Recep Tayip Erdoğan’ın Türk-iş genel kurulunda yaptığı konuşmada, ülkeyi IMF’ye soydurmasını ve ABD mandacılığına mazeret ve meşruiyet kazandırmak üzere: “Bizden önceki bütün hükümetler de bu yola başvurmuştur” şeklindeki boşboğazlığına güya üzülen birisi, kürsüden inip protokolle tokalaşan Başbakanın elini iki eliyle kavrayarak, çevresine ve izleyeceklere:
“Biz Recep Tayip Bey’in eski ağabeyiyiz…
Gördüğünüz gibi, hala çok samimiyiz…
Ve danışıklı dövüş içerisindeyiz” mesajını vermeye çalışır gibi, yalaka bir tavır takındığı, pek çok kişinin gözünden kaçmamıştı ve hakkında yazılar yazılmıştı. İsrail ve ABD uşaklığının resmi etiketi olan BOP Eşbaşkanı Recep T.Erdoğan bile bu kişiden daha onurlu ve gururlu davranarak, riyakarlık ve istismarcılık niyetiyle elini tutup öylece sırıtan Şahsa: “Sözünüz bittiyse elimi bırakınız!” uyarısını yaparak havasını boşa çıkarmış ve hak ettiği bir hakaret tavrıyla, tersleyip yüzüne bakmamıştı.
15.12.2007 Tarihli www.fikritakip.com sitesinde Kenan Çamurcu: “Şevket Kazan’ın tuhaf davranışları!” başlıklı bir yazısında çok önemli ayrıntılara parmak basmıştı:
- a) Herhalde, asaleten BOP Eşbaşkanı, ve bu Siyonist hizmetine rüşveten Türkiye Başbakanı olan Recep Bey;
Kendisi gibi, etiket, şöhret ve servet düşkünü ham karakterli vitrinlik kimselerin Milli Görüşteki yıldızını parlatan, öne çıkarıp reklamını yaptıran, sonra da dışlayıp kışkırtıp Erbakan’dan kopmalarını sağlayan kişilerin kimler olduğunu çok iyi bilmektedir.
b) Milli Görüş’ün İbni Sebe’leri, Tayip ve ekibine, “Partisine ve ağabeylerine vefasızlık ve saygısızlık etmiş, haşarı kardeşlerimiz” gözüyle bakarken ve böyle göstermeye çalışırken, Erbakan Hoca bu döneklere: “davasını, ülke çıkarlarını ve İslam dünyasını bırakıp, ırkçı emperyalizmin safına kaçmış, Milli Görüş gömleğini çıkarıp hidayetleri kararmış, Irak, Afganistan ve Filistin işgalinin ve cinayetlerinin vebalini sırtlamış” nasipsizler olduğunu söylemektedir.
c) Bazılarının, soyuna ve öz suyuna uygun yalaka yaklaşımına karşılık, Erbakan Hoca’nın hem özel hayatında ve tevafuken karşılaşmalarında, hem de televizyon programlarında milyonların katılıp izlediği miting meydanlarında, bu dönek densizlere takındığı onurlu ve şuurlu tavrı, ve prestijinin değil, sadece ülkesinin, ilkelerinin, İslam ve insanlık aleminin derdini çektiğini göstermektedir.
d)Ha, yeri gelmişken tekrar soralım:
Artık tarih olmuş ve tehlikeli olmaktan çıkmış veya Siyonizm için stratejik bir önemi ve hizmeti kalmamış Yahudi kökenli kimseleri güya deşifre eden, ama bununla “Yahudiler, bütün ülkelerin ve özellikle Türkiye’nin: ekonomisinden siyasetine, ticaretinden turizmine, eğitiminden kültürüne, mezheplerinden tarikatlarına… her yere girmiştir, gizlenmiştir ve etkindir… onlara rağmen iş görmek ve yükselmek mümkün değildir” mesajını veren şu Yalçın Küçük’ler ve Soner Yalçın’lar acaba, Milli Görüşe ve Erbakan’ın yakın çevresine yerleştirilmiş Yahudi dönmelerini ve Pakrudini’leri (Yahudi Ermenilerini) niye bir türlü gündeme getirmemektedirler?!..
Yoksa bunların stratejik görevi hala devam mı etmektedir? Erbakan Hoca ve Milli Görüş’ün sadık camiası hala İsrail için en büyük tehdit ve tehlike midir?
“Yeniçağ Gazetesinde Sabahattin Önkibar’ın yazdığına göre (14 Aralık) Başbakan Erdoğan’ın Türk-iş Genel Kurulunda yaptığı konuşmada IMF ile çalışmalarına yöneltilen eleştirilere cevap verirken, bütün hükümetlerin bu yolu kullandığını söylemesine Şevket Kazan içerlemiş. Erdoğan kürsüden indikten sonra protokolle tokalaşırken Başbakanın elini tutmuş ve üzüntüsünü dile getirmiş.
Şevket Kazan konuşma süresince Tayip Erdoğan’ın elini bırakmamış.
Hatta Başbakan: “Eğer sözünüz bittiyse elimi bırakır mısınız” demek zorunda kalmış.
Sn. Recai Kutan ise; bu olayı Erdoğan’ın vefasızlığının örneği olarak anlatıyor. Erbakan olmasaydı hala Kasımpaşa’da muhasebeci olarak devam edeceğini söylüyor.
SP çevrelerindeki bu tuhaflığı anlamak kolay değil. (Kafalar karışıyor.)
Bir yandan AKP hükümetinin Türkiye’ye ne zararlar verdiğini, Siyonizmin ve Batılıların AKP ile işbirliği içinde ülkeyi nasıl pay ettiklerini anlatıp duruyorlar, öte yandan Erdoğan’ın vefasızlığına ve kendilerini arayıp sormadığına içerliyorlar.
Hele Şevket Kazan’ın tavrı, tam evlere şenlik! (Bir yaklaşım ve yalakalıktır…)
Sanki Erdoğan’ın bir küçük selamına ve hatır sormasına bu kadar muhtaçmışçasına, başbakanın elini zorla tutup, zorla kendisini dinletmeye çalışmak nasıl bir davranış tarzıdır?
Böyle yapınca ne olacağını sanıyor acaba Şevket Kazan?.. (Sanki Recep T. Erdoğan’a sığınmaktadır. M.Ç.)
Erdoğan, bir anda aklı başına gelip nedamet gösterecek ve pişmanlık içinde Şevket ağabeyinin elini mi öpecek? Ya da soluğu Erbakan’ın evinde mi alacak ve bağışlanma mı isteyecek? (Sanılmaktadır!)
Kazan’ın, Başbakanın Türk-iş salonundaki konuşmasının ardından elini sıkı sıkı tutup bırakmayarak konuşmasını yaparken, Erdoğan’ın, “Önündeki camdan konuşma metnini okurken söylediği sözler”i eleştirmesindeki psikolojiyi nasıl değerlendirebiliriz? Kazan adeta Erdoğan’ın iyi bir çocuk olduğunu, ama birilerinin onun eline metin tutuşturarak böyle şeyler söylettiğini ima ediyor. Yoksa “camdan okuduğu metin”i neden özenle vurgulasın.!?
Şevket Kazan benzeri tuhaflığı 28 Şubat’ın liderlerinden Çevik Bir’e de yapmıştı.
Bir Ankara-İstanbul seyahati sırasında uçakta, ön sıralarda Çevik Bir’i görmüş ve yerinden kalkıp yanına giderek O’na “28 Şubat’ı hak etmediklerini” anlatmaya çalışmıştı.
Çevik Bir, ise gazetecilere; izinsiz yanına gelen Kazan’ı mecburen ve nezaketen nasıl dinlediğini anlatmıştı…
Kazan, Çevik Bir’e, “kendilerine haksız muamele yapıldığını” dert yanarak ne elde ettiğini düşünüyordu acaba? Ya da ne elde edeceğini sanmıştı?
Muhtemelen Çevik Bir’in ayağına kadar gidip bir nevi kendini aklamaya çalışan o konuşmayı yaptıktan sonra, kendisini sessizce dinleyen ve Kazan’ın verdiği kitabı alıp teşekkür eden Çevik Bir’in, nasıl ikna olduğunu çevresine ballandıra ballandıra anlatmıştır!
Kamuoyunda hiçbir inandırıcılığının kalmadığını gösteren 22 Temmuz seçimlerini değerlendirirken, bu partinin böylesi yöneticilerinin davranışlarını asla ihmal etmemek lazımdır.
Kendine inancı ve saygısı olmayan bir siyasi parti kurmayları, başkalarını nasıl ikna edip güven sunacaktır?
Demek ki, Erdoğan, herhangi bir konuşmasında SP’den övgü ve şükranla sözetse, yahut Başbakan, karşılaştığı yerlerde SP’deki ağabeylerinin hal ve hatırını sorsa, belki de bu partililer AKP’nin başarısı için dua eder hale gelecektir.
Acaba bazı SP’lilerin derdi, ülkenin AKP elinde ne hale geldiği midir, yoksa kendilerine vefanın davasını mı gütmektir?
Neresinden bakılırsa bakılsın, bazı SP yöneticilerinin tavrı (özellikle de Kazan’ınkiler), bu partinin artık AKP’ye sığınmaya hazırlandığı izlenimini güçlendirmekten başka bir anlam taşımıyor.
Türkiye’de işbirlikçi zihniyete ve kukla siyasilere karşı şahsiyetli bir iddiası olan tek partinin bu hali işler acısıdır.
AKP’nin Milli Görüş’le hiçbir alakasının olmadığını yüksek sesle söyleyen SP’li kurmaylar Erdoğan’ın vefasızlığını siyasi eleştirilerinin konusu yapabiliyorlarsa en başta kendileri AKP ile siyasi akrabalığı tescil ediyorlar demektir. Ya da böyle bir akrabalıktan medet umduklarını kamuoyu önünde göstermekle aslında 22 Temmuz seçimlerinde %2.5 luk oylarının yarısından fazlasını bu partiye kaptırmış olmayı fazlasıyla hak ediyorlar.
SP’nin temel sorununun tabanda değil, tavandaki partiye çöreklenmiş böylesi kişilerin tutarsız tavırlarının olduğunu söyleyip eleştiri yapanlar, aslında Kazan ve benzerlerinin davranışlarına işaret edip bu partinin tutarlılık inşa edemediğini de söylemiş oluyorlar.
Bir türlü tutarlılık inşa edememiş Şevket Kazan gibilerin çiftliği haline gelen Milli Görüş’ün mevcut partisi de bu durumda elindeki küçük miktardaki oyu bile koruyamıyor. İtimat ve itibar telkin etmiyor ve yeni bir umut sunamıyor!” anlamında oldukça çarpıcı ve ufuk açıcı tespit ve değerlendirmeler yapmıştı. Kenan Çamurcu’nun Şevket Kazan ve benzerlerinin ayarını ortaya koyan sezgi ve serzenişleri, gerçekten çaplı bir insan olduğunun kanıtıydı. Tebrik edilecek bir feraset ve fazilet yorumlarıydı.
Ama Kenan Çamurcu dostumuz, ağabeylik taslıyor görüntüsüyle, Başbakana yağcılık ve yalakalık yapan Şevket Kazan’ın, bütün bunları bilerek ve kasıtlı biçimde yaptığını, Milli Görüş’ün elde kalan bakiyesini dahi tahribe çalıştığını, ve zaten Siyonist merkezlerce bu görevle Milli Görüş’e yamandığını, Erbakan Hoca’nın da resmiyet ve serbestiyet kazanma mecburiyetiyle bunlara katlandığını ve bu yamuk kurmay kabukları altında büyük devrim ve değişiminin dünya çapındaki alt yapısını hazırlama imkan ve zamanını kazandığını nerden bilecekti…
Doğru… Bunlar gibi, gizli niyeti ve kirli mahiyeti bilinen kimseleri milli hedefli bir partinin tepesinde, hem de sürekli kalacak biçimde etkili ve yetkili kılmak, normal ve doğal görülemeyebilirdi…
Ama, dünyayı zalim ve hakim güçlerin ve şeytani merkezlerin elinden kurtarmayı, adil ve asil bir düzen kurmayı amaçlayan ender ve önder liderlerin Rahmani Siyaseti; stratejik hamleler ve tavizler gerektiren, uzun zaman ve sabır isteyen bir satranç oyunu gibiydi…
Ve artık, deccal düzeni Siyonizm ve emperyalizm, mat olmak üzereydi!..
Ve bu sözler, hemen anlaşılmak ve akıllara yatırılmaktan ziyade en azından ihtimaller arasına sokulup üzerinde kafa yorulmak ve yakın bir gelecekte hatırlanılmak içindi…

CÜBBELİ AHMET “BEL’AM”CIK’I VE MAHMUT EFENDİ YAKINLARINA UYARI!
FETULLAH GÜLEN DOSYASI
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
Dünyanın Fikri Değişimi Türkiye’den, FİİLİ DEĞİŞİMİ İSE FİLİSTİN’DEN BAŞLAMIŞTIR!
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
OĞUZHAN ASİLTÜRK’ÜN ERBAKAN’A İFTİRALARI
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
Yahudi kucağında keramet satan O ırzı kırık, sahte; ermişe lanet! Hem parsel parsel elden; giderken…
Ve bekleyin göreceksiniz, Kur’an’ın İsrâ Suresi 4-7 ayetlerinde haber verildiği gibi, İslam coğrafyasının çıbanbaşı ve…
BUGÜN "HAMAS"SIZ KURULMAK İSTENEN BİR GAZZE VAR. O HAMAS VAR YA O HAMAS AZİZ ERBAKAN…
Atatürkçülük adına uydurulan Kemalizm sizi kurtarmaya yetecek mi? “Bugünün Türkiyesi’nde, AKP hükümeti ve yandaşlarının hemen…
Siyonist Merkezler, Türkiye için yeni bir izm arayışlarına başlamışlardı 40 sene önce diyebiliriz... Hatırlayınız Üstad…
A'raf 2 (Bu Kur’an öyle) Bir Kitap'tır ki Onunla (insanları) uyarman için ve mü'minlere bir…
Bil ilimsiz, irfansız; yol yok ümrana Ya Kur’an’a uyarız, ya da buhrana İslamsız bütün yollar,…
"...Kula kulluğu bozan, cumhuriyettir İslam’a uygun nizam, çün hürriyettir..." Ne güzel mısralar! İşte aydın olmak…
AHZAP SURESİ 67. AYETİ KERİME TAM DA BU KİMSELERDEN BAHSETMEKTE. LANET OLSUN KAFİR VE ZALİM…
İmam Gazali'nin Nasihatül Mülük (Hükümdarlık Ahlakı) adlı eserinde Yöneticilere yaptığı uyarılardan birisi de şöyledir: "Kalbinde…