YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6637b8644ce0d
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 6 6 8
Bugün : 13987
Dün : 17958
Bu ay : 96857
Geçen ay : 737322
Toplam : 23613143
IP'niz : 18.221.42.164

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

Tağut, Arapça bir kavram olup,  “tuğyan ve isyan” manalarını taşır. Müfessir M. İbni Cerir, Tağutu şöyle tarif eder:

“Allah’ın indirdiği hükümlere karşı gelen ve onların yerine geçmek üzere sahte din ve sapık düzenler icat eden herkes ve her şey tağuttur.” [1]

Allah’ın dinine ve Kur’an disiplinine aykırı olarak, bozuk ve batıl şeyler uyduranların, insan veya şeytan olması tağutun mahiyetini değiştirmez. [2]


[1] Camiu’l Beyan, Mısır 1324, Cilt: 3 Sh: 13; Fi’- Zilal – il Kur’an, S. Kutup, C: 3 Sh: 269

[2] En’am: 112, Nas: 5 – 6

Tağutun ne olduğunu ve kimlerin tağuta taptığını daha iyi anlamak için, kelime-i tevhidin manasını bilmek icap eder.

“La ilahe illallah” (Allah’tan başka ilah yoktur) cümlesindeki “İlah” kelimesinin dört ayrı mânası vardır:

1 – İlah; ibadete layık ve müstehak olan zat demektir. Bu manada kelime tevhid “La ma’bude illallah” (Allah’tan başka mabud yoktur) şeklinde anlaşılır. Fatiha’da ki “iyyakena’büdü” (biz ancak ve yalnız sana kulluk ederiz) ayeti bu manayı ifade eder.

2 –  İlah; Her türlü yardım ancak kendisinden istenecek, herkesin ve her şeyin arzu ve ihtiyacına cevap verecek, yegane rahmet, nimet ve kudret sahibi, demektir. Fatiha’da ki “iyyake-nestain” (biz ancak senden yardım isteriz) ve İhlas’ta ki “Allahus-samed” (her şey kendisine muhtaç bulunan ama kendisi hiç kimseye muhtaç olmayan ve her ihtiyaç sahibinin ihtiyacını verecek şekilde, tükenmeyen zenginliklerin sahibi, Allah) ayetleri bu manaya işaret eder.

3 – İlah; Her iş ve ibadette, sadece O’nun rızası aranan, hoşnutluğu ve yakınlığı amaçlanan zat demektir. Bu anlamda kelime-i tevhit “la-maksude-illallah” (Allah’tan başka maksut yoktur) şeklinde anlaşılır. “İlahi, ente maksudi. ve rıdake matlubi” (Ya Rabbi her türlü hizmet ve hareketimden maksadım ancak zatın dır ve elde etmek istediğim sadece senin rızandır) duası, “İlah” kelimesinin bu manasını izah eder. “İlah”ın bu manası her türlü riyakarlık ve sahtekarlık kapılarını kapatır, ihlās ve samimiyet yollarını açar.

4 – “İlah” kelimesinin diğer bir anlamı da “Yarattığı kāinatın ve kullarının hayatını disiplinize edecek tabii kuralları koyan ve hükmü uygulanmaya en layık olan yegane zat” demektir.

“Yaratan (en iyisini) bilmez mi?” [1]

“Allah, hakimlerin hakimi değil midir?” [2]

“Onlar hala, cahiliyye hükümlerini (batıl ve bozuk sistemleri) mi istiyorlar? Kimmiş Allah’tan daha güzel ve mükemmel hüküm koyabilecek?” [3]

İşte insanların ve hatta müslümanların bir çoğu “İlah”ın ilk üç manasını kabullenmekle beraber, bu dördüncü manasına, yani toplum hayatında Allah’ın hükümlerinin uygulanmasına itiraz ve isyan edip, batıl ve barbar sistemleri benimsemek suretiyle, şirke sapmış ve tağuta tapmış olmaktadırlar.

“Gerçekten, o (müşrik) olanlara” Gökleri ve yeri kim yarattı? Güneşi ve ayı kim emrine musahhar kıldı? diye sorarsan, elbette “Allah” derler O halde nasıl (ve niçin) Allah’ın dininden ve düzeninden) çevrilip kaçıyorlar”[4] ayeti, müşriklerin Allah’ın varlığına ve birliğine inandıklarını, ancak O’nun hükmüne ve hayat sistemine razı olmadıklarını beyan etmektedir: Kur’an-ı Kerim’de Ankebut: 63, Lokman: 25, Zümer: 38, Zuhruf: 9 ve 87 gibi, bir çok ayetler bu durumu haber vermektedir.

“Ey Resulüm! Sana indirilen Kur’ana ve senden önce indirilen kitaplara inandığını iddia eden (samimiyetsiz) kimseleri görmez misin? Onlar, tağutun önünde muhakeme olmak (ve batıl hükümlerini uygulamak) istiyorlar. Halbuki tağuti sistemleri ret ve terk etmekle emrolunmuşlardı. Onlara “Allah’ın indirdiğine ve Resulünün hükmüne gelin” denildiği zaman, münafıkların düşmanca bir tavırla senden yüz çevirdiklerini görürsün.”[5] ayetleri Allah’ın hükmüne razı olmayanların, şeytanın askeri olacağını açıkça bildirmektedir.

İslam’ın saadet ve adalet nizamına teslim olmayıp, Evrensel hukuk kurallarını ve temel insan haklarını çiğneyen çeşitli “….izm”lere ve batıl sistemlere tabi ve taraf olanlar, Kur’anın tabiriyle “tağutun kullarıdır.”

“Celalim hakkı için, biz her ümmete “yalnız Allah’a ibadet edin, tağuta (kulluktan) sakının” diye bir Peygamber göndermişizdir.”[6]

“İman edenler Allah yolunda çarpışır, kafirler ise tağutun yolunda çırpınırlar”[7] ayetleri bu gerçeği dile getirmektedir.

Görülüyor ki insanlar:

1 – Ya Allah’ın hükmüne teslim olanlar, ve tüm insanlığın iyiliğine çalışanlar.

2 – Veya nefsi arzularına uyup, tağuti sistemlere ve siyonizme esir olanlar, diye iki sınıftan ibarettir.

Bir ülkede putperestliğin, içkinin, kumarın, faizin ve fuhşun yerleşmesi, kötülük ve zulüm düzeninin yürümesi için çalışanlar ve böylesi şahsiyet ve zihniyetleri seven, seçen ve alkışlayanlar, müslüman olduklarını iddia etseler[8] ve müslümanların bazı adet ve ibadetlerini yerine getirseler bile, onlar gerçekte tağuta tapanlar ve şeytana askerlik yapanlardır. Eğer bunu gaflet ve cehaletlerinden yapıyorlarsa, onları uyarmak bize düşmektedir.

“Hele hele ilimden biraz nasip verilen kimseleri görmez misin? Kendileri “cibt”e ve “tagut”a inandıkları halde, kâfirler için “Bunlar iman edenlerden daha doğru yoldadır diyorlar”[9] ayette geçen “cibt” İnsanları Haktan saptıran kahin ve sihirbazlar ve batıl yollar uyduran “düzenbazlar” dır.

Tağut ise, İslâm’ı dışlayan ve insanlığa düşman olan bütün bozuk ve batıl sistemler ve onları uyduranların heykelleridir.

Bir insan, aynı anda hem Allah’a hem tağuta kulluk edemez, çünkü bir kalpte imanla küfür asla birleşemez. Bu nedenle “Yüce Allah şöyle buyurdu: “Sakın, iki ilah edinmeyin. Çünkü O (Allah) tek ilahtır,  o halde yalnız benden korkun.”

“Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. Din de daima onundur. (Kıyamete kadar yalnız onun (adalet) hükmü (ve kader programı) uygulanacaktır.) Hal böyle iken siz hala Allah’tan başkalarından mı korkuyorsunuz?”[10]

“Dinde zorlama yoktur. İman ile küfür kesin olarak ortaya çıkmıştır. Artık kim tağutu (azgınlığa ve sapıklığa sevk edenleri ve zalim sistemleri) terk edip Allah’a iman ederse, gerçekten o, kopmaz sağlam bir kulpa tutunmuş ve selamet yolunu bulmuş olur.”[11]

“Tağuta ibadet etmekten (nefsini ilahlaştıranların uyguladığı şeytani sistemlerden) şiddetle sakınıp, tam bir gönül teslimiyetiyle Allah’a yönelenlere gelince, işte onlara müjdeler vardır.”[12]

Ama “nefsi arzularını, heva ve heveslerini ilah edinen”[13] kimseler var ya… “… Allah onlara lanet etmiş (rahmetinden kovarak) gazabına uğratmış ve onlardan maymunlar ve hınzırlar (taklitçiler ve nefissizler) ve tağuta tapanlar (batıla tabi ve taraf olanlar) yapmıştır. İşte bunların seviyesi çok daha düşük, sapıklıkları çok  daha kötüdür.” [14]

Bütün bu Kur’ani gerçekleri, bazı kesimleri kınamak ve kendimizi temize çıkarmak için değil, günümüzde kanser gibi pek yaygın olan ruhi hastalıkları tanıtmak ve elbirliğiyle tedavisine çalışmak için arz ediyoruz. Ve bu manevi marazın bu denli yayılmasının birinci sebebinin, cehalet ve gaflet olduğuna inanıyoruz.

O halde ey merhamet ve muhabbet fedaisi olanlar! İnsanlarımız tağutların tuzağında kıvranırken, bizlerin oturmaya değil yorulmaya bile hakkımız yoktur…

Çünkü müslüman, başka insanlara yararlı olan insandır. İnsanlara yapılacak en büyük iyilik ise, onları ruhi boşluk ve bunalımdan ve dünyevi bağımlılıktan kurtarıp, gerçek iman huzuruna ve insanlık onuruna ulaşmalarına yardımcı olmaktır.

Evet, sevgi ve barış elçisi olan müminlere de, bu yaraşır.


[1] Mülk: 14

[2] Tin: 8

[3] Maide: 5

[4] Ankebut: 61

[5] Nisa: 60 – 61

[6] Nahl: 36

[7] Nisa: 76

[8] Nisa: 60

[9] Nisa: 51

[10] Nahl: 51 – 52

[11] Bakara: 256

[12] Zümer: 17

[13] Casiye: 23

[14] Maide: 60

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
1 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Veysel

Tecdid-i İman
Önceleri vaaz-u nasihatten sonra hatip, “Sevgili cemaatimiz, buyurun bir tecdid-i imana” diyerek hatırlatma yapar ve Kelimei-i Tevhid ve Kelime-i Şehadet tekrar ettirilirdi. İşte bu makale çok özet bir şekilde, adet yerini bulsun diye değil aksine şuur ve idrak ile kabul edilsin diye hatırlatma yapmaktadır. İşte bunu okuduktan sonra, Ya Rabbi:
-Mabudum sensin
-Sana muhtaç olan biziz, Zatının hiçbir şeye ihtiyacı yoktur
– Yalnız Senin rızanı arzularız
-Yalnız Senin koyduğun kuralları kabul eder ve Hükmü uygulanacak olanın Zatın olduğunu kabul ederiz, gerçeklerini bize hatırlatmaktadır.
Biz de salim bir akıl ve huzurlu bir kalple kabul ettik Ya Rabbi. Sen de bizden kabul buyur Allah’ım… Amin.

Ömer MERT

Ömer MERT

YORUMLAR

Son Yorumlar
1
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx