Helmut Schmidt: "İran tehdit etmiyor, sadece tedbir alıyor!.."
Bu görüşler, Abendblatt gazetesinin sorularını yanıtlayan Almanya eski Başbakanı ve haftalık Die Zeit gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Helmut Schmidt'e ait. Röportajın başlığı şöyle: "Tahran planları barışı tehdit etmiyor. Etmiyorsa, Sadece Tedbir Alıyor" Almanya'nın eski başbakanı Schmidt, "İran'a karşı rahat davranmalıyız ve özellikle Washington kendini geri çekmelidir" diyor, İranlı rejim muhalifi Nobel ödülü sahibi Ebadi: İran'da kalıyorum ve burada ölmeyi ümit ediyorum.
Sakin olalım ve bir zamanlar sorunun nasıl başladığını hatırlayalım. Atom silahlarının yayılmasını önlemek için ilgili devletler bir sözleşme imzaladılar. Bu prensipte iyiydi ve bunda sebat etmeleri gerekiyordu. Ama ne Amerika ne de Rusya bunu yapmadılar,"
Söz konusu gazeteden Holger Dohmen'in ayrıntılı sorularına Schmidt ilginç cevaplar veriyor ve dünyadaki saflaşma ve Amerika'nın yalnızlaşması bir kez daha gözler önüne seriliyor. İran'ın nükleer politikasının güncel bir tehdit oluşturup oluşturmadığı sorusuna, Schmidt, "Hayır, barışı tehdit eden yakın bir tehlikeden söz edilemez" cevabını veriyor. Durumun bugün nasıl göründüğünü Schmidt şu cümlelerle özetliyor: "1968'de (bu silahları) yaygınlaştırmama sözleşmesi kabul edildiğinde, atom silahına sahip beş ülke vardı. Bugün sekiz tane var… Bu sayı kaçınılmaz olarak artacaktır. Yaygınlaştırmama sözleşmesi işlemiyor. Ayrıca, İran bu sözleşmeden ayrılabilir. Kuzey Kore bunu yaptı." Ahmedinecad'a karşı nasıl davranılacağına ilişkin soruya Schmidt şu açıklamayı getiriyor: "Bunun nükleer silah sorunuyla bir ilgisi yok. İranlılar uzun zamandan beri sivil amaçlar için nükleer enerjiden yararlanma peşindeler. Sözleşmedeki imzalarından dolayı buna yetkileri de var. Nükleer silah aşamasına gelmeleri için henüz vakit var. Bu sorunu İran Cumhurbaşkanı'nın şahsıyla özdeşleştirmemek gerekir." "İran'a karşı rahat davranmalıyız ve özellikle Washington kendini geri çekmelidir" diyen Schmidt, yaptırımlarla ilgili olasılıklar üzerine şunları söylüyor: "Amerika'da askeri yaptırım düşünenler var. Buna karşı uyarıyorum. Amerika savaş yürütebilir ve kazanabilir. Ama sonrasında çıkacak kaosla başa çıkamaz." Schmidt, Irak'ta, Afganistan'da ve askeri olarak müdahale edilen her yerde bu durumun görüldüğünü ekliyor. Çözüm için diplomasinin yeterli olup olamayacağına ilişkin soruya, eski başbakan şu ilginç cevabı veriyor: "Neyin önlenmek istendiğini bilmiyorum. Ayrıca İran da kendini savunabilir." Batı'nın ekonomik ambargo ihtimaline ilişkin soruya verilen cevap, Amerika'nın her alanda zorluklarının bulunduğunu ortaya koyuyor: "1973'ten beri öğrendik ki, OPEC sınırsız bir hareket özgürlüğüne sahip, İran'a karşı ekonomik yollardan baskı gösterecektir ki İran elinde önemli bir kaldıraç tutmaktadır." "iyi bir pozisyonda değiliz galiba?" sorusunu Helmut Schmidt çok kısa olarak şöyle cevaplandırıyor: "Sorunun muhatabı Almanlar değildir, Amerika düşünsün."
|
Amerikalı Profesörler: İran'ı Tehlike Gösteren Bir Balon Şişiriyor
Haftalık Die Zeit gazetesinde "israil Lobisi ve Amerika'nın çıkarları" başlıklı bir yazıda, Chicago Üniversitesi'nden Stephan Walt von Harward ve John Me-arsheimer'in London Review of Books'ta yayımlanan kitabı inceleniyor.
Yazarların önemli bir tespitini gazete şu şekilde saptıyor: "Irak savaşı, israil Lobisi ve Yeni Muhafazakârlar koalisyonuna dayanan israil'e yakın politikalar üzerine düşünceye sevk ediyor. Aynı koalisyon, bugün İran'ı Amerika için en büyük tehlike olarak gösteren bir balon şişiriyor. İran'ın atom çalışmaları ABD için doğrudan bir tehlike oluşturmamaktadır. Eğer Amerika; atomlu Rusya, Çin ve Kuzey Kore'ye katlanabiliyorsa, aynı şekilde İran'la da yaşayabilir."
Die Zeit son sayısında yer alan bir araştırmada da "nükleer bomba için en azından dört yıl gereklidir, bomba kullanabilirler korkusu yaymak temelsizdir" görüşünü savundu.
İran, Güvenlik Konseyi'nin Talebine Uymuyor!
İran Devlet Başkanı Ahmedi-necad "BM Güvenlik Konseyi'nin talebine uymayacaklarını ve uranyum zenginleştirmekten vazgeçmeyeceklerini" açıkladı.
"Biz şu anda bir atom devletiyiz, ama atom teknolojimizi barışçı amaçlar için kullanıyoruz" açıklamasını yapan Ahmedinecad, bütün önemli devletlere İran'ın duruşunu ve atom silahlarından arınmış bir Ortadoğu arzularını ifade eden bir mektup ulaştıracaklarını da sözlerine ekledi.
İran'a karşı yaptırım öngörülerini "düşüncesiz" olarak yorumlayan İran lideri, UAEA'ya 30 yıllık üyeliğin kendilerine ne getirdiğini sorarak, bu durumu tekrar gözden geçireceklerini belirtti. Die Welt gazetesinde yer alan bir habere göre, Ahmedinecad, İrsail'i yapay bir devlet olarak niteledi ve var oluşu tartışılmalıdır dedi.
"Batı, Yelesi Dökülmüş Yaşlı Bir Aslandır."
Bu haftaki Der Spiegel dergisi, Ahmedinecad'n bilimsel başarılarını açıklayıp, Batı'yı, "keçeleşmiş postu, dökülmüş yeleleriyle yaşlı aslanlar"a benzettiğini yazdıktan sonra "İran, düşmanlarının ellerini kıracak ve saldırganlıklarına pişman edecektir" görüşüne yer verdi.
Der Spiegel'de, Çin'in BM'yi, İran'a karşı sert yaptırımlarla ilgili olarak uyardığı belirtildi. Bu uyarıyı Çin Devlet Başkanı'nın ABD'yi ziyareti sırasında yaptığı ve ayrıca kendilerinin diplomatik çözümlerden yana olduklarını açıkladı. Aynı haberde, veto hakkı olan Çin ve Rusya'nın İran'a karşı yaptırımları onaylamayacaklarını çoktan beri ilan ettikleri yer alıyor. Çin İran'la 70 milyar dolar tutarında uzun vadeli petrol ve doğalgaz ihracı sözleşmesi imzaladı. Rusya, Buşehr'de İran'a nükleer enerji santralı inşa ediyor ve bu tesisleri savunmak için de hava savunma füzeleri teslim ediyor.
Nobel ödüllü İranlı Shirin Ebadi, 19 Nisan günü ABD'yi İran'a karşı bir askeri harekât konusunda uyardı. Berlin'de "Benim İran'ım" adlı kitabının tanıtımı sırasında, Ebadi "rejime ilişkin bütün eleştirilerimize rağmen, tek bir Amerikan askerinin bile İran toprağına ayak basmasına karşıyız" dedi. Hukukçu olan ve İran'da avukatlık yapan Ebadi, "bir rejime dışardan müdahaleyi halk nelerle ödemek zorunda kalıyor" diyerek şu örneği verdi: "Irak bir iç savaş ve parçalanma eşiğinde. Bu ABD'nin Irak'a müdahalesinin sonucudur."
1975-79 arası Tahran Şehir Mahkemesi Başkanı olan Ebadi, zorluklara rağmen ülkesini terk etmedi. "Ben bir İranlıyım, İran'da kalmak zorundayım ve İran'da ölmeyi ümit ediyorum" dedi.
Die Welt: Türkiye-İran Birlikte
25 Nisan günlü, Die Welt "Kuzey Irak'a yönelik İran-Türkiye harekâtı mı var?" sorusunu yöneltiyor.
Tahran'ın bir süre önce ABD'yi uyardığı ve PKK bağlaşıklı PJAK'ı destekleyerek İran'ı istikrarsızlaştırmak istemekle suçladığı yine aynı gazetede yer alıyor.
Bu durumu Türkiye'nin de istemediğinin altı çiziliyor. [1]
SINIRA YIĞINAK İKİ ÜLKENİN ORTAK KARARI !
Türkiye ve İran'ın Operasyonları Eşgüdümlü Irak'ın kuzeyine yönelik yığınak ve operasyonlarda Türkiye ile İran eşgüdümle hareket ediyor. Harekâtın başlama aşamasında Tahran'a mesaj gönderildi; PKK'lıların İran'a kaçabileceği uyarısı yapıldı. İran da Türkiye ile eşzamanlı olarak operasyon başlattı. Türkiye'nin Tahran Büyükelçisi hafta başında İran içişleri Bakanı ile görüştü. Türkiye ile İran'ın Irak sınırına yaptıkları eşzamanlı yığınak ve PKK'ya karşı operasyonları, işbirliği içinde yürütülüyor. Irak'ın kuzeyine yönelik yığınak ve operasyonlarda iki ülke bilgi paylaşıyor. Aydınlık'ın Türk ve İranlı kaynaklardan edindiği bilgiye göre, Türkiye, sınıra yığmak yapmaya başladığı dönemde İran'a bilgi verdi. Bilgi alışverişi İran'ın Ankara Büyükelçiliği'ne sınır güvenliğinden sorumlu olarak atanan içişleri Bakanlığı yetkilisi ve Tahran'daki Türk Büyükelçiliği üzerinden yürütüldü. PKK'lılara yönelik operasyon sırasında İran sınırına yönelme olacağı, tedbir alınması istendi. Bu uyarı üzerine İran da sınıra yığınak yaptı. Ardından, İran'ın kuzeybatısında bulunan PEJAK güçleri ile Kandil'deki PKK kamplarına operasyon başlatıldı. iki ülke de ihtiyatlı açıklamalar yapmaya özen gösteriyor, İran'ın nükleer programı nedeniyle Birleşmiş Milletler (BM)'de yaptırım kararı tartışılırken, Türkiye'nin İran'la aynı anda Irak'ın kuzeyine yönelik operasyon yürütmesi ABD'nin tepkisini çekti. |
"Koordinasyonun Sonucu"
Bölgedeki PKK kamplarını bombalayan İran güçlerinin, Irak'ın kuzeyine sınırdan 5 ile 15 kilometre girdikleri belirtildi. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin başkenti sayılan Erbil'in kuzeydoğusundaki bazı köylerin İran'ın füze ve topçu atışı nedeniyle boşaltıldığı bildirildi. Irak'ın kukla Devlet Başkanı Celal Talabani'nin başında bulunduğu KYB'nin bölge sorumlusu Arif Rüşdi, köylerin boşaltıldığını, operasyonların Türkiye ile İran güçleri arasındaki koordinasyonun bir sonucu olduğunu açıkladı. PKK'ya yakınlığı ile bilinen Gündem gazetesi de aynı dili kullandı. Gündem, 1 Mayıs günü verdiği haberde, İran ordusunun Türk ordusu gibi Irak'ın kuzeyine girdiğini yazdı. Haberde; İran güçlerince Kandil Dağı ve çevresine yapılan bombalama sonucu bazı köylerin boşaldığı öne sürüldü.
Bu açıklamalara rağmen, İran'da, Türkiye'de sınırı geçmediklerini vurguladılar.
Eşgüdüm Resmen Doğrulandı
İki ülke arasındaki eşgüdüm resmi makamlar tarafından da doğrulandı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Namık Tan, 3 Mayıs günü düzenlediği basın toplantısında, bu yöndeki sorular karşısında, İran'la "sınır güvenliği işbirliği mekanizması" bulunduğunu hatırlattı. Bu çerçevede organize suçlar, uyuşturucu kaçakçılığı ve terörist sızmaların önlenmesi için İran ile sınırda işbirliğinin yapıldığını söyledi.
Irak'ın, PKK konusunda etkin önlemler alma imkânına sahip olmadığını ifade ettiğini belirten Tan, "Bu durumda bize daha fazla sorumluluk düşmektedir. Ancak altının çizilmesi gerekir ki, mevcut güvenlik boşluğundan farklı mülahazalarla istifade etmek gibi bir amacımız yoktur. Bunu da herkes bilmektedir. Güvenliğimizi hiç kimseye ihale etmemiz söz konusu olamaz" dedi.
Bu açıklamaların yapıldığı günden iki gün önce Türkiye'nin Tahran Büyükelçisi Gürcan Türkoğlu, İran içişleri Bakanı Mustafa Pür Muhammedi ile görüştü. Görüşmede sınır güvenliği konusundaki işbirliğinin ele alındığı belirtildi.
İran'dan Kritik Ziyaret
Sınırda bu hareketlilik yaşanırken, İran'ın nükleer programının ele alınacağı önemli görüşmeler Ankara'da yapılacak.
İran'ın nükleer program görüşmelerini yürüten en üst düzey yetkilisi Ali Laricani, Pazartesi günü Ankara'ya geliyor. Laricani, Ankara'da Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Büyükelçi Yiğit Alpugan ile görüşecek. Başbakan ve Dışişleri Bakanı tarafından da kabul edilecek.
Ankara, Laricani'ye, İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile tam bir işbirliği yapması ve şeffaf olması gerektiği mesajını verecek. Dışişleri Bakanı Gül'ün, Amerikan tarafının mesajlarını Laricani'ye ileteceği belirtildi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, İran'ın bazı sorumlulukları olduğunu, bu sorumlulukların en başında da açık ve şeffaf olmasının geldiğini söyledi.
Nükleer programı nedeniyle Amerika'nın hedefinde olan İran, dünyanın en büyük doğal gaz üreticilerinden. Washington yönetimi, İran gazının Avrupa'ya ve Uzakdoğu'ya ulaştırılmaması için aracı ülkeler nezdinde yoğun baskı uyguluyor. Bu ülkelerden biri de, Türkiye.
Çin, İran gazının en büyük müşterisi konumunda. Ancak gazın Çin'e ulaştırılması konusunda ciddi sıkıntılar var. Boru hattının geçeceği güzergâh Amerika tarafından tehdit ediliyor. Afganistan işgali en büyük engel. Ancak son dönemde bu konuda ciddi gelişmeler yaşanıyor.
İran-Pakistan ve Hindistan petrol bakanları, 1 Mayıs'ta, üç ülke arasında yapılacak doğalgaz boru hattı konusunda Katar'ın başkenti Duha'da görüştüler. Üç bakan, Uluslararası Enerji Fuarı için Katar'da bulunuyorlardı.
İran Petrol Bakanı Kazem Veziri Hamane, görüşmede, İran'ın projenin gerçekleştirilmesi konusunda ciddi olduğunun altını çizerek, daha fazla zaman kaybının olmaması ve bir an önce tarafların anlaşmaya varması dileğinde bulundu. İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad'ın konunun takipçisi olduğunu ifade eden Hamane, tarafların anlaşmaya varması durumunda, imza töreninin liderler düzeyinde yapılabileceğini ifade etti. İran'ın fiyat konusunda anlaşmaya hazır olduğunu vurgulayan Hamane, tüm tarafların bu konuda uzlaşmacı davranması gerektiğini vurguladı. Yakında İran'dan bir heyet boru hattı görüşmelerini sonuçlandırmak üzere Pakistan ve Hindistan'a gidecek. Hindistan ve Pakistanlı yetkililer de kendi aralarında görüşerek, hattın güzergâhını belirleyecek. Ankara'da yargıçlardan askerlere, siyasilerden bürokratlara kadar her kademede şu cümleyi duyuyorsunuz: "O kadar çok belirsizlik var ki." Böylesi durumlarda, kılıcı keskin olan kazanır, karmaşık görünen süreç hazırlıklı olanın lehine sonuçlanır. Ama ne uğruna? Bu sorunun yanıtı için dört başlık açıyoruz: 1) Akıncı İstihbaratçılar Gerekli: Güneydoğu'dan haber geçen yerel muhabirler, bölgedeki asker yığınağı için abartılı rakamlar veriyor. Kimi 240 bin, kimi 200 bin diyor. Her ne kadar kesin rakamı bilmiyorsak da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) toplam personel sayısını dikkate aldığımızda, yüz binler ifadesinin yanlış olduğunu biliyoruz. Ama önemli olan bölgedeki psikolojidir. Şubat ayından başlayarak bölgeye iki komando tugayı ve 17 tabur askerin gerekli lojistikle beraber sevk edildiğini biliyoruz. Bu birliklerin konuşlandırıldığı alan PKK'nın Kuzey Irak'taki Haftanin, Sinaht, Pirbela üslerinin karşısıdır. Yine birliklerin nitelikleri hakkında kesin bilgi bulunmamakla birlikte, teyakkuz halinin varlığı biliniyor. Ama bilinmeyen, muharip güçlere eşlik eden istihbaratçılardır. Kara Kuvvetleri ve Jandarma ciddi sayıda istihbaratçıyı Güneydoğu'ya gönderdi. Peki anlamı nedir? 2) Demokrasi de güvenlik te önemli: Rusya'da henüz Putin iktidarı kurulmamıştır ve geniş bir anket çalışması yapılır. Katılımcılar, "Demokrasi mi istiyorsunuz, güvenlik mi" sorusuna yüzde 80'lerin üzerinde güvenlik yanıtını verir. Bir emekli askerin dediği gibi, "Putin de yerlerde sürünen Rusya'yı istihbarat birimleriyle ayağa kaldırır". TSK'nin bugün Güneydoğu'da aldığı vaziyet, 1990'ların başına geri döneceğimize işaret ediyor. Başka bir deyişle HADEP, DTP, PKK ve benzeri birçok Kürt örgütünün dediği "Türkiye'de demokrasi sorunu, Kürt sorunu ile beraber çözülecekse" bu görüş bir kez daha duvara çarpacak. Çünkü askerler yürürlükteki güvenlik doktrinlerine uygun olarak hareket ediyor. Peki siyasiler ne yapıyor? 3) Siyasi Körlük İfadesi Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 86'ncı açılış yıldönümü münasebetiyle -her yıl olduğu gibi- 23 Nisan'da gerçekleştirdiği özel gündemli toplantıya dönelim. "Kuvvetler ayrımında bir denge sorunu oluştuğunu kabul etmek gerekir" diyen Meclis Başkanı Bülent Arınç bakın neler söylüyor: "İlk Meclis'te kullanılan iç tüzük Osmanlı Meclis'i Mebusan'ın tüzüğüdür ve 7 yıl yürürlükte kalmıştır. Bu, aynı zamanda iki Meclis arasında bir bağın olduğunu ve millet iradesinin kesintiye uğramadığını göstermektedir." Ana muhalefet lideri Deniz Baykal ise Arınç'ın konuşmasından habersiz hazırladığı metinden şu cümleleri okuyor: "Orduyu Meclis kurmuştur. Ordunun adı Türkiye Büyük Millet Meclisi Silahlı Kuvvetleri'dir… Açılan Meclis ne bir meşrutiyet Meclis'idir, ne de bir danışma Meclis'idir… Cumhuriyeti eksilterek demokrasiyi çoğaltamazsınız." |
Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının tam kadro izlediği özel gündemli oturumun 'heyecansız' geçtiğini not etmek bile gereksiz. Öyle ki Başbakan yerine AKP adına kürsüye gelen Grup Başkanvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, 10 dakikalık konuşma süresinin ancak 8 dakikasını kullanıyor. Başbakan ise ertesi gün evinden dışarı çıkıyor. 4) Kürtlere Karşı Karadeniz Projesi Buraya kadar yazılanların sonucu şudur: MiT'in Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Kuzey Irak'ta benimsediği angajmanlar ve 'demokratik güvenlik konsepti' çökmek üzeredir. Yine Erdoğan'ın bilgisi dahilinde geliştirilen ve güvenlik anlayışı belli askeri hareketler ise iç politikada yeni dengeler üretecektir. İşin kötüsü ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın Ankara ziyaretinin ana başlığı Kürtler değil Montrö Anlaşması ve Karadeniz üzerindeki haklar üzerinedir. (A. Erhan ÇELİK)
|
ABD'NİN PKK'YA VERDİĞİ 18 DESTEK
DESTEK-1:
ABD PKK ile 1990'ların Ortalarından Beri Görüşmeler Yapıyor
Dışişleri Bakanlığı üst düzey strateji uzmanlarından Prof. Dr. Michael Gunter'in Şam'da Abdullah Öcalan ile görüşmesinden sonra italya'nın başkenti Roma'da 19 Ocak 1999 günü ABD'nin Hırvatistan Büyükelçisi ile Graham Fuller Öcalan'la görüştü. Görüşmeler 2002 yılı Ocak ayından bu yana yoğunlaştı. ABD ile PKK arasında yapılan üst düzey görüşmelerden biri, 2002 yılının Ocak ayı ortasında yapıldı. Sonraki üst düzey görüşme 3 Kasım 2002 seçimlerinden beş altı gün sonra yapıldı.
DESTEK-2:
16 Temmuz 2003'te ABD Albayı PKK Başkanlık Konseyi ile Toplantı Yaptı
ABD askeri yetkilileri PKK Başkanlık Konseyi üyeleri ile 11 Temmuz ve 16 Temmuz günlerinde iki görüşme yaptılar. Bu gelişme İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in 23 Temmuz 2003 günü yaptığı basın toplantısıyla komuoyuna açıklandı ve bugüne dek taraflarca yalanlanmadı.
DESTEK-3:
PKK Kuvvetlerini ABD Timi Yönetiyor
PKK'nın Kuzey Irak'taki kuvvetlerini 25 kişilik Amerikan askeri timi 'korordine' ediyor. Bu timin şu unsurlardan oluştuğu bildiriliyor.
1) Gayri-nizami harp unsurları,
2) Terör ve karşı-terör uzmanları,
3) Genel kontrol uzmanları (2 kişi).
Bu bilgi yine İP Genel Başkanı Doğu Perinçek tarafından 23 Temmuz 2003'te kamuoyuna duyuruldu ve bugüne dek taraflarca yalanlanmadı.
DESTEK-4:
Delta Force Kuzey Irak'ta PKK Birliklerini Eğitti ve Savaşa Hazırladı
ABD'nin özel kuvveti olan Delta Force birliklerinin Kuzey Irak'ta CIA peşmergelerini eğittiği haberi, Frankfurter Allgemaine, Observer gibi Avrupa gazetelerinde ve Londra'da çıkan El Hayat adlı gazetede yayımlandı.
DESTEK-5:
CIA PKK'ya 27 Aralık 2002 Günü 125 Milyon Dolar Verdi
CIA, PKK'ya 27 Aralık 2002 günü hayali cam sehpa ithalatının ödemesi perdesi altında 125 milyon dolar verdi. Para, ABD'den Littleford isimli işadamı tarafından banka havalesi yoluyla Suriye'deki PKK'lı bir işadamına yollandı. Türk devleti yaptığı araştırma sonucunda olayın doğru olduğunu saptadı. ABD'nin PKK'ya 125 milyon dolar verdiği haberleri, ABD resmi makamları ve PKK tarafından yalanlanmadı.
DESTEK-6:
ABD Mahkemesi PKK'nın Terörist Olmadığına ve Cenevre Sözleşmelerine Göre Savaşın Tarafı Olduğuna Karar Verdi
ABD California Eyaleti Los Angeles Bölge Mahkemesi, 5 Ekim 2001'de PKK'nın terörist olmadığına ve faaliyetlerinin engellenemeyeceğine karar verdi.
DESTEK-7:
ABD, PKK'nın Kuzey Amerika Temsilcisine Serbest Faaliyet Hakkı Tanıdı
PKK'nın Kuzey Amerika Temsilcisi Kani Gulam, pasaport sahtekârlığı nedeniyle yakalandı ve hakim önüne çıkartıldı. PKK Temsilcisi, ABD yasalarına göre 10 yıl hapis ve ardından sınır dışı edilmesi gerekirken, mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Bu konuda ayrıntılı bilgi, 13 Ocak 2002'de yayımlanan Aydınlık'ta yer aldı.
DESTEK-8:
PKK'nın Gündemindeki Washington Kürt Enstitüsü ABD Hükümeti Tarafından Destekleniyor
PKK gündemindeki Washington Kürt Enstitüsü, ABD tarafından korunmakta ve resmen desteklenmektedir. ABD, Kürt Enstitüsü'ne desteğini, Dışişleri Bakanlığı'nın önde gelen stratejistlerinden biri olan Prof. Dr. Michael Gunter üzerinden yürütüyor. Bu bilgi de, 13 Ocak 2002 tarihinde yayımlanan Aydınlık'ta yer almıştı.
DESTEK-9:
PKK'nın Kürdistan Ulusal Kongresi 2002 Yılı Ocak Ayında Brüksel'de ABD'nln Desteğiyle Toplandı ve ABD'de Resmen Kabul Edildi
PKK'nın sözde Kürdistan Ulusal Kongresi, 2002 yılı Ocak ayında NATO merkezinin bulunduğu Brüksel'de toplandı. Nisan 2002'de sözde Kürdistan Ulusal Kongresini temsil eden, Zübeyir Aydar, Remzi Kartal ve Nizamettin Toğuç'tan oluşan üç kişilik heyet ABD'yi ziyaret etti.
DESTEK-10:
ABD'nin Resmi Kurumları Sık Sık Sivas ve İskenderun'a Kadar Uzanan Kürdistan Haritaları Yayımlıyor
ABD'nin önemli strateji merkezleri tarafından çok sayıda haritaya göre Türkiye parçalanmış gösterilmektedir. Bu tür haritalar, ABD'ye bağlı resmi ve yarı resmi kurumların internet sitelerinde halen yer alıyor.
DESTEK-11 :
CIA Uyuşturucu İhalesinin Önemli Bir Bölümünü PKK'ya Verdi
Bütün dünya bilmektedir ki, uyuşturucu ticareti CIA'nın denetiminde yürütülmektedir. CIA ve SüperNATO, birçok terör örgütünü uyuşturucu ihalesi vererek desteklemekte ve denetlemektedir. PKK'nın en önemli gelir kaynağının uyuşturucudan elde edildiğini Abdullah Öcalan'da ifadesinde açıklamıştır.
DESTEK-12 :
ABD ve Belçika PKK'ya 1980 Öncesi ve Sonrasında Binlerce İspanyol Mavzeri Verdi
28 Temmuz 1977'de Belçika gümrüğünden "1350 adet ispanyol mavzeri" kaydıyla çıkan silahlar, 12 ağustos 1977 günü Türkiye'nin ipsala gümrük kapısına gelince yakalandı, ispanyol mavzerleri, Türkiye kapısına gelince, düzenlenen sahte faturalara göre, "dekorasyon malzemesi ve lamba ayağı" olmuştu. Gümrük müfettişi Necati Çan'ın hazırladığı raporda, bu silahların PKK'ya gittiği saptandı.
DESTEK-13 :
Çekiç Güç, Körfez Savaşının Sonunda Peşmergelerin Elindeki Silahların PKK'ya Geçmesini Sağladı
Orgeneral Eşref Bitlis'in hazırladığı raporda, Körfez Savaşı sonunda, hem Irak'ın depolarındaki silahların, hem de peşmergelerin elinde bulunan bir kısım silahların PKK'nın eline geçmesini CIA sağladı.
DESTEK-14:
ABD'nin Çekiç Gücü PKK'ya Uçaklarla Malzeme Attı
Jandarma genel komutanı Orgeneral Eşref Bitlis tarafından hazırlanan raporda, Incirlik'ten kalkan; çekiç güç'e bağlı uçakların PKK'ya havadan malzeme attığı saptanmıştı. Bu rapor, 28 Ekim 1995 tarihli Aksiyon dergisinde yayınlandı. Eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş bu bilgiyi doğrulayan açıklamalar yaptı.
DESTEK-15:
ABD'ye Bağlı Olarak Çalışan SüperNATO'nun Türkiye Kolu PKK'ya 1990 Sonrasında da Silah Sattı
Susurluk davasında "kayıp silahlar" olarak bilinen ve silah tüccarı Ertaç Tinar aracılığıyla israil'den alınan silahların bir kısmı Hizbullah'a verilirken bir kısmı da PKK yöneticilerinden Şemdin Sakık'a teslim edildi. 19 Nisan 1998 tarihli Aydınlık, Çiller Özel Örgütü'nün PKK'ya silah sattığını ayrıntısıyla yazdı.
DESTEK-16:
ABD'nin Kirli İşler Görevini Yürüten Hollanda, PKK'ya Yeniden Silahlı Eyleme Geçmesi Şartıyla Silah Vaat Etti
Hollanda, SüperNATO'nun uyuşturucu trafiğinin yönetildiği merkezdir. Hollanda devleti görevlileri, 2001 yılında PKK'ya yeniden silahlı eylemlere girişmesi için silah ve malzeme vaadinde bulundu. 18 Şubat 2001 tarihli Aydınlık bu haberi kapaktan duyurdu. Askeri uzmanlar, Hollanda'nın bu kışkırtmayı ABD'nin Irak planları kapsamında yaptığını saptadı.
DESTEK-17:
İdam Cezası ABD'nin Baskısıyla Kaldırıldı
PKK Başkanlık Konseyi Üyesi Mustafa Karasu imzasıyla, ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerine hitaben yazılan mektupta (mektup, madde:?) idam cezasının kaldırılması için yardım isteniyordu.. AB üzerinden Türkiye'ye baskı yapan ABD bu isteğin yerine getirilmesini sağladı.
DESTEK-18:
PKK'ya Batı Ülkelerinde Serbest Çalışma Koşulları Sağlandı
PKK'ya Batı ülkelerinde serbest çalışma şartları sağlanmasına ABD'nin büyük katkısı oldu. PKK'nın bu yöndeki talebini (Madde 6) gerçekleştirmek için, PKK'nın adı KADEK olarak değiştirildi. AB, PKK'yı adı değiştirilinceye kadar terör örgütleri listesine koymadı. PKK KADEK adını alınca, bu kez de KADEK terör örgütleri listesine alınmadı.»
[1] Ali Mercan / Frankfurt

CÜBBELİ AHMET “BEL’AM”CIK’I VE MAHMUT EFENDİ YAKINLARINA UYARI!
FETULLAH GÜLEN DOSYASI
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
Dünyanın Fikri Değişimi Türkiye’den, FİİLİ DEĞİŞİMİ İSE FİLİSTİN’DEN BAŞLAMIŞTIR!
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
OĞUZHAN ASİLTÜRK’ÜN ERBAKAN’A İFTİRALARI
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
ÖZELLİKLE MİLLİ GÖRÜŞÇÜYÜM DİYENLERİN BU PAKRODİNLERİ İYİ TANIMASI GEREKİR Kİ, NEREDE DURACAKLARINI BİLSİNLER. BU KİŞİLERİ…
DECCAL AZGINLAŞTI YETİŞ ALLAH’IM Gayrı gönder, İSA’YI Devirsin Deccal’i, YERLE BİR EDİP, HARİTADAN SİLSİN…
Hakk ölçülerine ve halkın hür tercihlerine dayalı… Temel insan haklarına ve evrensel hukuk kurallarına saygılı… Akıl,…
“Biz topraklarımızda şehid olacağız. Ancak suskunluğunuzu Peygamberimize şikayet edeceğiz.” diyerek parmağını göğe sallayan Filistinlinin ahı…
AMİİİNNN YA ZEL CELALİ VEL İKRAM AMİİİNNN! AMİİİNNN AMİİİNNN! 17/81 De ki: "(Artık) Hakk geldi, bâtıl…
Rabbimiz İsrail’in yıkılacağını şu ayetlerde bizlere kesin olarak müjdelemiştir. İsrâ 4 Biz Kitapta (Levh-i Mahfuz’da…
CENNET VE CEHENNEM! Erbakan Hocama, iftira atanlar Gafillerce ve alçakça, alkışlandılar Ateşi bol olası, pakradunlar…
Öyle anlaşılıyor ki cumhuriyet tarihi boyunca hatta daha da öncesinden beri ülkemizi ayrıştırıp bölmek isteyen…
Bir şiirle bir kitap dolusu anlatılmak istenen duygu ve düşünceler konsantre olarak ancak bu kadar…
Ne güzel demişti Aziz Erbakan Hocamız... "Batıl'da zirve olmaktansa Hak davada zerre olurum!" Batılın adamları,…