ÇAĞLAYAN COŞKUSU VE FLASH TV'NİN KORKUSU
29 Kasım 2004 Pazartesi saat 20 Ana Haber bülteninde, Flash TV'nin sulu sunucusu Milli Görüş'ün Çağlayan Mitingini yorumluyor:
"20-30 bin kişinin katıldığı bu miting, artık iyice yıpranan ve gözden çıkarılan AKP'nin yerine derin devletin yeniden Erbakan'ı gündeme ve umut haline getirme girişimidir. Emekli Necati Özgen paşa'nın: "Başörtüsü için Cuma namazı sonrası meydanlara taşanlar, hani nerede, şimdi niye Irak vahşeti ve Felluce felaketi için harekete geçmiyorlar?" sözlerinin hemen ardından geçen Cuma gösterileri ve arkasından Erbakan'ın Çağlayan mitingi, herhalde bir tesadüf değildir.
Avrupa Birliği de, Türkiye'yi rencide eden ve AKP'yi zor duruma düşüren tavırları ve raporlarıyla, sanki bizim Derin devletle işbirliği içindeymiş gibidir.
AKP'yi bölecek ve derin devletin istediği yeni bir oluşumu gerçekleştirecek en etkili isim olarak ta elbette Erbakan hatıra gelmektedir!?
Flash'ın sulu sunucusu, böylece kimlerin borazanı olduklarını da ifşa etmişlerdir.
Önce çağlayanda 20-30 bin değil en az100 bin kişi katılıp tek vücut haline gelmişti ve bunlar öyle toplama taşıma insanlar değil, "Yürekleri deryalar kadar derin ve büyük; azim ve iradeleri dağlar ve granit kayalar gibi sağlam ve güçlü" Kuvayı Milliyecilerdi...
Hem, derin devlet, bir tane değil, iki tanedir.
- 1- AKP'nin ve sizlerin yani tüm AB'cilerin, ABD'cilerin, IMF'cilerin güdümüne girdikleri, Siyonist ve masonik merkezlerin ve dış güçlerin içimizdeki işbirlikçileri olan KİRLİ HAİN DERİN DEVLET.
- 2- Ülkenin birlik ve dirliğine, Milli ve Manevi değerlere sahip çıkan, Kuvayı Milliye ruhunu ve şanlı tarih şuurunu taşıyan, temel insan haklarına ve evrensel hukuk kurallarına sadık ve saygılı yeni bir dünyadan, köle ve kuyruk değil, lider ve lokomotif bir Türkiye davasından yana olan MİLLİ ve HAYSİYETLİ DERİN DEVLET!...
Ve Flash'cı fesatlar böylece, Erbakan'a bir iftira atarken, bir itirafta da bulunmuş oldular;
Erbakan ve Milli Görüşçüler her zaman olduğu gibi, bugünde, hain ve kirli cephede değil, Milli ve asaletli çizgidedir.
AKP ise, Siyonist ve emperyalist zalimlerin işbirlikçisidir.
Fetullah Gülen'in medyaya yansıyan "AKP hükümetiyle, Türkiye'de her şey iyiye giderken, bazı mahfiller yeniden bu huzur ortamını karıştıracak eylemlere girebilirler" şeklinde Siyonist merkezlerin, Milli cephe karşısındaki telaş ve tedirginliklerine tercüman olan sözlerine, daha doğrusu ihbarcılığa soyunma heveslerine, şimdi Flash TV'nin sulu sunucusu da, başak bir açıdan destek vermektedir.
Ortak kuşku ve korkuları şudur:
AKP hükümetine ve onun temsil ettiği batıcı ve batırıcı zihniyet, Avrupa hatırına ülkemizi parçalamaya, Layt İslamla dinimizi yozlaştırmaya çalışan kesimlere karşı, artık her an bir Milli bir hareket olabilir!...
Hitler ve Musolini gibi gaddar ve barbar bir faşist olan Fransa Kralı Franko, kendi sapık saltanatı uğruna 600 bin İspanyol vatandaşını katletmiş ve hatta Nazilerin yeni ürettiği zehirli gaz silahlarının canlı deneme alanı olsun diye bir İspanyol kasabasını, yaptığı yardımlara karşılık Hitlere hediye etmiş ve burası Alman uçaklarının bıraktığı bombalar ve kimyasal silahlarla, halkıyla birlikte tarihten silinmişti. Şimdi, sabataist dönmeler ve hain mason işbirlikçiler, ve AKP hükümeti, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesinde işaret ettiği gibi: "Kendi siyasi emellerini istilacı ve israilci müstevlilerin şeytani hedefleriyle birleştirmiş" ve Franko gibi sadece bir ilçeyi değil, bütün Türkiye'yi feda etmeye ve rüşvet vermeye yeltenmişlerdir.
Ve elbette buna fırsat verilmeyecektir.
"Aman ha, bu AKP'yi bizde sevmiyoruz ve istemiyoruz amma, Erbakan geleceğine, bunlara katlanmak ve arka çıkmak gerektiğine inanıyoruz!" şeklinde doğrudan değil ama dolaylı yoldan bu hükümete ve bu zihniyete destek verenlerin, bunların suçlarına ve sorumluluklarına ortak oldukları da unutulmamalıdır.
Ve yine yeri gelmişken hatırlatalım ki, Necati Özgen paşalar, NATO kafalılar gibi yüzden değil, "öz" den konuşmaktadır.
Flash'ın suni tavırlı sunucusu; Türkiye'ye, diğer aday ülkelerden farklı, daha sert ve daha ters bir tavır takındıkları ve Haçlı damarıyla gerçek ayarlarını ortaya koyup, Türk halkını uyandırdıkları için, AB yetkililerini de "Milli Derin Devlete destek vermek"le suçlayıp saldırmaktadır.
Sn. Sunucunun (haber spikerinin) bütün bu incelikleri kavrama kabiliyeti olmadığına göre, anlaşılıyor ki, gizli ve kirli derin devletin kulağına üfürdüğü noktalara uygun bir ses çıkarmaktadır.
Bre gafiller!
Siz birkaç ay öncelerinde "Biz bu Annan planına "evet" desek de, yine Batıya (Amerika ve Avrupa'ya) yaranamayacağız. Onlar bizi tarih boyunca sürekli aldatmış, taviz koparmış, ama sonunda arkadan bıçaklamıştır. Göreceksiniz, AKP iktidarı, Kıbrıs halkı, Avrupa'dan umduğumuzu bulamayacağız." Anlamındaki haklı uyarıları yüzünden Sn. Rauf Denktaş'a yaptığınız hakaretleri ne çabuk unuttunuz!...
Hani Annan'ın şeytani planına "Evet" dersek, Türk kesimine uygulanan ambargolar kaldırılacaktı?
Hani hava alanları açılacaktı?
Hani Kuzey Kıbrıs'a yardımlar yağacaktı?
Hani Avrupa, kendilerini takmayan ve Annan planına karşı çıkan Rum Kıbrıs'ı hizaya sokacaktı?
Hayır, hayır!...
Bu arsız ve tutarsız tavır gaflet değil, bilinçli hıyanettir!ü
Bu soysuz ve sorumsuz yaklaşımlar Türkiye'ye hizmet değil, kasıtlı bir hakarettir.
Bu marazlı ve münafık davranışlar, huzur ve hürriyet değil, esaret, sefalet ve felaket davetiyesidir.
Bir avuç dönmenin ve işbirlikçi döneklerin şahsi saltanatları için koca bir milletin feda edilmesidir!
Fehmi Koru ise, Çağlayanda çağlayanlara dönüşen Milli Görüş Mitinginden, SP'den, Erbakan'ın sözlerinden ve özellikle ABD ile işbirlikçi AKP'ye yönelik tepkilerden tek kelime bahsetmeden:
"Aşırılık sergilemeye müsait pek çok eğilimi, böylesine disiplin ve dizen içinde tutabilen örnek tavrı" övüyordu.
Kimbilir, belki de, bazı mahfillere "Bu güce ve gerçeğe dikkat edin. Her an oyunlarınızı ve planlarınızı bozabilir" mesajları veriyor ve şöyle yazıyordu:
"Miting, ülkemizin demokratik bir olgunluğa sahip olduğunu ve sınırlarımız ötesinde olup-bitenlere duyarlı kitlelerin tepkilerini efendice verebildiklerini bir kez daha gösterdi. Mitinge katılanların kararlılık ve coşkusu da, umarız, siyasilerden toplumun iradesine ters politikalar bekleyenlere boş hayallere kapılmamaları uyarısı yerine geçmiştir. Türkiye kimsenin, hiçbir ülkenin yalnızca kan ve gözyaşı vaat ettiği iyice ortaya çıkmış projeleri içinde yer alamaz.
Kitle etkinlikleri disipline fazla açık değildir; Pazar günkü miting, pek çok eğilimden insanın, aşırılık sergilemeye müsait çok hassas bir konuda, kendilerini efendice ifade etme disiplinine sahip olduklarını ortaya koyması bakımından da önemliydi. Bazen bir tek olay ne kadar öğretici olabiliyor... (30.11.2004 Fehmi Koru-Yeni Şafak)
Ama Çağlayan mitingini "SP'ye Teşekkür" başlığıyla, tarafsız ve tutarlı bir tavırla yansıtan Şakir Suter gibi, Milli ve yerli yazarlarda vardı.
Akşam'daki köşesinde şöyle sesleniyordu:
"SP'ye Teşekkür! İstanbul'da Saadet Partisi'nin düzenlediği mitingi, gazetelerin büyük bölümü ya ıskaladı ya da kasten görmezden geldi. Oysa önceki gün İstanbul'da yapılan bu miting, son yılların en büyük kalabalığı idi. "Zalimlere lanet" denilerek, Felluce Katliamı kınandı. ABD'ye karşı büyük öfke vardı mitingde... Verilen mesajlar da son derece anlamlıydı; dileriz adreslerine ulaşmıştır! Acaba mitingi SP yaptı ve tepkileri Erbakan ile Recai Kutan seslendirdiği için mi görmezden geliniyor? Oysa o mitingi kimin düzenlediği ve kimin ne söylediği değil önemli olan... Söylenenler doğru mu değil mi? Bizce büyük bölümü doğru; Hatta geç bile kalınmış bir miting. Yine de, "koyun gibi millet" olmadığımızı gösterdikleri için SP'ye teşekkür ediyoruz.[1]
Mitingi seyreden bir ağabeyimizin ağzından dökülen şu cümlelerle konuyu bağlayalım.
Ey Siyonist ve emperyalist malum ve melun merkezler!...
Ey içimizdeki hainler ve zalimlerle işbirlikçiler!...
Ey ABD'ciler, AB'ciler, IMF'ciler!...
Bu muhteşem manzarayı görün ve aslınıza dönün!
İşte evlad-ı vatan... İşte ahfad-ı Fatihan... İşte ehli Kuran... İşte ashabı Vicdan!...
İşte meydan, işte Erbakan!...
[1] Akşam / 30.11.2004 / Şakir Suter
Bu yazarin diger makaleleri
< Önceki | Sonraki > |
---|