YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
66066c9faf52d
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 5 8 8
Bugün : 10527
Dün : 16551
Bu ay : 405735
Geçen ay : 338123
Toplam : 22731685
IP'niz : 44.210.86.29

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

Milli Çözüm’ün gerçekleri Nagehan’ın “Alçı”sının ansızın dağılmasına ve salçasının-kimyasının bozulmasına yol açmıştı.

Yazacak yeni şeyler bulamayan ve zaten “aklıyla ve okkasıyla değil, sağdan-soldan makasla kestiklerini” yorum diye okuruna yutturan Nagehan Hanım, Milli Çözüm’le ilgili bir sene önce kustuklarını 17.07.2009 tarihli Akşam’da tekrar toparlayıp yayımlamıştı.

Hep güçlü gördüklerine ve Siyonist merkezlere tapınarak ve uşaklık yaparak lüks hayat sürdükleri ve ruhen süründükleri için; Milli Çözümcülerin de Erbakan Hoca’yı –hâşâ- Tanrılaştırdığını söyleyecek kadar sefihleşen Ey Bayan Nagehan Alçı!

Sizler gibi iktidar kulları, imkân ve ikbal kurtçukları olmadığımızın en açık kanıtı; artık seksenini aşmış, şeytani odaklarca zahiren tüm hizmet yolları tıkanmış, çevresine siyasi ganimet dağıtma fırsatı kalmamış bir şahsiyeti, sadece ilmi ve insani projeleri, haklı ve hayırlı girişimleri hatırına ve halkımızın çıkarları doğrultusunda sahiplenmemizdir…

Bizi “Ergenekoncu” gösterme gayretiniz ise, ABD Yahudi Lobilerinin ve AKP-CHP-MHP gibi işbirlikçilerinin sinsi niyetlerini ve Siyonist mahiyetlerini deşifre edip, çıbanlarınızı deşmemiz yüzündendir…

Yeni yayınlanan “Ergenekon Senaryosu, At Değiştirme Operasyonu mu?” kitabımızda, hem bu tür safsata ve yaftalamalarınızın yanıtı verilmekte, hem de kirli çamaşırlarınız pazara dökülmektedir.

Siyonist merkezlerin Türkiye’yi gütme değneğinin iki ucu olan AKP ve CHP’yi farklı ve birbirine aykırı gören Nagehan Alçı’ya, bu iki partinin temelde ayrı değil aynı olduğunu gösteren tam 40 (kırk) maddelik tespitlerimizi açıklıyoruz. Kendisinden de görünüş ve şekil dışında, yani CHP’nin güya çağdaş ve devrimci, AKP’nin de muhafazakâr ve dinci geçinmeleri ve haliyle farklı yaşam tarzı ve tavrı sergilemeleri dışında, temel zihniyet ve sistem olarak bu partilerin sadece “10” farkını bulup söylemesini bekliyoruz…

CHP-AKP Aynı Saatin Yelkovan ve Akrebi Gibidir!

1- Her ikisi de AB’cidir. Bunlar egemenliğimizin AB’ye devrine rıza göstermektedir… Her ikisi de bağımsızlık haklarımızın AB’ye devrini istemekte, bunu gaye edindiklerini söylemektedir.

Bu noktada, örneğin “Subaylar Sivil Mahkemede mi, Askeri Mahkemede mi Yargılansın” tartışmaları ve taraf gibi davranmaları, rol gereğidir. Çünkü AB’ye alındıktan sonra zaten askerimizi de polisimizi de, sivilimizi ve siyasetimizi de haliyle AB kurumları yargılayıp yönetecektir…

2- Her ikisi de ABD’cidir.

3- Her ikisi de İsrailcidir. Bunlar İsrail’in bölgemiz ve ülkemizdeki yüksek çıkarlarını gözetmektedir ve zaten İsmet İnönü hükümeti 1948’de İsrail’i ilk tanıma şerefine ermiştir.

4- Her ikisi de Yahudi Lobicidir. Onların himmet ve himayesine taliptir.

5- Her ikisinin de önemli yönetici ve milletvekillerinin bir kısmı Mason Locası üyesidir.

6- Mason Locasının tahribatlarına ve gizli diktatoryasına her iki parti de tepkisizdir. AKP Dinimizi, CHP devrimi istismar edicidir…

7- Her iki partide de Sabataist ve Karaim Yahudileri üst görevlerdedir. Yan kuruluşları ve yandaş sivil oluşumları da Soros’un beslemeleridir.

8- Her ikisi de Batı taklitçisidir.

9- Her ikisi de NATO taraftarı ve sadık müttefikidir.

10- Her ikisinin de fikir babaları ve danışmanları Rotary ve Lions müdavimleridir.

11- Her İkisi de İttihat ve Terakki’nin, Siyonist Yahudi Lobilerinin takipçisidir.

12- Milli ve yerli bağımsız proje üretemezler, bunlar taşeron tatbikçilerdir.

13- Her ikisi de faizcidir.

14- Her ikisi de IMF’cidir.

15- Zenginleri farklı ama ikisi de rantiyecidir.

16- Her ikisi de manevi-ahlaki tahripçidir.

17- İkisi de Bilderberg’cidir ve Millici değil küreselcidir.

18- İkisi de Davos müdavimidir.

19- İkisi de KKTC’yi AB önünde bir engel görmektedir ve taviz için takiyye yürütmektedir.

20- İkisinin de politikası; Türk tarımının öldürülmesi ve insanımızın gâvura muhtaç hale getirilmesi yönündedir.

21- Her ikisi de çiftçimizi İsrail’in geni bozuk tohumlarına mahkûm etmiştir. Halk sağlığımız İsrail firmalarına feda edilmiştir. İsrail ise AKP’nin bu kıyağına karşı Miraç Gecesi TRT’ye Mescidi Aksa’dan ( daha ziyade Kubbet-us Sahra görüntülü ve tartışma yaratan) yayın yapma izni vermiştir. Ve böylece dindar halkımız uyutuluvermiştir.

22- İkisi de vergiyi fakirden; işçi, köylü ve esnaf kesiminden alıveren zihniyettedir.

23- İkisi de krediyi kendi zenginlerine vermektedir.

24- Her ikisi de “ Ruhban okulunun açılması” gibi azınlıkları azdıracak taleplerin hizmetçisidir.

25- AKP dindar-muhafazakar kesimleri, CHP ile; CHP ise çağdaş geçinenleri AKP ile ürkütüp korkutarak oy devşirmektedir. Yani tahterevallinin denge partileridir. MHP ise orta destek rolündedir.

26- Zaten Recep T. Erdoğan’a Başbakanlık yolunu CHP, Sn. Abdullah Gül’e Cumhurbaşkanlığı koltuğunu MHP açıvermiştir.

27- Her ikisi de ülke yararını değil, parti ve yandaş çıkarını düşünmektedir.

28- CHP ve AKP’nin “görünüş”leri ve “yaşam biçimleri” sizi aldatmasın. Çünkü “görüş”leri ve gayeleri birdir.

29-  Her ikisi de, Milli ve yerli bir hukuk ve ahlak düzenini değil, Batı’nın dayattığı haksız ve ahlaksız sistemleri ve demokratik cilalı despotik yönetim biçimlerini tercih etmektedir.

30- AKP doğrudan BOP’un Eşbaşkanlığını yürütürken, CHP İsrail’e dolaylı yandaşlığını sürdürmektedir.

31- İkisi de yargıyı siyasallaştırma hevesindedir. Birisi Ergenekon davasının avukatı, diğeri savcısı gibi hareket etmektedir. Aynı tavır HSYK’nın tayin ve terfi yetkisine müdahalede de görülmektedir.

32- AKP-CHP her ikisi de aynı Siyonist odakların Türkiye değneğinin sağ ve sol uçları gibidir ve zulüm sisteminin temel çıbanlarına dokunmayan pansuman tedbircilerdir.

33- Her ikisinin yöneticileri de, evrensel boyutları ve yeni medeniyet programları olan Milli, ilmi ve insani projeler üretmekten aciz ve bilgisizdir. Ulusal ve uluslar arası çapta misyon ve vizyon fakirleridir.

34- CHP Askerin ve Alevi kardeşlerimizin, AKP ise Masonik merkezlerin ve din sömürücülerinin sözcüleri rolüyle siyasi rant devşirmekte; kucaklayıcı, kurtarıcı ve bağımsız teoriler ileri sürememektedir.

35- CHP Mason ve Moon takımının;  AKP ise zalim gâvurlarla diyalog ve dayanışmacı cemaatlerin ve tarikatların temsilcisidir.

36- Her ikisinin de en büyük endişesi, Milli Görüş zihniyetidir ve en ciddi tepkileri Erbakan çizgisinedir. CHP Milli Görüş karşıtlığıyla, AKP ise Milli Görüş kaçkınlığıyla, ABD ve AB ağabeylerinin gözüne girmişlerdir.

37- Bunların kavgaları millete hizmet yarışı düşüncesi değil, Siyonistlerin sömürü arabasına “onun yerine, bizi yemleyip koş…” hevesi ve çekişmesidir.

38- AKP ile CHP’nin kalıpları ve kılıkları farklı da görülse, kafa yapıları ve kankaları (Mason kardaşları) aynı olan partilerdir. Bunlar çağdaş Firavunların; birisi smokin yakalı ve fötr şapkalı; ötekisi külahlı ve çarşaflı kâhyaları ve köleleri yerindedir…

39- Nagehan Alçı gibilere öncelikle, “Zındık” ve “Münafık” kavramlarını çok iyi öğrenmeleri tavsiye edilir.

40- AKP’nin “Muhafazakâr ve Reformist”, CHP’nin “Çağdaş ve Kemalist” geçinmeleri; hanımlarının farklı giysiler içinde görünmeleri ve her ikisinin değişik geçmişten gelmeleri, sadece rollerinin gizlenmesine ve kontrollerinin daha kolay yürütülmesine yöneliktir. Elbiselerinin rengi, modası ve astarı farklı da olsa, kumaşları ve asılları aynı maddedendir.

Sonuç;

Ya Adil Düzene geçilecek, veya bugünkü adi ve Siyonist sömürü sistemleri insanlığı ezecektir!…

Çin ABD’den Sonra Siyonist Sermayeye Vatan Yapılabilir mi?

Sömürü sermayesinin küresel çapta uyguladığı “Faizli Düzen” varlığını sürdürebilmek için durmadan büyümek, bunun için de “ucuz emek” bulmak mecburiyetindedir..

Bugüne kadar bu emeği önce “kapitalizm” sistemi içinde Avrupa ve Amerika‘da…

Sonra “komünizm/sosyalizm” sistemi içinde Rusya‘da…

Ve şimdi de sistem olarak “hilkat garibesi” Çin‘de, ucuz emek ve hammadde bulmak peşindedir…

Sömürü sermayesi için dünya küçülüp daralmakta ve fırsatlar tükenmektedir…

Çin bugünkü hâliyle sosyalist mi, komünist mi, kapitalist mi; ya da bünyesinde bunların hepsinden birer tutam bulunan bir “hilkat garibesi” midir?

Zamanla Çin’in rejim ve sistem olarak neyi temsil ettiği, bu arada Siyonist sermayeye ne ölçüde hizmet verebileceği görülecektir.

Sömürü sermayesinin hâlen yerleşmekte olduğu Çin‘in önemli bir sorunu vardır. Çin uygarlığı mistisizme, yani hislere dayanan bir uygarlıktır. Beşeriyetin asıl gelişimini sağlayan ve birincisi Mezopotamya’da kurulan İslami-İbrahimî uygarlık ise rasyonalizme bağlıdır. Pozitif görüşü esas alır. Ana uygarlık hislere değil fikirlere dayanır. Çin uygarlığı ise mistisizme yani hislere dayanır. Bundan dolayı Çinliler diğer insanlara nazaran farklı düşünce yapısındadır.

İşte bu nedenle Çin asla uygarlık merkezi olamayacaktır. Ama sömürü sermayesine vatan olabilecek yapıdadır.

Siyonist Sömürü sermayesi; dünyayı Müslüman-Hıristiyan kutuplarına ayırdı ve bin yıla yakın dengeyi bununla başardı. Son yüzyılda dinleri artık ortadan kaldırdığını sandı ve dengeyi rejimler üzerinde kurmaya çalıştı. Ancak bu plan da tutmadı. Gorbaçov‘un Sovyet sistemini sona erdirmesi ile bu denge yıkıldı. Sömürü sermayesi şimdi yeni dengeler arayışındaydı.

Bugün Siyonist sermayenin Çin’i desteklemesinin sırrı, bu arayışta yatmaktaydı. Sömürü sermayesi aradığı dengeyi Çin’de bulacak mıydı? Zor, hem de çok zor bir yaklaşımdı.

Tarihteki en büyük zulümleri Yahudilerin fitnesi sebebiyle Hıristiyanlar yapmıştır. Kaderin adaleti; Yahudiler de en büyük zulmü Hıristiyanlardan tatmışlardır.

Müslümanlar ve Hıristiyanlar beş asır boyunca kandırılıp çatıştırılmış ve sömürülüp gizli köle yapılmıştır. Haçlı seferleri ve savaşları ile bu düşmanlık asırlarca sürmüş ve kan akıtılmıştır.

Savaşlar, ihtilaller, terörler, krizler ve işsizlikler hep sömürü sermayesinin tezgâhıdır.

Ancak, artık “Adil Düzen” alternatifi sayesinde insanlık bu sorunu nasıl çözeceğini öğrenmeye başlamıştır. Bu korkuyla sıkışan sömürü sermayesi Çin’de kendisine vatan hazırlamaktadır…

Sömürü sermayenin Çin’i desteklemesinin ana sebepleri bunlardır.

Çin‘i bir bilmece olarak tanımlamak yerine, onun bir çelişkiler yumağı olduğunu söylemek daha doğru olacaktır. Komünist bir parti tarafından yönetilen bu ülkede, hem üretim tarzı hem de sosyal yapı kapitalizme uymaktadır… Çin’i anlamak için küresel sermayeyi ve Yahudi Siyonizmini tanımak lazımdır. Bu aynı zamanda günümüzde kurulmak istenen Adil düzen programını ve buna kimin karşı çıktığını, daha açık bir ifadeyle günümüzdeki büyük mücadelenin perde arkasını anlamamıza yarayacaktır…

Siyonist sermayenin yaptıkları ve korkuları

Sömürücü Sermayenin korktuğu tek güç kaynağı vardır, o da “Kur’an”dır, Hz. Muhammed’in örnek uygulamalarla gösterdiği İslam’dır. Özellikle de Kur’an’ın “müspet ilimlere” dayalı olarak yapılan çağdaş yorumlarından rahatsızlık duyulmaktadır.

Kur’an-ı Kerim dışında Tevrat‘ın tahrif edilmiş yorumlarıyla yarışacak bir kitap ve kaynak bulunmamaktadır.

Siyonist sömürü merkezleri dünyayı “tek sermaye devleti” hâline getirmeye çalışmaktadır. Bunu sağlamak için devletlerarasında işbölümü yapıp herkesin ürettiğini satmasını, tükettiğini satın almasını ve bu arada kendisine (yani sömürü sermayesine) “bac” (haraç gibisinden bir çeşit vergi) ödemesini şart koşmaktadır. Dünya çapında her alanda bunun mekanizmasını kurmuş durumdadır.

Sömürü sermayesi son yıllarda şaşkınlık yaşıyor.

Dünyayı inşaat sektörüne yönelterek bu alana “dolar kredisi” aktarmaktadır.

ABD’de uygulanmakta olan “Mortgage Sistemi”ni bu vesileyle hatırlayalım.

Sömürü sermayesi Türkiye’de neler yapıyor?

Hormonlu bir şekilde “inşaat kredisi” veriyor.

Türkiye’de “inşaat sektörü” patlama yapıyor, zirveye çıkıyor…

Ama bu arada Türkiye’deki “tarım ve sanayi sektörü” küçülüyor veya çöküyor!..

Böylece:

Hükümetlerimiz hep borçlanıyor, borçlanıyor, borçlanıyor…

Alınan borçlar yetmezse, “özelleştirme” adı altında yüz yıllık varlıklarımız satılıyor…

Hükümetlerimizin “intihar” sayılan bu politikaları yüzünden ülkemize giren dolarlarla, halkımız Çin’de üretilen ucuz malları alıyor, satıyor, israf ediyor… İnsanın haykırası geliyor:

İçimizdeki beyinsiz yöneticiler ve tüketiciler yüzünden bizi helâk eder misin Yâ Rabbi!

—Bir taraftan Türkiye borçlanarak her yönden istikrarını kaybediyor…

—Diğer taraftan da millî sanayimiz ve millî tarımımız çöküp yok oluyor…

Bu uğursuz ve şuursuz gidişata ise, sadece Erbakan ve Milli Görüş karşı çıkıyor ve gerçekçi kurtuluş projeleri ortaya koyuyor.

Eğer bu durum böyle devam ederse, çok değil, on sene sonra Türkiye’de artık “ekilecek tarla” ve “çalışacak fabrika” kalmayacak, ama kimse hala uyanmıyor!

Tekel sömürü sermayesinin bu planının sonucu, normalde “Halk Sermayesi“nin ve “Halk Ekonomisi“nin mağlup olması bekleniyor. Oysa, bu gelişmelere rağmen bütün dünyada halk sermayesi gittikçe güçleniyor ve genişliyor. Demek ki gizli ve bilgiç bir el, alternatif ilmi ve insani programlarını yürütmeyi başarıyor!

Bu arada Adil Düzenciler ne yapıyor?

Bu sömürücü küresel sermayenin planlarının nasıl yıkılacağını “tahlil ve tespit” ediyor, “çare ve çözümler” üretiyor…

“Faizli Karşılıksız Para” yerine, “Faizsiz Mal Senetleri” karşılığı olarak çıkarılacak “kredileşme parası” ikame edildiği gün sorun çözülüyor. Bu para altın, zırai ve sınaî mal karşılığı basılıyor. Ayrıca arz edilen taşınmazlar karşılığı “toprak parası”, ülkede arz edilen inşaat malzemesi karşılığı “demir parası”, illerde arz edilen tüketim malları karşılığı bucaklarda “buğday parası” çıkarılıyor.

Sömürü sermayesinin bütün korkuları işte bundan kaynaklanıyor…[1]

Nagehan Alçı yine de hayırlı hatunmuş… Çünkü sağ olsun bu gerçekleri yazmamıza vesile oldu. Daha derin ve daha geniş gerçeklerin gün yüzüne çıkmasını sağlayacak safsata ve saldırılardan bizi mahrum bırakmayacağını umuyoruz.

Allah’ım, haklı olmak, hayırlı safta yer almak ve hele, kafasından ve karnından Karun’lara bağımlı bulunmamak ve patronlara piyon olmamak ne büyük bir hürriyet ve huzurmuş!..

 

 

 


[1] Milli Gazete / R. Nuri Erol

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

-

-

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

YORUMLAR

Son Yorumlar
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx