AZERBAYCAN MUAMMASI!
İlham Aliyev, Hem Netanyahu ile “Stratejik Ortak”tı…
HEM DE SN. ERDOĞAN’LA “GARDAŞ”TI!?..
İran, İsrail’e füze saldırısı yapmış; Kuduz İsrail ordusu karşılık vereceklerini açıklamıştı.
İran, 1 Ekim 2024’te İsrail’e yüzlerce balistik füze fırlatmıştı. Tel Aviv semalarında büyük patlamalar yaşanırken, füze saldırısı nedeniyle herhangi bir can kaybı yaşanmadığı açıklanmıştı. İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF), sosyal medya platformu X’ten salı günü yayımladığı bir paylaşımda, İran’ın füze saldırısında ‘10 milyon insanın hedef alındığı’ vurgulanmıştı. İran’ın füze saldırıları sonrası İsrail’in birçok yerinde halk sığınaklara kapanmıştı. Yahudi halkının korku ve telaşı yüzlerinden okunmaktaydı.
Devrim Muhafızları Ordusu’nun yayımladığı açıklamada, saldırının Hamas siyasi büro şefi İsmail Haniye, Hizbullah militanlarının genel sekreteri Hasan Nasrallah, Lübnan ve Gazze’de öldürülen siviller için gerçekleştirildiği hatırlatılmıştı.
İsrail’e Düşen İran Füzeleri Nasıl Okunmalıydı?
İran’ın İsrail’e füze saldırısı birtakım soru işaretlerini de gündeme taşımıştı. Tahran ‘mesajı verdik’ derken, Tel Aviv ‘başarısız bir saldırı girişimi’ diye yorumlamıştı. Uzmanlara göre ne İran söylediği kadar güçlü saldırmış ne de İsrail bahsettiği kadar başarılı bir savunma yapmıştı. Net konuşabilmek için uydu fotoğrafları ve daha fazlasına ihtiyaç vardı.
Ortadoğu son dönemlerin en sıcak gecelerinden birini yaşamıştı. Herkes İsrail’in Lübnan’a yönelik kara saldırısına odaklanmışken İran’dan ateşlenen füzeler gökyüzünü kaplamıştı.
Her ne kadar çoğunluk için sürpriz olsa da saldırıdan kısa süre önce ABD medyasında dikkate değer bazı açıklamalar yapılması kafaları karıştırmıştı. İran’ın, İsrail’e yönelik balistik füze saldırısı için hazırlık yaptığı bilgisini ABD’nin medyaya servis etmesi, bu saldırıdan haberi olduğunun kanıtıydı.
Hatta ABD’nin bu bilgiyi herkesten önce İsrail ile paylaştığı da anlaşılmaktaydı. Peki İran bu danışıklı dövüşle nereye varacaktı?
İsrail’in katmanlı bir hava savunma sistemi bulunmaktadır ve Demir Kubbe boşa çıkarılmıştır!
Demir Kubbe, İsrail’in katmanlı hava savunmasının en alt katmanıdır. Balistik füzeyi durdurmak onun görevi dışındadır. İran bu kez balistik füzeler kullanmıştır. Balistik füzeler için İsrail’in elinde Arrow vardır. Ayrıca Davud’un Sapanı (David’s Sling) ve ABD yapımı Patriot’lar da İsrail’in hava kalkanı içinde yer almaktadır. Tel Aviv, maliyet etkin bir sistemle korunmaktadır. Boş bir araziye ya da can kaybına yol açmayacak noktaya düşecek düşman füzeleri öncelikli sayılmamaktadır. Ana hedef; yerleşim yerleri, askeri noktalar ve stratejik konumları korumaktır. Balistik füzeyi çok erkenden teşhis edip karşı hamle yapmanız lazımdır. ABD desteği ile İsrail bunu büyük oranda yapmıştır. Ama tam anlamıyla başardı demek yanlıştır.
İran Ordusunun, Askeri ve Muharebe Gücü Ne Kadardır?
İran ile İsrail arasında doğrudan bir askeri çatışma olasılığı, dikkatleri İran ordusunun muharebe kapasitesine yöneltmiş durumdadır. ABD ve İsrail, şimdiye kadar İran’a doğrudan bir askeri saldırıda bulunmamıştır. Analistlere göre, Tahran’ın başlıca düşmanları ABD ve İsrail, İran’a doğrudan askeri saldırıdan şu ana kadar özenle kaçınmıştır. Bunun yerine İsrail ve İran; hava, deniz, kara ve siber saldırılar yoluyla bölgede uzun bir süredir “gölge savaşını” yürütmeye çalışmıştır. Bu bağlamda İsrail, İran’daki askeri ve nükleer tesisleri gizlice hedef almış, komutanları ve bilim insanlarını suikastlerle ortadan kaldırmıştır.
Çağlar boyunca, her türlü savaşlarda “Muhabere olmadan, muharebe kazanılmaz!” (Yani haber alma -istihbarat- olmadan savaş kazanılmaz) kuralı esas alınmıştır. Özellikle günümüzde istihbarat teknolojileri hususunda önemli avantajlar sağlayan taraf, zafere bir adım daha yakındır. Ve zaten ırkçı emperyalist (Siyonist zalimlerin) şeytani saltanatı, onların elinde bulunmayan ve tüm savaş sistemlerini kilitleyecek olan “Teknoloji harikaları” ile yıkılacaktır!
İran ne tür bir askeri güç hazırlamıştır?
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü tarafından 2023’te yapılan yıllık bir değerlendirmeye göre, İran Silahlı Kuvvetlerinin, geleneksel ordu ve İslam Devrim Muhafızları Birliği gibi iki kurumunda en az 580 bin muvazzaf personel ve yaklaşık 200 bin eğitimli yedek personeli vardır. İran, asker sayısıyla Ortadoğu’nun en güçlü orduları arasında ilk sırada yer almaktadır. Ordu ve Devrim Muhafızlarının her birinin ayrı ve aktif Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri bulunmaktadır.
İran’ın füzeleri Ortadoğu’da İsrail dahil her türlü hedefi vurabilecek menzile sahip durumdadır.
İran’ın seyir füzeleri ve gemisavar füzelerin yanı sıra, menzili 2 bin kilometreyi aşan balistik füzeleri de vardır. Bu balistik füzeler Ortadoğu’da İsrail dahil her türlü hedefi vurabilecek kapasite ve menzile sahip durumdadır. Basına konuşan İranlı komutanlara göre, Tahran, son yıllarda yaklaşık 1200 ila 1550 mil menzilli ve radardan kaçmak için alçaktan uçma kapasitesine sahip geniş bir insansız hava aracı envanterine sahip olmuşlardır. İran, askeri geçit törenlerinde insansız hava araçları ve füze hazinesini sergileyerek bu kapasitesini gizlemeye gerek duymamıştır. Tahran ayrıca, ürettiği insansız hava araçlarını ihraç etmeye başlamıştır. İran’ın insansız hava araçları Rusya tarafından Ukrayna’da ve Sudan’daki çatışmalarda kullanılmıştır.
İran’ın Askeri Gücü ve Etki Sahası!
İran, ABD’nin ve AB ülkelerinin ambargoları nedeniyle, yıllardır Hava ve Deniz Kuvvetlerini teknolojikman yenileme imkânlarını yitirmiş durumdaydı. Ancak Rusya ve Çin’in desteği ile 2500 km uzağa gidebilen balistik füzeler ve uzay gemileri üretebilme yeteneği vardı. Ayrıca nükleer silah (Atom Bombası) yapabilme kapasitesi kazanıp kazanmadığı henüz saptanamamıştı. Bazı askeri kaynaklara göre elinde 5-6 tane patlatılmaya hazır nükleer bombaları vardı. Bazı kaynaklar ise, bu sahada sadece son aşamaya yaklaştığını vurgulamaktaydı.
İran’ın düzenli ve sürekli ordusunu ikinci plana atıp, Devrim Muhafızlarını öne çıkarması; ülke yönetiminde olduğu gibi askeri disiplinde de çift başlılık ortaya çıkmış ve maalesef ciddi bir zafiyete yol açmıştı. Ancak İsrail’e yönelik 1 Ekim 2024 tarihli füze saldırıları maalesef tam bir fiyaskoyla sonuçlanmış, İran 47 Siyonist subayı öldürdüğünü açıklasa da İsrail ve diğer haber merkezleri bu iddiaları doğrulamamışlardı. Kuduz İsrail’in tedirginlikten uzak rahat tavırları da bu durumu yansıtmaktaydı. Yani İran giderek ağırlığını ve saygınlığını iyice yitirme aşamasındaydı ve sadece kendi halkını avutmaya yönelik bu etkisiz hava saldırıları da artık kabak tadı vermeye başlamıştı.
İran ve İsrail’in ordularının karşılaştırılması
İran’ın eksiği modern hava savunması ve savaş uçaklarıdır!
İsrail ordusu sözcüsü Daniel Hagari’ye göre İran, 2024 Nisan cumartesi gecesi başlayan saldırısında 170 insansız hava aracı, hiçbiri İsrail topraklarına girmeyen 30 seyir füzesi ile bir kısmı İsrail’e ulaşan en az 110 balistik füze kullanmıştır. İran, İsrail’den çok daha büyük bir coğrafyaya ve nüfusa sahip durumdadır.
Yaklaşık 90 milyon nüfuslu ülke, İsrail’in neredeyse 10 katıdır. Ama bu İran’ın daha büyük bir askeri güç olduğu anlamını taşımamaktadır. İran yıllar içinde füze ve insansız hava araçlarına büyük yatırımlar yapmıştır. Kendisine ait geniş bir cephaneliğe sahip olmakla birlikte, Yemen’deki Husiler ve Lübnan’daki Hizbullah gibi uzantılarına da önemli miktarda silah tedariki sağlamaktadır. İran’ın asıl eksiği daha ziyade modern hava savunma sistemleri ve savaş uçaklarıdır.
İsrail’in ise envanterinde son sistem savaş uçakları vardır!
İsrail ise dünyanın en gelişmiş hava kuvvetlerinden birine sahip konumdadır. Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsü’nün (IISS) hazırladığı, küresel askeri kapasiteleri değerlendiren ve savunma bütçelerini içeren rapora göre İsrail F-15, F-16 ve en yeni F-35 uçakları da dahil olmak üzere en az 14 ayrı savaş uçağı filosuna sahip bulunmaktadır. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) küresel silah transferlerine ilişkin yayımladığı son araştırmasına göre 2019-2023 yılları arasında İsrail’in silah ithalatının %69’u ABD’den, %30’u ise Almanya’dan gerçekleştirildiği ortaya çıkmıştır.
İran ve İsrail’in nükleer silahları var mıdır?
İsrail’in kendi nükleer silahları olduğu biliniyor, ancak bu konudaki resmi açıklamalarında muğlak yanıtlar vermeyi sürdürüyor. İran’ın ise nükleer silahı olmadığına inanılıyor ve Tahran yönetimi sivil nükleer programını nükleer silah geliştirmek için kullanmaya çalıştığı yönündeki iddiaları reddediyor.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumuna göre; İran’ın yer altındaki Fordo adlı nükleer tesisinde %83,7 saflığa kadar zenginleştirilmiş uranyum parçacıkları bulunuyor. Zenginleştirilmiş uranyum, nükleer yakıtın yanı sıra nükleer silah yapımında da kullanılabiliyor. Nükleer silah için uranyumun %90 oranında zenginleştirilmesi gerekiyor. İran, yanıt olarak zenginleştirme seviyelerinde “istenmeyen dalgalanmalar” meydana gelmiş olabileceğini söylemiyor.
İran’ın, 2015 yılında ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya ile imzaladığı bir nükleer anlaşma kapsamında sadece düşük düzeyde zenginleştirilmiş uranyum üretmeyi kabul ettiği konuşuluyor.
Özetleyecek olursak:
1- İran’ın saldırılarının İsrail’de özellikle stratejik Nevatim Hava Üssü başta olmak üzere pek çok askeri hedefte başarılı sonuçlar aldığı anlaşılmaktadır. Gerçekte İran kullandığı hipersonik füzelerle de caydırıcı mesaj vermeye çalışmıştır. İran’ın, İsrail’in Gazze ve Lübnan’da yaptığının aksine saldırılarında sivil-askeri hedef ayrımına dikkat ettiği anlaşılmaktadır. Diğer yandan İsrail’in bölgede başta ABD olmak üzere müttefiklerinin yardımıyla balistik füzelerin önemli kısmını düşürdüğü de açıktır. Bu durumda her iki taraf uzun bir süre kendilerinin başarılı olduğunu anlatacaktır. Ancak propaganda savaşında Türkiye gibi NATO ülkelerinde İsrail/ABD propagandasının ABD’den fonlanan haber site ve ajansları üzerinden etkili olma şansı yüksek bulunmaktadır. İsrail’in füzeleri önlemesinde Malatya Kürecik X-Band radarı büyük rol oynamıştır. Bu radar NATO maskesi ile topraklarımızda bulunsa da asıl amacı İran’dan havalanan füzeleri takip etmek ve bu bilgileri Akdeniz’de entegre olduğu Amerikan Aegis hava savunma sistemli gemilere aktarmaktır. Bu bilgileri gemilerin İsrail’e aktardığı kesin durumdadır.
2- ABD’nin 5 Kasım Başkanlık seçimlerine kadar İsrail, ABD’yi İran ile savaştırmak için her yola başvuracaktır. ABD’nin seçim döneminde bu baskılara dayanmakta zorluk çekeceği açıktır. Zira iki parti de seçimlerde Yahudi sermayesine muhtaçtır.
3- ABD’de gerçekçi düşünenler savaşın boyut büyütmesine karşıdır. Ancak ülkede etkin Neoconlar İran saldırısını bahane ederek İsrail’in karşı saldırısı ile başta nükleer tesisler olmak üzere kritik askeri hedeflerin vurulması için bastırmaktadır.
4- ABD Neoconları ve İsrail hükümetine yakın hareket edenler; İran’ın dini kutuplaşma (Şii-Sünni) ve köktendinci rejimi üzerinden dünya kamuoyunda dışlanması ve suçlanması için benzeri görülmemiş propaganda savaşı yapmaktadır ve İran halkının ayaklanmasını teşvik etmeye uğraşmaktadır.
5- İran, İsrail’in karşı saldırısı halk ayaklanmasına neden olursa ya da rejimi çok ciddi sıkıntıya sokarsa şüphesiz savaşı büyütecek ve İsrail’e tüm hava vasıtalarıyla hedef ayırmaksızın bir daha saldıracaktır. Bu durum ABD’nin fiilen savaşa girmesini tetiklemiş olacaktır. ABD, İran ile savaş durumuna girdiğinde Rusya ve Çin için küresel hegemonya devir teslim süreci son derece hızlanacaktır.
6- İran; Çin ve Rusya için yaşamsal öneme sahip konumdadır. Hem enerjiyi hem Hürmüz Boğazı’nı kontrol ediyor durumdadır. İran’ı yanına alan her devlet küresel hegemonyaya meydan okur. Rusya ve Çin, İsrail saldırırsa hem İran’a daha da yakınlaşır hem de aralarındaki askeri iş birliğini öteye taşır. (Tahminleri de yanlış ve yanıltıcıdır. Çünkü Çin ve Rusya mevcut Siyonist dünya sisteminin tahterevalli parçalarıdır.)
7- İsrail, ABD için bölgedeki ileri karakol konumundadır. Ancak dolaylı şekilde ABD’yi de yönetiyor durumdadır. Bugün için Netanyahu Biden’dan daha etkili konumdadır. Kongre’de temmuz ziyaretinde ayakta alkışlanması arkasındaki büyük desteğin ispatıdır.
8- Batı propaganda makinesi, Türkiye’deki mandacıları ve din istismarcılarını kullanarak Türk kamuoyunun keskin İran karşıtlığını yoğunlaştıracaktır. Dincileri mezheple, mandacı liberalleri ise İran’daki dinci rejimi üzerinden Amerikan ve İsrail çıkarları ile uyumlu davranacaklardır. Kürecik radarının aktif tutulması operatif seviyede onlar için en büyük hedef olmaya devam ederken Türkiye’nin Rusya ve Çin’e yakınlaşması, BRICS’e üye olma çabaları küresel hesapların parçalarıdır.
9- Özetle 5 Kasım Amerikan seçimlerine kadar en kritik günleri yaşayacağız. Her sabah yeni bir belirsizlik ile karşılaşacağız. Ukrayna cephesi önemini azaltırken, Doğu Akdeniz, Güney Çin Denizi, Basra Körfezi, Tayvan Boğazı merkezli coğrafyalarda dinamizm artacaktır. Artık, Türkiye ahlâken tükenip tıkanan ve mevcut zulüm düzenini savunan ABD ve İsrail ikilisine sözde değil eylemle tepki koymalıdır. Kürecik Radarı derhal devre dışı bırakılmalı, Doğu Akdeniz’deki NATO faaliyetlerine katılmamalı,”[1] ve Erdoğan iktidarı İsrail Karşıtlığında samimi ise, İncirlik Hava Üssü’nü acilen kapatmalıdır. (Not: Sn. yazarın, ideolojik saplantı ve safsatalarla yaptığı bazı yorum ve yaklaşımlar düzeltilerek aktarılmıştır.)
Bu arada, Siyonist İsrail’in ve arkasındaki ABD ve AB ülkelerinin bir şeytani hedefi de; İran’a yönelik yıkıcı ve yıpratıcı hava saldırılarıyla, özellikle Türk asıllı (Azeri) vatandaşlarını Türkiye’ye göçe zorlamak ve milyonları bulacak yeni bir mülteci akınıyla ülkemizi bunaltmak… Hatta bu göçmenler üzerinden çeşitli isyanlar ve karışıklıklar çıkartıp Türkiye’yi iyice yıpratmaktır. Çünkü Siyonist emperyalist merkezlerin asıl korkularının İran’dan ziyade Türkiye olduğu asla unutulmamalıdır.
Azerbaycan ile İsrail Arasında Askeri Anlaşma İmzalanmıştı!
2024 Eylül sonunda Azerbaycan’da düzenlenen savunma fuarında Azerbaycan ile İsrail arasında askeri bir anlaşma imzalanmıştı. İsrail’in Azerbaycan Büyükelçisi George Dick, sosyal medyada yaptığı açıklamada Azerbaycan ile askeri bir anlaşma imzalandığını şöyle açıklamıştı.
“AS Holdings ve iştiraki Ari Arms -NATO standartlarında hafif silah üretimi ve geliştirilmesinde uzmanlaşmış küresel bir şirket- bugün Azerbaycan Savunma Sanayi Bakanlığı’na bağlı bir devlet şirketi olan Azersilah ile stratejik bir Mutabakat Zaptı imzaladı. Bu değerli ortaklık iki ülke arasındaki bağları güçlendirmekte, bağımsızlık ve ulusal güvenliğin artırılmasına yönelik ortak kalkınma ve çabaları yoğunlaştıracaktır.”
İsrail-Filistin çatışmalarına dünyadaki birçok ülke farklı şekilde tepki koymuşlardı. Kimileri ABD gibi Tel Aviv tarafını tutarken, kimileri de açıkça Hamas tarafını tutmuşlardı. Ancak ilk bakışta en şaşırtıcı olansa Azerbaycan’ın İsrail’e destek çıkmasıydı. Türkiye ile ilişkileri geçmişten günümüze oldukça iyi olan kardeş ülke sayılan Azerbaycan, Türkiye’nin aksine İsrail’in safında yer almıştı. Zengezur Koridorundan ötürü Azerbaycan’ın İran ile kriz durumunda olduğunu da hatırlatalım. Bu kriz durumu Karabağ Savaşı’nda İran’ın Ermenistan safında yer tutmasına yol açmıştı.
Hem Erdoğan’ın hem Netanyahu’nun “Gardaşı” Azerbaycan!
İşgalci İsrail’e sağladığı petrol miktarını Filistin soykırımı süresince arttıran, açıkça İsrail’in uyguladığı soykırıma destek olmaktan geri durmayan Azerbaycan; İsrail’in Ortadoğu’daki bir numaralı gardaşıdır! Eli kanlı Azerbaycan hükümeti ve Aliyev’in soykırımcı gardaşı İsrail için Türkiye topraklarını kullanarak sağladığı petrol akışı, Aliyev’in diğer gardaşı Erdoğan sayesinde başarılmaktadır!
Yakından tanıdığım Prof. Hasan Ünal bir TV programında: Azerbaycan’ın İsrail’le bu yakın irtibatını yorumlarken, “Azerbaycan sadece ve öncelikle kendi milli çıkarlarını gözetiyor, bu da gayet doğaldır!..” anlamında ifadeler kullanmış ve haklı çıkarmaya çalışmıştı. Tabi şaşırmış ve hayretler içinde kalmıştık. Ne yani, milli menfaatler ve kirli ideolojiler uğruna, her yol mübah mıydı? Çünkü zaten Kuduz İsrail de bütün saldırı ve katliamlarını “Milli çıkarları ve güvenlik amaçları (!) için yaptığını” savunmaktaydı. Peki temel insan hakları, evrensel hukuk kuralları, insaf ve ahlâk esasları nereye koyulacaktı?!.
Haluk Bayraktar İsrail ile Sponsorluktan Gurur Duymaktaydı!
Haluk Bayraktar, Genel Müdürü olduğu Baykar’ın, Azerbaycan’da düzenlenen bir fuarda İsrail merkezli bir şirket ile birlikte sponsorlar arasında bulunmasına ilişkin eleştirileri yanıtlarken iyice yamuklaşmıştı. İsrail ile ortak sponsorluğu yalanlamayan Bayraktar, “Ülkemizin milli kazanımlarını sosyal medya operasyonlarına kurban ettirmemeye kararlıyız. Bu gelişmeden ancak gurur duyulmalıdır” ifadelerini kullanmıştı.
Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın abisi ve Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, “Baykar’ın, İsrail ordusunun savaş uçaklarını ve silahlarını üreten bir Siyonist şirketle birlikte Azerbaycan’da gerçekleştirilen bir fuarda ortak sponsor olmasına” ilişkin eleştirilere karşı çıkmıştı. Bayraktar, konuya ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin savunma sanayii alanında ‘devrim’ niteliğinde adımlar attığını belirtip “Bugün en ileri teknolojik kabiliyetlere sahip SİHA’ları üretiyor ve ihtiyaçlarımızı çok daha maliyet etkin bir şekilde karşılıyoruz. Dahası Türkiye bu alanda dünya pazarının lideri konumuna geldi” ifadelerini kullanmıştı.
Azerbaycan’da düzenlenen ADEX Uluslararası Savunma Fuarı’nda Türk firmalarının “dominant bir rol üstlenmesi ve büyük sponsorlar arasında yer almasının” da bu başarının göstergesi olduğunu kaydeden Bayraktar, “Bu gelişmeden ancak gurur duyulabilir” buyurmuşlardı. Siyonist İsrail şirketleriyle ortak sponsorluğu bir gurur vesilesi saymak, ancak Erdoğanlara ve Bayraktarlara yakışırdı!..
Evet Türkiye, İsrail ve Katar ordularının üretici firmaları, Azerbaycan’da bir fuarda buluşmuşlardı. İsrail’in katliamları artarak devam ederken, Türkiye-İsrail-Katar orduları üretici firmaları Azerbaycan’da güle oynaya askeri fuar düzenliyorlardı. BAYKAR’ın ortak sponsor olduğu IAI, İsrail ordusunun savaş uçaklarını ve silahlarını üreten şirket konumundaydı. Fuarın Türk firması Baykar, İsrail firması Israel Aerospace Industries (IAI) ve Katarlı savunma müteahhidi Barzan Holdings tarafından desteklendiğini kendileri açıklamıştı. Özel şirket bile değildi, İsrail devlet şirketi olmaktaydı.”
İsrail, Azerbaycan’la ‘iki millet tek ordu’ olmuşlardı!
Azerbaycan, İsrail’in bölgemizdeki en yakın müttefiki konumundaydı. İlham Aliyev, silah ithalatının %69’unu İsrail’den yapmaktaydı.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan’ı ilk tanıyan ülkelerden birinin İsrail olması enteresandı. Bu durum Sovyetlerin dağılma sonrası yapılanmaların Siyonistlerce planlandığının kanıtıydı. Soğuk Savaş’ın ardından piyasa ekonomisine açılan ülkeye ilk giren Batılı sermayedarlar arasında İsrailli patronlar bulunmaktaydı. Öyle ki ülkedeki ilk telekom altyapısı İsrailli şirketler tarafından başlatılmış, bu alanda Bezeq firması öncülük yapmıştı. Ayrıca bugün hizmet sağlayıcı konumundaki 1994 yılında kurulmuş olan Bakcell de yine bir İsrail ortaklığıdır. İsrail, Azerbaycan’da enerji, teknoloji, petrol ve gaz alanlarında etkili konumdadır. Günümüzde artık gümrük anlaşması imzalamış olan iki ülke arasındaki ekonomik, teknolojik ve askeri ilişkiler gittikçe artmaktadır. İsrail bugün ihtiyaç duyduğu ham petrolün yarıya yakınını Azerbaycan’dan alırken, İsrail de Azerbaycan ekonomisinin en önemli ortaklarındandır.
İki ülke arasındaki askeri ilişkiler Birinci Dağlık Karabağ Savaşı’nın (1988-1994) en gerilimli dönemi olan 1992 yılında başlamıştır. Bu dönemde askeri silah, teçhizat ve eğitim sağlayan İsrail ülkede faaliyetini bugün daha da arttırmıştır. Azerbaycan NATO ile 1994 yılında başlatılan Barış İçin Ortaklık programıyla temasa geçmesinin ardından 1997 yılından bu yana NATO nezdinde diplomatik temsilciliği bulunmaktadır. Emperyalizme bu kanalla doğrudan bağlanan ülkede ayrıca Hazar Denizi kıyısında Bakü’ye 70 km uzaklıktaki Sitalçay Askeri Üssü‘nün İsrail Hava Kuvvetleri tarafından kullanılmakta olduğu da tartışılmaktadır.
2000’li yılların başından itibaren iki ülke ordusu ve silah sanayii şirketleri arasında yapılan iş birliği, milyar dolarlık siparişlerle taçlanmıştır. En son 2020 yılındaki İkinci Dağlık Karabağ Savaşı sırasında yoğun olarak kullanılan SİHA’ların Türkiye ile beraber en büyük tedarikçisinin İsrail olduğu hatırlanırsa bu durumun önemi daha da iyi anlaşılacaktır. Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü SIPRI verilerine göre İsrail, Azerbaycan’ın silah ithalatının %69’unu sağlamaktadır. Bu alandaki iş birliği sadece ithalatla sınırlı da kalmamaktadır. İsrailli Meteor Aerospace firması, Azeri firma Caspian Shiping Company ile yaptıkları iş birliğini açıklarken Azerbaycan donanması için insansız hücumbot yapılacağını da duyurmuşlardır. Ülkemizde de bir dönem savaş uçakları modernizasyonu yapmış olan Israel Aerospace Industries (IAI) firmasının da bu ortaklığa füze güdüm sistemleri ve radar alanında destek verdiğini hatırlatalım.
Günümüzde İsrail ile kurumsal olarak üst düzeyde iş birliği yapmakta olan Azerbaycan ister istemez topraklarını İsrail istihbaratına da açmış durumdadır. İran söz konusu olduğunda İsrail’in baş düşmanı sayılan bir ülkeye Azeri toprakları üzerinden yaklaşabiliyor olması bulunmaz bir fırsattır. Benzer bir şekilde Rusya ile Suriye İç Savaşı sırasında “zorunlu bir uzlaşı” içinde olan İsrail, Rusya’nın Kafkasya bölgesindeki etkisini de Azerbaycan’daki varlığıyla azaltma çabasındadır. Bu planın Siyonist emperyalizmin bölgesel girişimleriyle de uyumlu olduğu açıktır.
Azerbaycan: “İsrail’in Sessiz Dostu” konumundaydı!
Çoğunluğu Müslüman olan pek çok devlet Gazze’deki savaş nedeniyle İsrail’i kınarken Azerbaycan’ın sessiz kalması kafaları karıştırmıştı. Kasım ayında Cop29’a ev sahipliği yapmaya hazırlandığı için yakında tüm dünyanın dikkatini daha fazla çekecek olan Bakü, uzun zamandır İsrail ile birçok yakın komşusundan daha yakın ilişkiler kurmaktadır. İsrail şu anda Azeri ham petrolünün en çok satıldığı ülke konumundayken, Bakü’nün 2020 Dağlık Karabağ Savaşında kazandığı zaferin kilit silahları da İsrail tarafından sağlanmıştı ve elbette bunun bir karşılığı vardı.
Ancak bağlar, maddi çıkarlardan daha fazlasına dayanmakta ve özellikle İran’la ilgili ortak jeopolitik kaygılar ilişkileri daha da arttırmaktaydı! İsrail, yakın tarihi bağlara sahip olduğu Azerbaycan’ı “stratejik ortak” olarak tanımlamıştı. Azerbaycan 1991 yılında bağımsızlığını ilan ettiğinde, İsrail bu yeni devleti hemen tanımıştı. Azerbaycan’da 16 bin kişilik bir Yahudi cemaati kültürel bir bağ kurmuş olsa da öncelik siyasi ilişkilere dayalıydı.
Binyamin Netanyahu 1997 yılında Azerbaycan’ı ziyaret eden ilk İsrail Başbakanı olmuş ve o zamandan beri ticaret ve güvenlik iş birliği artmıştı. 2000’li yılların ortalarında Azerbaycan, Doğu Akdeniz’e giden petrol ve Hazar Denizi’ne giden silah ve diğer askeri malzemelerle İsrail’in beşinci büyük ticaret ortağı konumuna taşınmıştı. Bugün Azerbaycan, Kazakistan’la birlikte İsrail’in kullandığı ham petrolün %60’ını karşılamaktaydı.
Halkı Müslüman olan devletlerin çoğu İsrail’e eleştirilerini yüksek sesle dile getirirken, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in hükümeti şaşırtıcı bir şekilde sessiz kalmıştı. Şubat ayında Münih Güvenlik Konferansı çerçevesinde İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile bir araya gelen Aliyev, Gazze savaşının başlamasından bu yana İsrail’i kamuoyu önünde eleştirmekten özenle sakınmıştı. Bakü’de yaşayan gazeteci ve analist Rovshan Mammadli, Aliyev’in otoriter hükümeti tarafından “İsrail karşıtı protestoların dahi fiilen yasaklandığını” vurgulamıştı.
Sonuç:
Anlaşılan o ki, Siyonist emperyalizmin zalim şövalyeleri; ABD, İngiltere, AB ülkeleri ve İsrail, bu bahanelerle İran’a vuracaklardı. Çin ve Rusya ise, “barış çağrıları” dışında hiçbir şey yapamayacaklardı… Kuduz İsrail’in durdurulması ve süper şeytanilerin hizaya sokulması, ancak, Türkiye’de Milli Çözüm istikametinde bir MİLLİ MUTABAKAT iktidarının kurulmasıyla mümkün olacaktı. Erbakan Hocamızın hazırlayıp emin ellere teslim ettiği ve artık vakti geldiği için kullanılması gerektiği HARİKA SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ ile tüm zalim odakların bütün sistemleri kilitlenmiş olacak ve teslime mecbur kalacaklardır. Allah’ın nelere kadir olduğu herkes tarafından anlaşılacaktır!..
- See_new_posts / Conversation @cemgurdeniznet
İşgalci İsrail’e sağladığı petrol miktarını Filistin soykırımı süresince arttıran, açıkça İsrail’in uyguladığı soykırıma destek olmaktan geri durmayan Azerbaycan; İsrail’in Ortadoğu’daki bir numaralı gardaşıdır! Eli kanlı Azerbaycan hükümeti ve Aliyev’in soykırımcı gardaşı İsrail için Türkiye topraklarını kullanarak sağladığı petrol akışı, Aliyev’in diğer gardaşı Erdoğan sayesinde başarılmaktadır!
Azerbaycan’ın bu iki yüzlülüğü paragrafta çok net bir şekilde açıklanmakta bunu da Erdoğan ile yapabilmektedir
İyi de yıllarca bile görüşe hizmet etmiş Profesör Hasan Ünal beyefendi böyle bir açmaza nasıl düşmüş Hayret ki hayret Allah sonumuzu hayır etsin bizi şaşırtmasın
Bu da bizim ütopik düşüncemiz olsun, fakat akla gelmiyor da değil!
İsrail’in; ABD, İngiltere vs. ortaklarıyla İran’a vurması sonuçta İran’a sahip çıkma bahanesiyle Rusya ve Çin’i harekete geçirerek Küresel bazda ABD’nin önüne geçen yeni Siyonist plandaki “Siyonist Yeni Siyosyalist Dünya Hakimiyeti” projesini tamamlamaksa; İran’ın vaktinde yapmadığı hamleler acaba Küresel Siyonist merkezlerlerin biçtiği yeni Siyonist düzen içindeki rolü nedeniyle miydi!?
Hatırlayalım;
Hamas Lideri İsmail Haniye’nin şehit edilmesi, İran’ın İsrail’e müdahale etmeyerek Hizbullah kadrolarının feda edilmesi, İranlı önemli şahsiyetlerin ve İran eski Cumhurbaşkanının şaibeli helikopter kazasıyla ortadan kaldırılması ve hala İran’ın ciddi bir karşılık vermemesi bu yapıya su taşımak anlamında değil miydi?
Bir de İsrail’in hedefine koyduğu İran’daki Türklerin yaşadığı bölgeleri boşaltıp göçe zorlaması; hem bölgedeki göç dalgasıyla Türkiye’yi sıkıştırmak, hem de bölge boşaltılarak Türk’lerden kurtulmak, böylece Büyük İsrail hedefi de güdülmemiş olabilir miydi!?
Sonuç:
Anlaşılan o ki, Siyonist emperyalizmin zalim şövalyeleri; ABD, İngiltere, AB ülkeleri ve İsrail, bu bahanelerle İran’a vuracaklardı. Çin ve Rusya ise, “barış çağrıları” dışında hiçbir şey yapamayacaklardı… Kuduz İsrail’in durdurulması ve süper şeytanilerin hizaya sokulması, ancak, Türkiye’de Milli Çözüm istikametinde bir MİLLİ MUTABAKAT iktidarının kurulmasıyla mümkün olacaktı. Erbakan Hocamızın hazırlayıp emin ellere teslim ettiği ve artık vakti geldiği için kullanılması gerektiği HARİKA SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ ile tüm zalim odakların bütün sistemleri kilitlenmiş olacak ve teslime mecbur kalacaklardır. Allah’ın nelere kadir olduğu herkes tarafından anlaşılacaktır!..
https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/azerbaycan-muammasi-ilham-aliyev-hem-netanyahu-ile-stratejik-ortakti-hem-de-sn-erdoganla-gardasti/
Hz. Musanın karşısında duran hakikatleri gizlemeye çalışan büyücüler cinsinden asrımızda Hakkın üstünü örten İlham Aliyev ve Erdoğan kendi halklarının gözüne perde çekmiş İsrail’in çıkarları için var gücüyle çalışmaktadır. Azarbayca npetrolü Türkiye üzerinden İsrail’e gitmektedir.İsarilin savunma sistemi Malatya Kürecik üssünden sağlanmaktadır. Ancak Siyonizm bu iki gardaşı toplumlara milli kahraman gibi sunmakta ayarı bozulmuş halkıda peşinden uçuruma sürüklemaktadir.
Bu gerçekleri kamaoyuna anlatacak Milli Çözüm dışında hiç bir basın yayın organı bulunmamaktadır. Halkı narkozdan kurtarıp kendi benliğine döndermek için Milli Çözüm tarihi bir görevi layıkıyla yerine getirmektedir.Elhamdülillah ERBAKAN Hocamız AKP’ye oy vermek İsraile OY vermektir” demekle nekadar haklı olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Bu asrın fravunları bekleyin azkaldı oyunlarınızı bozacak bir Musa çok yakında ortaya çıkacak kurduğunuz şeytani düzeni yerin dibine batıracaktır.
İsrâ 7
İşte (böyle bir durumda) şayet iyilik (ve adalet) ederseniz, kendi nefsinize (ve menfaatinize) iyilik olacaktır. Yok, eğer kötülük (ve zulüm) ederseniz, o da kendi aleyhinize (sonuçlar doğuracaktır. Ama siz maalesef yine zulüm ve kötülük yoluna sapacak, elinizdeki ve emrinizdeki imkân ve iktidarları Siyonist hayallerinizi ve şeytani niyetinizi gerçekleştirmek için korkunç bir haksızlık ve ahlâksızlık yolunda kullanacaksınız. Dünya’yı savaş ve soygun alanına çevirecek ve insanları birbirine kırdıracaksınız.) Arkasından bu sonuncu (sapkınlık ve şımarıklığınızı cezalandırma) zamanı gelince, size öyle (Mü’min ve Mücahit kullarımızı göndereceğiz ki), yüzlerinizi kötüleştirsinler (servet ve saltanatınızı yıkıp sizi dize getirsinler, yüzlerinizi yere sürdürsünler) ve ilk kez girdikleri (Buhtunnasr veya Hz. Ömer döneminde Kudüs’ü fethettikleri) gibi tekrar yine Mescid’i (Aksa’ya) girsinler ve ele geçirdikleri (hainleri, katilleri ve mel’ânet merkezlerini) mahvu perişan etsinler. (Böylece Siyonist saltanatınıza son versinler ve İsrail denen beşeriyet bünyesindeki kanser urunu kesip temizlesinler. Ey Beni İsrail, bu Allah’ın va’adi ve tehdididir ki, mutlaka yaşayacaksınız!)
“(İşte bu) Firavun, kendi kavmini şaşırtıp saptırıyor ve onları doğruya (hidayet ve istikamet yoluna) yöneltmiyordu. (Bu yüzden belayı hak etmişti.)” (Taha: 79) Demek ki, her asırda ve her toplumda, halkı Hak nizamdan ve İslami hayattan uzaklaştırıp, Şeytani-zalim sistemlerle uzlaştıran her yönetici, FİRAVUN’un temsilcisi konumundadır!HAMAS’ı savunmasında, İsrail’e pas vardı
Emekli köylü perişan, o hep baştan savardı
Hem dindarlık taslıyordu, hani “kesin nass vardı?”
Şu faizde şeytan ile, müsabıktan6 usandık…
“İslam Birlik, Adil Düzen”, asla dem vurmaz oldu
Siyonizm’in güdümünde, hak hayal kurmaz oldu
Her dediğin aksin yapar, va’dinde durmaz oldu
Muhterem Ahmet Hocamız; ” Kararlılık ve istikrar iki önemli mü’min vasfıdır. Ölünceye kadar aynı kararlılık ve istikrarı, Allahın rızası uğrunda gösteren kişilerdir. Ne yapacağı belli olmayan , mü’minlerin yanında başka, inkar edenlerin yanında başka hareket eden münafık karakterli kişiler , son derece istikrarsız bir ruh hali ve tavır içindedir.” derdi.
Mİlli Çözüm’ü takip edenler okuyanlar bilirler ki , KARARLILIK VE İSTİKRAR deyince akla MİLLİ ÇÖZÜM VE ÜSTAD AHMET AKGÜL hoca gelir. Milli Çözüm’ün; Makale ve şimdiye kadarki yazıları video konferansları Meali Kerim ve 100 küsür tane kaleme alınmış eserleri incelendiğinde görülüyor ki her daim gerçekleri haykırmak ve gerçeklere tercüman olma özelliği ile mührünü vurmuştur. Bu okuduğumuz makaleden bunlardan biri olduğunu hep beraber müşahade ettik.. İyi ki varsın Milli Çözüm,
“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki: TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU; Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması, Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması ve yeni bir devrin başlamasıyla mümkündür!”
Prof.Dr.Necmettin ERBAKAN
TRT Basın Toplantısı, Yazarlar soruyor – Nisan 1980
Anlaşılan o ki, Siyonist emperyalizmin zalim şövalyeleri; ABD, İngiltere, AB ülkeleri ve İsrail, bu bahanelerle İran’a vuracaklardı. Çin ve Rusya ise, “barış çağrıları” dışında hiçbir şey yapamayacaklardı…
Kuduz İsrail’in durdurulması ve süper şeytanilerin hizaya sokulması, ancak, Türkiye’de Milli Çözüm istikametinde bir MİLLİ MUTABAKAT iktidarının kurulmasıyla mümkün olacaktı.
Erbakan Hocamızın hazırlayıp emin ellere teslim ettiği ve artık vakti geldiği için kullanılması gerektiği HARİKA SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ ile tüm zalim odakların bütün sistemleri kilitlenmiş olacak ve teslime mecbur kalacaklardır.
Allah’ın nelere kadir olduğu herkes tarafından anlaşılacaktır!..
İbrahim 46
Gerçek şu ki, onlar (zalimler ve hainler, mü’minlere ve İslami girişimlere karşı) hileli planlar kurdular (ve kuracaklardır). Oysa eğer onların (şeytani) hile ve hazırlıkları, dağları yerinden oynatıp kaydıracak (zelzeleler oluşturacak derecede bugün nükleer silahlara ve teknolojik imkânlara dayanmış) olsa bile, Allah katında da (kesinlikle onları boşa çıkaracak ve etkisiz kılacak kudret) planları ve programları vardır! (Allah zalim güçlerin mekir ve tuzaklarını kendi başlarına saracaktır.)
https://www.mealikerim.com/14/ibrahim/46
İbrahim 47
Sakın ha, Allah’ı; elçilerine (ve Hakk davetçilerine) verdiği sözden (ve zafer va’adinden) dönecek sanma(yın). Gerçekten Allah Azîz’dir, İntikam sahibidir. (Ey zalimler ve hainler, sizin de zulüm ve hıyanetlerinizin hesabını soracak, saltanatınızı yıkacaktır.)
https://www.mealikerim.com/14/ibrahim/47
Sonuç:
Anlaşılan o ki, Siyonist emperyalizmin zalim şövalyeleri; ABD, İngiltere, AB ülkeleri ve İsrail, bu bahanelerle İran’a vuracaklardı. Çin ve Rusya ise, “barış çağrıları” dışında hiçbir şey yapamayacaklardı… Kuduz İsrail’in durdurulması ve süper şeytanilerin hizaya sokulması, ancak, Türkiye’de Milli Çözüm istikametinde bir MİLLİ MUTABAKAT iktidarının kurulmasıyla mümkün olacaktı. Erbakan Hocamızın hazırlayıp emin ellere teslim ettiği ve artık vakti geldiği için kullanılması gerektiği HARİKA SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ ile tüm zalim odakların bütün sistemleri kilitlenmiş olacak ve teslime mecbur kalacaklardır. Allah’ın nelere kadir olduğu herkes tarafından anlaşılacaktır!..
***Rabbimiz bu zulümlerin son bulmasını acilen lutfeylesin… Türkiyemizde mevcut Erbakan Hocamızın teknolojilerı ile görmeyi Allah CC nasip eylesin …Amiin
Anlaşılan o ki, Siyonist emperyalizmin zalim şövalyeleri; ABD, İngiltere, AB ülkeleri ve İsrail, bu bahanelerle İran’a vuracaklardı. Çin ve Rusya ise, “barış çağrıları” dışında hiçbir şey yapamayacaklardı… Kuduz İsrail’in durdurulması ve süper şeytanilerin hizaya sokulması, ancak, Türkiye’de Milli Çözüm istikametinde bir MİLLİ MUTABAKAT iktidarının kurulmasıyla mümkün olacaktı. Erbakan Hocamızın hazırlayıp emin ellere teslim ettiği ve artık vakti geldiği için kullanılması gerektiği HARİKA SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ ile tüm zalim odakların bütün sistemleri kilitlenmiş olacak ve teslime mecbur kalacaklardır. Allah’ın nelere kadir olduğu herkes tarafından anlaşılacaktır!..
Kuduz İsrail’in durdurulması ve süper şeytanilerin hizaya sokulması, ancak, Türkiye’de Milli Çözüm istikametinde bir MİLLİ MUTABAKAT iktidarının kurulmasıyla mümkün olacaktı. Erbakan Hocamızın hazırlayıp emin ellere teslim ettiği ve artık vakti geldiği için kullanılması gerektiği HARİKA SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ ile tüm zalim odakların bütün sistemleri kilitlenmiş olacak ve teslime mecbur kalacaklardır. Allah’ın nelere kadir olduğu herkes tarafından anlaşılacaktır!..
Bu savaş herkesin ayarını ortaya koyan bir ateş oldu. Bir yanda kardeşlerimiz kavrulurken öte yandan ne kadar çok sahtekar münafık varmış görmüş olduk. İslam ülkelerinin liderlerinin nasıl köleler olduğunu, tüm dünyanın nasıl bir Yahudi sömürgesi olduğunu net bir şekilde anladık. Aziz Erbakan Hocamızın dediği gibi; “biz her taşın altında bu siyonist yahudileri aramasak da kaldırdığımız her taşın altından Yahudi çıkmaya devam etti.”
İçeride ve dışarıda insanlığın başının belası olan bu şeytani düzen ve onun şakirtleri çıfıtlık yapmayı bir görev olarak görmeye devam ediyorlar. Bugün itibariyle tam birinci yılı dolan kutlu AKSA Tufanı’nın yeterince destek görmemesi için alim rolü oynayan Bel’am’lar mezhepçilik, güya devletini düşünüyor gibi yapan alçak Haman’lar yasakçılık, İsrail ile devlet namına stratejik ticaret yaptığı yalanına sığınan Karun’lar sömürgecilik ve nihayet yapılması gerekeni yapmayan, D-8 gibi cansuyu olacak yapıları körelten iktidar ise kof edebiyatçılıktan ve halkın gazını çekmek için paratonerlikten öteye geçmediler.
İşte, Sayın yazarımızın dediği gibi bunların “gardaşım” dediği Aliyev, gururla İsrail’in yakıt ihtiyacının %40’a yakınını karşılarken, bunlar da güya en büyük silahları olan “boykot” da bile münafıklık yapıp; Rize’de, İsrail ordusuna yemek ikramı yapan firmanın açılışını yaptılar. Açılış sırasında duyarlı bir akademisyenimizin “kahrolsun İsrail” sloganlarına dayanamayıp darp etmeleri de nasıl bir “kan-tıynet” taşıdıklarının ispatı olduğunu herkes anlamıştır zaten.
Sonuç olarak, bu devrin kafirlerine, bu devrin Nemrutlarına, bu devrin Şeddatlarına, bu devrin Süfyanlarına ve bu devrin tüm münafıklarına yeniden hatırlatıyoruz ki: Siz önceki kafirlerden ve münafıklardan hayırlı değilsiniz ki Zebaniler kıçınıza tekmeyi vurmasın ve sizin cehennem çukurlarına yollamasın! Yakında daha dünyadayken başlayacak azabınızı dört gözle bekliyoruz.
Azerbaycan ile İsrail’in gardaşlığına aylar öncesinden dikkat çekilmişti. Fakat kötü bir özelliğimiz var. Gerçekleri iş işten geçtikten sonra, TV ekranlarında yayınlanınca kabul edebiliyoruz.
Erdoğan’ın Aliyev gardaşlığı (gardaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim doktrini) Erdoğan’ın amacını, ayarını ayan beyan eden en belirgin işaretti. Bari bugün, itiraz edilemez nitelikte izah edilen hakikatlere sırt dönerek kan bere ve göz yaşı içerisinde kalmayalım!
Türkiye’nin; hem jeopolitik hem de jeostratejik açıdan dünyanın merkezi konumunda olması inkâr edilemez bir vakıadır.
Zulüm dünyasının yıkılması ve Türkiye merkezli HAKK bir ADİL DÜZEN dünyasının kurulması kaçınılmazdır.
Ama ne var ki;
Ne sağlı-sollu siyasi partilerin içinde, ne de kelli felli(!) sözde kanaat önderleri içinde, Siyonizm’e kafa tutacak tek bir dirayet ehli olmadığı açıktır. Bir şekilde herkes ve her kesim Siyonist çete tarafından satın alınmış ve zulüm sistemine entegre edilmiş durumdadır.
Lakin; Allah’ın vaadi Hak’tır ve Türkiye Merkezli Adil Düzen mutlaka kurulacaktır.
Bu şeref ve kutlu görev, ancak ve yalnız, HİDAYET, FERASET VE DİRAYET Ehli, Milli Çözüm’ün Şahs-ı Manevisi AHMET AKGÜL’e layık ve yakışıktır.
Ve tüm hainler ve zalimler hırsından çatlasa da, patlasa da… Allah nurunu tamamlayacak… Ve Allah’ın izniyle İsrail yıkılacak ve Türkiye merkezli HAKK bir ADİL DÜZEN O’nun eliyle kurulacaktır.
Anlaşılan o ki, Siyonist emperyalizmin zalim şövalyeleri; ABD, İngiltere, AB ülkeleri ve İsrail, bu bahanelerle İran’a vuracaklardı. Çin ve Rusya ise, “barış çağrıları” dışında hiçbir şey yapamayacaklardı… Kuduz İsrail’in durdurulması ve süper şeytanilerin hizaya sokulması, ancak, Türkiye’de Milli Çözüm istikametinde bir MİLLİ MUTABAKAT iktidarının kurulmasıyla mümkün olacaktı. Erbakan Hocamızın hazırlayıp emin ellere teslim ettiği ve artık vakti geldiği için kullanılması gerektiği HARİKA SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ ile tüm zalim odakların bütün sistemleri kilitlenmiş olacak ve teslime mecbur kalacaklardır. Allah’ın nelere kadir olduğu herkes tarafından anlaşılacaktır!..
Ama sakın ha! Ey Mü’minler, gevşemeyin, üzülüp ümitsizliğe düşmeyin… Eğer gerçekten inanmış ve Allah’a adanmış kimselerseniz, üstün gelecek ve zafere erişecek sizlersiniz! Bekleyin, inşaallah az kaldı… Öylesine kutlu devrim ve değişimler yaşanacak ki; sıkışan İran’ı da Türkiye kurtaracak, İsrail çıbanını da Türkiye deşip temize çıkaracak!.. İşte o zaman Erbakan kimmiş, Milli Çözüm neymiş; Şeytaniler şaşıp kalacak ve inşaallah Rahmaniler hayran kalacaklardır!..
Anlaşılan o ki, Siyonist emperyalizmin zalim şövalyeleri; ABD, İngiltere, AB ülkeleri ve İsrail, bu bahanelerle İran’a vuracaklardı. Çin ve Rusya ise, “barış çağrıları” dışında hiçbir şey yapamayacaklardı… Kuduz İsrail’in durdurulması ve süper şeytanilerin hizaya sokulması, ancak, Türkiye’de Milli Çözüm istikametinde bir MİLLİ MUTABAKAT iktidarının kurulmasıyla mümkün olacaktı. Erbakan Hocamızın hazırlayıp emin ellere teslim ettiği ve artık vakti geldiği için kullanılması gerektiği HARİKA SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ ile tüm zalim odakların bütün sistemleri kilitlenmiş olacak ve teslime mecbur kalacaklardır. Allah’ın nelere kadir olduğu herkes tarafından anlaşılacaktır!..
İsrail, Azerbaycan’la ‘iki millet tek ordu’ olmuşlardı!
Azerbaycan, İsrail’in bölgemizdeki en yakın müttefiki konumundaydı. İlham Aliyev, silah ithalatının %69’unu İsrail’den yapmaktaydı.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan’ı ilk tanıyan ülkelerden birinin İsrail olması enteresandı. Bu durum Sovyetlerin dağılma sonrası yapılanmaların Siyonistlerce planlandığının kanıtıydı. Soğuk Savaş’ın ardından piyasa ekonomisine açılan ülkeye ilk giren Batılı sermayedarlar arasında İsrailli patronlar bulunmaktaydı. Öyle ki ülkedeki ilk telekom altyapısı İsrailli şirketler tarafından başlatılmış, bu alanda Bezeq firması öncülük yapmıştı. Ayrıca bugün hizmet sağlayıcı konumundaki 1994 yılında kurulmuş olan Bakcell de yine bir İsrail ortaklığıdır. İsrail, Azerbaycan’da enerji, teknoloji, petrol ve gaz alanlarında etkili konumdadır. Günümüzde artık gümrük anlaşması imzalamış olan iki ülke arasındaki ekonomik, teknolojik ve askeri ilişkiler gittikçe artmaktadır. İsrail bugün ihtiyaç duyduğu ham petrolün yarıya yakınını Azerbaycan’dan alırken, İsrail de Azerbaycan ekonomisinin en önemli ortaklarındandır.
İsrail, askeri ihtiyaçları için yaptığı ithalatın yaklaşık %70’ini ABD’den, %30’unu ise Almanya’dan yapmakta. Azerbaycan ise askeri ithalatının yaklaşık %70’ini siyonist katil İsrail’den tedarik etmektedir. Bu da bize gösteriyor ki Azerbaycan; ABD ve İsrail’in en önemli kuklası konumundadır.
.
Rusya ve Çin ise; denge siyaseti gütmekte, ABD ve İsraili karşılarına almamaktadırlar.
.
Burada rahmetli Erbakan Hocamızın şu sözleri kulaklarımızda adeta çınlamaktadır: “Siyonizm timsaha benzer. Bu timsahın üst çenesi Amerika ise alt çenesi Avrupa Birliği’dir. Beyni İsrail, gövdesi ise işbirlikçileridir.”
.
Anlaşılan o ki, Siyonist emperyalizmin zalim şövalyeleri; ABD, İngiltere, AB ülkeleri ve İsrail, bilindik bahanelerle İran’a vuracaklardır. Çin ve Rusya ise, “barış çağrıları” dışında hiçbir şey yapamayacaklardır… Kuduz İsrail’in durdurulması ve süper şeytanilerin hizaya sokulması, ancak, Türkiye’de Milli Çözüm istikametinde bir MİLLİ MUTABAKAT iktidarının kurulmasıyla mümkün olacaktır.
.
Erbakan Hocamızın hazırlayıp emin ellere teslim ettiği ve artık vakti geldiği için kullanılması gerektiği HARİKA SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ ile tüm zalim odakların bütün sistemleri kilitlenmiş olacak ve teslime mecbur kalacaklardır. Allah’ın nelere kadir olduğu herkes tarafından anlaşılacaktır!..
Çağlar boyunca, her türlü savaşlarda “Muhabere olmadan, muharebe kazanılmaz!” (Yani haber alma -istihbarat- olmadan savaş kazanılmaz) kuralı esas alınmıştır. Özellikle günümüzde istihbarat teknolojileri hususunda önemli avantajlar sağlayan taraf, zafere bir adım daha yakındır. Ve zaten ırkçı emperyalist (Siyonist zalimlerin) şeytani saltanatı, onların elinde bulunmayan ve tüm savaş sistemlerini kilitleyecek olan “Teknoloji harikaları” ile yıkılacaktır
İsrail’in Ortadoğu’daki bir numaralı GARDAŞI Azerbaycan ve Netanyahu ile “Stratejik Ortak” yani GARDAŞ olan İlham Aliyev;
İsrail karşıtı protestoları fiilen yasaklamış…
İşgalci İsrail’e sağladığı petrol miktarını Filistin soykırımı süresince artırmış…
İsrail’in uyguladığı soykırıma açıkça destek olmaktan geri durmamıştır.
Aliyev’in diğer GARDAŞI Erdoğan sayesinde ise;
Türkiye toprakları kullanılarak, eli kanlı Azerbaycan hükümeti ve Aliyev’in soykırımcı GARDAŞI İsrail için petrol akışı devam etmiştir.
BAYKAR’ın ortak sponsor olduğu IAI, İsrail ordusunun savaş uçaklarını ve silahlarını üreten şirket konumundaydı.
Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın abisi ve Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, “Baykar’ın, İsrail ordusunun savaş uçaklarını ve silahlarını üreten bir Siyonist şirketle birlikte Azerbaycan’da gerçekleştirilen bir fuarda ortak sponsor olmasına” ilişkin “Bu gelişmeden ancak gurur duyulabilir” buyurmuşlardı.
Siyonist İsrail şirketleriyle ortak sponsorluğu bir gurur vesilesi saymak;
Ancak Aliyev’in diğer GARDAŞI Erdoğanlara ve Bayraktarlara yakışırdı!..
Siyonist GARDAŞLARININ, aslı astarı birdir!
Siyonist GARDAŞLARI kesinlikle bizden değillerdir!
Siyonist GARDAŞLARI, bizim değil, birbirlerinin dostları ve destekleyicileridir!
Siyonist İsrail’in ve arkasındaki ABD ve AB ülkelerinin bir şeytani hedefi;
İran’a yönelik yıkıcı ve yıpratıcı hava saldırılarıyla, özellikle Türk asıllı (Azeri) vatandaşlarını Türkiye’ye göçe zorlamak ve milyonları bulacak yeni bir mülteci akınıyla ülkemizi bunaltmak…
Hatta bu göçmenler üzerinden çeşitli isyanlar ve karışıklıklar çıkartıp Türkiye’yi iyice yıpratmaktır.
Çünkü Siyonist emperyalist merkezlerin asıl korkularının İran’dan ziyade Türkiye olduğu asla unutulmamalıdır.
Anlaşılan o ki, Siyonist emperyalizmin zalim şövalyeleri; ABD, İngiltere, AB ülkeleri ve İsrail, bu bahanelerle İran’a vuracaklardı.
Çin ve Rusya ise, “barış çağrıları” dışında hiçbir şey yapamayacaklardı…
Kuduz İsrail’in durdurulması ve süper şeytanilerin hizaya sokulması,
Ancak, Türkiye’de Milli Çözüm istikametinde bir MİLLİ MUTABAKAT iktidarının kurulmasıyla mümkün olacaktır.
Erbakan Hocamızın hazırlayıp emin ellere teslim ettiği ve artık vakti geldiği için kullanılması gerektiği HARİKA SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ ile tüm zalim odakların bütün sistemleri kilitlenmiş olacak ve teslime mecbur kalacaklardır.
Allah’ın nelere kadir olduğu herkes tarafından anlaşılacaktır!..
İRAN REJİMİ KÖŞEYE SIKIŞMIŞTI!
Haniyye ve Nasrallah suikastlerinin ardından;
İran halkı intikam için İran Rejimine baskısını artırmıştı ve ardından İran Rejimi, İsrail’e cevap vermek zorunda kalmıştı..
*İran’ın İsrail’e saldırı yapacağını ABD basını saatler öncesinden açıklamıştı. İran Rejiminin işbirlikçi yönetiminin foyası bir kez daha ortaya çıkmıştı.
*İran’ın attığı füzeler, İsrail’in hava savunmasının zafiyetlerini ortaya çıkarmıştı.
*İran tarafından vurulan İsrail Hava Üslerine uydu fotoğrafından bakıldığında, füzelerin etki alanının zayıf olması kafaları karıştırmıştı. İran’ın attığı füzelerin etki yarı çapının az olması, iddialara göre füze savaş başlıklara ki patlayıcı maddelerinin az olmasından kaynaklıydı.
*İsrail’den gelen diğer fotoğraflarda ise füzelerin düşme etkisiyle yerde oyuklar açıldığı görülmüş ancak çevresinde büyük hasarlara yol açmamıştı. Ayrıca atılan bazı füzeler, hiç patlamamıştı.
*İsrail’in karşılık vermesi belki de saatler sonra yaşanılacaktı. İran Rejimi İsrail’i vurmazsa halk tarafından içeriden, vurursa ABD, AB ve İsrail ile yaşanılacak olan savaşta yıkılma tehdidi ile karşı karşıydı.
*İsrail, Lübnan’ın Başkenti Beyrut’a yoğun hava saldırısı başlatmış ve Lübnan halkı Suriye’de göç etmeye başlamıştı.
*İsrail, ülkemiz sınırına çok yakın olan Suriye’nin Liman kentlerini sık sık vurmakta olup Suriye’de yıllardır hazırladığı PKK uzantılarını Türkiye’ye karşı savaştırmak için planlarını hiç olmadığı kadar hızlandırmıştı. Ülkemize; İran, Lübnan ve Suriye’den gelebilecek yeni bir göç dalgası tehdidi vardır. Ayrıca Alman Hükümeti ile anlaşan Cumhur İttifakı vize kolaylığı şartıyla, Almanya’da ki göçmenleri ülkemize taşımaktaydı! Ülkemizin geleceği resmen ve fiilen karartılmaktaydı olup iç savaş hazırlığı yapılmaktaydı!
GÂVURDAN MEDET UMMAK…
Doğu Bloğunun “çok kutuplu dünya” çıkışları tam bir aldatmacaydı! Dünyayı yönetenler, Batı veya Doğu Bloğundan ziyade Siyonist Baronlardı! Yahudi Lobisinin en güçlü olduğu ülkelerden birtanesi Rus Lobisi olduğu unutulmamalı ve Çin’in son çeyrek asırda ki hızlı gelişimini Siyonist (ucuz insan gücünden dolayı) sermayenin ABD yerine Çin’e kaydırmasında ki rolü göz ardı edilmemeliydi.
Gözden çıkarılan Biden’ın, Epsitein Adasında ki, akıl almaz pedofili ve işkence görüntüleri acaba neden yayınlanmıştı? İsrail, İran saldırısına hazırlanırken, Biden yönetimini ve videosu olan diğer ABD yöneticilerini tehdit ederek savaşı hızlandırmak ve vekili olan ABD’yi savaşa dahil ederek kendini askıya almak çabası sırıtmaktaydı! Gazze’de, Hamas’a karşı ağır hezimet yaşayan İsrail ordusu, son dönemde yaptığı suikastlerle İran ve Hizbullah’a karşı psikolojik üstünlük elde etse dahi, Lübnan’da ki kara savaşında hiçbir başarı elde etmiş sayılmazdı! Hatta her geçen gün, kayıpları artmaktaydı ve artık İsrail için zaman daralmaktaydı!
YAHUDİ KAFALI MÜSLÜMAN NASIL OLUNURDU?!
D-8’ler aktif olsa, İsrail bu katliamları yapmayan cesaret bulamazdı! Bu yüzden, İslam Ülkelerinin arasına nifak sokmak Siyonistlerin en önemli stratejilerinden en başındaydı. Çok şükür Rabbimiz bizleri Müslüman olarak yaratmış fakat hangi ırka mensup olup hangi ülkede doğacağımız kaderdir ve bizim elimizde değildir. Bu yüzden empati yapmak önemlidir! Eğer sağlıklı bir akıl ve temiz bir vicdan ile düşebilirsek;
Arap düşmanlığı yapmadan önce Gazze’de doğabilirdik yahut İran’da doğup antisyonist bir Müslüman olabilirdik. Bu pencereden bakacak olursak eğer, Cumhur ittifakı hâlen İsrail’e gemiler dolusu yardım göndermekte ve İsrail’in güvenliğinde büyük rol üstlenmektedir. Çeşitli nedenlerden dolayı İran, Hizbullah, Hamas düşmanlığı yapanlar yahut dünyalık çıkarlar ile İsrail’e destek verenler; Azerbaycan Hükümeti, Cumhur ittifakı veya Baykar Firması yöneticileri gibilerinin Yahudi Kafalı sayılmaları için daha ne yapmaları lazımdı?!
Ve zaten herkes ayarını ortaya koymak üzeredir, dünyayı Siyonist zalimlerden kurtarabilmenin için tek şanş, Milli Çözüm zihniyetine anahtarların teslim edilmesinden başka bir seçeneği bulunmamaktaydı!
Artık bulutlara, Erbakan Mührün mührünün vurulması belki yarındı belki yarından daha yakındı!…
Çağlar boyunca, her türlü savaşlarda “Muhabere olmadan, muharebe kazanılmaz!”(Yani haber alma -istihbarat- olmadan savaş kazanılmaz) kuralı esas alınmıştır. Özellikle günümüzde istihbarat teknolojileri hususunda önemli avantajlar sağlayan taraf, zafere bir adım daha yakındır. Ve zaten ırkçı emperyalist (Siyonist zalimlerin) şeytani saltanatı, onların elinde bulunmayan ve tüm savaş sistemlerini kilitleyecek olan “Teknoloji harikaları”ile yıkılacaktır!
Sonuç:
Anlaşılan o ki, Siyonist emperyalizmin zalim şövalyeleri; ABD, İngiltere, AB ülkeleri ve İsrail, bu bahanelerle İran’a vuracaklardı. Çin ve Rusya ise, “barış çağrıları” dışında hiçbir şey yapamayacaklardı… Kuduz İsrail’in durdurulması ve süper şeytanilerin hizaya sokulması, ancak, Türkiye’de Milli Çözüm istikametinde bir MİLLİ MUTABAKAT iktidarının kurulmasıyla mümkün olacaktı. Erbakan Hocamızın hazırlayıp emin ellere teslim ettiği ve artık vakti geldiği için kullanılması gerektiği HARİKA SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ ile tüm zalim odakların bütün sistemleri kilitlenmiş olacak ve teslime mecbur kalacaklardır. Allah’ın nelere kadir olduğu herkes tarafından anlaşılacaktır!..
İbrahim 46
Gerçek şu ki, onlar (zalimler ve hainler, mü’minlere ve İslami girişimlere karşı) hileli planlar kurdular (ve kuracaklardır). Oysa eğer onların (şeytani) hile ve hazırlıkları, dağları yerinden oynatıp kaydıracak (zelzeleler oluşturacak derecede bugün nükleer silahlara ve teknolojik imkânlara dayanmış) olsa bile, Allah katında da (kesinlikle onları boşa çıkaracak ve etkisiz kılacak kudret) planları ve programları vardır! (Allah zalim güçlerin mekir ve tuzaklarını kendi başlarına saracaktır.)
https://www.mealikerim.com/14/ibrahim/46
https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/azerbaycan-muammasi-ilham-aliyev-hem-netanyahu-ile-stratejik-ortakti-hem-de-sn-erdoganla-gardasti/
Ancak unuttukları ve hesaba katmadıkları bir gerçeği hatırlatmanın zamanıydı: Eğer Şeytanilerin bir şer planıvarsa, elbette Rabbül Âleminin de bir hesabı vardı ve Allah (cc) hesabında asla yanılmayan ve yenilmesi imkânsız olandı. Evet, evet, asırlardır uygulanan ve insanlığı kasıp kavuran bu Siyonist tahakküm ve sömürü düzeni mutlaka yıkılacak; Kur’an, akıl ve bilim dayanaklı Adil Düzen Devrimiyle bütün insanlık huzur ve refaha kavuşacaklardır!.. (İnşallah!..)
Azerbaycan Muamması! İlham Aliyev, Hem Netanyahu ile “Stratejik Ortak”tı… HEM DE SN. ERDOĞAN’LA “GARDAŞ”TI!?..
• İran, 1 Ekim 2024’te İsrail’e yüzlerce balistik füze fırlatmış ve Tel Aviv semalarında büyük patlamalar yaşanmıştı. İsrail Savunma Kuvvetleri, sosyal medya platformu X’ten yaptığı paylaşımda, İran’ın füze saldırısında ’10 milyon insanın hedef alındığı’ vurgulanmıştı.
• İran’ın füze saldırıları sonrası İsrail’in birçok yerinde halk sığınaklara kapanmıştı. Yahudi halkının korku ve telaşı yüzlerinden okunmaktaydı.
• İran’ın İsrail’e füze saldırısı birtakım soru işaretlerini de gündeme taşımıştı. Tahran ‘mesajı verdik’ derken, Tel Aviv ‘başarısız bir saldırı girişimi’ diye yorumlamıştı.
• İran ile İsrail arasında doğrudan bir askeri çatışma olasılığı, dikkatleri İran ordusunun muharebe kapasitesine yöneltmiş durumdadır.
• İran, asker sayısıyla Ortadoğu’nun en güçlü orduları arasında ilk sırada yer almaktadır. Ordu ve Devrim Muhafızlarının her birinin ayrı ve aktif Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri bulunmaktadır.
• İran’ın füzeleri Ortadoğu’da İsrail dahil her türlü hedefi vurabilecek menzile sahip durumdadır.
• İran’ın düzenli ve sürekli ordusunu ikinci plana atıp, Devrim Muhafızlarını öne çıkarması; ülke yönetiminde olduğu gibi askeri disiplinde de çift başlılık ortaya çıkmış ve maalesef ciddi bir zafiyete yol açmıştı.
https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/azerbaycan-muammasi-ilham-aliyev-hem-netanyahu-ile-stratejik-ortakti-hem-de-sn-erdoganla-gardasti/