YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
662af328a40a5
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 6 4 6
Bugün : 2425
Dün : 19362
Bu ay : 609239
Geçen ay : 453014
Toplam : 23388203
IP'niz : 3.19.30.232

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

“Kürt Açılımı”, Türkiye’yi Parçalama Adımıdır:

İsrail’in planı, ABD ve AB’nin dayatması, İmralı köşkündeki APO’nun talimatı, BOP eş başkanı Recep T. Erdoğan’ın demokrasi kahramanlığı ve marazlı-kiralık medya’nın alkışlamasıyla başlatılan “Kürt açılımı”, aslında Türkiye’yi parçalama; varlık ve bağımsızlık sigortamız olan Lozan’ı kendi elimizle yırtıp atma ahmaklığı ve alçaklığıdır.

AKP’nin doğrudan sahiplenip taşeronluğunu yaptığı, CHP’nin aslına değil, usulüne itiraz edip dolaylı destek sağladığı, MHP’nin ise “şiddetle karşı çıkıyor” rolüyle muhtemel milli tepkileri törpülemeye çalıştığı ve olayın İsrail ayağına ve Lozan’ı delme hazırlığına hiç dokunulmadığı bu resmen hıyanet cesareti; sadece AKP’nin değil, bu akrepleşmiş masonik düzenin de yıkılışına yol açacaktır.

Siyonist Yahudi Lobilerinin güdümündeki ABD için bugünkü dünyada en büyük siyasi amaç, Kuzey Irak başta olmak üzere Ortadoğu’da yeni bir harita oluşturulmasıdır. Daha doğrusu Ortadoğu’nun “yeniden-dizayn edilmesi”yle, İsrail’in güvenliğini sağlamak ve Büyük İsrail’e zemin hazırlamaktır. Bu proje Clinton dönenimde fiiliyata dökülen, Bush döneminde devam eden ve Obamayla hiç değişmeyen bir siyaset anlayışının devamıdır. Bu bölge yapılandırılırken 1 Mart tezkeresi ile Türkiye gözden çıkarılmış, ABD için Türkler değil, bölgedeki Kürtler en önemli partner halini almıştır.

Kürt açılımı, ABD’nin bastırmasıyla ortaya atılmıştır. Amerika’daki önemli bir “Think-Tank” (düşünce) Kuruluşunun raporun da, 2012’de Musul’un Türkiye’ye bağlanabileceği konuşulmaya başlanmıştır. Hemen arkasından , bu sefer bizzat Barzani’nin yakın çevresinden, “Kerkük’ün Kürt yönetimine katılması, Kuzey Irak Kürtlerinin de Musul Vilayeti ile beraber Türkiye’ye katılması” türünden söylemler dışarıdan Türkiye’ye taşınmıştır..

Kuzey Irak’ın (Musul-Kerkük) Türkiye’ye katılması baştan beri Turgut Özal’ın en büyük rüyasıydı. Ancak o zaman Türkiye kısmen ve uluslararası politikada da kısmen ağırlığı vardı. Ne yazık ki, o dönemde askerler buna cesaret edemeyip masadan kalkmış; sonuçta da bugünkü Kuzey Irak Kürt Devleti’nin tohumları atılmıştı. Bugün ise durum çok farklıdır. Bugün Türkiye ile ilgili aklınıza gelebilecek her türlü siyasal kapışma ve ülke içerisindeki çatışmalar , “Uluslararası Güçler”in mücadelesinden dolayı ortaya çıkmaktadır.

“Kuzey Irak ve Musul’un bize katılması” tezi, bazılarınca çok sıcak karşılanmakta ve heyecanlarımızı okşamaktadır. Oysa Musul’un Türkiye’ye katılmasının bir tek anlamı vardır. O da; Lozan’ın ortadan kalkmasıdır. Zaten Lozan Amerika Birleşik Devletleri tarafından hala imzalanmamıştır ve tanınmamıştır. Bu konu neden bizim ders kitaplarımızda hiç yer almamaktadır? Bizim masonik ve münafık Türk medyası neden bu konuyu hiç tartışmamaktadır?

Eğer biz Musul’u alırsak, bir anlamda üniter yapımız değiştirilmiş olacaktır. Böylece; biz Lozan’ın lağvı anlamında, Musul ve Kerkük dahil Kuzey Irak’ın, Türkiye’ye katılmasına razı olursak, Lozan ortadan kalkmış sayılacağından; belki bir 10 yıl içerisinde bizdeki Kürt bölgelerini de içine alacak şekilde bir parçalanmanın da önü açılacaktır. Yani, Türkiye Cumhuriyeti’nin Misak-ı Milli sınırlarında herhangi bir değişikliğin yaşanması, Lozan’ın geçersiz sayılması sonucunu doğuracaktır. Lozan geçersiz olursa, ilk etapta bu bir büyüme gibi görünse de, daha sonraki süreçte Türkiye’nin farklı federasyonlara ve sınırlara ayrılmasına, bu konudaki siyasi dayatmalara da fırsat tanınacaktır.

Bugün Türkiye’nin bölünmesini engelleyen en önemli şey Lozan’dır. Lozan, Türkiye’nin varlığı ve bütünlüğünün yegane teminatıdır ve Amerika dışında, bütün devletlerin, uluslararası platformda “siyaseten mutabakatla” kabul edilmiş bir anlaşmadır. İlk anda bize çok sıcak gelen bu Kuzey Irak “ilhakı”, aslında Türkiye’nin parçalanmasının pratik ve en etkili adımıdır.[1]

 

Erbakan Hoca’yla SP Kurmaylarının Farklı Yaklaşımı;

54. T.C Hükümetinin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca’nın Altınoluk’taki Cuma sonrası selamlaşma sohbetinde (7 Ağustos 2009) bir gazetecinin “Kürt açılımı”yla ilgili sorusuna:

“Biz 72 milyon kardeşiz ve bir tek milletiz. “Kürt açılımı” gibi; ayrımcılık ve ırkçılık tohumu serpen, Milli birlik ve dirliğimizi zedeleyen söylemler talihsiz ve tehlikelidir. Bunlar dış güçlerin ve işbirlikçilerin ülke bütünlüğümüze yönelik tertip ve teşvikleri sonucu yapılan üzücü ve düşündürücü girişimlerdir” anlamındaki sözlerine karşılık, bazı SP yetkililerinin tam aksine, AKP’yi destekler mahiyette mesajlar vermesi şaşırtıcıdır.

Oysa, bu tartışmanın gidişi, bu “açılım” sürecinin neticesi; “Türk milleti sorunu”nu ortaya çıkaracağı açıktır. Kürt kimliği üzerinden yürütülecek bir tartışma ve çalışmanın, “Türk kimliği” sorunuyla karşılaşılması elbette kaçınılmaz olacaktır.

DTP-PKK çizgisinin tezi ve talepleri, “Türk milleti” kavramını bir üst kimlik olarak reddetmekte, onu da bir etnik kimlik olarak tescile çalışmaktadır. Başka bir deyişle, DTP ve PKK’ya göre: “eğer Türklük bir üst kimlik veya milli bir kimlikse, Kürtlük de bir üst kimlik veya milli kimlik sayılmalıdır.” DTP ve PKK, “Kürtlük üst kimlik olarak kabul edilmeyecekse, Türklük de bir etnik kimlik olarak kabul edilmelidir” iddiasındadır.

“Irak, komşu değil ortağımız”mış!

Başbakan Erdoğan’ın Ekim’de yapılması beklenen ziyareti öncesi Bağdat’a giden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Irak’ı Entegre olunması gereken büyük bir ortak” olarak gördüklerini vurgulamıştır. Irak Dış işleri Bakanı Hoyşar Zebari de, Irak yönetimi ve Kuzeydeki bölgesel yönetimin terörle mücadele konusunda alınan bütün kararları tatbik edeceğini açıklamıştır.

Bu tavır, önce Kuzey Irak’la Türkiye’nin Entegrasyonu’na, ardından Güneydoğu Kürdistanıyla, Kuzey Irak Kürdistanının birleşip Türkiye’den ayrılmasına giden sürecin bir devamıdır.

Kore Savaşı’nda Ermeni parmağı!

Bugün “Kürt açılımına” alkış tutan Ermeni aydınların bu yaklaşımı da kafa karıştırıcıdır. Maalesef Ermeniler, bilindiği gibi her fırsatta bizi bitirmeye uğraşır.

Star gazetesinde yayımlanan bir haberin başlığı: “Kore’de tercüman ihaneti”. “Kore Savaşı sırasında Amerikalıların görev verdiği Ermeni tercümanların, kritik bilgileri saklayarak Türk birliğinin cephede savunmasız kalmasına ve büyük kayıplar vermesine neden olduğu ortaya çıkmıştır. Habere göre, İngilizce sıkıntı çeken Türk subaylarıyla sağlıklı irtibat için, Amerikalılar Türkçe bilen Ermeni tercümanlar tutmuşlardır. Onlarda Türk birliklerini tuzağa çekecek, kasıtlı ve yanıltıcı bilgiler aktarmışlardır.

“Kürt açılımı”nın iç dinamikleri tartışılmaya açılmıştı ama dış boyutu üzerinde neden fazla durulmamıştı?. Oysa bu sürecin başlatılmasındaki zamanlama dikkat çekiyordu. Ankara’nın; Ermenistan, Kürt açılımı ve Azınlıkların dini talepleriyle ilgili çalışmaları neredeyse eşzamanlı olarak hızlanıyordu. ABD Başkanı Barack Obama’nın Ankara ziyaretiyle bunlar arasında bir paralellik gözleniyordu. Obama, seçim öncesinde taahhüt ettiği gibi ABD’nin Irak’tan aşamalı biçimde çekileceğini açıklamıştı. Başkan Obama Ankara ziyaretinde TBMM’de bir konuşma yapmıştı. Bu konuşmada Ankara’ya talimat gibi üç tavsiyesi vardı:

1 – Ermenistan’la sorunları halledin.

2 – Kürt sorununa çözüm üretin.

3 – Heybeliada Ruhban Okulu’na izin verin.

Ankara bu üç konuyu hemen gündeme taşıdı ve hızla girişimlerde bulundu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün öne aldığı Ermenistan’la ilişkileri normalleştirme çalışmaları, Heybeliada Ruhban Okulu tartışmaları ve Kürt açılımı gündemin ilk üç sırasına oturtuldu. Başbakan Tayyip Erdoğan ise yerel seçim öncesinde Güneydoğu’da kullandığı sahte milliyetçi söylemden hızla uzaklaşıp ‘Görüşmem’ dediği DTP Lideri ve PKK temsilcisi Ahmet Türk’le buluştu.

Bütün bunların Milli ve yerli değil, dış destekli projeler olduğu sırıtıyordu.

 

Abdullah Öcalan’ın avukatı ve “Asrın Hukuk Bürosu” elemanı Ömer Güneş’in şu önerileri, Başbakan Recep Erdoğan’ın ve AKP’li Dengir Mir Mehmet Fırat’ın projelerinin ilham kaynağı oluyordu:

1- “Hasan Cemal Formülü” gerekliymiş: “İlk adım olarak ellerin tetikten çekilmesi ve İttihatçı mason sabataist Cemal Paşa’nın torunu Hasan Cemal’in de dikkat çektiği “potansiyel çatışmacıların birbirlerinin karşısına çıkmayacak bir biçimde mevzilenmeleri” fazlasıyla önem arz etmektedir.”

Yani TSK ile PKK iki ayrı devletin silahlı gücü sayılıp, karşılıklı ateşkes sağlanmalı!?.

2- Öcalan “Birleştiren Fenomen” olabilirmiş: PKK ve Kürtler üzerindeki etkisi zaten objektif olarak Öcalan’ı tartışmaların odağına taşımaktadır. Türkiye toplumunun Öcalan algısı şimdiye kadar “bölen fenomen” olmuştur. Ancak, barışa sunacağı katkıyla birlikte bu algı “birleştiren fenomen”e de dönüşebilir.

Koşulları itibariyle çok ağır tecrit koşullarında bulunmasına rağmen, 10 yıldır barışın sağlanmasına dönük çaba içerisinde olmuştur. Dolayısıyla bu çabalar göz ardı edilmeden barışa katkı yapabileceği koşullar kendisine sağlanmalıdır.”
Yani APO resmen muhatap alınmalı!..

3- “Korsika Örneği” geçerliymiş: “Anayasada etnik aidiyet vurgusu yerine, devletin tüm etnisitelere eşit mesafede olması, devletin nötr kalması daha çok önemsenmelidir. Anayasa, sadece Türklerin ve Kürtlerin değil, bütün kültürlerin kendisini ifade etmesine cevaz vermelidir.”

Yani “Türk Milleti” kavramı tarihe karışmalı!

4- Kuzey Irak bölgeyi zenginleştirirmiş: Bölgenin, Batı bölgeleriyle eşitsizliğinin giderilmesi için pozitif ayrımcılık uygulanmalıdır. Zaten, Irak Kürdistan bölgesinde ortaya çıkan katma değerin bölge üzerinden Türkiye’ye kanalize edilmesi de bölgeye ekonomik anlamda önemli katkıları olacaktır. Ayrıca, Kürtlerin kendi kimlikleriyle siyaset yapabilmeleri, âdemimerkeziyetçiliğe geçilerek, yerel yönetimlere yetki devirlerinin sağlanması da gerekir.”[2]

Yani Irak’ın ve Kürdistanın hamiliğini Türkiye yapmalı, böylece Büyük İsrail, BOP eş başkanı olan Recep Erdoğan’a kurdurulmalı!

Şimdi yanıtı bulunması gereken soru şudur: Türk Milleti ve Türkiye tarihe mi karışıyordu?

ABD “Kürt Açılımı”nın Mimarı mı?

“ABD’nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, Baykal’a bir ziyaret yapmıştı… Ama üzerinde pek durulmamıştı… ABD elçisi neden CHP’nin kapısını çalmıştı? Jefferey “ABD’nin görüşlerini aktardım” diye açıklamıştı… Ardından Baykal partisinin grup toplantısında bir konuşma yapmış ve özetle “ABD çekilirken ardında istikrarlı bir Irak bırakmak istiyor.”buyurmuşlardı. Aslında bu söz her şeyi anlatmaktaydı…

Sıralarsak;

  • · “Kürt meselesi” artık yerel bir konu değildir. Yıllardır “Kuzey Irak” diye bir gerçek vardır, ve Irak’taki güvenlik zafiyeti ABD için önemlidir.
  • · Türkiye Kuzey Irak’taki PKK varlığı nedeniyle o bölgeye müdahil olmaktadır ve ilgilidir.
    Bu da bölgedeki istikrarı olumsuz etkilemektedir.
  • · Bu nedenle PKK’nın silahı bırakması gerekmektedir.
  • · Bu ise bir projeyle yada açılımla giderilebilir…
  • · Ancak Türkiye’nin bu açılımı yapabilmesi için yalnızca hükümetin siyasi ağırlığı yetmemektedir. Buna bir devlet projesi, ya da bir parlamento desteği vermek gerekmektedir…

MHP halkın havasını indirme rolündedir. Bu nedenle CHP kilit partidir. Çünkü ancak CHP gelişmenin içine katılırsa, parlamento ağırlığı meydana gelecek ve böylece hükümet daha rahat hareket edecektir.

Bu nedenle ABD’nin Irak’taki çıkarı, Türkiye’nin geliştireceği “açılım” ya da “çözüm programı”yla doğrudan ilişkilidir…

Evet bütün bunları alt alta sıralayınca ABD elçisinin Baykal’ı ziyaretindeki amaç ortaya çıkmaktadır…” diyen Fatih Çekirge, Kürt açılımında, yani Türkiye Kürdistanının kurulmasında, CHP’nin AKP’ye destek vermesi gerektiğini, zaten bu talimatın ABD büyükelçisince kendisine iletildiğini; Amerika ve İsrail’in bölgedeki çıkarlarını korumanın kutsal(!) ve kaçınılmaz bir görev gibi görülmesini öğütleyerek, Hürriyet’in Yahudi havariliğini bir kez daha ispatlıyordu.

Kürt Açılımı Neyin Diyeti Olmaktaydı?

Ruhsar Şenoğlu’nun şu saptamaları önemli ve anlamlıydı:

Türkiye 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en şiddetlim krizini yaşamaktaydı. 18 milyar dolarlık “kaynağı belirsiz para” olmasaydı, Türkiye’de ne ekonomi kalırdı, ne AKP iktidarı!”.

Ekonomist ve siyasetçiler konuyla ilgili ayrıntılarda farklı tartışma yürütüyorlar ama yukarıdaki saptamada birleşiyorlardı.

Bu, 18 milyar doların 12-13 milyar doları “kaynağı belirsiz” kara paraydı!

Bütün bunların üzerine, 27 Temmuz –  5 Ağustos günlerinde, Borsa’yı yüzde 110 şişiren bir manipülasyon yaşandı. Para, doğrudan banka-holding hisselerine akmıştı. Ergenekon konusunda çeşitli defalar “hukuk içerisinde hareket edilmesini” isteyen “büyük sermayenin” kasasına “Sus Payı”ydı!..

Bu kara paranın doğrudan doğruya Obama’nın emriyle, CIA bağlantılı spekülatörler marifetiyle ve çeşitli kanallar üzerinden Türkiye’ye yönlendirildiği ortaya çıkmıştı. Piyasasın paraya doyurulması, 29 Mart yerel seçimleri öncesinde Tayyip iktidarıyla Fetullahçılar arasında kurulan mutabakatın bir parçasıydı. “Kürt Açılımı”ndan önce Tayyip ile Gül arasındaki buzlar da eritilmeye çalışılmıştı.

 

ABD Patron, APO Taşeron, Erdoğan Piyon Konumundaydı!

Zira “Kürt Açılımı” Abdullah Gül’ün ABD’yle imzaladığı söylenen “iki sayfa dokuz maddelik” gizli anlaşması içinde önemli bir yer tutmaktaydı. Gül’ün Sedat Sertoğlu ile röportajında itiraf ettiği, 2 Nisan 2003 günkü Vatan gazetesinde yayımlanan gizli anlaşmanın ilgili maddeleri şunlardı:

5.Madde: Kukla devlet Türkiye tarafından resmen tanınacak.

6.Madde: PKK’ya af çıkarılacak ve PKK yasallaştırılacak.

7.Madde: Güneydoğu belediyelerine özerklik sağlanacak ve Türkiye adım adım federasyonlara ayrılacak.

Eşkıya Başı Apo: “Kürt Toplumu Ana Dilinde Eğitimini Ve Öz Savunmasını Yapacak, Özel Savunma Gücünü Oluşturacak” diyordu!?

Devlet ve Demokratik Kürt Ulusu: Benim çözüm modelim şudur: Devlet olacak, diğer tarafta da demokratik Kürt ulusu olacak. Kürtler devletin varlığını tanıyacak, kabul edecek. Devlet de Kürtlerin demokratik ulus olma hakkını kabul edecek. Böylece orta bir yerde buluşacak, uzlaşacaklar. Sonra devlet isterse yine her yerde bayrağı olacak, isterse her yere hizmet götürecek, isterse her yerde Türkçe öğretecek.

Kürtlerin Meclisi ve Öz Savunma Gücü Olmalıdır: Kürtlerin her alanda örgütlenmesinin önü açılacak, Kürtler demokratik bir ulus olarak varlık kazanacak. Kendi sporunu, eğitimini, dini örgütlenmelerini, meclisini, belediyelerini yapabilirse kendisi yapacak, kuracak. Hatta kendi öz savunması bile olacak. Kendi ihtilaflarını çözecek bir savunma gücü olacak.

Kürtler, kendini demokratik bir şekilde örgütleyecek, savunacak. Bu süreçte önümün açılması için, bunu hep beraber yürütebilmemiz için koşullarımın düzeltilmesi lazım.

Türkler ve Kürtler Yan Yana Bulunmalıdır: Her şey tepeden tırnağa değişmek durumunda. Toplumun yeniden yapılandırılmasından, en küçük hücresine kadar değişimden, demokratik toplumdan bahsediyorum. Anadilde eğitimden, kültürden bahsediyorlar.

Benim çözümümde Türkler de Kürtler de kendi dillerini, kültürlerini, tarzlarını ortaya koyacaklar, ikisi de yan yana olacak. Toplum kendi demokratik işleyişini, öz yönetimini, eğitimini, hatta öz savunmasını yapılandıracak. Devlet buna engel olmayacak.

Gülen’le Yaklaşımlar ve Ortak Çalışmalar Olması Doğaldır: Fethullah Hoca’yı takip ediyorum, okuyorum. Olumsuz değerlendirmiyorum. Kürdistan’da okulları cemaatleri var, örgütlüler. Demokratik temelde, karşılıklı yaklaşımlar olabilir.

Eski Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök, Abdullah Öcalan’la aynı şeyleri savunuyordu!

‘Bir Soru Üzerine:

Anayasa’nın 66. maddesinde bir tanım var. Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı herkes Türk’tür, diyor. Bu maddenin değişmesi gerektiğini savunanlar var. Siz ne diyorsunuz?

– “Atatürk’ün söylediği bir söz vardır. Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkına, Türk milleti denir. Böyle bir tarif yapar. Ne Mutlu Türküm diyene sözünden de anlaşıldığı gibi Türk bir genel “sıfat kelime” olarak ifade edilmiştir. Türk kelimesi etnik kökeni ifade amacıyla değil, bir genelleme yaparak, kimseye bir ayrıcalık atfetmeksizin bütün Türkiye vatandaşlarını kastederek kullanılmıştır. Kelimenin lafzını değil anlamını, manasını dikkate almak lazım. Anlamında halk ikna edilmelidir. Bu kelime kullanılıyor ama anlamı budur denmelidir.

Devlete isim verme konusunda birçok ülke kendilerine göre çözümler bulmuştur. Mesela Osmanlı demiş, Selçuklu demiş, Amerikalı demiş. Genellikle çok etnisiteli ülkeler etnik referans vermekten bazen çekinmişlerdir. Hatta tarafsız olsun diye başka uluslardan kral ödünç alanlara bile rastlamak mümkündür. Ama hepsi şöyle veya böyle bir çözüm bulmuştur.

Biz de çözüm bulmalıyız. Bunları ifade ederken Türkiye’nin adını değiştirmeyi teklif ettiğim sanılmasın. Esasen bunu düşünen ve ifade edene rastlamadım. Amacım çözüm yollarının çeşitli olabileceğine dikkat çekmektir.

Birçok akıllı insan vardır Türkiye’de. Oturup bunu konuşacaklar, bir çözüm önerecektirler. Ama dediğim gibi çözüm geniş bir katılımcılıkla olmalı, dayatma, başlamadan bitirme olmamalıdır. Çözüme ulaşmada bütün taraflara rol ve sorumluluk düşüyor.”[3] Diyerek kürt açılımına destek veriyordu.

 

“Amerikan Gladyosunun Türkiye Ayağı!”

Bütün bu Ergenekon senaryolarının ve “Kürt Açılımının” mimarı Siyonist Yahudilerin güdümündeki Amerikan Gladyosu olmaktaydı. Ankara’da, Amerikan Büyükelçiliği’nde oturuyorlar, her şeyi oradan yönetiyorlardı.

Türk-Amerikan savunma işbirliği anlaşması gereği Türkiye’de bulunan ve ODC (Office of Defence Cooperation) adı verilen birim Gladyo’nun faaliyetlerine perdelik yapmaktaydı.

ABD Ankara Büyükelçisi James Jeffrey’nin ise “Stay Behind”ın (Süper NATO), bir başka deyişler Amerikan Gladyosunun önemli isimlerinden biri olarak tanınmıştı. Bu nitelikte birinin Ankara’ya büyükelçi atanması, o dönem “Amerikan yönetiminin Türkiye’de daha saldırgan bir politika izleyeceği” yorumlarına yol açmıştı.

Brüksel Zirvesi Sonuç Bildirgesi’nin “Türkiye” başlıklı bölümünden; “Presidency Conclusions” yani kesinleşmiş BAŞKANLIK kararı… Yani Ortadoğu’da tek merkezli yeni bir devlete doğru yaklaşılmaktaydı.

Madde.23’te: “…müzakerelerin yalnız Türkiye’yle değil, diğer devletlerle de yapılabileceğini… Müzakereler sırasında Türkiye birkaç devlete bölünürse veya güneydoğu bölgesinde bir Kürt devleti kurulursa, yeni bir karara gerek olmaksızın onlarla da müzakere yapılacağına ….” Kayıtları yer almaktaydı.

Bu tek madde bile; bazılarını hala uyandırmıyorsa, onlar ya ahmaktı veya bile bile hıyanete ortaklıktı.

Seyredince mide bulandıran bir riyakarlıkla;  Recep Başbakan’ın Meclis Grup toplantısında hamasi nutuklarla yürek dağlaması(!..) Başta Bülent Arınç ve diğer, Milli Birliğimize duyarsız Milletvekillerinin duygulanıp ağlaması… Saman TV, Kanal 7 ve diğer yandaş yağcıların bu samimiyetsizliği sırıtan gözyaşlarını döne döne ekrana taşıyıp aktarması, bize Fetullah Gülen’i hatırlatmıştı. O da bir zamanlar salya-sümük çok ağlamıştı ama sonunda kaçıp Amerika’ya ve Siyonist tanrısına sığınmak zorunda kalmıştı… Üstelik artık ağlamayı da bırakmıştı. Acaba Milletin maddi ve manevi sorunları mı halledilip aşılmıştı,  yoksa Yahova’ya kavuşunca vuslata mı ulaşmıştı?!.

 

 



[1] Odatv.com, Erhan Göksel

[2] Milliyet / 12 Ağustos / sh.16

[3] Milliyet / 17 08 2009 / Fikret Bila

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

AHMET AKGÜL KİMDİR?

 

Araştırmacı-Yazar, Düşünür ve Siyaset Bilimci olarak tanınan Ahmet Akgül, Milli Görüş çizgisinde önemli bir fikir adamıdır. Olaylara insan eksenli ve İslam endeksli yaklaşmaktadır.

2004 Ocak ayında, arkadaşlarıyla birlikte İstanbul’da aylık olarak yayınlanan “Milli Çözüm” Dergisini çıkarmaya başlamıştır.

Uzun süreli, ciddi ve çileli bir mücadele dönemi yaşamış ve bu duyarlı, tutarlı ve kararlı tavrını hiç bırakmamıştır. Bu yüzden pek çok sıkıntı ve saldırılara uğramış, defalarca mahkeme açılıp tutuklanmış ve hapis yatmıştır.

İnancımız ve ihtiyacımız olan evrensel hukuk kurallarının; bütün insanlığın ortak değeri ve hayat düzeni haline getirilmesi, “Demokrasi, Laiklik ve özgürlükler” gibi çağdaş kurum ve kavramların; ilmi ve insani temellere göre yeniden şekillenmesi… Ve Türkiye’nin yeni bir barış ve bereket medeniyetine öncülük etmesi konularında yoğunlaşmıştır.

Üstadımızın, başta “İnsanın Yozlaşması”, ardından “Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya” ve yine “Barış ve Bereket Nizamı “İslam Davası” ve YozlaştırılanCihad Kavramı” gibi birçok kitapları İngilizceye çevrilip merkezi Londra’daki Cagaloglu Yayıncılık organizesiyle; Amazon ve Bornes&Noble (bn.com) gibi dünya genelinde dağıtım yapan yüzlerce online sitesinde ve dijital (e-kitap) sayesinde 120 kadar ülkede yayınlanıp okunmaktadır. Ayrıca Üstadımızın “Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı” başlıklı Meal-i Kerim yorumları İngilizce ve Rusça tercümeleri ile “Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya” kitaplarının Rusça, Arapça, Çince, Japonca ve İspanyolca tercümeleri tamamlanıp basılmış olup; Almanca, Fransızca, Kırgızca ve Farsça tercümelerinde de sona yaklaşılmıştır.

Milli siyaset ve sorumluluk düşüncesini farklı bir boyutta ele alan ve yorumlayan Hocamız; yaklaşık 40 yıldır Türkiye’mizin her yerinde, Avrupa’da ve İslam ülkelerinde, önemli seminer ve konferanslara katılmaktadır.

Mili Görüş’e çöreklenmiş bazı şaibeli kişilerin gizli niyet ve tertiplerini haber vermesi, uzun vadeli hedefler ve stratejik tavizler sonucu Parti’ye girdiklerini sezmesi ve söylemesi nedeniyle, Ahmet Akgül’ün teşkilatlarda ve Milli Görüşçü kuruluşlarda hizmet vermesi engellenmeye çalışılmış; Erbakan Hoca ise, kendisinin daha bağımsız davranabilmesi ve nifak çarkı içinde körletilip kirletilmemesi için bu girişimlere karşı çıkmamış, ama kendisini uzaktan destekleyip yönlendirmekten de geri durmamıştır. Erbakan’ın “Adil Düzen” projeleri, AKP’nin siyasi hileleri ve karanlık ilişkileri, Fetullahçı Cemaatin gizli mahiyeti konularında sayılı uzmanlardandır.

1949 Elazığ doğumlu olan, çeşitli konularda yayınlanmış ve hazırlanmış 105 (yüz beş) eseri bulunan yazarımız, evli ve beş çocuk babasıdır.

 

Hocamız’ın Başlıca Kitapları:

● Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı (Türkçe Meal-i Kerim. Abdullah Akgül Yayına Hazırladı.) (İngilizce ve Rusçaya çevrildi.)

Milli Sorunlarımız ve Sorumluluklarımız (2 Cilt)

Dünyanın Değişimi ve Erbakan Devrimi

Refah-Yol’la Rantiyenin Savaşı

Cemaatin Cılkı, Erdoğan’ın Çarkı, Erbakan’ın Farkı

Türkiye Kuşatılırken, Kuklaların Kapışması

Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya (İngilizce, Rusça, Çince, Japonca, Arapça ve İspanyolcaya çevrildi.)

Bizim Atatürk

Küresel Fesatçılık ve Fetullahçılık

Dış Politika Yazıları (I) BOP’un Temel Taşları (1988-1998)

Dış Politika Yazıları (II) Tarihin En Talihsiz Yılları (2002-2015) 

Siyaset ve Strateji Bilgeliği

Osmanlı Sistemi ve Abdülhamit Siyaseti

İslam Davası ve Cihad Kavramı (İngilizceye çevrildi.)

● “İnsan”ın Yozlaşması (İngilizce ve Rusçaya çevrildi.)

Ah-u Figan’ım (Şiir)

Başörtüsü İnkârı ve İstismarı

İslamcı Münafıklar

Milli Şuur ve Ordu

20 Yıl Öncesinden; AKP Gerçeği ve Akıbeti

Bilge(!) Erdoğan’dan, İlkeli(!) Numan’a AKP Tezgâhı

Cezaevinde Yazdıklarım

Siyonizm-Deccalizm Ortaklığı

Devrim Simsarları ve Din İstismarcıları

Dilin Düğümü Çözüldü (Şiir)

Din Dengedir İslam İlericiliktir

Din – Devlet ve Demokrasi

Ergenekon Senaryosu “At Değiştirme” Operasyonu muydu?

(Kadiri - Haydari Tarikatı) Gönül Seması ve Tasavvuf Kapısı

Medeniyet Mücadelesi ve Mehdiyet Müjdesi

● Teşkilatçılık (İletişim ve İşbirliği Sanatı) Mesaj ve Metod

Milli Görüş’ün Marazlıları

● Hak Davanın Hokkabazları

ABD’li Siyonistlerin, AKP’li Piyonistleri

İsrail’in Şımarması ve Armageddon Savaşı

BDP’nin Özerklik Kalkışması

Bir Devrim Yaşanıyordu!

Dünya Dönüşüme Hazırlanıyordu

Hidayet Kıvılcımı ve Hikmet Kılıcı (Şiir)

Katı Ulusalcıların ve Ilımlı İslamcıların Din ve Devlet Tahribatı

Osmanlı’dan Cumhuriyete Kripto Yahudiler ve Pakraduniler

Yüz Kur'ani Kavram ve Yorumları

Konularına Göre: Kur’an-ı Kerim Fihristi

Siyaset Şehveti ve AKP’nin Şerbeti (Yayına Hazırlayan: Ufuk Efe)

AKP’nin Akreplikleri (Yayına Hazırlayan: Ufuk Efe)

Terör-Masonluk ve Mafia Medeniyeti

Cumhuriyet Türkiye’sinde Nifak Hareketleri

Ruhlar-Sırlar ve Uzaydaki Yaratıklar

Sabah Yakın Değil miydi?

Tarikatların Hizmet Sahası ve Islahı

Tuz Kokarsa…

Gaflet miydi, Hıyanet miydi?

Tahribat Ortakları: AKP’nin Arkası, MHP’nin Markası

Türkiye Tarihi Dönemeçteydi!

Yakın Tarihimizde Yüceler ve Cüceler (2 Cilt)

Zafer Muştuları ve Fetih Hazırlıkları

Erbakan’dan İntikam Alanlar

Suriye’de Yaklaşan Hilal-Haç Kapışması

Başkanlık Diktatoryası

15 Temmuz Hıyanetinin Gizemi: Bir Darbe Analizi ve Sistem Krizi

Pazarlık Partisi ve Palavra İktidarı

Kemalizm-Tayyibizm Uyarlaması

Başka Çare Kalmamıştı

İslam’dan Uzaklaştıkça, İnsanlıktan Çıkılması

Dert Söyletir Aşk İnletir (Şiir)

● Hainleri Haşlama, Zalimleri Taşlama (Şiir)

● İstanbul Sözleşmesi ve Ailenin Çözülmesi

Türkiye'nin Erdoğan'la Sınavı ve Ukrayna Savaşı

● Hamas, Şeytanı Şaşırtmıştı ve Dünyayı Uyandırmıştı

 

Üstadımızın hazırladığı; İlköğretimden, Üniversiteye kadar öğrencilerimize inanç ve ahlâk esaslarını ve Milli-İnsani sorumluluklarını öğretecek Ders Kitapları:

● İlkokul 4-5: Çocuklar Sizin İçin Yaratılış Harikaları ve Din Ahlâkı

● Ortaokul-1: İslam; Doğal Hayat ve Güzel Ahlâktır

● Ortaokul-2: Allah'a İman ve Ahlâk Kuralları

● Ortaokul-3: Bilimin Işığında Allah’ın Varlık Kanıtları ve İslam Ahlâkı

● Lise-1: Yaratılışın Bilimsel Kanıtları

● Lise-2: İslam'ın Aydınlığı ve İmtihanın Şartları

● Lise-3: Müslüman; Güzel Ahlâk ve Sorumluluk Taşıyandır

● Lise-4: "Gençliğin Ahlâki Sorunlarına Milli Çözüm Programı"

● Üniversite-1: Yaratılış Sırları ve İslam’ın Esasları

● Üniversite-2: Allah'ın Varlığı ve İmtihanın Sırrı

● Üniversite-3: Olgun Müslümanın Hayatı ve İslam’ın Amacı

 

Üstadımızın Kitaplarından Derlenen Yeni Kitaplar:

Ahmet Akgül’e Göre; Laiklik, Demokrasi ve Cumhuriyet Kavramları

(Hazırlayan: Nevzat Gündüz)

Üstat Ahmet Akgül’ün; Milliyetçilik Anlayışı

(Hazırlayan: Orhan Atay)

Ahmet Akgül’ün; Alevilik, Bektaşilik ve Şiilik Yaklaşımı

(Hazırlayan: Veysel Uzun)

Üstat Ahmet Akgül’e Göre; Kemalizm’le Atatürkçülük Farkı

(Hazırlayan: Ufuk Efe)

Ahmet Akgül’e Göre; Ülke Sorunları ve Çözüm Yolları

(Hazırlayan: Okan Ekinci)

Ahmet Akgül’e Göre; Genel Ahlâk Esasları ve Temel İnsan Haklarına Saygı

(Hazırlayan: Fatma Betül Erişkin)

Üstat Ahmet Akgül’ün; Siyonizm Saptamaları

(Hazırlayan: Ali Çağıl)

Ahmet Akgül’e Göre; Yaratılış Sırları ve İman Unsurları

(Hazırlayan: Halil Yaman)

Ahmet Akgül’e Göre; Din İstismarcıları ve Devrim Simsarları

(Hazırlayan: Akın Cengiz)

Üstat Ahmet Akgül’e Göre; Tarikat Yozlaşması ve Tasavvuf İhtiyacı

(Hazırlayan: Abdussamet Çağıl)

Üstat Ahmet Akgül’ün; Adil Medeniyet Programları

(Hazırlayan: Osman Nuri Çelik)

Ahmet Akgül’ün; Tarih Yorumları – 2 Cilt

(Hazırlayan: Kâzım Gülfidan-Halil Altuntaş)

Üstat Ahmet Akgül’ün; İlginç Anıları ve Rüyaları

(Hazırlayan: Ramazan Yücel)

Ahmet Akgül’ün; İçtihad Perspektifi ve Orijinal Projeleri

(Hazırlayan: Abdullah Akgül)

Ahmet Akgül’ün; Hikmet Uyarıları ve Veciz Uyarlamaları

(Hazırlayan: Neslihan Bayraktar)

Üstat Ahmet Akgül Hocamızın; Tenkit (ve Tebrik) Yazıları – 2 Cilt

(Hazırlayan: Mus’ab Eryıldız-İsmail Erkut)

Ahmet Akgül’den; Siyaset ve Strateji Kuralları

(Hazırlayan: Necati Akgül-Ali Mert)

Ahmet Akgül’e Göre; Yönetme ve Liderlik Sanatı

(Hazırlayan: Yakup Gözübüyük)

Ahmet Akgül’ün Saptamalarıyla; Erbakan ve İnsanlık Davası

(Hazırlayan: Ahmet Cömert)

Ahmet Akgül’e Göre; Erdoğan ve Takımının Ayarı ve Tahribatları – 3 Cilt

(Hazırlayan: Nail Kızılkan-Sezai Kurt-Mehmet Sıtmapınar)

Ahmet Akgül’e Göre; Fetullah Gülen’in Perde Arkası

(Hazırlayan: Mehmet Akif Avcı)

Ahmet Akgül’ün Gözüyle; Farklı Kesimlerden İnsan Manzaraları – 2 Cilt

(Hazırlayan: Osman Eraydın)

Ahmet Akgül Üstadımızdan; Erbakan Hoca’ya Yönelik İthamlara Yanıtlar

(Hazırlayan: Necmettin Musa Bişkin)

Ahmet Akgül'den Kahramanlık Şiirleri (Hazırlayan: İsmet Sezgin)

Ahmet Akgül’den; Seçme Şiirler (Hazırlayan: Ömer Çağıl)

Ahmet Akgül'den Şiirler Harmanı (Hazırlayan: Orhan Yılan)

Ahmet Akgül'den Edep-İstikamet-Hikmet ve Hakikati Öğreten Şiirler

(Hazırlayan: Yalçın Gözübüyük-Erdem Kaya)

 

Hocamızın Önsözünü Yazdığı Milli Çözüm Yayınları:

Üstad Ahmet Akgül’ün Özgeçmişi ve Öğretileri

(Yakup Gözübüyük)

● Haykırış (Şiir - Ali Çağıl)

AKP Yönetimi ve Tahribat Yöntemi Sistem Tahlili ve Siyaset Tenkidi

(Nevzat Gündüz)

● Sözün Çözüme Dönüşmesi (Siyasi Fıkralar - Osman Eraydın)

● Ayar Aynası ve Nokta Atışı (Sosyal ve Siyasi Fıkralar - Erdoğan Bişkin)

Milli Çözüm Ekibinden: İlginç Rüyalar ve Manevi Uyarılar – 2 Cilt

(Hazırlayanlar: Fatma Betül Erişkin – Nail Kızılkan – Neslihan Bayraktar)

 

 

INTRODUCTION OF USTADH AHMET AKGÜL

 

Before the ADİL DÜZEN (JUST ORDER) conference at the Kyrgyzstan Arabayev University, which we were attended, an academician had introduced Ustadh Ahmet Akgül in the following way:

Ahmet Akgül is an outstanding scholar and thinker in Türkiye who amalgamate ideas of; Islamic principles and human needs, Atatürk's thoughts on change, Positive Nationalism, and social balance. He has written around 100 books, some in three volumes, all original and unique works. Ten of these books have been translated into English, Russian, Japanese, Persian, French and Arabic. He is considered the most distinguished disciple and follower of Türkiye's legendary Prime Minister Prof. Dr. Necmettin Erbakan. For about 40 years, he has participated in scientific conferences throughout Türkiye, Europe, and the Islamic world. He is a man of wisdom and a visionary who has sensed and explained significant developments in Türkiye, the region, and the world decades in advance, facing many difficulties and attacks, yet always proving to be right in the end. He is the editor in chief of the MİLLİ ÇÖZÜM MAGAZINE (A strategic magazine published in Türkiye) which closely followed by Türkiye's military and civilian senior bureaucrats, university professors, prominent writers and commentators, and state officials. Our Ustadh advocates for original ADİL DÜZEN (Just Order) programs based on reason, science, history, conscience, and the Quran, incorporating the beneficial aspects of capitalist, socialist, and liberalist systems while discarding their harmful elements. He is 74 years old and has five children. He leads a modest life, far from luxury and comfort, never accepting royalties for any of his books, magazines, articles or conferences with all expenses covered by about 40 voluntary and dedicated friends of the cause and for the sake of Allah. He maintains that it is forbidden to preach religion and knowledge for money, position, and personal gain, thus owing no favors to any group or power. Besides his nearly 105 books, our Ustadh has also prepared RELIGION and ETHICS textbooks suitable for scientific truths and the essence of Islam without adhering to any sects, for Primary School (grades 4-5), Secondary School (grades 1-2-3), High School (grades 1-2-3-4), and University (grades 1-2-3), topics often overlooked even by political parties and governments.

During our so special conversations, as his sincere students and followers, we asked him: 'How did you prepare these (over 100) books? How did you manage your time?' Our Ustadh Ahmet Akgül answered us in a way that would be an example and encouragement for us:

"1- Except for serious illness and major difficulties, for almost 60 years, I have never put off today's work until tomorrow, and even beyond that, I never attempted to delay the morning's work to the afternoon or the afternoon's to the evening. Because it was necessary not to waste my limited lifetime capital on idle pursuits, which the Quran warns against as 'LAĞVİYAT' (futile activities).

2- I never hesitated to listen to and learn from anyone who had knowledge and experience in a subject, even if they were much younger than me... or just an ordinary and simple person, because the biggest obstacle to learning and acquiring knowledge is pride and arrogance.

3- I have tried to read and understand every piece of writing and book by people, whether local or foreign, left-wing or right-wing, known or unknown to me, loved or disliked by me.

4- From these or from what I heard on TV programs and in conferences, I took notes of the information that I learned and found important, and never hesitated to write and convey them, mentioning their sources.

5- Without getting stuck on the whimsical desires and objections of my closest ones, my fellow companions, my Political Party members, those in active and competent positions... Or considering the account and favor of my personal comfort and interests, I never hid the TRUTHS that my mind and conscience found beneficial and right, nor did I wrap them in various covers to make them difficult to understand.

6- I strived to help all people whom I met on any occasion, whom I had enough closeness to drink a tea or share a traveling on a plane for an hour, to gain and enhance their moral and conscientious awareness and honor, and especially their eternal and spiritual peace. In other words, my aim was not to benefit from their position, resources and compliments, but to be beneficial to them.

7- Perhaps as a fruit and grace of these sincere goals and effortsAnd certainly, as a grace and blessing of Almighty God (Allah), thankfully, it became easy for us to read an average 700-page book in an hour or two, to read quickly, and to produce intended 10-page notes of congratulations and criticism about that book."

 

 

رسالة تعريفية لمعلمنا أحمد أكجول

قبل مؤتمر النظام العادل في جامعة قيرغيزستان أراباييف، والذي حضرناه، قدم أحد المحاضرين أستاذنا أحمد أكجول على النحو التالي: أحمد أكجول موجود في تركيا؛ إنه عالم ومثقف نادر جدًا يجمع بين المبادئ الإسلامية والمتطلبات الإنسانية، وفكر أتاتورك في التغيير والقومية الإيجابية والتوازن الاجتماعي. ألف حوالي 100 كتاب، بعضها في 3 مجلدات، وجميعها أعمال فريدة وأصيلة. 10 من الكتب؛ تمت ترجمته إلى الإنجليزية والروسية واليابانية والفارسية والفرنسية والعربية. البروفيسور الراحل، أحد رؤساء وزراء تركيا الأسطوريين. دكتور. ويعتبر من أكثر الطلاب المميزين وأتباع نجم الدين أربكان.
لقد حضر المؤتمرات العلمية في جميع أنحاء تركيا وأوروبا والجغرافيا الإسلامية منذ ما يقرب من 40 عامًا. إنه رجل حكيم تنبأ وشرح التطورات المهمة في تركيا ومنطقته والعالم قبل عقود، وتعرض للعديد من المشاكل والهجمات لهذا السبب، لكنه كان دائما على حق في النهاية. وهو رئيس تحرير مجلة الحل الوطني، التي يتابعها عن كثب كبار البيروقراطيين العسكريين والمدنيين، وأساتذة الجامعات، والكتاب والمعلقين المهمين، ومسؤولي الدولة في تركيا. ضد الأنظمة الرأسمالية والاشتراكية والليبرالية في العالم؛ فهو يحتوي على الجوانب الجيدة والمفيدة لجميعها، لكنه يترك الجوانب السيئة والضارة؛ سيدنا، الذي أعد ودافع عن برامج النظام العادل الأصلية القائمة على العقل والعلم والتاريخ والضمير والقرآن، يبلغ من العمر 74 عامًا وأب لخمسة أطفال. لا يتقاضى إتاوات أبدًا عن أي من كتبه أو مجلاته أو مقالاته أو مؤتمراته، ويعيش حياة متواضعة بعيدًا عن الترف والراحة، ويغطي نفقات كل ذلك بحوالي 40 من الرفاق المتطوعين والمخلصين في سبيل الله. المعلم الذي يدافع عن "حرمة التبشير بالعلم" وبالتالي لا يدين بالشكر لأي مركز أو حكومة. باستثناء ما يقرب من 105 من أعمال أستاذنا، حتى الأحزاب والحكومات تظل غير مبالية؛ الدين والأخلاق في المرحلة الابتدائية: 4-5، المرحلة المتوسطة: 1-2-3، المرحلة الثانوية: 1-2-3-4 والجامعة: 1-2-3، وفقاً للحقائق العلمية وجوهر الإسلام. ولكن بغض النظر عن أي طائفة، فقد أعد كتب العلم. خلال أحاديثهم المميزة جداً، كتلاميذه ومتابعيه المخلصين: "كيف أعددتم هذه (100) كتاباً يزيد عن مائة، كيف رتبتم وقتكم؟" أجاب أستاذنا أحمد أكجول على أسئلتنا كالتالي، ليكون قدوة وتشجيعًا لنا:



1- منذ ما يقرب من 60 عامًا، باستثناء الأمراض الخطيرة والصعوبات الكبيرة؛ ولم أؤجل عمل اليوم إلى الغد، كما أنني لم أحاول تأجيل عمل الصباح إلى الظهر أو عمل الظهر إلى المساء. لأنه لا ينبغي لي أن أضيع رأس مال حياتي المحدود في مساعي فارغة ومجانية يسميها القرآن الإلغاء ويحرمها

 

2- حتى لو كان شخصًا لديه معرفة وخبرة في موضوع ما، حتى لو كان أصغر منا كثيرًا... حتى لو كان شخصًا عاديًا وبسيطًا، فأنا لا أشعر بالإهانة أبدًا عند الاستماع إليه أو تعلم شيء ما، لأن أكبر عائق أمام التعلم والحصول على العلم هو الكبرياء والكبر

-3ما حصلنا عليه؛ حاولت أن أقرأ وأفهم كتابات وكتب الجميع، محليًا أو أجنبيًا، يساريًا أو يمينيًا، أعرفه أو لا أعرفه، أحبه أو أكرهه.
4- كنت أسجل المعلومات التي تعلمتها وأجد أهميتها منها أو مما سمعته في البرامج والمؤتمرات التليفزيونية، ولم أتردد قط في كتابتها ونقلها بذكر أصحابها
5- من خلال الوقوع في الرغبات والاعتراضات التعسفية من أقرب أقاربي ورفاقي وأعضاء الحزب وذوي المناصب ذات النفوذ والكفاءة... أو من منطلق حرصي على راحتي ومصالحي الشخصية، لم أخفي أبدًا الحقيقة التي قالها لي يجدها العقل والضمير نافعة ومفيدة، ولم أصعب فهمها بتغليفها بأغلفة مختلفة
6- كل الأشخاص الذين التقينا بهم في أي مناسبة وأصبحنا قريبين بما يكفي لتناول كوب من الشاي أو السفر لمدة ساعة على متن الطائرة؛ حاولت مساعدتهم على اكتساب وزيادة وعيهم الأخلاقي والضميري وكرامتهم، وخاصة سلامهم الروحي والعالمي. بمعنى آخر، كنت أهدف إلى أن أكون مفيداً له، وليس أن أستفيد من منصبه وفرصه ومجاملاته.
7- ولعل ذلك يعتبر ثمرة ومعجزة للأهداف والجهود المخلصة... وطبعا بفضل الله تعالى وفضله لا بد من قراءة كتاب ما يقارب 700 صفحة بسرعة في ساعة أو ساعتين. وتهنئة هذا الكتاب وانتقاده عمدا، والحمد لله أن إنتاج ملاحظات من 10 صفحات أصبح أسهل بالنسبة لنا.
أطيب التحيات…

YORUMLAR

Son Yorumlar
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx