YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
690b14c6696dd
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 8 8 0
Bugün : 20919
Dün : 54020
Bu ay : 202222
Geçen ay : 1371576
Toplam : 44606043
IP'niz : 216.73.216.3

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

Milli Görüş'ü Bitirme Planları
ve
ABDULLAH GÜL'Ü PARLATMA ÇABALARI

Milli Görüş'ü Bitirme Planları ve ABDULLAH GÜL'Ü PARLATMA ÇABALARI

Abdullah Gül

Türkiye Başbakanı (Bak: s. 190-191)

27 Nisan 2007 Muhtırası ve perde arkası!

Ömer Çelik’in öğrendiği gelişmeden, Başbakan ve Bakanlar nasıl haberdar olamıyorlardı?

“Ankara en gergin ve en sıkıntılı günlerinden birini yaşıyordu. Nedeni, sancılı geçen Cumhurbaşkanlığı seçim süreciydi. 27 Nisan 2007 akşamı saat 23.00’e doğru Dışişleri konutunun telefonu çaldı. Arayan Adana Milletvekili Ömer Çelik’ti. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile acilen görüşmek istiyordu. Hemen bağladılar. Çelik, heyecanlı ve telaşlıydı:

‘Şimdi bir istihbarat aldım. Askerler hükümete karşı bir bildiri kaleme almışlar. Birazdan internet sitelerine koyacaklarmış.’

Gül hiç beklemeden Başbakan Recep T. Erdoğan’ı aradı ve bilgiyi paylaştıktan sonra, bildirinin yayımlanmasını engellemek gerektiğini söyledi. Erdoğan’a Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ı aramasını önerdi. Yaklaşık 10 dakika sonra Erdoğan geri döndü. Büyükanıt, Başbakan’ın telefonuna çıkmamıştı. Olacak iş değildi. Başbakan, Genelkurmay Başkanı’na ulaşamamıştı. Demek durum gerçekten ciddiydi. Gül, Başbakan’a bir öneride daha bulundu:

‘Siz bu gece evinizden çıkmayın. Ben arkadaşları toplayayım, sizinle yarın bir araya geliriz.’

Bu arada bildiri saat 23.20’de Genelkurmay sitesinde yayımlandı. Bu bir muhtıraydı. Doğrudan hükümeti hedef alan tehdit ve uyarı yüklü bir mesaj içeriyordu. Yakın tarihimizde darbeler, askeri müdahaleler sürecini çok iyi bilen Abdullah Gül, durumun vahametinin farkındaydı.” (s. 19) Burada asıl soru şuydu: AKP Hükümetine yönelik bir askeri tertibi Ömer Çelik biliyor da, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan nasıl haberdar olamıyorlardı?

Gül’e göre Türkiye’nin önünde üç büyük engel vardı:

“Abdullah Gül, Başbakanlığından başlayarak Dışişleri Bakanlığı ve nihayet Cumhurbaşkanlığı döneminde, üç sorunu Türkiye’nin büyümesinin ve güçlenmesinin önündeki en büyük engel olarak gördü:

Kürt, Ermeni ve Kıbrıs sorunu. (Not: Aslında bunların hiçbiri ‘sorun’ değildi. Bunları sorun gibi gösteren Siyonist ve Haçlı merkezlerdi. Yerli işbirlikçiler de onları takip ve taklit derdindeydi. N.G.)

Bu üç sorunda da inkârcı, kalıplaşmış ve kendinde hiç hata görmeyen, her yanlışı başkalarında arayan yaklaşımların hiçbir sonuç vermediğini, tam aksine bu tür yaklaşımların sorunu daha da kangrenleştirerek çözümü daha da zorlaştırdığını düşünüyordu. Türkiye’nin büyük bir tarihsel birikime, potansiyele ve dinamizme sahip, bölgesinde son derece önemli konumda bir ülke olduğuna, bu üç sorunun çözülmesi halinde önünün açılacağına inanıyordu.

Türkiye’nin bu engelleri bertaraf etmesiyle, birikimini, zamanını ve enerjisini ekonomi, eğitim, sağlık, bilim ve teknoloji gibi alanlarda yoğunlaştırabileceğine, AB demokrasisini tam anlamıyla benimsemiş Müslüman bir Türkiye’nin, ırkçılık, İslamofobi, terör, medeniyetler çatışması gibi küresel sorunların çözümüne de ciddi katkı sağlayacağına inancı tamdı. İşte bu anlayışla, 12 yıl boyunca üç sorunda da ezberlerin dışına çıkarak cesur çıkışlar yaptı.

Onun açısından birinci öncelik şüphesiz Kürt sorunuydu. Bu sorunu hep bir ‘vicdan meselesi’ olarak gördü. Gelişmiş, demokratik ve hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu ülkelerdeki standartların Türkiye’de yaşama geçirilmesiyle Kürt sorununun çözüme kavuşacağına içtenlikle inandı. Bu yöndeki çabalara da sürekli destek verdi, yol gösterdi.” (s. 73-74)

Abdullah Gül’deki bu ne İsrail hayranlığıydı?

İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Türkiye’de buluşuyor, Cumhurbaşkanı Gül, kameraların önünde ikisinin elini birleştiriyordu. Daha çarpıcı olanı, Türkiye, Esad’lı Suriye ile Netanyahu’nun Başbakan olduğu İsrail arasında arabuluculuk yapıyordu. Bu süreçte, 17 Temmuz 2010 tarihinde Esad Türk basınına yaptığı açıklamada, “Türkiye’den daha başarılı bir arabulucu çıkmadı” diyordu. Benzer durum Balkanlar’da da geçerliydi.” (s. 155) İyi de bu Sn. Abdullah Gül’ün, şimdi 9 aydır İsrail’in sürdürdüğü soykırımı durdurma çabasını bırakın, Kuduz Siyonistleri açıkça kınayan bir mesajına bile maalesef rastlanmamıştı!

Abdullah Gül sayesinde kimler hangi makamlara taşınmışlardı?

“Hikmet Çetin, NATO’nun Afganistan Özel Temsilcisi, Büyükelçi Hüseyin Diriöz NATO Genel Sekreter Yardımcısı oluyor, Kemal Derviş Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDYP’nin başına getirilirken, Büyükelçi Ahmet Üzümcü, Lahey’deki Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) Genel Direktörlüğü’ne atanıyordu. Üstelik Üzümcü, 2013 yılında Oslo’da başında bulunduğu kurum adına Nobel Barış Ödülü’nü alıyordu.

Bütün bunların altında Dışişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı olduğu dönemde Abdullah Gül’ün büyük emeği ve çabası vardı. Bu başarıların gerçekleşmesi için, gerek yüz yüze, gerekse telefon ve mektupla yüzlerce girişimde bulunmuştu. CHP’li olmasına rağmen Kemal Derviş’in BM’deki önemli konuma getirilmesi için BM Genel Sekreteri Kofi Annan’la görüşmüş ve hükümetin Derviş’in adaylığını güçlü şekilde desteklediğini vurgulamıştı.

Orhan Pamuk, 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandığında onu Türkiye’den ilk kutlayan Abdullah Gül olmuştu. O dönem Cumhurbaşkanı olan Ahmet Necdet Sezer bile, Pamuk’u aramamıştı.” (s. 158)

İşte bu yüksek marifet ve meziyetlerin(!) sahibi Sn. Abdullah Gül şimdi; iyice yıpranan R.T. Erdoğan’ın yerine, iktidara taşınmak üzere, maalesef Sn. Temel Karamollaoğlu tarafından geçen seçim süreçlerinde defalarca Cumhurbaşkanı adayı gösterilmeye çabalanmış, şimdi de SP’nin de içine katılıp eritileceği 3 partinin başına oturtulmaya çalışılmaktaydı. Milli Çözüm Dergisi’nin bu konudaki saptama ve uyarılarına, tebrik ve teşekkür etmek bir tarafa, hâlâ hakaretle yaklaşanlara soruyoruz:

İçinize Şeytan mı kaçmıştı, yoksa vicdan ayarlarınız mı laçkalaşmıştı?

Erbakan Hocamızın Son Uyarısı!

Aziz Hocamız: “Saadet, son imtihanı da kazananların Partisidir!..” buyurmuşlardı. Bu, hem bir müjde mesajı hem de bir uyarıydı. Hocamızın bu sözlerini: “Oh be, ben başka yere kaymadım, Saadet’te kaldım; öyleyse imtihanı kazandım…” diye anlayanlar yanılmaktaydı. Çünkü Hocamız bu uyarılarıyla: “Bizden sonra Milli Görüş’ün tek ve gerçek siyasi temsilcisi olan SP içerisinde; Genel Başkan seçimlerinde, alınan olumlu kararlara itaat etmede, farklı parti ve hiziplere gitmede, Partimizin tescilli hainlerin güdümüne verilmesinde… Ve SP’nin Milli Görüş = Adil Düzen = İslam Birliği hedeflerinin unutturuverilmesinde… Evet bunların hepsinde dik ve sağlam duranlar ve yozlaşmalara karşı çıkanlar, ancak imtihanı kazanacak ve onurlu başarıya ulaşacaktır!” hatırlatmasında bulunmuşlardı…

3.7 3 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Abone ol
Bildir
21 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

ACİLEN, MİLLİ ÇÖZÜM – MİLLİ MÜTABAKAT HÜKÜMETİNİN KURULMALIDIR!

Görüldüğü üzere, Erdoğan’ın yerini almak ve BOP Projesine hizmet etmek hatta Siyonistlerin gözüne girmek için bütün maneviyatından vazgeçebilen (vazgeçebilecek) siyasetçilerle dolu..
Yozlaşmayan kurum ve şahış neredeyse kalmamış, bütün partiler tamamiyle Siyonistlerin güdümüne girmiştir..
Milli Görüş’ün siyasi temsilcisi SP Siyonistlerin güdümüne girmek üzere ve MİLLİ ÇÖZÜM’den başka dert edinen dâhi yok!
Erken seçim, yozlaşmış siyasetçiler, mevcut kadro ve kurumlar ile bu düzenin değişmesini beklersek resmen işgal edilmiş ülkemizin fiilen işgalini izlemek zorunda kalacağız!
Tek çare Yeni Bir Kuva-i Milliye ruhu ile BOP Projesini, zorla dayatılan 2. Sevr Planını yırtıp atmak!
20. Haçlı Seferini başlatan
Siyon – Haçlı Birliği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile “bin yıllık hesaplaşmalarının” olduğunu ve bu hesabı kapatacaklarını açık şekilde beyan ediyor.
Ülkemizi işgal edip Büyük İsrail’i kurmak isteyenlere karşı;
“Türk’e kurşun sıkan, kürkü deldirir.” gerçeği ile cevap verecek, önce işbirlikçileri bertaraf edip ardından ağabeylerine “Doğu Akdeniz’i mezar haline getirecek.” bir zihniyet ve kadronun acilen İşbaşına gelmesi gerekmektedir!
Unutulmamalıdır ki, Türk Siyasetinin içerisinde ki Kripto Yahudiler, Siyonistlerle mücadele etmek yerine Siyonist Yahudilere hizmet etmeyi görev edinmişlerdir.
500 yıldır Osmanlı İmparatorluğun ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin merhametini istismar edip hainlik eden dönmeler, yakında hesap vereceklerdir!
Türk halkının ve Devletinin merhametine sığının, anahtarları sadakat ve liyakat ehline teslim edin. Siyonist ağabeyleriniz arkalarına bakmadan kaçarlarken, sizin akıbetinizi düşünmeye fırsatları olmayacak bilin…

Erbakan Hocamızın siyonizm ve yahudilerle ilgili bir tespiti vardır: “Her taşın altında yahudi var demiyoruz. Fakat yahudi hiçbir taşın altını boş bırakmaz.” Milli Görüşçüler olarak bu gerçeği kavrayabilsek Milli Çözüm’ün ne demek istediğini zamanında anlamış olacağız. Bu dava Korkut Özallar, Abdullah Güller, Arınçlar, Tayyipler, Numan Kurtulmuşlar ve de ömrünün son demlerini saray kapılarında geçiren, AKP’ye Saadeti entegre edemeden, ancak ötekileştirici tavrıyla partimizi tekrar bölen ve Milli Görüş lideri Erbakan Hocamıza cihad paralarını zimmetine geçirdi diye hakaretlerini kusup sonra hayret alemine göçen Asiltürk’ler gördü. Hepsinin tek derdi vardı: Evin sahibine yani Erbakan’a, O’nun zihniyetine ve asıl takipçilerine, Adil Düzen fikriyatını hayatlarının merkezine alanlara ve böylece siyonizme tehdit olanlara kalmaması.

İşte Milli Çözüm olarak bu siyonist aktörlerin ve planlarının deşifre edilmesine rağmen hala uyanmak istemeyen bir kitle bulunmaktadır. Uyuyanı uyandırmak kolaydır, ancak uyanmak istemeyeni uyandırmak zordur. Herkesin tarafgirliği ile muamele göreceği günler de pek yakındır.

Bugünlerde görüldüğü gibi AKP sonrası merkez sağ ve muhalefet dizayn edilmektedir. Siyonizm Gelecek, Deva ve Saadet’i Gül çatısı altında toplanmak istemektedir. Yetiştirme bir küresel bürokrat olarak komşu ülke devlet başkanlarını nasıl CİA ağzıyla tehdit ettiği tarihi belgelerle ıspatlı olan Abdullah Gül’ü zaten defalarca Cumhurbaşkanı adayı olarak öne çıkarmaya çalışan Bilge!! Başkan’dan bilmekteyiz.

Acaba camiamız yetkililerinin bu söylenen Abdullah Gül planına sert ve yüksek bir sesle inkar ve itiraz etmemeleri yarın birgün şartlar değişir, biz dışarıda kalmayalım diye midir?

Hiç kurtuluşunuz yok, çünkü Elhamdulillah bu davanın Milli Çözüm’ü var.

Sn. Temel Karamollaoğlu tarafından geçen seçim süreçlerinde defalarca Cumhurbaşkanı adayı gösterilmeye çabalanmış, şimdi de SP’nin de içine katılıp eritileceği 3 partinin başına oturtulmaya çalışılmaktaydı. Milli Çözüm Dergisi’nin bu konudaki saptama ve uyarılarına, tebrik ve teşekkür etmek bir tarafa, hâlâ hakaretle yaklaşanlara soruyoruz:

İçinize Şeytan mı kaçmıştı, yoksa vicdan ayarlarınız mı laçkalaşmıştı?”

*****

“Partimizin selameti açısından bazı konuları hatırlatmak üzere SP Genel Başkanı Temel Bey’i ve Mustafa Kamalak Bey’i ziyaret ettik ve şunları ilettik:

1- Mahmut Arıkan ve ekibi hemen her ay İstanbul’a gelip İngiliz Siyonistleri, İstanbul konsolosluk yetkilileri ve Chatham House ilgilileriyle buluşuyorlar. Bunu bilginiz ve haberiniz dahilinde mi yapıyorlar?

Yanıt: “Hayret, öyle mi yapıyorlar?” deyip geçiştiriyorlar… Böylece Milli Görüş’ün Abdullah Gül’e peşkeş çekilmesiyle ilgili, Milli Çözüm uyarılarının ne kadar haklı ve yararlı olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.

Biliyorsunuz, bu Mahmut Arıkan, Temel Karamollaoğlu tarafından SP Genel Başkanı adayı yapılmıştı. Ancak Milli Çözüm’ün mert ve net uyarıları bu tezgâhı boşa çıkarmış ve kongreyi ertelemek zorunda kalmışlardı. Şimdi de Genel Başkan Vekilliğine atanmışlardı!? Zerre vicdanı ve dava duyarlılığı olanlar, artık uyansın ve mü’minlik tavırlarını takınsınlardı…”

SAYIN EMRE USTA,

Hani o bilmiyorum dediğiniz şey varya ( Temel bey niye Abdullah Gül aday olursa diyor dediğiniz şey) işte o bilmiyorum dediğiniz hadisenin içyüzü bu makalede. Milli Çözüm ve hassaten Ahmet Akgül Hocamız o bilmediklerinizi bildiği için hepimizi tüm Milli Görüşçüleri uyarıyor bu makalede.

İkincisi; CHP HER DAİM YEDEK LASTİK KONUMUNDA… Gelecek ve Deva partileri sadece yanıltıcı gibi anlaşılsada malumunuz AKP FİİLEN ÇÖKTÜ OY ORANI HERGEÇEN GÜN DÜŞÜYOR. BU YÜZDEN AKP’DEN BU 3 PARTİNİN BAŞINA GÜL GETİRİLDİĞİNDE AKP VEKİLLETİ BU TARAFA KAYACAKLAR.INI DÜŞÜNÜLDÜĞÜNDE asıl SAADET PARTİSİ’ni Milli Görüş’ten ve Aziz Erbakan Hocamızın projelerinsen öğütlerinden öğretilerinden ve hassaten ADİL DÜZEN projelerinden vedahi İslam Birleşmiş Milletleri – İslam Savunma Paktı – İslam Ortak Pazarı – İslam Müşterek Dinarı – İslam Kültür İşbirliği Teşkilatları gibi projelerden uzaklaştırıp , ERBAKAN PROJELERİNE VE SEVGİSİNE BETON DÖKMEK TAMAMEN UNUTTURUP O ÜMİTLERİ YOK ETME ÇALIŞMASIDIR bu hamleleri.

Akıl bir işin ardını görebilmektir derdi Aziz Erbakan Hocamız. Çok şükür Milli Çözüm var ki olayların ardını görebiliyoruz. Yoksa ekrana yansıyan meseleler üzerinden, sığ düşüncelerden kurtulmamız zor olurdu. Siyonizm denen şeytani sistemi iyi tanıyanların ancak sezebileceği tuzakları, bu sayede görmüş oluyoruz. Aksi takdirde pek çok kişi gibi “yok canım daha neler!” dememiz çok yadırganacak bir şey değildi elbette. İşte bu bakış açısı ve idrak sebebiyle, bugüne kadar Milli Çözüm hangi taşın altını işaret ettiyse işte orada muhakkak bir yahudi-şeytan oyunu ortaya çıkmıştı. Son olarak bu meselede bile bin delile rağmen hala “acaba mı?!” diyen, dönüp artık kendini sorgulamalıdır. Ümmetin imdadına yetişebilecek tek fikri ve siyasi organizasyon olan Milli Görüş hareketini yozlaştırıp, ortadan kaldırmak isteyenlere ne zaman ne de imkan tanıyacak halimiz kalmamıştır. Vakit kaybetmeye tahammül yoktur.

Sayın Ahmet Akgül.öncelikle yüreğine ve kalemine sağlık.Bu millete vede ümmete,1978 deki M.S.P.4.cü büyük kongresinde,bir siyonizim projesi olan,Korkut Özal’ın,Genel başkan yapılması olayonda kimlerin olduğunu ve onların bir kısmının hala yüksek düzeyli görevlerde olduğu konusunda da bir makale yazarsan,çok iyi olur sanırım.

Milli Görüş’ün siyasi temsilcisi SP parti olarak Siyonistlerin güdümüne girmez, ama dunya menfaati tatli geldiginden dolayi bir cok « saadetlinin » AKP saflarina katildigini goruyorum, katildiktan sonra da Milli Gorus icerisindeyken kendilerinde bulunan imani reflekslerinin, AKP saflarindayken kayboldugunu musahade ediyorum. Bu imani refleks oyle onemli ki, mumin kimligini korumaya her turlu dalga karsisinda yardimci oluyor. Fakat ne yazik ki Milli Gorusu birakip baska safa gecince, nasil ise yaramaz bir ot halini aliyor, bunu gorebiliyoruz. Tabiri caiz ise ATV muslumani haline geliyor. Bu ATV televizyonu, Dinc Bilgin zamaninda ne ise yinr simdi Kalyon Grup bunyesinde de o. Hic degismemis.

Abdullah Gul’un tekrar Cumhurbaskani yapilmasinin planlandigini dusunmuyorum. Zaten kendisi surekli uluslararasi toplantilara katiliyor ve mevcut AKP duzeninin devami icin gorevini yerine getiriyor. Temel Karamollaoglu neden Abdullah Gul aday olursa diye birseyler soyluyor bunu bilmiyorum ama eger yeni bir Cumhurbaskani adayi uzerinde yogunlasacaklar ise bu Fatih Erbakan olabilir diye dusunuyorum. Zaten kendisi su anda AKP nin dumensuyuna girmis durumda.medya da kolaylikla parlatir. Ustelik CHP gibi AKP nin degirmenine su tasiyan bir parti varken, Saadet, Gelecek ve Deva partilerinin ne agirligi var ki su anda Cumhurbaskani icin kilit rol ustlensinler.

Helal olsun!

Erbakan’a sadakat ve Saadet Partisinin başında adam gibi sadakatli insanları görme isteği konusunda bir tek Milli Çözüm var!

Gerçekten helal olsun, var olunuz!

ÜMMET ÇARESİZ!

Milli Görüş ve Adil Düzen projeleri
insanlığın kurtuluş reçetesidir…Bu projelerin hayata geçirilmesinin engellenmesi ise en büyük hainliktir…İşbirlikçi hain kafalar Prof.Dr.Necmettin Erbakan Hocamız yaşarken de vefatından sonra da hep hainlik yapmaktan biran bile geri durmadılar…Topluma ise bilgisiz ve beceriksiz kişiler bilge ve yetenekli gösterildi ,alkışlatıldı , şakşakcıları tarafından tepelerden indirilmediler!.
İşbilmez lidelerin cezasını Ümmet olarak çektik ve çekmeye devam ediyoruz…

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Parti de istişareye bile gerek duymadan Abdullah Gül ‘ü aday gösterip birde sanki onay görmüş gibi onların onayına sunup zorlaması Saadet Partisinin çok yüksek oranda oy kaybetmesine de sebep oldu…Sonuç yine hainler iş başına geldi ve israil ve abd nin ekmegine yağ sürülmüş oldu…Sağlık ,Egitim ,Sanayi ,Savunmayı resmen bitirdiler …
Rabbimiz hainliklerinin bedelini hem bu dünyada hem Ahirette göstersin inşaAllah…Mazlumun ahı kimsede kalmaz…Ümmeti sahipsiz bırakanlar sonlarını hazırlıyorlar!

Fâtır 43
(Üstelik) Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötülüğü tasarlayıp planlayarak (Elçiye ve Hakk davetçiye karşı çıkmışlardı). Oysa kötü niyetli hileli düzen, kendi sahibinden başkasını sarıp-kuşatmayacaktı. Onlar (kendileri gibi hile ve tuzak kuran) önceki kavimlerin kanunundan (ve onların çarptırıldığı cezadan) başkasını mı bekliyorlardı? (Veya hile ve hıyanetleri yanlarına kâr mı kalacak zannediyorlardı? Oysa) Allah’ın sünnetinde (ezeli adalet prensiplerinde ve hikmet projelerinde) asla bir değişme-başkalaşma bulamazsın ve Allah’ın sünnetinde (tabii ve takdiri yasalar sisteminde) kesinlikle bir sapma ve caymaya rastlayamazsın.

https://www.mealikerim.com/35/fatir/43

Bunun üzerine (böylesi zalim ve hain yöneticilere) uyanlar: “Keşke bir kere daha (dünyaya dönme) fırsatı verilseydi de, (orada bizi aldatıp,) şimdi bırakıp kaçtıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşıp (Hakk elçilere, adil ve asil davetçilere destek çıksaydık!)” diye (pişmanlık duyacaklardır). Böylece Allah onlara (zalim ve hain yöneticilere ve peşlerinden gidenlere; hayatları boyunca) işledikleri bütün amellerini, (ibadet ve hizmetlerini) çok derin bir hasretlik ve pişmanlık olarak gösterecek (milyonlarca insanın ezilmesine ve sömürülmesine vesile oldukları için, yaptıkları hayır ve hasenatlarına rağmen cehenneme girecekler)dir ve onlar artık ateşten çıkamayacaklardır.
(Bakara suresi 167)

Oyu yüzde 1’in altına düşse de özgül ağırlığı yüksek Milli Görüş Mensuplarını ümitsizliğe düşürüp dağıtmak için içeriye sızan işbirlikçiler eliyle siyonizm halen uğraşmaktaydı. Acı olanı ise bu tehlikeleri tüm çıplaklığıyla ortaya çıkaran Milli Çözüm olmasına ramen camiamız halen sessiz kalmakta ve bu vartaya düşmekten kurtulamamaktaydı. Yani hiç kimse bilmiyorduk haberimiz yoktu diyemezdi.
Milli Görüş’ün adresi Saadet Partisine Milli Görüş’ün kendisi olan Milli Çözüm’den başkası sahip çıkmamaktaydı!..

Yüksek marifet ve meziyetlerin(!) sahibi Sn. Abdullah Gül şimdilerde; iyice yıpranan R.T. Erdoğan’ın yerine, iktidara taşınmak üzere, maalesef Sn. Temel Karamollaoğlu tarafından geçen seçim süreçlerinde defalarca Cumhurbaşkanı adayı gösterilmeye çabalanmış, şimdi de SP’nin de içine katılıp eritileceği 3 partinin başına oturtulmaya çalışılmaktaydı.

Milli Çözüm Dergisi’nin bu konudaki saptama ve uyarılarına, tebrik ve teşekkür etmek bir tarafa, hâlâ hakaretle yaklaşanlara soruyoruz:

İçinize Şeytan mı kaçmıştı, yoksa vicdan ayarlarınız mı laçkalaşmıştı?

Erbakan Hocamızın Son Uyarısı!

Aziz Hocamız: “Saadet, son imtihanı da kazananların Partisidir!..” buyurmuşlardı.

Bu, hem bir müjde mesajı, hem de bir uyarıydı.

Hocamızın bu sözlerini: “Oh be, ben başka yere kaymadım, Saadet’te kaldım; öyleyse imtihanı kazandım…” diye anlayanlar yanılmaktaydı.

Çünkü Hocamız bu uyarılarıyla: “Bizden sonra Milli Görüş’ün tek ve gerçek siyasi temsilcisi olan SP içerisinde; Genel Başkan seçimlerinde, alınan olumlu kararlara itaat etmede, farklı parti ve hiziplere gitmede, Partimizin tescilli hainlerin güdümüne verilmesinde… Ve SP’nin Milli Görüş = Adil Düzen = İslam Birliği hedeflerinin unutturuverilmesinde… Evet bunların hepsinde dik ve sağlam duranlar ve yozlaşmalara karşı çıkanlar, ancak imtihanı kazanacak ve onurlu başarıya ulaşacaktır!” hatırlatmasında bulunmuşlardı…

Milli Çözüm Dergisi’nin bu konudaki saptama ve uyarılarına, tebrik ve teşekkür etmek bir tarafa, hâlâ hakaretle yaklaşanlara soruyoruz:

İçinize Şeytan mı kaçmıştı, yoksa vicdan ayarlarınız mı laçkalaşmıştı?

Saadet Partisi Milli Görüş’ün adresi, Milli Çözüm ise kendisi idi. Çünkü Erbakan projelerini gündemine alan ve sahip çıkıp uygulanması için gecesini gündüzüne katan sadece Milli Çözüm idi. Bir şeyin veya kimsenin edebiyatını ve istismarını yapmak başka bir şey, gerçekten sahip çıkmak başka bir şeydi, işte Milli Çözümde gerçekten nasıl sahip çıkılır bunu gösteriyordu.
Dünyanın ve aynı zamanda ülkemizin geldiği son döneme bakacak olursak, herşey hızlanmış durumda idi. Dünya ve ülkemizin gündemi hergün değişmekteydi. Bu hızlandırılmış projeler içerisinde yahudinin at değiştirme operasyonu lazımdı. Son 20 sene yorulmuş olanların yerine taze güce ihtiyaç vardı. Bunun içinde en önemli ve tek hedef olan Saadet Partisininde işini bitirip üç parti içinde bu ekibe 4., 5. ortaklarda gerekirse katıp Milli Görüşün adresi olan Saadet Partisini eritip yok etme hesapları vardı. Amma elbette Allah’ında bir hesabı vardı, Allah tuzak kuranların en hayırlısı idi.
Büyük liderlerin en büyük özellikleri şu idi; daha az enerji harcayarak, kendi plan ve oyunlarını karşı rakibinin oyununun içine gizlemek ve rakibi kendi hesabı tıkır tıkır çalışıyor zannederek aslında büyük Liderin hesabına çalışmasıdır.
Rabbimiz siyonist şeytanın bütün hesaplarını boşa çıkartacak ve sadıkları sevindirip bayram yaptıracaktır.

Picture of Nevzat GÜNDÜZ

Nevzat GÜNDÜZ

YORUMLAR

Son Yorumlar
21
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...