Uzun yıllar, Milli Gazete’de köşe yazarlığı yapan ve şair olarak tanınan bir kişinin, ayrıldıktan sonra camiamızı hatta (kendi deyimiyle-bütün İslamcıları horlayan ve hakarete varan sözler etmesi, bir okur olarak bizleri derinden yaralamış ve böyle bir cevap hakkına mecbur bırakmıştır.
Dürüst ve değerli yazar Yusuf Kaplan‘ın yerinde tespitiyle; İsmet Özel’i çoğu kimse, okusa da anlayamıyor. Ama İsmet Özel de, doğrusu kendini anlatmakta zorlanıyor… Çünkü Türkçe’yi doğru ve doyurucu biçimde kullanamıyor…”
Amaç, edebiyat yapmak ve lügat parçalamak ve böylece filozofluk taslamak değil, hikmet ve hedef gösterip, hakikatin bilinmesine yardımcı olmaktır.
Edebiyatı hakikata hizmetçi yapmak yerine, filozofluk hevesi ve farklılık fantazisiyle, hakikatı edebiyata çerez yapmak yanlıştır. Ve yaygın bir hastalıktır.
Çalıştığı gazetede “Lütfen” ve tenezzülen yazdığını söyleyecek kadar, “edebi”lik ve efendilik seviyesini düşüren…
Milli Gazete okurlarını ve Milli görüş camiasını kastederek “Ben o insanların kalite kazanmasını bekledim, ama tam aksine irtifa kaydettiler (yani her bakımdan daha aşağı derecelere indiler)” diyecek kadar gizli çıbanlarını deşen ve gerçek kimliğini deşifre eden bu kişi bilmeli ki-ve bilir ki-; Milli Gazete okurları, kendisinin de içten içe kıskandığı ve bozmaya çalıştığı halde başaramadığı kadar, kaliteli ve karakterli kimselerdir. Bunun en açık ispatı da, Milli Gazetenin ve takipçilerinin, Milli ve manevi değerleri savunmak, İslami ve insani gerçeklere sahip çıkmak hususunda, otuz yıldır, haysiyet ve hassasiyetlerinden asla taviz vermemeleri… Ve hiçbir şekilde hıyanete tenezzül etmemeleridir.
Yıllardır, hangi masonik merkezler tarafından beslendiğini… Hangi hain güçler tarafından desteklendiğini… Yayınları ve yazılarıyla kimlere hizmet ettiğini, artık herkesin çok iyi bildiği bazı marazlı medyanın, bugüne kadar, sanki hiç farkında değillermiş gibi davrandıkları bu şair yazarı, Milli Gazeteden koparılınca şimdi, mal bulmuş mağribi misali, röportaj yapmak ve ekrana çıkarmak için yarışmaları da, herhalde hayra alamettir (! ?)
İsmet Özel’in “O gazetelerde, lütfen yazdım” gibi enaniyet kokan ve okurlarını enayi yerine koyan sözlerinin, gerçek ve gizli anlamı şudur: Ben, o davaya ve camiaya asla inanmadım ve ısınmadım. Sadece onlardan yararlanmak ve o gazeteyi kullanarak bir yerlere varmak ve başkalarına satılmak üzere pazarlık gücümü artırmak için yazdım. Eh, alacağımı aldım, ve artık dünyalık bir gelecek vaat etmeyen o kesimden ayrıldım!..”
Bay İsmet Özel…
Milli görüş ve onun hür ve gür sesi Milli Gazete, kemiyet olarak değil, ama keyfiyet ve zihniyet olarak… Merhamet ve müsamaha açısından, her kesimi kucaklayan bir dava olması bakımından, aynen bir okyanus gibidir. İçinde her türlü balıkları ve çeşitli mahlukları besleyip barındırır. Onların kirli ve zehirli atıkları, bu okyanusu ne kokuşturur, ne bulandırır… Bütün bu mahlukatın, ne varlığı okyanusa bir şey kazandırır, ne yokluğu bir şey azaltır. Herkes sadece kendi nasibini alır ve sonunda çürüyüp-eriyip dibe daldırır.
Bir batman keçiboynuzu çiğneyerek üç-beş gram şeker emmek zahmetiyle, her yirmi satırından sadra şifa bir cümle çıkaramadığımız halde, yine de bunca yıl kendilerine katlandığımıza teşekkür edeceğine… “Kaliteleri düşük”, “irtifa kaydettiler (Alçalıp düştüler)”, “Lütfen yazdım” “İslamcılar menfaatçi ve istismarcıdır” anlamına gelen, küfürden beter sözlerle koynumuzdaki akrep misali boynumuza zehir akıtması ve kinini kusması, sadece kendi hüviyetinin göstergesi ve ruh ikliminin röntgenidir.
Be adam, böylesine çiğ ve çirkin hakaretlerini hak edecek ne yaptık sana? Milli Görüş camiası olarak, sürekli ve samimi iltifat ve ikramlardan başka… Bir yerlere yaranmak ve yararlanmak için, veya artık taşıyamadığın bir hakikat yükünü yere atıp kaytarmak için daha onurlu ve olumlu bahaneler bulabilirdin.
Bu arada unutmayalım: 27 Eylül 2003 cumartesi gecesi, CNN Türk’te, Nuriye Akman’la çıkarıldığınız söyleşinin sonunda:
“Meşhur bir ressam demiş ki: Benim gibi saygın ve başarılı bir ressam olmak istiyorsanız, benim karımla evlenmeniz gerekir!?” Şeklinde bir söz ettiniz
Yani şimdi, meşhur ve medyatik bir şair-filozof olmak için acaba ne yapmak gerekir?
Şiir
Nerdesin, ey izan,
Ey insaf, nerdesin?
Ve ey vicdan,
Sen sadece, mümin gönüllerdesin!..
Keşke, düşman olsa, her yanım
Ama en azından
Firavun kadar mert
Ve Nemrut kadar net davransa…
Ne kadar sert
Ve ne denli ters te olsa, hayranım!..
Yeter ki, erkekçe karşıma çıkıp
“Gel!” desin..!
——————————————
Ata sözlerimiz,
İbret ve edep dersidir.
“Arif hürmet ettikçe
Arsız, azarmış!..
Ve artık iyice şımarıp, şaşırınca
Asil olanlar,
Ayarsızı azarlarmış!..
Ve her ne hikmetse
Şair yazar,
Şeytan bozarmış!…
—————————-
Şana, şöhrete tapanlar;
Dünyayı ayaklarıyla tepeleyen
İzzet-i nefis sahiplerini tanıyamaz!..
Makama, menfaate takla atanlar;
Allah’tan gayrı, herkesin
Ve her teklifin önünde
Dik duran, dava erlerini, anlayamaz!..
Bu cevap bir Milli Gazete okuru olarak en tabii hakkım ve görevimdir. Ve bütün hukuki ve ahlaki sorumlulukları bana aittir. Aksi halde, kendime ve çizgime olan saygımı kaybederim.
Bu arada Milli Gazete okurlarınca, hepimize açıkça hem de medya aracılığıyla hakaret edip aşağılayan… “Kalitesi düşükler” “İrtifa (seviye) kaybedenler” “Menfaatcı ve istismarcı kesimler” anlamında şeref ve onurumuzu kırıcı saldırılara kalkışan İsmet Özel hakkında, şeref ve tazminat davaları açılmıyor ve savcılıklara suç duyurusunda bulunulmuyorsa bu camiamızın böylesi basitliklerle uğraşmaya tenezzül etmediklerindendir.
Selam, Hüda’ya tabi olanlara…
Saygılar, Milli Gazetenin mert ve metin okurlarına..
Ve yazıklar olsun, hakarete uğramaktan haz duyanlara!..
CÜBBELİ AHMET “BEL’AM”CIK’I VE MAHMUT EFENDİ YAKINLARINA UYARI!
FETULLAH GÜLEN DOSYASI
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
Dünyanın Fikri Değişimi Türkiye’den, FİİLİ DEĞİŞİMİ İSE FİLİSTİN’DEN BAŞLAMIŞTIR!
OĞUZHAN ASİLTÜRK’ÜN ERBAKAN’A İFTİRALARI
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
AKGÜLÜMÜZ!.. (ŞİİR)
DEVLET VE HÜKÜMET YETKİLİLERİNİN VE DİĞER İLGİLİLERİN DİKKATİNE!..
ZALİMLE DOST OLDUNUZ! Bu dünyayı gözümüzde ne çok büyüttük! Oysa misafiriz geçip gidecektir! Müslüman zalimle…
Ülkemizin her anlamda bir sarmalın içine girmiş durumda olduğunu çok net anladığımız bir dönemden geçiyoruz.…
Aziz Erbakan Hocamız: Bizi toprağa gömüp üzerimize beton dökmeye çalışanlar bilsin ki, Bizi mağmaya da…
Düşman stratejisini, Siyonizmin hilesini ve hedefini savaştan önce öğrenen BİLGE ve CESUR bir komutan için zafer,…
Yani anlaşılıyor ki; Aziz Erbakan Hoca, Siyonist şeytanı devirmek için; birtakım taktik tavizler vererek, stratejik…
Kofda olsa " Milliyetciliği kimseye bırakmayan " "En Milliyetçi" olan gibi söylemlerde bulunan Bahçeli Bey'in…
Her konuda olduğu gibi, siyasette de başlangıç değil sonuç önemlidir. Çünkü “Rağbet, akıbete göredir” ve akıbet muttakilerin…
Bakara 146 Kendilerine kitap verdiklerimiz (Yahudi ve Hristiyan bilginleri), Onu (Kur'an’ı ve Resulüllah’ı) öz oğullarını…
“İsrail baltasına, İslamcı sap”tan Hayır uman ahmak, çakmaz hesaptan Hiç doktor olur mu, usta kasaptan…
Kendilerine kitap verdiklerimiz (Yahudi ve Hristiyan bilginleri), Onu (Kur'an’ı ve Resulüllah’ı) öz oğullarını tanıdıkları gibi tanıyıp…