ABD de, Sovyetler Misali
KARTON GİBİ PARÇALANACAKTIR!..
(Prof. Dr. Necmettin Erbakan)
- Necati AKGÜL
ABD de, Sovyetler Misali
KARTON GİBİ PARÇALANACAKTIR!..
(Prof. Dr. Necmettin Erbakan)
ABD, tel örgü kriziyle başa çıkacak mıydı? Teksas Valisi, arkasına 25 eyaleti alıp Biden yönetimine başkaldırmıştı!
ABD’de Teksas Valisi Greg Abbott’un, sınırdan göçmen geçişini engellemek için kurduğu jiletli tellerin kesilmesine izin veren ABD Anayasa Mahkemesi Kararı ülkeyi karıştırmıştı. Vali Abbott, mahkeme kararını tanımayarak dikenli ve jiletli telleri sınıra koymaya devam edeceğini açıklarken, 25 eyalet ortak bildiri yayımlayıp Teksas Valisi’ne destek çıkmıştı. Abbott, Teksas’ın kendisini korumak ve savunmak için “anayasal otoritesini” yürürlüğe sokmak üzere eyaletin “işgal altında” olduğunu açıklamıştı. ABD yönetimine başkaldırı olarak yorumlanan olayda, merkezi yönetimin Teksas’a müdahale edeceği konuşulmaktaydı. Meksika’dan yoğun göç alan Teksas eyaletinde Vali Abbott, sınır hattı boyunca dikenli ve jiletli teller kurdurmaktaydı. ABD Anayasa Mahkemesi ise federal (merkezi devlet) sınır görevlilerine, Meksika sınırındaki dikenli ve jiletli telleri kesme yetkisi verdiği kararını açıklamıştı.
25 Eyaletten Ortak Bildiri Çıkışı!
ABD Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı bardağı taşıran son damla sayılmıştı. Teksas Valisi Abbott, kararı tanımadığını belirtip sınır hattında dikenli tel koymaya devam edeceğini vurgulamıştı. Anayasa Mahkemesi kararına karşı çıkmakla suçlanan Cumhuriyetçi Vali Abbott’a 25 eyalet ortak bildiri yayımlayıp destek çıkmıştı. Abbott, ABD Başkanı Joe Biden’ın anayasal yeminine sadık kalmadığını ve göçmenlerin eyalete gelişini önleme konusunda esnek davrandığını belirterek eyaletin anayasal olarak kendini savunma hakkını kullanacağını açıklamıştı. Vali Abbott, 3 yılda 6 milyondan fazla yasa dışı göçmenin, ülkenin güney sınırında bulunan eyalete girmesinin sorumlusu olarak Biden yönetimini suçlamaktaydı. Ama maalesef Türkiye’de ise 10 milyonu bulan sığınmacının büyük sıkıntılara yol açacağı bilindiği halde Erdoğan iktidarının vurdumduymaz tavrı kafa karıştırıcıydı!
“Eyalet İşgal Altındadır!”
Teksas Valisi, Biden’ın “kanunsuz sınır politikaları” olduğunu söyleyerek, eyaletin göçmenler tarafından “işgal” edildiğini aktarmıştı. Biden için “kanunsuz başkan” ifadesini kullanan Abbott, “James Madison, Alexander Hamilton ve ABD Anayasası’nı kaleme alan diğer ileri görüşlü liderler, Birleşik Devletler’in, sınırdan milyonlarca yasa dışı göçmen kaçıran karteller gibi yabancı tehditleri durdurmak hususunda hiçbir şey yapmayan kanunsuz başkanların insafına bırakılmaması gerektiğini hesaba katmışlardı.” diye uyarmıştı. Vali Abbott, Teksas’ın kendisini korumak ve savunmak için anayasal otoritesini yürürlüğe sokmak üzere eyaletin “işgal altında” olduğunu ilan ettiğini belirtip; Teksas Ulusal Muhafızları, Kamu Güvenliği Departmanı ve diğer Teksas kolluk güçlerinin bu eyalet yasalarına dayanarak eyaletin sınırlarını korumak için harekete geçtiğini açıklamıştı.
Merkezi Yönetim, Teksas’a Müdahaleye Kalkışır mı?
Ülkede tansiyonu yükselten gelişmeler sonrası ABD Başkanı Joe Biden, sözlerinden dönmesi ve merkezi yönetimin talimatlarına uyması için Vali Abbott’a bir günlük süre tanımıştı. Abbott’un söylem ve eylemlerine devam etmesi halinde, merkezi devletin Teksas’a müdahale edeceği söylentisi dillendirilmeye başlamıştı.[1] Teksas Valisi Abbott’un: “Amerika’nın yarısı (25 eyalet), anayasal meşru müdafaa hakkımızı ortaya koymak için Teksas’a katılıyor. Biden’ın duyarsız ve anayasaya aykırı eylemleri, kendimizi savunmamız gereken benzeri görülmemiş bir istilaya sebep oluyor!”[2] açıklamaları “ABD’nin bölünme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı” şeklinde yorumlanmıştı.
ABD’de 25 eyalet Teksas ile birleşip devlete başkaldıran bildiri yayımlamıştı!
ABD Anayasa Mahkemesi’nin, federal (merkezi devlet) sınır görevlilerinin Meksika sınırına Cumhuriyetçi Teksas Valisi Greg Abbott tarafından kurdurulan dikenli ve jiletli telleri kesmesine veya taşımasına izin vermesi ortamı karıştırmıştı. Bu dikenli teller, ABD’nin güney sınırından akın akın gelen mültecileri durdurmak için hazırlanmıştı. Ancak Greg Abbott, Federal Sınır Görevlileri bunları kaldırsa bile, Teksas’ın dikenli telleri koymaya devam edeceğini vurgulamıştı. Abbott, Anayasa Mahkemesi kararına karşı çıkmakla suçlanırken, 25 eyalet ortak bildiri yayımlayıp kendisine destek çıkmıştı. Yani toplam 50 eyaletten 25’i, ülkenin yarısı, merkezi devlete karşı bildiriye imza atmıştı. Biden, Vali Abbott’a bu kararından dönmesi için kısa bir süre tanımıştı. Merkezi devletin, Teksas’ın Ulusal Muhafızlarına el koyabileceği konuşulmaktaydı.[3]
Erbakan Hoca’nın “Sovyetler ve ABD Karton Gibi Parçalanacak!” Uyarısı!
Erbakan Hocamızın Milli Selamet Partisi’nin 26-27-28 Mayıs 1978 günlerinde, Ankara Yukarı Ayrancı’da yaptıkları bir konuşma sırasında, “Şuurlu ve Milli onurlu Generallerimizle her fırsatta birlikteyiz. ‘Bu ülkeyi Senden başkasına teslim etmeyiz’ diyorlar. Onlara diyorum ki; ‘Siz Bana teslim etseniz bile Yahudi elimde üç gün bırakmaz, geri alır. Ülkeyi öyle bir zamanda teslim alacağız ki, Yahudi artık geri alamasın.’ Yakın bir gelecekte, Mücahit Mü’minler olarak; SSCB ve ABD’yi Allah’ın izniyle karton gibi yırtacağız!..” buyurmuşlardı. Ve artık hem ABD’de hem Filistin’de hem de Türkiye’mizde tarihi bir devrim ve değişim yaşanacaktı ve oldukça yaklaşmıştı! Ayrıca, Muhammed Muhtar Han mahlasıyla yazdığı “SİYASİ SİYASET” kitapçığının kapağına, Siyonizm güdümündeki Sovyetler’in ve ABD’nin karton gibi parçalandığını gösteren bir resim koymuşlardı.
Mahkeme kararı ABD’yi ikiye bölmüş durumdaydı. Kriz büyüyordu, Oklahoma eyaleti Ulusal Muhafızlarını bölgeye gönderme kararı almıştı!
ABD Anayasa Mahkemesi’nin, Meksika sınırında göçmenlerin geçişini engellemek için kurulan dikenli tellerin sınır görevlilerince kesilmesine izin veren kararı, ABD’yi resmen ikiye ayırmıştı. Teksas Valisi kararı tanımamış, 25 eyaletten de valiye destek açıklaması yapılmıştı. Oklahoma eyaleti Valisi Kevin Stitt ise ABD-Meksika sınırındaki kaçak geçişleri önlemek amacıyla eyaletin ulusal muhafızlarını bölgeye göndereceğini vurgulamıştı. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın; mevcut ABD yönetiminin güney sınırındaki yasadışı göç sorunuyla mücadele edemediğini belirterek Cumhuriyetçiler tarafından yönetilen eyaletleri bu konuda bir arada hareket etmeye çağırmasının ardından başlayan kriz yeni bir boyut kazanmıştı. ABD’nin Oklahoma eyaleti Valisi Kevin Stitt’ten tansiyonu zirveye çıkaran flaş bir açıklama yapılmıştı.
Federal Mahkeme kararı ABD’yi ikiye ayırmış durumdaydı. Oklahoma eyaleti, Teksas Valisi’ne destek amaçlı ulusal muhafızlarını bölgeye gönderme kararı almıştı. “Teksas’ta 28 giriş noktası var. Bu giriş noktaları dışında herhangi bir yerden ülkeye girmenin yasadışı olduğu zaten federal bir yasa” diyen Stitt, Biden yönetiminin sınır tedbirlerini uygulamadığını savunarak, “Federal hükümetin, Biden’ın, jiletli telleri kesiyor olması hiç de mantıklı değil. Evet, ülkemizi istilaya karşı savunma hakkımız var. Yasadışı yollardan gelen 6 milyon insan varsa buna başka ne diyebilirsiniz ki?” şeklinde çıkışmıştı. Eski ABD Başkanı Donald Trump, mevcut ABD yönetiminin güney sınırındaki yasadışı göç sorunuyla mücadele edemediğini belirterek “göçmen istilası” olduğunu vurgulamıştı.[4]
İç Savaş mı Çıkacaktı? ABD’de Sınıra Dikenli Tel Krizi Tehlikeli Boyutlara Taşınmaktaydı!
Amerika Birleşik Devletleri’nde Teksas eyaletinin göçmen akışına karşı sınıra dikenli tel örmesi uzun zamandır tartışılmaktaydı. ABD Yüksek Mahkemesi bu dikenli tellerin kaldırılmasına karar verse de Cumhuriyetçi Teksas Valisi Gregg Abbott, durumu “işgal” olarak tanımlayıp telleri kaldırmayacağını açıklamıştı. Valinin bu açıklaması, ABD genelindeki Cumhuriyetçi 25 eyaletten de destek almıştı. Biden yönetimi ve Teksas arasında dikenli tel anlaşmazlığı tehlikeli sonuçlara gebe bulunmaktaydı. ABD Yüksek Mahkemesi “dikenli teller kaldırılsın” kararı alırken Teksas ise bu karara uymayacaklarını vurgulamıştı. Sosyal medyada ise “Teksas bağımsızlık ilan edecek”, “25 eyalet, federal hükümete başkaldırdı” gibi iddialar dolaşmaktaydı.
Peki, ABD’deki Teksas geriliminde 25 eyaletin bildirisi iç savaşa yol açar mıydı?
ABD yönetimi ile Meksika sınırında bulunan Teksas eyaleti arasında sınır anlaşmazlığı, dünya gündeminin baş sıralarına oturmuş durumdaydı. Ülkede bir iç savaşın oluşacağı yönündeki iddialar, 25 eyalet yönetiminin Teksas’a destek vermesiyle daha da kuvvetlenirken bölgeden gelen haberlerden Teksas’ta herhangi bir askeri hareketliliğin olmadığı anlaşılmaktaydı. ABD’deki 25 eyalet, ABD Başkanı Joe Biden ile Teksas eyaleti arasındaki sınır güvenliği geriliminde Teksas’a destek veren bildiri yayımlayarak “Sınırın güvenliğini sağlamak için dikenli tel örgüler de dahil olmak üzere her türlü araç ve stratejiyi kullanma konusunda Vali arkadaşımız Greg Abbott ve Teksas eyaleti ile dayanışma içindeyiz” açıklamasını yapmışlardı.
ABD’deki bu yırtık dikiş tutmazdı!?
Teksas Valisi Greg Abbott, yüksek mahkemenin aldığı kararı, “işgal” olarak yorumlarken, ülkeye sınırdan girenlerin içerisinde, teröristlerin ve çete üyelerinin olma tehlikesini gündeme taşımıştı. Ülkede ortaya çıkan gerilim, “ABD’de iç savaş mı çıkıyor?” sorusuna neden olurken bölgeden gelen haberler, şu an için bir “çatışma” ihtimalinin olmadığını gösterse de bu olayın çok ciddi ve tehlikeli sonuçlar doğuracağı tartışılmaktaydı.
Kuduz İsrail Giderek Yalnızlaşmakta ve Lanete Uğramaktadır!
Güney Afrikalı Bakan Pandor; “Adalet Divanı’nın İsrail soykırımı davasında Gazze’de ateşkes kararı vermesini (umardık)” diye yakınmıştı!..
Güney Afrika Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanı Naledi Pandor, Uluslararası Adalet Divanı’nın Siyonist İsrail ile ilgili aldığı ihtiyati tedbir kararıyla ilgili önemli açıklamalar yapmıştı. Uluslararası Adalet Divanı, Siyonist İsrail rejiminin dosyanın reddi talebini reddederek soykırım davasının esastan görülmesi kararını almıştı.
“Filistin halkının davası, Afrika’nın davasıdır!”
Pandor, Soykırım Suçunun Önlenmesine İlişkin Sözleşme’nin çok dikkatli okunması gerektiğine işaret ederek, mahkemenin kararının ateşkes olmadan işlemeyeceğini hatırlatmıştı. Birleşmiş Milletler’in, bu kararın takipçisi olması gerektiğinin altını çizen Pandor, “Artık çatışmaları çözmek için, İsrail’in silah kullanmasına fırsat tanınmamalıdır!” diye uyarmıştı. Filistin’e yaptığı destek açıklamasını yineleyen Pandor, “Umudum şu ki; biz artık süreci iki devletli çözüme götürmek için adım atmış olduk. Eğer İsrail, Adalet Divanı’nın kararlarını uygularsa gelecek için hepimize umut verecektir. Hepimizin bu noktada yapacağı şey İsrail’i bu kararlara uymaya davet etmektir. Sorularınız İsrail ile ilgili, ancak asıl sormanız gereken Gazze’deki insanlar olmalı” ifadelerini kullanmıştı.
İhtiyati Tedbir Kararı Önemli Bir Aşamadır!
Lahey Adalet Divanı; ihtiyati tedbirlerin alınması konusunda, Divan’ın davaya bakma yetkisi olduğu kararına varmıştı. Bu tedbirler, sahadaki durumun daha da kötüleşmesini önlemek için alınabilecek geçici karar olarak yorumlanmaktaydı. Uzmanların çoğu, Güney Afrika’nın insanlara “hiçbir şey yapılmazsa” hayatlarının büyük risk altında olacağını kabul ettirmeyi başardığına inanmaktaydı. Bu durum, davanın 11 ve 12 Ocak 2024’teki bölümlerinde yaşanmıştı. İsrail, savunmasını 12 Ocak 2024’te ulaştırmıştı. Güney Afrika ise mahkemeden İsrail’in Gazze’deki savaşı durdurmasını ve Gazze’ye giren insani yardım üzerindeki kısıtlamaları kaldırması talebini aktarmıştı.
Siyonist Yöneticileri Tutuklamak için Yeterli Kanıt Vardı!
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) Filistinli mağdurları savunan Fransız Avukat Gilles Devers, savcılığın İsrailli yetkililer hakkında tutuklama kararı çıkarması için yeterli delile sahip olduğunu vurgulamıştı. Beraberindeki avukatlarla birlikte UCM savcısı ve mağdurlar ofisiyle görüşmek üzere Lahey’e giden Devers, AA muhabirine yaptığı açıklamada, UCM’nin İsrailli yetkililer hakkında tutuklama kararı çıkarması için makul şüphenin yeterli olduğunu ve bu düzeyde bir şüphe için yeterli kanıt bulunduğunu hatırlatmıştı.
Uluslararası toplumdan, UAD’nin İsrail aleyhindeki kararlarına destek yağmıştı!
Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) İsrail aleyhine açılan “soykırım” davasında aldığı ihtiyati tedbir kararlarına, birçok ülke desteğini açıklamıştı. UAD, Güney Afrika’nın açtığı soykırım davasında, İsrail’in Gazze sakinlerine yönelik katliam, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınmasına ve soykırımı önlemek için tüm tedbirleri almasına hükmetmiş bulunmaktaydı.[5] Birçok ülke UAD’nin kararını olumlu karşılarken, İsrail’in bu karara uyma zorunluluğuna da çokça vurgu yapılmıştı.
İrlanda, UAD’nin aldığı tedbir kararlarından memnun olduğunu açıklamış, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, UAD’nin İsrail’e yönelik aldığı ihtiyati tedbir kararlarının tüm taraflar için bağlayıcı olduğunu vurgulamıştı.
İspanya’da azınlık sol koalisyon hükümeti, UAD’nin İsrail’in Gazze’de soykırımını önlemek için tüm tedbirleri alması gerektiğiyle ilgili verdiği kararı memnuniyetle karşılamıştı. İspanya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada da “ateşkes” ve “iki devletli çözüm” çağrıları yinelenerek, “Barıştan ve uluslararası hukuktan yanayız. UAD’yi destekliyoruz ve şiddet sarmalını durdurmak için çalışıyoruz” ifadeleri kullanılmıştı.
Almanya’nın: “İsrail de bu kararlara uymak zorundadır” açıklaması anlamlıydı!
Alman hükümeti, UAD’nin İsrail ile ilgili kararının uluslararası hukuk kapsamında bağlayıcı olduğunu ve İsrail’in de bunlara uymak zorunda olduğunu hatırlatmıştı. Slovenya Dış ve Avrupa İşleri Bakanı Tanja Fajon, kararın, İsrail’e Gazze’deki sivillere yönelik katliamı derhal durdurması için açık bir mesaj olduğunu vurgulamıştı.
Fransa’da muhalif siyasetçiler, UAD’nin İsrail aleyhine açılan “soykırım” davasında ihtiyati tedbire hükmetmesini “tarihi bir karar” olarak tanımlamıştı. Hollanda’nın geçici hükümeti, UAD’nin İsrail’e yönelik aldığı ihtiyati tedbir kararlarına uyulması çağrısında bulunmuşlardı.
Güney Afrika, kararı uluslararası hukuk açısından zafer olarak tanımlamıştı!
Güney Afrika Adalet Bakanı Ronald Lamola, UAD’de İsrail aleyhine alınan kararın uluslararası hukuk açısından zafer olduğunu belirterek, “Divanın kararı, uluslararası hukuk açısından, Gazze halkı, çocukları ve kadınları açısından bir zafer” değerlendirmesinde bulunmuşlardı. Güney Afrika Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanlığı, UAD’nin İsrail aleyhine aldığı tedbir kararlarının, Filistin halkının adalet arayışında önemli bir dönüm noktası olduğunu hatırlatmıştı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “UAD, aldığı kararla İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin soykırım niteliğinde olduğunu tespit etti ve bu temelde geçici tedbirler alınmasına karar verdi” ifadesi kullanılmıştı.
HAMAS’a göre; Lahey Mahkemesi’nin kararı, İsrail’in soykırım girişimini ispatlamıştı!
HAMAS, Lahey Mahkemesi’nin Siyonist İsrail aleyhtarı kararını olumlu karşılayarak, dünya topluluğunu, İsrail’in söz konusu karara uyması için bu rejime karşı baskı yapmaya çağırmıştı. Filistin İslami Direniş Hareketi (HAMAS), Uluslararası Lahey Mahkemesi’nin Siyonist İsrail aleyhine verdiği kararı olumlu karşılayarak “Bu karar, İsrail’in (Filistin halkına karşı) soykırımda bulunduğuna dair suçlamanın doğruluğunu ispatladı. Bu karar aynı zamanda İsrail’den, Gazze Şeridi’ne uyguladığı ablukayı kaldırması ve uluslararası hukuk çerçevesinde vazifelerini yapmasını istiyor” diyerek destek çıkmıştı.
Uluslararası Adalet Divanı’nın, Güney Afrika’nın Siyonist İsrail aleyhine açtığı davayla ilgili verdiği ilk kararının okunması duruşması 26 Ocak 2024 Cuma günü Lahey’de yapılmıştı. Lahey Mahkemesi Başkanı Yargıç Joan Donoghue bu duruşmada “Divan, Gazze’de vuku eden faciadan tamamıyla haberdar ve buna göre Gazze’de cereyan etmekte olan cinayetleri kınıyor” kararını açıklamıştı. HAMAS ayrıca, Lahey Mahkemesi’nin verdiği karar üzerine Gazze’de Filistin halkına karşı saldırıların durdurulması gerektiğinin altını çizerek, uluslararası topluluğu, İsrail’in söz konusu karara uyması için bu rejime karşı baskı yapmaya çağırmıştı.[6]
İsrail’in mahkemeye ‘antisemitist’ tepkisi işe yaramamıştı!
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) Tel Aviv aleyhinde açılan soykırım davasında aldığı ihtiyati tedbir kararına ilişkin, görüntülü açıklama yayımlamıştı. İsrail’e yönelik “soykırım” suçunu reddeden İsrail Başbakanı: “Her ülke gibi İsrail’in de kendini savunma hakkı doğaldır. Bu temel hakkı reddetme girişimi, Yahudi devletine karşı açık bir ayrımcılıktır ve bu haklı şekilde reddedilmektedir. İsrail’e karşı soykırım suçu atfetmek sadece yanlış değil, şoke edicidir ve tüm iyi insanlar bunu reddetmelidir” şeklinde zırvalamıştı.
İsrail aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir Siyonist’i ise; ülkesi aleyhinde açılan soykırım davasında ihtiyati tedbir kararı alan Uluslararası Adalet Divanı’nı (UAD) “antisemitizm” ile suçlamıştı. Ben Gvir, ihtiyati tedbir kararına ilişkin yazılı açıklamada; UAD’yi “Yahudi karşıtlığı” ile suçlayarak “Lahey’deki antisemit mahkemenin kararı, önceden bilineni kanıtlıyor: Bu mahkeme adalet değil, Yahudi halkına yönelik zulüm arıyor. Holokost sırasında sessiz kaldılar, bugün de ikiyüzlü bir şekilde devam ederek bir adım daha atıyorlar” ifadelerini kullanmıştı.[7]
Evet, Siyonist katliam şebekesi ve terörist İsrail kabinesi giderek yalnızlaşmakta ve dünya kamuoyu vicdanında lanete uğramaktaydı!
İsrail Halkının %88’i Gazze Katliamını Haklı Bulmaktalardı!
Tel Aviv Üniversitesinin bu süreçte yaptığı kamuoyu araştırmasına göre, İsrail halkının %88’inin, Gazze’de katledilen sivil insanların öldürülmesini haklı buldukları ortaya çıkmıştı. Yani hem devlet hem de millet olarak bunlar soykırımcılardı![8]
Bu konuda Kur’an-ı Kerim şöyle buyurmaktaydı:
“(Yahudiler) Her nerede bulunurlarsa bulunsunlar, -(bunlardan) Allah’ın ipine (sarılanlar) ve insanların ipine sığınanlar (eman ve ahit garantisine ve zımmî olarak devlet himayesine alınanlar) dışında- onlara zillet (zorluk ve horluk damgası) vurulacaktır. Onlar, Allah’tan (hak ettikleri) bir gazaba uğramışlardır da (bu yüzden) üzerlerine aşağılanma (damgası) basılmıştır. Bu, Allah’ın ayetlerini inkâr etmelerinden ve peygamberleri haksız yere öldürmelerinden dolayıdır. (Yine) Bu, onların (dine ve elçilere) asi olmalarından ve (her konuda) haddi aşmalarındandır.”
“(Gerçi) Onların hepsi bir değildir. Kitap Ehlinden (Yahudi ve Hristiyan kesimlerden) gece vakti kıyama durup, Allah’ın ayetlerini okuyarak secdeye kapanan birtakım (insanlar) da vardır.”
“Bunlar, Allah’a ve ahiret hayatına inanır, ma’rufu (iyi, güzel ve doğru olanı) emredip (uygulanmasına çalışır), münkerden (kötü, zararlı ve haksız olandan) sakındırır ve hayırda yarışırlar. İşte bunlar salih (yararlı ve barışçı) olanlardır.” (Âl-i İmrân Suresi, 112-113-114)
Bağımsız ve vicdanlı Senatör Sanders’tan ABD’ye, İsrail’e yapılan yardımları durdurma çağrısı!
ABD’li bağımsız Senatör Bernie Sanders, ABD’nin, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya insanlık dışı katliamlarını desteklemek için bir dolar daha vermeyeceklerini açıkça belirtmesi gerektiğini ifade ederek, ülkesine, yaptığı yardımları durdurma çağrısında bulunmuşlardı. Senatör Sanders, The Guardian gazetesinde kaleme aldığı yazıda, ABD Temsilciler Meclisi ve Senatosunun Gazze’de yaşanan “ağır insani felaketi” görmezden geldiğini vurgulamıştı. Sanders, “Açık olalım: Gazze’de yaşananlar kıyılarımızdan binlerce mil uzakta meydana gelen talihsiz bir trajedi değildir. ABD, İsrail’e her yıl 3,8 milyar dolar askeri yardım sağlıyor ve Gazze’yi yok eden bombalar ve askeri teçhizat ABD’de üretiliyor. Başka bir deyişle, yaşananların suç ortağıyız” ifadelerini kullanmıştı.[9]
Lahey’den Çıkan Karar İsrail’i Durduracak mıydı?
Uluslararası Adalet Divanı (UAD) daha önce de duyurduğu gibi 26 Ocak 2024 tarihinde Güney Afrika tarafından İsrail aleyhine yapılan başvuruda önleyici tedbir talebine ilişkin kararını vermiştir. Kararların oy birliğine yakın bir sayıyla alınması önemlidir. Karar, Güney Afrika’nın esaslı taleplerini kabul eder mahiyette olsa da operasyonlara derhal son verilmesi, insani yardımın Gazze Şeridi’ne gönderilmesi gibi en can alıcı noktalara temas etmemesi nedeniyle tatmin edici görülmemektedir.
Güney Afrika kısaca mahkemeden şu taleplerde bulunmuşlardı:
1- İsrail’in operasyonları derhal sonlandırması.
2- İsrail’in etkisindeki askeri ya da düzensiz birliklerin operasyonları ilerletecek adımlar atmaması.
3- İsrail’in, soykırımı önlemek için yetkileri dahilindeki tüm makul önlemleri alması.
4- İsrail’in, Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülükleri uyarınca, sözleşme tarafından korunan bir grup olan Filistin halkıyla ilgili olarak, sözleşmenin 2’nci maddesi kapsamına giren her türlü fiilden, özellikle aşağıda belirtilen fiillerin işlenmesinden geri durması kararı alınmıştı:
a- (Hamaslı ve Filistin asıllı) Grup üyelerini öldürmeye kalkışmak,
b- Grup üyelerine, ağır bedensel ve ruhsal zararlara yol açmak,
c- Grubun yaşam koşullarını, grubun tamamen veya kısmen fiziksel olarak yok edilmesine yol açacağının bilincinde olarak bozmak ve,
d- Filistinli Grup içerisindeki doğumları engellemeyi amaçlayan önlemler almak yasaklanmıştı.
5- İsrail’in, yukarıda 4-c talebiyle bağlantılı olarak Filistinlilerin yaşam koşullarını bozucu emir, yasak ve kısıtlamaları kaldırmak dahil, gücü dahilindeki tüm tedbirleri alması.
6- Doğrudan ve alenen soykırımın kışkırtılmamasını, soykırım için teşekkül oluşturulmamasını, soykırıma teşebbüs edilmemesini ya da soykırıma iştirak edilmemesinin sağlaması; bu fiillere katılanların ise Soykırım Sözleşmesi gereğince cezalandırılması için adım atılması.
7- Delillerin imhasını önlemek ve muhafazasını sağlamak için önlemler alınması; bu amaçla, İsrail’in, vaka inceleme heyetlerinin, uluslararası yetkililerin ve diğer kuruluşların Gazze’ye erişimine engel olmaması.
8- İsrail’in, karardan sonra bir ay içinde ve düzenli aralıklarla Divan’a rapor sunması.
9- İsrail’in, Divan önündeki anlaşmazlığı ağırlaştıracak veya uzatacak ya da çözümünü zorlaştıracak hiçbir eylemde bulunmaması uyarısı yapılmıştı.
Divan’ın yukarıda kısaca yer verilen taleplere ilişkin karar vermeden önce çözmesi ya da cevap vermesi gereken birtakım meseleler vardır. Bu aşamada esasa ilişkin bir karar alınmadığından Divan ancak prima facie (ilk bakışta) makul görülecek nedenlere dayalı olarak bu sorunlarla ilgili duyarlılık ortaya koymuşlardır.
Özetle vurgulayalım ki: Bu aşamada Uluslararası Adalet Divanı yaşananların bir soykırım olup olmadığına dair bir karar vermemiştir. Bu geçici uyarı, esasa ilişkin nihai karar verilinceye kadar onarılamaz zararların ortaya çıkmasını engellemeye yöneliktir. Bu sebeple Divan, kararında ihsas-ı rey anlamına gelebilecek açıklamalar yapmaktan kaçınıvermiştir. Dolayısıyla basında ve sosyal medyada yer alan bilgi kirliliğinin aksine bu karardan İsrail’in soykırım yaptığı sonucuna ya da aksine varmak doğru değildir. Divan, bu aşamada önleyici tedbirlerin gerekliliklerine, ancak prima facie (ilk bakışta) makul bulunması koşuluyla varabilir. Esasa ilişkin kararında kabul edilebilirlik (yetki, taraf sıfatı), soykırım iddiasına ilişkin vakaların ve delillerin makul olduğu konularında teorik olarak aksi yönde karar da verebilir.
[1] https://www.sondakika.com/dunya/haber-teksas-valisi-arkasina-25-eyaleti
[2] 26 Ocak 2024 – CNN Türk – Washington
[3] https://twitter.com/yunuspaksoy/status/1750891203682295862?s=46
[4] 27 Ocak 2024 – hurriyet.com.tr
[5] 27 Ocak 2024 – aa.com.tr
[6] 27 Ocak 2024 – farsnews.ir
[7] 26 Ocak 2024 – indyturk.com
[8] https://x.com/YavuzKartal03/status/1751257694713897353?t
[9] 27 Ocak 2024 – aa.com.tr
[1] https://www.sondakika.com/dunya/…
[2] 26 Ocak 2024 – CNN Türk – Washington
[3] https://twitter.com/yunuspaksoy/…
[4] 27 Ocak 2024 – hurriyet.com.tr
[5] 27 Ocak 2024 – aa.com.tr
[6] 27 Ocak 2024 – farsnews.ir
[7] 26 Ocak 2024 – indyturk.com
[8] https://x.com/YavuzKartal03/…
[9] 27 Ocak 2024 – aa.com.tr

Dünya bir karar aşamasına geldi. Ya kötülük ve fenalık düzeni devam edecek ve bataklık kokusu insanları mahvedecek ya da tüm bu sistem çöküp yeni ve Adil bir Düzen kurulacak. Siyonizmin emrinde, Dünya’da sözde bir cennet oluşturmak hayali ile bir araya getirilen ABD, içten içe çürüyen sistemiyle artık ayakta durmakta zorlanıyor. Tüm dünyada 600’e yakın askeri üssü bulunan, bulunduğu her yerde fenalık ve rezilliklerin ana sponsoru olan bu ülke, ettiklerinin karşılığını kendi içinden bulacak gibi duruyor. Zira en başında bulunan bunaktan başlayarak, en küçük bir sosyal medya etkileşimcisine kadar, sistem olarak hep zalimin yanında durmanın, hep zalim olmanın da bir bedeli olacaktır.
Siyonizme yapılan askerliğin gereği olarak, bugüne kadar israil denen terör şebekesinin kılına bile dokunulmamasını BM eliyle sağlayan, Fas’tan Malezya’ya kadar tüm İslam ülkelerinin sınırlarını sırf siyonizmin şeytani hedefleri uğruna değiştirmeye çalışan, bu ülkelerde işbirlikçi-uşak tipleri iktidara getiren ABD, kurulduğu günden bugüne en büyük sınavına giriyor. Onca savaş geçmiş olmasına rağmen, neden bu sınav en büyüğü sorusunun cevabına gelince: Çünkü bugüne kadar uyutulan ve siyonizmin emelleri için şuursuz bir biçimde yaşayan halk, siyonizm için değil ülkesi için konuşmaya başlıyor. Tüm bu süreci ve devamını merak eden, anlamak isteyenlere Üstad Ahmet Akgül’ün veciz sözleri üzerinde biraz daha düşünmek düşüyor: “Dünyanın fikri değişimi Türkiye’den, fiili değişimi ise Filistin’den başlamıştır!” Bakalım bu değişim süreci bizleri daha ne kadar şaşırtacak hep birlikte göreceğiz inşallah…
Siyonistlerin en çok ezdiği halk, Amerikan halkıdır!,
Dünyada ki bütün ülkelerin dış borcunun iki buçuk katı borcu olan ABD!
ABD’de sokaklarda yaşayan ve sayısı hızla artan binlerce insan…
Epstein davası ve Siyonistlerin karargahı olan New York’ta sinagog baskını..
ABD halkı uyanıyor!
Siyonistler artık ABD halkını sömüremediği için yatırımlarını Çin’e kaydırmıştı.
Siyonistler, ABD’ye giren kaçak göçmenleri ucuza çalıştırmak, ABD’yi karıştırmak için mültecilerin ABD’ye kolayca girmesini sağlarken;
Vatanının iyiliğini isteyen vicdanlı insanlar, Siyonistlere kafa tutmuşlardır!
Bütün tarihi kara lekelerle dolu olan ABD, Allah’ın izniyle parçalanacak ve ABD halkıda Siyonistlerden kurtulduklarına sevinecekler!
”Bulutlar dağıldığında, Erbakan mührünü göreceksiniz!” Üstad Ahmet Akgül
The New York Post tarafından “harfi harfine”,alıntılanan Kissinger’in “100 yıl küsür içinde artık İsrail olmayacak”sözü gizemli bir gerçeği yansıtıyordu.Kissinger,İsrail’in tehlikede olduğunu, fazladan trilyonlarca dolar harcayıp düşmanlarını ABD ordumuzla ezersek bile İsrail’in kurtulabileceğini de söyleyemiyordu.Netanyahu’nun eski dostu Mitt Romney’i seçersek,İsrail’in bir şekilde kurtulabileceğini de anlatmıyordu.İran’ı bombalarsak, İsrail var olmaya devam edebilir de demiyordu.Kısaca hiçbir çıkış yolu öneremiyordu.Basitçe ve çaresizce şu gerçeği belirtiyor ve “2024’te İsrail artık olmayacak!”demeye getiriyordu.Acaba hangi Ayet ve Hadislerin müjdesinden ve hangi âlimlerin haberinden yola çıkarak bu sonuca varıyordu?Siyonist ve emperyalist stratejilerin bu derin kuşkularının ve çetin korkularının altında neler yatıyordu?
Yani AKP’nin de İsrail’inde artık art arda çöküşü yaklaşıyordu.Ve Cumhurbaşkanı olunca kurtulacağını sananlarda aldanıyordu!
Ya Rabbi Nurunu ve Vadini Tamamla Siyonizmi yıkıp
Adil Düzeni Milli Çözüm eliyle İktidar eyle
Bizleri de hizmetkâr eyle
Amin..
İnşallah Adil Düzen Medeniyeti en kısa süre içerisinde kurulacak ve bütün dünyadaki halklar zalim Siyonist sistemin sömürü çarkından kurtulacak.
Dünya Devletleri, zulüm etmeyen, zalimlik yapmayan, iyi niyetli gerçek sahipleri tarafından yönetilecek.
Amerika Birleşik Devletleri’nde patlak veren bu başkaldırı ve karışıklık inşallah o devletin içerisine sızmış Siyonist yapının da atılarak gerçek sahiplerine bırakılmasına vesile olacak.
Türkiye merkezli huzur ve medeniyet dönemi bahardan çok daha yakın Allahın izni ile.
Siyonizm’in dünyayı nasıl sömürüp kan kusturduğu, Kuduz İşgalci Şer Şebekesi İsrail’in, dünya halklarının baş belası olduğu, her dinden her görüşten iyi niyetli tüm insanlar tarafından net bir şekilde fark edildi.
Bu onurlu tavırlarından dolayı Güney Afrika devlet yöneticilerini de kutlamak lazım.
Aziz Erbakan Hocamızın buyurdukları; “Yakın bir gelecekte, Mücahit Mü’minler olarak; SSCB ve ABD’yi Allah’ın izniyle karton gibi yırtacağız!..” müjdesi ile, Siyonizmin güdümündeki Sovyetler nasıl karton gibi parçalandı ise şimdi de Siyonizmin güdümündeki ABD karton gibi parçalanacaktır!
Dünyanın Fikri Değişimi Türkiye’den, fiili değişimi ise Filistin’den başlamıştır!
İşte Milli Çözüm, bizlere bu müjdeleri hatırlatmaktadır!
Evet, Afgan Mücahitlerinin cihadı nasıl Sovyetleri karton gibi parçaladı ise, şimdi de Hamas Mücahitlerinin cihadı hem Siyonist İsrail yok edecek hem de Siyonizmin güdümündeki ABD’yi karton gibi parçalayacaktır!
“Yoksa onlar: “Biz, ‘birbiriyle yardımlaşıp nusret bulan’ (ve karşısında kimseler duramayan) ‘Güçlendirilmiş bir Cemiyetiz’ (sanki, Birleşmiş Milletleriz” diyerek) mi (şımarıp böbürlenmektedirler)?”
“(Oysa) Yakında o “Birleşik Cemiyet” bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacak (delik arayacak vaziyete ve hezimete düşeceklerdir).” (Kamer Suresi 44-45 Ayetleri)
Evet, sadece Siyonist güdümlü ABD parçalanmakla kalmayacaktır, şımarıp böbürlenmelerine sebep olan Siyonist güdümlü Birleşmiş Milletler ve arkasındaki Siyonist şeytanlar da bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçmak zorunda kalacaklardır!
“(Üstelik) Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötülüğü tasarlayıp planlayarak (Elçiye ve Hakk davetçiye karşı çıkmışlardı). Oysa kötü niyetli hileli düzen, kendi sahibinden başkasını sarıp-kuşatmayacaktı. Onlar (kendileri gibi hile ve tuzak kuran) önceki kavimlerin kanunundan (ve onların çarptırıldığı cezadan) başkasını mı bekliyorlardı? (Veya hile ve hıyanetleri yanlarına kâr mı kalacak zannediyorlardı? Oysa) Allah’ın sünnetinde (ezeli adalet prensiplerinde ve hikmet projelerinde) asla bir değişme-başkalaşma bulamazsın ve Allah’ın sünnetinde (tabii ve takdiri yasalar sisteminde) kesinlikle bir sapma ve caymaya rastlayamazsın. “
“(Bunlar) Yeryüzünde hiç gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden önceki kavimlerin sonlarının nasıl olduğunu görsünler! Ki onlar (bunlardan her bakımdan) daha güçlü idiler. (İşte o geçmiş medeniyetlerin ve milletlerin şu harabelerine baksınlar da) Ne göklerde, ne de yerde Allah’ı aciz bırakacak hiçbir şey olmadığını (anlasınlar). O (her şeyi hakkı ile) Bilen ve (istediğini yapmaya) gücü yetendir (her şeye Kâdir olandır).” (Fâtır Suresi 43-44. Ayetleri)
Evet, Siyonist şeytanların ve işbirlikçi hainlerin kötü niyetli hileli düzenleri, yine Siyonist şeytanları ve işbirlikçi hainlerini sarıp kuşatacak, kendi pislikleri içerisinde boğulacaklardır!
ABD’YE VE SİYONİZME HAYIRLI OLSUN:ARTIK ONLARINDA YIKILMASI KOLAYLAŞTIRACAK BİRBİRLERİNE YARDIM EDEMEYECEK DERTLERİ VARDI!
Muhterem Ahmet Hocamızın buyurdukları gibi bundan 2 ay önce Siyonist İsrail barış için Hamas’a yalvaracak desek kimse inanmazdı.Hamas’ın tüm İslam ülkerinin duyarsızlığına rağmen muhteşem direnişi siyonistler İsrail’e diz çötürmüştü. Yetmez hucumları sonucunda İsrail artık bırak kara harekatını başlatmayı HAMAS ile anlaşma yapmak için aracıları devreye sokmaktaydı.Tüm dünyanın gözü önünde gerçekleşen katliama Lahey’de İsraili suçlu bulup yargılayacak irade ortaya koyulmamaktaydı.Ancak vicdanlarda İsrail yargılanmaktaydı. Hristiyan dünyasında bile bu Siyonist İsrail artık yıkılmalı denmekteydi. Yapılan yardımları engellemeye çalışarak İsrail, Gazzedeki insanları ölüme mahkum ediyordu. AB ülkelerinde yaygınlaşan çiftçi eylemleri küresel boyut kazanmıştı. ABD yönetimi başkaldıran eyaletlere Askeri birliklerini bu bölgelere sevk ederek ayaklanmaları bastırmaya çalışmaktaydı.Ancak ABD ve İsraildeki olaylar Hocamızın buyurduğu gibi Adil Düzen kurulurken onlarında başlarını kaldıramayacak dertleri olacaktır.
Bu arada Türkiyede yaşanacak bir yönetim değişikliği ile Artık Dünyaya Adil Düzenin kurulduğunu ilan edecek Milli Çözüm iktidarına ihtıyaç vardı ve inancımız odurki kısa zamanda bu süreç yaşanacaktı.Kimse buna engel olamayacaktır!
Hayır, doğrusu Biz Hakkı Bâtılın üstüne fırlatırız, O da onun beynini darmadağın-mahvedip bitirir. (Ardından) Bir de bakarsın ki, o (bâtıl ve barbar rejimler, zalimler ve işbirlikçiler yıkılıp) yok olup gitmiştir. (Allah’a karşı; “sözünde durmaz, süper güçlerle başa çıkamaz” gibi zanlardan ve) nitelendirdiğiniz yakışıksız sıfatlardan dolayı yazıklar olsun size! [Not: Beyni parçalanan ve fikriyatı boşa çıkarılan bâtıl ve barbar sistemin, geri kalan görkemli gövdesinin çökmesi ve çözülmesi artık kolay ve kaçınılmaz olacaktır.](Enbiya Suresi 18) mealikerim.com
Devlet kılıfına bürünmüş bu küresel örgütlü kötülüğü, yeryüzünden silip atma imkanını en kısa zamanda Milli Çözüm inancına nasip et Yarabbi!
Siyonist şeytani düzen ağır yaralar almaya başladı. İnşallah tez zamanda beyni dağıtılıp perişan edilecek.
Özetle vurgulayalım ki: Bu aşamada Uluslararası Adalet Divanı yaşananların bir soykırım olup olmadığına dair bir karar vermemiştir. Bu geçici uyarı, esasa ilişkin nihai karar verilinceye kadar onarılamaz zararların ortaya çıkmasını engellemeye yöneliktir. Bu sebeple Divan, kararında ihsas-ı rey anlamına gelebilecek açıklamalar yapmaktan kaçınıvermiştir. Dolayısıyla basında ve sosyal medyada yer alan bilgi kirliliğinin aksine bu karardan İsrail’in soykırım yaptığı sonucuna ya da aksine varmak doğru değildir. Divan, bu aşamada önleyici tedbirlerin gerekliliklerine, ancak prima facie (ilk bakışta) makul bulunması koşuluyla varabilir. Esasa ilişkin kararında kabul edilebilirlik (yetki, taraf sıfatı), soykırım iddiasına ilişkin vakaların ve delillerin makul olduğu konularında teorik olarak aksi yönde karar da verebilir.”
Allah razı olsun bu bilgilerle daha da bilgileniyor ve gündemi daha net okuyabiliyoruz…Malisef tüm medya Filistin ve Dünyada yasanan tüm zulümleri ört pas ediyor…Haberler gereksiz haberlerle dolduruluyor…Trt Haber müdürü bile Kedi-Köpek haberleri vermekten bıktık açıklaması yapıyordu…
Allah ım herşeye kadirsin bu zulümleri durdur Ya Rabbi oyunlarını başlarına çevir !
Artık savaş ve zorbalık değil, barış ve adalet… Sömürme ve sindirip köleleştirme yerine, temel insan haklarına hürmet ve herkese hürriyet… Haksızlık ve ahlâksızlık yerine, merhamet ve asalet sistemi… Yani Akıl, İlim ve Kur’an dayanaklı ADİL DÜZEN Medeniyeti kurulacaktır… Hiçbir şeytani güç, bu kutlu ve mutlu devrime engel olamayacaktır.
Fikri altyapısı Milli Görüş’le hazırlanıp Üstad Ahmet Akgül Hocamızın öncülüğünde tamamlanan… Fiili başarısı HAMAS eliyle başlatılan… Harika teknolojileri ise yine Aziz Erbakan Hocamız sayesinde oluşturulan tarihi inkılap (dönüşüm ve değişim) oldukça yakındır. Kansız, kavgasız, tahribatsız ve talansız bir hesaplaşma yaşanacak YENİ BİR DÜNYA kurulacaktır inşallah.
İsra suresinde Rabbimiz buyuruyor ….
Biz Kitapta (Levh-i Mahfuz’da -kader programında-, olacakları önceden bildiğimizden) İsrailoğullarına şu hükmü verip (kararlaştırdık): “Muhakkak siz yer(yüzün)de iki defa (çok yaygın ve azgın bir fesatlıkla) bozgunculuk çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir kibirleniş-yükselişle böbürlenip şımaracaksınız. (Ekonomik, askeri ve siyasi gücü ele geçirecek ve bölgeye hükümran olacaksınız. Ne var ki bununla şımaracak; haksızlığa ve ahlâksızlığa başlayacaksınız.)”
Zira Allah Celle celalühü nurunu mutlaka tamamlayacaktır.
Yegane kuvvet ve kudret sahibi kendisi olduğunu ispatlayacaktır.
Mazlumların intikamını zalimlerden alacak rahmet ve adaletin ortaya koyacaktır..
Vaat ettiklerinin gerçek olduğunu ve kainatın mutlak hakimi bulunduğunu ishar ve ispat buyuracaktır.
Zira Allah’ın vaadi haktır….
Dünya yeni bir değişime hazırlanırken anlaşılan Siyonistler bir yandan da farklı iç problemlerle karşı karşıya kalmaktalardı. İşte yeni durumda Siyonizmin elinde olan Birleşik Devletler kendi döşedikleri mayınların tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardı. Önce islam coğrafyasında açlık ve savaş çıkartarak insanları göçe zorlayıp vatanlarını işkal ettiler. Kadınlar, çocuklar göç yollarında öldürülürken; bir kısmı insan ve organ ticaretinin kurbanı olmuşlar ve hali hazırda devam etmekteydi. Ardından bu göç dalgalarıyla Türkiye’miz de olduğu gibi işgal stratejisi güttüler. Şimdilerde bu bela kendilerine uğradı ve en hassas bir dönemde İsrail savaştayken kendileri iç savaş tehdidiyle karşı karşıya kaldılar. Bu öyle bir hal de aldı ki kendi içlerinde Anayasal sorunlar yaşamak zorunda kaldılar. Dünya İsrail belasını en yüksek adalet mahkemelerine taşırken… Her dinden insanlar İsrail’in Filistin’de ki vahşetine kendi yönetimlerine karşı eylemlerle isyan bayrağı açmışlardı.
Artık Milli Devlet yapıları bağımsızlıktan yana, kirli yapılar ise sınırları kaldırmaktan yana bir durumla yeni problemlerin merkezi olmaktaydılar. Bu durum ilginç şekilde ABD ve İsrail’de farklı şekilde eş zamanlı merkezi otoriteye karşı başkaldırı şeklinde sistemlerini tehdit etmekteydi.
Adil Dünyanın merkezini adaletle inşa edecek Erbakan merkezli derin ve asil yapı bu güne kadar satrancını bölgesel değil küresel stratejiyle yürüttüğünün de ispatını yapmaktaydı. Yani meselenin özü çıban olgunlaşmış, deşilmeyi beklemekteydi.
KARTON DEVLETLER
Gerçek şu ki, onlar (zalimler ve hainler, mü’minlere ve İslami girişimlere karşı) hileli planlar kurdular (ve kuracaklardır). Oysa eğer onların (şeytani) hile ve hazırlıkları, dağları yerinden oynatıp kaydıracak (zelzeleler oluşturacak derecede bugün nükleer silahlara ve teknolojik imkânlara dayanmış) olsa bile, Allah katında da (kesinlikle onları boşa çıkaracak ve etkisiz kılacak kudret) planları ve programları vardır! (Allah zalim güçlerin mekir ve tuzaklarını kendi başlarına saracaktır.)
– İbrahim Suresi 46 –