“Şeair”; İşaret ve alametler anlamındadır. Kutsal bilinen ve hürmet edilen şeyler hakkında kullanılır.
“Şeair-i İslamiye” , (İslam’ın şiarları), İslam’ın simgesi ve göstergesi haline gelen Kâbe, safa, merve (Bakara: 158), Kudüs ve Mescid-i Aksa (İsra:1)Cami (Tevbe:18) Cuma, ezan (Cuma : 9) Kurban ve bayram gibi kutsal sayılan ve islamı hatırlatan makamlar ve kavramlardır.
Bunlar aynı zamanda Allah’ın da şeairi olmaktadır. (Yani O’nu hatırlatıcı alametleri) Ve “her kim Allah’ım şeairine tazimde bulunursa, muhakkak bu kalplerin takvasındadır.”[1]
[1] Hac: 32
Cami, Cuma, ezan ve Kurban gibi şeaire sevgi ve saygı göstereceğine, hakaret ve hürmetsizlik ise, kalplerin inkarından ve kişilerin ahlaksızlığındandır.
“Ey Peygamber (SAV), eşlerine, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle, (sokağa çıkarken) cilbablarından (dış elbiselerinden ve başörtülerinden) üzerlerine giyinsinler…(Bu durum) onların (müslüman ve namuslu olarak) tanınmaları ve (çeşitli sarkıntılık ve) sıkıntılardan uzak kalmaları için en uygun olanıdır.”[1] ayetinden de açıkça anlaşılacağı gibi, başörtüsü mümin hanımların tanınması ve kötü niyetlerden korunması bakımından oldukça önemlidir ve Şeairi İslamiyedendir. Yani başörtüsü, herhangi bir partinin veya tarikatin değil, bizzat İslamın simgesidir. Bu nedenle başörtüsünün yaygınlaşması, şuurlu ve onurlu hanımefendilerin çoğalması, münkirleri ve münafıkları rahatsız etmektedir. Çünkü Ezan ve Kur’an düşmanlığı ile türban düşmanlığı aynı nedenlerden kaynaklanmaktadır: Allah’ın şeairine tazimsizlik ve takvasızlık… Kısacası:Şeytanlık..!
Oysa: “Allah’ın şeairine (ve İslamın simgelerine) hürmet etselerdi, bu kendileri için daha hayırlı olacaktı.”[2]
Allah’a ve İslam’a düşmanlıkları nedeniyle başörtüsüne saldıranlar… Başörtülü kızlarımızı okullara sokmayanlar…Başörtülü Avukat, Öğretmen, doktor, hemşire, memure ve milletvekillerine kan kusturanlar… Bunlara oy verip,ortaklık edip destek çıkanlar… Veya bütün bu zulüm ve zorbalıklar karşısında tepkisiz kalıp susanlar…Evet bunların hepsi de derece derece Allah’ın kahrına uğrayacak ve mazlumların ahına çarpılacaklardır.
Putperestlerin ve namus tacirlerinin saltanatı elbette yıkılacaktır.
Evet Allah’ın şeairi ve İslamın simgesi olan başörtüsüne düşmanlık edenlerin iki özelliği, insanları putlaştırmak ve zinayı yaygınlaştırmaktır.
Fuhşu en kârlı sektör haline getiren… Kadını şehvet aracı olarak sömüren ve sokağa döken… Manukyanları vergi rekortmenliğine yükselten ve madalyalarla süsleyen çağdaş Nemrutların başörtüsüne düşmanlıklarını anlamak kolaydır… Ama asıl anlaşılması zor olan,hala bunları destekleyen gafil müslümanların tavrıdır.
Zındıklığın babası Ebu Cehil ile, münafıklığın timsali İbni Selül’ün de,kazanç temini için emrindeki cariye ve köleleri zorla fuhşa ittikleri ve “Şayet namuslu kalmak isterlerse,dünya hayatının geçici menfaatleri için kendilerini fuhşa zorlamayın (Direk ve dolaylı olarak teşvik ve tahriklerle zinayı yaygınlaştırmayın)[3] ayetinin bunlar için geldiği, yani para kazanmak, haksızlık ve ahlaksızlık rejimlerini ayakta tutmak için, fuhuş ticaretini tertip ve teşvik ettikleri haber verilmektedir.
Manukyanlara madalya takıp, Merveleri meclisten ve mekteplerden kovan çağdaş Ebu Cehiller ve İbni Selül’ler de, tıpkı önceki pirleri gibi, kendi pisliklerinde boğulup gidecektir. Ne ibretli ve adaletli bir neticedir ki, bugün Kafir Ebu Cehilin evi, mümin hacıların tuvaleti, Münafık İbni Selül’ün bahçesi ise, Medine’nin çöplüğü halindedir.
Ya Rab! Senin vadin haktır… Münkirlerin zulüm saltanatı mutlaka yıkılacak ve senin müminlerin yeryüzüne varis ve aziz olacaktır… Buna imanımız tamdır.
Ama kalplerimiz yatışsın ve ruhlarımız ferahlansın diye[4] bu zaferi bize çabuklaştır ve kolaylaştır, Allah’ım!…
Kur’anın ve Hz. Resulullahın doğru söylediğini herkese gösterelim ve bu ilahi gerçeklere şahitlik edelim[5] diye bizleri başarıya ulaştır. Allah’ım!
Bizlere müjde olsun ve gönüllerimiz itminan bulsun diye, nusretin ve rahmetinle imdadımıza yetiş ve müminleri kafirlere karşı barıştır ve kucaklaştır Allah’ım!…
Sen elbette ölüleri diriltmeğe, kafir ve gafil gönülleri hidayete erdirmeğe, kadirsin… Ama bunu nasıl yaptığını Hz. İbrahim’e olduğu gibi[6] bize de bizzat göster ve yüreklerimizi ferahlandır. Allah’ım!.. Amin.
Bu arada, sosyal, siyasal ve ailevi baskılar… Yanlış ve yakışıksız alışkanlıklar… Yetişme tarzı ve moda hevesi ve hayranlıklar gibi nedenlerle başı açık gezen, ama örtünmenin Allah’ın emri olduğunu bilen… Tesettürlü hanımlara sevgi ve saygı gösteren ve onlara imrenen hanım kardeşlerimize de dua ediyor, ellerinden geldiği kadar ibadet ve hayır yapmalarını ve İslamı öğrenmeğe çalışmalarını ve özellikle başörtüsü mücadelesine mutlaka destek çıkmalarını diliyoruz.
Ta ki müşrik zalimler “müminleri az, zayıf ve sahipsiz”[7] görmesinler…
Başörtüsünü; doktor, avukat, öğretmen, milletvekili, işkadını ve üniversite hocası, araştırmacı, yazar hanımlar taksın ki, müşrikler “Arkana hep (seviyesi ve statüsü) düşük kimseler takılmışken, biz sana iman eder miyiz”[8] havasına girmesinler…
Önceki Hava Kuvvetleri Komutanımızın itiraf ettiği gibi, marazlı medyanın ve masonik patronların yönlendirmesiyle “Başörtülülere ve İmam-Hatiplilere takılıp kalan” iyi niyetli ve milli düşünceli kesimler de, artık gerçekleri görsünler…
Bu arada AKP iktidarının Başörtülüler ve İmam Hatiplilerle ilgili bütün girişimleri, sadece istismara ve hedef saptırmaya yöneliktir.
7.Uyum paketleri ve 4 Haziran 2003’te CHP ile birlikte meclisten geçirdikleri “İkiz yasa” sözleşmeleri gibi ülkemizin geleceğini ve güvenliğini tehdit eden kanunlar, millete, hatta meclise bile anlatılmadan hemen çıkarılıyor da, acaba YÖK’le ilgili hazırlıklar niye kavga ortamına çekilip, hava gerginleştirilerek, sonunda geri çekilmektedir?
Sözün özü: Farklı köken ve kültürden, ayrı din ve düşünceden her kesin birlikte ve barış içerisinde yaşayacağı… Laik ve demokratik bir düzen içerisinde birbirine hoşgörü ile katlanacağı bir Türkiye istemek medenilik… Bunun tersini düşünmek ve devam ettirmek ise, yabaniliktir.
Yanlış ve yararsız bir “Kamusal alan” yorumuyla da, başörtülüleri dışlamak yine, haksızlıktır.
Kamusal alan; Kamuya, herkese açık olan… Yani toplumun tamamına ait bulunan… Farklı kültür ve kökenden, ayrı din ve düşünceden, halkın hepsinin ortak malı sayılan alan demektir. Vatandaş olan her bireyin, rahatlıkla sahip çıkacağı, kendisine ait sayacağı ve orada saygınlık duyulacağı mekan-ortam demektir.
Belediye otobüsü, mahkeme kapısı gibi, Ünüversite kampusü de, Cumhurbaşkanlığı köşkü de kamusal alandır.
Nasıl ki belediye otobüslerinden ve Adliye hizmetlerinden yararlanmak ve hak aramak isteyenlere; sen Müslümansın veya Hıristiyansın… Yok başı açıksın veya kapalısın… Ya da sen sünnisin veya alevi Müslümansın… Yahut sen Türk’sün veya Kürt asıllısın diye asla ayırım yapılamazsa, diğer kamusal alanlarda da böylesi ayırımlar sadece zulüm ve zorbalık sayılır. Böyle bir ayırımcılığı bazı kanun ve kararlara dayandırmak ta, haksızlığı ortadan kaldırmayacaktır.
Her ferdin ve fertlerin oluşturduğu milletin; davranışlarını düşünceleri… Düşüncelerini ise elbette inançları, gelenekleri ve dinleri şekillendirir. Buna da Milli kültür, Milli görüş denir. Yani milletin ortak düşünce ve değerleridir. Başörtümüze Ege’yi işgal eden Yunan gavuru, İslam’ın simgesi diye, el atar, yırtardı… Bunu anlarız… Maraş’a giren Fransız domuzu başörtüsüne saldırırdı… Bunu anlarız…
Ama kendi ülkemizdeki bu haksızlık ve ayırımcılığı anlamakta zorlanmaktayız!..
Milli düşüncesi, Milli reçetesi, Milli çözüm ve çareleri olmayan ve hele kendi milletinin görüşüne düşmanca yaklaşan hiç bir devletin veya düzenin iflah olduğu görülmemiştir.
Bakınız, Anadolu beylikleri içinde zahiren zayıf olan Osmanlı Beyliği idi… Sadece sıradan bir göçebe kabilesiydi… Ama Osman beylerin ve Edebalilerin görüşü milliydi… Ufku genişti… Hedefi İnsani ve İslamiydi… İşte bunların neticesi ve meyvesi: Cihan Devletiydi…
Değil bir hukuk devletinde, sıradan bir kabile düzeninde bile, savunma hakkı kutsal bilinir ve bu hak herkese verilir. Kendisini mağdur ve mazlum gören bir kişinin en son sığınacağı “Adalet kapısından” , böylesine keyfi bir tavırla dışlanması, o bireyi ve onun gibi düşünen kesimleri, devletten küsmeye itebilir… Ve bu gidiş, oldukça tehlikelidir…
Tekrar belirtelim ki; Anayasayı bile, kolaylıkla değiştirebilecek çoğunlukta bir iktidara sahip olan AKP’nin, bu konulardaki tavrı ise sürekli ” topu taca atmak ve kaçak oynamak ” cinsinden, tamamen tutarsız, duyarsız ve iktidarsız bir görünüm sergilemektedir. AKP yetkilileri çözüm üreteceğine sadece şikayet etmektedir. Sanki, hükümet değil de, mahkumiyet mevkiindedir.
“Başörtüsü siyasi simgedir” safsatasını dilinden düşürmeyenlere soralım; Gerek teslis akidesi, gerek şahsi hevesi ve beğenisi nedeniyle, boynuna ve yakasına “Haç” takan birilerini, okullardan ve uyduruk yorumlarla yozlaştırdığınız “Kamusal alan”lardan kovabilir misiniz? Bunun Laik Avrupa ve Amerika’da bir tek örneğini gösterebilir misiniz? Ama “Hristiyanlık bizim için bir tehdit ve tehlike değil ki!?..” diyeceksiniz… Ve böylece yine, kendinizi ele vereceksiniz !.. Çünkü siz, aslında İslamla savaş halindesiniz !..
En ciddi araştırmaların en son verilerine göre; ülkemizdeki kadınların % 65’i başını örtmektedir. Yine halkımızın % 75’i üniversitelerde, % 64’ü ise devlet daireleri dahil her yerde, başörtüsünün serbest bırakılmasını istemektedir..
Ama siz kim, milletin istek ve iradesine uymak kim ?
Bu tür yasak ve yaklaşımlar, her şeyden önce temel insan haklarına ve evrensel hukuk kurallarına aykırı olduğu gibi bizzat kendi anayasamızın kesin hükümlerini de çiğnemektedir ve suç işlemektedir.
İkide bir “Başörtüsü yerine, mayolu gelse olur mu?” diyenler de, maalesef olayı çarpıtmakta ve Müslümanlara çamur atmaktadır. Kutsal inancımızın gereği ve simgesi olan başörtüsünü mayo ile bir tutmak, şanlı bayrağımızı, eşcinsel filamasıyla bir tutmak gibi bir alçaklıktır..
Bu yanlış ve yararsız tavırları eleştirmeyi “Yargıya müdahale” gibi gösterenler, yakın geçmişte, üst düzey yargı mensuplarının, talimat gibi davetiyelerle meşhur brifinglere çağrıldıkları… Ve birilerinin arzusu istikametinde yönlendirilmeye çalışıldıkları dönemlerde niye sus pus oluyorlardı..
Millet adına, Hak ve adalet namına karar vermek mecburiyetinde olanların, Millete ve adalete ters düşme yetkileri var mıdır ?
Evet, ey yöneticiler, ey yetkili ve etkili kimseler!.. Söyleyin, kendi öz vatanımızda, üstelik başkalarına zarar vermeden ve asla zorlamaya gitmeden, inancımızın gereği olarak örtünemiyorsak… İmam-Hatiplerde okuyamıyorsak.. Okuduğumuzda birçok haklarımızdan mahrum bırakılıyorsak.. Ülkemizdeki azınlıkların onda biri kadar bile rahat davranamıyorsak… Lütfen cevap verin; Kalkıp nereye gidelim ?!..
Allah aşkına, kime güvenelim !?..
[1] Ahzab: 59
[2] Hac: 30
[3] Nur: 33
[4] Ali İmran: 126
[5] Maide : 113
[6] Bakara: 260
[7] Şuara: 54
[8] Şuara: 111
CÜBBELİ AHMET “BEL’AM”CIK’I VE MAHMUT EFENDİ YAKINLARINA UYARI!
FETULLAH GÜLEN DOSYASI
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
Dünyanın Fikri Değişimi Türkiye’den, FİİLİ DEĞİŞİMİ İSE FİLİSTİN’DEN BAŞLAMIŞTIR!
OĞUZHAN ASİLTÜRK’ÜN ERBAKAN’A İFTİRALARI
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
AKGÜLÜMÜZ!.. (ŞİİR)
DEVLET VE HÜKÜMET YETKİLİLERİNİN VE DİĞER İLGİLİLERİN DİKKATİNE!..
Ya Rabbi içimde, aşkın söndürme Gönlümü Zatından, gayrı döndürme Eli boş iflasla, kabre gömdürme Herkes…
Kur’an’ın va’dini, tamamla Ya Rabb Haşreyle en büyük, İmam’la Ya Rabb Zulm kiri yıkanmaz, hamamla Ya…
Çok sarsıcı ve ibret verici bir makale olmuş. Allah razı olsun. Cenab-ı Hak, her türlü…
İnsanların hayırlısı insanlara faydası dokunandır” hadisine muhatap ve muvaffak eyle Allah’ım. Ya Rabbi sürekli…
Yetişsin nusretin ne olur Ya Rab Hainler kan döker, gözleri doymaz Kahreyle bekletme, zalimi Ya…
Oysa, düşmanın stratejisini, Siyonizm’in hilesini ve hedefini savaştan önce öğrenen bilge ve cesur bir Lider…
Riyakâr kınadı, boş laf sıkıldı Bu münafıklıktan, artık bıkıldı Gör; sahtekârlıkta, hazık1 değil mi Gazze…
Böylece) Münafıklık yapanların da (açığa çıkarılıp) bilinmesi ve belirlenmesi içindir ki, onlara: "Gelin, Allah'ın yolunda…
"(Ey Resulüm!) Eğer Sen onlara emrettiğin takdirde, (cihad için hemen sefere) çıkacaklarına dair (münafıklar) yeminlerinin olanca gücüyle Allah'a and içmektedirler.…
ABD, TERBİYE EDİLMEMİŞ BİR AYGIRDIR. ABD, KAĞIT GİBİ PARÇALANACAKTIR! Prof.Dr. NECMETTİN ERBAKAN ABD, Büyük İsrail'in…