“Dervişlik olaydı, sarıkla hırka
Biz de alırdık, otuza kırka!”
(Yunus Emre)
“Haram yer; haini, destekler amma
Evliya geçinir, gafil bir fırka!”
(Üstad Ahmet Akgül)
VARAN AZDIR!
Elmas sandık, sedefine
Hayran çok ya, alan azdır…
On ikiden, hedefine
Atan çok ya, vuran azdır…
İman ihlas, dolmayan öz
Hep hikmetle, bakmayan göz
Tevbe edip, Allah’a söz
Veren çok ya, duran azdır…
Her şeye, ibret bakacak
Gönlü hep, Dost’a akacak
Ocak sobada yakacak
Odun çok ya, çıran azdır…
Aldırmadan, sağ soluna
Gir daim, mazlum koluna
Pek hevesle, Hak yoluna
Giren çok ya, varan azdır…
Dolaş yurdun, bucağını
Şenlendir ev, ocağını
Çün şefkatle, kucağını
Açan çok ya, saran azdır…
Çağır Rabbin, Hak adını
Kes Şeytanın, kanadını
Haset fesat, inadını
Terkedüben, kıran azdır…
Aşk sarınca, her yanını
Kurban akıtır kanını
Yoğrulmak için, canını
Gece gündüz, yoran azdır…
Nefsin yedi, evrimini
Nârdan nura, çevrimini
Adil Düzen, devrimini
Hayal bile, kuran azdır…
Sabır ister, cefakârlık
Sadakattir, vefakârlık
Hak yolunda, fedakârlık
Milli Çözüm, soran azdır…
Fussilet 34
(Elbette) İyilikle kötülük asla bir olmaz. Sen (insanları Hakka davet ederken, şahsına yapılacak) kötülükleri en güzel şekilde karşıla (ve savuşturmaya çalış). O zaman (bir de bakarsın ki) aranızda düşmanlık bulunan kimse bile, sanki sıcak ve sadık bir dost oluvermiştir.
https://www.mealikerim.com/41/fussilet/34
Sabır ister, cefakârlık
Sadakattir, vefakârlık
Hak yolunda, fedakârlık
Milli Çözüm, soran azdır…
Sabrın,cefanın, dirilişin ve imanın en hakiki boyutunu Filistinli kardeslerimiz bizlere gösterdiler.Allah’a verdikleri Kâlu bela’daki sözlerin arkasında durdular, sadakatlerini en güzel şekilde gösterdiler. Hak yolunda canları, malları ve özgürlüklerini feda ederek destanlar yazdılar.Buradan da anlıyoruz ki iman dediğimiz hakikatı dincilik islamcılıkla değil gösteriş riya ile değil, İslam’ın özünü kavrayıp nefis mücadelesi ile idrak edip benimsemek gerektiğini bize en güzel şekilde öğrettiler.
Bizler de yıllardır beklediğimiz Kutlu Zafer’in bu kutlu dirilişle başlayacağı ümidiyle hergün heyecanla bekliyoruz muhakkak ki Allah nurunu tamamlayacaktır.
Nefsin yedi, evrimini
Nârdan nura, çevrimini
Adil Düzen, devrimini
Hayal bile, kuran azdır…
O AZLARDAN EYLE BİZİ YA RAB! Amin.
Mus’ab Eryıldız’ın “VARAN AZDIR!” şiirine yorumu / Tarih:4.04.2024
“Dervişlik olaydı, sarıkla hırka
Biz de alırdık, otuza kırka!”
(Yunus Emre)
“Haram yer; haini, destekler amma
Evliya geçinir, gafil bir fırka!”
(Üstat Ahmet Akgül)
VARAN AZDIR!
Elmas sandık, sedefine
Hayran çok ya, alan azdır…
Onikiden, hedefine
Atan çok ya, vuran azdır…
“Hayat iman ve cihat” şuuruyla bir ömür geçirmek elmas kıymetinde bir yaşamdır. Müslümanın hatta gayrimüslimin imrendiği, hayran kaldığı bir hayattır. Fakat yapabilen çok azdır. Böylesine bir paha biçilmez ecre ulaşmak, hedefi on ikiden vurmayı gerektirir. Şeytanın on başısına takılıp kalmamak için Üstad Ahmet Akgül hocamız gibi hedefi tam gözünden vura bilen ve bir ömür şeytana nefse karşı mücadele dolu ömür sürebilen azın azı hatta her asrın biridir.
İman ihlas, dolmayan öz
Hep hikmetle, bakmayan göz
Tevbe edip, Allah’a söz
Veren çok ya, duran azdır…
Sırf Allah rızası için İhlasla (samimi olarak, içtenlikle bağlanarak) yaşamayı niyet almayan olayların “görülmeyen fakat bilinmesi görülmesi istenen” hikmetli yönlerini sezip fark etmez ve büyük bir kayıp içerisinde kalır. Aziz Erbakan Hocamızın davasını “diğerleri gibi; particilik oynamak, iki koltuk sahibi el geçirmek, çıkar elde etmek” gibi görenler, hikmetini kavramayanlar; Aziz Erbakan Hocamızın “Kıbrıs zaferini, ahlak maneviyat dirilişini, ağır sanayi ve savunma temelleri ile Siyonist saltanatın yıkılışını, D8, Havuz Sitemi ile sömürü çarkının durduruşu…” hedeflediğini fark edemeyecek ve bu âla ecir, şeref, makamdan mahrum kalacaktı ki kaldılar. Bu bağlamda zaman gerçekleri gösterdiğinde ne büyük kazanımlar kaçırdığını gören insanın tövbe etmemesi mümkün değil! Zamanla bu durumu görüp, ders çıkartıp tövbe eden çoktur. Fakat Milli Çözüm’ün; Fetö’nün kökünü kazıcı, yobaz tarikat anlayışını bozucu, Siyonizm’in çıldırtan Atatürk anlayışına, Adil Düzen… çalışmalarına “Yeni Bir Dünya”nın kurulmasına yönelik büyük adımlar attığının farkı varıp “ben de Milli Çözüm çalışmaların da olmalıyım” deyip samimiyetle/ihlasla emek veren azın azıdır.
Her şeye, ibret bakacak
Gönlü hep, Dosta akacak
Ocak sobada yakacak
Odun çok ya, çıran azdır…
Her olayı ve her bir kişiyi değerlendirme/tanıma yönünde ve doğru tavrı sergileme yönünde Üstad Ahmet Akgül Hocamızın en önemli kriterlerindendir Aziz Erbakan Hocamız (ve Kur’an’a, sünnete uygun) olduğunu anlamaktayız. Bu şey bu kritere uyduğu kadar kıymetli ve değerlidir. İşte bizlerde Üstad Ahmet Akgül hocamız zamanımızda Kur’an’a tercüman, Aziz Erbakan Hocamıza en sadık takipçi ve talebesi olduğu için ay bakış açısıyla bakmaya çalışmalıyız.
Aldırmadan, sağ soluna
Gir daim, mazlum koluna
Pek hevesle, Hak yoluna
Giren çok ya, varan azdır…
Kınamacının kınamasından korkmadan; Mazluma umut olmalı, haklıyı hep her durumda savunmalıyız. Yeryüzünde tüm mazlumu sevindirme ahlakına/projesine sahip çıkmalı (ki bu bizim için en büyük şerek), onun için çalışmalıyız.
Sözle, bu niyetle hareket etmek güzeldir fakat bir ömür gece gündüz sadece Allah rızası için koşturan Aziz Erbakan Hocamız ve Üstad Ahmet Akgül Hocamız gibi hedefe varan azdır.
Dolaş yurdun, bucağını
Şenlendir ev, ocağını
Çün şefkatle, kucağını
Açan çok ya, saran azdır…
Dava kardeşimize, ailemize, akrabalarımıza “Hakka düşmanlık etmeyen” insanlara kucak açan vardır. Fakat canu gönülden samimiyetle saran sadece Milli Çözümdür.
Çağır Rabbin, Hak adını
Kes Şeytanın, kanadını
Haset fesat, inadını
Terkedüben, kıran azdır…
Sadece “illallah” şuuruyla hareket edilmeli. Şeytanın kanadı kolu da ancak böyle kırılacaktı Allah’ın izniyle. Haset, kıskaçlık gibi üzerimize yapışan hastalıklardan kurtulan çok az olduğu için manevi hastalıkların tedavisinin önemi kadar tedavi eden ehil elli bulmak en az bir o kadar mühimdi.
Aşk sarınca, her yanını
Kurban akıtır kanını
Yoğrulmak için, canını
Gece gündüz, yoran azdır…
Yüce yaratana ve yeryüzündeki en yüce tecellisi idrak edilince, hayranlık aşk zuhur eder. Şahadet sevdası gönülde yer bulur. O’nun için ölmek düğün bayram gelir. Ve her anı artık O’nun uygun halde geçirilmeye çalışılır insan. Bu halden gaflet hali artık O’nun için bir kayıp, vebal, boşa geçmiş heba olmuş zamandır.
Nefsin yedi, evrimini
Nardan nura, çevrimini
Adil Düzen, devrimini
Hayal bile, kuran azdır…
Adil Düzen devrimine yeryüzünde inanan bu uğurda çalışan sadece Milli Çözüm sadıkları kalmıştır. Nefsi nardan, nura çeviren “tekke, tarikat, okul” sadece Milli Çözümdür. Her ikisine ulaşmaya çalışmak (Milli Çözümsüz) başkaları için hayal bile edilemez bir boyuttur.
Sabır ister, cefakarlık
Sadakattir, vefakârlık
Hak yolunda, fedakârlık
Milli Çözüm, soran azdır…
Sıkıntıya, zorluğa dayanmak sabır ister. Sadakatin tarifidir vefa göstermek. Vefasız sadakat olmaz. (Vefa sahibi olmayı Cenab-ı Zülcelâl Hazretleri her birimize nasip etsin inşallah. Hakkı bulmak, o uğurda fedakârlık yapmak çok zordur. Her kula nasip olmaz bir şereftir. Fakat bu durum dünyalık her şeyden vaz geçmeye, makam mevkiden olmaya sebep görüldüğü için bugün hakkı temsil eden Milli Çözüm’e selam veren, Üstad Ahmet Akgül Hocamızın tarafında görünmeyi boş verin hoş gördüğünü ima eden bile az çıkmaktaydı.
İman ihlas, dolmayan öz
Hep hikmetle, bakmayan göz
Tevbe edip, Allah’a söz
Veren çok ya, duran azdır…
Rahman Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Ve (sürekli samimiyetle tevbe istiğfar edip) Allah’tan bağışlanma dile. Gerçekten Allah Bağışlayandır, Esirgeyendir.
(Nisa suresi 106)
İnsanlık için günümüz ve geleceğin problemlerine yönelik çözüm önerilerinde bulunan topluluklar ve bireyler oldukça azınlıkta ve maalesef birçoğunun değeri ve kıymeti tam olarak anlaşılamamış durumda. İnsan öncelikle iç dünyasına dönmeli ve kendisine soru sormalıdır. İnanıyorum ki bulduğu çözüm önerilerinin birçoğunu Milli Çözüm Dergisi’nde bulacaktır.
Dervişlik olaydı, sarıkla hırka
Biz de alırdık, otuza kırka!”
(Yunus Emre)
Eğer samimiyet gösterişle riya ile olacak olsaydı herkes bir şekilde yolunu bulur yapardı eline diline hatta hayatına bile en ufak İslam’a yakışmayan çizgilerle cizse olsa özünde kalbine inancına imanına yerleşmiş ise özünde samimiyetinde imanında yoksa bir anlam ifade etmiyor diğer her şey dünyalık değerlerle ölçülebiliyor
“Haram yer; haini, destekler amma
Evliya geçinir, gafil bir fırka
(Üstat Ahmet Akgül)
Faize bulaşmış haram içinde yüzer her türlü kötülükle mücadele etmek yerine benimsemiş sindirmiş onunla yaşamayı tamamen kabul edilmiş ve normalleştirmiş ve bu normalleşme ile beraber bu tür sistemi yapanları ve yürütenleri desteklemiş ve destekliyor ama beş vakit namazını camide kılar çıkınca bütün hocalarla veya bilgili insanlarla her türlü laf ve gösteriş ile bilir gözükür çok büyük bir topluluk var.
VARAN AZDIR!
Elmas sandık, sedefine
Hayran çok ya, alan azdır…
On ikiden, hedefine
Atan çok ya, vuran azdır…
En kıymetli bilgileri en kıymetli hazineleri söyler bilir lakin ona hayranlığını da gizlemeden sonsuz bir şekilde hayranlığını da idare eder ama onun şartlarına yerine getirmez bildiğine uygulamaz dille maalesef hayatına geçiremez
İman ihlas, dolmayan öz
Hep hikmetle, bakmayan göz
Tevbe edip, Allah’a söz
Veren çok ya, duran azdır…
Gerçek samimi imanı olmayan kalbinde o imanı taşımayan o hikmetli göze sahip olamaz her yaptığının günah olduğunu bildiği halde tövbesini tekrar yaptığı halde tekrar tekrar o tövbeyi Bozan nefis her iman ehlinde terbiye olmuyor
Her şeye, ibret bakacak
Gönlü hep, Dost’a akacak
Ocak sobada yakacak
Odun çok ya, çıran azdır…
Her olaydan bir ders çıkaracak her yapılan işten kendine pay biçip bir ders alacak kalbini bütün insanlık adına bütün kardeşleri adına daimi Allah’tan gelen Emir ve çizgileri bilerek ve o çizgileri uyarak kendini hazırlayan hazırlamaya çalışan bu şekilde yaşamaya çalışan en azından yaşamayı isteyen birçok insan vardır ama özünde bunu yapan maalesef çok az insan yapabilir odun çoktur ya unut tutuşturacak çıra onu yakacak iman gerekir
Aldırmadan, sağ soluna
Gir daim, mazlum koluna
Pek hevesle, Hak yoluna
Giren çok ya, varan azdır…
Sağın solun birçok insanın yanlış gördüğü olayları düşünceleri Kur’an çizgisiyle imani bir gözle bakabiliyor ise bu gözün arkasında ne gerekiyorsa yapabiliyorsa bir mazluma toplum içerisindeki baskılara rağmen bir topluluğun içinde azınlık olsa bile hakkı savunabiliyorsa hakkı söyleyebiliyorsa bu tür olaylara bütün insanlar çok heveslidir herkes böyle olsun ister ama 100 kişiden birkaç tanesi ancak yapabilir
Dolaş yurdun, bucağını
Şenlendir ev, ocağını
Çün şefkatle, kucağını
Açan çok ya, saran azdır…
Nereye gidersen git nerede durursan dur evinde de işinde de aşında da özünde dürüstlük samimiyet Allah için yaşamak Allah için mücadele etmek bütün insanlara aynı samimiyeti göstermek herkes için doğru bir düşünce çok az kişinin yapabileceği bir meziyet
Çağır Rabbin, Hak adını
Kes Şeytanın, kanadını
Haset fesat, inadını
Terkedüben, kıran azdır…
Daima nerede olursa olsun hangi durumda olursa olsun Allah için hakkın yanında olmak mazlumun yanında olmak şeytanın tuzağına düşmemek ve bu tuzağa karşı şeytani olan bütün oluşumun karşısında durabilmek direnebilmek en azından bunu destekleyen toplulukl lar içinde bağıra bağıra kapat küreği yardım et filistine kes gemileri diye diyebilecek yürekler gerekiyor
Aşk sarınca, her yanını
Kurban akıtır kanını
Yoğrulmak için, canını
Gece gündüz, yoran azdır…
Her anımızı her zamanımızı yarına hazırlık yaparak geçirmek imanımızı tazelemek hayatımızdan Kur’an çizgisini peygamber sünnetini çıkarmadan devam edebilen kullarından olmak için canımızla başımızla ne gerekiyorsa Cihat etmemiz gecemizi gündüzümüzü bu yola adamamız gerekiyor isteyen çok yapan az
Nefsin yedi, evrimini
Nârdan nura, çevrimini
Adil Düzen, devrimini
Hayal bile, kuran azdır…
Hem dünyayı hem ahireti dengede tutabilmek için Kur’an sünnet hayatına işleyebilen siyasete girebilen bugünkü şartlar ile tüm Dünya işlerini ve ahiret hazırlıklarını yapmaya çalışan milli çözüm çizgilerinden başka hiçbir çizgi yoktur hiç kimse bunu hayaline bile yerleştiremiyor
Sabır ister, cefakârlık
Sadakattir, vefakârlık
Hak yolunda, fedakârlık
Milli Çözüm, soran azdır…
Gayretlerimiz çabalarımız arzumuz isteğimiz
İnsanların cefalarına sabrederek olgunlaşabileceği sadakatin vefanın esası olduğu samimi fedakarlıkların milli çözüm idrakıyla ulaşılabileceği, herkesin kendinde göremediği bir cesarettir maalesef çok gönlünden geçiren insanlar olabilir ama çok az maalesef çok azı yanında durabilir
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM Çoğu insanlar çok değerli şeyleri dışardan gördüğünde hemen heveslenerek keşke benim olsa dürtüsüne kapılmaktadır. Ancak o değerli şeye ulaşmak okadarda kolay olmamaktadır. Bir insan bazı maddi şeylere para gücüylede ulaşabilir ancak ulaşılmak istenen şey özellikle ilim hikmet gibi manevi değerler olursa belkide uzun yıllar sürecek çileli, meşaggatli, sistemli ve sürekli bir emek neticesinde ulaşılabilmektedir. Vaktimizin çoğunu gafletle geçirerek menzile ulaşamayacağımızı bilmemiz gerekir. Üstadımız Muhterem Akgül Hocamızın bize söylediği şu söz kulaklarımıza küpe olmalıdır.”Ben bugünkü işimi yarına hatta bir sonraki vakte hiç ertelemedim” yani büyük ciddiyet ve gayretle uykusundan, sağlığından fergatin neticesinde imanının gereği bukadar kitaplar, yazılar, şiirler, Meali Kerim çalışmaları yapılabilmiştir. Allahın lütfu ve samimi gayretin neticesinde herbir kelimesi devrim ve değişime hazırlık olacak çalışmalar yapılabilmektedir. Öyle boş malayane işlerle uğraşarak Erbakan Hocamızın buyurduğu gibi” poz mücahitliği” ile başarılı olunamayacaktır. İhlas, ibadetin özüne aykırı olan her türlü gösterişten, şirkten, dünyalık kaygılardan, çıkar hesaplarından onu arındırmak, saf ve tertemiz bir şekilde ibadeti Allah (cc)’a arz etmektir. İbadetleri insanların beğenmesi için değil sadece Allah rızası için yapmak demektir. İman ise tüketilen ömrün sonunda mutlaka hesabının sorulacağı kıyamet gününe gerçekten inanmak ölmüme heran hazır olunacak ameller yapmakla niyetimiz ortaya çıkacaktır.Bu süreçte yaptığımız kusur ve günahlardan son birkez samimi bir şekilde Tahrim Suresi 8. Ayette bildirildiği gibi Nasuh tövbesi ile tövbe edilmelidir. Ey iman edenler! “Tevbe-i Nasuh” ile (yani kesin bir niyetle, günahlara geri dönmemek azmiyle, samimi ve halis bir pişmanlık düşüncesiyle, açılan bir yarığı en sağlam bir iple ve bir daha kopmaz biçimde diker gibi) Allah’a tevbe edin (ve kötülüklerden vazgeçin. Günahına sevinmenin, günahıyla övünmenin, günahını küçümsemenin ve günahlarda ısrar etmenin Allah’ın kahrına uğratacağını bilin!). Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar (ve havuzlu şelaleler) akan cennetlere sokuverir. O gün (mahşerde) Allah, Peygamberi ve (kıyamete kadar) Onunla beraber iman edenleri (asla) utandırıp küçük düşürmeyecektir. (Mahcup ve mahrum etmeyecektir.) Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar-parıldar (vaziyette huzurla yürüyecekler ve): “Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz Sen, her şeye güç yetirensin” diyeceklerdir. https://www.mealikerim.com/66/tahrim/8 Bu tövbe asla bozmayacak samimiyeti göstermeliyiz.Ancak malesef nefsine yenik insanlar olarak önce nefsim bu sözümüzü tutamamaktayız.
Nefsin mertebeleri aşıdaki gibi sıralanmıştır. Kul olarak nefsimizle biran olsun başbaşa kalmamak için sürekli cihad ve ibadetle meşgul olmamız gerekir.Özellikle Kuran-i Kerim Meali anlayarak sürekli okunmalı şeytana ve nefsimize zaman bırakılmamalıdır.
Nefs-i Emmâre: Allah
ın emirlerine uymayan, yasaklarını çekinmeden yapan ve zevkine tabi olan nefistir.<strong>
ın emirlerine bazen uyan, bazen uymayan, işlediği günahlardan dolayı üzülen ve sevaplardan dolayı sevinen nefistir.2. Nefs-i Levvâme:</strong> Allah
3. Nefs-i Mülheme: İlhama mazhar olmuş nefistir.
4. Nefs-i Mutmainne: İmân esaslarına inanan, İslâm
ın emir ve yasaklarına uyan, bu konularda hiç bir şüphe ve tereddüdü olmayan, neticede Allah ile manevî bir bağ kuran ve bunun lezzetine ulaşan nefistir.<strong>
a yönelen, Allah5. Nefs-i Radiye:</strong> Her yönüyle Hakk
tan gâfil olmama şuuruna eren ve O
ndan razı olan nefistir.6. Nefs-i Mardiyye: Bütün benliği ile Hakk
a teslim olan ve böylece Allah
ın kendisinden razı olduğu nefistir (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur`an Dili, İstanbul 1970, VIII, 5817).7. Nefs-i Kâmile: Bütün kötülüklerden sıyrılıp manevi olgunluğa eren nefis. Bu mertebeye erişen bir kişinin bütün sıfatları güzeldir ve her hali ibadet sayılır (Süleyman Uludağ, Kuşeyri Risalesi tercümesi, s. 222, 277, 290).
Aslında nefs, bir şeyin kendisi, benliği, zatı ve hakikatıdır. Ona göre nefs-i mutmainne, o dereceye ulaşan insanın kendisi demektir (Elmalılı, Hak Dini Kuran Dili, VIII, 5814). Cihad önderimiz muhterem Hocamızın her sözünü can kulağı ile dinlemeli ve hikmet nazırıyla değerlendirip mutlaka verilen emir ve tavsiyelere uyulmalıdır. Bir eksik bulma söylenenlere bir kulp takma dalaletine düşülmemelidir. Üstadımızın mutlaka bildiği bir şey deyip gönül gözümüzü açıp tam bir teslimetle sadakatimizi ispat etmeye çalışmalıyız. Allah Teala’nın El-Hakk ismi kıyamet gününde hak ve batılı birbirinden ayrı tutan anlamındadır. Ahirette hakkı olan kullarının haklarını zalimlerden alıp, sahibine veren anlamına da gelmektedir. Varlığı sürekli ve de gerçek olan daima değişmeyen, devamlı olarak var olan anlamında gelmektedir. Yani herkezin yaptığı kendisine tastamam eksiksiz verilecektir. Hased, fesatlıkla kimse kimsenin nasibini takdir edilmişi değiştirme yetkisine sahip değildir. Evet mehdiyet hareketinin finali olan meshiyet davasının şahsi manevisi muhterem Ahmet Akgül Hocamızın yıllardır bizlerin fethe olan imanımızı canlı tutmak için gecesigündüz 50 yıldan fazla zamandır var gücüyle çalışmaktadır. Biz buna şahid olan sadıklar olarak artık işin sonuna gelinmiştir. Yaşanan siyasi olaylar Üstatdımızın haklılığını yüzde yüz ortaya çıkarmıştır.Ne mutlu ümitsizliğe düşmeden aynı imani şuurlar heran fethin gerçekleşeceğini bekleyen Milli Çözüm sadıklarına selam olsun.Bizim hiçbir ibadet ve gayretimizin neticesi değildir. Sadece bilmek yetmez ;Allah davası hatrına cihad yolunda var gücümüzle takatimizin sonuna kadar çalışmalı ve Allahın rızasına ulaşılmaya çalışılmalıdır.Allah Üstadımızdan razı olsun. “Dervişlik olaydı, sarıkla hırka Biz de alırdık, otuza kırka!” (Yunus Emre) “Şüphesiz her insana sa’yü gayretinden ve kendi emeğinden başkası verilecek değildir. (Herkes ancak hak ettiğine ve sebep olduğu kötülüklere erişecektir. İnsana gereken çalışıp emek vermek, maddi ve manevi kazanımlarını böyle elde etmektir.) ” (Necm Suresi 39. Ayet) Yeniden Refah Partisi zihniyeti “Haram yer; haini, destekler amma Evliya geçinir, gafil bir fırka!” (Üstat Ahmet Akgül)
“Hakkı bâtıl ile karıştırıp (gerçeği) örtmeyin ve (güç odaklarından korkarak veya menfaat umarak) Hakkı gizlemeyin. (Kaldı ki) Siz (gerçeği) biliyorsunuz. (İşinize gelmediği için üzerini örtüyorsunuz . Öyle ise bile bile Hakkı bâtıl ile karıştırıp yozlaştırmayın ve Hakkı saklayıp saptırmaya çalışmayın.) ” (Bakara: 42) AKP’ zihniyetini göstermektedir.
Bismillahirrahmanirrahim
Elmas sandık sedefine Millî Görüş elmastır. Ama herkes bu en kıymet bir iradedir. Görürler ama kıymet bilip benimseyemezler. Çok bildiklerini sanan insanlar ve alimim diyen, hocayım diyen belamlar bu farkı göremezler. Kur’anı ölçü edinip de yaşayamazlar. Memleketimizi, insanlarını yanlış yönlendirip saptırırlar vebale girip sonlarının nasıl felaket olduğunu bilemezler hak davayı bulamazlar.
İhlasla bakmayan göz Allah’ın yarattığı bu dünyaya bakıp gördüğü bütün cisimler Allah’ın yarattığını ve bizleri tefekküre davet ettiği aşikardır. Her konuda olayda Allah’ın bir planı vardır deyip tefekkür etmemiz lazımdır. Ve sonunda bekleyip, bunda da bir hayır vardır deyip sabırla beklememiz lazımdır. Şüphesiz yerin göğün yaratılışında güneşin ayın doğuşunda gecenin ve gündüzün bir bir arkasına dolanışında büyük bir hikmet ve ayetler vardır. Allah’ın basiret sahibi olan kulları için büyük bir tefekkür edip düşünmemiz lazım. Allah’ın büyüklüğünü her an aklımızda tutmamız lazım. Aklını kullanan insan her şeye ibretle bakıp imanını diri tutması lazım. Çünkü biz Müslümanız ölçümüz Kur’an olmasıdır. Bu zamanın insanlarına bakıp yaşarsan doğruyu bulmak çok zor olur. Kınayanın kınamasından korkmadan haykırmak Müslümanın şiarı olmalıdır ki rabbine ulaşabilsin.
Sözde ve lafta kalanlar ben de müslümanım Allah için çalışıyorum diyenler bunlar maddi manevi bir hizmet yapmazlar. Sahalarda ekranlarda toplumların arasında dolaşıp laf kalabalığıyla zaman geçirenler hiçbir kazançları olmadan davamıza zarardan başka bir karları yoktur. Sonunda hezimete uğrarlar. Milli Çözüm bir avuç insanız. Rabbimin inayetiyle gayret çekip hakkın yolunda cihat gayretiyle çalışıp Allah’ın dinini bütün dünyaya ahlakımızla, davranışımızla cihat aşkıyla koşturup elimizden ne gelirse gayret ederek vazifemizi yapalım. Adil bir düzen kurmak için gayretle bu davaya emek vermeliyiz. Elimizde Kur’an önderimiz peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) ve Erbakan Hocamızı örnek alarak yaşamımızı sürdürmeyi Allah’tan niyaz ederek sadakatle ve vefakarlıkla hak yolunda fedakarlık Milli Çözüm’e bağlılığımızı sürdürerek yaşayabilmek ve Cenneti Ala’ya talip olmak niyetiyle inşallah.
Dervişlik olaydı, sarıkla hırka Biz de alırdık, otuza kırka!”
(Yunus Emre)
“Haram yer; haini, destekler amma
Evliya geçinir, gafil bir fırka!”
(Üstat Ahmet Akgül)
*Derviş görünmek kolaydır asıl önemli olan gerçekten derviş olabilmektir… Yalansız ve sadıkane bir bağlılıkla samimiyetle olan davranışlar insana dervişliği hakettirebilir… Haram yiyip haini destekleyen Hocalar ancak Bel’am olurlar…
*Rabbimize sonsuz şükürler olsun ki Sadık Milli Çözüm ekibinde bir nefer olabilmişiz fakat inşallah bunun kıymetini bilip gerçek anlamda Hocamıza layık bir talebe olabilir ve Cennete layık olabiliriz… Evet biliyoruz ki hedefe ulaşanlar az oluyor… Rabbimiz onların arasına katsın bizleri İnşaALLAH…
*Dünya -Ahiret yolculuğunda azığımız İman ve ihlastır… Hikmetle bakıp tövbe yağmurunda yıkanmamız gerekir. Bu da ancak her samimiyetle olur…Rabbimiz sözümüzde durmayı ve Nasuh tövbesi yapabilmeyi nasip eylesin….
Tahrim 8
Ey iman edenler! “Tevbe-i Nasuh” ile (yani kesin bir niyetle, günahlara geri dönmemek azmiyle, samimi ve halis bir pişmanlık düşüncesiyle, açılan bir yarığı en sağlam bir iple ve bir daha kopmaz biçimde diker gibi) Allah’a tevbe edin (ve kötülüklerden vazgeçin. Günahına sevinmenin, günahıyla övünmenin, günahını küçümsemenin ve günahlarda ısrar etmenin Allah’ın kahrına uğratacağını bilin!). Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar (ve havuzlu şelaleler) akan cennetlere sokuverir. O gün (mahşerde) Allah, Peygamberi ve (kıyamete kadar) Onunla beraber iman edenleri (asla) utandırıp küçük düşürmeyecektir. (Mahcup ve mahrum etmeyecektir.) Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar-parıldar (vaziyette huzurla yürüyecekler ve): “Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz Sen, her şeye güç yetirensin” diyeceklerdir.
https://www.mealikerim.com/66/tahrim/8
*Ayet ve hadislerde hep tefekkürle bakmayı – düşünmeyi bizlere vurgulamıştır… Çünkü göz samimiyetle bakıp düşünmezse kalp de zamanla körleşecek, kalp körleşirse beden de dünyalık şeylere hapsolacaktır…
Bakara 44
Siz insanlara iyiliği emrettiğiniz halde, kendinizi unutuyor musunuz? (Yoksa kendinizi sorumsuz mu sanıyorsunuz?) Hâlbuki siz, üstelik Kitabı (ve Kur’an’ı) da okuyor (Allah’ın emirlerini de biliyor) sunuz. (Buna rağmen) Hâlâ akıllanmayacak (ve yanlışınızı anlamayacak) mısınız?
https://www.mealikerim.com/2/bakara/44
* Sevgi ve saygı her alanda en önemli ve gerekli araçlardır… Samimiyetle de taçlanırsa en mükemmel davranış bütünlüğü oluşur…
Gece ibadet etmeyi ihmal etmeyin! Çünkü bu sizden önceki salihlerin âdetidir. Allahü Teâlâ’ya yakınlaştırır; kötülüklere, belalara mâni olur; günahlara kefarettir ve vücudu hastalıklardan korur.) [İbni Asakir]
(Gece bir müddet ilim öğrenmek, bütün gece ibadet etmekten sevaptır.) [Beyhekî]
*Dinimiz bize gayretli olmayı ve her daim ilim ile uğraşmayı emreder. Aksi taktirde nefis insanı hapis hayatında yaşatır…Özgür olduğunu zannedersin fakat aslında nefsin esaretinde yaşarsın fakat bunun farkında bile değilsindir…
*Dünya zulüm altındayken, artık insanlar her türlü zalimliği son noktasında yaşıyorken Adil Düzen Devrimine ihtiyaç şart olmuştur…Rabbimiz acilen nasip eylesin bizleri de hizmetkar eylesin inşaALLAH…Bizim her daim bu hayalle yaşamamız lazımdır…Hayali dünyamızı süslerse dualarımızda kabul olur inşaALLAH…
Âl-i İmran 21
Allah’ın ayetlerini (gereksiz ve geçersiz görüp bile bile) inkâr edenler, peygamberleri haksız yere öldürenler ve insanlardan adaleti emredenleri (Hakk düzeni gerçekleştirmek ve yürütmek isteyenleri) katledenler (var ya); işte onlara acıklı bir azabı müjdele. (Ki bunu yakında göreceklerdir.)
*CEFAKÂRLIK VE VEFAKÂRLIK NEFSE ÇOK AĞIR GELMEKTEDİR… RABBİMİZ NEFSİMİZE SÖZ GEÇİRİP BU FADAKARLIĞI YAPMAYI NASİP EYLESİN…
Sabır ister, cefakârlık
Sadakattir, vefakârlık
Hak yolunda, fedakârlık
Milli Çözüm, soran azdır…
“VARAN AZDIR” ŞİİR YORUMU
Bismillahirrahmanirrahim
1- Allah’ı her an aklında tutup korkudan için titremiyorsa Allah’ın her yasak emrini hayatından çıkarmıyorsan, gereken güzel yararlı ve faydalı emrini yerine getirmiyorsan ne hırka sahibi olursun ne de derviş.
2-Ülkemizde faiz fuhuş rüşvet tavan yapmışken, mazlum yetim hakkı yiyen sahte kahramanları bu millete dindar diye yutturmaya çalışan ortaklıkta dolaşan o kadar sahte alim var ki bunları sıralasak sayfalar dolar. Bu iki muhterem üstatlarımızın insanlara mesajı kimsenin baskı ve tesirine aldırmadan Hak ve hakikatleri sadece Allah’tan korkarak onun davasını mertçe haykırmaktır.
3-Elmas: Özü sözü inancı yaşayışı güvenirliği olan Allah’a tam bağlı insanların teveccühü kazanmış, vatanını seven, temiz, başka art niyeti olmayan saygıdeğer şahsiyete benzer örneği Aziz Muhterem Erbakan hocamız gibi şimdi bizi idare edeni de elmas yerine koyup ona biat edenler gafil zümre takımı boş değersiz bir sedefe hizmet ettiklerinin farkında bile değillerdir. Nitekim bu seçimlerde millet gerçek değerini ortaya çıkarmıştır.
4-İnsanın yapmış olduğu her amelini Allah’ın rızasını kazanmak gayesi ile yapması lazımdır. Hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna her ne olayla karşılaşırsa muhakkak bunda Allah’ın bir hikmeti vardır ve o gözle bakılması lazımdır. Başına bir musibet sıkıntı geldiği zaman vay bunu bana Allah niye verdi diye içinden geçirirse o yapmış olduğu Allah’a karşı şirktir. Hemen tevbe edip ve bu hataya bir daha dönmemek üzere Allah’a verdiği söze sadık kalınması lazımdır.
5-Allah’ın yarattığı şu muazzam kâinat içerisinde her neyi görürsen her neye bakarsan onda yüce Allah’ın tecellisini görürsün. Onun için her an her şeyi varlıkta tutan yaşatan rabbimize hamd ederek içtenlikle ona bağlılığımızı ona olan sevgimizi çok şükrederek odunları tutuşturacak çıra misali olmalıyız.
6-Dünyanın şaşalı gidişatına aldanıp AKP’ye destek verenler gibi devamlı zalimlerin yanında olup zulmü destekleyen olmayacağız. Etrafımızdakilerin kınamasından veya çekinerek hakikatleri gizleyip batıla yaranmak adına Hakkı haykırarak mazlumun ve haklının yanında yer almamız lazımdır. Sözde hakkı savunan çok gözükse de hakikati söyleyen Milli Çözümden başka yoktur.
7-Bir seçim dönemi geçirdik. Bu bir örnektir. Kimi batıl peşinde Türkiye’yi dolaştı milleti kandırıp aldatıp şeytanın vazifesini yapmıştır. Milli Görüşçüler bilhassa Milli Çözüm ekibi cihat ruhuyla her kesime şefkatle bakarak hakkı tebliğ hususunda aynı ev aynı çatı altında birleşmeye davet etmiştir. Gördük ki sözlerimizi doğrular gibi kafa sallayıp onaylar gibi görünen fakat hakikati onaylayan az olmuştur. Aziz Muhterem hocamız derdi ki dua edelim de eleğin üzerinde kalanlardan olalım. Elhamdülillah çok şükür.
8-Bu milletin hakikatleri duymamasını ve özellikle Milli Görüşü Aziz Erbakan hocamın öğüt ve tavsiyelerini duymuş dinlemiş ve sonra terk eden AKP mensuplarını Hazreti Nuh Aleyhisselam’ın 950 sene hakkı tebliğ edip hakka davet edip çok az sayıda iman edenlere benzetiyorum. Bugüne kadar gidenler içinde inadından vaz geçip batıl Siyonist düzeni reddedip şeytanın kanadını kafasını kıran çok az olmuştur.
9-Aşk insanın Allah resulüne hak davasına tüm peygamberlere ve meleklerine kitaplarına hak dava önderlerine yürekten beslediği sevgi ve sonsuz muhabbettir. Ve bu gerçeklere ulaşabilmek için çok çalışıp yoğrulmak lazımdır. Gerekirse Hak dava uğruna canını malını feda etmek lazımdır.
10-Nefis, şeytanın yardımcısı konumundadır. Eğer ona dizgin vurmazsan sana istediğini yaptırır. Onun esiri olur, şeytanın askeri olursun. Şeytan ise insanların en büyük düşmanıdır. Tâki insanların ilki olan hazreti Âdem ile Havva annemizden başlayarak kıyamete kadar Allah’ın halis kulların hariç tüm insanları doğru yoldan saptırmaya çalışmaktadır. Bu da yüce Allah’ın bir imtihan vesilesidir. Şeytan Siyonist Yahudi ve işbirlikçi evaneleri eliyle dünyayı fesada vermek istemektedir. Bu şer güçler karşısında Aziz Muhterem hocamız Necmettin Erbakan hazretlerinin başlattığı Millî Görüş hareketini ve Milli Çözüm projelerini muhterem Ahmet Hocamız eliyle bir avuç az ve özgül ağırlığı çok olan Milli Çözüm ekibiyle deccalizmin de Siyonizm de tüm şeytani şer güçlerinde çok yakın bir zamanda yerle yeksan olacağı ve inşallah Adil Dizen devrimiyle Nur’a çevireceğimize inanıyoruz ve bekliyoruz İnşallah.
11-Tüm insanlık asırlardır o kutlu gün olan insanların zulüm düzeninden kurtulup Adil, insan haklarına saygılı yeni bir dünya düzeni beklerken birtakım insanlar 5-10-20 sene bekleyince sabırsızlanıp hani ne zaman niye gelmedi biz her an hemen gelecekmiş gibi çalışıp bekleyeceğiz. Takdir yüce Allah’ın zamanını bilemeyiz. Onun için bize düşen sabırla davamıza sadakatle vefakâr olmak az ve öz olan Milli Çözüm sadıkları olarak Hak yolda çalışıp fedakârlık göstermektir. Adil Düzen medeniyetinin Muhterem Ahmet Hocamız önderliğinde gerçekleşeceğine İnşallah canı gönülden inanmaktayız. Elhamdülillah.
Mevlâ’m bizi kat azlara…
Selam olsun sadıklara…
“Dervişlik olaydı sarıkla hırka; biz de alırdık otuza kırka!” derken Yunus Emre burada takvanın ve Allah için yaşamanın göstergesinin konuştuklarımız ve gösterdiklerimizden çok, yaşadıklarımızla ilgili olduğunu vurgulamıştır. Kolaycılık ve beleşçilik yaparak sarık ve hırkayla insanlara takva taslama, “ben oldum” diyerek insanları küçük görme -ki kibir şeytandandır-, dervişlik öyle kolay değildir ve göstergesi de kılık kıyafet değildir. Takvanın göstergesi Allah için sevmek, Allah için buğzetmek, ahirete inanıp dünyadan üstün tutmak, nefse esir olmayı değil nefsi terbiye edip olgunlaştırmayı esas almak, Hakkı üstün tutmak, hakkın gereğini ve emrettiğini yapmak, adaletli olmak, Hakkın hâkimiyeti için çalışmaktır.
“Haram yer; haini, destekler amma; evliya geçinir, gafil bir fırka!” Burada ilk akla gelen AKP’li gafil bir kesim, özellikle tarikat ehli olduğunu iddia edip şuursuzca AKP ile birlikte hareket eden; faize çeşitli isimler altında kılıf uyduran; İslam Birliği ve Rahmâni esaslar yerine Batı’nın şeytani yasalarına razı olan gafiller gelmektedir.
“Elmas sandık, sedefine | Hayran çok ya, alan azdır… | Onikiden, hedefine | Atan çok ya, vuran azdır…” Emmâre nefisten bahsedilmektedir. Dünyayı ahirete tercih ederler. Bediüzzaman’ın ifadesiyle bâki elmasları verip fani cam parçalarına razı gelirler. Birazcık nimet için hırs ve haset edebilirler. Bu gibi kişiler mü’minlerin sahip olduğu bazı nimetlerden faydalanabilmek için onlardanmış gibi tavır takınabilirler. Ama asla gerçek bir samimiyete sahip değildirler.
Ahirette yaşayabileceğimiz pişmanlığı da hatırlatıyor. Şöyle ki; dünyada geciktirdiğimiz, geçiştirdiğimiz tüm görevlerimiz için pişman olacağımızı hissediyorum. Neden daha fazla çalışmadık, neden vaktimizi daha verimli kullanamadık, neden daha fazla yardımcı olmadık diye pişman olacağız…
“İman ihlas, dolmayan öz | Hep hikmetle, bakmayan göz | Tevbe edip, Allah’a söz | Veren çok ya, duran azdır…” Levvâme nefisten bahsedilmektedir. Gaflet uykusundan uyanarak doğruları ve gerçekleri görmeye başlamış, kötülüklerinden kurtulma arzusuna ulaşmıştır. Bazen iyilik yolundadır, bazen kötülüklere bulaşır. Bocalama dönemindedir. Bu dönemde çokça meal okumalı, ruhi ve meleki kuvvetleri hissederek Yüce Yaratıcısına sığınıp ibadetlere sarılmalı ve doğru yola girmelidir.
“Her şeye, ibret bakacak | Gönlü hep, Dosta akacak | Ocak sobada yakacak | Odun çok ya, çıran azdır…” Mülhime nefisten bahsedilmektedir. Her şeye ibretle bakabilen, tefekkür eden, ibadetleri yaparken kimin huzurunda durduğunu bilen, kısaca şuurlu olan insanlar, Allah tarafından kalbe gelen mana, seziş, ilhamlara mazhar olurlar.
“Aldırmadan, sağ soluna | Gir daim, mazlum koluna | Pek hevesle, Hak yoluna | Giren çok ya, varan azdır…” Mutmainne nefisten bahsedilmektedir. Artık hiçbir şüphesi kalmamış, hakikati anlamış, kimsenin ne dediğine bakmadan, yalnızca Allah’tan korkarak ve O’ndan umarak hareket eden insanlardır. Böyle insanların önüne her ne rüşvet koyarsanız kabul ettiremezsiniz. Allah’ın azameti karşısında dünyanın tamamı, tüm süper güçleri, onun gözünde zerre kadar bile görünmez. Allah izin vermedikçe ona hiç kimse ne zarar ne de yarar sağlayabilir. Bu inanç ve azimle mazlumları koruyup kollamak, zalimlerden intikam almak üzere pek hevesle Hak yoluna, Adil bir Düzen kurmak üzere teşkilatlı bir disiplin altına girer.
“Dolaş yurdun, bucağını | Şenlendir ev, ocağını | Çün şefkatle, kucağını | Açan çok ya, saran azdır…” Raziyye nefisten bahsedilmektedir. Az önce bahsettiğimiz Adil Düzen gerçekleştiğinde bu adaletin bütün insanlara ve hatta bütün canlılara ulaştığından emin olunmalıdır..
“Çağır Rabbin, Hak adını | Kes Şeytanın, kanadını | Haset fesat, inadını | Terkedüben, kıran azdır…” Marziyye nefisten bahsedilmektedir. Siyasi ve nefsi cihatta başarılı olmuş bir kimseyi ifade etmektedir. Öyle zaman gelir ki, bu dünyada da etiket, servet, şöhret gibi nimetlere sahip olursan, sakın ola ki öğrendiğin temel değerlerden uzaklaşma. Kibre kapılma. Şeytana uyma. İnsanları hayırlı olana, hayır işlemeye yönlendir. Olur da bu etiket ve nimetlere sahip olan kişi beklediğin kişi ya da sen olmazsan da yerinde sabit dur, her şeyin kadere göre tam da olması gerektiği gibi olduğunu aklından çıkarma, haset etme, fesatlık çıkarma. Haset etmek, Allah’ın takdirine itiraz etmek olur. Elinden gelen gayreti göstermiş ama beklediğine erişememişsen, ne gibi hayırlar olabileceğini düşün. Kimi zaman istediğimiz şeyler bizim için şer; kaçındığımız şeyler de hayırlı olabilir. Her şeyin en doğrusunu Allah bilir.
“Aşk sarınca, her yanını | Kurban akıtır kanını | Yoğrulmak için, canını | Gece gündüz, yoran azdır…” Kâmile nefisten bahsedilmektedir. Nefsin basamaklarından geçip en üst dereceye erişmiş seçkin ruhlardır. Yoğrulmak için yorulmak gerekir. Yorulmadan, ciddi bir gayret göstermeden böyle bir mertebeye ulaşmak mümkün değildir. Bu dereceye varabilen ruhlar çok seçkindir ve az sayıdadırlar.
“Nefsin yedi, evrimini | Nardan nura, çevrimini | Adil Düzen, devrimini | Hayal bile, kuran azdır…” “Sabır ister, cefakarlık | Sadakattir, vefakârlık |Hak yolunda, fedakârlık | Milli Çözüm, soran azdır…” Böylesi sabırlı, cefakâr, sadık ve vefakâr, fedakâr insanlar çok az sayıdadırlar ancak özgül ağırlıkları oldukça yüksektir. Tek başına da kalsalar dünyaya meydan okuyabilirler.
“Dervişlik dedikleri taç ile hırka değil,
Gönlün derviş eyleyen, hırkaya muhtaç değil.”
Gönlümüzün derviş olduğu yola varanlardan eylesin Rabbim.
Affeyle Allah’ım…
Yazık ettim bunca gençliğe ömre
Tevbe ettim döndüm günaha yine
Gafletle kayboldu bir yığın sene
Affeyle Allahım, Affeyle beni
Sevdin de yarattın, bırakma beni…
Yüzüm temizmiş ya, içim karanlık
Ne inattır nefsim, işin yavanlık
Kaba sohta, sahte sofi; ancak hamallık
Affeyle Allahım, Affeyle beni
Sevdin de yarattın, bırakma beni…
Rabbim bizlere en büyük nimeti, hidayeti verdin. Nefsimizin dürtülerine, şeytanilerin zulümlerine, dünya imtihanının cilvesine sabretmemiz için bizlere yardım et.
Rızanı kazanmak, dinini yeryüzüne hakim kılmak, insanlığı huzura kavuşturmak niyeti ve gayreti ile çıktığımız bu yolda ayaklarımızı sabit tut. Yardımını esirgeme. İmanlarımızı kurtarmadan canımızı alma. Amin…
ŞİİR YORUMU
“Dervişlik olaydı, sarıkla hırka
Biz de alırdık, otuza kırka!”
(Yunus Emre)
*Bu mısradaki hakikat,Aziz Erbakan Hocamızın:”İslam şekil değil şuur dinidir!..” ifadelerinde tam da karşılığını bulmaktadır.Öylese marifet özdedir.şuurda,samimiyettedir!..
…….
“Haram yer; haini, destekler amma
Evliya geçinir, gafil bir fırka!”
(Üstad Ahmet Akgül)
İslam’ın net ve kesin hükümlerini yok sayarak her türlü haram ve kötülüğe bulaşan… Zalim ve hainlere taraf olup-destekleyenlerde hidayet nuru kalmayacaktır!..Bu kimselerin riyakarlıkla,cahil kitleleri kandırarak oynadıkları dindarlık-evliyalık rollerinin ise, Hak nazarında zerrece kıymeti yoktur!..
*VARAN AZDIR!*
Elmas sandık, sedefine
Hayran çok ya, alan azdır…
Onikiden, hedefine
Atan çok ya, vuran azdır…
Nasıl ki;Sedefle işlenmiş içi elmas dolu bir sandığa çok yüksek pahâ istenir ve yerindedir..Herkes bu kıymetli sandığa hayran hayran baksa ve içten içe sahip olmak istese dahi, alabilecek kimse çok az çıkar,çünkü pahası çok yüksektir! Aynen bunun gibi;yüksek imanî hakikatlere erişmek,hidayet ve istikamet üzre yaşamak ve kulluk imtihanını başarmak için; Allah’ın sonsuz rahmetiyle,sağlam bir Rehber Şahsiyete bende olarak hareket etmeli…Hakikat elmasları hükmündeki manevi hazinelere nankör olmamak için nefs,şeytan ve zalim güçlerle mücadele etmeli!..Bu kutlu yolda her türlü zahmet ve fedakarlığı cana minnet bilerek içtenlikle hizmet etmelidir.Çok kimse kuru hevesle bu hazinelere talip olsa ve hedefi vurmaya çalışsa da!..ncak Allah’ın rahmetiyle çok az sayıdaki şuur,azim ve kararlılık sahibi insan gerçek hedefe ulaşabilir!..
…….
İman ihlas, dolmayan öz
Hep hikmetle, bakmayan göz
Tevbe edip, Allah’a söz
Veren çok ya, duran azdır…
İmanı,ihlası eğer özümüze sindiremez,hep kabukta kalır içe yönelemezsek…Gelişen tüm olayların,yaşananların Rabbimiz tarafından yüksek bir hikmetle,yaratıldığını…Şahit olduğumuz her şeyin aslında bizler için bir kıssa olduğunu!..Basiretle bakan kimsenin tüm bunlardan türlü hisseler,hikmet dersleri alacağını!..bilemez ve ona göre davranamaz isek bu imtihanı -Allah korusun- kaybedebileceğimizi!..
Çeşit çeşit günahla kararttığımız hayatlarımızı ciddiyetle gözden geçirerek, işlediğimiz günah ve kusurlardan dolayı,içtenlikle tevbeler etmemiz gerektiğini…Ta en başta, elest bezminde verdiğimiz…Dünyada da çok kereler tasdik ve tekrar ettiğimiz sözümüzde tevbemizde, dosdoğru bir şekilde duran sadıklardan- azlardan olmak için rabbimize niyazlarda bulunmamız gerektiği…..ihtarlarını alıyoruz-anlıyoruz!..
…….
Her şeye, ibret bakacak
Gönlü hep, Dosta akacak
Ocak sobada yakacak
Odun çok ya, çıran azdır…
Aziz Erbakan Hocamız’ın mana aleminde buyurdukları, bir kardeşimizin rüyalarında geçen şu hikmet yüklü vecizeler bu kıtamızı en güzel şekilde açıklamaktadır: “Siz siz olun, okuduğunuz ayet-i kerimeden duyduğunuz hadis-i şerife, izlediğiniz bir sinemadan dinlediğiniz bir ezgiye, kulak misafiri olduğunuz bir anıdan görüverdiğiniz bir ağaca, kuşa, böceğe… Her şeyi kendiniz için bir kıssa bilin ve bu kıssadan hissenizi çıkarın!..”
Aynı zamanda mümin mücahit kimselerin;hem kendileri, hem de insanların faydasına olacak işleri başarmaları…alevleri tutuşturmaları için, çıra etkisi oluşturma kabiliyetine sahip bir donanıma ulaşmaları gerekmektedir!..
…….
Aldırmadan, sağ soluna
Gir daim, mazlum koluna
Pek hevesle, Hak yoluna
Giren çok ya, varan azdır…
“Gayemiz Tüm İnsanlığın Saadetidir” sloganımızın şiirleştirilmiş sekli olan bu kıtamız; Hangi din,düşünce,kültür ve kökenden olursa olsun tüm herkesin huzur,barış ve saadetini arzulmamız gerektiğini… Mazlumun dini-fikri sorgulamadan ona el uzatmanın luzumunu öğretmektedir!..
Ayrıca Hak yolda hizmet etmenin sadece kuru hevesle olmayacağını!..Bu Davada ancak, inancı kuşanarak şuurla mücadele eden!..,Her türlü zahmet ve riski göze alarak sabırla,hareket edenlerin gerçek anlamda muvaffak olabileceğine dikkat çekilmektedir!..
……..
Dolaş yurdun, bucağını
Şenlendir ev, ocağını
Çün şefkatle, kucağını
Açan çok ya, saran azdır…
Gereken ibret dersimizi almak,rahatlayıp ferahlamak..vb…için Dünyayı ve özellikle yeryüzünün seçilmiş incisi vatanımızı tanımak,gezmek görmek için seyahatlerin faydasına vurgu yapılmakta…Evimizin,ailemizin.. huzur ve saadetini nasıl istiyor ve gereğini yapmak için sorumluluk üstleniyorsak! Aynen öyle de;Yurdumuzun hatta tüm insanlığın iyiliğini isteyerek çalışmak gerektiğine!..Hiç bir,toplum kesimini gözardı etmeden tüm herkesin insanca yaşama koşullarını hazırlayacak!..Huzur-barış-güven,refah,hürriyet ,adalet ve izzetini attıracak!..Herkesi ŞEFKAT ve merhametle kucaklayacak HAK ve ADALET NİZAMI’nın kurulup yürütülmesi için, canla başla çalışmanın önemine vurgu yapılmaktadır!..
………
Çağır Rabbin, Hak adını
Kes Şeytanın, kanadını
Haset fesat, inadını
Terkedüben, kıran azdır…
Şeytanî vesvese ve dürtülerden…Nefsani haset ve fesatlıklardan korunmak için, açık bir şuurla,ibadet disiplini,zikir,şükür şevki ve zevki ile!..Kulluk ve istikamet üzre yaşamak… gerektiği vurgulanmaktadır…
……..
Aşk sarınca, her yanını
Kurban akıtır kanını
Yoğrulmak için, canını
Gece gündüz, yoran azdır…
Aziz Erbakan Hocamızın:”Tarihimiz boyunca büyük zaferlerin hepisi;iman,aşk ve azimle kazanılmıştır!..”şeklindeki vecizeleri bu kıtamızı ne de güzel açıklamaktadır!..
Yoğrulma,kıvama gelip olgunlaşmak için mutlaka yorulmamız,maddi manevi her yönden gayretle çabalamamız gerektiğine… Nefsin rahat,konfor, zevk…vb takıntılarını aşmamız gerektiğine dikkat çekilmektedir!..
……..
Nefsin yedi, evrimini
Nardan nura, çevrimini
Adil Düzen, devrimini
Hayal bile, kuran azdır…
“(İnsan olarak yaratılan her) Nefse ve ona ‘bir düzen içinde biçim verene.’
Sonra da (her nefse) fücurunu (imani ve ahlâki düşüklüklerini) ve takvasını (küfür ve kötülükten sakınma çarelerini) ilham edip (öğreten yüce Rabbe yemin olsun ki).
Onu (nefsinin kötü arzu ve alışkanlıklarını) temizleyip terbiye eden felaha (huzura ve kurtuluşa) erişmiştir.
Ve onu (nefsini ve kötülüklerini) sarıp örten (kirli niyetini ve mel’ânetini gizleyip riyakârlık eden ve kendini günah kirlerine gömen) de yıkıma (fitneye ve felakete) sürüklenmiştir.”
Şems Suresi 7-10
Ayetleri nefsin zulmet ve ateşinin,nasıl nura-şuura döneceğinin şifrelerini bildirmektedir!..
Rabbimizin haber ve hüküm verdiği Fethi Mübin-Adil Düzen Devrimini,ol demeyle olduracak Rabbimize her hangi bir şeyin zor olmadığını!..
Hedefe ulaşmanın en önemli ayağının hayal kurmak olduğu…Hayali olmayanın,gerçeğinin olamayacağı öğütlenmektedir!..
………
Sabır ister, cefakarlık
Sadakattir, vefakârlık
Hak yolunda, fedakârlık
Milli Çözüm, soran azdır…
İnsanların ancak cefalara sabrederek olgunlaşabileceği…Vefalı olmanın sadakatin esası olduğu!..Hak Dava uğrunda samimi fedakarlığın bizleri Milli Çözüm idrakine ulaştırabileceğini!..Günümüzde,Milli-manevi değerlerin en canlı, şuurlu örneği olan Milli Çözüm ve Şahsı Manevisi olan Zat’ın,bırakın yanında olmayı, hal-hatırını soranların bile çok az olacağı gerçeği…vb vurgulanmaktadır!…
Rabbimize ve sahibimize,sonsuz şükürler olsun ki, bizi Yoktan var etmiş.
Hidayet ve İnayet buyurup varlığından haberdar etmiştir.
Öyle ise, Rabbimize teşekkür ifadesi olarak ona ibadet etmek,
Emir ve yasaklar çizgisinde hareket etmek, onun dinine ve davasına hizmet etmek, inancımızın ve insanlığımızın gereğidir.
Nankörlük ise hıyanet tir, Ve sonunda herkes ettiğini biçecek ve müstehak olduğuna erişecektir ve Son pişmanlık para etmeyecektir…
Ya Rabbi kolayınıza geleni değil,
Bize emredileni yapmaya gayret ver,
yersiz, yararsız söz ve hareketlerden bizleri uzak tut,
öncelik ve özellikle bilmemiz ve yerine getirmemiz gereken, gayret, ibadet ve hizmetlerden geri koyacak, fantazi işlerden bizi kurtar Allah’ım amin…
Sabır ister, cefakârlık
Sadakattir, vefakârlık
Hak yolunda, fedakârlık
Milli Çözüm, soran azdır…
İnsanlığın miladına
Hak yolunun şiarına
Şu şeytanın inadına
Adil Düzen kuran azdır…
Dünya kapısı Ahiret hazırlığı için bir köprü
Bizim için Ahiret hazırlığımız
Milli çözüm ‘cü olarak ve mealikerim’i anlayarak okumak, olgun bir insan olmak, her zaman hakka taraf olmak haksızlığa karşı cıkmak
Bugün hak tan gözüken cok tur ama hakla olan cok azdır.
Bu davayı sahiplenmek hak dan yana olmak bizim için çok kıymetlidir elmas ve inci hazinem iz gibidir.
“Dervişlik olaydı, sarıkla hırka
Biz de alırdık, otuza kırka!”
(Yunus Emre)
“Haram yer; haini, destekler amma
Evliya geçinir, gafil bir fırka!”
(Üstat Ahmet Akgül)
Dervişliğin tarifine baktım; yoksulluğu, çile çekmeyi benimsemiş kimse. Veya muhtaç fakir manasında. Istılahi olarak Allah’a fakir, Allah’a muhtaç olduğunu hisseden, Allahı talep eden kuvvetli bir iman ve ahlak olgunluğuna ermeye gayret eden alçak gönüllü, aza kanaat eden…
Yani iyiliğin doğruluğun güzelliğin faydalının adil olanın hakim olması için çırpınan, hoşgörülü cefakarlık ve fedakarlık noktasında ömrünü çürüten olmak… Yani şekilden uzak içini ihlas ile doldurma gayreti güden has bir kul olma gayreti güden olduğu için dervişlik; sarık cübbe sakal ile derviş görüntüsüne büründürülen elbiselerle bu işin olamayacağı… Böyle olunsa olunsa ucuz ve sahte kahramanlık veya sahte kul olunacağı…
Şu an onlarca tarikat var. Tarikatler şu an sarığa cübbeye sakala büründürülmüş Siyonizmin işbirlikçileri eliyle maddi olarak desteklenir vaziyette. Haramla içiçeler içlerindekiler hatta bazı tarikatlerin başları şeyhleri hain konumda müslüman bile değiller … Tarikatın başındakiler ya direkt Siyonizmin adamı ya da işbirlikçisi … Yani bozuk batıl sistemin devamına katkı sağlamak görevlisi. Çünkü elhamdülillah Aziz Erbakan Hocamız ve şu an Onun devamı Milli Çözüm, İslamın yok edilmesine en büyük engel oluşturdu bu yüzden de Siyonizmin Din İstismarcılığı kisvesiyle bu tarikatlere sahip çıkarak bari İslamı yok edemiyoruz o halde İslamı bozalım içini boşaltacak hamleler ile tarikatleri cemaatleri desteklemekte. Özde bu haldeler tarikatler sözde ve görüntüde evliya derviş …
VARAN AZDIR!
Elmas sandık, sedefine
Hayran çok ya, alan azdır…
Onikiden, hedefine
Atan çok ya, vuran azdır
Örneğin villamız mı olsun istiyoruz, bilmem kaç odalı köşkümüz konağımız olsun mu istiyoruz bunları alabilmek için malınnistenilen değerini satıcıya verebilelim ki sahip olabilelim ona. Böylesi birşeye veya kıymetli mücevhere, lüx otomobillere sahip olmak isteyen çoktur ama bunları elde edebilen azdır. Çünkü gerekli ve yeterli gayreti koyup onun bedelini kazanıp ödeyebilen azdır. Yani zora çileye talip gayrete çabaya olmak gerekir sahip olabilmek için… Ama bunun gereğini yapan çok azdır. Birşeye sahip olmanın gereğini öğrenebiliriz ama sahip olmanın gereğini yerine getiremeyiz getirme gayreti gütmeyiz..Günümüzde onikiden hedefine atıp da VURAN (TSK SEVGİSİNİ OLUŞTURMA GİBİ – ATATÜRK’Ü DOĞRU TANITMA GİBİ – FETÖ’YÜ DİSLALİFİYE ETME GİBİ KIŞKIRTICI KUTUPLAR ARASINDA KÖPRÜ ROLÜ OYNAMAK GİBİ …vb.) Milli Çözüm = Üstad Ahmet Akgül Hocamız en büyük hatta TEK ÖRNEKTİR.
Sadece ülkemizin değil, sadece İslam ülkelerindeki insanların değil, bütün insanlığın (8 milyar) maddi ve manevi saadeti için Adil Bir Düzen kurma hedefi ve dirayeti olan yetmez bu kurulacak olan Adil Düzen’in hakkaniyetle hiç yalpalamadan engeller olmadan yürümedi için batıl güçlerin Siyonizmin etkisiz yetkisiz çaresiz bırakılması tarihin çöplüğüne hem fikri hem fiili olarak gömülmesi görevini üstlenen günümüzde Milli Çözüm = Ahmet Akgül Üstadımız olmaktadır… Erbakan Hocamızın HAYAT İMAN VE CİHATTIR prensibini hakkıyla uygulayan Milli Çözüm = Ahmet Akgül Hocamızdır.
İman ihlas, dolmayan öz
Hep hikmetle, bakmayan göz
Tevbe edip, Allah’a söz
Veren çok ya, duran azdır…
Her daim Hakkı Üstün tutmayan maneviyata önem vermeyen nefsimizi tezkiye etmeden sadece Allah merkezli Kur’an sünnet Endeksli insan amaçlı bir gaye gütmeden ve Asrın Sahibine tâbi ve taraf olmadan ömür tüketenler, hadiseleri doğru okuyamaz doğru çözümler sunamaz doğrulardan yana tavır alamaz haksızlıklar karşısında gerekli ve yeterli sesi savunmayı taarruzu gerçekleştiremezler hadiseleri doğru tartıp doğru çözümler ortaya sunmak için Hidayet sahibi olmaya, yetmez yüksek feraset sahibi olmaya ve takatimizin sonuna kadar Dirayet gerekmekte. Günümüzde bunun da hakkını hakkını verebilen Üstat Ahmet Akgül hocamız olduğunu hep birlikte müşahede etmekteyiz elhamdülillah. Rabbim bizleri de Ahmet Hocamızın yolunda Milli Çözüm’ün yolunda gayretinde olmamız için gereğini yerine getirme gayret ve çabasını gösterenlerden olmamızı lütfeylesin… imanın ihlasın gerçekliğini anlayabilmenin yolu bu 8 milyar insanlığa hiçbir topluluğun Alim geçinenlerin prof’ların hiçbir Molla’nın şeyhin yapamadığı hazırlayamadığı dert edinmediği bu faizci kapitalist düzeni yıkalım da yerine adil bir düzen kuralım diyen ve hazırlık yapan olgunlaştıran insan katmanlarına karşı uzlaşı Köprüsü olma gayreti güden insanlığın saadeti için Sağlam milli bir Ordu anlayışını ve ordumuzu tüm insanlarıyla sevilmesini sahiplenilmesini sağlayan şekilci ve eskiyi taklit etmekten bu ve benzeri kolaycılığın yanlışlığını ve yararsızlığını ve günümüzdeki yeni tuzaklardan olan sünnete peygambere ihtiyaç yoktur Allah’a inan ibadetlere lüzum yoktur gibi Deist anlayışında tehlike ve tahribatlarını insanlığa haykırmak ve bu yanlıştan dönülmesini sağlamak, toplumumuzun %80inin Vatan ve bağımsızlık aşkıyla Atatürk’ü sevenlerin ve sahiplenenlerin bir çatı altında kucaklaşmasını dışlayıcı tavırlardan uzak durulmasını bir ve beraber olunması gibi tarihi bir ihtiyacın ve milli birliğe yönelik içtenlikle oluşturulan niyet ve tefekkürle ortaya çıkan Milli Çözüm bunların tamamında başarılı olmuştur işte kısmen anlatabildiğim bu gayretlerin temeli ve özü gerçek iman sahibi ve ihlasla dolmaktan gelir İnsanların en hayırlısı insanlığa faydası dokunandır hadisini esas almaktan gelir hükümlerle amel hikmetle seyretmenin yattığı açıktır elhamdülillah..
Her şeye, ibret bakacak
Gönlü hep, Dosta akacak
Ocak sobada yakacak
Odun çok ya, çıran azdır…
Günümüzde her hadiseyi her kişiyi her projeyi her bir planın doğru okunması yetmez doğru çözümler ortaya koymak doğru eylemlerde bulunmak Milli Çözüm’ün en birincil özelliğidir. Milli Çözüm = Aziz Erbakan hocamızın öğütlerini öğretilerini müjdelerini esas alması… Aziz Erbakan hocamız Kur’an’ı sünneti en doğru en güzel en iyi en faydalı şekilde temsil ettiğinden Üstadımızın gönlü hep ona akmış ondan ilham almış almaya devam etmektedir Aziz Erbakan hocamız Güneşse Üstadımız Ahmet Akgül hocamız Mah olarak görmek ve gereğini yapmaya çalışmalıyız… Üstadımızın bir şiirinde; “Efendim sultanım şahım, Sen güneşsin Ben mahım, Filistin feryadım ahım, Çiçek çiçek desendeyim, Sen bendesin Ben sendeyim” diyordu.
Aldırmadan, sağ soluna
Gir daim, mazlum koluna
Pek hevesle, Hak yoluna
Giren çok ya, varan azdır…
Maide Suresi 54. Ayette de ifade edilen; ” …. Allah yolunda cihat edip çaba harcayan ve gerçekleri savunmak hususunda hiçbir knayıcının kınamasından korkmayan iyinin doğrunun güzelin faydalının Adil olanın hakim olması yolunda insanlığın saadeti için büyük bir azim ve heyecanla ümitle koşturan çok azdır yetmez hedefine Varan da çok azdır milli çözüm ve Ahmet Akgül hocamız gibi…
Dolaş yurdun, bucağını
Şenlendir ev, ocağını
Çün şefkatle, kucağını
Açan çok ya, saran azdır…
Sokağındaki mahallesindeki ilçesindeki şehrindeki ülkesindeki insanlara, kendi ailemize, dava kardeşlerimize, Kur’an’a sünnete düşmanlık hainlik etmeyenlere sahiplenmek isteyen vardır fakat tüm yüreğiyle sadece Allah için hiçbir maddi çıkar gözetmeksizin samimiyetle ömrünü insanlığın saadeti için adayan bağrına basan kucağına saran günümüzde sadece Milli Çözüm bulunmakta… Çünkü yeni bir dünya kurulması için planı projesi hazırlığı olan sadece Milli Çözüm var
Çağır Rabbin, Hak adını
Kes Şeytanın, kanadını
Haset fesat, inadını
Terkedüben, kıran azdır…
Kur’an’a Tercüman olan Milli Çözüm’e tâbi ve taraf olarak ve gereğini yerine getirmek yolunda gayret ve çabasını gösterenler, Hayat İman ve Cihad düsturu ile yaşam sürenler, hem şeytanın kanadını kesmiş olurlar etkisiz çaresiz bırakırlar hem de kıskançlık ve fesatlıktan kurtulmuş olur ve o tür yanlışlara bulaşmaya fırsat bulamaz… Ama buradaki püf nokta ise her asırda Rabbimizin gönderdiği, Allah yoluna rehber şahsiyeti arayıp bulup ona tâbi ve taraf olmak başarımızın altın kuralıdır…
Aşk sarınca, her yanını
Kurban akıtır kanını
Yoğrulmak için, canını
Gece gündüz, yoran azdır…
Bizleri dünyada ve ahirette saadete ermemizi sağlayacak; Asrın Sahibini -Zamanımızın Tercümanını arayıp bulan kimse, gerçek ilahi aşka mazhar olur. En sevdiği maddi imkanlarından, parasından, sevdiklerinden, evinden, arabasından, kıymetli gördüğü her şeyden ve elbette canından vazgeçer hale bürünür gözü gönlü Rabb Aşkından başka bişey ona huzur vermez. Kendini bu uğurda feda eder bedenini bu uğurda çürütür hayatını sıfır israfla idame ettirir etmeye gayret gösterir. Günümüzde hayatını sıfır israfla idame ettiren olarak Üstadımız Ahmet Akgül hocamızdan Başka ne gördüm ne duydum.
Nefsin yedi, evrimini
Nardan nura, çevrimini
Adil Düzen, devrimini
Hayal bile, kuran azdır…
Nefsi emareden, yani kötülüğü emreden nefisten – 7 basamak olan nefsi kamile’yi yani nardan Nur’a dönüşümü kazanabilmek için ve sadece ailesinin değil ilçesinin değil şehrinin değil bölgesinin değil ülkesinin değil her dinden her kavim ve görüşten bütün insanlığın saadeti için Adil Düzen kurmayı hadi onu geçtik adil düzen kurmak için hazırlık yapanlara destek çıkmayı sahiplenmeyi, yani hem nefsini terbiye eden ve hem de insanlığın saadeti için faizci kapitalist sistemi yıkıp yerine Adil Düzen devrimini hayal eden bile Milli Çözüm harici maalesef yoktur… Dolayısıyla bu iki şeyi hayal etmenin ve gerçekleştirmenin esaslarını ise Milli Çözüm’den başkası öğretemez kazandıramaz.
Sabır ister, cefakarlık
Sadakattir, vefakârlık
Hak yolunda, fedakârlık
Milli Çözüm, soran azdır…
Iyiye güzele faydalıya doğruya adil olana sahip olmak için sabır ister bu da bir kısım çilelere örneğin karakollara mahkemelere dışlanmalara taşlanmalara yok sayılmalara görmezden gelinmelere alay edilmelere maruz kalınarak sağlam ve sadık kalabilmektir vefakarlığın sonucu… Elbette bu tür fedakarlıkları göze alabilmek Asrın Sahibinden – Kur’an’a Tercüman Olandan, Allah yoluna Rehber Şahsiyetlere Sadakat gösterebilmek o Rehber Şahsiyete Sadakat göstermek makamdan mansıptan bir kısım dünyalıklardan vazgeçmeyi göze almayı gerektiren durumlar olabilir. Bundan dolayı günümüzün Kur’an’a Tercümanından yana – Allah yoluna rehber şahsiyetten yana, açık tavır almak onu açıkça desteklemeyi hadi vazgeçtik yolda Selam vermeyi hadi ondan da vazgeçtik hoşgörüyle anlayışla karşılamayı bile tebessüm ile ifade edemez eden azdır…
YUSUF SURESİ 110. AYET
Hatta ki (sonunda görevli) resuller (halktan) umutlarını kestikleri, (şeksiz ve şeriksiz iman edenlerin bile cihaddan ve davadan yan çizdikleri,) artık kesinlikle tekzip edilip benimsenmedikleri (kavimlerinin asla imana gelmeyecekleri ve Hakk davaya destek vermeyecekleri zan ve) kanaatinin (iyice yerleştiği) bir sırada, yardımımız onlara gelmiş (zafer kapıları açılıvermiştir. Böylece) Bizim dilediğimiz (ve desteklediğimiz) kimseler kurtuluvermişti. Azgın mücrimler takımından ise zorlu azabımız (ve intikamımız) asla geri çevrilmeyecektir. (Yani; bir avuç mücahit ve müstakim mü’minin, sayıca ve imkân bakımından en zaif ve en çaresiz göründükleri bir süreçte, onlar zafere eriştirilecektir.)
SAMİMİYET!
Doğru söz söyler isen
Yaraya tuz basar isen
Hakka taraf olur isen
Hakkı haykır samimi isen..
Aldanma sakın, fani olana
Ne gerek var, kalp kırmaya
Kartal gibi, zirveye çıksanda
Hakkı haykır, samimi isen..
Yalan dolan, zarar insana
Zehirli dil, yakışmaz müslümana
Zaman öldürülür, dedikoduyla
Hakkı haykır, samimi isen..
Üç beş kelime, ezberlemekle
Varılırmı, ilim meclisine
Varılmaz cennete, “Ben” demekle
Hakkı haykır, samimi isen..
Filistin kan ağlıyor, çıkış arıyor
Hâlâ soysuzlar, istismar ediyor
Bu zulümlere, için mi, sızlıyor
Hakkı haykır, samimi isen..
Hayra motor, şerre fren olmayı
Her daim, Adil Düzen kurmayı
İstiyorsan, Kur’an Nizamını
Hakkı haykır, samimi isen..