UCUZ KAHRAMANLARLA
SADECE UYUZ SONUÇLAR ALINIRDI!
Türk bayrağı yarıya indirilince, İsrail çıldırmış ve küstahlaşmıştı!
Haniye suikasti sebebiyle ilan edilen milli yas kapsamında Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçiliği’nde de bayraklar yarıya indirilmişti. Bu duruma sinirlenen Siyonist İsrail Dışişleri Bakanı Katz, haddini aşıp Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’a hakaretler yağdırmıştı. Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye, İran’ın başkenti Tahran’da kaldığı konuta düzenlenen bir saldırı sonucu hayattan koparılmıştı. Hamas ve İran saldırıdan İsrail’i sorumlu tutarken, Tel Aviv yönetimi resmi olarak suikasti üstlenmekten sakınmıştı. Fakat İsrail, kendilerine yöneltilen suçlamaları da reddetmiyorlardı.
Türkiye, Haniye suikasti sonrası sert açıklamalar yaparken, bir günlük de milli yas ilan ettiğini açıklamıştı. Bu kapsamda; İsrail’in başkenti Tel Aviv’deki Türkiye Büyükelçiliği’nde de dalgalanan Türk bayrağı, Haniye suikasti sonrası ilan edilen milli yas sebebiyle yarıya indirilmiş durumdaydı. Erdoğan Hükümeti ile İsrail, normalleşme adımları kapsamında karşılıklı olarak yıllar sonra büyükelçi atamaları yapmıştı. 7 Ekim 2023’ten sonra, iki ülke arasındaki gerilim, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü katliamlar sebebiyle yeniden artmıştı. Ama güya dindar kahraman Erdoğan yönetimi bu normalleşme anlaşmasını bile askıya almamıştı.
İsrail’den küstah bir açıklama yapılmıştı!
İsrail Dışişleri Bakanı Siyonist Yisrael Katz, Tel Aviv’deki Türk elçiliğinde Haniye için bayrakların yarıya indirilmesi nedeniyle Türk Büyükelçi Yardımcısının “şiddetli” kınama için Bakanlığa çağırıldığını vurgulamıştı.
Terörist Katz, “İsrail, 7 Ekim’de tecavüz ve cinayet eylemlerini gerçekleştiren Hamas terör örgütünün elebaşı olan İsmail Haniye gibi bir katilin matemine katılım gösterilmesini kabul etmeyecek ve hoş karşılamayacaktır. Büyükelçilik temsilcileri yas tutmak istiyorlarsa Türkiye’ye gitmeli ve terör örgütü Hamas’ı kucaklayan, onun cinayet ve vahşet eylemlerini destekleyen Efendileri Erdoğan ile birlikte yas tutmalıdırlar.” gibi küstahça ifadeler kullanmıştı.
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir de bayrakları yarıya indirmeyi “Utanç verici” olarak nitelendirip, “Türkiye’nin İsrail Büyükelçiliği temsilcilerini, bayrağı tamamen indirip ülkelerine dönmeye davet ediyoruz.” şeklinde havlayıp salyalarını akıtmışlardı.
Türkiye’den cevaplar maalesef çok cılızdı!..
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, İsrail Dışişleri Bakanı’nın yaptığı sosyal medya paylaşımına, “Müzakerecileri öldürerek, diplomatları tehdit ederek barışa ulaşamazsınız.” şeklinde karşılıkta bulunmuşlardı. Ayrıca TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AKP Kayseri Milletvekili Hulusi Akar da İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ın sosyal medya paylaşımına çok sert çıkışmıştı. Bakan Akar X hesabından yaptığı açıklamada “Vampirleşmiş Siyonaziler insani hiçbir duyguya tahammül edemiyorlar. Büyükelçiliğimizin çalışanlarına istikamet bildirmek insanlık vicdanında küçülmüş bir Dışişleri Bakanının haddine değildir. Küstahça Cumhurbaşkanımıza dil uzatan bebek katili Netanyahu çetesi; bilinen en az 40 bin kişinin hayatına mal olan soykırımla tüm dünyayı ateşe atarken, bizler hiçbir oldubittiye izin vermedik, vermeyeceğiz.” diye uyarmıştı.
Ve hele, bu hakaretlerin ilk muhatapları olan Sn. Erdoğan’dan ve Dış Bakanı Hakan Fidan’dan, niye Siyonist küstahların hak ettikleri etkili bir yanıt çıkmamıştı? İşte bakın, Hollanda’nın huysuz ve soysuz siyaset soytarısı Geert Wilders; HAMAS’a ve Aziz Türk halkına hakaretler yağdırıp: “Hamas pisliğine yas tutan ahmakların ülkesi!” diye havladığı halde, hâlâ şu Haçlı AB kapısında dilenmek nasıl bir kahramanlıktı?
Sn. Erdoğan’ın, bu Terörist İsrail’in ve Şehit İsmail Haniye’nin katillerinin baş destekçisi ABD’nin Bunak Biden’ı, Rusya ile yaptıkları casus takasına aracılık için açtığı teşekkür telefonuna çıkması bile vicdanlarımızı sızlatmıştı!
Ekrem İmamoğlu’ndan Erdoğan’ı eleştiren İsrail Dışişleri Bakanı’na yanıt:
İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, 2 Temmuz 2024 Cuma akşamı X platformundan yaptığı Türkçe bir paylaşımda Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’ı hedef alıp Hamas’ı desteklemekle suçlayan Katz, “(Erdoğan) tüm özgür dünyanın duruşuna karşı, sadece Hamas’ın katillerine ve tecavüzcülerine verdiği destek uğruna Türkiye’yi bir diktatörlüğe dönüştürüyor” ifadelerini kullanmıştı. “Atatürk’ün Türkiye’de inşa ettiği mirasını Erdoğan’ın ortadan kaldırdığını” yazan Katz, “Her şeyin güzel olacağı günler için umut edelim” diye yaptığı paylaşımın sonunda İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu etiketlemeyi unutmamıştı.
İBB Başkanı İmamoğlu ise Yisrael Katz’ın paylaşımını alıntılayarak verdiği yanıtta “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bayrağına ve Cumhurbaşkanı’na hakaret eden bu açıklamanızı size aynen iade ediyorum” diye çıkışmıştı. Paylaşımında “Demokrasiyi ve hukuku, elinde on binlerce çocuğun kanı olan birilerinden öğrenecek değiliz” diyen İmamoğlu, “Evet, her şey çok güzel olacak. Filistin özgür olduğu zaman” diyerek Katz’ın paylaşımına tepki koymuşlardı.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un X hesabından yaptığı paylaşım ise samimiyet ve ciddiyetten uzaktı!
“Buraya bak, katil ruh hastası!
Sen Recep T. Erdoğan’ın ismini, masumların kanını emdiğin o kirli ağzına aldıkça biz kendisini daha fazla desteklemeye, daha kararlı bir şekilde arkasında durmaya devam edeceğiz. Sizin gibi eli kanlı soykırımcı katillerden Sayın Cumhurbaşkanımızın da ülkemizin de öğreneceği tek bir şey yoktur! Filistinli kardeşlerimize yönelik işlediğiniz katliamların, uyguladığınız bu rezil soykırımın hesabı elbet bir gün sorulacak!” ifadelerini kullanmıştı.
İşte şimdi Rahmetli Erbakan Hocamızın şu tespitlerini hatırlatmanın tam zamanıydı. “Ey palavra sallayan patavatsızlar… İsrail laftan değil güçten anlar!.. Ama ne yazık ki, o cesaret ve dirayetin de sizde olmadığının farkındalar!..”
Süleyman Soylu’dan uyarı: Katile verilecek cevap ‘söz’de kalmamalıdır!
Eski İçişleri Bakanı ve AKP İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu, “Erdoğan, Hamas’ın katillerine ve tecavüzcülerine verdiği destek uğruna Türkiye’yi bir diktatörlüğe dönüştürüyor” diyen İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ı yanıtlamıştı. Soylu, sosyal medya hesabından yazdığı mesajda, “Katile verilecek cevap ‘söz’ değildir” diye hatırlatmıştı.
Siyonist Katz, sosyal medya hesabından İbranice, İngilizce ve Türkçe olarak yaptığı paylaşımda, şu ifadeleri kullanmıştı:
“Erdoğan, tüm özgür dünyanın duruşuna karşı, sadece Hamas’ın katillerine ve tecavüzcülerine verdiği destek uğruna Türkiye’yi bir diktatörlüğe dönüştürüyor.
Türkiye’de 57 milyon kullanıcısı olan Instagram’ı engelliyor, İsrailli bir atlet bir Türk atleti yendi diye spor yayınlarını kesiyor, Türkiye’nin askeri ihtilaf içinde olmadığı demokratik bir ülkeyi işgal etmekle tehdit ediyor ve ticari ilişkileri keserek Türk ihracatçılarına yıllık 6 milyar dolar zarar veriyor.
Erdoğan, bilimsel, kültürel, teknolojik ve ekonomik kabiliyetlere sahip bir Türk devletini alıp yok ediyor, ilerici ve müreffeh bir Türkiye inşa eden Atatürk’ün mirasını ortadan kaldırıyor.
Her şeyin güzel olacağı günler için umut edelim.”
Acaba Sn. Süleyman Soylu, Erdoğan’a yağcılık mı yapmaktaydı? Yoksa Erbakan’ın sözlerini hatırlatıp, “Lafı bırakıp icraat yapın!” uyarısında mı bulunmuşlardı?
Ama az kaldı; “HAMAS İsrail’i dize getirdi! GAZZE, Alman hükümetini yendi. GAZZE İngiliz hükümetini yendi. GAZZE, Fransız hükümetini de yendi. GAZZE, ABD hükümetini de yenecek. “O halde düşmanlarınızın çokluğu sizi korkutmasın. Zira sizi destekleyen Allah’tır.” hatırlatmasını kulaklara ve kafalara kazımanın tam zamanıydı.
İran’da Güvenlik Zafiyeti ve AKP İktidarının Kof Çıkışları!
Şehit İsmail Haniye’ye yönelik suikastte kullanılan muhtemel iki silah sistemi üzerinde durulmaktaydı:
İlki; görüntü alıp, hedef belirlemek için Quadrocopter türündeki drone araçlar kullanmaktı. İkincisi ise İsrailli Rafael tarafından üretilen Spike adı verilen güdümlü füzeleri fırlatmaktı. Farklı boyutta türleri olan Spike’ın menzili 1,5 km ile 50 km arasında değişiyor ve türüne göre omuzdan, askeri araçtan, helikopterden veya gemiden ateşleniyordu. Bu da İran’daki güvenlik zafiyetini, CIA-MOSSAD’ın bu denli rahat hareket ettiğini, yerli ve etkili işbirlikçileri eliyle cinayetler işlediklerini ortaya koymaktaydı. Bu arada en çok Spike alan ülkelerden birinin Azerbaycan olması üzerinde de durmak lazımdı.
Erdoğan’ın İsrail Yaklaşımı ve Yakışıksız Tavırları!
İsmail Haniye Suikastinin hemen sonrasında “İslam dünyasının daha güçlü duruşuyla ve insanlığın ittifakıyla Gazze’deki zulüm ve soykırım başta olmak üzere İsrail’in coğrafyamızda estirdiği terörün son bulacağını, bölgenin ve dünyanın huzura kavuşması için Türkiye olarak bütün yollara başvurulacağını” belirten Erdoğan’ın, 20 yıllık iktidarından ilk hatırlananlar şunlardı:
1- AKP, 16 Temmuz 2002’de ABD’de Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü JINSA’da temaslarda bulunarak bir nevi iktidar iznini mi almışlardı?
2- AKP, Temmuz 2003’te çıkardığı 4916 sayılı kanun ile İsraillilerin GAP bölgesinde toprak satın almasına imkân sağlamıştı. İtirazlara karşı “Global baktığımız zaman bunun bir sakıncası yok.” buyurmuşlardı.
3- Erdoğan, Ocak 2004’teki ABD ziyareti sırasında Amerikan Yahudi Komitesi’nden “Üstün Cesaret Madalyası” almıştı. Erdoğan bu madalyayı alan Yahudi olmayan tek isim olmaktaydı!?
4- AKP, 15 Temmuz 2004’te Ankara’da bir mutabakat zaptı imzalayarak, Serbest Ticaret Anlaşması kapsamında İsrail’e Türk tarımını çökertme olanağı sunmuşlardı…
5- 2004’te AKP’li Ömer Çelik TBMM’de “Filistinlilerin yaptığını terör, İsrail’in yaptığını ise şiddet” olarak vasıflandırmıştı.
6- AKP bir ilke imza atarak, 6 Aralık 2004’te Ankara’da, İsrail’e, Siyonizm’in kurucusu Theodor Herzl’i anma fırsatı tanımıştı…
7- AKP’li Enerji Bakanı Hilmi Güler, İsrail Ulusal Altyapı Bakanı Binyamin Ben-Elizer ile boru hattı anlaşması imzalamıştı. Türkiye’den İsrail’e uzanacak boru hattından petrol, doğalgaz, elektrik, su ve fiberoptik geçmesi planlanmıştı.
8- Erdoğan, “İsrail’in en yetkili ağzı, Mahmut Abbas’ın tutuklu Hamas Milletvekillerinin serbest bırakılmasını istemediğini söyledi” diyerek, Filistin Devlet Başkanını zor durumda bırakmıştı…
9- 2004’te ABD’de bir panele katılan Erdoğan “80 yaşına merdiven dayamış olan bir Arafat, barışın önünde bir engel olamaz. (Yani Büyük İsrail hedefine mâni olunamaz!)” demekten sakınmamıştı. Panelde eski İsrail Başbakanı Ehud Barak ile yan yana oturmuşlardı.
10- İsrail, 6 Eylül 2007 tarihinde Suriye’nin gizli nükleer reaktörünü vurduğunda Erdoğan iktidarı Siyonistlere Türkiye hava sahasını kullandırmışlardı.
11- Davos’ta sözde “one-minute” krizi yaşanırken, TBMM’de Türkiye-İsrail Dostluk Grubu üyesi 361, Türkiye-Filistin Dostluk Grubu üyesi ise sadece 60 Milletvekili bulunmaktaydı.
12- AKP hükümeti, Mavi Marmara’ya saldırıdan iki hafta önce, İsrail’in OECD’ye üye olmasını onaylamıştı. Ayıca AKP, Mavi Marmara saldırısından sonra TBMM’nin yayımlayacağı deklarasyonda “TBMM, Türk hükümetinden İsrail’le siyasi, askeri ve ekonomik ilişkileri gözden geçirmesini bekliyor” ifadesine itiraz edip karşı çıkmışlardı. Unutmayın, çünkü geçmişi unutursanız bugünü anlayamaz ve geleceği kurgulayamazsınız! Bu iktidar, İsrail’in Mavi Marmara katliamını bile yanıtsız bırakmıştı. Bu hükümetle, bu zihniyetle, şahsiyetli ve haysiyetli politika imkânsızdı!
13- Erdoğan, İsrail’in güvenliğini sağlayan Kürecik Radar Üssü’ne ev sahipliği yapmıştı ve hâlâ kapatmamıştı.
14- Dönemin MOSSAD Başkanı Tamir Pardo, 10 Haziran 2013’te gizlice Türkiye’ye gelmiş ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la görüşme yapmışlardı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan, İhvan iktidarının devrilmesinden 15 gün önce Mursi’yi uyarmıştı. Mursi’ye bu uyarıyı ileten, aslında MOSSAD’dı. 4 Ağustos 2024’te de Mısır Refah kapısında “Gazze açlıktan ölüyor!” diye riyakârlık yaparken, yoksa “İran’ın değil Amerika’nın yanında duralım” diye mi Mısır’a uğramıştı?
15- İsrail ile Türkiye’nin ticaret hacmi, karşıt görüntülü söylemlere rağmen, her yıl artmaktaydı.
2014’ten günümüze de tam gaz Siyonizm hizmetkârlığı sinsice ve sistemli şekilde devam edip durmaktaydı.
7 Ekim 2023’ten bu yana bırakın yaptırım uygulamayı, alenen İsrail ile ticarete imkân tanıyan ve lojistik destek sağlayan Erdoğan bugün ise “Gelip gerekirse İsrail’e gireriz!” diye havalar atmaktadır!.. Evet, fıkra bu kadardır!..
Evet evet! Denenmiş denenmez!.. Elenmiş elenmez!.. Hak bir davaya, milli ve manevi çıkarlara hıyanet eden düzelmez!.. Siz bir zaman halkı aldatırsınız… Hatta zulmettikçe gafillerce alkışlanırsınız!.. Ama Yüce Halık-ı Teâlâ’yı asla aldatamazsınız ve intikamından kurtulamazsınız!..
Ey Kahraman(!) İktidar, Önce Şu Siyonist Uşaklarını Vatandaşlıktan Atın!
Hamas’ın operasyonu sonrasında, dünyanın dört bir yanındaki çifte pasaport taşıyan vatandaşlarını işgal ordusuna katılarak Filistinlileri katletmeye çağıran İsrail’in emrine uyan Türk pasaportu taşıyan Siyonistlerin, 5901 sayılı kanuna göre vatandaşlıktan atılması lazımdı. Türk vatandaşı Yahudilerin İsrail’in doğal vatandaşı sayıldıkları için bu ülkeye gidip, askerlik yaptığını ve ardından ‘yedek asker’ olarak kaydedildiğini hatırlatan hukukçular, İsrail adına katliama katılanların suç işlediğini ve yargılanmalarının gerektiğini vurgulamışlardı.
7 Ekim’de başlayan Filistin-İsrail savaşı, İsrail’in Gazze’deki savunmasız Müslümanları gelişigüzel bombardımanlarla öldürdüğü bir soykırıma dönüşürken, dünyanın her yerinden yedek İsrail askerleri, İsrail Savunma Bakanlığı’nın Gazze’ye kara harekâtı için yaptığı çağrı üzerine bu ülkeye gidiyorlardı. Fransa, Almanya, İngiltere, ABD, Kanada, Arjantin, Brezilya gibi ülkelerden masum Müslümanları katletmek üzere İsrail’e giden yedek askerler kameralar önünde çeşitli propaganda mesajları vererek uçaklara binerken, Türkiye’den İsrail’e gidenler ise sessiz ve sinsice hareket ediyorlardı. İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde ikamet eden Türk vatandaşı Yahudiler, İsrail’in doğal vatandaşı sayıldıklarından bu ülkeye gidip askerlik yapıyorlardı. Askerlikleri bittiğinde ise yedek asker kaydediliyorlardı.
Kanunlar Türk Yahudilerin Filistin’de savaşmasını yasaklamaktaydı.
5901 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 29’uncu maddesinin ‘a’ ve ‘c’ bentlerinde, yabancı ülke adına askerlik vb. hizmetlerde bulunanların Türk vatandaşlığını, Bakanlığın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile kaybedebilecekleri kayıtlıydı. 29’uncu maddenin ‘a’ bendinde, “Yabancı bir devletin Türkiye’nin menfaatlerine uymayan herhangi bir hizmetinde bulunup da bu görevi bırakmaları kendilerine yurt dışında dış temsilcilikler, yurt içinde ise mülki idare amirleri tarafından bildirilmesine rağmen, üç aydan az olmamak üzere verilecek uygun bir süre içerisinde kendi istekleri ile bu görevi bırakmayanların”, ‘c’ bendinde ise “İzin almaksızın yabancı bir devlet hizmetinde gönüllü olarak askerlik yapanların” Türk vatandaşlığını kaybedebilecekleri hükmü bulunmaktaydı.
Türk Yahudilerin bu yaptıkları insanlık suçu kapsamındaydı.
Konuya ilişkin Akit’e konuşan Avukat Cüneyt Toraman, şunları hatırlatmıştı: “Bugüne kadar bu maddeler hayata geçirilmedi. Ancak insanlık aleyhine işlenen suçlarla ilgili Türkiye Cumhuriyeti, Türk Yargısı sınır tanımaksızın yetkili olduğundan, Filistin’de bu saldırılara maruz kalan Filistinlilerin Türk mahkemelerine müracaat edip, bu suç faillerinin bazılarının Türkiye’de olduğunu, bu kişilerin İsrail adına katliamlara katıldığı konusunda bilgi ve belge bulunduğunu bildirip, bunların tespit edilerek cezalandırılmasını talep ederlerse, Cumhuriyet Savcıları soruşturma başlatmak zorundadır. Bu kişiler Türkiye’ye giriş yaptıklarında yakalanıp yargılanabilir, suça, katliama karıştığı sabit olursa cezalandırılabilir. Türkiye’de yaşayıp, hayatını kazanan, mal-mülk sahibi olan Türk vatandaşı Yahudilerin İsrail adına savaşa iştirak etmesi insanlık suçudur. Burada Filistinli Müslümanlara yönelik katliamlara, İsrail Ordusuna katılmaları insanlık adına utanç vericidir.”
Bazı CHP’lilerin İsrail Uşaklığı Mide Bulandırıcıydı!
Terör devleti İsrail’in Gazze’deki soykırım saldırılarına katılan ve Türk vatandaşlığı bulunan çifte vatandaşların, ‘mal varlıklarına el koyulması, vatandaşlıktan çıkarılmasına’ ilişkin kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi önergesinden bile CHP rahatsızdı. Oysa “Dünyanın neresinde olursa olsun hangi dine ve millete mensup olursa olsun, soykırım suçu işleyen katillerin Türkiye’de yargılanıp cezalandırılmasını, çifte vatandaş olanlardan ‘yurda dön’ çağrısına uymayanların üç ay içerisinde vatandaşlıktan alınması ve mal varlıklarına el konulmasını öngörmektedir” kaydı vardı. Bu teklife CHP Grup Başkanvekili Murat Emir’in: “Arkası önü belli olmayan haberler üzerinden burada konuşma yapmak doğru değil” açıklaması ise İsrail uşaklığının daniskasıydı.
Oysa, Terör devleti İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda en az 15 bin 694’ü çocuk, 10 bin 279’u kadın olmak üzere 50 bin Filistinli ölmüş, 100 bin kişi yaralanmıştı. İsrail’in soykırım saldırılarına Türk pasaportu da olan çifte vatandaşların da katıldıkları ortaya çıkmıştı.
Türkiye vatandaşı 4 bin katil, İsrail ordusunda görev yapmaktaydı!?
Gazze’deki saldırılarda görev alan İsrail askerlerinden 4 bini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına sahip durumdaydı. Bu kişiler deşifre olmamak için üçüncü ülkeler üzerinden ve farklı kimlikler kullanarak İsrail’e gidiyorlardı. Gönüllü ve geri hizmetlerle birlikte bu sayının 10 bini geçtiği konuşulmaktaydı. Türkiye’den gidenler önemli görevlere atanmakta, hatta Demir Kubbe sisteminin başındaki isimlerden birinin Türkiye vatandaşlığı bulunmaktaydı.
Gazze’de 7 Ekim’den bu yana 50 bine yakın masumun kanına giren, 100 bin masumu sakat hale getiren Siyonist askerlerinin 4 bininin Türk pasaportu taşıyan Yahudiler olduğu saptanmıştı. Bunların 400’ünün Türkiye’den gittiği ortaya çıkmıştı. İsrail’de 250 bin Türk pasaportu taşıyan kişi yaşamaktaydı. Türkiye’de ise 20 bin civarında hem Türk hem İsrail vatandaşı Yahudi bulunmaktaydı. Bunlar İsrail için askerlik yapıyorlardı. Türkiye vatandaşı 4 bin Siyonist’in, askerlik yapmakla kalmayıp Gazze’ye gidip İsrail’in katliamına destek verdiği ortaya çıkmıştı. Edinilen bilgiye göre bu kişiler, Türkiye’den değil, deşifre olmamak için üçüncü ülkeler üzerinden ve farklı kimlikler kullanarak İsrail’e ulaşmaktaydı. Arkadaş Derneği, CHABAD ve İsrail’deki Türkiyeliler Birliği bu süreçte etkin rol almıştı. 7 Ekim’den bu yana en az 65 Türk vatandaşı Yahudi, Gazze’de öldürülmüş, 110’u da yaralanmıştı.
Üstelik Bu Siyonist Katiller Türkiye’de Askerlikten Muaflardı!
İsrail’de 18 yaşına giren her vatandaş, zorunlu askerliğe alınmaktaydı. Anlaşma gereği İsrail’in de aralarında bulunduğu 12 ülkede askerlik yapan çifte vatandaşlar Türkiye’de askerlikten muaf tutulmaktaydı. Bilgi veren resmi kaynaklar, Türkiye’de yaşayan ve askerlik tercihini İsrail’den yana kullanan Yahudilerin çoğunlukta olduğunu aktarmaktaydı. Yahudiler 1950 yılında İsrail’de çıkan bir yasa uyarınca otomatik olarak İsrail vatandaşlığı hakkı kazanıyorlardı. İsrail, bunlara Siyonizm’i empoze ediyor, bu kişiler yaşı gelince İsrail’e askerlik yapmaya gidiyorlardı. Türkiye’de yaşayan Yahudilerin İsrail’e götürülmesi ve askerlik öncesi süreçlerle ilgili “Arkadaş Derneği” yoğun faaliyet yapmaktaydı. İlkokuldan itibaren Siyonizm’e bekçi yetiştiren dernek, Türkiye’den gidecek olanlara maddi destek ve İsrail’de de geniş imkânlar sunuyorlardı.
Ama sakın ha! Ey Mü’minler, gevşemeyin, üzülüp ümitsizliğe düşmeyin… Eğer gerçekten inanmış ve Allah’a adanmış kimselerseniz, üstün gelecek ve zafere erişecek sizlersiniz! Bekleyin, inşaallah az kaldı… Öylesine kutlu devrim ve değişimler yaşanacak ki; sıkışan İran’ı da Türkiye kurtaracak, İsrail çıbanını da Türkiye deşip temize çıkaracak!.. İşte o zaman Erbakan kimmiş, Milli Çözüm neymiş; Şeytaniler şaşıp kalacak ve inşaallah Rahmaniler hayran kalacaklardır!..
Demir Kubbe’nin Başında Bir Türkiye Vatandaşı!
Türkiye’de yaşayanlar İsrail safında savaşmaktan da çekinmiyorlardı. Dört bin civarında Türk pasaportlu Yahudi, Gazze’de dokuz aydır süren soykırım suçuna ortak olmuşlardı. Geri hizmet ve rezerv asker ve gönüllüler ile birlikte bu sayının 10 bini aştığı konuşulmaktaydı. Türkiye’den gidenler ve İsrail’de yaşayan Yahudilerin listesinin, İsrail’deki Türkiyeliler Birliği isimli Tel Aviv merkezli dernekte olduğu anlaşılmıştı. Derneğin resmi kayıtlı 120 bin üyesi bulunuyor. İsrail dışında yaşayan Yahudilerin tespit edilmesini ve ikna sürecini CHABAD isimli Siyonist kuruluş üstlenmiş durumdaydı. Türkiye ve benzeri ülkelerden götürülen bazı Yahudiler Gazze’den çektikleri videolarla CHABAD’a teşekkür ediyorlardı. Türkiye’den gidenlere önemli görevler veriliyordu. İsrail’in “Demir Kubbe” sisteminin başındaki generalin de bir Türkiyeli olduğu saptanmıştı. İsrail’de yaşayan ve Türk vatandaşlığı olanların ana merkezi Tel Aviv’de Bat Yam bölgesi olmaktaydı. Bir tür getto niteliği taşıyan bölgede Türk usulü restoran ve kahvehaneler bulunmaktaydı. Bu kişiler arasında yılın önemli bir bölümünü Türkiye’de geçirenlerin sayısı da oldukça fazlaydı.
Bu Hainlerin Derhal Vatandaşlıktan Çıkarılmaları Lazımdı!
Türkiye’deki “İsrail askerleri” Gazze katliamıyla yeniden gündeme taşınmıştı. TBMM’ye sunulan kanun teklifi ile İsrail saflarında savaşan tüm Yahudilerin vatandaşlıktan çıkarılması önerisi tartışılmaktaydı. Teklifte; İsrail’in Gazze’de soykırım suçu işlediği ve bu suçların uluslararası mahkemelerce de teyit edildiği vurgusu yapılmıştı. 7 Ekim’den sonra Yahudi olmayan çok sayıda Türk vatandaşının da İsrail safında savaşmak için müracaatta bulunduğu sosyal medya paylaşımlarıyla ortaya çıkmıştı.
“Şehit İsmail Haniye’ye Rahmet, Terörist Katillere Lanet Mesajları” Siyonistleri Kızdırmış ve Türkiye’de Instagram’a Erişim Engeli Başlamıştı.
Sosyal medya platformu Instagram’a 02 Ağustos 2024 sabahından itibaren Türkiye’den ulaşılamamıştı. Instagram çöktü mü? sorusu gündeme gelirken BTK’nın resmi web sitesinden yapılan sorgulamada Instagram’a erişim engeli getirildiği anlaşılmıştı. Peki, Instagram neden kapatılmıştı?
Sosyal medya platformu Instagram’a o sabah giriş yapamayan kullanıcılar ‘Instagram çöktü mü?’ sorusuna yanıt aramışlardı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun internet sitesinde yer alan bilgiye göre ise Instagram’a erişim engeli getirilmiş durumdaydı. Türkiye’deki kullanıcılar Instagram’a giremiyor, ancak Meta’nın diğer sosyal medya platformu Facebook’a erişim sağlayabiliyordu.
BTK’nın sitesinde yapılan sorgulamada Instagram hakkında uygulanan kararlar başlığı altında “Instagram.com 02.08.2024 tarihli Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu kararıyla erişime engellenmiştir” yazısı yer almaktaydı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından sosyal medya platformu Instagram’a getirilen erişim engeli ile ilgili “Net bir şekilde hassasiyetlerimiz belli. Oradaki eksiklikler belli. O eksiklikleri giderdikleri an yani diyelim ki bir saat sonra biz o engeli kaldırmış olacağız.” gibi kof havalar atmıştı. Uraloğlu, Instagram’a getirilen erişim engeli ile ilgili soru üzerine yaptığı konuşmada, Türkiye’nin bir hukuk ülkesi olduğunu, ülkenin koyduğu kurallar, değerler ve hassasiyetlerin bulunduğunu hatırlatmıştı. Abdulkadir Uraloğlu, en son katalog suçları kapsamında kendilerini uyardıklarını, ancak gerekli karşılığı bulmadıkları için de bir erişim engeli koyduklarını dile getirerek, bir sürü mazeret aktarmıştı.
Bakan Yardımcısı Sayan da Bir Açıklama Yapmıştı!
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan da, Instagram’a erişim engeliyle ilgili sosyal medya hesabından açıklama yapmıştı. Sayan, “Değerlerimize saygı duyan, dezenformasyonsuz, daha temiz ve güvenli bir sosyal medya tesis etmek için ne gerekiyorsa yapacağız” diye çıkışmıştı.
“Şöyle bir hatırlayalım; gelin ülkemizde temsilcilikler açın, insanımızın hak ihlallerinin önüne geçelim dedik. Gelmek istemediler. Kendilerine bildirilen suçlara karşı gereken adımları yerine getirmediler. Birlikte daha temiz bir internet inşa edelim, milletimiz muhatap bulsun dedik, birtakım sanal ofislerle göstermelik işler yaptılar. Yaptığımız kanun değişiklikleri ile tüm bu arkadan dolanmaların önüne geçtik. Görüyoruz ki aynı anlayışı hâlâ sürdürmeye çalışıyorlar. “Bildiğimi okurum, istediğimi yayımlarım, istediğimi yayımlamam” diyorlar. Biz bunu kabul etmedik, etmeyeceğiz. Değerlerimize saygı duyan, dezenformasyonsuz, daha temiz ve güvenli bir sosyal medya tesis etmek için ne gerekiyorsa yapacağız.” iddiaları tamamen tutarsızdı. Çünkü Siyonist sermaye güdümlü Instagram, Şehit İsmail Haniye’ye yönelik mesajları hazmedemiyorlardı!
Türkiye’den Haniye içeriklerini sansürleyen Instagram’a mahkeme kararsız engelleme talimatı, Ulaştırma Bakanlığı’ndan mı ulaştırılmıştı?
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, İsmail Haniye paylaşımlarını sansürleyen META’ya bağlı Instagram’a erişim engeli koymuşlardı. 2 Ağustos tarihli karar, bir mahkeme kararına dayanmıyordu ve bir gerekçe de açıklanmamıştı. Türkiye’den Instagram’ı engelleyen Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) talimatı, Ulaştırma Bakanlığı’ndan aldığı ortaya çıkmıştı. BTK, tepkilere karşın engelin ne kadar süreceğine ilişkin herhangi bir açıklama yapmamıştı. Kararın, bir mahkeme kararıyla da tescillenmesi olasıydı.
Hamas lideri İsmail Haniye’nin İran’da öldürülmesinden sonra İsrail’e karşı sert tutum alan Türkiye’de sosyal medya platformu Instagram’a erişimi engellemesine tepkiler sürerken, erişim engelinin arkasında kimin olduğu da tartışmaya yol açmıştı. Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Instagram’ın kapatılmasıyla ilgili sadece “instagram.com, 02/08/2024 tarihli ve 490.05.01.2024.-608903 sayılı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu kararıyla erişime engellenmiştir” açıklaması yapılmıştı.
Kararın arkasında Ulaştırma Bakanlığı mı vardı?
Bazı kaynaklara göre kararın arkasında BTK’nın bağlı olduğu Ulaştırma Bakanlığı vardı. İletişim Başkanlığı’nın BTK’ya talimat verme yetkisi bulunmamaktaydı. Hükümet kaynakları da BTK’ya talimatın Ulaştırma Bakanlığı’ndan verildiğini aktarmıştı. CNBC-e tarafından edinilen bilgiye göre BTK Başkanlığı, Instagram’ı erişime engellerken re’sen kapatma yetkisini kullanmıştı. BTK Başkanlığı Filistin ve İsmail Haniye suikasti sonrası paylaşımlara getirilen engeller nedeniyle bu kararı almıştı. Re’sen kapatma kararlarında 24-48 saat arasında mahkeme kararı alınması lazımdı. CNBC-e’ye bilgi veren BTK kaynakları, “Mahkemeden kararın bugün alınmasının beklendiğini” duyurmuşlardı.
Yeni Şafak ise; “Meta şirketinin Instagram ve Facebook’u, görülmemiş bir karartma uygulayarak şehidin fotoğrafı ve isminin geçtiği binlerce paylaşımı, hızlı bir şekilde kaldırmıştı” bilgisini paylaşmıştı. İşte Türkiye’ye çağ atlattığı sanılan AKP iktidarının teknolojik fotoğrafı!?
Durum şudur: İletişim Başkanının Hamas lideri Haniye’nin ölümü sonrasında hazırladığı taziye mesajını Instagram yayımlamıyor veya yayından kaldırılıyor. Bunun üzerine Ulaştırma Bakanlığına bağlı BTK eliyle Instagram’a erişim kapatılıyor. Gece yarısı ise Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile İletişim Başkanlığına verilen yetkiler AYM tarafından iptal ediliyor ve bu karar hem Resmi Gazete’de hem de AYM’nin web sitesinde yayımlanıyor. Bunun üzerine İletişim Başkanlığı AYM’nin sitesine erişimi engelliyor. Tabi İletişim Başkanlığı bunu ben yaptım diyemiyor. Sonuç olarak ortada büyük bir sorun var. Tüm bu engellemeler idari kararlarla yapılıyor. Ortada yalandan da olsa bir mahkeme kararı bulunmuyor. İşte bütün bunlar tek adam rejimin sonuçları oluyor.
Asıl soru: AYM’nin iptal kararı CB’ye rağmen nasıl gece yarısı Resmi Gazete’de yayımlanıyordu? Son gece yarısından bahsediyoruz, değil mi? Eğer durum buysa, arka planda çok ciddi bir güç savaşı yaşanıyordu!..
KENDİNİZE VE ÇEVRENİZE YAZIK ETMEYİN!
Erbakan Hocamızın siyasi mirası olan SP’yi, Gelecek ve Deva Partileriyle birleştirip “İsrail Baltasının yerli sapı olan…” Abdullah Gül’e teslim etme… Yani Milli Görüş’ü tarihe gömme hazırlıkları karşısında huzursuz olup huysuzlaşmayan… Partiden birileriyle karşılaştığında bu sinsi ve Siyonist girişimi hatırlatıp, mutlaka tepki koymaları yönünde uyarıda bile bulunmayan… Ama yorumlarda sürekli “Erbakan’a bağlılıktan…” dem vuran zavallılar hem riyakârdır, hem de sahtekârdır!..
En büyük ahmaklıkları ise, Milli Çözüm sadıklarını ve Üstadımızı aldatabileceklerini sanmalarıdır. Samimi pişmanlık son şanslarıdır.
Aksi halde; bütün nefsani çırpınışlarınız boşunadır. Allah’ın aziz kıldığını zelil konuma taşımanız da, Allah’ın zelil kıldığını izzetli ve şerefli yapmanız da imkânsızdır.
“De ki: ‘Ey mülkün (cümle kâinatın ve bütün varlıkların) gerçek sahibi olan Allah’ım!.. Sen mülkü (devlet ve serveti) dilediğine verirsin ve dilediğinden de mülkü (nimet ve fazileti) çeker alırsın… (Allah’ım, Sen) Dilediğini (ve layık gördüğünü) aziz eder, yüceltirsin; dilediğini (ve hak edeni) de zelil eder alçaltırsın. Ve her türlü hayır ve iyilik Senin elindedir. Gerçekten Sen her şeye Kâdir’sin.’” (Âl-i İmrân: 26)
Siz sıradan bir yazar gibi göstermeye çalışsanız da O bizim Üstadımızdır. Onun rehberliği ve öğretileri olmadan Erbakan Hocamızı da, kutlu davasını da, bilimsel programlarını da anlamanız ve hele uygulamanız sizlerin çapını, çok ama çok aşmaktadır. Ama böyle devam edin, ayarınızı ve amacınızı daha iyi tanımamız için bunlar bize lazımdır ve Cenab-ı Hakkın özel ikramı sayılır!…
Ufuk EFE
Evet evet! Denenmiş denenmez!.. Elenmiş elenmez!.. Hak bir davaya, milli ve manevi çıkarlara hıyanet eden düzelmez!.. Siz bir zaman halkı aldatırsınız… Hatta zulmettikçe gafillerce alkışlanırsınız!.. Ama Yüce Halık-ı Teâlâ’yı asla aldatamazsınız ve intikamından kurtulamazsınız!..
Maalesef başımızdaki iktidar işbirlikçilikte o kadar zirve yapmıştı ki, yapılan aşağılamalara karşı ciddi hiç bir yaptırım yapmamıştı.
“Ayniyesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” demiş eskiler ne güzelde demişler. Erdoğan iktidarına baktığımız zaman ne kadar İsrail karşısında ve Filistinli mazlumların yanında diye bir Türk vatandaşı sevinir ve mutlu olur amma bu işin jelatin kısmı idi. Bu kılıf ve jelatin açıldığında ise karşımıza her şey açık ve bir şekilde çıkmakta idi. Peki neydi İsrail için yani siyonizm için ne büyük tavizler verilmiş, fedakarlıklar yapılmış görülüyor.
Evet Aziz Erbakan Hocamızın 2. Yaltanın başlangıcı sayılacak olan D8’leri kurması ile yenilikci hareket denilen AKP’nin kurulması Adil Düzenin ve yeni bir devrin başlaması geciktiriliyordu. Aziz Erbakan Hocamızdan şunu dinlemiştik 2. Viyana kuşatmasındaki Tatar ağası ihaneti sebebiyle bütün Avrupa’daki o günden bugüne işlenen bütün kötülüklerden hanesine yazılıyorsa, bununda tam tersi Akka kalesi savunmasında da cezzar Ahmet paşanında sadakati ve kahramanlığı sebebiyle asyada işlenen bütün iyiliklerden hanesine yazılıyordu. Demekki bugünde yeryüzünde Adil Düzen kurulmadı ise bunun birinci sorumluluğu bu işbirlikçi AKP iktidarıdır. Aynen biraz önceki örneklerde olduğu gibi yeryüzünde yaşanan bütün kötülüklerden bir hissede AKP yöneticilerinede yazılıyordu.
Artık zaman gelmiş gerçek kahramanın ortaya çıkması an meselesi idi.
Ama az kaldı; “HAMAS İsrail’i dize getirdi! GAZZE, Alman hükümetini yendi. GAZZE İngiliz hükümetini yendi. GAZZE, Fransız hükümetini de yendi. GAZZE, ABD hükümetini de yenecek. “O halde düşmanlarınızın çokluğu sizi korkutmasın. Zira sizi destekleyen Allah’tır.” hatırlatmasını kulaklara ve kafalara kazımanın tam zamanıydı.
Türkiye vatandaşı 4 bin katil, İsrail ordusunda görev yapmaktaydı!?
Gazze’deki saldırılarda görev alan İsrail askerlerinden 4 bini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına sahip durumdaydı. Bu kişiler deşifre olmamak için üçüncü ülkeler üzerinden ve farklı kimlikler kullanarak İsrail’e gidiyorlardı. Gönüllü ve geri hizmetlerle birlikte bu sayının 10 bini geçtiği konuşulmaktaydı. Türkiye’den gidenler önemli görevlere atanmakta, hatta Demir Kubbe sisteminin başındaki isimlerden birinin Türkiye vatandaşlığı bulunmaktaydı.
Gazze’de 7 Ekim’den bu yana 50 bine yakın masumun kanına giren, 100 bin masumu sakat hale getiren Siyonist askerlerinin 4 bininin Türk pasaportu taşıyan Yahudiler olduğu saptanmıştı. Bunların 400’ünün Türkiye’den gittiği ortaya çıkmıştı. İsrail’de 250 bin Türk pasaportu taşıyan kişi yaşamaktaydı. Türkiye’de ise 20 bin civarında hem Türk hem İsrail vatandaşı Yahudi bulunmaktaydı. Bunlar İsrail için askerlik yapıyorlardı. Türkiye vatandaşı 4 bin Siyonist’in, askerlik yapmakla kalmayıp Gazze’ye gidip İsrail’in katliamına destek verdiği ortaya çıkmıştı. Edinilen bilgiye göre bu kişiler, Türkiye’den değil, deşifre olmamak için üçüncü ülkeler üzerinden ve farklı kimlikler kullanarak İsrail’e ulaşmaktaydı. Arkadaş Derneği, CHABAD ve İsrail’deki Türkiyeliler Birliği bu süreçte etkin rol almıştı. 7 Ekim’den bu yana en az 65 Türk vatandaşı Yahudi, Gazze’de öldürülmüş, 110’u da yaralanmıştı.
Üstelik Bu Siyonist Katiller Türkiye’de Askerlikten Muaflardı!
İsrail’de 18 yaşına giren her vatandaş, zorunlu askerliğe alınmaktaydı. Anlaşma gereği İsrail’in de aralarında bulunduğu 12 ülkede askerlik yapan çifte vatandaşlar Türkiye’de askerlikten muaf tutulmaktaydı. Bilgi veren resmi kaynaklar, Türkiye’de yaşayan ve askerlik tercihini İsrail’den yana kullanan Yahudilerin çoğunlukta olduğunu aktarmaktaydı. Yahudiler 1950 yılında İsrail’de çıkan bir yasa uyarınca otomatik olarak İsrail vatandaşlığı hakkı kazanıyorlardı. İsrail, bunlara Siyonizm’i empoze ediyor, bu kişiler yaşı gelince İsrail’e askerlik yapmaya gidiyorlardı. Türkiye’de yaşayan Yahudilerin İsrail’e götürülmesi ve askerlik öncesi süreçlerle ilgili “Arkadaş Derneği” yoğun faaliyet yapmaktaydı. İlkokuldan itibaren Siyonizm’e bekçi yetiştiren dernek, Türkiye’den gidecek olanlara maddi destek ve İsrail’de de geniş imkânlar sunuyorlardı.
Ama sakın ha! Ey Mü’minler, gevşemeyin, üzülüp ümitsizliğe düşmeyin… Eğer gerçekten inanmış ve Allah’a adanmış kimselerseniz, üstün gelecek ve zafere erişecek sizlersiniz! Bekleyin, inşaallah az kaldı… Öylesine kutlu devrim ve değişimler yaşanacak ki; sıkışan İran’ı da Türkiye kurtaracak, İsrail çıbanını da Türkiye deşip temize çıkaracak!.. İşte o zaman Erbakan kimmiş, Milli Çözüm neymiş; Şeytaniler şaşıp kalacak ve inşaallah Rahmaniler hayran kalacaklardır!..
Konuşmalarmı ?Anlaşmalarmı etkiliydi ?
1- AKP, 16 Temmuz 2002’de ABD’de Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü JINSA’da temaslarda bulunarak bir nevi iktidar iznini mi almışlardı?
2- AKP, Temmuz 2003’te çıkardığı 4916 sayılı kanun ile İsraillilerin GAP bölgesinde toprak satın almasına imkân sağlamıştı. İtirazlara karşı “Global baktığımız zaman bunun bir sakıncası yok.” buyurmuşlardı.
3- Erdoğan, Ocak 2004’teki ABD ziyareti sırasında Amerikan Yahudi Komitesi’nden “Üstün Cesaret Madalyası” almıştı. Erdoğan bu madalyayı alan Yahudi olmayan tek isim olmaktaydı!?
4- AKP, 15 Temmuz 2004’te Ankara’da bir mutabakat zaptı imzalayarak, Serbest Ticaret Anlaşması kapsamında İsrail’e Türk tarımını çökertme olanağı sunmuşlardı…
5- 2004’te AKP’li Ömer Çelik TBMM’de “Filistinlilerin yaptığını terör, İsrail’in yaptığını ise şiddet” olarak vasıflandırmıştı.
6- AKP bir ilke imza atarak, 6 Aralık 2004’te Ankara’da, İsrail’e, Siyonizm’in kurucusu Theodor Herzl’i anma fırsatı tanımıştı…
7- AKP’li Enerji Bakanı Hilmi Güler, İsrail Ulusal Altyapı Bakanı Binyamin Ben-Elizer ile boru hattı anlaşması imzalamıştı. Türkiye’den İsrail’e uzanacak boru hattından petrol, doğalgaz, elektrik, su ve fiberoptik geçmesi planlanmıştı.
8- Erdoğan, “İsrail’in en yetkili ağzı, Mahmut Abbas’ın tutuklu Hamas Milletvekillerinin serbest bırakılmasını istemediğini söyledi” diyerek, Filistin Devlet Başkanını zor durumda bırakmıştı…
9- 2004’te ABD’de bir panele katılan Erdoğan “80 yaşına merdiven dayamış olan bir Arafat, barışın önünde bir engel olamaz. (Yani Büyük İsrail hedefine mâni olunamaz!)” demekten sakınmamıştı. Panelde eski İsrail Başbakanı Ehud Barak ile yan yana oturmuşlardı.
10- İsrail, 6 Eylül 2007 tarihinde Suriye’nin gizli nükleer reaktörünü vurduğunda Erdoğan iktidarı Siyonistlere Türkiye hava sahasını kullandırmışlardı.
11- Davos’ta sözde “one-minute” krizi yaşanırken, TBMM’de Türkiye-İsrail Dostluk Grubu üyesi 361, Türkiye-Filistin Dostluk Grubu üyesi ise sadece 60 Milletvekili bulunmaktaydı.
12- AKP hükümeti, Mavi Marmara’ya saldırıdan iki hafta önce, İsrail’in OECD’ye üye olmasını onaylamıştı. Ayıca AKP, Mavi Marmara saldırısından sonra TBMM’nin yayımlayacağı deklarasyonda “TBMM, Türk hükümetinden İsrail’le siyasi, askeri ve ekonomik ilişkileri gözden geçirmesini bekliyor” ifadesine itiraz edip karşı çıkmışlardı. Unutmayın, çünkü geçmişi unutursanız bugünü anlayamaz ve geleceği kurgulayamazsınız! Bu iktidar, İsrail’in Mavi Marmara katliamını bile yanıtsız bırakmıştı. Bu hükümetle, bu zihniyetle, şahsiyetli ve haysiyetli politika imkânsızdı!
13- Erdoğan, İsrail’in güvenliğini sağlayan Kürecik Radar Üssü’ne ev sahipliği yapmıştı ve hâlâ kapatmamıştı.
14- Dönemin MOSSAD Başkanı Tamir Pardo, 10 Haziran 2013’te gizlice Türkiye’ye gelmiş ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la görüşme yapmışlardı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan, İhvan iktidarının devrilmesinden 15 gün önce Mursi’yi uyarmıştı. Mursi’ye bu uyarıyı ileten, aslında MOSSAD’dı. 4 Ağustos 2024’te de Mısır Refah kapısında “Gazze açlıktan ölüyor!” diye riyakârlık yaparken, yoksa “İran’ın değil Amerikan’ın yanında duralım” diye mi Mısır’a uğramıştı?
15- İsrail ile Türkiye’nin ticaret hacmi, karşıt görüntülü söylemlere rağmen, her yıl artmaktaydı.
2014’ten günümüze de tam gaz Siyonizm hizmetkârlığı sinsice ve sistemli şekilde devam edip durmaktaydı.
7 Ekim 2023’ten bu yana bırakın yaptırım uygulamayı, alenen İsrail ile ticarete imkân tanıyan ve lojistik destek sağlayan Erdoğan bugün ise “Gelip gerekirse İsrail’e Gireriz!” diye havalar atmaktadır!.. Evet, fıkra bu kadardır!..
TANIMAYAN ŞUURSUZDUR!
Bugün Gazze, feryadına
Duyarsızlar, onursuzdur!..
Acı sinmiş, her yadına
Gönlü mahzun, huzursuzdur!..
Üç ayda dokuz yüz gemi
İsrail’e yardım, e mi?
Mü’min olan, yutmaz yemi
Süs kahraman, O nursuzdur!..
Sözde HAMAS’la mutabık
Özde siyonla muvafık
Gelmedi böyle münafık
Anlamayan, şuursuzdur!..
Ona verilen oy emek
Filistin’e bomba demek
Çün çıkardı, Milli gömlek
Sanma seven, sorumsuzdur!..
İbni Sebe, İbni Selül
Gibisinden, ümmet melül
San ki Şeytan, etmiş hulül
Kuru vicdan, domursuzdur!..
Haçlı AB’dir Kıblesi
Saray Saltanat Kâbesi
Çürümüş iman habbesi
Dünyaları, sorunsuzdur!..
Hak davaya, haindir bu
Garibana, şahindir bu
İsrail’e, kahindir bu
Gafil sanır, kusursuzdur!..
Hacı hoca, yazarıyla
Koşar Şeytan azarıyla
Baksan Kur’an nazarıyla
Bu Süfyandır, yorumsuzdur!..
Yere çarpar, Şeytan atı
Yıkılacak, saltanatı
Biter makam, menfaatı
Gör İstanbul, “Kurum”suzdur!..
https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/tanimayan-suursuzdur-siir/
GELMEDİ BÖYLE BİR MÜNAFIK
Sözde HAMAS’la mutabık
Özde siyonla muvafık
Gelmedi böyle münafık
Anlamayan, şuursuzdur!..
Evet evet! Denenmiş denenmez!.. Elenmiş elenmez!.. Hak bir davaya, milli ve manevi çıkarlara hıyanet eden düzelmez!.. Siz bir zaman halkı aldatırsınız… Hatta zulmettikçe gafillerce alkışlanırsınız!.. Ama Yüce Halık-ı Teâlâ’yı asla aldatamazsınız ve intikamından kurtulamazsınız!..
Nisâ 115
Her kim kendisine ‘dosdoğru yol’ apaçık belli olduktan (hidayet ve hakikati bilip tanıdıktan, Hakk ile Bâtıl’ın farkına ve şuuruna vardıktan) sonra, (dünyalık makam ve menfaat hırsıyla) Elçiye (Peygambere ve Hakk dava rehberine) muhalefet edip (haklı ve hayırlı hareketten ayrılırsa) ve mü’minlerin yolundan başka bir yola (Siyonist ve Haçlı İttifakına ve şeytani kurallarına) uyarsa, onu dönüp gittiği yanda (şerli ortam ve ortaklıkta) bırakırız (bu hıyanet ve hakaretinden dolayı tekrar Hakka ve hidayet yoluna dönmesine fırsat tanımayız ve hidayetini karartırız) ve (ahirette de) cehenneme sokarız. O ne kötü ve sürekli bir (zindan) karargâhıdır! [Not: İmam-ı Şafii: “Bu ayet, ‘icma’ya ve Hakk hâkim olsun diye ortaya çıkan oluşuma bağlı kalmayı gerekli sayan en önemli ayetlerin başındadır” buyurmaktadır. Bak: Razi. Cilt: 11 Sh: 43]
https://www.mealikerim.com/4/nisa/115
Ama sakın ha! Ey Mü’minler, gevşemeyin, üzülüp ümitsizliğe düşmeyin… Eğer gerçekten inanmış ve Allah’a adanmış kimselerseniz, üstün gelecek ve zafere erişecek sizlersiniz! Bekleyin, inşaallah az kaldı… Öylesine kutlu devrim ve değişimler yaşanacak ki; sıkışan İran’ı da Türkiye kurtaracak, İsrail çıbanını da Türkiye deşip temize çıkaracak!.. İşte o zaman Erbakan kimmiş, Milli Çözüm neymiş; Şeytaniler şaşıp kalacak ve inşaallah Rahmaniler hayran kalacaklardır!..
Saf 8
Onlar, Allah’ın nurunu ağızlarıyla (kuru laf kalabalığıyla) söndürmek istemektedirler. Oysa Allah, Kendi nurunu tamama (başarıya) eriştirecektir; kâfirler hoş görmese (ve engellese) bile (Kur’an’ın Adil Düzenini yerleştirip yürütecektir).
Saf 9
O (Allah) ki, (elbette) Elçisini hidayet ve Hakk Din üzere gönderendir; öyle ki onu (Hakk Din olan İslam’ı) bütün dinlere (ve bâtıl düzenlere) karşı üstün ve galip getirecektir; (hatta) müşrikler hoş görmese (ve karşı gelse) bile (Allah bunu gerçekleştirecektir).
https://www.mealikerim.com/61/saf/9
Erdoğan’ın, 20 yıllık iktidarından ilk hatırlananlar şunlardı:
1- AKP, 16 Temmuz 2002’de ABD’de Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü JINSA’da temaslarda bulunarak bir nevi iktidar iznini mi almışlardı?
2- AKP, Temmuz 2003’te çıkardığı 4916 sayılı kanun ile İsraillilerin GAP bölgesinde toprak satın almasına imkân sağlamıştı. İtirazlara karşı “Global baktığımız zaman bunun bir sakıncası yok.” buyurmuşlardı.
3- Erdoğan, Ocak 2004’teki ABD ziyareti sırasında Amerikan Yahudi Komitesi’nden “Üstün Cesaret Madalyası” almıştı. Erdoğan bu madalyayı alan Yahudi olmayan tek isim olmaktaydı!?
4- AKP, 15 Temmuz 2004’te Ankara’da bir mutabakat zaptı imzalayarak, Serbest Ticaret Anlaşması kapsamında İsrail’e Türk tarımını çökertme olanağı sunmuşlardı…
5- 2004’te AKP’li Ömer Çelik TBMM’de “Filistinlilerin yaptığını terör, İsrail’in yaptığını ise şiddet” olarak vasıflandırmıştı.
6- AKP bir ilke imza atarak, 6 Aralık 2004’te Ankara’da, İsrail’e, Siyonizm’in kurucusu Theodor Herzl’i anma fırsatı tanımıştı…
7- AKP’li Enerji Bakanı Hilmi Güler, İsrail Ulusal Altyapı Bakanı Binyamin Ben-Elizer ile boru hattı anlaşması imzalamıştı. Türkiye’den İsrail’e uzanacak boru hattından petrol, doğalgaz, elektrik, su ve fiberoptik geçmesi planlanmıştı.
8- Erdoğan, “İsrail’in en yetkili ağzı, Mahmut Abbas’ın tutuklu Hamas Milletvekillerinin serbest bırakılmasını istemediğini söyledi” diyerek, Filistin Devlet Başkanını zor durumda bırakmıştı…
9- 2004’te ABD’de bir panele katılan Erdoğan “80 yaşına merdiven dayamış olan bir Arafat, barışın önünde bir engel olamaz. (Yani Büyük İsrail hedefine mâni olunamaz!)” demekten sakınmamıştı. Panelde eski İsrail Başbakanı Ehud Barak ile yan yana oturmuşlardı.
10- İsrail, 6 Eylül 2007 tarihinde Suriye’nin gizli nükleer reaktörünü vurduğunda Erdoğan iktidarı Siyonistlere Türkiye hava sahasını kullandırmışlardı.
11- Davos’ta sözde “one-minute” krizi yaşanırken, TBMM’de Türkiye-İsrail Dostluk Grubu üyesi 361, Türkiye-Filistin Dostluk Grubu üyesi ise sadece 60 Milletvekili bulunmaktaydı.
12- AKP hükümeti, Mavi Marmara’ya saldırıdan iki hafta önce, İsrail’in OECD’ye üye olmasını onaylamıştı. Ayıca AKP, Mavi Marmara saldırısından sonra TBMM’nin yayımlayacağı deklarasyonda “TBMM, Türk hükümetinden İsrail’le siyasi, askeri ve ekonomik ilişkileri gözden geçirmesini bekliyor” ifadesine itiraz edip karşı çıkmışlardı. Unutmayın, çünkü geçmişi unutursanız bugünü anlayamaz ve geleceği kurgulayamazsınız! Bu iktidar, İsrail’in Mavi Marmara katliamını bile yanıtsız bırakmıştı. Bu hükümetle, bu zihniyetle, şahsiyetli ve haysiyetli politika imkânsızdı!
13- Erdoğan, İsrail’in güvenliğini sağlayan Kürecik Radar Üssü’ne ev sahipliği yapmıştı ve hâlâ kapatmamıştı.
14- Dönemin MOSSAD Başkanı Tamir Pardo, 10 Haziran 2013’te gizlice Türkiye’ye gelmiş ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la görüşme yapmışlardı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan, İhvan iktidarının devrilmesinden 15 gün önce Mursi’yi uyarmıştı. Mursi’ye bu uyarıyı ileten, aslında MOSSAD’dı. 4 Ağustos 2024’te de Mısır Refah kapısında “Gazze açlıktan ölüyor!” diye riyakârlık yaparken, yoksa “İran’ın değil Amerikan’ın yanında duralım” diye mi Mısır’a uğramıştı?
15- İsrail ile Türkiye’nin ticaret hacmi, karşıt görüntülü söylemlere rağmen, her yıl artmaktaydı.
İşte şimdi Rahmetli Erbakan Hocamızın şu tespitlerini hatırlatmanın tam zamanıydı. “Ey palavra sallayan patavatsızlar… İsrail laftan değil güçten anlar!.. Ama ne yazık ki, o cesaret ve dirayetin de sizde olmadığının farkındalar!..”
HAKİKAT; BİR AVUÇ KORDUR!1
Kur’an’a tercüman isen
“Doğru” satsan, alan olmaz!..
Hakk uğrunda, idam giysen
Etrafında, kalan olmaz!..
Hak-Bâtıl, tarif eylesen
Eğip bükmeden, söylesen
İmam Azam, ki öyleysen
Zindan kapın, çalan olmaz!..
Hakikat, bir avuç kordur
Onu elde, tutmak zordur
Halis âlim, daim hordur
Tekke mektep, kal’an2 olmaz!..
İsrail, kesip asarken
Gazzeli kahır kusarken
Duyarsız, görüp susarken
Vicdansızlar, nalan3 olmaz
Münafık, kâfirden beter
Has mü’min, gözümde tüter
Allah razı, olsun yeter
Sadıklarda, yalan olmaz!..
Dost tutar, ahmak gebeşi4
Yiğit sanıyor, kalleşi
Bak babanın, kız kardeşi
Fakir isen, halan olmaz!..
Mal makama, herkes kulun
Eskimişse, ceket çulun
Eğer yoksa, paran pulun
Öz evladın, balan5 olmaz!..
Meal ile, dağlar aşır
İslam ırmağı, dolaşır
Cennet ülkesine taşır
Gemisini, salan olmaz!..
Kim hep burda, barınacak
Ecel gelip, ayrılacak
Kirü pastan, arınacak
Nur havuza, dalan olmaz!..
Gayret himmet, yoksa sende
Sermaye olmaz kesende
Azrail daim ensende
Tahta kılıç, palan6 olmaz!..
Çok şükür bu, ekip vardır
Milli Çözüm, sadık yârdır
Ahiret azığı, kârdır
Taat cihad, talan olmaz!..
Ülkemizin başta olmak üzere, diğer ülkelerin idarecileri de; insanlık için en büyük BOYKOT EDİLMESİ gereken bir durumdur. İnsanlığın en büyük problemi İşbirlikçi İdareciler ve arkasındaki Şeytan – Siyonizmdir. Çünkü Kaidei Külliye diye bilinen Mecelle deki : DEF-İ MEFASİD CELBİ MENAFİDEN EVLADIR prensibince önce yanlışlar çirkinlikler zararlılar kötüler ve zulümlerin ortadan kaldırılması, iyiyi doğruyu güzeli faydalıyı ve adil olanı hakim kılmaktan önceliklidir. Bir an evvel öyle ya da böyle insanlık bu problemden kurtulmalı ve aslına rücu ettirecek Hakka ve Adalete bağlı İdarecilerin yönetimine girmelidir. Siyaset, ehil olmayanların elinde felaket, ehil olanların elinde ise selamet sebebidir. İnşaallah bu boykotu Türkiye’de FİKRİ MÜCADELE yoluyla makaledede görüldüğü üzere hakkını veren MİLLİ ÇÖZÜM ve Üstad AHMET AKGÜL Hocadır. Milli Çözüm’ün Fikri Mücadelesi vesilesiyle inşaallah MİLLİ MUTABAKAT İKTİDARINA doğru ülkemiz ve insanlık hızla yol almaktadır.
Karanlık günlerde karanlığın şerrinden korkmak,
Karanlığın kötülüklerinealet olmaktır.
Karanlıklara karşı aydınlık için savaşmak,
İnsanlara yaraşan insanca bir davranıştır.
Çünkü karanlıkların içinden aydınlıklara ulaşmada birlik olamayan toplumlar, ya karanlıkların orta noktasında, ya da aydınlıkların uç noktasında kalırlar. (Siyasi Siyaset 28. sayfa)
KAHRAMANLIK; KUR’AN NİZAMINI KURMAKTIR!
Kur’an’ı Hakk ölçü, almayan dindar
Münafıktır; ha Türk, ha olsun Fars’tan…
Küfre hayran; Adil, Düzene kindar
Amma ne kahraman, dillere destan
Zehir içirirler, kalaylı tastan!..
Faizci, AB’ci; tam şeriatsız
Riyakâr fırsatçı, hem tarikatsız
Hak dava döneği, hep hakikatsız
Amma ne kahraman, dillere destan
Ayet hadis lafta, kopuktur “Nass”tan!..
Haçlıyla beraber, Libya’ya hücum
BOP’un eş başkanı, kim tutar koçum…
Sürekli uyardım, kalmadı suçum
Amma ne kahraman, dillere destan
Batı üstün müdür, Libya’dan Fas’tan?..
Demokrasi diye, gel bağrıma çök
Ordumun köküne, kibrit suyu dök
Savunmamız körlet, temelini sök
Amma ne kahraman, dillere destan
Tabibi hazık ol, ölüyor hastan!..
Suriye’yle savaş, İsral’le barış
AB’ye katılım, Şeytana varış
İslam istismarın, hep şerde yarış
Amma ne kahraman, dillere destan
Bir karış verilmez, Edirne Kars’tan!..
Rast gelen kandırır, feraset düşük
Marifeti çok kıt, basiret küçük
Etiketi büyük, fazilet güdük
Amma ne kahraman, dillere destan
Akıl çıkmıyormuş, pazudan kastan!..
Bu kadar güçlüysen, Adil Düzenkur
Batıla sarılsan, seviyen çukur
Tarihler yazacak, insanlar okur
Amma ne kahraman, dillere destan
Fark etmez, ha ceket, ha giymiş fistan!..
Tam on beş yıl geçti, Adil Düzen yok
Din devlet çözüldü, eh karnımız tok…
Böyle gider sanan, elbet yaşar şok
Amma ne kahraman, dillere destan
Siyaset sarhoşu, makamla mestan!..
Allah imhaleder, ihmaletmezmiş
Yuların uzatır, unutuvermezmiş
Sahte kahramanlar, hayra yetmezmiş
Amma ne kahraman, dillere destan
Adam tanınmazmış, kalıptan posttan!..
Yakın fecri sadık, bu fecri kazip
Ucuz kahramanlık, gafile cazip
“Cezaen vifaka”, elbet münasip
Amma ne kahraman, dillere destan
Ne belalar çektik, hep ahmak dosttan!..
Gayem Din Millettir, gayretim Hakk’tır
Aslolan Devlettir, AB tuzaktır
Hain bela bulur, çün müstahaktır
Amma ne kahraman, dillere destan
Niye kurtulmadık, terörden yastan?..
Hey Ali’m tek sen mi, kaldın ayakta
Kimi yağcılıkta, kimi yatakta
Kimi batıl yolda, kimi batakta
Amma ne kahraman, dillere destan
Mal makam uğruna, çıldırır hırstan!..
Selam olsun Allah için buğz edene,
Rızası için sabredene…
İtler, sahiplerinin izin verdikleri kadar havlar
Münafık, sınır çizgisini aşınca geri vitese takar
Fitneden beslenenlere, kaos ortamı çok iyi yarar
Nefsini ilahlaştıranlar, dünyalık için ahretin yakar
Mü’min Allah için buğz eder, sadece Yaradana tapar
Sabretmeye sabredenler, gün gelir hesap sorar!
Ve hele, bu hakaretlerin ilk muhatapları olan Sn. Erdoğan’dan ve Dış Bakanı Hakan Fidan’dan, niye Siyonist küstahların hak ettikleri etkili bir yanıt çıkmamıştı? İşte bakın, Hollanda’nın huysuz ve soysuz siyaset soytarısı Geert Wilders; HAMAS’a ve Aziz Türk halkına hakaretler yağdırıp: “Hamas pisliğine yas tutan ahmakların ülkesi!” diye havladığı halde, hâlâ şu Haçlı AB kapısında dilenmek nasıl bir kahramanlıktı?
“İşte şimdi Rahmetli Erbakan Hocamızın şu tespitlerini hatırlatmanın tam zamanıydı. “Ey palavra sallayan patavatsızlar… İsrail laftan değil güçten anlar!.. Ama ne yazık ki, o cesaret ve dirayetin de sizde olmadığının farkındalar!..”
“Evet evet! Denenmiş denenmez!.. Elenmiş elenmez!.. Hak bir davaya, milli ve manevi çıkarlara hıyanet eden düzelmez!.. Siz bir zaman halkı aldatırsınız… Hatta zulmettikçe gafillerce alkışlanırsınız!.. Ama Yüce Halık-ı Teâlâ’yı asla aldatamazsınız ve intikamından kurtulamazsınız!..”
Sosyal medya platformu Instagram’ın 02 Ağustos 2024 sabahından itibaren Türkiye’de kapatılmasından önce (17 Temmuz 2024 tarihinde) Milli Çözüm “TRUMP SUİKASTİ VE ‘SİYONİZM’İN’ MEDYA MANİPÜLESİ” başlıklı makalesiyle “küresel merkezlerin kontrolündeki sosyal medyanın ülkemize ve insanlığa yönelik oluşturduğu tehlikeleri” kaleme almıştı.
Eğer gerçekten inanmış ve Allah’a adanmış kimselerseniz, üstün gelecek ve zafere erişecek sizlersiniz! Bekleyin, inşaallah az kaldı… Öylesine kutlu devrim ve değişimler yaşanacak ki; sıkışan İran’ı da Türkiye kurtaracak, İsrail çıbanını da Türkiye deşip temize çıkaracak!.. İşte o zaman Erbakan kimmiş, Milli Çözüm neymiş; Şeytaniler şaşıp kalacak ve inşaallah Rahmaniler hayran kalacaklardır!..
Erdoğan iktidarının sayısız fırıldağına, gafletine, insanımızı oyuncak haline getirmesinin karşısında şu gerçek asla unutulmamalıydı:
Evet evet! Denenmiş denenmez!.. Elenmiş elenmez!.. Hak bir davaya, milli ve manevi çıkarlara hıyanet eden düzelmez!.. Siz bir zaman halkı aldatırsınız… Hatta zulmettikçe gafillerce alkışlanırsınız!.. Ama Yüce Halık-ı Teâlâ’yı asla aldatamazsınız ve intikamından kurtulamazsınız!..
Evet, Erbakan Hocamızın; Adil Düzen projelerini, TSK bilincini, Atatürk bakışını, Fetö ve türevlerine karşı duruşunu, teknolojik silah harikalarını bilmeden ve Yeni Bir Dünya kurulacağına yürekten inanmadan ERBAKAN’ı tanıyamazsınız.
Sahte Kahramanlar!
Kur’an-ı Kerim, Kalem Suresi 10-16 Ayetlerinde Sahte Kahramanların vasıflarını bildirilmiş ve bu vasıfları taşıyanların ister iktidar olsun, isterse muhalefet olsun hiçbirine itaat edilmemesi konusunda bizleri uyarmıştır!
Yakında, sahte kahramanların hortumlarına “ne hortumu kanalizasyon boruları”, yani bütün zulüm ve ahlaksızlıklarına zillet ve rezalet damgası vurulacak, bu kötü gidişat değiştirilecek, sahte kahramanların kinleri ve kirli yönleri herkese gösterilecektir.
Siyonizm hizmetkârlığını sinsice ve sistemli şekilde devam ettirip duran İsrail işbirlikçisi sahte kahramanların “gerekirse İsrail’e gireriz!” palavraları karşısında Rahmetli Erbakan Hocamızın şu tespitlerini hatırlatmanın tam zamanıydı.
“Ey palavra sallayan patavatsızlar… İsrail laftan değil güçten anlar!.. Ama ne yazık ki, o cesaret ve dirayetin de sizde olmadığının farkındalar!..”
Sahte kahramanların kahraman(!) iktidarındaki Siyonist uşakları!
İsrail’in doğal vatandaşı sayılan Türk vatandaşı Yahudiler, Türkiye’de yaşayıp hayatını kazanıyorlar, mal-mülk sahibi oluyorlar, İsrail’e gidip askerlik yapıyorlar, İsrail Ordusunda İsrail adına savaşıyorlar ve Filistinli Müslümanlara yönelik katliamlara katılıyorlardı.
Siyonizm hizmetkârlığı yapan sahte kahramanlar ise bütün bunlara müsaade ediyordu. Yazıklar olsun!
Ama az kaldı; “HAMAS İsrail’i dize getirdi! GAZZE, Alman hükümetini yendi. GAZZE İngiliz hükümetini yendi. GAZZE, Fransız hükümetini de yendi. GAZZE, ABD hükümetini de yenecek. “O halde düşmanlarınızın çokluğu sizi korkutmasın. Zira sizi destekleyen Allah’tır.” hatırlatmasını kulaklara ve kafalara kazımanın tam zamanıydı.
Evet evet! Denenmiş denenmez!.. Elenmiş elenmez!.. Hak bir davaya, milli ve manevi çıkarlara hıyanet eden düzelmez!.. Siz bir zaman halkı aldatırsınız… Hatta zulmettikçe gafillerce alkışlanırsınız!.. Ama Yüce Halık-ı Teâlâ’yı asla aldatamazsınız ve intikamından kurtulamazsınız!..
Ama sakın ha! Ey Mü’minler, gevşemeyin, üzülüp ümitsizliğe düşmeyin… Eğer gerçekten inanmış ve Allah’a adanmış kimselerseniz, üstün gelecek ve zafere erişecek sizlersiniz! Bekleyin, inşaallah az kaldı… Öylesine kutlu devrim ve değişimler yaşanacak ki; sıkışan İran’ı da Türkiye kurtaracak, İsrail çıbanını da Türkiye deşip temize çıkaracak!.. İşte o zaman Erbakan kimmiş, Milli Çözüm neymiş; Şeytaniler şaşıp kalacak ve inşaallah Rahmaniler hayran kalacaklardır!..
Gazze’de yaşanan soykırım 11 aydır devam ediyor. Siyonist şeytanlar hiçbir ayrım yapmadan herkesi katlediyor. Tüm yaşam alanlarını ihya edilemeyecek şekilde ortadan kaldırıyor. Tüm bunları da dünyanın gözünün içine bakarak yapıyor. Birden etrafa bakıyoruz ki Kürecik Radar üssü harıl harıl çalışıyor. Ceyhan’dan İsrail’e yakıt gitmeye devam ediyor. Ticaretimiz Yunanistan üzerinden yürüyor. Ama biz Filistin için ağlıyor ve İsrail’in has adamı Mahmud Abbas denen adamı Gazi Meclisimizde ağırlıyoruz.
Sırf petrol yakıtının %28’ini ülkemiz üzerinden Azerbaycan’dan tedarik eden İsrail’e yaptığımız orantısız destek nedeniyle, uluslararası toplumdan “Türkiye, Azerbaycan ve Kazakistan gibi ülkeler İsrail’e yakıt ve hammadde sağlayarak soykırımı önleme yükümlülüğünü ihlal ediyor.” tepki ve uyarılarını alıyorduk. Bu tezatlar içinde yüzerken Sn Cumhurbaşkanı, katıldığı bir toplantıda: “İslam ülkelerinin İsrail’in “artan yayılmacılık tehdidine” karşı bir ittifak oluşturması gerektiğini” söylüyordu. Dinleyen ekip belki hatırlamaz ama bizim aslında bir ittifakımız vardı. Hem de biz kurmuştuk. Aklı kirada olmayanların bildiği ve çeyrek asırdır neden hiçbir hareket dahi yapmadınız diye sorduğu bu “ittifakı” yok sayıp, ufuktaki bir hayalmiş gibi bahsetmek çare değil çaresizlik pompalıyordu. Özetle, tüm bunları gördükten sonra yazımızda geçen şu ifadelerin her zamanki gibi geçerli olduğunu tekrar görüyorduk:
“İşte şimdi Rahmetli Erbakan Hocamızın şu tespitlerini hatırlatmanın tam zamanıydı. ‘Ey palavra sallayan patavatsızlar… İsrail laftan değil güçten anlar!.. Ama ne yazık ki, o cesaret ve dirayetin de sizde olmadığının farkındalar!..’”
YA ERBAKAN FİKİR VE PROJELERİNE TARAFSIN YA DA SİYONİZME HİZMETKARSIN
Ülkemizde bölgemizde ve dünyada yaşanan tüm olaylar göstermektedir ki ya Necmettin Erbakan fikir ve -insani akli vicdani ahlaki bilimsel- projelerini anlar uygularız -ki Akp iktidarı ekonomide ahlakta dış politikada hiçbir şekilde buna yanaşmamaktadır- veya Abd’nin İsrail’in yani küresel güçlerin hizmetkarı oluruz. Akp iktidarı icraatlerinin sonuçlarının kime yaradığı açısından bakıldığında Rahmetli Erbakan Hocamızın da dediği gibi siyonizme hizmet etmektedir. Artık duyarlı vatandaşlarımızın Akp’nin sahteliklerini samimiyetsizliğini menfaatperestliğini bilmelidir.
Ülkemiz için ümmet ve insanlık için Gazi Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşındaki ve Rahmetli Erbakan Hocanın Kıbrıs Zaferindeki cesaret kararlılık ve dehaları örnek alınmalıdır. Bu ruhta birlik ve beraberlik sağlanmalı mazlumlar kurtarılmalı zalimlerin burnu kırılmalı ülkemiz Siyonist ve Emperyalist tehditlere karşı korunmalıdır.
Not: Ülkemizdeki gizli açık siyonist sermayenin Terör örgütlerine -başta İsrail olmak üzere Pkk pyd vb- maddi aktarımları da incelemeye tabi tutulmalıdır. Uyguladıkları yanlış ekonomi politikaları ile Ülkemizi küresel Siyonist sermayeye -milli kaynaklarla milli çözümler üretmeyip- borca esir ederek sömürü ve adım adım işgal zemini – Rahmetli Erbakan Hocamızın “toprak ayağımızın altından kayıyor” uyarıları ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesindeki işbirlikçiler eli ile dış güçlerin adım adım ülkemizin işgal edilmesi uyarıları mutlaka önemle dikkate alınmalı ve tedbir geliştirilmelidir. Devletimizin izzeti bekası korunmalı ve tüm mazlumları kurtaracak tarihi şahlanış dönemine biran evvel geçilmelidir.
Katil itraile şimdiki yöneticilerin yaptığı; Zeki Müren tarzı “kahrol düşman” talimi dir.
Asıl yapılması gereken, “Terbiye edilmemiş Batı Aygırı (itrail) laftan değil güçten anlar” şuuruyla Barış Gücü adıyla 2500 ila 3000 kadar Bordo Bereli Mehmetçiği Filistin e yollayan Erbakan gibi fiili müdahaledir. Bu inanç ve gaye ye sahip Millî Çözüm eliyle inşallah itrail yıkılıp yok edilecek…
Zulüm ile abad, zalime arka çıkarak ümmete ihanet ile kahraman olunamaazz…