YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
66329edb6b041
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 6 5 9
Bugün : 23132
Dün : 23368
Bu ay : 23132
Geçen ay : 737322
Toplam : 23539418
IP'niz : 3.140.186.201

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

 

CIA Türkiye'ye mi taşınıyor!

Avrupa diplomasi kulislerinde dolaşan iddialara göre, ABD, Almanya'daki "Avrupa İstihbarat Merkezi"ni Türkiye'ye taşımak istiyor.

FBI, CIA başkanları ve bilumum Amerikalı zevatın Türkiye'ye peş peşe yaptığı ziyaretlerin perde arkası pek aralanamadı. Pek çoğumuz "ulaşabildiğimiz" kadarıyla bilgileri toparlayıp sizlere aktardık. Bu ziyaretler sadece Türkiye'de değil, AB ülkeleri tarafından da ilgiyle izlendi.

Avrupa diplomasi kulislerinde dolaşan iddialara göre, ABD, Türkiye'yi "istihbarat üssü" yapmak istiyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası ve özellikle de Soğuk Savaş döneminde ABD'nin Avrupa İstihbarat Merkezi Almanya'da konuşlandırılmıştı. Ancak dengelerin değişmesinden ve ABD'nin tehdit algılamasındaki yeni yapılanmadan sonra ABD, Almanya'daki "Avrupa İstihbarat Merkezi"ni Türkiye'ye taşımak istiyor. ABD'li istihbarat üst düzeyinin Türkiye'ye gelip sundukları teklif buymuş.

 

En azından AB ülkeleri böyle düşünüyor.[1]

"CIA'nın şans değneği" Kim Oluyor?

TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın, kimi gazetecileri kastederek "Amerikan üniforması giymiş, kendini Türk zanneden insanlar" demesi, tepkilere neden oldu. Hatta Ertuğrul Özkök gibi işi daha ileri götürüp,  "O zaman 1 Mart tezkeresine evet diyen 264 milletvekili de Amerikan ajanı" diyenler bile çıktı. (Hürriyet, 27 Aralık 2005)

Her durumda ne Bülent Arınç'ın, ne de bizlerin bu meseleyi Ertuğrul Özkök kadar iyi bilmesine imkan yok. Çünkü yönettiği gazete olan Hürriyet, her dönemde olduğu üzere şu sıralarda da Türk-Amerikan ilişkileri üzerinde anlamakta zorlandığımız bir misyon üstlendi.

4 Temmuz 2003 tarihinde Kuzey Irak'ta yaşanan "çuval" hadisesinin üzerinden hayli zaman geçti. Ancak Özkök'ün gazetesi, geçtiğimiz günlerde "çuval"ı yeniden gündeme taşıdı. Önce gözaltındaki askerlerimize tercümanlık yapan iki kişinin, "vatan hainliği suçlaması" yüzünden ABD'ye kaçışını öğrendik. Ardından ortaya başka bir isim çıkıp onları yalanladı. Bu arada yine aynı gazetede, Amerikalı yetkililerin bizimkilerden nasıl "samimi" olarak özür dilediğini okuduk.

Bir de hatırlar mısınız bilmem. Bu gazete o dönem başka bir televizyonda yayınlanan Kurtlar Vadisi'ni, "tarikatçıların yapımı" olarak suçlamıştı. Hatta dizinin ‘hassas' kimi sanatçıları, "Valla böyle olduğunu bilmiyorduk, bilsek zinhar oynamazdık" türünden açıklamalar yapmıştı. Şimdi aynı dizi, büyük bir transferin ardından bu medya grubunun çatısı altında yayınlanıyor. Diziye şu günlerde misafir olarak katılan Sharon Stone'la Ertuğrul Özkök'ün yaptığı röportajı hatırlarsak, kendisinin yapımcıları "tarikat" işlerinden kurtarma misyonunda önemli pay sahip olduğunu da düşünebiliriz.

Hele bir de Kurtlar Vadisi'nin Şubat'ta yayına girecek olan filminde çuvalın intikamı alınırsa, işte o zaman misyon tamam olacak gibi görünüyor.

O zaman bizim de bazı haklarımız doğuyor elbette. Madem bu gazete ve yöneticileri, ABD ile ilişkiler konusunda bu kadar hassas, bu kadar mahir ve de derin bilgilere sahip. O zaman bizleri bazı konularda aydınlatmak zorundalar.

Mesela, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün tüm açıklamalarına rağmen kamuoyunun tatmin olmadığı CIA Başkanı'nın ziyaret programı, bu listenin ilk sırasında yer alıyor. CIA Başkanı üç gün boyunca kimlerle görüştü, en azından satır başları kabilinden neler konuşuldu, aydınlatılmaya ihtiyacımız var.

Bu kadar önemli bir ismin, sözgelimi hangi medya patronuyla görüştüğünü ya da hangi büyük sermaye temsilcisi ile bir araya geldiğini bilmek hakkımız değil mi. Peki ya daha önce denenip elimize yüzümüze bulaştırdığımız "başka ülkelerde darbe tezgahlama" konusunda yapılan görüşmeler. Ya da faraza, bir siyasi partinin genel başkanıyla değil de, o partinin muhtemel bir kongredeki başkan adayı ile görüştüyse, bunları öğrenmek hakkımız değil mi. İstihbarat örgütlerinin siyasi partilerin kongrelerinde bir gecede sonuç değiştirmelerine, hatta Başbakan atamalarına yakın tarihimizde şahit olduk. Lakin bu kez işi daha sıkı tuttukları ortada.

Tüm bunları seneler sonra, "filanca kişiyi CIA Başkanı ziyaret etmişti, işte o görüşmenin perde arkası" türünden haberlerle okumak eminiz kimse için keyifli olmayacaktır.

O zaman haydi, bu şeffaflığı sizden bekliyoruz. TBMM Başkanı Arınç'ın ve kabinedeki pekçok bakanın bile sahip olmadığı bu bilgileri  kamuoyuyla paylaşın.

Sahip olmakla övündüğünüz "millet duygunuz ve vatanseverliğiniz", memleketimizde dolaşan bu sihirli değneğin kimlere şans dağıttığını açıklayacak kadar güçlüdür umarız.[2]

CIA'dan sonra NSA ve DIA başkanları da mı Ankara'ya bekleniyor?

Son birkaç gün içinde Sam Amcamın istihbaratçı devleri; FBI derken CIA'in başkanları Ankara'ya geldiler, kamuoyumuz yerinden oynadı. Belli ki bu istihbaratçı devler, işbirliği merkezinde Türkiye'nin de olduğu, uzun süredir üzerinde çalıştıkları bir planın son noktasını koymak adına, Ankara'daki meslekdaşlarıyla el sıkışmaya geldiler. Peki yakında Washington'dan gelecek başka ünlü istihbaratçı konuklarımız olabilir mi ya da olmalı-beklenmeli mi?

Mesela DIA ve NSA başkanları da çok yakında Ankara'da konuğumuz olabilir mi? CIA Başkanı Goss'un hemen ardından ‘en etkili Askeri İstihbarat Örgütü olan' DIA'nın Direktörü Amiral Lowell E. Jacoby ve de neredeyse tüm dünyanın elektronik dinleme işlerini yapan NSA'in tepe isimlerinden Thomas Wilson Ankara'ya, MİT ve TSK'daki ilgili-yetkililerimizle görüşmek üzere gelse, acaba ‘CIA'dan başka istihbarat örgütü tanımayan bizim ‘Şöhretsever' bazı yazarlarımızın ruhu duyar?

Şimdi ben size hiç şöhretli olmayan ancak dünya çapında CIA'dan kat be kat fazlasıyla etkinlik ve de operasyon gücüne sahip 2 önemli Amerikan İstihbarat Örgütü'nden bahsetmek istiyorum. CIA Başkanı şayet Ankara'ya gelip, İslami terör örgütleri, Irak, İran, PKK vb.. gibi kritik başlıklı toplantılar yaptı ise NSA'in ve DIA'nın adını anmadan OLMAZ. Demek ki, hazırlanın ey okur, Ankara'ya yakında sessiz sedasız DIA ve NSA direktörleri de gelebilir?! Şimdi NSA ve DIA nedir bakalım, ‘internet'ten derledim size;

NSA (National Security Agency) Ulusal Güvenlik Kurumu Merkezi Maryland, Fort Meade'dedir. ABD silahlı kuvvetlerinin istihbarat ve karşı istihbarat örgütüdür. Yeryüzünün hemen her yerine dağılmış üsleri bulunur. Gizliliği en çok seven kurumdur. 100 bin kadrolu-geçici, toplam çalışana sahip NSA'ya bakarsanız varlık nedeni ‘kriptoloji bilimini icra etmek, ABD'nin enformasyonlarını şifrelemek, düşmanların şifrelerini kırmak ‘ ABD'nin şifrebilim üniversitesi denilebilecek NSA dünyanın en çok matematikçi istihdam eden kurumudur.

NSA'nın web sayfalarında da dile getirildiği gibi düşünülebilecek en basit simetrik şifrelerden biri Sezar Şifresi'dir. Eski Roma İmparatoru Sezar'ın kullandığı bu şifre bütün kriptolojiye giriş yazılarının standart örneğidir. Sezar Şifresi'ni kullanmanın basit bir yolu, alfabenin bütün harflerini bir kağıt şeridi üzerine yazıp, şeritin başını sonuna yapıştırmaktır. Gizli Anahtar olarak (veya şifrenin değişkeni) olarak, bir ile alfabemizdeki harf sayısı eksi bir arasında bir sayısı seçilir. Metinimizi şifrelemek için, harfleri teker teker alırız; şeritin üzerinde o harfin yerini bulup, sağa doğru tane harf atlarız; şifreli metinimizde ise o harfin yerine bulduğumuz yeni harfi buluruz. Şifreyi çözmek için, aynı işlemi, şeriti aksi yönde çevirerek gerçekleştiririz.

SÜPER GİZLİ İSTİHBARAT ÖRGÜTÜ Dünyadaki, telefon, faks, cep telefonu, e-mail, uydu telefonu konuşmalarını ve yazışmaları çözme işlerinin patronu NSA'dir . NSA, bu dinleme ve takip işini 2. Dünya Savaşı'nın hemen ardından kurmaya başladığı ECHELON sistemi sayesinde gerçekleştiriyor. Dünyanın değişik bölgelerinde olduğu gibi Ankara ve KKTC'de de ECHELON istasyonlarının olduğu belirtiliyor. Echelon'un yaptığı şu: Aklınıza gelebilecek her türlü iletişim aracının (faks, e-posta, teleks, telefon…vs) dinlenip sürekli değişebilecek anahtar kelimeler için taranması, mesala konuşmasında ‘ladin' kelimesini kullanan her kimse, dünyanın neresinde olursa olsun otamatik olarak NSA tarafından kaydedilebilir. NSA'in Ankara'da da ofisin olduğu yazılmıştı…

DIA (Defense Intelligence Agency) Savunma İstihbarat Kurumu ve Amerika'nın askeri istihbaratını yürüten tepedeki kurumdan, DIA'dan bahsedelim şimdi de. DIA savunma savaşı yapan bir istihbarat örgütü olarak biliniyor. Tüm dünyada onbinlerce askeri ve sivil çalışanı var. DIA nın görevi diğer istihbarat örgütlerinden farklı olarak yabancı ülkelerin askeri güçlerine istihbarat desteği sağlamak.

Irak'ta, Barzani'nin etrafında hatta bizim Güneydoğu'muzda bugün CIA ajanı kadar DIA elemanı da bulunur ama biraz önce de belirttiğim gibi biz şöhreti severiz ya bir CIA biliriz, oysa asıl kritik-önemli operasyonlara geride durup güçlü imzalar atan daima DIA yani Amerikan askeri istihbarat kurumudur.

Uzun lafın kısası, Ortadoğu-BOP planı, Kuzey Irak'ta PKK'la mücadele adına askeri operasyonlar- Türk askerinin NATO şemsiyesiyle Irak'a girme olasılığı, radikal islamcı teröre karşı ortak istihbarat işbirliği gibi gündemdeki son konuları tartışınca artık hepimiz kabul etmeliyiz ki sadece CIA değil, asıl DIA, NSA gibi kurumlar bu büyük oyunda belirleyici olmaktadırlar. Dolayısıyla da biz ölümlüler, DIA ve NSA'in de yeni dünya düzenindeki rollerini hesaba katarak projeksiyon-analiz yapabiliriz. Bu önemli dev kurumların yönetim algıları, çatışma metodlarına dair az-çok fikir sahibi olmak zorundayız, bunun içinde bakınız web sayfalarına mesela…

Sözümüzü başa dönüp bağlayalım; bu durumda sadece CIA Başkanı'nın Ankara'ya gelmesi yetmez efendim, bakın işte okudunuz, bu konunun en yetkilisi, görevi yabancı ülkelerin askeri güçlerine de istihbarat desteği sağlamak olan DIA'nın Direktörü Amiral Lowell E. Jacoby ile NSA'in tepe ismi Thomas Wilson'un da Ankara'ya gelmesini bekleyebiliriz-pardon beklemeli miyiz dersiniz ey değerli okur?!

Belki de, bizim değerli bir KOMUTANIMIZ, hazır Washington'a gitmişken, AMERİKAN ASKERİ İSTİHBARATIN'ın BAŞKANI'YLA bir araya gelmiş-önemli görüşmeler yapmıştır, kim bilebilir, kimse bilemez asla. Önümüzdeki birkaç ay itibarıyla yaşayarak her şeyi göreceğiz bakalım.[3]

CIA-Ankara… Yeni milad başlıyor!

'FBI Başkanı'nın hemen ertesi günü CIA Başkanı aniden ve neden Ankara'ya gelip Türk istihbaratının tepe isimleriyle görüştü, bu ziyaretlerin arka planında ne olabilir?' Yapılan yorumlara göre FBI ve CIA Başkanı Ankara'ya İran'a yönelik kamuoyu baskısının artırılması, Kuzey Irak'a PKK faaliyetlerini yönelik operasyonun alt yapısı, Apo'ya air yeni bir gelişme (Bu işareti not edin) ve El Kaide'ye yönelik ortak çalışma zemini için geldiler. Ancaak… Bunlar rutin yorumlar ve bizim için asıl şok haber; CIA ile Ankara'nın ne yapacakları, dosyaların içeriği değil, bugün itibarıyla yapılacak operasyonların adı her ne ise nasıl yapılacağı, bu sorunun cevabını bilen var mı? Önümüzdeki döneme dair PKK, İran ya da El Kaide vb.. eylem planları- olası karşılıklı operasyonlar 'hangi metodlara-hangi yönetim şemasına göre yapılacak, kullanılacak güçlerin yeni tanımlanması ne olacak?'

Bu noktada herkesin gözünden kaçan ama hepimizin geleceğini ilgilendiren 'şeytanın saklı olduğu' bu nokta işte, neler yapılacağını geçiniz, nasıl yapılacağına bakın, çünkü efendim, istihbaratta yeni milad başlıyor. Washington'da istihbarat masası adına yepyeni bir dönem,yepyeni metodlar ve yepyeni bir görev tanımı söz konusu; CIA artık her şeyi bizzat kendi yapacak, kendi kuralları belirleyecek ve müttefik ülkelerle işbirliğiyle değil aracısız bizzat kendisi dümende olacak. İşte bu yeni miladi dönemi-yeni metodlarını bildirmek ve bu yeni durumun şartlarına göre Ankara'yı da yeniden yapılandırmak için geldi. Bu devrim sayılacak istihbarati metod farklılığı ile Ankara arasında 'Yeni misyon tanımı' yapılıyor. Olay bu, tabii ki bu benim tespitim değil. Dün çok sayıda konunun ilgilisi uzman ve değerli isimle (işte yorum aldıklarımdan bazıları Sadettin Tantan, Mahir Kaynak, Ümit Özdağ, bir yabancı diplomat, bir değerli askeri uzman, birkaç akademisyen ve de bir stratejik istihbarat uzmanı) ile konuştum, işte bu önemli ziyaretin perde arkasına dair 'uzman' görüşlerinden toparladıklarım, dediler ki;

'Herkesin gözünden kaçan önemli bir detay var; CIA baştan aşağıya yeniden yapılanma kararı aldı ve CIA Başkanı Gross eylül ayında CIA'nın tepeden tırnağa tüm çalışma metodunun değiştirildiğini açıkladı. İşte Ankara gezisi de CIA'nın yeni yapılanması-yeni çalışma metodunun bölgedeki en önemli partneri olan Türkiye'nin tepe istihbarat birimindekilerle karşılıklı oturulup-birer birer yeni misyon belirlenmesi-CIA'nın yeni kurallarıyla Ankara'nın senkronize olmasına yönelik alt zemin oluşturma görüşmedir. Ne demek istediğimizi açalım;

CIA'nın yeni Başkanı Gross eylül'de Washington'da CIA'nın yeniden yapılandırıldığını açıkladıktan sonra dedi ki; (işte bu cümle Ankara toplantısı adına da her şeyi açıklıyor)

Bundan böyle dünyanın her yerinde bizzat operasyonlar yapacağız. Müttefik ülkelerle istihbarat alışverişini geri plana atacağız, bütün operasyonları kendi gücümüzle gerçekleştireceğiz, CIA'nın bütün imkanlarını 'tek taraflı istihbaratı' geliştirmek için kullanacağız. CIA elemanları artık bizzat sahaya inecekler. .

11 Eylül'de bu metodun hatasını ağır ödedik. Bugüne kadar dışardan gelen bilgilerin merkezde analizi-teknik istihbarat yöntemi ağır basıyordu.Gördük ki bize dışardan-işbirliği içindeki ülkelerin istihbaratlarından, müttefiklerimizden gelen bilgiler, o kişilerin kendi menfaatleri doğrultusunda hazırlanıyor ve objektif olmuyor. CIA şimdiye kadar ABD dışındaki operasyonlar ve istihbarat toplamada, müttefik gizli servislerin ortaklığına güvendi, bu durum artık değiştirilecek.

Bundan böyle CIA, dış ülkelerde, dışarıda kendi elemanlarıyla tek taraflı operasyonlar gerçekleştirecek, bu sayede yalnızca müttefik ülkelerin istihbarat servislerine tabi olmaktan kurtulacak.

Dış ülkelerde bizzat kendisi yeni örtülü aranjmanlar yapacak, bu amaçla denizaşırı ülkelerde görev yapacak yeni ajanlar işe alacağız. Yeni işe alınacak ajanlar yabancı ülkelerde çok değişik kisveler altında görev yapacak ve deneyimli elemanlar olacak. Öyle yerlerde olacağız ki, kimse hayal bile edemeyecek.'

İşte dün Ankara'da bu yeni görev tanımına göre Türkiyenin ilgili birimlerinden beklenen 'yeni misyon belirleme' çalışması yapıldı. CIA ve Ankara yeni çalışma misyonu, yeni bir organizasyon şeması-yeni çalışma grupları ve Ortadoğu-Kafkasya politikalarının istihbarat ayağında 'kullanılabilir gücün yeniden tanımını 'dün genel çerçevesiyle yaptılar.'

Size çok farklı bir projeksiyon sunmaya çalıştım, kısacası CIA ve Ankara'nın ne yapacakları değil, nasıl yapacaklarının cevabını verdim, bütün dikkat çekici detay da burada işte. Bu yeni yapılanmada Ankara'nın yeni misyonu ne olacak, yaşayıp göreceğiz.

Bu arada hatırlayın, geçen gün de size ABD Ankara Büyükelçiliği eski siyasi ataşesi Kunstadter'ın benzer bir açıklamasını yazmıştım, demişti ki; 'Washington'daki Türk uzmanları Türkiye'yi anlıyamıyor artık. Washington direkt kendi uzmanlarından gelen raporlara ağırlık verecek bundan böyle.' Gördüğümüz gibi Washington artık her alanda 'dümene' bizzat geçiyor ve kontrolü yanlız kendi elinde tutmak istiyor. "[4]


[1] Sabah / 01 01 2006 / Fatih Altaylı

[2] Milli Gazete / 29 12 2005 / Nasuhi Güngör

[3] Akşam / Güler Kömürcü

[4] Akşam / Güler Kömürcü

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Halil YAMAN

Halil YAMAN

YORUMLAR

Son Yorumlar
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx