınlanan 2004 ABD İnsan Hakları Raporunda:

  • 1- Irak'taki işkenceler
  • 2- Hapishanedeki vahşetler
  • 3- Zenci ve Asya kökenlilere eziyetler
  • 4- Özellikle Müslümanlara yönelik hakaret ve zahmetler

 belgelenmiş ve Kaliforniya'da son 10 yılda 1. Okul, 10 hapishane yapılmış..

TÜRKİYE SATILIYOR!

Yabancıların TV.lerin % 25'inden fazlasına sahip olamaz hükmü kaldırıldı.

Böylece ulusal ve yerel TV'ler bütünüyle yabancıların olabilecek!

İstanbul Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Manisalı:

Batı KKTC'ye parayla girdi!

Prof. Dr. Erol MANİSALI, KKTC'de yapılan seçimlerin Türkiye'den kopup batının azınlığı olmak ya da olmamak oylaması olduğuna dikkat çekerek, "Maalesef bu oylama ile Batı emperyalizmi kazandı. Çoğunluk ‘ben Türkiye'yi istemiyorum, azınlık olarak yaşamayı kabul ediyorumu kabul etti. Batı, Irak'a tankla tüfekle girdi, KKTC'ye ise diplomasi ve parayla girdi" dedi.

AVRUPA'NIN İSLAM DÜŞMANLIĞI!

Avrupa'da yaşayan Müslümanların yarattığı kimlik sorunu, Amerikan TIME dergisinin Avrupa baskısına kapak oldu. "Avrupa'nın Kimlik Krizi" başlığını atan dergi, kapağında türbanlı bir Mona Lisa tablosu kullandı.

Son dönemde Müslümanlara yönelik saldırılarda artış olduğu ifade edilen haberde, Avrupa'nın çok kültürlülüğü masaya yatırıldı. Bush'un Avrupa ziyaretini, Irak'taki isyancılara karşı AB-ABD ittifakının sinyali olarak yorumlayan TIME, ziyaretten yola çıkarak Avrupa'daki İslam sorununa ışık tuttu. Sayıları gittikçe artan Müslüman göçmenlerin " Avrupalılık" kavramını tehdit ettiğine olan inancın gittikçe güçlendiği belirtilen haberde, ikinci kuşak göçmenlerin bile hala yabancı muamelesi görmesinden ve ABD'deki "kültürlerin eritme potası"nın Avrupa'da başarısız olmasının sebeplerinden dem vuruldu…

BUZLAR ERİDİ Mİ?

Irak'ın işgaliyle bozulan AB-ABD ilişkileri, NATO Zirvesi'nde normalleşmeye başladı. ABD, ittifakın güçlendirilmesine razı olurken, AB Irak'taki eğitimlere katkıda bulunma kararı aldı.

Oysa Avrupalılar Bush'a inanmıyor

Washington'dan Ankara'ya yapılan ‘ABD karşıtlığını engelleyin' uyarısının üzerinden bir hafta geçmeden Associated Pres (AP) haber ajansının yaptığı araştırma söz konusu ‘ABD karşıtlığı'nın Avrupa'da da giderek arttığını ortaya koydu. Kamuoyu araştırmasına göre, Avrupa halkının çoğu demokrasiyi yaygınlaştırmanın ABD'nin işi olmadığını düşünüyor. ABD'nin ‘gönüllü' olarak üstlendiği bu role en çok İngiltere, Almanya, İtalya ve İspanya halkları karşı çıkıyor.. (AA)

AKILSIZIN AKIBETİ!

Bir sohbet ortamında AKP'li bir vekile soruluyor, "Neden bazı şeyleri Başbakan'la konuşmuyorsunuz, neden itiraz ettiğiniz, eleştirdiğiniz konuları Başbakanla görüşmüyorsunuz?" diye… Vekilin dolambaçlı cevabında ‘Başbakanla konuşma cesareti olan arkadaşlar' ifadesi dikkat çekiyor!..

Anayasa Komisyonu üyelerinden bir milletvekiline hükümetin ve ülkenin hali sorulduğunda ise şu cevap geliyor:

"Dış politika ABD'ye, İç politika da AB'ye teslim. Bize de Meclis'te parmak kaldırıp indirmek kalıyor"

Anlayacağınız bu istifalar aslında gecikmiş istifalar… Belki de Başbakan ile konuşmaya cesareti olanların istifası. Bizim merakımız, kendisini, Milli Görüşçü olarak tanımlayan milletvekillerinin, ‘ortak akıl' diye konuştukları AKP'de, ‘Amerikan aklının' varlığını ne zaman görecekleri.. Gözlerdeki perdenin ne zaman kalkacağı merakımız. (Ankara Kulisi, Milli Gazete)

AKP'Lİ MİLLİ GÖRÜŞÇÜLER KURTULMUŞ'U BEKLİYOR!

Erkan Mumcu ve Süleyman Sarıbaş'ın istifasıyla sarsılan ve AKP'de asıl depremin Milli Görüşçüler'in ayrılmasıyla kopacağı öne sürüldü. AKP yönetimi tarafından sıkı markaja alınan Milli Görüşçüler ise tavır belirlemek için Nisan ayı sonunda yapılacak Saadet Partisi (SP) Kongrsi'nde yaşanabilecek olası genel başkan değişimine odaklandı. Genel Başkanlığına İstanbul eski İl Başkanı Numan Kurtulmuş'un seçilmesi halinde AKP'deki Milli Görüşçülerin istifa edip, SP'ye katılacağı iddia edildi. SP Genel Başkan Yardımcısı Mete Gündoğan'ın ismi Erbakan'ın olası adayı olarak öne çıkıyor. Değişimciler ise Kurtulmuş'u istiyor. Kurtulmuş'un kulis faaliyeti içinde olmadığı, ancak kendisini destekleyenlerin ciddi bir ağırlığa ulaştığı ifade ediliyor. Kurtulmuş'un, Çanakkale'deki yazlığında bazı partililerle görüştüğü, AKP'den gelecek bazı isimlerle de dirsek temasında olduğu belirtiliyor. (Şerife ÜSTÜNER / ANKARA)

4 ALTIN KURAL

Tarifetüs-seyyid kitabında bir hadis de Müslüman dört şeye dikkat etmelidir. Birinci ahde-vefa göstermektir. İkincisi Haram-Helal hudutlarını muhafaza etmek. Üçüncüsü mevcut duruma rıza göstermek. Dördüncüsü kaybedilenlere sabır etmek.

SİYONİST TESEV'İN TERBİYESİZLİĞİ:

Camiler ibadethane olmaktan çıkarılsın!

Can Peker'in Başkanlığını yaptığı Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV), "Sivil, Şeffaf, Demokratik ve Özerk bir Diyanet İşleri Başkanlığı Mümkün mü?" konulu bir araştırma yaptırdı.

Diyanetin mevcut yapısı değişmeli

"Diyanet'in sorunlu olan statüsü ve yapısının bugünün Türkiye'sinin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğu açıktır" yorumuna yer verilen araştırmada, "Bu nedenle en çok benimsenen özerklik seçeneği başta olmak üzere tüm olası modelleri, toplumun tüm kesimlerinin katılımıyla tartışmalı, belli bir statüde bir an önce karar kılmalıyız" deniliyor.

Yine raporda camilerin sadece 5 vakit namazların kılındığı ibadethaneler olmaktan çıkarılması yönündeki öneriler değerlendirilebilir" denilirken, Diyanet'in faaliyetlerini sadece camilerle sınırlı tutmamalı ve çalışmalarında medyayı daha etkin bir şekilde kullanmalı" ifadesi kullanılıyor.

Fransızların Sevr Saplantısı

Türkiye'deki dinsel özgürlük ve Ermeni soykırımı iddialarına odaklanan Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu toplantısı başladığı gibi gergin bitti. Çıkışlarıyla Komisyon'un Türk üyelerini "bezdiren" Fransız parlamenter Jacgues Tounbon, şovunu kapanış oturumunda da sürdürdü. Toubon, Türkiye'den Sevr Antlaşmasını kabul etmesini istedi.

Toplantının son gününde Türkiye'nin komşularıyla ilişkileri ele alındı. Toubon, Ermeni soykırımı iddialarını gündeme getirerek, bu konuda Avrupa Parlamentosu'nun aldığı bir karar olduğunu söyledi ve "Türkiye'nin AB'ye üye olabilmek için Ermeni soykırımını kabul etmesi gerektiğini söyledi.

Niye Sadece İran'ın Bombası Suç?

İran'ın etrafında birçok ülkede nükleer düşmanı var. İran, Pakistan'a sağlanan saygıdan sonra aynı isteği duyabilir. Eski teoriye göre bir İran bombası bölgesel denge paketini tamamlayan bir unsurdu. Yine bu teoriye göre, Saddam'ı korkunç bir savaş başlatmaktan alıkoyabilirdi. Öyleyse şimdi bu kadar endişe niye?

Ancak İsrail'in bombaları konusunda yazarsanız hemen bundan asla vazgeçilemeyeceği yönünde e-mail yağmuruna tutulursunuz. Asla?

Zirveden Şaron Kazançlı çıktı

Abbas, Filistinli direniş hareketlerine danışmadan Şaron'la ateşkes anlaşması yaparak Filistin-Filistin çatışmasına yol açacak hayli riskli bir kumar oynadı.

Dörtlü Şarm el Şeyh zirvesinden en kazançlı çıkan lider ŞARON OLDU. Geçen dört yıl boyunca istediklerini (Filistin intifadasının durması, direnişin askeri bütün eylemlerinin sona ermesi ve Filistin ulusal bütünlüğünün sarsılması) elde etti. Teröristlikten barış adamlığına terfi etti. Zirvenin ardından Mısır ve Ürdün, büyükelçiliklerini Tel Aviv'e geri göndereceklerini açıkladı. Sanki elçilerini geri çekme gerekçeleri ortadan kalkmış gibi.

Şarm el Şeyh zirvesi İsrail çıkarları lehine olması yanında Mısır'ın da çıkarınaydı. Zira Mübarek Amerikalılardan ve onların siyasi reform taleplerinden çekiniyor… (10.2.2005/ABDULLAH ATWAN/RADİKAL)

EŞCİNSELLERİN VE ATEİSTLERİN DE HUKUKU OLMALI DİYEN BAŞBAKAN!..

Başbakan Erdoğan Fransız Basın mensuplarını sorularını yanıtlarken, " eşcinsellerin de hukuku olduğunu" belirterek, "Müslümanların, gayrimüslimlere ya da ateistlere baskı yapmasını asla kabul etmeyiz" demiş.

Medyaya yansıyan bu değerlendirme bizi hem geriye götürdü, hem de insanoğlunun nasıl olup da bu kadar farklı çizgilerde seyredebildiğini anlamaya çalıştık.

Ve "namus borcumuz" dediği Başörtüsü ve İmam-Hatip mağdurlarını sürekli oyalayıcı ve aldatıcı tavırlarını, Ku'ana, Vicdana, İslama ve insanlığa göre, nereye koyacağımız şaşırdık!..

TAYYİBİN PARMAKALRI VE PİYANO TUŞLARI

Temel bir yakını tarafından "müzik yapmaya" teşvik ediliyormuş:

-Piyano çok güzel bir enstrümandır. Çalmayı öğrenirsen harika bir şey yapmış olursun. Şöhret olur, para da kazanırsın.

Temel'in kafası yatmış ve hemen müzik aletleri satan bir mağazaya girmiş. Ama üç dakika sonra çıkıp arkadaşına "piyano çalmaktan vazgeçtim" demiş.

Yahu neden?

-Benim o kadar parmağım yok!…

Tayyib Bey'de "Şu başörtüsü ve İmam-Hatip zulmüne çözüm" diyenlere "Görmüyorsunuz AB'ye girmek, yut dışı gezileri tertiplemek ve Amerika'ya taviz üstüne taviz vermekten böyle basit işlere vakit mi kalıyor. Yüz parmağımız yok ya!

KAFKASYA KÖPRÜSÜ MÜ, AMERİKA'YA TAŞARON MU?

Türkiye, ABD'nin Kafkasya politikasında bir köprü vazifesi görecekmiş. Stratejik işbirliği çerçevesinde Rusya, Kafkasya ve Orta Asya konularında ABD ile Türkiye arasında sürekli bir "danışma fonu" oluşturulması konusunda anlaşmaya varıldığı belirtiliyor. ABD Başkanı George Bush, geçtiğimiz hafta NATO zirvesinde Rusya'yı tehdit etmiş ve bu ülkenin "demokratikleşmesi" gerektiğini savunmuştu. ABD'nin Rusya'yı güneyden, İran'ı da kuzeyden kuşatma stratejisi çerçevesinde Türkiye, Kafkasya'ya açılan bir köprü işlevini görecek. Dışişleri Bakanlığı'nın Rusya-Kafkasya ve Orta Asya'dan sorumlu Genel Müdürü Büyükelçi Halil Akıncı'nın bu çerçeve de, Washington'da ABD'nin Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcılığını üst düzey yetkilisi Laura Kennedy ile bir araya geldiği katledildi.

ABD'NİN TALİMATI: TÜRK TOPLUMUNU UYUTUN!

AKP hükümetine "halkını terbiye et" görevi veren Amerika Birleşik Devletleri, bu görevin nasıl yerine getirildiğini Ankara Büyükelçisi Eric Edelman ile sahada bizzat kontrol ediyor. Savaş yolu ile istediklerini kolayca elde edemeyeceğini "Irak işgali" ile anlayan Amerika, NATO'ya ‘İsrail'in vurucu gücü' görevini verirken, diğer yandan da Sivil Toplum Kuruluşları'nı kontrol ve etkisi altına almak için faaliyetlerini tüm hızıyla sürdürüyor.

GARİP ZİYARETLER VE İLGİNÇ TEKLİF

Amerika'dan sivil toplum kuruluşlarına ahlaksız teklif.. ABD Konsolosluklarının, Irak'taki Amerikan vahşetine tepki gösteren sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ederek, "Amerika'ya gezi!" davetinde bulunduğu ortaya çıktı. Amerikan karşıtı sivil toplum örgütlerini yanlarına çekmek isteyen Amerikalı yetkililer, ziyaretler ve bu tür garip davetlerle sivil toplum örgütlerini yakın markaja almaya çalışıyor.

RICE, SURİYE'YE ‘AĞIR ABLUKA' İÇİN İLK İŞARETİ VERDİ

ABD Dışişleri Bakanı Condolezza Rice, Suriye'nin "büyük problem" oluşturduğunu öne sürerek, uluslararası toplumdan, başka ülkelerin iç işlerine karışan Suriye'nin durdurulmasını istedi. Senato'da konuşan Rice, "Suriye'nin büyük problem olduğu konusunda kuşku yok. Uluslararası toplumun Suriye'nin yaptıklarına karşı birleşmesine ihtiyacımız var. Suriye hem kendi topraklarını hem de Güney Lübnan'ı terörizmi desteklemek için kullanıyor" dedi. Amerikalı yetkililer, Suriye'yi açıkça suçlamakla birlikte, üstü kapalı olarak, eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri'nin öldürülmesinin arkasında Suriye'nin bulunduğunu ima ediyor.

Kıbrıs halkı çözümden yani "Çökümden" yana oy verdi

Başbakan Talat'a Köşk yolu göründü

Denktaş devri ve bağımsızlık dönemi tarihe gömüldü

KKTC'de dün yapılan seçimlerde Mehmet Ali Talat'ın liderliğindeki CTP, yüzde 45 oy alarak birinci çıktı. Hükümetin diğer ortağı Serdar Denktaş'ın DP'si yüzde 13 civarındaki oy oranını korudu. Çözüm yanlısı BDH de barajı aştı.

ERKEN SEÇİM GEBERTİR

Ben ise, seçimin demokrasinin icabı olduğunu ama erken seçimin demokrasinin felaketi olduğunu düşünürüm. AKP eğer erken seçime giderse ve mesela IMF ve AB işlerini bu nedenle ertelerse büyük bir hata yapmış olur, bugüne kadar yapılanların önemli bir kısmını siler ve gerileriz. (Deniz Gökçe, AKŞAM)

NAZİ YANLISI PARTİYE OY VEREN YAHUDİLER, CEMAATİ KARIŞTIRDI

Belçika'nın en büyük Yahudi kuruluşu olan Yahudi Örgütleri Formu, kurucularının Nazilerle ilişkisi olduğu bilinen VB'ye oy veren ırkdaşlarının bir elin parmaklarını geçmeyeceğini savunuyor. Dünya elmas ticaretinin en önemli 3 merkezinden biri olan Anvers'te Yahudi cemaatinin ırkçı VB'ye oy verdiği haberlerini "çok büyük abartma" olarak görüyorlar. Ancak daha seküler Belçika Siyonist Örgütü ciddi bir problemle karşı karşıya olduklarını düşünüyor ve VB'ye oy veren Yahudilere karşı daha açıktan tavır alıyor.

Yahudi örgütleri Anvers cemaatinin büyük bir kısmının VB'ye oy verdiğini kabul etmese de ırkdaşlarının en az yüzde 5'inin genelde yabancıların özelde Müslümanların Belçika'dan kovulmasını savunan, Belçika'nın Filaman ve Valon olmak üzere ikiye bölünmesini talep eden ve sık sık Yahudi soykırımında ölü sayısını sorgulayan VB'ye oy verdiğini kabul ediyor.

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Ufuk EFE

Ufuk EFE

YORUMLAR

Son Yorumlar
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx