İsrail’i Korumaya Gelen ABD Gemileriyle
ORTAK TATBİKAT MIYDI,
Yoksa;
“GEÇİŞ EĞİTİMİ MANEVRASI” MIYDI?
Peşinen vurgulayalım; hiçbir şahsın veya makamın, Aziz Milletimizin aklını ve anlayışını hafife almaya ve kelime oyunlarıyla bizi oyalayıp avutmaya hakkı ve haddi olmadığına inanmaktayım!..
İsrail’i koruma tatbikatına Türk Savaş Gemisi katılmış mıydı?
İsrail’i korumakla görevli ABD gemisi ile yerli ve milli gemimizin ortak tatbikat iddiaları büyük tepkilere yol açmıştı.
Skandalı gizleme çabası mıydı?
İsrail’i korumak için yapılan yığınak kapsamında 2023’te de güney limanlarımıza (Doğu Akdeniz kıyılarına) gelen ABD 6. Filosu ile ortak tatbikat yapılmıştı. O dönem bu tatbikat için iktidar medyasında güzellemeler yapılırken, bu defaki sessizlik “skandalı gizleme çabası” olarak yorumlanmıştı.
ABD ve Türkiye’nin ortak deniz tatbikatına dair ayrıntılar U.S. Naval Institute tarafından duyurulurken, Milli Savunma Bakanlığı ilk etapta sessiz kalmıştı.
13-17 Ağustos 2024 tarihleri arasında yapılmıştı!
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) USS Wasp (LHD-1) isimli amfibi hücum gemisi ile Türkiye’nin ilk amfibi savaş gemisi TCG Anadolu’nun (L400) 13-17 Ağustos 2024 tarihleri arasında Akdeniz’de ortak eğitim tatbikatı gerçekleştirdiği ortaya çıkmıştı.
U.S. Naval Institute tarafından 19 Ağustos tarihinde paylaşılan bilgide, tatbikata USS Oak Hill (LSD-51) ve TCG Gökova (F496) gemilerinin de katıldığı vurgulanmıştı. Tatbikat ile ilgili Milli Savunma Bakanlığı (MSB) veya hükümet tarafından önce herhangi bir bilgi paylaşılmamıştı. Wasp Amfibi Hazır Grubu 1 Haziran’dan itibaren Doğu Akdeniz’de bulunmaktaydı. USS New York (LPD-21) ve USS Oak Hill (LSD-51) gemileri de eşlik ediyorlardı. USS Wasp, İran ya da Hizbullah’ın İsrail’e olası saldırılarına karşı Amerikan yönetiminin bölgeye gönderdiği iki Amerikan amfibi hücum gemisinden biri olmaktaydı. 24’üncü Özel Harekât Yetenekli Seferi Deniz Piyade Birimi’ni taşıyan USS Wasp’ın Güney Kıbrıs’ta bulunan Limasol Limanı’na demirlemesi, tepkilere yol açmıştı.
Şiir:
Görünüşte İsrail’e laf at, edebiyat
Gerçekte ise; ABD’yle ortak tatbikat!?
İşte dindar kahraman(!), Recep Tayyip Erdoğan…
İsrail’e destek verip, Filistin’le ağlayan!?…
ABD’nin Akdeniz’de artan varlığı kafa karıştırıcıydı!
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, ABD’nin güdümlü füze denizaltısı USS Georgia’yı (SSGN-729) Ortadoğu’ya konuşlandırdığını açıklamıştı. Ohio sınıfı güdümlü füze denizaltısı, 154 Tomahawk Kara Saldırı Füzesi’nin yanı sıra özel harekât kuvvetlerini de taşıma kapasitesine sahip. Doğu Akdeniz’de görev yapan ABD 6. Filosu’ndan yapılan açıklamaya göre, USS Georgia’nın da Akdeniz’de faaliyet gösterdiği doğrulanmıştı. 27 Temmuz 2024 tarihinde 6. Filo’ya bağlı USS Arleigh Burke isimli güdümlü füze destroyeri USS Roosevelt’in (DDG 80), Limasol Limanı’na ziyareti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) tarafından kınanmıştı.
Günler sonra MSB’den “Tatbikat değil, eğitim irtibatı” açıklaması!?
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, ABD Donanması’na ait gemiler ile geçiş eğitimi yapılmasına ilişkin, “Ne İsrail’e faydası ne de Filistin’e zararı olan bu eğitim faaliyetini kapsam ve bağlamından koparıp farklı yerlere çekmek doğru değildir.” ifadelerini kullanması kafaları karıştırmıştı.
Son dönemde bazı haberlerde, “S-400 Hava Savunma Sistemi’nin kullanılmaması şartıyla F-35 satışının gerçekleşebileceğine” ilişkin iddialara cevap veren kaynaklar, “Ülkemizin hava savunma ihtiyacına yönelik sistem gereksinimi giderek artmaktadır. Bu kapsamda S-400 Hava Savunma Sistemi Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) envanterinde bulunmaktadır. Mevcut durumda bu konuyla ilgili yeni bir gelişme yaşanmamıştır.” değerlendirmesini yapmıştı.
“ABD donanması ile tatbikat değil, geçiş eğitimi yapılmıştır!”
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, TCG Anadolu ve TCG Gökova’nın ABD Donanması’na ait USS Wasp gemisiyle gerçekleştirdiği eğitimlerin bazı basın organları tarafından “İsrail’e destek” gibi haberleştirilmesine ilişkin soruları yanıtlamıştı:
“TCG Anadolu ve TCG Gökova, ABD Donanma unsurları USS Wasp ve USS Oak Hill ile 13-17 Ağustos’ta Akdeniz’de geçiş eğitimleri icra etmiştir. Geçiş eğitimleri; bölgemizde bulunan dost ve müttefik ülke unsurları ile ortak çalışabilirliğin artırılması maksadıyla yapılan fırsat eğitimleridir ve diğer dost-müttefik ülke gemileriyle de yürütülmektedir. Bunlar rutin ve kapsamı itibarıyla kısıtlı eğitimlerdir. Yani tatbikat değildir, iddia edildiği gibi bir yıl önceden planlanmamıştır. Tatbikat ile geçiş eğitimi arasında çok büyük fark vardır. Tatbikatlar belli bir senaryo çerçevesinde icra edilen çok sayıda ve çeşitli unsurun katıldığı faaliyetlerdir ve amacı vardır. Geçiş eğitimleri ise sadece gemilerin orada bulunmasından fırsatla ortaya çıkan sadece usullerin denendiği, ortak çalışabilirlik ve dostluğu geliştirmek dışında farklı bir amacı olmayan eğitimler olmaktadır. Bu eğitimlere farklı anlamlar yüklemek yanlıştır. İcra edilen benzer diğer birçok rutin faaliyette de olduğu gibi, ABD tarafının da paylaşacağı dikkate alınarak, bu faaliyet ile ilgili bir paylaşım yapılmamış, faaliyet üzerinden bir mesaj verme ihtiyacı da duyulmamıştır. Ne İsrail’e faydası ne de Filistin’e zararı olan bu eğitim faaliyetini kapsam ve bağlamından koparıp farklı yerlere çekmek doğru değildir. Daha önce defalarca ifade edildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin Filistin halkının zararına olacak herhangi bir faaliyetin içerisinde olması mümkün değildir.”
Biz anladık… Ama anlayana aşk olsun!..
ABD ile Doğu Akdeniz’de Açıklanmayan Ortak Tatbikatın Arka Planı
Cumhurbaşkanı T. Erdoğan 2024 yılının 24 Ağustos’unda Marmaris, Aksaz Deniz Üssü’nde, Türkiye’nin donanma ve ordusunu daha da güçlendirme sözü verdiği konuşmasını, Türkiye’nin ilk amfibi savaş gemisi TCG Anadolu’nun heybetli fonunda yapmıştı. TCG Anadolu, ABD ile Doğu Akdeniz’de yapılan askeri tatbikattan yeni dönüp Aksaz’a demirlemiş durumdaydı. Erdoğan, konuşmasında Mavi Vatan’ın korunmasını vurgularken ABD donanması ile 13-17 Ağustos 2024 tarihlerinde yapılan bu tatbikat, alışılmadık şekilde Milli Savunma Bakanlığı tarafından nedense duyurulmamıştı. Türk medyasına yansıması, ABD’nin amfibi savaş gemisi USS Wasp’ın sosyal medya hesabında duyurulması sayesinde yaşanmıştı. Hatta CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu bu açıklamanın MSB tarafından neden yapılmadığını hatırlatmış, bunun ABD ile ilişkiler bakımından hükümetin söylem ve eylem birliği tutarsızlığını gösterdiğini vurgulamıştı. Bu gelişme, Türkiye’deki görevi sona ermekte olan ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake’in Amerikan Politico haber sitesine verdiği “Türkiye barışta önemlidir, ama savaşta daha önemlidir” sözleriyle ve bölgemizdeki diğer askeri-siyasi gelişmelerle birlikte değerlendirilirse ayrı bir anlam taşıyacaktı… O nedenle biraz daha yakından bakalım.
Bu neyin tatbikatıydı?
Tatbikatın; Doğu Akdeniz’de amfibi hücum gemisine sahip donanma olan Türkiye ile ABD arasında, bölgedeki saldırganlığı caydırıp istikrarı sağlamak amacıyla gemiden gemiye uyumlu çalışma tatbikatı olduğu anlaşılmaktaydı. Bu çerçevede USS Wasp gemisinin taşıdığı, V-22 Osprey özel harekât uçağının Anadolu güvertesine iniş kalkış eğitimi yapılmıştı. Türk pilotların da Wasp güvertesine helikopterle iniş kalkış eğitimi yapıp yapmadığına dair bilgi henüz paylaşılmamıştı. Wasp haziran sonundan bu yana Akdeniz’de bulunmaktaydı. İsrail’in Gazze’de artık 50 bini aşan Filistinlinin öldürüldüğü askeri harekâtı sürerken; İsrail’e, İran ya da Hizbullah saldırılarına karşı bölgeye gönderilen iki Amerikan amfibi hücum gemisinden birisi konumundaydı! Diğeri, USS Bataan şubat ayında Yunanistan’ın Girit Adası’ndaki Suda Deniz Üssü’ne yanaşmış, taşıdığı 4000 kadar özel kuvvet ve deniz piyadesiyle keşif yapmıştı. Wasp da yine taşıdığı V-22, dikine iniş kalkış yapabilen F-35 ve A8 Harrier uçakları ve 4000 kadar askeri personelle 8 Ağustos’ta, yani TCG Anadolu ile tatbikatından hemen önce Güney Kıbrıs’ın Limasol Limanı’ndaydı.
Sadece Doğu Akdeniz’de değil, Karadeniz’de de gizli tatbikatlar yapılmıştı!
“Wasp’ın buralara gelirken yolda USS Eisenhower uçak gemisi görev gücü ve İngiliz füzeatar destroyeri HMS Duncan ile ayrı bir tatbikat yaptığı bilgisi de vardı. Bunun hemen öncesinde 11 Temmuz’da Varna’da Bulgaristan Deniz Kuvvetleri’nin ev sahipliğinde başlayan “Breeze-Meltem” NATO deniz tatbikatını da saymalıyız. Karadeniz’e sahildar Bulgaristan, Romanya, Türkiye’nin yanı sıra, ABD, İtalya, Yunanistan da katılmıştı. Tatbikatın amacı savaş halinde ittifak içinde uyumlu eylem yapılmasıydı; özellikle odaklanılan konu ise denizaltı savaşıydı. Dolayısıyla bu tür müttefikler arası askeri harekât uyum tatbikatlarının yalnızca Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de değil, Rusya-Ukrayna savaşına bağlı olarak Karadeniz’deki gerilimle de bağlantılı olduğunu görmemiz lazımdı. Nitekim Türkiye-ABD ilişkilerinin İsrail-Filistin ve Suriye-PKK alanlarında gergin olduğu şu günlerde, MİT ev sahipliğinde Türkiye’nin ABD-Rusya ve Almanya arasında yaptığı insan takasının önemine ABD Büyükelçisi Flake de dikkat çekmiş durumdaydı.
Doğu Akdeniz’de Wasp ve Anadolu arasındaki “uyum tatbikatına” ABD çıkartma gemisi USS Oak Hill ve Türk firkateyni TCG Gökova’nın da eşlik ettiği ortaya çıkmıştı. Ankara’nın, ABD ile yapılan tatbikatı duyurmamasının nedeni, ABD ile asgari ittifak gereklerinin yerine getirilirken -özellikle Suriye, Filistin ve askeri malzeme satışı konusunda somut adım atılmadan söylenen sözler gibi- halkı ürkütmemek amaçlıydı. Tabii işin iç politika boyutu da vardı: “Bir yandan ABD’ye -haklı da olsa- her gün eleştiri yağdırırken diğer yandan Doğu Akdeniz’de ortak tatbikat yapılmasının kamuoyunda tepki toplaması önlenmeye çalışılmıştı.” diyen Murat Yetkin’i hâlâ yanıtlayan çıkmamıştı.
24.08.2024 tarihli “Bugün Kıbrıs” Gazetesi Şunları Yazmıştı:
“Doğu Akdeniz’de ‘sessiz’ tatbikat: TCG Anadolu, ABD gemisi ile İsrail’i koruyan tatbikattaydı!”
İsrail’e kalkan olması için Doğu Akdeniz’e gönderilen ABD’ye ait USS Wasp isimli amfibi hücum gemisinin, geçtiğimiz hafta TCG Anadolu ile ortak deniz eğitimleri yaptığı ortaya çıktı. Doğu Akdeniz’de dikkat çekici bir gelişme yaşandı. ABD’ye ait USS Wasp ve Türkiye’nin TCG Anadolu gemileri, 13-17 Ağustos tarihleri arasında ortak deniz eğitimleri yapıldı. USS Oak Hill ve TCG Gökova’nın da katıldığı tatbikatta, USS Wasp’taki V-22 Osprey’lerin TCG Anadolu’ya iniş-kalkış yaptığı konuşulmaktaydı.
Üstelik AKP iktidarı yanlısı Aydınlık’ın haberine göre tatbikat, ABD Denizcilik Enstitüsü tarafından “kalıcı iş birliği ve deniz güvenliğine bağlılığın göstergesi” olarak tanıtılmıştı. Ancak AKP Hükümeti ve Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB), bu önemli askeri iş birliği hakkında herhangi bir açıklama yapmaması, bazı gerçekleri ve işbirlikçi girişimlerini halkımızdan gizleme çabaları olarak yorumlanmıştı.
Bu sessiz tatbikatın, AKP Hükümeti’nin İsrail’in Gazze’deki operasyonlarına karşı gösterdiği sahte tepkinin ardından yapılması riyakârlığın daniskasıydı. Oysa daha önce AKP Sözcüsü Ömer Çelik, bölgeye gönderilen savaş gemilerinin şiddeti artırabileceğini hatırlatmıştı. Buna rağmen, ABD ile ortak eğitim yapılması tam bir münafıklıktı. KKTC Cumhurbaşkanlığındaki Ersin Tatar da yaptığı açıklamada Kıbrıs’ın güneyine gelen gemi ile ilgili rahatsızlığını aktarmış, Rum yönetiminin yabancı askeri güçleri Ada’ya soktuğunu, bunun da çok tehlikeli olduğunu vurgulamıştı.
USS Wasp, bölgedeki gerginliğin ortasında, İsrail’i koruma görevini üstlenen ABD savaş gemilerinden biri olarak öne çıkmaktaydı. Gemi, F-35B savaş uçakları ve özel harekât birimlerini barındırmaktaydı.
Şimdi MSB’nin “İcra edilen benzer diğer birçok rutin faaliyette de olduğu gibi, ABD tarafının da paylaşacağı dikkate alınarak, bu faaliyet ile ilgili bir paylaşım yapılmamış, faaliyet üzerinden bir mesaj verme ihtiyacı da duyulmamıştır.” açıklaması acaba Erdoğan iktidarını kurtaracak mıydı?
Azerbaycan Petrol Şirketi SOCAR’ı Protesto Eden Gençlere 13 Gözaltı
İsrail’e petrol gönderen SOCAR’ın İstanbul’daki merkezi önünde 30 Mayıs 2024’te protesto yapılmıştı. Ardından Filistin İçin Bin Genç grubundan 10 kişi sabahın erken saatlerinde yapılan ev baskınlarıyla gözaltına alınmıştı. 10 kişinin gözaltına alınmasının, grubun önceki gün Refah’ı bombalayan jetlerin petrolünü sağlayan SOCAR’ı protesto etmesiyle ilgili olduğu açıklanmıştı.
“Asıl Suç İsrail’le İş Birliği Yapmaktır!”
Filistin İçin Bin Genç grubunun X hesabından yapılan açıklamada “Soykırıma petrol tedariğini kesin dediğimiz SOCAR eylemimizden sonra bu sabah 10 arkadaşımız şafak operasyonuyla gözaltına alındı!” duyurusu yayımlanmıştı.
Kadın aktivistler çıplak aramaya maruz bırakıldı mı?
Gençlerin avukatları, gözaltına alınan 3 kadın aktivistin çıplak aramaya maruz bırakıldığını açıklamıştı. Böylece gözaltı sayısı 13’e çıkmıştı.
“Helâl olsun” demek yetmez, şahitsek ses çıkarmak zorundayız. Yüreği Filistin’le atan herkesi dayanışmaya, Siyonistlerin avukatlığına soyunanlara karşı intifada saflarına çağırıyoruz. Filistin’le dayanışmak suç değil, #Suç İsraille İşbirliğidir!
Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Petrol Şirketi-SOCAR’ın İstanbul’daki binası önünde eylem yapan Filistin için Bin Genç grubu, İsrail’e petrol sağlayan şirkete kırmızı boyalar fırlatarak protesto eylemi yapmışlardı. Grup, “Refah’ı, Gazze’yi bombalayan jetlerin petrolünü sağlayan SOCAR’dan Filistin halkı adına hesap sormaya geldik” açıklamasında bulunmuşlardı.
Azerbaycan’ın Erdoğan’a Sitemli Hatırlatması!
“Tek Millet, İki Devlet” cümlesiyle yakınlığımızı vurguladığımız ülke olan Azerbaycan, Erdoğan’ın çıkışlarına çok kızgındı. Hatırlayacaksınız, Sn. Erdoğan güya İsrail’e gözdağı vermek için konuşurken “Karabağ’a, Libya’ya girdiğimiz gibi İsrail’e de gireriz” diye hava atmıştı.
Bunun üzerine Azerbaycan medyasında gerek Erdoğan gerekse Türkiye aleyhine birçok yazı yayımlanmıştı. Aliyev’in sözcüsü konumunda olan ve “Resmi Devlet Gazetesi” unvanını taşıyan AZERBAYCAN’da şunlar yazılmıştı:
“Halkımızın, ordumuzun, Kumandanımızın helâl galibiyetini sahiplenmek, onu kendi adına kaydetmek girişimlerini bütün Azerbaycan görüyor ve utançla, teessüfle izliyor.
Ermenilerin rezil yalanlarını kardeşlerimizden de işitmekle kalbimiz sınanıyor, inciniyoruz. Beklemediğimiz yerden gelen bu sözleri ağır bir manevi darbe olarak görüyoruz.
Azerbaycan’ın zaferinin sonuçları elbette tüm Türk dünyasınındır ama o zaferin asıl sahibi ve müellifi Azerbaycan halkıdır.
Kardeş Türkiye’de verilen malum beyanatlar 44 günlük muharebenin gerçekliklerini açık şekilde tahrif eder.
Daha önemlisi ise bu gibi sözler Ermenilerin değirmenine su taşır.
Atalarımız der ki, sağ elin verdiğini sol el bilmemelidir. Kardeş kardeşe yardımı ile övünmez. Hatta gerçek olmasa bile farz etsek ki, Türkiye vatan savaşında siyasi ve manevi destekten başka cephede de destek göstermiş olsun. Bunu açıkça beyan edip Ermenistan’ın ve dünya Ermenilerinin, o cümleye sarılacak olan ABD, Fransa ve diğer malum devletlerin manipülasyonlarına niye imkân tanınır?”
Ne diyelim, anlayana sivrisinek saz, anlamayana bunlar bile az!..
Azerbaycan Zengezur Koridoru’nu Neden Askıya Almıştı?
Azerbaycan ve Ermenistan arasında ateşkes imzalanmasından bu tarafa “Zengezur Koridoru” konusu bir türlü anlaşmaya bağlanamamıştı. Ermenistan tarafı, Azerbaycan ile imzalanan metinde ticaret, lojistik ve koridorlar konusunda kesin olarak “Zengezur” isminin geçmediği iddiasındadır. Anlaşma metninde genel olarak ulaşım yollarından bahsedildiğine göre, resmi olarak Erivan, “Zengezur” konusunda hem iç kamuoyu baskısı hem de dışarıdan özellikle Fransa, İran ve ABD baskısı altında hareket ettiğini gizlemiyor. Bu durumda Azerbaycan alternatif hatları devreye sokmuş gözüküyor. Yani “Zengezur” konusu gündemden tam çıkmadı; şimdilik anlaşması mümkün olan diğer varyantların devreye girdiği anlaşılmaktadır.
“Peki, Azerbaycan’ın müzakere ettiği gündeminde hangi ana başlıklar vardır?”
1- Azerbaycan, “Trans-Hazar Koridoru” yani Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden geçip Çin ile Avrupa arasında bağlayıcı olan orta koridoru genişletme niyetini taşımaktadır.
2- Azerbaycan, “Kuzey-Güney Hattı”nın Ermenistan değil, Azerbaycan üzerinden geçmesini istiyor. Bu, “Astara-Reşt Yolu” olmaktadır.
3- En önemlisi elbette “Zengezur Koridoru”nun açılmasıdır.
Peki, sonuç nedir?
Ermenistan, kendi anayasasını değiştirmeden nihai barış anlaşması mümkün gözükmüyor. Çünkü Ermenistan anayasası, Türkiye ve Azerbaycan’a toprak iddialarından oluşan maddeler içermektedir. Bu durum kökten çözülmeden, Ermenistan ile bağlanacak herhangi bir anlaşmanın Ermenistan’da siyasi durum değiştiği halde suya düşeceği açıktır. Bu durum sadece Azerbaycan değil, Rusya, Türkiye açısından da önem arz ediyor. Kalıcı, uzun vadeli projeler için sorun oluşturacak hukuki altyapının ortadan kalkması şarttır.
“Zengezur bugün hukuki olarak Ermenistan arazisidir.” Evet, tarih olarak geçen yüzyılın başında Ermenistan’a Azerbaycan’dan alınarak verilmiştir. Lakin günümüz hukuk anlayışına dayanarak ortadaki tablo şudur: Ermenistan, “Zengezur Koridoru”nu kendisi kontrol etmek istiyor. Rusya’nın bu koridorda hakemliğinin ortadan kalkması için ise Fransa ve ABD’nin ciddi rolü açıktır. Bir de tabii, İran var. İran, “Zengezur Koridoru“nun açılmasını kendi çıkarlarına aykırı görmektedir.
“Koridor, ticaret yolları konusu torba anlaşma anlayışı çerçevesinde değerlendirileceğine göre,” öncelikle Ermenistan’ın hukuki zeminini temin etmesi gerekmektedir. Barış anlaşması ayrı, ticaret yolları konusu ise ayrıca ana başlık olarak masaya gelecektir. Bu durumun Ermenistan’ı zora soktuğu açıktır. Azerbaycan, Rusya ve İran, “Reşt-Astara Yolu”nun açılması konusunda anlaşmaya vardı. Hatırlatmak isterim ki, uzun yıllardır İran bu yolun açılmasına karşı tutum sergilemekteydi. Şimdi ise bu varılan durumla “Kuzey-Güney Hattı” ile Rusya-Azerbaycan-İran üzerinden Hint Okyanusu’na çıkış sağlanacaktır. Buna paralel, “Zengezur Koridoru”nun tam karşısından İran tarafından Azerbaycan-İran-Türkiye hattı Bakü-Tiflis-Kars yoluna ilaveten devreye girecektir. Sonuç olarak “Zengezur Koridoru” şimdilik askıda kalacaktır.
“Putin, Bakü’ye uğrayacaktı!”
Rusya Başkanının uluslararası ulaşım meseleleri temsilcisi Igor Levitin ve Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi Sekreteri Sergey Şoygu, 5 Ağustos 2024’te Bakü ve Tahran’a ziyaretler yapmıştı. Rusya’nın yeni yollar ve koridorlar konusunda yaklaşımı açıktır. Küresel değişim sürecinde yeni kanallar ve yollar ile kendi profilini pekiştirme amacındadır.
Putin’in ‘18-19 Ağustos 2024’te Bakü ziyareti’nin de nihai anlaşma ile sonuçlanacağı açıktır.” diyen Sevil Nuriyeva, Azerbaycan’ın Zengezur Koridoru konusunu, İsrail’in ve Siyonist merkezlerin baskısıyla ve Ermenistan’la anlaşarak askıya aldıklarını gerçekten bilmiyor muydu, yoksa kasten mi gizliyordu? Türkiye için hayati önem taşıyan Zengezur Koridoru’nun askıya alınması, Azerbaycan yönetiminin kimlerin adamı olduğunu zaten ortaya koyuyordu!..
Siyonizm’in; Son Kaleyi, Milli Görüş’ün Kökünü Kurutma Planları:
SP’nin iz’an ve insaf ehli sorumlularına, İl ve İlçe Başkanlarına!..
Sn. Mustafa Kamalak’ın itiraflarıyla, Milli Çözüm bir kez daha haklı çıkmıştır… Şimdi Milli Görüş’ün Abdullah Gül’e (Dolaylı şekilde İsrail’e, çünkü Erbakan Hocamız bu kişi için “İsrail Baltasının Yerli Sapı” demiştir.) teslim edilme hazırlıklarına hâlâ duyarsız kalmak; ya akıl ve anlayış kıtlığıdır veya vicdan kararmasıdır!
20 Temmuz 2024 tarihli https//x.com’da:
Prof. Dr. Mustafa Kamalak Bey’in SP Kongre Süreci ile İlgili Basın Açıklaması:
“Ben, Erbakan Hoca’nın yakınında değil, en yakınında olan bir kişiydim. Birçok kez sabahlara kadar Erbakan Hocamızla beraber çalışarak sabah namazını Hocamızla beraber kılıp ayrıldığım çok olmuştur. Erbakan Hocamız vefat edince de Onun Genel Başkanlık yaptığı partiye 5 sene Genel Başkanlık yaptım. Şimdi, Partinin erimesine ve bilerek eritilmesine göz yumamam. 2016 yılında Genel Başkanlıktan, sadece partim zarar görmesin diye ayrıldım. Özellikle Oğuzhan (Asiltürk) Ağabeyle aramızda büyük ihtilaflar vardı. O zamanlarda özellikle partimizde iç çekişmeler yaşanmaktaydı. En başta gelen ihtilaf ise; Erbakan Hocamızın büyük kızı Zeynep’i partimizin Kadın Kolları Genel Başkanlığına getirmemle başladı. Oğuzhan Bey, Erbakan Hocamın ailesini partiden uzak tutmak istiyordu. Bu maksatla; 2016 yılında kongre kararı alındı. Bütün partili kardeşlerimizi Ankara’ya davet ettim. Temayül yoklaması yaptık. Dedik ki; Genel Başkanlıkta kimi görmek istiyorsunuz? Bunlar yazılı olarak alındı. Fakat bu yoklamalara Oğuzhan Ağabey el koydu ve sonuç açıklanmadı, yani çöpe atıldı. Ancak, içeriden aldığımız bilgiye göre o yoklamaya katılan arkadaşlarımızın %96’sının Mustafa Kamalak dedikleri ortaya çıkmıştır. (Yani açıkça hilekârlık ve sahtekârlık yapılmıştır.) Bu süreçten sonra birçok İl Başkanı bana: ‘Hocam sen adaylığını açıkla, gerisine karışma!’ söylemlerinde bulunmuşlardı. Ama partim zarar görmesin diye ben o talepleri o gün geri çevirdim. Bilirsiniz, İslam tarihinde çok önemli bir menkıbe vardır. Bir gün iki kadın kucaklarındaki bebeği ile Süleyman AS’a gelirler. Bir problem var, bu problemin çözülmesini isterler. İki kadın da ‘Bu çocuk benim!’ derler. Bunun üzerine Süleyman AS çevresindekilere kılıcımı getirin emrini verir. Kılıç gelince, o kadınlara ‘çocuğun ikiye bölüneceğini ve her parçasının birisine verileceğini’ söyleyince, kadınlardan biri: ‘Ben vazgeçtim, tek bu çocuğu diğer kadına verin, çocuğa zarar gelmesin!’ diye feryat etmeye başlıyor. Süleyman AS. yanındakilere dönüp çocuğu feryat eden kadına verin emrini iletiyor. Çocuk da böylece gerçek annesini bulmuş oluyor. Biz de o süreçte davamız zarar görmesin diye görevden çekildik. Nihayetinde dünürler toplandı. Yüksek İstişare Kurulu’ndaki birçok ağabeyler; işte Yasin Ağabey, Temel Bey, Oğuzhan Ağabey -biliyorsunuz bunlar dünürler- içlerinden birini Genel Başkan olarak ilan ettiler. Halbuki Temel Bey’e teşkilatlardan bir tek oy çıkmamıştır. Ama Genel Başkanımız yapılmıştır. O tarihten bugüne ben partiden hep uzak tutulmaya çalışıldım. Gerçi tüzüğümüze göre ben Yüksek İstişare Kurulu’nun tabii üyesi sayılmaktaydım. Oğuzhan (Asiltürk) Ağabey döneminde 6 yıl içerisinde hiç YİK toplantısı yapılmadı. Temel Bey döneminde son 2 yıl içerisinde YİK muntazam toplanıyordu, ama gel gör ki parti yönetimi ile ilgili hiçbir icrai karar alınmadı, toplanıp dağılıyorlardı. Sonunda Kongre’ye gidildi. Genel İdare Kurulu üyelerinin isimlerini dahi bilmiyoruz. Temel Bey tarafından Başkanlık Divanı oluşturuldu. Bunlar YİK’e gelmedi, sorulmadı, tartışılmadı. Milletvekili listeleri hazırlandı, YİK’e danışılmadı. Altılı Masa oluşturuldu, YİK’e taşınmadı. Arkadaşlar biz ne işe yarıyoruz? Size soralım.”
Şimdi; Oğuzhan Asiltürk, Temel Karamollaoğlu ve Yasin Hatipoğlu’yla ilgili Sn. Mustafa Kamalak’ın bu iddiaları, asılsız ve dayanaksız ise, kendisi uyarılmalı ve gerçekler ortaya çıkmalıdır.
Yok eğer doğru söylüyorsa (ki öyledir) o zaman Milli Çözüm Dergisi’ne ve Üstad Ahmet Akgül’e bir özür borcunuz vardır. Çünkü Sn. Kamalak’ın bir kısmını dile getirdiği gerçekleri tam kırk yıldır yazmaktadır!
“Şimdi; Oğuzhan Asiltürk, Temel Karamollaoğlu ve Yasin Hatipoğlu’yla ilgili Sn. Mustafa Kamalak’ın bu iddiaları, asılsız ve dayanaksız ise, kendisi uyarılmalı ve gerçekler ortaya çıkmalıdır.
Yok eğer doğru söylüyorsa (ki öyledir) o zaman Milli Çözüm Dergisi’ne ve Üstad Ahmet Akgül’e bir özür borcunuz vardır. Çünkü Sn. Kamalak’ın bir kısmını dile getirdiği gerçekleri tam kırk yıldır yazmaktadır!“
Milli Çözüm her zaman olduğu gibi yapması gerekeni fazla ile yapmıştır. Allah’ın izni ile şurasıda eksik kaldı dedirtmemiş tam olarak yapılmıştır yapılması gerekenler.
Yaşanan olaylara baktığımız zaman Osmanlının son dönemine imza atan damat feritler, enver paşalar gibilerinin durumundan Türkiyemızin hali daha vahim durumdadır. Türkiyemiz için şuanda en büyük tehlike ve tehdit bu işbirlikçi iktidardır. Ülkemizi dünya kamuoyu önünde çok kötü hallere düşürmüştür.
Zengezur koridoru ile alakalı olarak herkes aslının gereğini yapmakta, Aliyev ailesinden başkasıda beklenmemektedir. İsrail teröristinin hala petrol ve doğal gaz ihtiyacını karşılayanlar bu konuda ne yapacaklar. Türkiyemiz için çok stratejik bir öneme sahip olan bu güzergah için Türkiyemizden daha büyük olan siyonist ağabeylerinin menfaatlerini düşünecekler ve onların menfaati için gereken ne ise ellerinden geleni yapacaklardı.
Makaleden çıkan sonuç net;
Erdoğan, Aliyev ve Abdullah Gül; Siyonizmin Türkiye ve bölge planlarına çok açık bir şekilde taşeronluk etmektedir. Erdoğan’ın boş hamaset arkasındaki gizli İsrail aşkı, Abdullah Gül’ün AKP sonrası dönem için hazırlanması ve Aliyev’in Zengezur Koridoru hususunu geçiştirme çabaları hepsi aslında siyonizme teslimiyetin göstergesidir.
Bu arada Zengezur Koridoru’nun Türkiye için .stratejik önemini tekrar hatırlatalım;
1. Askeri ve Güvenlik Boyutu: Zengezur Koridoru, Türkiye ve Azerbaycan için askeri bir avantaj sağlayabilir. Bu koridor üzerinden Azerbaycan ve Türkiye’nin askeri güçlerinin daha hızlı ve etkin bir şekilde koordinasyon sağlaması mümkündür. Özellikle Ermenistan’la olan gerilim göz önüne alındığında, bu koridor, askeri açıdan kritik bir stratejik geçiş noktası olabilir.
2. Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi ile Bağlantılar: Zengezur Koridoru, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) ile de dolaylı bir bağlantıya sahiptir. Türkiye’nin, Çin ile Avrupa arasında bir köprü olma rolü bu koridor sayesinde daha da güçlenebilir. Dolayısıyla, Zengezur Koridoru, Türkiye’ye Çin ile stratejik iş birliğini derinleştirme fırsatı sunabilir ve bu da Türkiye’nin Doğu ile Batı arasında bir enerji ve ticaret köprüsü olma kapasitesini artırabilir.
3. Ermenistan İçin Potansiyel Bir Baskı Aracı: Bu koridorun açılması, Ermenistan üzerinde bir tür ekonomik ve diplomatik baskı aracı olarak kullanılabilir. Ermenistan, koridorun kendi topraklarından geçmesi nedeniyle belirli tavizler vermek zorunda kalabilir veya bölgesel entegrasyon süreçlerinde daha fazla rol almak durumunda bırakılabilir.
4. İran’ın Geopolitik Endişeleri: Zengezur Koridoru’nun açılması, İran’ın bölgedeki jeopolitik konumunu da etkileyebilir. Bu koridor, İran’ın Kuzey Kafkasya ile olan kara bağlantısını sınırlayabilir ve Türkiye’nin bölgedeki etkisini artırabilir. İran, Zengezur Koridoru’nu bu sebeple potansiyel bir tehdit olarak görmekte ve bu da Türkiye ve Azerbaycan’a karşı yeni bir diplomatik denge oluşturmasına yol açmaktadır.
5. Gizli Diplomasinin Rolü: Zengezur Koridoru’nun açılması sürecinde, arka planda yoğun bir diplomasi trafiği ve çeşitli aktörler arasında gizli anlaşmalar yapıldığı aşikardır. Örneğin, Rusya’nın bölgede süregelen etkinliğini koruma çabaları ve ABD’nin Ermenistan ve Azerbaycan ile olan ilişkilerini dengeleme girişimleri…
Tüm bunlar, Zengezur Koridoru’nun sadece bir ekonomik veya ulaşım projesi olmadığını, aynı zamanda çok katmanlı bir stratejik öneme sahip olduğunu gösteriyor.
İyi ki Milli Çözüm var! Devletin sahipsiz olmadığına dair umudumuzu güçlendiriyorsunuz…
Bölgemize ve nihayetinde ülkemize savaş gemileriyle işgal hazırlığı yapılırken Sayın Kamalak’ın bu açıklamaları SP’lileri hala harekete geçirmiyorsa SP tabanında vicdan, insaf ölmüş demektir. Nerede kaldı sizin vatan sevginiz? Nerede kaldı sizin Adil Düzen hedefiniz?
“Şimdi; Oğuzhan Asiltürk, Temel Karamollaoğlu ve Yasin Hatipoğlu’yla ilgili Sn. Mustafa
Kamalak’ın bu iddiaları, asılsız ve dayanaksız ise, kendisi uyarılmalı ve gerçekler ortaya
çıkmalıdır.
Yok eğer doğru söylüyorsa (ki öyledir) o zaman Milli Çözüm Dergisi’ne ve Üstad Ahmet Akgül’e bir özür borcunuz vardır. Çünkü Sn. Kamalak’ın bir kısmını dile getirdiği gerçekleri tam
kırk yıldır yazmaktadır!”
İsrail’i korumaya, Ortadoğu’yu işgale gelen, Büyük İsrail Projesinin askeri gücü Amerikan savaş gemileriyle tatbikat yapılması ve bu soykırım destekçisi savaş unsurlarının İzmir limanına demirlemesi Türk hükümetinin tarafını açıkça belli etmesi manasına gelmektedir. BOP planına alet olan kamu kurumlarının tatbikatlarda birlikte hareket etmesi ve sonrası üzücü açıklamaları kamu vicdanında rahatsızlığa sebep olmaktadır.
İzmir’e demirlenen soykırım destekçisi ABD savaş gemisi mürettebatının başına çuval geçiren ve gemi gidene kadar limanda protestomuzu sürdüreceğiz diyen milli şuurlu gençlerimizin tutuklanması ise soykırım ve BOP işbirlikçiSİ AKP hükümetinin Filistin’den mi yoksa İsrail’den yana mı olduklarını açıkça göstermektedir.
Gece localarla, gündüz hocalarla iş gören AKP’nin sözde Filistin’in yanında özde ise İsrailci olan münafıkça tavrını kınamak tüm vatan sevdalısı vatandaşlarımızın görevidir.
Türkiye siyasi, ekonomik ve fiili işgalden kurtulmak istiyorsa önce BOP Eşbaşkanlığını yürüten ve açıkça soykırım destekçisi AKP hükümetini boykot etmeli ve sırtından bu yükü atmalıdır.
Vicdanlı, şerefli Türk bürokratları AKP Türk devletimizin kökünü kurutmakla görevli olduğu olduğunu zaten bilmekteydi.
Ne diyelim, anlayana sivrisinek saz, anlamayana bunlar bile az!.
Bu sessiz tatbikatın, AKP Hükümeti’nin İsrail’in Gazze’deki operasyonlarına karşı gösterdiği sahte tepkinin ardından yapılması riyakârlığın daniskasıydı. Oysa daha önce AKP Sözcüsü Ömer Çelik, bölgeye gönderilen savaş gemilerinin şiddeti artırabileceğini hatırlatmıştı. Buna rağmen, ABD ile ortak eğitim yapılması tam bir münafıklıktı. KKTC Cumhurbaşkanlığındaki Ersin Tatar da yaptığı açıklamada Kıbrıs’ın güneyine gelen gemi ile ilgili rahatsızlığını aktarmış, Rum yönetiminin yabancı askeri güçleri Ada’ya soktuğunu, bunun da çok tehlikeli olduğunu vurgulamıştı.
**************************
Şimdi; Oğuzhan Asiltürk, Temel Karamollaoğlu ve Yasin Hatipoğlu’yla ilgili Sn. Mustafa
Kamalak’ın bu iddiaları, asılsız ve dayanaksız ise, kendisi uyarılmalı ve gerçekler ortaya
çıkmalıdır.
Yok eğer doğru söylüyorsa (ki öyledir) o zaman Milli Çözüm Dergisi’ne ve Üstad Ahmet Akgül’e bir özür borcunuz vardır. Çünkü Sn. Kamalak’ın bir kısmını dile getirdiği gerçekleri tam
kırk yıldır yazmaktadır!
******************************
Şeytanın dünyadaki cisimleşmiş şekli olan SİYONİZMİN, bu tür şeytanlıklarını tuzaklarını hatırlatan duyuran ve gereğinin yapılmasını sağlama konusunda MİLLİ BÜROKRASİYE yön veren İYİ Kİ MİLLİ ÇÖZÜM var. Türkiye de FİKRİ MÜCADELENİN ÖNCÜSÜ MİLLİ ÇÖZÜM, Filistin de HAMAS ise FİİLİ MÜCADELENİN öncülüğünü yaparak bu şeytanın cisimleşmiş şeklini bertaraf etmeye ramak kaldı inşaallah. Erbakan kimmiş, Milli Çözüm neymiş, şeytaniler şaşırıp kalacak ve inşaallah Rahmaniler hayran kalacak ve tarihin en büyük bayramını yapacakları ve asıl yüce Kur’an’ın va’adi nelere kadirmiş herkes yaşayıp anlayacaktır. inşaallah.
MÜLK SURESİ 20. AYET
(Ey Siyonist ve emperyalist zalim güçler ve Allah’tan ziyade bunlardan çekinen ve güvenen gafiller! İşte bu yegâne kuvvet ve kudret sahibi olan) Rahman’a karşı (ve O’na rağmen), size yardım edeceğine (inandığınız ve süper güç sandığınız) şu sizin ordunuz (uçak gemilerinizden, balistik füzelerinizden ve tank roketlerinizden oluşan bir sürü devasa filonuz; Cenab-ı Hakkın Kudreti karşısında neymiş ve) kimmiş (ki korkup onlara sığınmaktasınız…?) Oysa gerçekte bütün kâfirler, (ve onlardan korkan gafiller) sadece boş bir gurur ve aldanış içinde bulunmaktadırlar.
(KAYNAK: https://www.mealikerim.com/67/mulk
Uzun zamandır gündemde çok vahim iddialar dolaşıyor. Gün geçtikçe de bu iddiların maalesef gerçekliği can acıtarak ortaya çıkıyor. Öncelikle, geçen yıl yapılan BM Güvenlik Konseyi toplantısı sırasında Netanyahu’yu kırmızı kravatıyla New York’taki Türk Evi’nde ağırlayan Erdoğan’ın kendisine, İsrail’in planları hakkında bilgi paylaşıldığı aktarılıyordu. Ayrıca planlanan savaş sürecinde ve sonrasında Türkiye ile ABD arasında tam bir işbirliği olması gerektiği yönünde bilgi geçildiği konuşuluyordu. İsrail’in ihtiyacı olan lojistik desteğin de Türkiye üzerinden organize edilmesinin daha ucuz ve güvenli olacağı üzerinde tarafların anlaştığı konuşuluyordu. Dedikodusu bile çok acı olan bu iddiların maalesef gerçekler yanında çok zayıf kaldığı günlerden geçiyoruz. Adeta yaşam belirtisi kalmasın diye tüm vahşiliğini ortaya koyan İsrail’e tek kelime edilmediği gibi ülkemiz maalesef Amerika’nın karakolu gibi gelen giden askeri unsurların istirahat yeri olmuş durumda. Tüm dünyanın ve vicdanlı halkımızın tepki gösterdiği tüm bu eylemlerin sonunu getirecek günlerin yaklaştığını umuyoruz. İnşallah bu şeytani sistem tüm elemanları ile birlikte yok olup gidecek.
Görünüşte İsrail’e laf at, edebiyat
Gerçekte ise; ABD’yle ortak tatbikat!?
İşte dindar kahraman(!), Recep Tayyip Erdoğan…
İsrail’e destek verip, Filistin’le ağlayan!?…
Siyonist yetkililerin 2024 itibariyle israil devletinin olmayacağını hatırlatmaları, hem siyonist meclise uyarı diğer yandan da sonlarının geldiklerini bilmekteler. Ancak sonlarının geldiğini görmüş olsalar bile ellerindeki imkan ve işbirlikçileri sonuna kadar kullanmaktalar. Halen Sp’nin başına Abdullah Gül’ü getirmeye çalışarak Erbakan Hocamızın üzerine beton dökmek istemekteler. Ancak unuttukları Milli Çözüm var…
*** “Bu sessiz tatbikatın, AKP Hükümeti’nin İsrail’in Gazze’deki operasyonlarına karşı gösterdiği sahte tepkinin ardından yapılması riyakârlığın daniskasıydı. Oysa daha önce AKP Sözcüsü Ömer Çelik, bölgeye gönderilen savaş gemilerinin şiddeti artırabileceğini hatırlatmıştı. Buna rağmen, ABD ile ortak eğitim yapılması tam bir münafıklıktı.”
*** “İsrail’e petrol gönderen SOCAR’ın İstanbul’daki merkezi önünde 30 Mayıs 2024’te protesto yapılmıştı. Ardından Filistin İçin Bin Genç grubundan 10 kişi sabahın erken saatlerinde yapılan ev baskınlarıyla gözaltına alınmıştı. 10 kişinin gözaltına alınmasının, grubun önceki gün Refah’ı bombalayan jetlerin petrolünü sağlayan SOCAR’ı protesto etmesiyle ilgili olduğu açıklanmıştı.
“Asıl Suç İsrail’le İş Birliği Yapmaktır!”
*** “SP’nin iz’an ve insaf ehli sorumlularına, İl ve İlçe Başkanlarına!..
Milli Çözüm Dergisi’ne ve Üstad Ahmet Akgül’e bir özür borcunuz vardır. Çünkü Sn. Kamalak’ın bir kısmını dile getirdiği gerçekleri tam kırk yıldır yazmaktadır!”
Sistemler ve medeniyetler, aynen canlılar gibidir; doğup büyümekte, gelişip güçlenmekte, yaşlanıp çöküşe geçmekte ve sonunda tükenip ölmektedir. Evet, her “Kemal”in bir “zeval”i, her zirvenin bir inişi kesindir ve kaderdir. Yani bir medeniyetin zirveye ulaştığı ve en güçlü sanıldığı dönem, aynı zamanda onun yıkılışının da ilk işaretidir.
Öyle ise bekleyin, mutlaka kutlu bir devrim dünyayı değiştirmiş olacak… Şerli ve şeytani Barbar Batı aygırlığı yıkılacak, insani ve rahmani düşünceli bir Doğu uygarlığı sahneye çıkacak. İmanla aklın, ilimle ahlakın, İslam’la insanlığın imtizaç ve ittifakından doğan bir saadet dönemi başlayacak. İkiyüzlü marazlıların; çürük özlü, süslü sözlü masonların; devrim simsarlığı ve Din istismarıyla geçinen münafıkların sömürü saltanatı son bulacak
mazlum ve mağdur insanların kanı ve gözyaşı üzerine varlığını sürdüren bu uygarlık yaftalı barbarlık düzeni artık yıkılmalıydı ve yıkılacaktır.
Şiir:
Yoktur başka çaresi; bir devrim yaşanacak
Çün doğal bir süreçtir; bu devir kapanacak
Zulmün, küfrün kökünü; çok derin kazıyacak
Hayra, huzura doğru; bir evrim başlayacak
… BEKLEYİP GÖRECEĞİZ…
(Bu münafıklar) İman edenlerle karşılaştıklarında (sadık din ve dava ehliyle bir arada bulunduklarında): “Biz de iman etmiş kimseleriz (ama İslam’a hizmet için kâfirlerle zahiren işbirliği görüntüsü vermekteyiz; sakın bizden şüphelenmeyiniz!)” derler. (Ancak) Şeytanları (ve şer odaklarıyla gizlice buluşup) baş başa kaldıklarında (ise); “Şüphesiz biz (asıl) sizinle beraberiz, (sizin hedeflerinize hizmet etmekteyiz.) Biz (mü’min ve Müslüman kesimleri sadece idare ve) istihza etmekteyiz” (zira “onların desteğini almak mecburiyetindeyiz”) derler.
(Oysa asıl) Allah onlarla alay etmekte (Kur’an’ın bir kısmına inanıp bir kısmına itiraz eden münafıkları, onları kendi hallerine bırakmakla ve bir müddet fırsat tanımakla oyalayıvermekte)dir. (Böylece) Kendi azgınlıkları ve sapkınlıkları içinde bocalayıp durmalarını (istemekte) ve süre vermektedir.
https://www.mealikerim.com/2/bakara/ 14 ve 15
MİLLİ GÖRÜŞE İHANET EDENLERE!
Saadet Hocamızın emaneti
Siyaset arenasının merkezi
Sadıkların hizmet adresi
Soysuzların elenme sahnesi..
Elli yıldır, çöreklenmiş alçaklar
Beton döküp bitirmek, tüm plânlar
Başaramadı, baş şeytanlar
Son kez çırpınır, piyonlar..
Bilge geçinir, bilgi fukarası
Erbakanadır, tüm hınçları
Kabul etmez, teknolojik harikaları
Razı etmek içindir, İngiliz ağaları..
Hocaya iftira atılırken, sessizdi
Haksızlığa susan, dilsiz şeytan idi
Bunu görmeyenler, körermişti
Kalmamış ki, dava bilinci..
Milli Çözüme düşmanlık, ne diye
Herşey makam, para ve vekilliğe
Yeterki geçsin, iktidar elimize
Diyen alçaklar; sarılır, Siyon Gül’e..
Adil Düzen, almaz ağzına
Erbakan ismini, unutturmaya
Kararlı, partiye kilit vurmaya
Sözüm inatla, anlamayanlara..
Parti özünden, uzaklaştırılır
Temel esaslar, kaldırılır
Alçaklar, hep alkışlanır
Gerçeği görenler, çok azdır..
Artık sözün, bittiği yer
Son imtihan, kaybeden gider
Vicdan sahipleri, hakikati söyler
Diğerleri, kandırılmaya devam eder..
Aynı delikten, kaçıncı ısırılış
Nasıl güvenilir, akrebe sarılmış
Tüm vücuda, zehir yayılmış
Başta oturuyor, tam yılanmış..
Sözün özü budur, anlayana
Davul zurna az, anlamayana
Dik duran, adım adım kazanmaya
Ulaşacak elbet, zafer bayramına..
ABD’nin İsrail’i korumak üzere bölgeye gönderdiği gemilerden biri olan USS Wasp adlı amfibi hücum gemisi bugün İzmir Limanı’na demirledi.
https://haber.sol.org.tr/haber/abdnin-israili-korumak-icin-gonderdigi-savas-gemisi-izmir-limanina-demirledi-394865
(E)Tümamiral Cem Gürdeniz’in 1 saat önce yayımladığı Tweet:
İsrail Gazze savaşı nedeniyle Netenyahu Hükümetine destek için Doğu Akdeniz’de bulunan Amerikan Amfibi Hücum Gemisi USS Wasp ile donanmamızın tam da İsrail’in Batı Şeria’da harekata başladığı 14 Ağustos 2024 günü Passex eğitimi icra etmesi dış politikadan öte moral değerler yönüyle çok ciddi bir hataydı. Şimdi aynı gemi Zafer haftamızda 9 Eylül’e 7 gün kala İzmir’de liman ziyaretine kabul ediliyor. Her şey normal olsa, kuzey ve güneyimizde savaşlar olmasa çok normal kabul edilebilecek bu ziyarete bugünkü yakıcı konjonktürde Dışişlerimiz tarafından klerens verilmesini anlamak imkansıza yakındır. Türkiye’miz bu kadar mı zor durumdadır? Bu kadar taviz neden veriliyor? 9 Eylül’ün ve zafer haftamızın tarihsel dönüm noktasında gerileyen deniz hegemonunun güç aktarım aracı bu gemisinin Kurtuluş ve Mavi Vatanın önemli simgesi Izmir’de boy göstermesine izin verenler ulusal onurumuzu ve milli duruşumuzu hiç mi önemsemiyor?
https://x.com/cemgurdeniznet/status/1830333212440052017
Siyonist İsrail İşbirlikçilerinin ayarsızlığı ve akılsızlığı!
Siyonist İsrail işbirlikçileri desteklerini almak mecburiyetinde oldukları halkı aldatabilmek için; “Biz Filistin halkından yanayız, ama Filistin halkına hizmet için Siyonist ve emperyalist zalimlerle zahiren işbirliği görüntüsü vermekteyiz; sakın bizden şüphelenmeyiniz!” demektedirler.
Siyonist İsrail işbirlikçileri Siyonist Şeytanlar ve şer odaklarıyla gizlice buluşup baş başa kaldıklarında ise; “Görünüşte İsrail’e laf atmamız, desteklerini almak mecburiyetinde olduğumuz halkı aldatmak ve onlarla alay etmek içindir, şüphesiz biz asıl sizinle beraberiz, Siyonist hedeflerinize hizmet etmekteyiz.” demektedirler.
Siyonist İsrail işbirlikçileri Siyonistlerle beraber hareket ettiklerini ve Siyonizm’in hedeflerine hizmet ettiklerini göstermek için İsrail’i koruma tatbikatına bile katılmaktadırlar!
Siyonist İsrail işbirlikçileri, İsrail’i korumakla görevli ABD gemisi ile yerli ve milli gemimizin ortak tatbikat yapma skandalını gizleme çabasıyla “Tatbikat değil, eğitim irtibatı” diyerek milletin aklını ve anlayışını hafife almaya ve kelime oyunlarıyla milleti oyalayıp avutmaya çalışmaktadırlar.
Ne diyelim, anlayana sivrisinek saz, anlamayana bunlar bile az!..
Sn. Mustafa Kamalak’ın itiraflarıyla, Milli Çözüm bir kez daha haklı çıkmıştır…
Ey Milli Görüşçüler!
Milli Çözüm Dergisi’ne ve Üstad Ahmet Akgül’e özür borcunuz vardır.
Şimdi Milli Görüş’ün Abdullah Gül’e (Dolaylı şekilde İsrail’e, çünkü Erbakan Hocamız bu kişi için “İsrail Baltasının Yerli Sapı” demiştir.) teslim edilme hazırlıklarına hâlâ duyarsız kalmak; ya akıl ve anlayış kıtlığıdır veya vicdan kararmasıdır!
Ne diyelim, anlayana sivrisinek saz, anlamayana bunlar bile az!..
HAİN VE GAFİLLERE!
Kaç kere bölündük, uyanılmadı
Dava gayreti yok, dert iktidardı
Abdullah Gül ile, yola çıkılmalydı
Gizli plân ve hazırlıklar, yapılmıştı
Teşkilatlar sessiz, oyun ilerliyordu
Hainler durumdan, memnundu
Gafiller ise, derin derin uyuyordu
Sahte bilgeler, son kozu oynuyordu
Beton dökülüyor, adım adım
Şerefli olanadır, son çağrım
Gelin emaneti, koruyalım
Adil Bir Düzeni, kuralım..
Değil İslam coğrafyasının; diğer Hıristiyan ülke ve milletlerin lanetle andığı Siyonist bir organizasyonda rol alan Milli Gurur diye anılan TCG ANADOLU gemimiz acaba dönüşte Çanakkale Boğazını geçerken Yüce Şehitlerimizi “SAYGI” selamıyla selamlarken; Çanakkale’de yatan GAZZELİ ve diğer ŞEHİTLERİMİZ onlara nasıl bir CEVAP verecek artık düşünün…
Unutulmamalıdır ki şehitlerin bu cevabı bütün bu sorumsuzluğa ses çıkarmayan YETKİLİ ve YETKİSİZ herkesi ilgilendirmektedir.
SİYONİSTLER ve İŞBİRLİKÇİ YERLİ UŞAKLARI ŞEYTANİ PLANLARINI UYGULAYAMAYACAKTIR!
1. Dünya savaşı sırasında; Osmanlı İmparatorluğun parasını peşin ödeyerek, İngilizlerden sipariş ettiğimiz iki adet Reşadiye Sınıfı Zırhlı Savaş Gemimize el koyduğu günleri unutmamak gerekir. Osmanlı’nın parçalanmasına sebep olan üç ittihatçı dönmeyi ise hiç aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.
Erbakan Hocamız önlüğünde kazanılan Kıbrıs Harbi sırasında ABD başta olmak üzere bir kaç ülke hariç bütün dünya, ülkemize ambargo uygulamıştı! Erbakan Hocamızın öncülüğünde kurulan Aselsan gibi yerli ve milli değerlerimiz birer devlet politikası olmaktadır.
Yıllardır Savunma Sanayiimizde ki başarıları istismar edip seçim propagandası yapan ve Kahraman ilan edilen AKP Hükümetinin icraatlarının perde arkasını Milli Çözüm defalarca yazmış ve hatırlatmıştı.
Şimdi ülkemizi parçalamak ve Büyük İsrail’i kurmak isteyen ABD ve AB’yi hâlâ dost ve müttefik sayan iktidar, devletimizi nasıl zarara uğratmıştıı hatırlayalım;
2020 yılında ABD’nin onay verdiği
Patriot Hava Savunma Sistemlerini almamış ardından Rus Uçağı düşürülmüştü. Ruslar 33 askerimizi şehit etmiş ardından Erdoğan, Putin’den özür dilemiş yetmez birde Putin ülkemiz Cumhur Başkanını ayakta bekletmişti.
Ardından ise kendi savunma alt yapımıza entegre edemediğimiz S-400 Sistemlerini satın almıştık. Satın aldığımız ilk sistemler gelmiş, ikinci sistemler geldikten sonra teknoloji transferi yapılacak denilmiş ancak ikinci sistemler ülkemize gelmemişti!
Ardından üretici ortağı olduğumuz parasını peşin verdiğimiz ve yıllardır beklediğimiz F35 5. Nesil Savaş Uçağı ortaklığından ABD tarafından çıkarıldık. Savaş uçakları için akıllı füzelerde geliştirnimiştik ve diğer ülkelere satacaktık. 100 ün üzerinde 5. Nesil Savaş uçağına sahip olacak üstüne üstlük Mühimmat satışı ile cebimize para bile girecekti. Gelinen noktada ise S-400 ler hangarda duruyor. F-35 ler yok. Milli Çözüm’ün “bari f-16 lar alın ve modernize kitlerini sağlayın.” hatırlatmalarından yaklaşık bir hafta sonra hükümet tarafından f16 talebinde bulunulmuş ancak 3 yıldır, ABD hâlâ hükümeti oyalamaktadır.
Bu gavurların hâlâ müttefik sayanlar, işlerine gelince kuru sıkı atıp tutanlar. Bari ülke çıkarlarımıza sahip çıksalardı ya.. Madem ki bu gaflet deryasında yüzen kitleye Siyonist ve Emperyalistleri oyaladığınız yalanını yutturdunuz. Siyonistlerden aldığınız üstün cesaret madalyasını iade edip, ABD’nin üstüne çöreklendiği paramızı veya uçaklarımızı alında görelim!..
Yetmez.. Baykar Firmasının öne çıkarılması için mühendislerimize nasıl mobing uygulandığını, bu mobinglerin maalesef beyin göçlerine sebep olduğu, ihaleler üzerinden devletimizin nasıl zarar ettirildiğini unutmadık.
TCG Anadolu Gemisi yapılırken oynanan oyunları ve zararları unutmadık. İsrail’e 900 gemi yardım götüren hâlâ Siyonistlerin Petrolünü sağlayan. “Ticareti kestik” derken farklı ülkeler aracılığıyla ticaret yapılmasına müsaade eden hükümetin palavralarını unutmadık. İşbirlikçilerde şunları unutmasın! 1 Mart tezkeresinin geçmesini engelleyen Millici’ler, Türkiyemizin;
ABD, AB ve İsrail ile birleşerek, İran, Filistin, Yemen, Lübnan’a tek bir kurşun dahi sıkmasına izin vermedi, vermeyecektir!
Milli Çözüm tek başına kalsa bile;
Tertemiz mazimizin kirletilmesine, Ülkemizin parçalanıp İsrail’e vilayet yapılmasına asla müsaade etmeyecektir!
Erbakan Hocamızın Partisinin İsrail’in güdümüne geçmesi planlarınız suya düşecektir!
Artık bütün Müslüman Devletlerin başında ki Siyonist uşağı işbirlikçilerin değişme vakti gelmiştir!
Ecdadımız daha önce defalarca İslam ve İnsanlık Dünyasını türlü zulümlerden kurtarmış ise;
Aynı Kuva-i Milliye Ruhu, Milli Görüş şuuru ile Milli Mütabakat Hükümeti Kurulacaktır.
Türkiye Cumhuriyetinde yaşanılacak zihniyet değişimi ile birlikte Milli Çözüm hesap soracaktır! İsrail çıbanı deşilecek, emperyalistler hizaya getirilecek ve Yeni Adil Bir Düzen kurulacaktır!
Siyasal iktidar eliyle, Türkiye’nin bin yıllık kardeşlik muktesebatına sahip olan devletlerle var olan sınır hattımızda Siyonist Koridor oluşturulmuştur..
Azerbaycan hattına oluşturulan Ermenistan koridoru da, Irak-Suriye hattına oluşturulan Talabani – Barzani koridoru da, ve yine Ege Adalar hattına oluşturulan Yunan koridoru da siyasi, ekonomik bütün unsurlarıyla Siyonist bir koridordur.
Bu bölgesel çabaların ana gayesi, Prof Erbakan Hocamızın tanımlamasıyla, Siyonist İsrail’in Güvenliğinin tesisidir..
Makaledeki, insana saç baş yolduracak iddialar çerçevesinde, 22 yıllık tek başına iktidar imkanı ile Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve askeri avantajlarını topyekün Siyonist planların tasarruflarına tevdi eden, işbirlikçi Akp İktidarının artık anayasal bir düzlemde, görevden el çektirilmesi, kaçınılmaz bir hal almıştır.!
Son bölümde, Saadet Partisi Kongre Sürecinin ve Prof Kamalak’ın iddialarının da yer alması,bölgemizde cereyan eden ateş çemberinden bağımsız konular değildir..
Çünkü bütün mesele, Türk Milletinin Siyonist ve emperyalist bir kuşatmaya karşı oluşturacağı, Milli Görüş-Millî Çözüm direncinin içeriden kırılmasıdır..
Ahmet Akgül Hocamızın elinde bulunan Erbakan Hoca Pergeliyle, Devletimize ve asil Milletimize çizdiği, Milli Çözüm Rotasının ne kadar hayati bir mesele olduğunu bir kez daha görüyoruz..
Erbakan Hocamızın bu günleri anlayabilmemizi sağlayacak bir sözü vardı:
“Siyonizm öyle ustadır ki, “Kim? Ben mi? Ben hiç Siyonizm’e hizmet eder miyim!” şarkısını söylettire söylettire kendi ordusunda işbirlikçilere askeri talim yaptırır.”
Biz bunlara boş yere işbirlikçi iktidar demiyoruz.
Şimdi, iktidarın bilgisi ve onayı dahilinde Siyonizm’in muhafızı ABD ile bir tatbikat yapılıyordu. Bu tatbikatın yapıldığı ortaya çıkınca da nedense günler sonra bir açıklama yapılmak zorunda kalınıyordu.
Neymiş; “Ne İsrail’e faydası ne de Filistin’e zararı olan bu eğitim faaliyetini kapsam ve bağlamından koparıp farklı yerlere çekmek doğru değildir.”
(Biz kol kola girmedik, el ele tutuşarak dolaşıyorduk?!)
T. Erdoğan, Bakırköy Milli Savunma Üniversitesi’ndeki törende konuşmuştu. Konuşmasının bir yerinde; “Bizimle yol yürümek isteyenlere elbette sırtımızı dönmeyeceğiz ama tüm yumurtalarımızı tek sepete koyma yanlışına da düşmeyeceğiz.” dedi.
Yine aynı gün yaptığı başka bir konuşmada da; “Türkiye yönünü sadece Batı’ya dönerek menzil-i maksuduna varamaz. Türkiye Doğu ve Batı ile ilişkilerini eşzamanlı geliştirirse güçlü, müreffeh, itibarlı ve etkin bir ülke olabilir. Biz birilerinin iddia ettiği gibi AB ile Şangay İşbirliği Teşkilatı arasında bir tercih yapmak mecburiyetinde değiliz” ifadelerini kullanmıştı.
Eş zamanlı geliştireceklermiş ilişkileri!?
Yahu diyemiyor ki “AB veya Şangay, hepsi Siyonizm’in farklı opsiyonlarıdır. Biz kendi inancımıza ve tarihi sorumluluklarımıza dayanarak, Erbakan Hocamızın; kurulacak olan Adil Düzen Medeniyetinin temel taşı olarak oluşturduğu D-8’leri harekete geçireceğiz ve bu Siyonist saltanatını devireceğiz.”
Diyemez! Çünkü Erbakan Hocamız ta 1980 yılında TRT Basın Toplantısı, Yazarlar Soruyor programında şöyle buyurmuşlardı:
“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki: TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU; Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması, Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması ve yeni bir devrin başlamasıyla mümkündür!”
İşte bu işbirlikçilerde Milli Çözüm’e inanacak o ruh yok, o maya yok.
En yakın bir erken seçimle bu iktidar derhal değişecek, Milli Mutabakat Hükümeti kurulacak ve Erbakan Hocamızın; Yaşanabilir bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni bir Dünya hedefine ulaşmak için yeniden bir Milli Mücadele verilecektir.
İnşaallah o günler çok yakındır.