KALKMASINI BİLENE, DÜŞMEK FIRSATTIR!
İnsan beşer şaşar, ders alan kârlı
Marifet; düştükten, sonra kalkmaktır!..
Pişmanlıkla tevbe, edip kararlı
Nefsin yularını, tutup sıkmaktır
Meziyet; düşüp de, tekrar kalkmaktır!..
Her kim kendindeki, kusuru bulur
Bil o, beynindeki; basuru bulur
Sıdk ile tevbekâr, huzuru bulur
Tevbe; nefs başına, inen tokmaktır
Marifet; düştükten, sonra kalkmaktır!..
Sevapla övünme, hatan az görme
Gafletle kendine, kör tuzak örme
Nefs atına binip, gururla sürme
Kin ve haset kendi, dinin yıkmaktır
Meziyet; düşüp de, tekrar kalkmaktır!..
İki kanat olsun; korkuyla umut
Rabbini unutma, hep oku kunut
Günahın hatırla, iyliğin unut
Bil büyük hakaret, başa kakmaktır
Marifet; düştükten, sonra kalkmaktır!..
Zihnini temizle, şirkten ödülden
Makam dinar at, Dost evi gönülden
İnci mercan çıkmaz, çeşme gölünden
Gaye; dere iken, bahre akmaktır
Meziyet; düşüp de, tekrar kalkmaktır!..
Başkasın sırtından, bankerlik kolay
Helal kazanç hayra, harcamak olay
Islah ihlas ile, kalbine kalay
Şeytan yuvasına, kurşun tıkmaktır
Marifet; düştükten, sonra kalkmaktır!..
Düşüp kalkmak bize, bir nimet olur
Samimi pişmanlık, has himmet olur
Hata haddin bilen, hoş kıymet olur
Çün amaç nefisini, yola sokmaktır
Meziyet; düşüp de, tekrar kalkmaktır!..
Allah rızasına, talip olursun
Hayırda yarışır, calip1 olursun
Her işte kazanır, galip olursun
Cihad; gemileri, hepten yakmaktır
Marifet; düştükten, sonra kalkmaktır!..
Kardeş sürçmesine, dövünmek lazım
Hayra dönmesine, sevinmek lazım
Nefsi yenmesine, övünmek lazım
Gurur; ameline, kibrit çakmaktır
Meziyet; düşüp de, tekrar kalkmaktır!..
Hainlik; hak işe, köstek olmaktır
Mertlik zor dönemde, destek olmaktır
Dost kurtuluşuna, istek duymaktır
Keramet; has kulluk, tacın takmaktır
Marifet; düştükten, sonra kalkmaktır!..
Allah en Yücedir, Azamet2 gerek
Biz kuluz; nedamet, azimet3 gerek
Tevbesin bozana, hezimet4 gerek
Şuur her olaya, Hak’la bakmaktır
Meziyet; düşüp de, tekrar kalkmaktır!..
1- Calip: Dikkat çekici, örnek gösterilen.
2- Azamet: Sonsuz ve kusursuz büyüklük.
3- Azimet: Kararlılık, samimi ve sürekli gayret.
4- Hezimet: Yenilgi, şeytaniler karşısında kaybetmek.
Hatalarım, kusurlarım, yalan yanlış işlerim…
Dünyaya gönderildim, ahireti kazanmak için; yol, iz gösteren Üstad Ahmet Akgül Hocamızı tam dinleyememişim. Kendini parçalarcasına “Kur’an”la gayret ettiği halde bön bön bakıp kütük gibi davranmışım.
Asra/zamana müjde gelen Aziz Erbakan Hocamızın düşmanlarına “tek başına” had bildirirken görmüşüm fakat işin ucundan/yalandan tutmuşum. Başına bela olmuşum tövbe!
Derdi, gecesi, gündüzü; İslam, Kur’an, Resul, Erbakan olan ve kutsallar için her şeyden (makam, mal, ana, babadan…) vaz geçen Üstada atılan iftiraları duyamamış, engel olamamış, cevap bile verememişim yuh bana, tövbe.
Bu nasıl bir haldir be? Fiziken ayaktaymışım fakat manen yerlerde debelenmişim tövbe.
Erbakan Hocamızın manevi desteğiyle de yetmiş düvelin bileğini bükerken, alayı Şahsınıza kinlenir/bilenirken, ben bilye, boncukla oynaştaymışım tövbe.
Haliyle gizli açık düşmanlıklar yapılmış sizlere. Nerede bizlerde sizlerin Aziz Erbakan Hocamız için mücadelenizden zerre ders çıkartıp da Hak için sorumluklarımızı kuşanmak. Bu hal, düşmekten beter tövbe.
Siyonizm/şeytan zehir zemberek yılanları ile fiilen/fikren, derinlere boğmak için çekerken bizleri, can simidi atmışsınız! Tutmayınca bağırmışsınız. Uyanamamış duyamamışım, tehlikelere karşı açıkta kalmışım ötesi, sarmaş dolaş olup düşmüşüm tövbe.
Manen düşmüşüm, yüzüm gözüm her halim toz, toprak, çamur. Ak, pak, tozun bulaşmadığı makamdan kurtarmak için yanımıza gelmişsiniz. Sizi görünce bizde kendimizi ak, pak zannetmişiz, yüzümüze gözümüze halimize bakmadığımız için maksadınızı idrak edememiş, bizden üzerinize doğru gelen tozlardan dolayı da şeytan şaşı baktırmış (bahane buldurmuş) tövbe!..
Yeni Bir Dünyayı yönetecek makamda iken Siz, bizlerinde sevaptan, şereften mahrum kalmaması için seviyemize indikçe inmişsiniz, bu düştüğümüz bataktan çıkarmak için de! bizde bilmeden haddimizi aşmışız da aşmışız! hadsiz halime tövbe.
İki kanat olsun; korkuyla umut
Rabbini unutma, hep oku kunut
Günahın hatırla, iyliğin unut
Bil büyük hakaret, başa kakmaktır
Marifet; düştükten, sonra kalkmaktır!..
Şiirdeki her bir dörtlük ders ve tekrar bir umut oldu. Şahsınıza yönelik yanlışlarımızı bağışlamanız, mübarek dualarınız ile inşallah Rabbimizin razı olacağı kul, Erbakan hocamızı memnun edecek asker, Sizlerin (Üstad Ahmet Akgül Hocamızın) sevineceği, sorumluluklarını kuşanmış ve Milli Çözüm şuuruna ermiş bir halde düştüğümüz yerden kalkmış olacağız inşallah.
Yarabbi Kardeşliğimizi ebedi kıl
Milli Çözüm FARKI diyebileceğimiz bir şiirle yine karşı karşıyayız… Sadece manşet bile bir çok mesajı barındırmakta.. Kalkmasını Bilene, Düşmek Fırsattır!..
İnsan beşer şaşar, ders alan kârlı
Marifet; düştükten, sonra kalkmaktır!..
Pişmanlıkla tevbe, edip kararlı
Nefsin yularını, tutup sıkmaktır
Meziyet; düşüp de, tekrar kalkmaktır!..
İnsan olmamız hasebiyle, yanlışlara çirkinliklere zarar verici eylemlerde bulunma veya kötülüğe bulaşıp hem kendimize hem ailemize çevremize sokağımıza ilçemize şehrimize hatta ülkemize bile malesef fayda yerine güzellikler yerine iyilikler yerine doğruluklar yerine tersi istikamette fiiller sergileyip şeytanı memnun etmiş olabiliyoruz… Ama Allah’ın en büyük nimetlerinden biri de FARKINDA OLMAK nimetidir… Niyetimiz temiz olduktan sonra şeytanı değil de Allah’ı memnun etme gayreti güttükten sonra Cenabı Hakk bizlere nasıl düşmüşsek elbette doğru kalkmasını da öğretecektir …
İşte yanlışlarımızı , eğrilerimizi , farkedebilmek için SAĞLAM REHBER ŞAHSİYETE ihtiyacımız vardır. Rehberi sağlam olmayan bozuk olanda bozuk işlere imza atacak ve bozuk bir yaşam sürecektir.. Asrımızın ve Kur’an’ın Tercümanlığını ifa eden günümüzde Milli Çözüm ve Üstad Ahmet AKGÜL Hocamıza tâbi ve taraf olur isek hem düşme sayımızda eksilme görürüz hem de insanlık hali düşmemiz halinde kalkmasını bilir hale geliriz… Yok niyetimiz bozuksa başka amaçlar taşıyorsak işte ozaman hüsrana uğramak süpriz olmayacaktır…
Kıymetli yazarımıza böylesi ders verici uyandırıcı aklımızı başımıza almamıza vesile olucu şiirleri için kendilerine teşekkürü borç bilirim.. Kaleminize sağlık…
Üstadımız Ahmet Hocamızın şu dörtlüğüyle bitirmek istiyorum:
Taptıkları, şöhret şehvet ve servet
Puthaneler farklı , putları aynı
Kimi meyhanede , kimi mescitte
Postları farklı ya, kurtları aynı
Rabbimiz cümlemize kalkmasını bilecek kulluğu ve şuuru lütfeylesin Bunun pratik ve kestirme yolu hatta TEK YOLU ise sağlam REHBER Milli Çözüm’e ve Üstad Ahmet AKGÜL Hocamıza tâbi ve taraf olmaktır.
Keramet; has kulluk, tacın takmaktır
Marifet; düştükten, sonra kalkmaktır!..
Şuur her olaya, Hak’la bakmaktır
Meziyet; düşüp de, tekrar kalkmaktır!..
Rahman Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Ve (her hatanın ardından hemen) Rabbinizden bağışlanma dileyin. Sonra (sürekli) O’na tevbe edin ki, O da sizi adı (ve zamanı) belirlenmiş bir vakte kadar güzel bir meta (şerefli bir hayat ve rahatlıkla) geçindirsin ve her fazilet sahibine kendi faziletini (feyiz, feraset ve bereketini) versin. (Üstün yetenekli ve verimli kimseler de devletçe önemli ve etkili görevlere getirilsin.) Eğer (Hakk’tan ve hayırdan) yüz çevirirseniz; gerçekten Ben, sizin için (hesabı çetin, önemi ve anlamı) büyük bir günün azabından korkup çekinirim.
(Hûd suresi 3)
“Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, bir daha kalplerimizi caydırma (ayaklarımızı kaydırma), bize katından rahmet ve inayet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen.”
Ali-imran/8
Ancak, her kim (kesin ve samimi bir) tevbe (ile inkâr ve isyandan dönerse) ve (gerçekten) iman edip (Hakka ve hayra yönelirse) ve (İslam’a ve insanlığa yararlı) salih ameller işleyip davranışlarını düzeltirse; işte böylelerinin kötülüklerini, Allah iyiliklere çevirir. Allah çok Bağışlayandır, çok Esirgeyendir.
Furkan/70
“(Ayrıca) Onlardan (Muhacir ve Ensar’dan) sonra gelen (mü’min)ler de şöyle derler: Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin.
[Not: Müslümanların, din kardeşleri ile aralarındaki ilişkide, karşı tarafı incitecek bir söz söylemek, öfkelenmek, saygıya uygun düşmeyen tavırlar sergilemek gibi, birlik ruhunu zedeleyecek her türlü tavırdan sakınmaları gerekir. Her mü’min bir diğerine karşı olabildiğince fedakâr ve sabırlı hareket etmelidir. Bu; gerçek ve samimi sevginin gereğidir, tüm mü’minlerin benimsemesi gereken üstün bir ahlâk örneğidir.]”
Haşr/10
……………
Ya Rabbi;tüm kardeşlerimiz olarak bizlerin;
İmanımızı,kalbimizi,zihnimizi, düşüncelerimizi, ahlakımızı, dilimizi,sağlığımızı, içimizi,dışımızı…Davamıza ve Rehberine bağlılığımızı,Dava kardeşliğimizi,aile ilişkilerimizi,sevdiklerimizi, dünyamızı,ahiretimizi, güzelleştir!..
Bizi, Senden,Rızandan,Davamızdan,Hidayet Rehberimizden uzaklaştıracak her şeyi hayatımızdan çıkar!..
Yolumuzu her an Seni samimiyetle seven,bağlanan,adanan insanlara çıkar…
Bizi ahlakı,niyeti,yaşantısı kötü insanlardan olmaktan koru-kurtar!..Saygısız,küstah,vefasız ,sadakatsız,vicdansız etme!..Öyle olmaktan ve olanlardan koru!..
Her ayeti,hadisi,sözü,şiiri,yazıyı…öncelikle ve içtenlikle kendi üzerimize alarak, nefsimize anlayarak okuyup,yaşamamızı,yaşanır kılmamızı lütfet!..”Şüphesiz insan azar!..kendini müstağni gördüğünden!..”ayetinden yüreği titreyenlerden kıl!..
Ya Tabbi Bizi, bir an bile bize-NEFSİMİZLE-başbaşa bırakma!.. Günahını-hatasını küçük görenlerden,bahane üretenlerden etme!.. Ya Rabbi bizler insanız,aciziz hepimiz nefisler taşıyoruz…Kabul etsekte etmesekte kimimiz gün geliyor daha çok nefis atına binip şeytanın yönlendirmesiyle hareket edebiliyoruz.Ve malesef biliyoruz ki şeytan;”Ben mi?Ben bunu asla yapmam” dediğimiz şeyi yaptırıncaya kadar bizimle uğraşıyor…Ya Rabbi elimizi,kalbimizi bırakma…Yaptığımız cürümler nedeniyle bizlere hidayet yollarını kapatma…Vereceğin her hayra muhtacız İlâhî..
Ya Rabbi Bizlerin;Her anımız davanla-rızanla= Seninle…Her nefesimiz Senin için olsun…
Bizi yanlışında ısrarcı olan,uyarıları kulak ardı eden…Sinsilik güden,ayıp araştıran,yapmaya değil yıkmaya uğraşan,şımaran,şaşıran!..En büyük düşmanının nefsi olduğunu unutanlardan etme!..
Bizleri;zalimlere,kafirlere,hainlere…tüm şeytani odaklara karşı sürekli dipdiri- onurlu,sert ve caydırıcı bir mücadele yürüten!..Müminlere ve günahlara düşmüşte olsa yanlışını gören kardeşlerine karşı samimiyet ve duyarlılıkla yaklaşarak YARA gibi değil YÂR-DOST olarak yaklaşım gösteren!..Gerçek anlamda şefkat ve içtenlikle talebe ve kardeş olanlardan kıl!..
İmanımızı, şuurumuzu,sadakatimizi,sıhhatimizi,vaktimizi huzurumuzu bereketlendir!..
Bizleri;Hayat İman ve Cihattır;iman varsa imkan da vardır!..Hakikatini özüne sindirerek,kutlu inanç ve ideallerine gerçekten ADANMIŞ’lardan et!..
Ya Rabbi Bizlere;Başta Kahraman GAZZE’miz olmak üzere, tüm mazlumların acısını yüreğimizde hissetmeyi ve bütün insanlığın saadeti için;tam bir şuur,sadakat ve gayretle cehd etmemizi ihsan et!..Aziz Erbakan Hocamızın tâ 45 yıl öncesinden müjdelediği:”Bak size kesinlikle ifade ediyorum,Türkiyenin kurtuluşu;
Milli Çözüme İnanan Bir Cumhurbaşkanının O Makama Oturması…Milli Çözüme İnanan Bir Hükümetin Kurulması ve Yeni Bir Devrin Başlaması ile Mümkündür..”gerçeğiyle sevindir!..
Şeytani dürtüler ve nefsani takıntılara kapılıp, asli vazifemizi unutup boş ve nahoş işlerle ömrümüzü tükettirme!..
İmanımızı kurtarmadan…Kardeşliğimiz olgunlaşmadan…”Fethi Mübin”e ulaşıp, o uğurda sıdk ile cehd ederek ederek Kutlu Rıza’na erişmeden canlarımızı alma!..
Bizi,Sadık ELÇİ’nle,Dava kardeşlerimizle!..Tüm MİLLİ ÇÖZÜM’le, EN SEVDİĞİNLE (SAV) cennetinde sımsıkı kucaklaşacak olanlardan et….Amiin…
RABBİM, ORDU DİSİPLİNİNE GİREBİLMEYİ NASİP ETSİN…
ÇOK HAMMIŞIZ DÜŞTÜK KALDIR BİZİ YA RABBİ!
Yüce Rabbimiz Er-hamürrahimin iken
Efendimiz s.a.v.alemlere rahmet iken
Erbakan Hocamız şevkat zirvesi iken
Üstadımız bizlere gözyaşı döker iken
Bizlerin hatada inatla direnmesi niye
Hakka tabi olmaktan kaçınmak niye
Şeytanın fısıltısına izin vermek niye
Hakikati sözlerde eğip bükmek niye
Azın azı iken dikkatsiz üsluplar niye
Kardeşliği zedeleyecek ithamlar niye
Düşen kardeşimize tekme atma niye
Kendi günahlarımızı görmemek niye
Ya Rabbi çok hammışız pişir bizleri
Uyarıldık alamadık tarihten dersleri
Sevindiriyoruz şeytanları siyonistleri
Üstadımıza uydur kalpleri ve zihinleri
Uyanış vesilesi sarsıcı kader kareleri
Değerlendirip şeytana atmalı golleri
Haydi “hep birlikte” yapalım tevbeleri¹
Feth-i geciktirip almayalım veballeri
1) “…Hepiniz Allah’a tövbe edin, ey mü’minler! Belki böylece korktuğunuzdan kurtulur, umduğunuzu elde edebilirsiniz.” (Nur sûresi, 31)
İÇİMDEN GELDİĞİ GİBİ…
Kendi düşen ağlamazmış derler, ağlamak için değil de çok kötü düştüm. Sahi siz hiç böyle kötü düştünüz mü. Hani böyle tam gazınızı almış haldur huldur koşarken kendi ayağınıza çelme takıp kapaklandınız mı yüzüstü. Şiirde de bahsedildiği gibi bir yanınız umut ve şükür bir yanınız tevbe ve korkuyla doldu mu. Keşmekeşi çetrefili yaşadınız mı hiç hani bir yandan gözünüzü haramdan sakınırken diğer taraftan kulağınızın hakikate sağır olduğu amansız bir boğuşma. Şiirin her satırı içinde bulunduğum ruh halini öyle güzel özetliyor ki. Burada maksadım şöyle hata ettim böyle günah işledim ne fırsatlar ne imkanlar kaçırmışım kıymet bilememişım diye huzurunuzda dövünmek değil. Evet düşen benim kalkması için mücadele etmesi çaba göstermesi gereken de benim ama şiirde de bahsedildiği gibi
Kardeş sürçmesine, dövünmek lazım
Hayra dönmesine, sevinmek lazım
Nefsi yenmesine, övünmek lazım
Gurur; ameline, kibrit çakmaktır
Meziyet; düşüp de, tekrar kalkmaktır!..
Kardeş sürçmesine dövünmek nedir bilir misiniz bir kardeşinizin örnek alkol ile ilgili bir sorunu varsa onu kınayıp dışlamak yerine evvela ben böyle bir imtihana tabi tutulsaydım ne kadar başarılı olabilirdim diye düşünüp çilesini çekmediğim her sınav için şükretmek ve sonrasında da o kardeşinin bu sınavı atlatabilmesi için destek olmaktır.
Dedim ya söylediğim hiç bir şeyi kendimi acındırmak maksatlı söylemiyorum ama bazen insan düştüğü yerden tek başına kalkamıyor bugün yüzyetmiş gün oldu aranızdan ayrı düşeli. Aranızda olamamanın, makama ziyarete gidememenin büyüdüğünüz yetiştiğiniz şehirden kilometrelerce uzakta bir başınıza kalmanın, bir taraftan ettiğiniz günahlara tevbe edip kafanızı duvarlara vururken diğer taraftan gelen bir müjdeyle umutla hayata tutunmaya çalışmanın ama diğer taraftan da en zayıf noktanızı bırakmamak için çabalayan nefsinizle boğuşmanın en zorlu en ağır dönemini yaşıyorum. Bir babanın tam yüzyetmiş gündür evlatlarının bir kez olsun sesini duyamaması yüzünü görememesi ne ağır bir imtihan bilirmisiniz.
Uzun lafın kısası Vallahi Milli Çözüm’ün kıymetini Ahmet Hocamızın değerini iyi bilin eşlerinizin çocuklarınızın Allah’tan gelen çok büyük nimetler olduğunun farkına varın ve çocuklarınızın her türlü sıkıntısını ciddiye alıp mutlaka dinleyin. “Bu da konuşulacak şey mi bi daha duymayım” gibi ifadelerle üstünü örtmeyin bir maraz bir sıkıntı varsa merhemine çözümüne bakın. Kesinlikle günahımı hatamı hafife almak maksatlı söylemiyorum ama bugün bu duruma düşmemde ki en büyük etkenlerden bir tanesi derdimi anlatmaya çalıştığım büyüklerim tarafından duymamazlıktan gelinmektir.
O yüzden çocuklarınızı mutlaka duyun.
Dedim ya düşen benim kalkması gerekende benim
Vallahi her şeye rağmen ayağa kalkmak için çabalıyorum geç de olsa anladım ki Allah’tan başka sığınılacak kapı yok ama Aĺlah böylesine güzide bir kardeşler topluluğunu (haşa) boşu boşuna bir araya getirmedi. İnanın ayağa kalkabilmem için bir merhem niyetine hepinizin ayrı ayrı dualarına o kadar çok ihtiyacım var ki. Allah rızası için dualarınızdan eksik etmeyin. Bugün ikindi namazı esnasında birden Muhterem Ahmet Hocamız geliverdi gözümün önüne sedir gibi bir yerde oturuyorlardı üzerlerinde açık krem rengi bir pantolon vardı dizlerine kapanıp hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Allah rızası için sadece gözümün önünde canlanıveren şu sahnenin gerçeğe dönüşebilmesi için nolur çok dua edin.
Çok başınızı ağrıttım hakkınızı helal edin Allah’a emanet olun
(Ey Nebim!) Kullarıma, (herkese karşı) sözün en güzel olanını konuşmalarını söyle. Çünkü şeytan (katı ve kötü sözlerle) aralarını açıp bozmak ister. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır. (Onun kışkırtmalarına dikkat etmelidir.)
İsra 53
(Eğer gerçekten iman ediyorsanız) Allah’ın ipine (Kur’an hükümlerine) hepiniz birden (el birliği içinde) sımsıkı sarılın. (Sakın) Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani bir vakit sizler birbirinize düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. (Ümmet ve uhuvvet şuuruyla güç kazandınız.) Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, (Kur’an ve Resulüllah sayesinde) oradan sizi kurtarmıştı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah size ayetlerini böyle açıklamaktadır.
Ali İmran 103
Bizler beşeriz. Hata yapma, şaşırma, gaflete düşme gibi hasletler bizde her zaman var. Ancak, önemli olan bu hale düştükten sonraki tavrımızdır. Efendimiz (sav) bizlere hataya düştükten sonra nasıl çıkacağımızı bir hadisinde, veciz ve müjdeli bir ifadeyle şöyle ifade etmişlerdir: “Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah günah işleyen ve günahlarından tövbe ve istiğfar eden bir topluluk yaratır da onları bağışlardı.” (Müslim, Tevbe, 9, 10 [2748])
Demek ki bu kapıyı çalmaktan korkmamalı, Rabbimizin affının peşine ısrarla düşmeliyiz. Ancak bu konudaki ısrarımızı affedilmek değil de Allah muhafaza nefsimizi temize çekmek üzere ortaya koyarsak, halimiz ve akıbetimiz berbat olur. İşte bu tehlike, nefes aldığımız sürece her zaman karşımızda durmaktadır. Bu tehlikenin ne olduğunu ve sonucunun nereye varacağını da Rabbimiz, Nisa suresi 115. ayetinde şöyle haber vermektedir:
Her kim kendisine ‘dosdoğru yol’ apaçık belli olduktan (hidayet ve hakikati bilip tanıdıktan, Hakk ile Bâtıl’ın farkına ve şuuruna vardıktan) sonra, (dünyalık makam ve menfaat hırsıyla) Elçiye (Peygambere ve Hakk dava rehberine) muhalefet edip (haklı ve hayırlı hareketten ayrılırsa) ve mü’minlerin yolundan başka bir yola (Siyonist ve Haçlı İttifakına ve şeytani kurallarına) uyarsa, onu dönüp gittiği yanda (şerli ortam ve ortaklıkta) bırakırız (bu hıyanet ve hakaretinden dolayı tekrar Hakka ve hidayet yoluna dönmesine fırsat tanımayız ve hidayetini karartırız) ve (ahirette de) cehenneme sokarız. O ne kötü ve sürekli bir (zindan) karargâhıdır! [Not: İmam-ı Şafii: “Bu ayet, ‘icma’ya ve Hakk hâkim olsun diye ortaya çıkan oluşuma bağlı kalmayı gerekli sayan en önemli ayetlerin başındadır” buyurmaktadır. Bak: Razi. Cilt: 11 Sh: 43]
Rabbim, her birimizin halini istikamet üzere eylesin. Aziz Erbakan Hocamızın bir rüyada öğrettikleri duada olduğu gibi;
Rabbimiz,
Fethi mübin gerçekleşmeden canımızı almasın,
İmanımız kemale ermeden canımızı almasın,
Kardeşliğimiz olgunlaşmadan canımızı almasın…
Amin.
Aziz Erbakan Hocamızın da ifade buyurdukları gibi, insanlar iki sınıftır:
Nefsine esir olanlar ve nefsini terbiye edenler.
Rabbimiz bizlere; nefsimizi arındırarak, her türlü küfür ve kötülükten, isyan ve nankörlükten, lağviyat, fuhşiyat ve münkerattan, tevbe istiğfar ederek kurtulmayı nasip etsin.
Milli Çözümün ve Üstad Ahmet AKGÜL Hocamızın kıymetini bilmeyi, imanımızı olgunlaştırmayı, kardeşliğimizi pekiştirtirmeyi, feth-i mübine ulaşmayı ve bu uğurda samimiyetle, İhlas ve ihsanla gayret etmeyi, hatalarımızdan ders çıkarmayı lütfeylesin.
Hayır kardeşim, mertlik..
İçi dışı bir olmaktır, fikrinle zikrinin bir olmasıdır,
zihninin derinliklerinde besleyip büyüttüğün marazları
dışarıya ilim, irfan, salihmiş gibi göstermemektir.
Şuur her olaya, Hak’la bakmaktır
Meziyet; düşüp de, tekrar kalkmaktır!..
♦ “Haddini bilen Rabbini de bilir… Rabbini bilen kimse, haddini de bilir! Elbette yaşantınız inişli çıkışlı olacaktır. Hasbelbeşer insan bazı yanlışlara dalacaktır. Ne mutlu daldığı hatalardan ders alıp yukarı çıkanlara!.. Üstelik inci-mercan, denizlerin dibinde olur, dibe vurmadan nasıl inci mercan toplayacaksınız? Sürekli olarak ve her halde Allah’tan ellerinizi bırakmamasını isteyin. Ayaklarınızı dininde ve davasında sabit tutması için yardım dileyin…”
Kunut Duaları Anlamı
1. Allahım! Sen’den yardım isteriz, günahlarımızı bağışlamanı isteriz, razı olduğun şeylere hidayet etmeni isteriz. Sana inanırız, Sana tövbe ederiz. Sana güveniriz. Bize verdiğin bütün nimetleri bilerek, Sen’i hayır ile överiz. Sana şükrederiz. Hiçbir nimetini inkâr etmez ve onları başkasından bilmeyiz. Nimetlerini inkâr eden ve Sana karşı geleni bırakırız.
2. Allah’ım! Biz yalnız Sana kulluk ederiz. Namazı yalnız Sen’in için kılarız, ancak Sana secde ederiz. Yalnız Sana koşar ve Sana yaklaştıracak şeyleri kazanmaya çalışırız. Rahmetinin devamını ve çoğalmasını dileriz. Azabından korkarız, şüphesiz Sen’in azabın kâfirlere ve inançsızlara ulaşır.
Var mı beni içinizde tanıyan?
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim.
Kalmasa da şöhretimi duymayan,
Kimliğimi tarif etmek zor benim…
Bülbül benim lisanımla ötüştü.
Bir gül için can evinden tutuştu.
Yüreğine Toroslar’dan çığ düştü.
Yangınımı söndürmedi kar benim…
Niceler sultandı, kraldı, şahtı.
Benimle değişti talihi bahtı,
Yerle bir eylerim tac ile tahtı,
Akıl almaz hünerlerim var benim…
Kamil iken cahil ettim alimi,
Vahşi iken yahşi ettim zalimi,
Yavuz iken zebun ettim Selim’i,
Her oyunu bozan gizli zor benim…
Yeryüzünde ben ürettim veremi.
Lokman Hekim bulamadı çaremi.
Aslı için kül eyledim Kerem’i.
İbrahim’in atıldığı kor benim…
Sebep bazı Leyla, bazı Şirin’di.
Hatrım için yüce dağlar delindi.
Bilek gücüm Ferhat ile bilindi.
Kuvvet benim, kudret benim, fer benim…
İlahimle Mevlana’yı döndürdüm.
Yunus’umla öfkeleri dindirdim.
Günahımla çok ocaklar söndürdüm.
Mevla’danım, hayır benim, şer benim…
Kimsesizim hısmım da yok, hasmım da
Görünmezim cismim de yok, resmim de
Dil üzmezim, tek hece var ismimde
Barınağım gönül denen yer benim
Benim için yaratıldı Muhammed
Benim için yağdırıldı o rahmet
Evliyanın sözündeki muhabbet
Embiyanın yüzündeki nur benim.
CEMAL SAFİ
İki kanat olsun; korkuyla umut
Rabbini unutma, hep oku kunut
Günahın hatırla, iyliğin unut
Bil büyük hakaret, başa kakmaktır
Marifet; düştükten, sonra kalkmaktır!.
Mertlik zor dönemde, destek olmaktır
İnsallah bu mısralardanda herkes üzerine düşen payı alır. Herkes şiirde geçen dörtlüklerdeki kelimeleri başkaları için yazılmış inancından şuursuzluğundan biraz olsun kurtulur. Amin
Beni doğru yola ilet.
Yâ erhânerrâhimin:
Haddimizi bilmeyi, hududumuzu çizmeyi bize nasip et yarabbi..
Ahir ve akıbetimizi hayreyle yarabbi…
Senden istediğimiz af, rahmet, mağfiret adına ne varsa bütün kardeşlerimize hem dünya hem ahirette istemeyi de bize nasip eyle yarabbi..
Milli Çözüm’ün bütün fertlerine, kadınından erkeğine, çocuğundan gencine kadar her birine karşı, Kardeşliğimizi pekiştirmeden canımızı alma..
Kardeşlerimize karşı içimizde kin ve nefret adına ne varsa her birisini temizleyip arındırmadan canımızı alma..
Dünya ve Cennet kardeşliğimizi hakkıyla tesis etmeyi bize nasip et..
Bize her koşul altında kardeşlik ve müminlik bilincini öğreten Üstadımız Ahmet Akgül Hocamızın, etki ve irade alanını evrensel kıl ve İnsanlığa rahmet olacak Adil Düzeni kurmayı ve yürütmeyi nasip eyle..
Amin
DAHA NE DESİN
Milli Çözüm Ekibi olarak herbirimizin birebir muhatap alınarak, kimimizin dışında, kimimizin fersah fersah iç dünyasında bulunan ayrı ayrı maddi ve manevi hastalık ve marazları tedavi edebilmemizi Rabbimizden umuyoruz.
Ümmetin masumlarının çilesi dururken, Adil Düzen İnkılabının arefesinde manen pişmek dururken, Muhterem Üstadımızı da basit ve bayağılıklarımızla meşgul ederek hadsizlik ettiğimiz için kendilerinden bizleri bağışlamasını diliyoruz…
Selam Sadakatle Hidayete Tabii Olanlara…
Maddenin özü enerjidir. Enerji merkezi Milli Çözüm’dür. Bu hatta nur akışı vardır.
Hatalarımız, ihtiraslarımız, vazgeçilmez tutkularımız, hatada ısrarlarımız, küçük büyük putlarımız bizim iletkenliğimize engelleyen yalıtkanlarımızdır. Bunlar enerji akışına engeldir. Bu yalıtkanlardan sıyrılmak ise marifettir. Marifet istikamette olmak, merkeze sadık kalmak, akışta olmak, kalbi kirlerden arındırıp nur merkezi yapmaktır.
Arındırılmayan kalp kararır ve şeytani operasyonlara açık hal alır. Allah muhafaza enerji fişi çekilir, kendimizi enerji merkezi sanırken kararmış bir mum fitili olduğumuzu anlayamadan film sonlanır…
Dünyada ki tüm kitapları oku
insanın tanımını ve imtihan sırrını şu dörtlükte anlatamazsın…
“Milli Çözüm Ahmet hocam”
Allahım yanından ayırmasın, şartelimizi indirme Allahım..
İnsan beşer şaşar, ders alan kârlı
Marifet; düştükten, sonra kalkmaktır!..
Pişmanlıkla tevbe, edip kararlı
Nefsin yularını, tutup sıkmaktır
Meziyet; düşüp de, tekrar kalkmaktır!..
Her kim kendindeki, kusuru bulur
Bil o, beynindeki; basuru bulur
Sıdk ile tevbekâr, huzuru bulur
Tevbe; nefs başına, inen tokmaktır
Marifet; düştükten, sonra kalkmaktır!..
Sevapla övünme, hatan az görme
Gafletle kendine, kör tuzak örme
Nefs atına binip, gururla sürme
Kin ve haset kendi, dinin yıkmaktır
Meziyet; düşüp de, tekrar kalkmaktır!..
https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/kalkmasini-bilene-dusmek-firsattir-siir/