YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6631599051c01
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 6 5 7
Bugün : 23114
Dün : 29424
Bu ay : 737068
Geçen ay : 453014
Toplam : 23516032
IP'niz : 3.141.21.115

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

ABD, işgale BM'yi de katmak istiyor

            ABD'nin yeni BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Zalmay Halilzad, BM'nin Irak'ta daha fazla rol oynayabileceğini söyledi. Halilzad, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'a güven mektubunu sunduktan sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, BM'yi daha etkili bir kurum haline getirmek için Genel Sekreter ile birlikte çalışmak istediğini belirtti. Halilzad, gazetecilerin Irak ile ilgili soruları üzerine, Irak ile ilgili önemli bir toplantının 3 Mayıs'ta Mısır'da yapılacağını belirterek, İran'ın da bu toplantıya katılacağını açıklamasının kendisini şaşırtmadığını söyledi. Irak'taki durumu etkileyen güçlerin kendi aralarında bir anlaşmaya varmalarına gereksinim duyulduğunu belirten Halilzad, bu kapsamda İran'ın Irak'taki hükümetin desteklenmesi açısından önemli bir rol oynayabileceğini dile getirdi. Irak'taki eski ABD büyükelçisi Halilzad, BM'nin Irak'taki rolünü artırabileceğine inandığını da belirterek, özellikle Irak'ın yeniden yapılanmasına yönelik programın uygulanmasında Irak'ın BM'nin desteğine ihtiyaç duyduğunu söyledi.

 

            "İran, Irak'ta önemli rol oynayabilir"miş!..

            Zalmay Halilzad, ayrıca İran'ın, Irak'ın istikrarında önemli rol oynayabileceğini söyledi. "İran'ın, Irak hükümetine yardımcı olma konusunda oynayabileceği önemli bir rolü var" diyen Amerikalı Büyükelçi, buna rağmen ABD yönetiminin İran'ın Irak'taki direnişçilere yardım ettiği görüşünü tekrarladı. Halilzad, İran'la Irak hükümetine destek konusunda iş birliği yapmayı beklediklerini ifade etti.

            "İsrail'in güvenliği her şeyden önemli"ymiş!..

            Halilzad, işgalci İsrail ile ilgili soru üzerine ise İsrail'in, ABD'nin önemli bir müttefiki olduğunu belirterek, İsrail'in güvenliğinin önemli olduğunu kaydetti. Halilzad, İsrail ile Filistin arasındaki sorunun çözümünde "iki devlet" esasına uygun çözümün unutulmaması gerektiğini, Bush yönetiminin de bu çözümü savunduğunu ifade etti. BM Güvenlik Konseyi heyetinin Kosova'ya yaptığı gezinin yararlı geçtiğini söyleyen Halilzad, bugünden itibaren bir ay boyunca BM Güvenlik Konseyi'nin yeni dönem başkanı olacak.  
 

Birleşmiş Milletler cebri diplomasi uyguluyor

  Washington yönetimi Birleşmiş Milletler (BM) üzerinden cebri (zorlayıcı) diplomasi uygulayarak bölgesel ve uluslararası anlaşmazlıkları kendi yararına yönlendirmeye çalıştığı artık herkesçe bilinmektedir. Yaptırım gücü olan Güvenlik Konseyi'nin çoğunlukla ABD'nin çıkarlarına hizmet eden bir birim haline geldiği görülmektedir. Tahran yönetimini boyun eğdirmek için alınan son karara Fransa, Rusya Federasyonu ve Çin karşı çıkmamıştır. Bu arada Körfez'de sınır ihlali yaptıkları için gözaltına alınan İngiliz askerleri üzerinden Tahran'a karşı bir askeri operasyon hazırlığı da dikkati çekmektedir.

            BM emperyal projelere meşruiyet sağlamak için kullanılıyor

            Tüm bu faaliyetlerde, karşı tarafa taleplerini kabul ettirmek için sınırlı güç kullanmayı içeren cebri diplomasi uygulamaları dikkati çekmekte, BM ise burada emperyal projelere meşruiyet sağlamak için istismar etmektedir. Cebri diplomasi uygulamasındaki başarısızlık durumunda karşı tarafa taleplerini silahlı güç kullanarak dayatmayı amaçlayan askeri strateji gündeme getirilmiştir.

            BM'nin cebri diplomasisi özellikle uluslararası ilişkilerde ihlalleri önlemeyi, haksızlıkları gidermeyi amaçlarken bugün bazı gelişmiş merkezi emperyal ülkelerin taleplerini diğerlerine dayatma politikasına dönüşmüş vaziyettedir.

            ABD'nin BM'deki o dönem büyükelçisi John Negroponte'nin yine dönemin Irak büyükelçisi Muhammet Douri'yi tehdit edercesine Irak'a saldırı olacağı konusunu gündeme getirmişti. BM Güvenlik Konseyi'ne de bir mektup göndererek ABD'nin savunması açısından Güvenlik Konseyi'nden daha fazla eylem beklediklerini belirtmişti. Bu kadar ileri gitmek Güvenlik Konseyi üyesi İngiltere'yi bile rahatsız etmişti.

            "Güçlü olan haklıdır" politikası uygulanıyor!

            BM üzerinden uluslararası kabul görmüş kurallara göre değil de emperyal merkezlerin ulusal çıkarlarına göre insani müdahale adı altında yapılan müdahaleler gelişmekte olan çevre ülkeleri dışlayıcı bir "güçlü olan haklıdır" anlayışını egemen kılabilecek süreci de başlatmıştır.

            Birleşmiş Milletler sözleşmesinde her ne kadar "biz halklar/insanlar" ifadesine yer verilse de kuruluş, pratikte devletlerin temsil edildiği bir forum olmaktan öteye gidememiştir. Burada güçlü devletler, Güvenlik Konseyi aracılığıyla veya ekonomik güçlerini kullanarak Genel Kurul'daki üye devlet temsilcileri üzerindeki dolaylı baskılarıyla etkinliklerini sürdürmeye çalışmışlardır. ABD'nin çıkarlarına karşı bir tutum, gelişmekte olan ülkelerin ABD kontrolündeki IMF gibi kuruluşlardan destek almalarını zorlaştırırken, tersi tutumlar ise ödüllendirilmektedir.

            Gorbaçov Eylül 1987'de güvenli bir dünyanın oluşturulması için öne sürdüğü düşüncelerinde, "Biz insanlık aynı kayıktayız; ya batacağız ya da beraber kurtulacağız" diyordu. Fakat aradan geçen yıllar batan kayıkların sadece gelişmekte olan ülkelerin kayıkları olduğunu göstermiştir.5

            NATO, Uyuşturucu ve Silah Kaçakçılığı Yapıyor!

            Bu güne kadar çok sayıda önemli uyuşturucu davasına giren Av. Ekrem Marakoğlu, tahmin ettiğim gibi en çarpıcı açıklamalarını da bu dosyalar üzerinde konuştuğumuzda yaptı. Bana, "Mesela yurtdışında tonlarca uyuşturucu madde yakalanıyor. Hiçbir Hollandalı sanık yakalanmıyor, niye? Hiçbir İspanyol sanık yakalanmıyor, niye?" sorusunu yönelten Marakoğlu'na, "Niye?" deyip soruyu ona iade ettiğimde şu ilginç anlatımlarda bulundu:

            "Kendi kendilerini koruyorlar, Ayrı bir şey, Hollanda'ya giren uyuşturucu, bu ülkenin ihtiyacının asgari beş misli. Birini kendileri kullanıyor, dördünü ne yapıyorlar? NATO subayları vasıtasıyla Amerika'ya gönderiyorlar. Ama uyuşturucu kaçakçılığı deyince devamlı onun ayıbı da doğrudan doğruya Türkiye'nin yüzüne vurdurulmak isteniyor. Bu dosyalarda niye hiç Avrupalı sanık yok yahu? Türklerle ilgili bütün dosyalar burada. 100 kilo eroin götürmüş Hollanda'ya, tamam. Peki, bunun alıcısı kim? Hollanda'yı bilen, Avrupa'yı bilen cezasını yatmış ve yatmakta olan müvekkillerimden duyduğum kadarıyla Amerikalı NATO subayları Amerika'ya götürüyor…"

            NATO subaylarının uyuşturucu ticaretinde rol alması gibi şaşırtıcı bir iddiayı ortaya atan Ekrem Marakoğlu, İstanbul DGM'ye verdiği üç sayfalık dilekçede bu iddiayı şu şekilde tekrarladı: 'Mesleki çalışmalarım ve araştırmalarım sebebiyle biliyorum ki, Hollanda'ya dışarıdan giren uyuşturucu maddenin miktarı, Hollandalıların kullanım ihtiyaçlarının tam beş mislidir. Ancak uyuşturucu kaçakçılığıyla dünya çapında mücadele eden kuruluşların yetkilileri ortaya çıkıp Hollandalılara, 'Siz Hollanda'ya giren uyuşturucunun beşte dördünü ne yapıyorsunuz?!' diye sormuyor. Eğer bu sorunun cevabı ciddi olarak araştırılırsa tonlarca uyuşturucunun Hollanda'daki NATO subayları aracılığıyla Amerika'ya kaçırıldıgı ortaya çıkacaktır."6

             İşgalci Amerika'nın Kürtler'e Peşmergeler için milyonlarca dolar gönderdiği ortaya çıktı

ABD Türkiye'ye karşı Peşmergeye destek çıkıyor!

İşgalci ABD'nin Irak'ı işgaline başından beri büyük destek veren Kürtler'in, kurulan yeni Irak rejiminin tüm kilit mevkilerinde söz sahibi olduğu bilinirken, bazı çevrelere göre Kürt liderlerin, ABD sadakatinin karşılığını fazlasıyla aldığı belirtiliyor.

            İşgalci ABD'nin, Irak'ın kuzeyindeki Kürtler'e, Peşmerge güçlerinin aylardır ödenmeyen maaşları için 20 milyon dolar gönderdiği ortaya çıktı. Adının açıklanmasını istemeyen bir Kürt yetkili, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) kayıtlarına dayandırdığı bilgilere göre, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel Kürt yönetimine, yaklaşık 3 aydır paralarını alamayan Kürt milislerin (Peşmergelerin) maaşlarının ödenmesi için 20 milyon Amerikan doları gönderdiğini, ancak ödeneğin tam olarak hangi tarihte yapıldığının bilinmediğini ileri sürdü. Aynı kaynak, parayı yetersiz bulan Kürtler'in hayal kırıklığına uğradığını da ileri sürdü. Kuzey Irak'taki Kürt milis gücünün sözde komutanı General Ahmed Hamid Fendi'nin, bu paranın ortalama 400 dolar olan milis maaşlarına yetmeyeceğini savunduğu, bu nedenle yeni bir para kaynağı arayışına girildiği ifade ediliyor. Ödenen para ile ilgili herhangi bir bilgi vermeyen Beyaz Saray yönetiminin ise söz konusu parayı ABD Kongresi'nce onaylanan Savunma Bakanlığı Pentago'nun 521 milyar dolarlık bütçesinden gönderdiği tahmin ediliyor.

            İşgalci ABD'nin Irak'a "kitle imha silahları olduğu" gerekçesiyle düzenlediği askeri harekata başından beri büyük destek veren Kürtler'in, kurulan yeni Irak rejiminin tüm kilit mevkilerinde söz sahibi olduğu bilinirken, bazı çevrelere göre Kürt liderlerin, ABD sadakatinin karşılığını fazlasıyla aldığı savunuluyor.

Türkiye Barzani ile hizaya mı sokuluyor?

            ABD'li yazar Ignatius, Barzani için "milliyetçi çıkışlarıyla, ABD'nin üs kurma planlarını bozuyor" diyor. O zaman Barzani'ye sövmek yerine Türkiye'nin belki de kendisine teşekkür etmesi gerekiyor. Şeklinde alay ediyor.

            Washington Post yazarı David Ignatius ABD başkentinin nabzını en iyi tutan gazetecilerden biri. 18 Nisan tarihli, "Irak'a dönük yeni tehdit" başlıklı yazısı da bu yüzden çok önemli…

            Ignatius, özetle, artan Kürt milliyetçiliğinin Kuzey Irak'a dış müdahale ihtimalini artırarak ABD'nin bölgede üs kurma planlarını tehlikeye soktuğunu belirtiyor. Böylece ABD'nin bölgeye üs kurma emelleri olduğunu ortaya koymuş oluyor.

            Amerikan ordusunun Kuzey Irak'a konuşlanması ihtimalinin Genelkurmay'ın "tehdit algılamasında" önemli yer tuttuğu artık sır değil. ABD'nin eski başkanı Bill Clinton'un, Hürriyet'ten Dafne Barak'a, "Irak'a dönük en son ciddi tehdidin Türkiye'nin askeri müdahalesi olduğunu" belirtmesi ve buna karşı tedbir istemesi ise bu endişeyi iyice körükledi…

            Ankara'nın ve özellikle de TSK'nın bunu kesinlikle istemeyeceği ise ortada. Zira bu durumda Kerkük'ü ele geçirme planları dahil olmak üzere Iraklı Kürtlerin siyasi emellerini gerçekleştirmeleri ihtimali daha da artmış olacak… Ortadoğu'nun kaygan siyasi zemini yüzünden Ankara'da yapılan hesaplar hiç bir zaman tutmuyor.

5 1 Nisan 2007 / Doç Dr. Emin Gürses / Aydınlık

6 Faruk Mercan / Onlar Başroldeydi, Doğan Kitap, sh.293

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Tevfik BALA

Tevfik BALA

YORUMLAR

Son Yorumlar
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx