YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
663307c1189f4
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 6 6 0
Bugün : 4151
Dün : 24601
Bu ay : 28752
Geçen ay : 737322
Toplam : 23545038
IP'niz : 13.58.121.131

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

Önce şu yazısını okuyalım:

"Hukuk dersi"

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Erbakan kararı bizce "fiili" sonuçlarından çok içerdiği "hukuki" ve "siyasi" mesajlar nedeniyle önem taşıyor.

Diyarbakır DGM'nin 2000'de kararı tüm sonuçlarıyla silindiği için, AİHM kararının Erbakan açısından sadece sembolik anlamı olacak. Tabii haksızlığın giderilmesi talebiyle yargılamanın yenilenmesini istemezse.

Ancak hukukçular ve siyasiler Strasbourg'daki mahkemenin karar gerekçesinden sonuç çıkarmak zorundalar.

Çünkü bu karar yargının siyasallaşmasına son derece somut bir örnek oluşturuyor.

Çünkü bu karar yargının bağımsız olmadığını ortaya koyuyor.

 

Hatırlayın. Erbakan 25 Şubat 1994'te Bingöl'de yaptığı konuşmada "Halkı ırk ve din farklılığı gözeterek, kin ve düşmanlığa açıkça tahrik ettiği" iddiasıyla yargılanıp mahkûm oldu. Diyarbakır DGM Başsavcısı Nihat Çakar davayı 1998'de açtı. Suçun işlenmesinden 4 yıl sonra. 28 Şubat kasırgasının estiği dönemde.

Bugün Kadıköy Cumhuriyet Başsavcıvekili olarak görev yapan ve Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, Van Cumhuriyet Başsavcısı Kemal Kaçan ile Van Cumhuriyet Başsavcıvekili İbrahim Özer haklarında Adalet Bakanlığı'na yaptığı suç duyurusuyla gündeme gelen Savcı Nihat Çakar'ın elinde Erbakan aleyhine tek delil vardı: Konuşmanın kaydedildiği kaset. Hem de hayli kuşkulu bir kaset: Hoca 25 dakika konuşmuştu ama bant 45 dakikaydı! Bingöl Valiliği mahkemeye konuşmanın kaydedilmediğini bildirmişti. Ve nihayet bilirkişi raporuyla bandın 31 Ekim 1997'de üretildiği belirlenmişti. Yani Erbakan'ın o konuşmayı yaptığı tarihten 3.5 yıl sonra!

Buna rağmen Diyarbakır 1 No'lu DGM, Erbakan'ı 10 Mart 2000 tarihinde 1 yıl hapis ve 220 bin lira para cezasına mahkûm etti. Üstelik oybirliğiyle!

Sonra karar Yargıtay 8'inci Ceza Dairesi'ne gitti ve 5 Temmuz 2000 tarihinde onandı. Yine oybirliğiyle!

AİHM'de yargı mahkûm oldu!

Şimdi AİHM "Gerçek olup olmadığı kuşkulu bir bandı delil kabul ettiği, başka tanık ve kanıt olmadan iddianamade sayılan suçların tümünü doğru varsaydığı, önemli bir politikacıya adil olmayan, çok ağır bir ceza verdiği için" mahkemeyi eleştiriyor. Tabii Yargıtay'ı da.

Ayrıca suç sayılan konuşmanın yapılmasından 4 yıl 5 ay sonra dava açılmasının meşru kabul edilemeyeceğini vurguluyor. Yani davanın siyasal nedenlerle açıldığını söylemeye getiriyor. Daha ne desin?[1]

Şimdi bizden Erdal Şafak'a bir "ahlak dersi"

Önce "evet, çifte standartlı, Müslümanlara ve özellikle Erbakan'a ön yargılı" davranan AİHM, zaten Diyarbakır DGM tarafından, haksız ve dayanaksız mahkumiyet kararının tüm sonuçları silindiği için, Erbakan Hoca'nın lehindeki bu kararı göstermelik ve şirinlik cinsinden aldığı zannedilse de, aslında sinsi bir şeytanlık sezilmektedir.

O da: "Bakın, hep Türkiye aleyhine kararlar veren, PKK'yı haklı gören, Kıbrıs'ta bizi işgalci görüp tazminata mahkum eden AİHM, Erbakan'a arka çıkıyor ve sahipleniyor!?" imajını ve iddiasını gündeme getirmek ve Hoca'yı zor duruma düşürmektir.

İlgili haberi televizyonda duyar duymaz, bu kanaatimizi not etmiştik.. Bir gün sonra Sn. Erdal Şafak'ın:

"Bundan sonra böyle hiçbir konuda o mahkemeye başvurmayacağız" diyenler, AİHM'nin adaletine güvenilmeyeceğini söyleyenler şimdi ne yapacaklar?" sözlerini okuyunca yanılmadığımıza sevindik.

 

 

Bir "doğru"yu, yanlış amaçlar için kullanmak, en etkili ve en tehlikeli sahtekarlıktır.

Erbakan Hoca'nın:

"Yanlışın en zararlısı, doğruya en yakın olan yanlıştır. Çünkü doğru ile karıştırılma ve insanları şaşırtma hilesi taşımaktadır1 sözlerini hatırlamanın tam zamanıdır.

Ve unutmayalım ki:

"Ameller, niyetlerle tartılacaktır…"

Ve korkarız ki, Erdal şafak gibilerinde, "şafak attığı" zaman iş işten geçmiş olacaktır!


[1] Sabah / 07.07.2006

Gelelim Erdal Şafak'ın durumuna.. Bu zat'ın niyeti ve gayreti, Erbakan Hoca'nın haksızlığa uğradığını belirtmek falan değil, AİHM'nin adaletine ve güvenirliliğine (!) dikkat çekmek, biir…

İkincisi, MOSSAD ve CIA gibi, Siyonist ve emperyalist güçlerin tezgahlayıp, Ordumuzun sırtına yüklemeye çalıştığı Şemdinli provakasyonlarının, yargıdaki piyonları olan ve görevden alınan savcıların da, haksızlığa uğradığını ve iddialarının gerçeklere dayandığını ima etmek…

Üçüncüsü:

Böyle, on yılın ardından karar alan ve bayram-seyran geçtikten sonra kınayı kıçına yakan, "AİHM gibi hakkaniyetli (!) kurumlara sahip olan Avrupa Birliğine girmek, tek kurtuluş çaremizdir" kanaatini kuvvetlendirmek…

Bay Erdal Şafak'ın, Erbakan Hoca'nın bu türlü haksızlıklara sürekli maruz kaldığı dönemlerde, buna karşı çıktığını ve "haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytan olmamak" için çırpındığını ve bir satır olsun yazdığını hiç hatırlamıyoruz…

Şimdi de AİHM'nin Hoca'yla ilgili geçersiz ve gereksiz kararını da sadece istismar ve suistimal ediyor… Yoksa hak ve adalet adına sevindiğini hiç sanmıyoruz…

 

 

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Milli Çözüm Dergisi

Milli Çözüm Dergisi

YORUMLAR

Son Yorumlar
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx