Yüksek Bilim Erbabı ve Örnek Devlet Adamı Olarak
ERBAKAN HOCA'NIN FARKI
Bahçeli’nin AYM Kararına Karşı Çıkması!
MHP lideri Devlet Bahçeli, Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay kararında ısrarlı davranmasına karşı çıkarak, Başkan Zühtü Arslan’a: “Sen yanlış mahkeme kararının derdindesin, biz aziz vatanın derdindeyiz. Can Atalay kararının TBMM’de derhal okunmasını istiyoruz” ifadelerini kullanmıştı.
6 Ocak 2024 tarihinde Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, cezaevindeki TİP Milletvekili Can Atalay’a dair kararın derhal TBMM’de okunmasını istediklerini vurgulamıştı. Bahçeli Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ı kastederek, “AYM kararlarını uygulamamanın gerekçesi olmaz diyen Bay Zühtü’ye sormak isterim ki; acaba şehitlerimizin dökülen kanlarının gerekçesini ve feryat figan eden analarımızın gözyaşlarını izah edecek yürek sende ve senin gibi düşünen diğer mahkeme üyelerinde var mıdır? Sen yanlış mahkeme kararının derdindesin, biz aziz vatanın derdindeyiz” diye çıkışmıştı.
Bahçeli, “Sen ve senin gibiler PKK hukukunun kafesindesiniz, biz Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluş ve istiklal hukuku peşindeyiz. Anlayacağınız gece ile gündüz gibi ayrıyız. Can Atalay kararının TBMM’de derhal okunmasını istiyoruz” diyerek, AYM kararını ciddiye almadıklarını ortaya koymuşlardı.
Gelin, şimdi de Erbakan Hoca’nın Refah Partisi’nin Kapatıldıktan Sonraki Açıklamasını Hatırlayalım!
Partisinin haksız ithamlar ve alâkasız iddialarla kapatılması üzerine Erbakan Hocamız, büyük bir dirayetle ve tam bir devlet adamı metanetiyle şöyle buyurmuşlardı:
“Anayasa Mahkemesi Refah Partimiz hakkında (kapatılmasına dair) bir karar almıştır ve biraz önce bu kararını açıklamıştır. Her şeyden evvel huzurlarınızda ifade ediyorum ki; Anayasa Mahkemesi Türkiye’nin kuruluş itibarıyla en yüksek mahkemesidir. Bu nedenle almış olduğu kararlara bütün kuruluşların riayet etmesi gerekir. Hatta bu kararlar, adli ve hukuki bakımdan birer vahim hata olsalar dahi, bir hukuk devletinde, en yüksek mahkemenin kararlarına, elbette itaat edilip uyulması gerçeğini ortadan kaldırmaz.” (16 Ocak 1998 – TBMM)
Çünkü bazı yasalar, kurallar ve mahkemelerce alınan kararlar yanlış ve haksız da olsa; meşru ve demokratik yöntemlerle düzeltilinceye kadar, bunlara uyulması gerektiği evrensel bir hukuk esasıdır. Aksi halde anarşi ve kargaşaya, hatta iç isyanlara davetiye çıkarılmış olacaktır. Şimdi Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay’la ilgili “hak ihlali” kararına karşı çıkmak ve AYM’ye savaş açmak yerine, bu kararın alınmasına sebep olan kanun maddelerini değiştirmek sorumluluğunda olan Cumhur İttifakı’nın sokak jargonuyla ve kabadayı ağzıyla tehditler savurması, bir suçluluk psikolojisinin yansıması olmasındı!? Kaldı ki, yasalara ve ülke çıkarlarına aykırı olarak, bölücü amaçlar taşıyan ve anarşik yapılarla irtibatı saptanan partileri derhal kapatmak ve benzerlerinin açılmasına engel olucu hukuki tedbirlerin alınmasına çalışmak sorumluluğunda olan YARGITAY’ın ve özellikle Yargıtay Başsavcılığının, hâlâ hiçbir adım atmamasının ve Cumhur İttifakı ortaklarının Meclis’te bu yönde hiçbir girişimde bulunmamasının nedenlerini yakın tarih elbette yazacaktı ve hesabı sorulacaktı.
Filistin Asıllı Öğretim Üyesinin Tarihi İtirafı:
‘Prof. Erbakan, Hamas’ın kuruluşunda öncülük yaptı!’
Kudüs Tarihçisi Dr. Usame Al-Aşqar’ın, “Milli Görüş lideri merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan, 1987 yılında Hamas’ın kuruluşunda öncü rol oynamıştır. Bu gerçek, artık açığa çıkmalıdır!” itirafı, hayranlık ve şaşkınlığa yol açmıştı.
İsrail’in Filistin saldırıları ahlâksızca ve acımasızca devam ediyordu. 3 ayı aşkın bir süredir saldırılarını, insanlık dışı tahribatlarını bırakmayan İsrail, İslam ülkelerinin sessizliğini fırsat biliyordu. Filistin halkı ise, ümmet coğrafyasının lider ülkesi Türkiye’den daha fazla destek bekliyordu. Merhaba Gazetesi’ne konuşan Kudüs Tarihçisi Dr. Usame Al-Aşqar, Milli Görüş lideri merhum Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın Filistin için verdiği maddi ve manevi mücadeleyi kimsenin yeterince bilmediğini hatırlatıp, “Türk halkı artık bu gerçekleri bilmeli” diye uyarmıştı.
Erbakan’ın Filistin İçin Projeleri Çok Büyüktü ve Anlamlıydı!
Kudüs Tarihçisi Dr. Usame Al-Aşqar: “Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın, Filistin meseleleriyle ilgili yaptığı çalışmaları ne Filistinliler ne de Arap halkı yeterince biliyor! Hatta Erbakan Hoca’yı sevenler bile Merhumun Filistin için verdiği mücadeleyi yeterince bilmiyor! Erbakan, Filistin meselesine çok kafa yordu. Ben de merhum Erbakan’la Filistin konusunda çalıştım. Maalesef insanlar bu konuda Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın hassasiyetini yeterince bilmiyor. 80’li-90’lı yıllarda Erbakan’ın Filistin için çok büyük projeleri oldu. Filistinli üniversite öğrencilerinin eğitimi konusunda çok hassastı. Merhum Erbakan, çok büyük meblağda maddi olarak da Filistin’e destekte bulundu. 1988 yılında da Filistin’deki çabası ve mücadelesi çok büyüktü. Erbakan’ın Filistin için yaptıklarını bugüne kadar kimse de yazmadı” diyerek gizlenen tarihi gerçeklere tercümanlık yapmıştı.
Artık Türk Halkının Bu Gerçekleri Bilmesi Lazımdı!
“Şimdi yine pek çok kimsenin bilmediği bir konudan bahsedeceğim” diyen Al-Aşqar: “Erbakan 1987 yılında Hamas’ın kurulmasında büyük rol oynadı. Türkiye’deki kardeşlerimiz bu meselenin ayrıntısını da pek bilmiyor. Türkiye halkının artık bunu açık bir şekilde bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Erbakan’ın, Hamas’ın kuruluşunda oynadığı öncü rolünün, Filistin için yaptıklarının Türk kardeşlerimizce anlaşılması ve takdirle anılması lazımdır!” ifadelerini kullanmıştı.
Erbakan, İslam Birliği’nin Önemini Vurgulayıp Tarihi Projeler Hazırlamıştı!
“Çoğu zaman, Hasan Turabi ile birlikte Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı ağırladıklarını” ifade eden İslam Tarihi Uzmanı ve Kudüs Tarihçisi Dr. Usame Al-Aşqar, Erbakan’ın Filistin’de sürekli gençlerin öneminden bahsettiğini aktarmıştı. Erbakan’ın her projenin başında öncelikli odağının yine gençler olduğunun altını çizen Al-Aşqar, şunları aktardı: “Erbakan Hoca, gençliğe çok önem veriyordu. İslam âleminin çıkışının, yükselişinin gençler aracılığıyla olacağını çok iyi biliyordu. Özellikle de üniversite gençliğinin önemine vurgu yapıyordu. Dünya çapında İslami Kadınlar Birliği’nin oluşmasına çok önem veriyordu. Kadınlarla ilgili bir cemiyet, ‘İslami bir grup kurulmazsa, ümmet; âdetlerinden, kültürlerinden, örf ve geleneklerinden ayrılır’ diyordu. Batı’ya ve dayatmalarına karşı dik duruşun en büyük yolunun İslami Şuurlu Kadınlar Birliği’nden geçtiğini vurguluyordu. Erbakan’da sıkça rastladığım ve hayran kaldığım bir husus da: İslami birlikleri çok ziyaret edip, faaliyetleri hakkında bilgi alıyordu, muhterem Hocamız İslam Birliği’ne çok önem veriyordu. Arap Âleminde ve diğer ülkelerde bulunan Müslüman dernek ve vakıfları bu kutlu birliğe davet ediyordu. Birlikte rahmet ve nusret; ayrılıkta zahmet ve zillet olduğunu söylüyordu. Öğrencilerin de bu dernekler ve vakıflarda toplanmasını, ortak çalışmasını arzu ediyordu.”[1]
İsrail, Gemilerin Rotasından 3,5 Ay Sonra Çıkarılmıştı. Oysa Ortada Ne Gazze Kalmıştı Ne de Gazzeli Mazlumlar!..
Ticaret Bakanlığı, ilave ihracat desteği verilmesi amacıyla her yıl hazırladığı, 2023 yılında da 29 Aralık’ta yayımladığı “İhracatta Hedef Ülkeler Listesi”nden 5 ülkeyi çıkarmış, listeye 9 ülkeyi katmıştı. 2024 yılında firmaların yönlendirilebileceği hedef pazarlar listesinden İsrail ve Irak’ın çıkarıldığı anlaşılmıştı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “7 Ekim-31 Aralık 2023 tarihleri arasında, Türkiye limanlarından İsrail’e 701 gemi sefer yapmıştır. Bu da günde ortalama 8 gemiye tekabül etmektedir” açıklamasını yapmıştı.
Ticaret Bakanlığı, “2024 Yılı İhracatta Hedef Ülkeler Listesi”ni hazırlamış; İhracat Genel Müdürlüğü, 29 Aralık’ta listeyi; Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Genel Sekreterliği’ne, Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş.’ye ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Genel Sekreterliği’ne yollamıştı. Bu tutarsız tavır, Erdoğan iktidarının ve Cumhur İttifakı’nın istismar politikasını ve münafıklık tavrını ortaya koymaktaydı. Gazze harap olduktan, 30 bin şehit, 20 bin kayıp ve 80 bin yaralıdan sonra böyle göstermelik bir kararın alınması, riyakârlığın ve sahtekârlığın daniskasıydı. Kaldı ki, İsrail’e mal ve malzeme taşınması, hiç aksatılmamıştı!..
Peki, basit bahanelerle, güya suç ortağı oldukları Erdoğan iktidarına, ara sıra itirazlar yönelten YRP Başkanı Fatih Erbakan ve HÜDA PAR Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Cumhur İttifakı’nın, Siyonist ve terörist İsrail’e her gün 9 yük gemisi mal ve malzeme taşımalarını niye bir kerecik olsun gündeme taşımamış ve karşı çıkmamışlardı?
Erbakan’ın Teknolojik Harikaları ve Elektromanyetik Dalga Boyları
Ankara Mamak’ta, tam 8 saat; kumandalar çalışmamış, kepenkler kapanmamıştı!?
Ankara Mamak’ta çok ilginç bir olay yaşanmıştı. Yan yana dört iş yerinin kepenklerini kapatan kumandalarla, araçları kilitleyen kumandalar durup dururken bir anda işlevsiz kalmıştı. Ne iş yerleri kapatılabildi ne de araçlar çalıştırılabilmişti. Kimsenin ne olduğunu anlayamadığı kriz, saatler sonra aşılmıştı. (28 Aralık 2023 – Show Ana Haber) Çevre esnafı: “Kumandalarımız ve dükkânlarımızın kepenkleri çalışmamaya başladı. Polisi aradık, onlar da şaşırdı. Bu ilk defa yaşandı. Biz sabotaj sandık, aklımıza her şey takıldı. Hırsızlık olabilir, yani farklı şeyler olabilir diye düşünmeye başladık.” itirafında bulunmuşlardı.
Akıllarında binbir şüphe dolaşırken ne yaptılarsa olmamıştı. Yan yana dört iş yerinin kepengi bir türlü kapatılamamıştı. Park edilmiş haldeki araçların kilidi açılamamış, saatler süren bir kriz yaşanmıştı. Bu durum gündüz 2’den akşam saat 10’a kadar devam eden bir sıkıntıydı. “Bir jammer veya başka bir sinyal kesici falan veya başka bir şeyler mi koydular? soruları aklımıza takıldı” diyen çevre esnafı: “Sadece bizim değil, yakın civarımızdaki esnafların kepenkleri de açılmadı. Kumandalı olan bütün cihazların hiçbirisi çalışmadı. Doğukent Bulvarı üzerinde park halinde duran araçların anahtarları da işe yaramadı. Bütün araçlar, burada park halinde kaldı. Herkesin aklına siber saldırı mı var? Yoksa jammer mı kullanılıyor? sorusu geldi” diyerek şaşkınlıklarını aktarmışlardı.
Oysa bu olay yakınlardaki taksi çağırma butonlarının yaydığı elektromanyetik dalgalar yüzünden yaşanmıştı.
Elektronik Haberleşme (Telekomünikasyon) Sistemleri Nasıl Çalışmaktadır?
Elektronik Haberleşme sistemleri, fiziksel iletişimin karşılıklı olarak gerçekleşmediği uzak mesafelerde, iki veya daha fazla kişinin elektronik olarak bilgi alışverişinde bulunmalarını sağlayan sistemlerdir. Elektronik haberleşme sistemleri kablolu ve kablosuz sistemler olarak iki başlıkta incelenebilir:
1- Kablolu Haberleşme:
Koaksiyel veya fiber optik (kılcal cam) kablolar kullanılarak bir cihazdan başka bir cihaza ses, görüntü veya veri iletimi sağlanabilmektedir. Türk Telekom telefon şebekesi, bilgisayarımızdan monitöre kablo ile görüntü aktarımı, kablolu mouse, kulaklık ve kablolu kapı zili gibi tüm kablolu haberleşme sistemleri buna örnek olarak verilebilir. Kablolu haberleşmede iletilen veri, elektrik sinyali ile iletilmektedir.
2- Kablosuz Haberleşme:
Kablosuz haberleşme, herhangi bir kablolu iletken olmadan iki veya daha fazla nokta arasındaki bilgi aktarımı demektir. 1800’lerin sonlarında elektromanyetik dalgaların keşfedilmesiyle radyotelgraf ve radyo, televizyon yayıncılığında kullanılmaya başlamış ve özellikle 2000’lerden sonra mobil geniş bant (GSM), Wi-Fi ve insansız araçlar gibi teknolojilerle çok daha hızlı bir gelişme kaydederek haberleşmenin birincil türü olmuş ve diğer tüm teknolojik gelişmelerin de vazgeçilmez bir tamamlayıcısı haline gelmiştir.
Radyo, televizyon, cep telefonu, telsizler, uydu haberleşmesi, radar sistemleri, kablosuz sabit telefonlar, Wi-Fi ağlar, GPS sinyalleri, kablosuz bilgisayar fareleri, klavyeler, kulaklıklar ve tüm kablosuz kumandalı uygulamalar, kablosuz haberleşme sistemlerinin bazı örnekleridir.
Kablosuz haberleşmede, verici cihazından çıkan ve bilgi sinyalini taşıyan elektrik enerjisi verici anten vasıtası ile belirli frekansta elektromanyetik dalgaya dönüştürülmektedir. Elektromanyetik dalga (ışık) havadan yayılır, yansıma, kırılma ve saçılma olayları ile alıcı antene ve alıcı cihaza ulaşıverir.
Elektromanyetik Dalga
Elektromanyetik dalgalar, yüklü bir parçacığın (elektron) ivmeli hareketi sonucu oluşan, birbirine dik elektrik ve manyetik alan bileşeni bulunan ve bu iki alanın oluşturduğu düzleme dik doğrultuda yayılan, yayılmaları için bir ortama ihtiyaç duymayan, boşlukta c (ışık hızı) ile yayılan enine dalgalar içerir.
Antene uygulanan alternatif akım sayesinde antenin kutupları arasında sürekli yönü değişen bir potansiyel fark ve dolayısı ile elektrik alan oluşuverir. Değişen elektrik alan, manyetik alanı doğurur, manyetik alandaki değişim ise tekrar elektrik alanı haline gelir. Bu iki bileşenin (elektrik alan ve manyetik alan) sürekli değişimleri ile birbirini oluşturarak bir dalga gibi ilerlemektedir.
Elektromanyetik dalga: Elektrik ve manyetik alan bileşenlerini içeren ve bulundukları ortamda yayılarak enerji taşıyan dalgalara denir. Elektromanyetik dalgalarda elektriksel ve manyetik alan bileşenleri birbirine diktir. Yayılma ise bu iki alanın oluşturduğu düzleme dik doğrultuda meydana gelir. Bu yayılma genel olarak her ortamın içinde ve boşlukta bile mümkündür. Boşluktaki yayılım hızı, ışık hızı (c = 300 000 km/sn yani 1 saniyede dünyanın etrafını 7,5 kez dolaşabilir) gibidir.
Elektromanyetik Spektrum Hızı
Elektromanyetik dalgalar, frekanslarına göre sınıflandırılır. Frekans veya titreşim sayısı bir olayın birim zaman içinde hangi sıklıkla, kaç defa tekrarlandığının ölçümü olmaktadır. Yani elektromanyetik dalgaların frekansları ise 1 saniyede kaç saykıl (tur) yaptıklarını ifade eder, birimi 1/saniye anlamına gelen ‘hertz’ (Hz)dir. Bir turda kat ettikleri mesafe ise dalga boyudur, dalgaların frekansları arttıkça dalga boyları azalır. Örneğin evlerimizde kullandığımız elektrik şebekesinin frekansı 50 Hz’dir, yani (+) ve (-) kutuplar 20 milisaniyede bir kez, 1 saniyede ise 50 kez yer değiştirir. Kablosuz haberleşme sistemlerinde ise frekans çok daha fazladır. Örneğin radyo sinyallerinde 100 MHz (100 milyon), uydu sistemlerinde 25 GHz (25 milyar Hz).
Elektromanyetik dalgaların, frekanslarının büyüklüğüne ve hızına göre sıralandığı cetvele elektromanyetik spektrum denir. Var olan tüm elektromanyetik dalgalar, frekanslarına göre elektromanyetik spektrumda gösterilir. Akılda kalması açısından elektromanyetik spektrumu, görünür görünmez tüm renklerin sıralandığı bir renk kartelasına benzetebiliriz. Spektrumda dalga boyu bina boyundan atom çekirdeği boyutuna kadar değişen çok geniş bir aralık gösterebilmektedir. Güneş ışığı da bir tür elektromanyetik dalga cinsindendir.
Başlıca Elektromanyetik Dalga Boyları:
• Radyo dalgaları: Radyolarımızda dinlediğimiz müziği bize getiren elektromanyetik dalgalar, radyo dalgalarıdır. Özellikle iletişimde kullanılır.
• Mikrodalga: Mikrodalgalar, cep telefonu ve uydularla iletişimde kullanılmaktadır. Benzer şekilde, radar teknolojileri de mikrodalgalar kullanılarak geliştirilmiştir. Tüm bu bilimsel ve teknolojik kullanımların yanı sıra, evimizdeki mikrodalga fırınlar da, mikrodalga kullanarak yemeklerimizi ısıtır.
• Kızılötesi (IR): Sıcak cisimlerden yayılan dalgalardır, termal kameralar, kısa mesafeli iletimde, TV kumandalarında kullanılır.
• Görünür Bölge: 400 nm ile 750 nm arasında dalga boyuna sahip olan elektromanyetik dalgaların oluşturduğu bu bölge, insan gözünün gördüğü aralıktır. Spektrumun, bizim için yaşamı “renkli” kılan kısmı bu bölgedir.
• Morötesi (UV) Bölge: 400 nm ile 10 nm arasında dalga boyuna sahip elektromanyetik dalgaların oluşturduğu bu bölge, güneşin cildimizi bronzlaştırmasının sebebi, morötesi ışınlardır.
• X-ışınları: Oldukça yüksek frekansa sahip olan bu elektromanyetik dalgalara X-ışını denmesinin sebebi, özelliklerinin ve doğasının bilinmemesindendir. Tıpta tomografi ve röntgen cihazlarında, havaalanlarındaki güvenliğin kullandığı cihazlardan ve pek çok farklı görüntüleme teknolojisinde sıkça kullanılmaktadır.
• Gama ışınları: Radyoaktif çekirdeklerin nükleer tepkimeleri esnasında yayılır. En tehlikeli ve delici radyoaktif bozunumlardan birisi olan gama ışınları en yüksek enerjili dalgalardır, canlı doku üzerinde tahribat oluşturur.
Milli Frekans Planı
Her kablosuz haberleşme belirli frekansta gerçekleştiği ve bu frekansta başka sinyaller haberleşmeyi bozacağı veya engelleyeceği için elektromanyetik spektrum belirli plan dahilinde kullanılması gereken, tükenmeyen kıt kaynaklardır. Bu yüzden ülkeler elektromanyetik spektrumu, askeri ya da kamu güvenliği amaçlı kullanımlara, ticari ve diğer ihtiyaçlara göre tahsis edilen frekansları ve diğer kuralları belirler ve gerekli izinleri çıkarır. Ülkeler arasında karmaşayı önlemek için ise bir Birleşmiş Milletler (BM) ajansı olan The International Telecommunication Union’da (ITU) sınır bölgelerinde ülkelerin frekans kullanım hakları için belirlenmiş kurallar bulunmaktadır.
Türkiye’de bu izni BTK (Bilgi Teknolojileri Kurumu) çıkarır. Bilgi Teknolojileri Kurumu, frekans kullanımında karmaşayı engellemek için bant planlamasını, “Milli Frekans Planı” ile yapmaktadır. Frekans planı incelendiğinde, 432.000-432.975 MHz, 433.400-433.575 MHz ve 435.000-437.975 MHz aralığının taksi çağırma zili, araç kumandası, kapı kumandası gibi amatör uygulamalara tahsis edildiği anlaşılmaktadır.
Elektronik Harp
Elektronik harp sistemleri, elektromanyetik spektrum kullanımı ile; potansiyel tehditlerin tespiti, bunların analizi ve izlenmesi için önemli bir avantaj sunmaktadır. Bu sistemler aracılığı ile yapılan operasyonlar ülkelere; savunma önlemleri, diplomatik öngörüler ve çatışma öncesi taarruz opsiyonları için durumsal farkındalık sağlamaktadır. Ortak Elektromanyetik Spektrum Operasyonları aracılığı ile silahlı kuvvetler elektromanyetik operasyon yeteneğinden faydalanarak saldırı ve savunma üstünlüğüne ulaşmaktadır. Daha gelişmiş elektronik harp uygulamaları ise tanımlama, şifre kırma ve jammer uygulamalarında kullanılmaktadır. Bazı elektromanyetik uygulamalar düşman kuvvetlerin operasyonlarını sabote etmek için de teknolojik fırsatlar sunmaktadır. Bu sistemler düşmanlarla teknolojik çatışmanın avantaja dönüşmesinde veya başlamadan engellenmesinde önemli roller oynamaktadır.
Elektronik harp, genel kullanım faaliyetlerini kapsayacak biçimde üç kategoriye ayrılır:
• Elektronik Destek (ED), düşmanın sistemlerinden yayılan sinyallerin aranması, algılanması ve konumlarının tespit edilip elde edilen verilerin anlamlandırılması için yürütülen çalışmalardır, istihbarat çalışmalarında kullanılır.
• Elektronik Taarruz (ET), düşmanın elektromanyetik spektrumdan etkin bir şekilde yararlanmasını engellemektir. Genel olarak düşman unsurlarının elektromanyetik merkezli sistemlerinin performansını azaltarak ya da sistemlerin işlevselliğini tam olarak bastırmak amacı ile yürütülen bütün elektronik tedbirleri kapsamaktadır.
ET sistemleri, düşman sistemin görevini yapmasını engellemek için karıştırma ve aldatma amacıyla elektromanyetik yayın uygulamaktadır. En yaygın kullanılan elektronik taarruz yöntemleri içinde jammer’lar (Karıştırma Sistemleri), radar jammer’ları, gürültü jammer’ları, kendini koruma jammer’ları ve uzaktan jammer’lar olarak dört grupta toplanmaktadır. Örneğin, insan kulağı 20 Hz – 20.000 Hz arasındaki ses dalgalarını duyabilir, bir iletişim ortamında, bu frekansta ve konuşmacının ses seviyesinden daha yüksek bir ses sinyali gönderilirse bu konuşmacının sesi duyulmaz hale gelecektir. Bunun gibi bozulmak istenilen haberleşme sisteminin çalışma frekansında bir elektromanyetik sinyal oluşturulursa (jammer) haberleşme engellenecektir.
Erbakan Hocamız ESAM Konferansı’nda, Amerika’nın Enterprise uçak gemisinde, “Sen öyle bir manyetik alan yaparsın ki kumandanın sesini o subay duyamaz” sözleriyle işaret ettiği haberleşme sisteminin engellenmesi bu tarz bir jammer çalışması ile mümkün olabilmektedir. Ayrıca “Düşmanın attığı füzeyi havada sen elektronik kumanda ile geri çevirir ve onu atan geminin üzerinde parçalarsın” sözleri de daha ileri elektronik taarruz çalışmalarını işaret etmektedir.
Taksi çağırma butonları da 430 MHz bandında elektromanyetik sinyaller yayarak taksi durağına çağrı ileten ve menzilleri coğrafi şartlara göre 500 metre ile 10 km arasında değişen sistemlerdir. Kapı, kepenk kumandaları da aynı frekans bandını kullanan küçük menzilli sistemler olduğundan çalışma frekanslarındaki farklı bir sinyal bunların çalışmalarını engellemiştir.
Amerika, Irak işgali esnasında Akdeniz’e getirmiş olduğu gemi üzerinden yaydığı sinyaller ile Irak uçaklarının haberleşme sistemini engelleyerek uçakların havalanmasını önlemiştir. Biz de TRT kurumu olarak sınır bölgelerimizdeki bölücü içerikli yayınları aynı sistem ve yöntemle bastırmaktayız. Bu olaylar boyutları ve sonuçları itibari ile farklı olsalar da teknik olarak birbiriyle aynı temele dayanmaktadır.
Askeri sistemler gibi kritik sistemlerde bu gibi durumlar için aşağıda bahsedilen Elektronik Koruma önlemlerine başvurulmaktadır.
• Elektronik Korunma (EK), elektromanyetik spektrumun dost ve müttefik sistemler tarafından etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak için yürütülen faaliyetler olarak tanımlanır. Dost sistemlerin çalışma performansını yükselten ve jammer tehdidi altında dahi işlevini sürdürmesine olanak sağlayan her türlü yöntem EK faaliyetleri içinde yer alır. EK faaliyetleri düşmanın yeteneklerini sınırlar ve dost unsurlara elektronik harp desteği sağlar.
Bilinen en yaygın EK yöntemlerinden bazıları şunlardır;
– Frekans Atlatma: Düşmanın radyo sinyallerini tespit etmesinin engellenmesi için sinyallerin çok sayıda frekansa rastgele paylaştırılması veya kanalın değiştirilmesi faaliyetidir.
– Otomatik Kazanç Kontrolü: Alıcı çıkış gücünü izleyerek kazancı, çıkış gücü her zaman aynı seviyede olacak şekilde ayarlar.
– Elektronik Maskeleme: Tehlikeli olmayan nitelikte elektromanyetik enerjinin ve müttefik iletişim ve elektronik sistemlerinin, düşman elektronik harp destek tedbirlerine karşı kontrollü olarak kullanılmasıdır.
– Emisyon (Yayın) Kontrolü: Operasyonun güvenliği adına elektromanyetik, akustik ve diğer emisyon kaynaklarının seçmeli ve kontrollü biçimde kullanılmasıdır.
Ülkeyi ve sistemi ifsat eden bir yapıyla karşı karşıyayız. Öyle ki sadece ihale kanunu bile 191 kez değiştiren, kendine uymayan ne varsa kendine göre uyarlayan ama şartlar değişince yeniden şartlara göre konum alan bir iktidar ve ortağı var. Tüm kurumları ve kavramları bu prensiple yozlaştıran bu iktidar, halkın da bu ahlaksız ve yozlaştırıcı tavrı benimsemesi için sürekli propaganda yapmakta. Örneğin, terörden dolayı hapiste olan bir adamın önce seçimlerde aday olmasına kurumlar eliyle müsaade edilmekte, seçildikten sonra terör bağlantısı üzerinden toplumu kutuplaştırarak kurumları yıpratmakta ve zokayı yutan halkı da arkasına almaktadır. Tabi insanın aklına “bu devleti yıkmak isteyenler de bunu yapmaz mıydı?” diye düşünceler doğal olarak gelmektedir. Bugüne kadar her kurum ve kavrama savaş açan iktidar son olarak Anayasa Mahkemesi’ne doğrudan savaş açmıştır. Oysa 21 yıldır iktidarda olan bu zevat üyeleri de kendisi atamıştı. Yazımızda ifade edildiği gibi “hapiste olan bir adamın seçilmesine sebep olan kanunu değiştirmeyi” düşünmeyip seçildikten sonra vaveyla çıkarmak sadece siyaset tarzı ile anlaşılamaz. Bu yapılan dalavereleri daha önce fetö ile organize eden iktidarın bugünkü ortağı ile başka dalaverelere girmesi suç sicilini arttırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Tabi, Aziz Erbakan Hocamıza ihanet eden dava kaçkını tiplerden beklenen de bu oluyordu.
Bahçeli, “Sen ve senin gibiler PKK hukukunun kafesindesiniz, biz Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluş ve istiklal hukuku peşindeyiz. Anlayacağınız gece ile gündüz gibi ayrıyız. Can Atalay kararının TBMM’de derhal okunmasını istiyoruz” diyerek, AYM kararını ciddiye almadıklarını ortaya koymuşlardı.
İki kelimeyi bi araya getirip konuşmaktan aciz zavallı ,senin gibilerle yönetiliyoruz .İnsallah yakındır saçmalıklarının bitişini görmek .
• (Bu ültimatom) Müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınıza, Allah’tan ve Resulü’nden kesin bir uyarı yerindedir!
• 9:2
Bundan böyle yeryüzünde (size tanınmış bir süre olarak) dört ay (daha) dolaşın. Ve bilin ki Allah’ı aciz bırakacak değilsiniz. Gerçekten Allah, inkâr edenleri hor ve aşağılık hale getirecektir.
Tövbe süresi 1ve 2.ayetler
“Erbakan Hocamız ESAM Konferansı’nda, Amerika’nın Enterprise uçak gemisinde, “Sen öyle bir manyetik alan yaparsın ki kumandanın sesini o subay duyamaz” sözleriyle işaret ettiği haberleşme sisteminin engellenmesi bu tarz bir jammer çalışması ile mümkün olabilmektedir. Ayrıca “Düşmanın attığı füzeyi havada sen elektronik kumanda ile geri çevirir ve onu atan geminin üzerinde parçalarsın” sözleri de daha ileri elektronik taarruz çalışmalarını işaret etmektedir.”
İsrail’i tarihe gömecek üstün teknolojik silah sistemlerini Aziz Erbakan Hocamız 30 sene önce anlatmış, Üstad Ahmet Akgül Hocamız defalarca aktarmıştı!.. Bir kısmı aşikar olurken inşallah 2024’ün ilk ayı çıkmadan, şimdiye kadar görülmemiş Erbakan teknolojileri ile İsrail’e öldürücü darbe vurulacak ve Milli Çözüm öncülüğünde Yeni Bir Dünya kurulacak İnşallah.
Örnek Devlet Adamı Olarak Erbakan Hoca’nın Farkı, bugünkü idarecileri görünce daha net ortaya çıkmaktadır. Yaşanan her olay sonrasında İnsanlık Erbakan Hocamızı Daha Çok Arıyor.
Erbakan Hocamız: “Anayasa Mahkemesi Refah Partimiz hakkında (kapatılmasına dair) bir karar almıştır ve biraz önce bu kararını açıklamıştır. Her şeyden evvel huzurlarınızda ifade ediyorum ki; Anayasa Mahkemesi Türkiye’nin kuruluş itibarıyla en yüksek mahkemesidir. Bu nedenle almış olduğu kararlara bütün kuruluşların riayet etmesi gerekir. Hatta bu kararlar, adli ve hukuki bakımdan birer vahim hata olsalar dahi, bir hukuk devletinde, en yüksek mahkemenin kararlarına, elbette itaat edilip uyulması gerçeğini ortadan kaldırmaz.” (16 Ocak 1998 – TBMM)
Şimdi Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay’la ilgili “hak ihlali” kararına karşı çıkmak ve AYM’ye savaş açmak yerine, bu kararın alınmasına sebep olan kanun maddelerini değiştirmek sorumluluğunda olan Cumhur İttifakı’nın sokak jargonuyla ve kabadayı ağzıyla tehditler savurması, bir suçluluk psikolojisinin yansıması olmasındı!? Kaldı ki, yasalara ve ülke çıkarlarına aykırı olarak, bölücü amaçlar taşıyan ve anarşik yapılarla irtibatı saptanan partileri derhal kapatmak ve benzerlerinin açılmasına engel olucu hukuki tedbirlerin alınmasına çalışmak sorumluluğunda olan YARGITAY’ın ve özellikle Yargıtay Başsavcılığının, hâlâ hiçbir adım atmamasının ve Cumhur İttifakı ortaklarının Meclis’te bu yönde hiçbir girişimde bulunmamasının nedenlerini yakın tarih elbette yazacaktı ve hesabı sorulacaktı.
******
Erbakan Hocamız ESAM Konferansı’nda, Amerika’nın Enterprise uçak gemisinde, “Sen öyle bir manyetik alan yaparsın ki kumandanın sesini o subay duyamaz” sözleriyle işaret ettiği haberleşme sisteminin engellenmesi bu tarz bir jammer çalışması ile mümkün olabilmektedir. Ayrıca “Düşmanın attığı füzeyi havada sen elektronik kumanda ile geri çevirir ve onu atan geminin üzerinde parçalarsın” sözleri de daha ileri elektronik taarruz çalışmalarını işaret etmektedir.
Aziz Hocamızın hazırladığı teknoloji harikası silahlarla önce İsrail’in haritadan silineceği, ve hemen akabinde zannedilen kesimlerin dize getirelip, Adil Düzene dayalı YENİ BİR DÜNYA’nın kurulmasını bir an önce nasip eyle YA RABBİ. Bizleri de bu uğurda canla başla çalışan mücahid muttaki kimselerden eyle Ya Rabbi. Amiin
Aziz Erbakan Hocamızın , Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına gösterdiği saygı hürmet , makalede de ifade edildiği üzere ; “…Aksi halde anarşi ve kargaşaya, hatta iç isyanlara davetiye çıkarılmış olacaktır.”…
Yani Erbakan Hocamızın;
-Hukuka adalete gösterdiği sonsuz saygı,
-Şuan Filistin’de destanlar yazan Hamas’ın kuruluşunda öncülük etmesi,
-Filistin’e maddi ve manevi yaptığı devasa destekleri,
-Erbakan Hocamızın teknolojik harikaları ve elektromanyetik dalga teknolojisi,
Makalede de anlatıldığı üzere, iyiyi, güzeli, doğruyu, faydalıyı ve adil olanı insanlığa hediye etmenin dirayetini gayretini çabasını göstermiş olan Erbakan Hocamız , tam tersi gayretleri çabaları göstermiş olan ise DİĞERLERİ olmuştur.
Şimdi de inşaallah , Aziz Erbakan Hocamızın yolunu takip eden Milli Çözüm de İYİNİN DOĞRUNUN FAYDALININ GÜZELİN VE ADİL OLANIN hakim olması yolunda dirayet göstermekte ve inşaallah rabbimiz rahman sıfatı gereği çalışanın emeğinin karşılığını verecek… Enteresan olan durum ise, insanlığın maddi ve manevi sorunlarını dert eden çözüm üretme sevdasına düşen sadece MİLLİ ÇÖZÜM olmakta… Diğerleri bu bozuk batıl faizci sömürü sistemi kapitalizmin içinde iyiyi doğruyu güzeli faydalıyı aramakta ve malesef doğal olarak o konularda başarıyı sağlayamamaktalar… Çünkü düzen bozuksa meyveleri de bozuk olacaktır… Geçici olacaktır olsada… O yüzden bu düzenin değişmesi ve bu bozuk düzenin piyonlarını hukuki yollarla etkisiz kılmak en öncelikli meseledir. Bu düzenin piyonlarının icraatlarına baktığınızda ülkemiz için bir çok hainliğe ihanete imza attıkları icraatlar mevcuttur.. O yüzden dolayıdır ki Anayasa Mahkemesi bu ihanetlerin hesabını sormalıdır ve gereğini yapmalıdır… Herhalde bu hesabı soracağını anlamış olmalı ki özellikle Bahçeli, Anayasa Mahkemesi’ni etkisiz kılma, halkın nazarında küçük düşürme provaları yapmakta… Ama Bahçeli’ye buradan Erbakan Hocamızın o sözlerini hatırlatmak istiyorum: “… Anayasa Mahkemesi Türkiye’nin kuruluş itibarıyla en yüksek mahkemesidir. Bu nedenle almış olduğu kararlara bütün kuruluşların riayet etmesi gerekir. Hatta bu kararlar, adli ve hukuki bakımdan birer vahim hata olsalar dahi, bir hukuk devletinde, en yüksek mahkemenin kararlarına, elbette itaat edilip uyulması gerçeğini ortadan kaldırmaz.” (16 Ocak 1998 – TBMM)
DIŞ GÜÇLER VE İŞBİRLİKÇİLERİ TÜRKİYE’MİZİ EKONOMİK SİYASİ ASKERİ SOSYAL HER AÇIDAN YOK ETME PLANINI İŞLETİYOR GAFİLLER VE HAİNLER BİZİ UÇURUMA DOĞRU GÖTÜRÜYOR. İKTİDARDAN MUHALEFETE (İSTİSNAİ ŞUURLU SİYASİLER HARİÇ) BİLEREK BİLMEYEREK MALESEF ŞEYTANİ AKLA -SİYONİZME-HİZMET EDİYOR
ÜLKEMİZİN ÜMMETİN KURTULUŞ YOLU İSE ASLINDA OLDUKÇA NET VE AÇIKTIR!. HALA İNATLA RAHMETLİ ERBAKAN HOCANIN FİKİR STRATEJİ VE PROJELERİNE SAHİP ÇIKMAMAK İÇİN İNAT EDİLMEKTEDİR. DIŞ GÜÇLERİN OLUŞTURDUĞU SİNSİ SİSTEMİ -Kİ İKTİDAR MUHALEFET BU SİSTEMDEN ÇEVRELERİ İLE BERABER MENFAATLENMEKTEDİR YA DA SIRALARINI BEKLEMEKTEDİRLER- YÜRÜTMEKTE CELLADINA AŞIKLIK HALİNDE BİR TÜRLÜ MİLLİ ÇÖZÜME YÖNELMEMEK İÇİN HER TÜRLÜ AKILSIZLIĞI YAPMAKTADIRLAR. BU DA ÜLKEMİZ İÇİN BİR BEKA PROBLEMİDİR
”ÖNCE AHLAK VE MANEVİYAT” ”STRATEJİK YÜKSEK TEKNOLOJİ GELİŞTİRMEK”
”ASLA FAİZE SÖMÜRÜYE BORCA DAYANMAYAN ÜRETİME DAYANIŞMAYA DAYANAN AKIL BİLİM MERKEZLİ ADİL BİR DÜZEN”
”İSLAM ÜLKELERİNİ HIZLI BİR ŞUURLANDIRMA İLE İSLAM BİRLİĞİ İSLAM ORTAK SAVUNMA ORTAK EKONOMİ ORTAK TEKNOLOJİ VD TEŞKİLATLARI ACİLEN TESİS ETMEK”
”GAZZE’DEKİ DESTANSI DİRENİŞLE UYANIŞA GEÇEN MAZLUMLARA ÖNCÜLÜK YAPACAK YENİ ADİL BİR DÜNYAYI KURACAK FİKRİ VE FİİLİ ADIMLARI ATMAK”
DENİLEBİLİR Kİ BUNLARI KİM YAPACAK? BUNUN İÇİN ”İMANLI CESARETLİ KABİLİYETLİ KİMSEYE EYVALLAHI OLMAYAN MİLLİ KADROLARA İHTİYAÇ VAR. EVET EN BAŞTA BU DA SAĞLANMALIDIR”
BIÇAK KEMİĞİ DELMEDEN ÖNCE MİLLETİMİZ DE UYANMALI DEVLETİMİZ DE RAHMETLİ ERBAKAN HOCANIN YÜKSE BİR UFUKLA ÜST DERECEDE BİLİMSELLİKLE OLUŞTURDU PROJELERE FİKİRLERE ACİLEN YÖNELİNMELİDİR MİLLİ ÇÖZÜM BUDUR
BOZUK SİSTEM KOKUŞMUŞ CAN ÇEKİŞİYOR!
HEP DIŞ GÜÇLERİN TİYOTROSU OYNANIYOR
KİMİ MİLLİ KİMİ DİNCİ KİMİ SOL GÖRÜNÜYOR
UYAN EY MİLLET VATAN İHANETE UĞRUYOR!
MİLLİ RESTORASYONLA İHYASI GEREKİYOR!
BİZE ‘ADİL DÜZEN MİLLİ ÇÖZÜM’ GEREKİYOR
İnşallah
ADİL DÜZEN VE YENİ BİR DÜNYA TÜM DÜNYAYA BARIŞ HUZUR REFAH GETİRECEK
Dünyayı Teknolojide Yeni Sürprizler Bekliyor Olabilir Aşağıdaki Haber İlgi Çekici!.
UZAY-ZAMAN, PARADOKSLARDAN KAÇINMAK İÇİN KENDİ KENDİNİ DÜZELTİYOR!..
Queensland Üniversitesi’nden Germain Tobar’ın çalışması, zaman yolculuğuyla ilgili temel sorulardan biri olan “büyükbaba paradoksuna” farklı bir bakış açısı getiriyor.
‘Büyükbaba Paradoksu’, zaman yolculuğunun önündeki en büyük engellerden biri olarak görülüyor. Bu paradoksa göre elinizde bir zaman makinesi olduğunu ve bunu kullanarak geçmişe gidip henüz genç yaşlardaki büyükbabanızı öldürdüğünüzü hayal edin. Böyle bir durumda muhtemelen babanızın ve en nihayetinde kendinizin dünyaya gelmesini de engellemiş olacaktınız.
Eğer siz hiç dünyaya gelmediyseniz, zamanda yolculuk yapmamış ve büyükbabanızı da öldürmemişsinizdir. Bu durumda büyükbabanız yaşamaya devam edecek ve sizin dünyaya gelmenize sebep olacaktı. Paradoks da işte tam burada başlıyor, işler kısır döngüye giriyor. Ancak iki fizikçi, zaman yolculuğunun önündeki en büyük engele bir cevap bulduklarına inanıyor.
Paradokssuz zaman yolculuğuyla ilgili çalışmalar yürüten Tobar, “Klasik dinamik, eğer bir sistemin belirli bir andaki durumunu bilirseniz, onun geçmişini de öğrenebileceğinizi söylüyor. Einstein’ın görelilik teorisiyse zaman atlamaları ya da zaman yolculuğunun var olabileceğini ve bir olayın hem geçmişte hem de gelecekte gerçekleşebileceğini tahmin ediyor. Teorik olarak dinamiği ters döndürüyor” dedi.
Tobar’ın yaptığı hesaplamalara göre, zaman-mekan paradokslardan kaçınmak için kendini duruma uyarlayabilir.
Örneğin, bir zaman yolcusunun bir salgın hastalığı durdurmak için geçmişe gittiğini düşünün. Eğer başarılı olursa, geri döndüğünde bir salgın hastalık olmaması gerekir. Ancak Tobar’ın çalışması, hastalığın yine de başka bir yolla var olacağını, zaman yolcusu ne yaparsa yapsın hastalığın yok olmayacağını savunuyor.
Araştırmaya danışmanlık yapan fizikçi Fabio Costa, matematiksel hesaplamaların, paradokslara neden olmadan zaman yolculuğu yapmanın teorik olarak mümkün olduğunu gösterdiğini söyledi.
Costa, “İstediğiniz kadar paradoks yaratmaya çalışın, olaylar herhangi bir uyumsuzluktan kaçınmak için kendini daima ayarlayacaktır” ifadelerini kullandı.
Yani fizikçilerin ortaya attığı yeni önerme, siz her ne kadar geçmişe dönüp olayları değiştirmiş olsanız da ortaya çıkan sonuçların sizin var olmanızı ve bu yolculuğu yapmanızı engellemeyerek paradokstan kaçınacağını söylüyor. Bir başka deyişle hesaplamaların gösterdiği şey, uzay-zamanın paradokslardan kaçınmak için potansiyel olarak kendisini yeni koşullara adapte edebileceğidir.
https://www.cumhuriyet.com.tr/bilim-teknoloji/paradokssuz-zaman-yolculugu-mumkun-mu-olabilir-2154027#google_vignette
https://www.indyturk.com/node/683281/bi%CC%87li%CC%87m/paradokssuz-zaman-yolculu%C4%9Funun-form%C3%BCl%C3%BC-bulundu
ÖZLEDİK HOCAM!
Siyasetini bilgeliğini
Sır gibi stratejilerini
Bakışındaki mana alemini
Baldan tatlı sözlerini
İçimizi ferahlatan gülüşlerini
Uyarırken dahi şefkatini
Yüzündeki nuru ve manevi halini
Hayranlık uyandıran merhametini
Mazlumlara ve ümmete desteğini
Zalimlere karşı dik duruş ve mertliğini
Adil Düzenle Yeni bir Dünya hedefini
Her program sonrası ettirdiğin yemini
O coşkulu ve heyecan aşılı mitinglerini
Muhataplarına seni gidi seni deyişlerini
Kitaplar yazacak mesaj yüklü espirilerini
Düşmanı çatlatan teknolojik projerini
Hak yolda canla ve başla mücadeleni
Tüm engellere rağmen inancını ve azmini
Bize miras bıraktığın Milli Görüş zihniyetini
Ve gönülleri fetheden samimiyetini
Unutmadık ve çok özledik Hocam..
ERBAKANIN FARKI İSLAM ÜLKELERİNİN ÇARKI
Bazı Avrupa ülkelerinin dahi siyonist israil’in kan donduran vahşeti karşısında zulmu duyurmak için aylardır.gösteri ve protestolarla seslerini duyurmaya çalışmaktalar.Ülkemizde ve diğer islam ülkelerinde ise Filistinde yaşanan zulüm görmezlikten gelinip gündeme getirilmemektedir.Aziz Arbakan Hocamız tek başına Filistine askeri desteği vermişken Tüm İslam ülkeleri bir araya gelse bir Erbakan olamamaktalar.Bazı kof ve boş çıkışlarla sadece müslümanları gazı alınmaktadır.
Erbakan Hoca “Bu abiniz aynı zamanda teknoloji profösörü” derken anlattığı havada elektro manyetik dalgalarla düşmanın teknolojileri nasıl kendi başlarına bela edileceğini uzun uzun ESAM konferanslarında anlatmıştı. Elbette ERBAKAN TEKNOLOJİSİ bilinen frekans sistemlerinin dışında yeni bir frekans türü olmalıydı.Yoksa düşman anti tezini geliştirir sistemi boşa çıkarırdı.Bu uygulamaları biz Irak,Suriye,Azarbaycan operasyonlarında görüp şahit olmuştuk görelim bakalım İsraili yerin dibine sokacak daha ne Erbakan Teknolojileri ortaya çıkacak bizde Milli Çözüm iktidarında kullanılmak üzere heyacanla bekliyoruz..!
Türk siyaset tarihinin yüz karası, Cumhur İttifakı!
Türkiye’yi hukuk devleti yerine Kanun devleti haline getirenler;
Değil devlet adamı, sokakta bile telaffuz edilmeyecek cümleleri, ağızlarına sakız yapan..
Sürekli kin, kibir, argo kelime ve cümlelerle, halkı kutuplaştıran..
Kendi pisliklerini örtbas etmek için yalan ve iftiralara sığınanlar..
Halkın saadeti yerine kendi çıkar ve menfaatleri düşünenler..
Adil Düzen’de ”adil şekilde” adalet önüne çıkacaklar İnşAllah.
Erbakan Hocayı en iyi şekilde tanıyan, tanıtan, davasına, hatırasına sahip çıkan..
Bir çok gizli hikmet ve sırlara vakıf olan birileri var!
Çok yakında sadece Türkiye değil, bütün dünya Erbakan Hoca kimmiş anlayacak İnşAllah!
”Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!”